|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
21-08-2007, 15:49 | #1 |
|
takip kesinleşmeden yapılan ödemenin icra dosyasından çekilememesi
Sayın meslektaşlarım,
bir icra dosyamda, borçlu yurtdışına taşındığı için icra emri tebliğ edilemedi. Ancak borçlu, dosyadan haberdar olmuş ve borcunun tamamını ödemiş.. İcra müdürü, paranın ödenmesi için, ödeme emrinin kesinleşmesinin gerektiği söylüyor ve parayı ödemiyor. Kendisine, borçlunun dosyadan haberdar olduğu, ayrıca tebligat yapılmasında hukuki bir fayda bulunmadığını belirtsem de icra memuru bu konuda direndi. halen dahi borçlunun yurt içi adresi bulamadığım gibi konuyla ilgili içtihat da bulamadım. bu konuda meslektaşlarımın görüş ve yardımlarını bekliyorum.. iyi çalışmalar.. Av.Şilan |
21-08-2007, 17:25 | #2 |
|
Tebligatın amacı nedir.Ey borçlu bak hakkında takip var.Öde.Ödemezsen Tebligatla birlikte bazı konularda başın ağrıyabilir.İtiraz ,mal beyanı gibi.
Yoksa bir şekilde haberi olup ödemişse,kesinleşmeyi beklemenin anlamı nedir. Kabul etmiş ve ödemiş; Dosyaya giren paranın ,tebligatın muhataba tebliğine ,kesinleşmeye bağlı olduğu görüşünün gerekçesini merak ettim. |
21-08-2007, 18:00 | #3 |
|
İcra memurunun tavrının doğru olduğunu düşünüyorum.
Ödeme emrinin tebliğini gerektiren veya tebliğden etkilenen diğer tüm durumlara/olasılıklara hiç girmeden ilk aklıma gelen; icra vekalet ücreti , ödeme emrinin tebliği ve ödeme zamanına göre muayyenleşecektir. Yani ödeme emrinin tebliğ anına göre, icra vekalet ücretinin tam mı yoksa 3/4 mü olacağı belirlenecektir. Borçlu haberdar olduğu takip nedeniyle, icra tehditi altında, korkarak gidip dosya borcunu ödemiş olabilir ve ancak kendisine tebliğ edilen ödeme emrinde, ödeme emirinin ve hatta takibin mutlak iptalini gerektiren unsurlar varsa ne olacak? Kanımca takibin iptalini sağlayıp, sebepsiz kalan ödemesi için de iade talep edebilmelidir. "Borçlu ödeme yaparken dosyaya muttali olmuştur" düşüncesi akla gelebilirse de yasal açıdan bunu demek imkanı yoktur kanımca. Borçlunun takiple ilgili hususları öğrenme anı, ödeme emrinin tebliğidir. İcra memuruna 3/4'lük vekalet ücretini kabul ettiğinizi, diğer hususlar bakımından ise tebligatın başkaca bir hükmünün olmayacağını söyleseniz tavrını değiştirir mi acaba? Saygılarımla. |
21-08-2007, 18:42 | #4 |
|
Ya aklıma şu geldi: Madem kesinleşme aranıyor kesinleşmeden yatırılan bir parayı memur neye istinaden kabul ediyor?
