10 üniversitede Hukuk Fakültesi kuruluyor.

YÖK çoğunluğu vakıf üniversitesi olmak üzere 10 yeni üniversitede hukuk fakültesi kurulmasına karar verdi.

YÖK, vakıf üniversiteleri ağırlıklı olmak üzere 10 üniversitenin bünyesinde yeni hukuk fakültesi açılması taleplerini kabul etti.

Buna göre Beykent, Doğuş, Fatih, İnönü, İstanbul Aydın, İzmir, Okan, Ondokuz Mayıs, Süleyman Demirel ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversitelerinde de hukuk fakültesi kurulacak. Bir fakültenin kurulabilmesi için Bakanlar Kurulu kararı gerektiği için YÖK, açılacak hukuk fakültelerinin listesini Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdi. Ancak YÖK, kurulacak fakültelerin hemen eğitim öğretime başlayamayacağını kaydetti. YÖK'ün üniversitelere de gönderdiği genel kurul kararında 'bir fakültenin kuruluşuna izin verilmesinin o fakültede öğretim faaliyetine hemen başlanması sonucunu doğurmayacağı' vurgulandı. YÖK'ün kararında, 'kuruluşuna izin verilen fakültede aranan koşulları taşıdığının tespiti halinde daha sonra öğretim faaliyetine izin verileceği' kaydedildi.

Kaynak : Zaman Gazetesi

Kursunlar tabii. Memlekette aslında herkesin avukat olması lazım. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının aynı zamanda avukat, hakim yada savcı da olması gerekiyor. Avukatlar maddi sıkıntı çekiyormuş meslek ilkesizleşmiş, yozlaşmış,itibarsızlaşmış, dayanışma yok olmuş, Avukatlar birbirlerinin dosyalarına göz diker olmuş, teker teker büro kapatır olmuş kimin umrundaki!!!!!Buradan YÖK' ü TAKDİR VE TEBRİK EDİYOR BİR MESLEĞİN MAHVEDİLMESİNDEKİ ÜSTÜN BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUM''''

Avukatlık sınavı olmasın diyenler 4-5 yıl sonra sayıları 100 binleri bulacak avukat sayısından sonra ne diyecek çok merak ediyorum!
Devlet üniversiteleri derse girecek hoca bulamazken 10 yeni fakülte açılması hiç mantıklı değil...

Bunu engellemek için bence barolarımız harekete geçmeli diye düşünüyorum.

Hedefimiz: Her eve bir avukat!

bir avukatın yıllık geliri ile ilgili yazı ve anketi hatırlıyorsunuz değil mi?
daha da yukselen avukat sayısı gelirleri,baroları ve adliyeleri nasıl etkileyecek hiç bilmiyorum..

BENCE ÇOK AZ ;SADECE 10 MU ?

BENCE HER İLÇEYE BİR HUKUK FAKÜLTESİ AÇILMALI !!!!

Üzücü nokta şu ki; aslında sayının azlığı çokluğu değil birilerinin hukuka olan inancınının tezahürü bu... az olan kıymetlidir...ama bu popilisit yaklaşımlar aslında bu zihniyetin hukuka olan saygısının ve güveninin ne olduğunu da ortaya çıkarmaktadır...Asıl sorun şu ki;mevcut hukuk fakulteleri ile birlikte namzetlerin vakıf üniversitesi olması..Bu nedemek oldugunu gayet iyi bilmektesiniz..Hali hazırda son 7 yıllık yasal düzenlemelerin içerisinde Avukatlık Hukuku ile ilgili değişiklerde bu husus açıkça görülecektir. Sonuç olarak su denilebilir ki; hukuk artık kamu hizmetinden ziyade kamunun hizmetlisi olarak ortaya çıkmaktadır...Arz talep döngüsü içerisinde vasıflı ihtiyaca her zaman destek veririz. Ne var ki; yapılan arzın bir sınırlamasının olacağı da şüphesizdir. .. dedim ya "az olan kıymetlidir"....saygılarımla

Alıntı: Yazan ozlemdurucan bir avukatın yıllık geliri ile ilgili yazı ve anketi hatırlıyorsunuz değil mi? daha da yukselen avukat sayısı gelirleri,baroları ve adliyeleri nasıl etkileyecek hiç bilmiyorum..

Baroları sevindirir, adliyeleri ilgilendirmez/etkilemez, meslek ve ilkeleriniyse -uzun vadede- BİTİRİR.


Saygılarımla

YÖK Hükümet el ele, ... !!

Türkiye'de ne kadar fakülte açılırsa o kadar iyi olacak sanılıyor. Nitelikli akademisyenlerle nitelikli bireyler yetiştiremedikten sonra, isterse 1000 tane açılsın, bi faydası olacağını düşünmüyorum.

"Her eve bir avukat" yorumu o kadar yerindeki Av.Cengiz Aladağ'ın..Başka söze gerek yok gibi..

önceki hükümetlerde önüne gelen ile havaalanı yapar sonra uçuşa kapatırlardı, bazıları yatırım hamlesi adı altında temel atar sonra unuturlardı, kimileri daga gelir tünele başlar üstünden 28 yıl geçer tünel unutulur vs. umarım bu hükümet ülkedeki doktor açığını hukuk fakültesi mezunu işsiz gençleri fark derslerini verdirip hekim yaparak kapatmayı düşünmüyordur.10 yeni fakülte hayırlı olsun mu desem ne desem bilemedim.

12 tam yıl önce mesleğe başladığımda bana verilen birlik sicil numarası 37 binlerdeydi. Birliğin sayfasına baktığımda yeni meslektaşlarımıza verilen sicil numaralarının 60 binlerde hüküm sürdüğünü gördüm.

Yani bir meslek yaşamı 12 yılını doldurduğunda, avukat sayısı hemen hemen 2 misline artmış oluyor. Bu mantıkla hani eğer mümkünse iki 12 yıl daha mesleğimi sürdürebildiğim takdirde, gelecek 12'nin sonunda bu sayının 100-120.bin, gelecek 12'nin sonunda ise 200-240.binli sicillere ulaşması, matematiksel bir fiili zorunluluğa işaret ediyor.

Öte yandan halen birlikte çalıştığımız ilçemizdeki en kıdemli meslektaşımın sicilininse 7 binlerde olduğunu gördüm. Halen faal olan en kıdemli meslektaşımın ardındna yıllar sonra mesleğe katıldığımda onun meslek geçmişi çerçevesinde benim dahil olduğum 1995'lerde ise, aradaki farkın o zamanki mevcudun 5 katı olduğunu gördüm.

Bunun istatistiksel anlamıysa: Bir meslek ömrü süresince avukat sayısı ortalama 5 misline ulaşıyor/du. O vakitler 3-4-5 Hukuk Fakültesi olduğu halde üstelik. Bugünse 30 ları aşkın sayıya 10 tane daha eklenecekse, ben mesleği bıraktığımda -İnşallah günü geldiğinde-, bugünkü sayının 5 katı değil, EN AZVE EN İYİMSER TAHMİNLE 10 katı avukat olması gerekir. YANİ ASGARİ 600.000 AVUKAT!

Erkek kardeşim de Hukuk Fakültesini tercih etti. Bu dönem sonunda ilk yılını tamamlamış olacak. Ona gelecek tablonun gül bahçesi vaad etmeyeceğini anımsatmama karşın kararlıydı, yapacak bir şey yok

Acaba 1990'larda ülkedeki niza sayısı mı azdı da avukat sayısı bu kadar azdı...

Hakim alımının sınırlı sayıda olduğu, noter olabilmek için yıllarca sıra beklenmesi gerektiği, hukuk müşaviri olabilmek için en azından belli bir yetkinliğe gelinmesi ve avukatlıktan geçilmesi gerektiği gözetilecek olduğunda, öğrenci nüfusunun en az %70-80'ler düzeyinde avukatlık mesleğine geçeceği/zorunda kalacağı kuşkusuz.

Bir meslek nasıl öğütülür, tez konumuz bu.

Saygılarımla...