Memura bunu sormak gerekir yanılıyor muyum? |
21-08-2007, 20:06 | #5 |
|
tebligat kanunun 32 maddesine gore teblig usulune aykırı yapılmıs olsa dahı muhatabı teblige muttali olmus ıse muteber sayılır...Muttali oldugu tarıhten ıtıbaren muayyen muddet ıcınde şikayet ve gecıkmıs ıtıraz hakkını kullanabılecegınden teblıgatın usulsuzlugunden bahısle iptali cihetıne gidilmez....Y:İİD.23.05.1963-6173/6244
burada teblıgat usulune uygun olmasa bıle borclu acısından ogrenme tarıhı esas alınır demekte iken... kanaatımce borclu parayı odemekle odeme emrıni ve takibide ogrenmıs sayılır tabı daha once dosyadan fotokopı almamıs vs baskaca bır ıslem yapmamıs ıse... bu durumda ((parayı yatırmıs olsa bıle)) ogrenme yanı aksı kanıtlanmadıkca parayıb yatırma tarıhınden ıtıbaren baslayacak olan borca ıtıraz suresı ıcınde de herhangıbır ıtırazı olmamıs ıse parayı yatırırken ıtırazı kayıt ıle serh dusmemıs ıse takıp kesınlesır... memur hala parayı vermez ısede paranın odenmesı ıcın talep acarsınız red eder ve memurun ıslemı de sıkayet yolu ıle kaldırılır dıye dusunuyorum en azından ben boyle yapardım... ıyı calısmlar.... |
21-08-2007, 22:14 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Ayşe Erolal, İcra usulü bakımından bu fikrinize katılamıyorum. Vekil ve hatta alacaklı taraf olarak dosyada yaptığımız her işlemde o andan önceki işlemlere muttali olmuş sayılıyoruz, doğru. Ancak borçluya kanunla tanınan hakların kullanılabilmesini temin bakımından, borçlunun dosyada yaptığı işlemler ile takibe ve ödeme emrine muttali olduğu sonucuna çıkılamaz kanaatindeyim. Yakın tarihli fiili bir uygulamadan söz edeyim: Bir dosyamda ihtiyati haciz yaptım. Esas takibe geçtim ve şirket müdürünü icra kefili alma durumu hasıl oldu. Bu şahıs icra dairesine geldi, hazır gelmişken; dairede ödeme emrinin, icra emrinin tebliğini ve itiraz ve şikayetinin olmadığını zapta geçirtmek istedim. İcra müdürü kesinlikle kabul etmedi. İşlemlerin ayrıca devam edeceğini beyan etti. İşbu halde de -katılmadığım yorumunuzun aksine- şirket müdürü dosyada icra kefili olduğu halde yani dosyada işlem yaptığı halde borçlunun ödeme emrini tebellüğ etmiş sayılması kesinlikle mevzubahis değildir. Ayrıca ödeme emri tebliğ edilecek ve borçlu yan varsa şikayet ve itirazlarını ileri sürebileceklerdir. Saygılarımla. |
21-08-2007, 23:23 | #7 |
|
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi ve aşağıdaki Hukuk Genel Kurulu kararı ışığında ben de sayın Eroral'ın görüşüne katılıyor ve şikayet yolu ile icra memurunun bu işleminin iptal edilebileceğini düşünüyorum.
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2004/12-765 Esas 2004/730 Karar 22.12.2004 Taraflar arasındaki "şikayet isteminden" dolayı yapılan yargılama sonunda; A.. 1. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 16.12.2003 gün ve 2003/35-266 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19.03.2004 gün ve 1625-6566 sayılı ilamı ile ; ( ...51 örnek ödeme emri tebligatı "muhatabın adresi geçici kapalı olup çarşıya gittiği komşusundan öğrenildiği, S.. mahallesi muhtarına tebliğ edilip, 2 no 'lu evrak adresin kapısına yapıştırılıp komşuya haber verildi. Komşu isim vermekten kaçındı" şerhi ile tebliğ edilmiş olup, yapılan bu tebligat, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ve Tebligat Tüzüğü 28. maddesine uygun olduğundan bu durumda Mahkemece, şikayetin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir... ) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : İstek, İcra müdürlüğünün işlemini şikayete ilişkindir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Adi