Bu konuyu daha önce tartıştığımızı hatırlıyorum ama nerede tartıştığımız forum kullanma özürü olarak ben bulamadım.

Ancak daha öncede muhakkak belirtmişimdir ama ben avukatlık hakimlik-savcılık mesleklerindeki sıkıntıyla yeni hukuk fakültelerinin açılmasının ne alaka olduğunu anlayamıyorum.

Eskiden okul yok diye şikayet ediyorduk, şimdi okul açılıyor diye...

Kadro eksikliği, üniversitelerdeki teknik-akademisyen eksikliği gibi hususlar tartışılabilir ancak gelişmek istiyorsak daha fazla üniversiteli, daha fazla eğitimli insana ihtiyacımız var...

Sizin bakış açınızla bakarsak, liseleride kapatmak yada yeni liseler açmamak gerekiyor, öyle ya üniversite mezunu işsiz yerine ilkokul mezunu işsiz...

Ayrıca bu forumun konusuyla hiç alakası yok ama ben avukat sayısının fazla olduğuna hiç inanmıyorum, avukat sayısı, avukata işi düşenlerin sayısından çok aşağıdadır mesele arz talep dengesini kurmak...

Avukatlar daha az kazanacak diye öğrenim, eğitim, kültür oluşumları merkezinden neden vazgeçilsin, bu bana biraz bencilce geliyor...

Kolay gelsin.

on yeni hukuk fakültesinin kurulması bence sevindirici bir haber ama mevcut hukuk fakültelerinin eğitim düzeyini arttırmak daha iyi olmaz mıydı? ayda beşyüz milyona çalısan avukat yerine nitelikli, mesleğinin gerektirdiklerini hakkıyla veren avukatların yetiştirilmesi daha uygun olmaz mıydı? ama akla şu soru geliyor hem yeni fakülteleri açmak hemde var olanlarla birlikte eğitim düzeyini yükseltmek sözkonusu olamaz mı ? t

ülkemizin master plan anlayışı bu olmalı. yani kendilerine yetişmeye çalıştıgımız modern avrupa ülkelerinde acılacak bir fakültenin 50 yıl sonraki sonuçları hesaplanarak açılırken. ülkemizde sadece bir dilekçe ve iki tane de dayıyla(!) sadece belli insanların degil tüm toplumun gelecegi karartılabiliniyor.işin kötüsü bu sözde modernlik, gelişim vs şeyler için yapılıyormuş gibi gösteriliyor

Ülkemizde üniversitelerin yaygın olması güzel gelişme fakat açılacak bölümlerin ülke ihtiyacına göre belirlenmesi gerekir, ülkemizde şu an hukukçu açığı bulunmamaktadır, tam aksine hukukçu fazlalığı vardır, bu nedenle yığılmayı önleyecek tedbirler almak gerekirken, bunun tam tersine sayıyı arttırmaya dönük çalışmalar talihsizliktir, Yökün bir an önce bu gerçeği görüp, yeni hukuk fakültesi açma kararından dönmesi gerekmektedir.Kaldı ki, yeni açılacak hukuk fakültelerinde dahi öğretim üyesi sıkıntısı bulunmaktadır.

YÖK, ülkenin her alandaki ihtayacı kadar fakültelere öğrenci alması halinde üniversite kontenjanlarını düşürmesi lazım. Bu ülkede kaç ziraat mühendisine ihtiyaç varsa o kadar ziraat fakültelerine öğrenci alması halinde acaba ziraat fakültesi kontenjanı kaç tane olur? Her meslek grubu kendi mesleğinin eleman sayısının az olmasını istersen üniversitelerin bir çok bölümünün kapanması lazim gelmez mi? Bu gün sayısı birbuçuk milyonu buldğu söylenen Meslek Yüksek Okullarının varlık sebebi nedir o zaman? Bu durum her meslek için aynıdır diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Selim Balku bu bana biraz bencilce geliyor