kiraya ait takipte borçluya "Örnek 51 ödeme emri ve kira akdi fotokopisinin" tebliği işleminin Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı, noktasındadır. A. Sikayetçi/Borçlunun isteminin Özeti: Şikayetçi/borçlu/kiracı vekili 12.11.2003 tarihli şikayet dilekçesinde; A.. 2. icra Müdürlüğünün 2003/4762 sayılı takip dosyası üzerinden yapılan icra takibi sırasında müvekkiline APS ile çıkarılan tebligatın Tebligat Kanununun 21. maddesine aykırı ve usulsüz tebliği nedeniyle tebligatın iptaline karar verilmesini, istemiştir. B. Karşı Taraf/Alacaklının Cevabının Özeti: Karşı taraf/alacaklı/kiralayan vekili 12.12.2003 havale tarihli cevap dilekçesi ile; tebliğin Tebligat Kanunu 21. maddeye uygun olduğunu, davanın reddini savunmuştur. C. İcra Mahkemesi Kararının Özeti: İcra Mahkemesi: "Örnek 51 ihtarlı ödeme emrinin borçluya tebliğe çıkarıldığı arkasındaki açıklamaya göre tebligat kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiş olduğu belirtilmiş ise de tüzüğün 28 maddesindeki araştırmaları içermediğinden şikayetin kabulü ile davacı borçluya örnek 51 ihtarlı ödeme emrinin 12.11.2003 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına.." karar vermiştir. D. Temyiz İstemi, Bozma ve Direnme Kararlarının Özeti: Karşı taraf/alacaklı/kiralayan vekili tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle hükmü temyiz etmiş; Özel Daire b.u. temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına karar vermiştir. Bozma ilamı ve duruşma günü ayrı ayrı taraf vekillerine bizzat tebliğ olunmuş; şikayetçi/borçlu/kiracı taraf ve vekili yargılamaya gelmemiş; hazır olan karşı taraf/alacaklı vekili davayı kendilerinin takip edeceğini bildirmiş; Bozmaya karşı direnme kararı verilmesini istemiştir. İcra Mahkemesi; " Takipte örnek 51 ihtarlı ödeme emri borçluya tebliğe çıkarılmış, 03.10.2003 tarihinde muhatabın çarşıya gittiği isim vermekten kaçınan komşusundan öğrenilmiş mahalle muhtarına bırakılmış, kaydı ile tebliğ edilmeye çalışılmış ise de, bu tebligat Yüksek Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin daha önce Mahkememizden de geçen 02.04.2004 tarih ve 2004/3251-7981 Esas ve Karar ile 06.04.2004 Tarih ve 2004/1666-8362 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere Tebligat yasasının 21 ve Tebligat Tüzüğünün 28 maddesine uygun değildir. Kaldı ki Yüksek Dairenin süreklilik kazanan inançları da bu yöndedir.." gerekçesiyle ilk kararında direnerek şikayetin kabulü ile örnek 51 ödeme emrini davacı borçlunun 12.11.2003 tarihinde öğrenmiş sayılmasına, karar vermiştir. Direnme hükmünü karşı taraf/alacaklı vekili temyize getirmiştir. E. Maddi Olay: A.. 2.İcra Müdürlüğünün 2003/4762 sayılı dosyasında; Alacaklı/kiralayan tarafından 01.10.2003 tarihinde Borçlu/kiracı aleyhine haciz ve tahliye istemli adi ve hasılat kiralarına ait takip talebiyle 2002-2003 dönemi bakiye kira alacağı ve ferilerinden oluşan alacağın tahsili istenmiştir. Örnek 51 ödeme emri ve kira akdi fotokopisini içeren tebligat borçlunun adresine çıkarılmıştır. Bu tebligattaki tebliğ şerhi aynen: "Muhatabın adresi geçici kapalı olup, nereye Çarşı 'ya gittiği komşusu ... öğrenildi. Tebligat Kanunu 21. maddesi gereği S.. Mahallel/köy muhtarına tebliğ edilip, adresin kapısına 2.nolu örnek yapıştırılarak komşusu haber verildi. İsim vermekten kaçınmıştır. 