Alıntı: Ayda 5 bin TL maaş Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasret Çomak ise okullarında sanayicilerin beklentisine göre bölüm açtıklarını belirtiyor. Bu şekilde sponsor desteği de aldıklarını anlatan Çomak, mezunların iş bulma ve yüksek gelir kazanma şansını artırdıklarını ifade ediyor. Çomak'ın verdiği bilgilere göre at antrenörlüğü, atçılık işletmeciliği ve nalbantlık bölümlerinde öğrenciler, daha okurken yaklaşık 5 bin TL maaşla iş buluyor. Otomotiv mezunları ayda 3 ila 5 bin TL, İklimlendirme ve Soğutma Bölümü ile Rafineri ve Petrokimya Bölümü mezunları en az 3 bin TL kazanıyor. İtfaiyecilik ve Yangın Güvenliği ile İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü mezunları 2 ila 3 bin TL maaş alıyor. Özel Güvenlik ve Koruma Bölümü mezunları, okulu bitirmeden 3 ila 4 bin TL maaşla işe giriyor. Marshall'ın kurucusu Ömer İsmet Uzunyol'un ismini taşıyan MYO'da bulunan Boya Teknolojisi Bölümü mezunları da Marshall bünyesinde işe yerleştiriliyor. Türkiye'de ara eleman ihtiyacının yüksek olduğunu vurgulayan ODTÜ öğretim üyesi Hilmi Güven "Herkes mühendis olmak istiyor. Sanayiciler de mühendislere her işi yaptıramadıklarından şikayet ediyor" diyerek, MYO mezunlarının daha esnek olabildiğini ve işe kolay uyum sağladığını belirtiyor. "Sanayi bu tür bir işgücüyle yürür. Almanya'yı Almanya yapan ara elemanlardır. Meslek okullarının kuvvetli olmasıdır" diyen Güven, ODTÜ'de Endüstriyel Otomasyon, Endüstriyel Elektronik- Elektrik Programı, İletim gibi bölümlerden mezun olanların aylık en az 1500 TL maaşla iş bulduklarını belirtiyor. Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olan ara personel olarak iş bulma oranının oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Maltepe Üniversitesi Uzaktan Eğitim Müdürü Prof. Dr. Şaban Eren, MYO'larda verilen mesleki eğitimle öğrencilerin iş hayatına atılırken diğer adaylara Prof. Şaban Erenoranla mesleki bilgi anlamında çok ciddi avantajlara sahip olduklarını söylüyor. Uzaktan eğitim teknolojilerinden yararlanan ilk vakıf üniversitesi olduklarını da hatırlatan Eren, Element Eğitim Teknolojileri'nin çözüm ortaklığıyla gerçekleştirilen Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama, Muhasebe ve İşletme gibi e-MYO programlarının, zaman ve mekan bağımsız özelliğiyle çalışan öğrencilere ve kalifikasyon kazanma fırsatı verdiğini ifade ediyor. http://www.isteinsan.com.tr/yon104-1...-20070715.html

Sorular:

1-Mezun olup, staja başlayan stajyer avukatlar geçim sıkıntısı yaşıyor mu? Yaşıyorlarsa neden?

2-Mesleğe meslektaş yanında başlayan avukatlar aldıkları ücretlerden memnun mu? Memnun değillerse, neden?

3-Bu genele teşmil bireysel memnuniyetsizliklerin, uzun vadede meslek adına olası olumsuz sonuçları neler olabilir?


Yukarıdaki soruların yanıtı, 10 yeni fakülteye karşı çıkmanın , yine "Öncelikle mesleğe yeni başlayanlar ve öğrenciler" nezdindeki olumsuz izdüşümlerine neden veryansın edildiğini, kendi kendine yanıtlayacaktır.

Hala herkes avukat olmak istiyor mu? (Mesleğe başlayalı 12 yıl oldu, benim için sakıncası yok.)


Saygılarımla...

Bu 3 sorunun cevabı ekonomik sıkıntıdır...

Bu ülke 100 milyona merdiven dayamıştır, ülkede insanı sağlık sorununda olduğu gibi hukuk sorunlarıyla uğraşmaktadır ancak doktora başvurdukları gibi avukatlara başvuramamaktadır.

Avukatlar fazla değil avukatlara başvuranların sayısı azdır...

Ekonomik refah ve bilinçli hak arama işlevi oturduğu müddetçe avukatların sayısının az olduğunu görülecektir...

Çözümün merkezi üniversitelerin açılmasını engellemek değil tersine bilinçli insan yetiştirmektir.

Ayrıca Hukuk Fakülteleri avukat yetiştirmez, hukuk bilimini ve kültürünü edinmiş insan çıkartır, avukatların sayısı fazla bulunursa bununla ilgili baralor avukat alımını düşürüebilir, yazılı sözlü bir sınav yapabilir, yada aklıma gelmeyen başka bir çözüm bulunabilir...



Saygılar

Bu süreç bu gün başlamadı;

12 marttan sonra arka arkaya mühendislik fakülteleri açıldı

Sorun hükümetin göz boyaması sorunu idi, Bunu şu veya bu hükümet açısından söylemiyorum.

Buna 3en çok direnenlerden (ya da yapılamayanlardan birisi) hukuk fakülteleri idi.

Sanırım Türkiye'de 3. Hukuk Fakültesi 78 de izmirde açıldı.

Şimdi düşünün:

İstanbul çok önce, Ankara Kuruluş'un ilk yıllarında aradan 50 yıl geçiyor.

Bu arada (50 yıl boyunca) idari makamlar (o zaman YÖK yoktu)yeni bir fakültenin açılmasına ihtiyaç duymuyorlar.

Geliyoruz 80'e

Hakim ihtiyacı; hukuk dersi gören herkes hakim olsun.

Arka arkaya her alanda üniversite, fakülte şimdilerde her ilçede bir yüksekokul.

Şimdi düşünün tekrar;

50 yıl buyunca 3. fakülte açabilecek kadar öğretim elemanı diyeceğim, (yanlış anlaşılmasın buradan kastım öğretimde görev alanlar insanlardır.) yetiştirmişiz. Bu arada İsviçre'den aldığımız yasanın adı dünya literatüründe Türk-İsviçre doktrini olarak anılmaya başlanmış. Bu arada bir çok değerli hukuk adamaı yetiştirmişiz.

Şimdi bakıyoruz: Ben epeydir takip etmedim ama hukuk fakültesi sayısı 100 e yaklaşıyor galiba

Ben soruna tek başına ekonumik olarak da bakmıyorum.

Bu kararı alan YÖK'ün benim mezun ettiğim öğrenciyi sınava sokamazsın. Ben gerekli eğitimi verdim" demesi gerekiyor.

Bu yargıç açısından da avukat açısından da geçerli.

YÖK sınavı da ben yapıyorum diyip de insanların %90 ı çakıyorsa YÖK'e sen neyıyorsun denilmeli.

Şimde insanlar siyasi kaygılarla bir yere gelip bir anda birçok fakülte açabiliyorlar ise bilimsel olarak bu insanlara sorulmalı: Sen ne yapıyorsun, yeterli altyapın var mı? Toplumun bu aolanda ihtiyacı ne kadar?
Bu konuda araştırma yaptın mı?

Bunların önemi yok. Hukuk tercih edilen bir alan. Ya da başka bir alan. Aslında farketmiyor. Bizim için gerekli olan (her kasabaya yüksek okul kuruldu da) her kasabaya bir üniversite.

Böylelikle hem o kasabanın ticari yapısına katkıda bulunarak onların kalkınmasını sağlayacağız, hem de çocuklarımızı okutacağız.

Çocuğun iş bulması, verimli olması bizim sorunumuz değil.

Ben Sn. Aladağ'ı kınıyorum. Her aileye bir avukat ne demek? Herkes avukat olmalı ya da yanında çanta olarak bir avukat taşımalı. Bu bizim gelişmişlik ve hukuka saygı düzeyimizi gösterir.

Ben olsam ne derim biliyor musunuz?

HUKUKTAN NİYE BU KADAR KORKUYORSUNUZ?

Aslında farkedilmeyen bizim hukuksuzluktan korkmamızdır.

10 Hukuk Fakültesi!!!! Alt yapı yok hazırlık yetersiz eee kim kazanacak bu iştenn...Kaybedeceği biliyorum Türk Hukuk Sisemi ve TÜrkiye..