03.10.2003" şeklindedir. Tebliğ memuru ve muhtarın isim, mühür ve imzaları bulunmaktadır. Takip kesinleştirilerek bankalara ve gereken yerlere haciz için yazılar yazılmıştır. Borçlu/karşı taraf/kiracı vekili İcra Müdürlüğüne muhatap 12.11.2003 havale tarihli dilekçesi ile; müvekkilinin alacaklıya olan kira borçlarını ödediğini, hiç borcu kalmadığını, ... müvekkilinin ayrıca tebligatın usule aykırı yapılmasından dolayı itirazda bulunduğunu, bu sebeple dosyadan yeni haberdar olan müvekkilinin itirazının kabulünü talep ettiklerini, ifadeyle, borca itirazlarını bildirmiştir. İcra Müdürlüğünce bu talepler "yapılan itiraz süresinde ve usulüne uygun olmadığından reddi ile takibin devamına" karar verilerek reddedilmiştir. Borçlu/şikayetçi vekili aynı zamanda eldeki şikayeti de yapmıştır. F. İlgili Yasal Düzenlemeler: a- 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun İlgili Hükümleri Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi: Madde 20 - ( Değişik: 6/6/1985 - 3220/6 md. ) 13, 14, 16. 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın hüviyeti tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakım kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ tarihi, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerle yazılı kişilere verildiği veya ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina: Madde 21 - ( Değişik: 6/6/1985 - 3220/7 md. ) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. 1hbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. 19/3/2003 tarihli ve 4829 sayılı Kanunla, 20. maddedeki "hüviyeti" ibaresi, "adı ve soyadı"; "kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" cümlesi "veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır."; 21. maddedeki "zabıta amir ve memuruna" ibaresi, "zabıta amir veya memurlarına"; 22. maddedeki "onbeş" ibaresi de, "onsekiz" olarak değiştirilmiş; 21. maddeye son fıkra olarak " Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkra uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar." İbaresi eklenmiştir. b- Tebligat Tüzüğü'nün İlgili Hükmü Tebliğ imkansızlığı: Madde 28 - ( Değişik Birinci Fıkra: 5.10.1987 - 87/12170 K. ) Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir. ( Değişik: 5.10.1987 - 87/12170 K. ) Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten devamlı olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilmemişse, tebliğ evrakı, çıkaran mercie geri gönderilir. Yeni adres tebliğ memuru tarafından tesbit edilmiş ise bu adres tebliğ mazbatasındaki mahsus yerine ve tebliğ evrakındaki adresin bulunduğu tarafa yazılır. Bu halde; A ) Yeni adres. tebliğ memurunun tevzi bölgesi dahilinde bulunduğu takdirde tebligat o adrese yapılır. B ) Yeni adres, aynı PTT merkezinin diğer bir tevzi bölgesinde veya başka bir PTT merkezinin mıntıkası içinde bulunursa, tebliğ evrakı yeni adreste tebliğinin temini için tebliğ memuru tarafından bağlı olduğu merkeze iade olunur. Tebligat evrakında yazılı tarihe kadar 12 nci maddede gösterilen müddetlerden daha az bir zaman kalmış veya yeni adres yabancı bir memlekete ait ise PTT merkezi tebliğ evrakını tebligatı çıkaran mercie geri gönderir. Muhatap ve onun yerine tebligat yapılacak kimseler, o adreste bulundukları halde tebliğin yapılacağı sırada orada mevcut değillerse 30 uncu maddeye göre muamele yapılır. Tebellüğden imtina: Madde 29 - Kendisine tebliğ yapılacak kimse veya yukarı ki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimseler tebellüğden imtina ederlerse 30 uncu maddeye göre muamele yapılır. Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina halinde yapılacak muamele: Madde 30 - 28 inci maddenin son fıkrasında ve 29 uncu maddede zikredilen ahvalde tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi azasından birine veyahut zabıta amir, veya memuruna imza mukabilinde teslim eder. ( Değişik: 5.10.1987 - 87/12170 K. ) Tebliğ memuru, Tüzüğe ekli 2 numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi, gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. Durumu, muhataba duyurmasını mümkünse en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. G. Gerekçe: Geçici olarak adreste bulunmama halinde yapılacak işlemin ne olacağı, adresinde bulunamayan kişilere tebligatın hangi şekilde yapılacağı, yukarıya metinleri aynen alınan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 20, 21 ve Tebligat Tüzüğü'nün 28, 30. maddelerinde açıklanmıştır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun öncelikle bunun nedenini, geçici mi yoksa temelli mi ayrıldığını bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve ( veya ) memurlarından tahkik ederek bunların beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalattırması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir.Yapılacak bu tespitten sonra belirlenecek duruma göre 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ işlemleri gerçekleştirilir. Anılan bu maddeye göre de, kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine ve yahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin .haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşulardan birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin 1. fıkrasında da açıkça tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden ve yahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak, vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerektiği, ifade edilmiştir. Bu yön Tebligat Kanunu'nun 23 ve Tüzüğün 33. maddelerinde de ayrıca vurgulanmıştır. Yine, aynı Kanunun "usulüne aykırı tebliğin hükmü" başlığını taşıyan 32. maddesinde: "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur." hükmüne yer verilmiştir. Borçluya "Örnek 51 ödeme emri ve kira akdi fotokopisinin" tebliğine ilişkin işlemin bu kurallara uygun bulunmadığı açıktır. Zira, bu tebligattaki tebliğ şerhinde aynen: " Muhatabın adresi geçici kapalı olup, nereye Çarşı ya gittiği komşusu... öğrenildi. Tebligat Kanunu 21. maddesi gereği S.. Mahalleköy muhtarına tebliğ edilip, adresin kapısına 2.nolu örnek yapıştırılarak Komşusu haber verildi. İsim vermekten kaçınmıştır. 03.10.2003" açıklamasına yer verilmiş olup; muhtara isim, mühür ve imzasıyla teslim edilen evrak tebliğ memurunun imzası ile tevsik edilmişse de, yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun çarşıya gittiğinin kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmamıştır. Yine adı geçenin bunu onaylayan imzası da alınmamıştır. Böylece bu yönler onamsız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır. Bu durumda, borçlu adresine çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur. Eş söyleyişle, borçluya yapılan ödeme emrinin tebliği işlemi geçersiz olup, Kanunun 32. maddesinin açıklanan hükmü karşısında, borçlunun bu tebliği şikayet ve icra dosyasına başvuru tarihi olan 12.11.2003 tarihinde öğrendiğini kabul zorunludur. İcra Hakimliğinin bu hususlara değinen direnme kararı usul ve yasaya; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarına ( 29.12.1993 gün ve 1993/18-778 E.1993/876 K. Sayılı; 18.04.2001 gün ve 2001/6-386 E.-2001389 K. Sayılı kararlarında olduğu gibi ) uygun olup, onanması gerekir. SONUÇ : Karşı taraf/alacaklı vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 22.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. |
22-08-2007, 01:20 | #8 |
|
Aynı şey değil!