Aslında bu durum, şu an avukat olan bizleri fazla etkilemez. Bu fakültelere girip mezun olduktan sonra umduğunu bulamayan genç avukat arkadaşları daha çok etkiler... Herkes için hayırlı olsun...

Evet açılsın ve açılmaya devam etsin,bıraksın bazı arkadaşlar - onlardan mezun olacak kişileri düşünmeyi - işsiz olacaksa kaliteli kültürlü işsiz olsun,daha dün bozkırda yaşayan moğolların bile yüzde 85 i bile üniv
ersite mezunu iken bizim onların gelecek kaygısını veya "kendi gelecek kaygımızı tartışmak" hep eğitim şart okumak lazım ama hukuk ama başka birşey sözlerimizi sloganda öteye gitmeyen gayri samimi belkide bir lafi güzaftan ibaret kalacaktır.Ayrıca sunu anlamıyorum..açılacak olan hukuk fakültesi avukat mezun eden yüksek okulu değil.. zaten üniversiteler meslek edindirme kursu değil sadece önşart..hepinizin bildiği üzere.. o zaman bazı arkadaşlar neden karşı çıkar..ama surada herkese katılırım kalite çıtası yüksek olsun bir fakülteyi evrensel kılan öğretim üyesi-öğrenci profili ve yayın analizidir.Saygılar!

Sayın wolfuykucu;

"açılacak olan hukuk fakültesi avukat mezun eden yüksek okulu değil.. zaten üniversiteler meslek edindirme kursu değil sadece önşart..hepinizin bildiği üzere.."

Sorun burada başlıyor:

Ben üniversiteyi hiçbir zaman ön şart olarak görmedim.

Objektif bakış açısı ile herkesin kendini savunma hakkı vardır. Bu anlamda herkesi avukat olarak kabul edebilir miyiz?

Bazı durumlarda sistem zorunlu müdafi arıyor. Neden?

Üniversite bir önşart değildir. Üniversite BELLİ BİR ALANDA insanı yetiştiren, araştırma ve yargılama yeteneğini veren bir eğitim kurumudur.

Hukuk fakültesinde insanlara kanun öğretilmez; Bir hukuk kuralı nasıl yorumlanır, nasıl kurulur, dikkat edilecek konular nelerdir, bu öğretilir.

Bence de;
Herkesin kendini savunma hakkı olduğuna göre herkese avukatlık ruhsatı da verilsin. Kendisini savunan adam başkasını niye savunmasın ki?

İlk olarak 30 yıl boyunca başkatiplik yapmış olan istidacı/dilekçe yazar lardan başlayarak herkese avukatlık ruhsatı verilmesi gerekir.

Peki neden insanlar kendi haklarını savunma olanakları varken gidip avukat tutarlar? Salak oldukları için mi?

Avukat bu konuda yetişmiş teknik bir insandır. Avukat kanunu bildiği için tutulmaz. Kanunun nasıl yorumlanması gerektiğini bildiği için tutulur.

Yoksa şirketler bünyesinde bu kadar hukukçu çalıştıracaklarına bir/üç vatandaşa kanuna bak dilekçeyi yaz derlerdi.

T.C. 80 yıllık geçmişi içinde birisi imparatorluktan kalma ikincisi kuruluş döneminde kurulmuş olan iki hukuk fakültesine sahip di. Buralarda insanlara hukuk eğitimi verilmeye uğraşıldı. Bu dönemde dünya çapında hukukçular yetiştirildi. Daha önce de ifade ettiğim gibi İsviçre hukuku, Türk/İsviçre doktrini olarak anılmaya başlandı.

Üniversitenin ya da fakültenin görevi budur. Bunu yapabilecek insanları yetiştirmektir.

80 dern sonra fakülte sayısı epeyce arttı. Ben 30 yıllık avukatım. Prf. ünvanı ile yazılmış bazı kitaplara sadece bir defa bakıyorum. Karahasan başvuru kaynağım. Başka insanlar da var.

Önemli olan hukukçu olabilmek, hukuk diplomasına sahip olmak değil.