|
22-08-2007, 08:39 | #9 |
|
Sayın D'arc
İcra Müdürünün kabul etmemesi demek, işleyişin / prosedürün öyle olduğu anlamına gelmiyor bence, öyle olduğunu varsaysak bile hukukçu olarak kabullenemediğimiz hukuka uygun olmadığını düşündüğümüz bir durumda şikayet yoluna başvurmalıyız. Bu bağlamda Sayın Eroral'a katılıyorum. Başıma gelmedi ama gelse aynı yolu bende izlerdim. Saygılarımla. |
22-08-2007, 10:16 | #10 | |||||||||||||||||||
|
İcra müdürüne hak vermesem durur muydum sanıyorsunuz? O örneği, kanaatimi destekler mahiyette gördüğüm bir uygulama diye yazdım. Bir de malum meslek çözüm bulma mesleği. Burada çözüme en yakın nasıl ulaşabiliyorsa, sayın meslektaşım o yolları deneyecektir elbette ve denemelidir de. Ancak forum sorusu bir noktada soru ve ona getirilecek çözümden bağımsız tamamen teorik/kuramsal olarak da devam edebilmelidir. Saygılarımla. |
22-08-2007, 14:58 | #11 |
|
Kendisine henüz teblagat yapılamamış borçlunun, icra müdürlüğüne gelip, herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan borcu ödemesinin, zımnen borcun kabulü anlamına geldiğini düşünüyorum. Dolayısıyla, icra takibi, borçlunun borcu kabulüyle kesinleşmiştir. Müdürlüğün parayı ödememekte direnmesi işleminin hukuki gerekçesi yoktur. Şikayet yoluyla, işlemin olumsuz işlemin kaldırılması mümkündür. İşlem, bir hakkın sebepsiz olarak sürüncemede bırakılması niteliğinde olduğundan, şikayet süresizdir.
|
23-08-2007, 11:41 | #12 |
|
öncelikle borçluya çıkarılan tebligat icra emri mi yoksa ödeme emri mi.eğer icra emri ise ve mahkeme ilamına dayanıyorsa borçlu adres değişikliğini bildirmediğinden teb.K.35/2 göre eski adresine tebligat yapabilirsiniz.Eğer yurt dışına çıkan borçluya ödeme emri gönderiyorsanız ve hiç bir şekilde tebligat yapılmamaışsa tebligat yokluğu sözkonusu olur.Yok eğer usülsüz de yyapılmış ortada bir tebligat varsa Teb.K.mad.32 uygulanabilir.Borçlu herhangi bir şekilde öğrenmişse tebligat muteber olur.Beyan ettiği tarih tebligat tarihi addolunur.Ancak yazınızdan anladığım borçluya ısülsüzde olsa bir tebligat yapılmamaıştır.Bu durumda Tebk.32. madde uygulanamayacaktır.çünkü ortada yapılmış hiç tebligat yoktur.Ancak borçlu daha kendine çıkarılan tebligatı almadan veya usülsüz bir tebligata rağmen takibi öğreniz öğrenmez borcunu icra dairesine yatırabilir bunu engelleyen bir hüküm yoktur.İcra müdürü de takip kesinleşmeden borçlu tarafından yatırılan parayı takip kesinleşmeden alabildiğine göre ,takip kesinleşmeden de alacaklıya ödemesini engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır.Zaten borçluya yapılan usülsüzde olsa bir tebligat olmadığından borçlu hakkında süreler işlemeye başlamadığından hakkını kısıtlayan hukuki sonuçlar doğmayacaktır.İcra müdürü borçluya çıkarılan tebligat parçasının da dönüşünü beklemesi ve takibin kesinleşmesini beklemeden ödeme yapması gerekir.Yazılı olarak dosyaya yatırlan paranın tarafınıza ödenmesini isteyin.İcra müdürü talebinizi reddederse şikayet yoluna bşvurun.