Siyasi yapılanmalar insanların gönlünü okşamak için hem toplumsal yapıya zarar veriyorlar, hem de ülke ekonomisine.

Sorumu yineliyorum:

Hangi eğitim kadrosu ile 80 hukuk fakültesinde eğitim vereceksiniz?

Sayın Erdoğan, temelde aynı fikirler üzerinde buluşuyoruz fakat ayrıldığım nokta; fakültelerde eğitim kadrosu yoksunluğu sebebiyle yeni fakültelerin açılmasına sıcak bakılmaması hususudur.

Yukarıda bahsettiğiniz sorunun temeli geçmişte hukuk fakülte sayısının azlığı olabilir mi?

Yani sorun olarak görülen mesele, kadro eksikliği ise bunun sebebi vaktiyle hukuk eğitimi sunan fakültelerin azlığıdır.

Unutulmamalıdır ki, gerek Osmanlı, gerek Cumhuriyet Döneminde kurulan Fakülteler zamanında eğitim verecek "hoca yoktu" söz konusu dönemlerde eğitmenler hepimizin malumudur ki İtalya dan Fransa dan İsviçre den eğitim alan kadro ile bugünkü duruma gelindi...

Eğitim kadrosu meselesinin hafife almıyorum ama üstesinden gelinemeyeceğini de düşünmüyorum, kaliteli bir eğitim elbetteki Profösörle donatılmış bir kadrodur ancak hukuk misyonunu alabilmek için bundan ziyade disiplinli bir denetim ve özverili bir sistemde gereklidir, ülkemizin bunun üstesinden gelebilecek gizilgüçte olduğuna inanıyorum.

Daha öncede vurguladığım gibi meselenin kaynağı ekonomik sıkıntır. Uydurma rakamlarla değilde gerçekten refah halinde bir ülke olsaydık, bu nüfusa bu kadar fakülte çok diyebilir miydik, ya da eğitim kadrosu yok denilebilir miydi?

Saygılar...

Sayın Balku;

Sorun tek başına kadro değil; Öncelikle üniversitenin ya da fakültenin ne işe yaradığını tartışalım.

Fakülte insanları belli bir konuda uzmanlaşmak için yetiştirir. Yoksa herkes kendi savunmasını da başkasının savunmasını da yapabilir. Ama modern hukuk sistemlerinin çoğu sanık istemese de avukatın bulunmasını zorunlu kılmaktadır.

Düşünün: Bir ülkede öğretmen yetiştiren yüzlerce fakülte var, mühendis yetiştiren yüzlerce fakülte var, avukat yetiştiren yüzlerce fakülte var.

Bu fakültelerin mezunlarının tümü sınava girdikten sonra mesleklerini ifa edebiliyorlar. Bu nasıl bir çelişki?

Bir insanı alıyorsunuz eğitim fakültesinde 4 yıl boyunca okutuyorsunuz. Sonra gel bakalım sen öğretmen olabilirmisin diye sınava sokuyorsunuz. O da yetmiyor, ben yanlışlıkla bu alanda fazla öğretmen almışım diye norm kadro yasası çıkarıp bir çok öğretmeni torba kadroya alıyorsunuz.

Bir ülkeninm eğitim politikası olmamalı mı?

Geçmişte de özel okullar vardı eşitlik ilkesine aykırı olduğu için yasa iptal edildi ve kapatıldı.

Bunu özel üniversitelerden mezun olanları küçümsemek için söylemiyorum.

Olayın temelinde ülkeyi yöneten aygıtın/Devletin bir planlama yaparak kalifiye elemanını yatiştirme konusunda bir planlama yapma ihtiyacı ve gereği vardır.Yani bir ülke benim önmdeki 20 yıl içinde hangi alanda ne kadar kalifiye elemana ihtiyacım olur diye düşünmek ve buna göre yatırım yapmak zorundadır.

Bu gün yapılan nedir?

Her şehre bir üniversite, her kasabaya bir yüksek okul.

Sakıncası ne? İlk bakışta hiçbir sakıncası yok. Keşke bu ülkede yaşayan insanların tümü üniversite mezunu olsa.

Yararı ne?

Toplumun kültür veya bilim düzeyini yükseltmek mi?

Hiç sanmıyorum. Sadece eğitim düzeyinin düşmesine neden oluyor.

Şimdi gelelim öğretim kadrosunu dışardan ithal etme meselesine;

Kuşkusuz ki bu mümkün ve ihtiyaç var ise yararlı.

Şimdi bir ülke düşünün;

YÖK diye bir kurumu var, bu yüksek öğrenimi planlamak ve hazırlamakla görevli.

Okulları da denetliyor. Eğitimin en ileri düzeyde yapılmasını sağlıyor.

Binlerce insan 4-5 yılını heba ediyor, sen öğretmen olamazsın, sen şu olamazsın ifadeleri ile kerşılaşıyor.

Burada sorgulanması gereken birşey yok mu?

Ben razıyım. Herkese avukatlık ruhsatı verilsin. Herkes kendi hakkını bir biçimde savunuyor. Kendi hakkını savunan insan başkasının da hakkını savunabilir.

Evinizde pis su tesisatında arıza olduğunda tesisatçı çağırıyorsunuz. O projeyi yapan bir makina mühendisi ama tamir eden bir tesisatçı.

Tesisatçı bu arada size bu mühendisler de bir şeyden anlamıyorlar. Onlar yanlış yapıyor biz düzeltiyoruz diyor.

Eliktrik arızanız olduğunda da tamirci gelip aynı şeyleri söylüyor.

Biz niye fakülte kuruyoruz?

Hiç çocuğu olmayan bir insandan aldığımız vergiyi siyasi çıkarlamız için kullanmak için mi?

Devlet eğitime ciddi anlamda yatırım yapmak zorundadır. Yüksek öğrenim de eğitimin en elit kesimidir.

Kimin "yahu boşver ben inşaat mühendisliği diplomasını vedim, o mühendislik yapamaz/yapma olanağı bulamaz zaten demeye hakkı var?

Çok uzattım.

Sorun insanların okumasında değil.

Kimse insanların okumasına karşı çıkmıyor.

Sorun yüksek eğitimin fonksiyonu ve gereği üzerinde yoğunlaşıyor.

Keşke tüm ülke insanları üniversite mezunu olsa.

Farkeden bir şey olamayacak:

Çöpçümüz de inşaat işçimiz de sokağa tüküren delikanlımız da üniversite mezunu olacak.

Farkeden üniversite denilen kurumu ve onun fonksiyonunu yok etmemiz olacaktır.

Alıntı: Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN Ben Sn. Aladağ'ı kınıyorum. Her aileye bir avukat ne demek? Herkes avukat olmalı ya da yanında çanta olarak bir avukat taşımalı. Bu bizim gelişmişlik ve hukuka saygı düzeyimizi gösterir.

İlk cevabımı ıslah ediyorum: Hedefimiz, herkesin avukat olması!

Zaten ülkemizde herkes avukat, doktor, inşaat mühendisi, futbol üstadı ve deprem uzmanı değil mi?

Herkes avukat olsun bence de. Hatta hakim savcı da..
Önemli olan nitelik değil nicelik öyle değil mi !!
Ne kadar çok olursak o kadar kalite düzeyi yüksek ve gelişmiş bir toplum oluruz !!

Keşke çok sevdiğim bu ülkeyi ( ülkemi) 18 yıl evvel terk etseydim.
en azından bu rezilliklere tanık olmazdım. Sınav kalksın diyen meslektaşlarıma da bir sözüm olacak, mesleğin itibarı sizin itibarınız değil mi acaba? Bu daha başlangıç.

Bizlere müstehaktır.Mesleğine sahi çıkamayan itibarına da sahip çıkmamış olur.

Yeni fakülte açmak yerine mevcut yapılar güçlendirilse ya fakültelerin çoğunun içi boş, uygulama yok,her şey teorik, belli kalitede öğretim üyeleri de özel üniversitelere kaçıyor, isterlerse 30 tane açsınlar içi boş olduktan sonra...