|
23-08-2007, 14:02 | #13 |
|
Sayın Şilan ;
Sorduğunuz soru uygulamada çok rastlanılan fakat mevcut kanunda çözümü madde olarak bulunmayan bir sorudur. Benzer müesseselerdeki çözümlere baktığımızda fikir yürütebiliriz kanatindeyim. Takibin kesinleşmediği bir aşamada borçlu tarafından takip dosyasına yatan paranın alacaklısına ödenmeyeceği yönünde İİK nda bir hüküm yoktur. İİK 12 maddede de ; İcra dairesine ödemenin niteliğini açıklamıştır. İcra dairesinin para ödemesini kabule zorunlu olduğu bununla borçlunun borcundan kurtulacağını Bu madde ile ilgili içtihatlara baktığınızda Örnek olarak Kambiyo takiplerinde ; Takip biçimi bakımından uygulanması gereken İİK`nin 169. maddesi hükmüne göre, takibe itiraz, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz. Anılan Kanun`un 12. maddesinde yazılı olduğu veçhile, borçlu, icra veznesine giren para nispetinde borcundan kurtulur. O tarihten itibaren bu para, alacaklı tarafından her an çekilebilir ve onun emrine amade hale gelmiştir. Menfi tespit davasında ; Yine İİK 72/3 de ………….. mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Cebri icra satışlarında ; Yine ; İİK 134/ 6 İhale kesinleşmedikçe ihale bedeli alacaklılara ödenmez. Fakat bu madde ihale ile satımlardan vezneye giren paralar ( ihale bedeli ) hususundadır. Yine ilamsız takiplerde ; İlamsız takipte borçlu parayı dosyaya yatırır ve itiraz süresi içerisinde borca itiraz ederse , borca itiraz takibi durduracağı için bu halde ve bu halle sınırlı olmak üzere para ilgilisine ve alacaklıya ödenmez. Alacaklının mahkemeden itirazın kaldırılması yada İtirazın iptali yönünde karar getirmediği müddetçe para dosyada kalır. Yine kötü niyetli borçluları önlemek için bu halde alacaklı parayı çekemediği için faiz işlemeye devam eder. Tüm bu sayılan müesseslere baktığımızda ve ortak mantığından çıkaracağımız sonuç ; 1- Borçulunun itirazı yok ise 2- Mahkeme kararı ile bir tedbir konmamış ise 3- Ödenmeyeceğine dair açıkca bir hüküm de bulunmadığı için icra dosyasına yatan paranın alacaklısına ödenmesinde kanuni bir engel yoktur Saygılarımı sunarım. Av.Erdal Dülgar |
23-08-2007, 16:45 | #14 |
|
Peki borçlu borcunu ödediği tarihte borçtan kurtulmuş sayılmazmı, alacaklıya takib takib kesinleştikten sonra ödeme yapılması halinde bu geçen süre içerisindeki mağduriyeti nasıl giderilecektir. örneğin bu geçen süre içerisindeki faiz hakları ne olacaktır. Zira borç ödendiği tarihe kadar faiz tahakkuk ettirilmektedir. Ayrıca borçlu icra dairesine müracaat edip ben borcumu ödemek istiyorum tebliğat yapılamamasına rağmen icra müdürü ödeme tarihine kadar borcunu hesaplayıp parayı alması halinde takip kambiyo ise senetleride takip kesinleşinceye kadar bekletecekmidir. Bence borçlu bizzat kendisi tarafından dosyaya ödemede bulunmuş ise takib kesinleşmeden ve harçta kesilmeden alacaklıya ödeme yapılması gerekir.
|
23-08-2007, 18:24 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
aynen katılmakla beraber ......anlayamadım...harc neden kesılmesın......saygılarımla.....
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
icra dosyasından para çekilmesi zamanaşımını keser mi? | Kibitzer | Meslektaşların Soruları | 7 | 24-07-2013 11:38 |
erken ödeme-iskonto-haksız yapılan ödemenin iadesi | Nesrin D. | Meslektaşların Soruları | 1 | 23-06-2007 22:26 |
Sigortalı Avukat Takip Dosyasından Vekalet Ücretini Nasıl Tahsil Edecek? | madlock | Meslektaşların Soruları | 3 | 11-05-2007 15:26 |
icra takibinin açıldığı gün ödemenin konutta ödemeli gönderilmesi | Av. Nevin | Meslektaşların Soruları | 3 | 05-04-2007 14:25 |
Kefile Yapılan Takipte Ipotek Dosyasından Ayrı Olarak Vekalet Ücretine Hak Kazanma | özlem demirel | Meslektaşların Soruları | 7 | 16-02-2007 14:09 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |