|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
06-07-2012, 16:55 | #1 |
|
hacizde alınan tahahhüt-borcu kabul
Borçlu bir dükkandan alışveriş yapmış.Kıyafet almış ve güven ilişkisine dayalı olarak işyeri sahibi malı borçluya teslim etmiş. sözverdiği zamanda parasını getirmemiş.
Borçluya örnek 7 ile takip başlattım. borçlu x ilinde oturuyor. Fakat ikametgahı Y ilinde.Borçlunun y ilindeki mernis adresine göre tebliagat yaptım ve takip kesinleşti. Takip kesinleştikten sonra x ilinde oturduğu eve hacze gittim. Hacizde evde buldum ve haciz tutanagına borçlu su anda ödeme yapamıyacagım su tarihe kadar ödeme yapacağım diyerek tahahütte bıulundu. evindeki tv yi yazıp çıktık. Borçlu halen ödeme yapmadı. 1- Hacizde alınan tahhauüt gecerlimidir? 2- borçlu şimde tv nin annesine ait olduğunu söylüyor.hacizde istihkak talebi yok ve süresi de geçti. hacize gittiğimde fatura gösterse geçerliliği olur mu? 3-Borca dayanagım olmadığı için hacizdeki beyanları borcu kabul anlamına gelir mi? Saygılarımla |
06-07-2012, 20:33 | #2 |
|
1-Hacizde alınan taahhüt geçerlidir ancak taahhütte bulunması gereken unsurların tamamını içermeli,
2-İtiraz süresini kaçırmış olduğundan istihkak açısından da bir sıkıntı yok, 3-Takip kesinleşmiş olduğundan ayrıca borcu kabule gerek yok,ancak olası menfi tespit davasında lehinize olacaktır. kolay gelsin |
06-07-2012, 22:04 | #3 |
|
1-hacizde alınan taahhüdün baskı altında alındığı gerekçesi ile içtihatlar gereğince geçerli sayılmamaktadır..
2-iik 85/I-II, 96/1- 76/1 ve ilgili maddelerde açıklayıcı bilgiler mevcuttur. 2-İhtiyati haciz sırasındaki kabul bağlayıcı değildir..Y.12.HD. E: 2010/323 K: 2010/12484 T: 24.05.2010 .....ancak kesinleşen takipte uygulanan hacizdeki kabul konusunda ..İİK. 8/III uyarınca tutanaklar aksi isbat edilinceye kadar geçerli belgelerden olup senet hükmündedir. borçlunun borcu kabul ettiğine dair beyanı kendisini bağlar...kolay gelsin... YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Tarih : 11/21/2006 Esas No : 2006/18620 Karar No : 2006/21849 2004 - İCRA VE İFLAS KANUNU 170 2004 - İCRA VE İFLAS KANUNUNUN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMIŞ HÜKÜMLERİ (1) 170 ÖZET : KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS YOLLA YAPILAN İCRA TAKİBİNDE, BORÇLU İMZAYI İNKAR ETMİŞTİR. HACİZ SIRASINDA İSE BORCU AÇIKÇA KABUL ETMİŞTİR. BORCU KABUL ETTİĞİNİ BEYAN EDEN BORÇLUNUN İMZA İTİRAZININ REDDİ GEREKİRKEN HACİZ TEHDİDİ ALTINDA BORCUN KABULÜNÜN GEÇERSİZ OLDUĞU GEREKÇESİYLE İTİRAZIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ HATALIDIR. DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Alacaklının 15.03.2005 tarihinde Nevşehir tcra Müdürlüğü'nde hamiline düzenlenmiş keşidecisi C., yetkili hamili takip alacaklısı Ş. olan 150 Milyar TL'lik çek ile ilgili başlattığı takipte borçluya 163 örnek ödeme emri 18.03.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu tarihten sonra 18.04.2005 tarihinde Büyükçekmece 2.İcra Müdürlüğü'ne yazılan talimat sonucunda yapılan hacizde borçlunun açıkça "borcu kabul ediyorum... çek benim çekimdir" şeklindeki açıklaması İİK'nun 170/a-3. maddesi kapsamında değerlendirileceğinden ( borçlunun çeki vekaleten imzalatması karşısında dahi ( imza itirazının anılan madde hükümlerine göre reddi gerekirken ödeme emri tebliğinden ve imza itirazından sonra uygulanan hacizde borcun kabul edildiği göz ardı edilerek haciz tehdidi altında borcun kabulünün geçersiz olacağından bahisle itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ( , 21.11.2006 gününde oybirliğiyle karar |
06-07-2012, 23:20 | #4 |
|
Valla haciz esnasında aldığım yüzlerce taahhüt geçerli oldu önemli olan taahhüdün usulüne uygun alinmasidir
|
07-07-2012, 10:36 | #5 |
|
sayın TİRYAKİM
itiraz edilmediği için mi geçerli oldu yoksa itiraz edildiği halde usulune uygun alındığı için mi geçerli oldu ? |
07-07-2012, 10:39 | #6 |
|
sayın bugra bey ;
hacizde borcumu şu tarihte ödeyeceği ,kalaının da şu tarihte ödiyeceğim demesi sizce KABUL anlamına gelir mi? yoksa açık açık borcu kabul ediyorum demesi mi gerekir ? |
07-07-2012, 12:54 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Usulüne uygun alındığı için geçerli oldu...itiraz edilmedi.itiraz edilsede bir sonuç çıkmazdı zaten |
07-07-2012, 14:51 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
08-07-2012, 12:03 | #9 |
|
Sayın Buğra,
Lütfen yanlış bilgilendirme yapmayın. Hacizde alınan taahhüt (usulune uygun ise) geçerlidir. Bu konuda Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin ve 16-17 Hukuk D. bir cok kararı vardır. Yerel mahkeme kararlarını "içtihatlar boyle" diyerek yorumlamayiniz. |
08-07-2012, 19:52 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, -Hacizde alınan taahhüd elbette geçerlidir, yeter ki usulüne göre alınmış olsun.. -Haciz esnasında borçlu istihkak iddiasında bulunmamış, ayrıca tv'yi de yeddiemin olarak borçlunun kendisine bırakmışsınız..Bir sıkıntı yaşamazsınız.. -Siz artık verilen taahhüdün zamanında yerine getirilip getirilmeyeceğini takip ediniz, ödeme gelmediği takdirde Ödeme Şartını İhlal den dolayı merciiye şikayet hakkınızı kullanabilirsiniz.. |
08-07-2012, 20:57 | #11 |
|
Bir müvekkilim hacizde emekli maaşından borcun ödenmesine iliskin muafakat vermişti. Gecen hafta haciz baskısı altında muafakat verdigi icin hacizi kaldırdım.
Taahutte de aynı mantık uygulanır mı merak etmiştim? Bilgisini benimle paylaşan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Saygılar |
09-07-2012, 00:30 | #12 |
|
sn.av. Hakan EREN ;Tabii ki , İcra Müdürünün huzurunda yani , kanun Koyucunun maksadı olan ,"...Alacaklı ile Borçlunun İcra Dairesinde karşılıklı olarak serbest iradeleri ile..." verdikleri Taahhütten değil... Haciz Mahallinde,yada bürolarda , serbest irade olmaksızın ,borçlunun müzayaka halinden istifade edilerek baskı altında alınan taahhütten bahis ediyoruz... Acaba ,Tahliye taahhüdündeki kanun koyucunun ve Yargıtayın Gerekçeleri aynı mantıktan hareketle ilgili olabilir mi? (..icra md.lerinin dikkate almamaları yada vatandaşın yargıya taşımaması..) uygulamanın doğruluğunu gösterirmi bilmiyorum...bu hususla ilgili içtihat eklerseniz..memnun olurum, bilgilerimizi gözden geçiririz..özellikle "...icra müdürünün huzurundan kastın . icra dairesi mi yoksa borçlunun baskı altında oluşundan dolayı taahhüdün haciz mahallinde alınıp , imzanın dairede atılması mı kasıt ediliyor. ikinci hal ise , bu halin ,ispat edilememesinin işlemin doğru olduğu anlamına gelmemesi gerekir....saygılarımla..
T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ E. 2004/862 K. 2004/4654 T. 23.3.2004 • TAAHHÜDÜ İHLAL ( İcra Müdürünün Huzurunda Düzenlenmeyen ve İcra Müdürünün İmza ve Onayını İçermeyen Taahhüdün Hukuken Geçersiz Olması ) • TAAHHÜDÜN GEÇERSİZ OLMASI ( İcra Müdürünün Huzurunda Düzenlenmeyen ve İcra Müdürünün İmza ve Onayını İçermeyen Taahhüdün Hukuken Geçersiz Olması ) • İCRA MÜDÜRÜ HUZURUNDA DÜZENLENMEYEN TAAHHÜT ( Hukuken Geçersiz Olması ) 2004/m.340 ÖZET : İcra Müdürü'nün huzurunda düzenlenmeyen ve İcra Müdürü'nün imza ve onayını içermeyen taahhüd hukuken geçersiz olduğu gibi, ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer'ileri ile birlikte belirlenip gösterilmemiş olması nedeniyle de taahhüd geçersizdir. DAVA : Taahhüdü ihlal suçundan sanık Burhanettin 'in İİK.nun 340. maddesi gereğince 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: KARAR : İcra Müdürü'nün huzurunda düzenlenmeyen ve İcra Müdürü'nün imza ve onayını içermeyen taahhüd hukuken geçersiz olduğu gibi, ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer'ileri ile birlikte belirlenip gösterilmemiş olması nedeniyle de taahhüd geçersizdir. Bu nedenle atılı suçun oluşmayacağının gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine yazılı olduğu şekilde mahkumiyete dair hüküm kurulması isabetsiz bulunduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA, 23.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. 6098 sayılı BORÇLAR KANUNU: MADDE 37- Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir. muratsadioğlu Hukukçu olarak şu ortak paydada anlaşmalıyız: 1-Anayasa Mahkemesi Kararının isabeti,her türlü tartışmanın üstündedir. 2-İİK 340.maddesinde öngörülen ceza,kaynağını kişiler-arası ekonomik ilişkilerden değil,Devlet'in yaptırım gücünden alır. 3-İİK 111.ve 340.maddesinde,inisiyatif borçludadır. 4-İ c r a d a i r e s i n d e kararlaştırılan borcu ödeme şartını i mzalaması da onun özgür iradesinin ürünüdür.Herhangi bir baskı olmadan,deyim yerinde ise paşa paşa gidip taksitlendirmeyi teklif ve imza etmiştir.Bunlar yasal ölçütlerdir;katılmanızı beklerim.Ama, 5-Siz gidip,bu teahüdü a-Haczi icra sırasında ve b-Evinde..imzalattınız mı,durum farklı.. Hem zamanlama hem de yer olarak yanlış yerdesiniz.Teahüt, yer ve zaman itibarı ile butlanla malüldür.Ölü doğmuştur. Selamlar.. |
09-07-2012, 07:51 | #13 |
|
Sayın av.buğra,
Elimin hemen altında olan bir kararı paylaşıyorum. 16-17 HD'nin görüşü de bu yöndedir. Kaldı ki, bir diğer adı "cebri icra hukuku" olan bir hukuk dalında, borçlunun üzerinin aranabildiği, eşyalarının satılıp paraya çevrildiği, belilrli durumlarda özgürlüğünden mahrum edilebildiği bir hukuk dalında, "haciz baskısı"nı bir kavramın gerçekleşmesinde engel olarak görmek ne kadar doğru olabilir? Bu hukuk dalının amacı devlet zoruyla/baskısıyla borcun ifasının sağlanmasıdır. Selam ve saygı ile... [FONT='Georgia','serif']YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Tarih : 03.12.1991 Esas No : 1991/11090 Karar No : 1991/11913 CEZAİ HÜKÜMLER TAAHHÜDÜ İHLAL HACİZ MAHALLİNDE YAPILAN TAAHHÜDÜ İHLAL ÖZET OLAYDA, ÖDEME EMRİ BORÇLU SANIĞA 14.12.1990 TARİHİNDE TEBLİĞ OLUNDUĞU, TAAHHÜDÜN 25.1.1991 TARİHİNDE HACİZ MAHALLİNDE YAPILDIĞI ANLAŞILDIĞINDAN ATILI SUÇUN TÜM UNSURLARI OLUŞMUŞTUR. DAVA VE KARAR : Taahhüdü ihlalden sanık Eyüp'ün yapılan yargılanması sonunda; beraatine dair, ( Babaeski İcra Ceza Mahkemesi )nden verilen 9.8.1991 gün ve 84 esas, 146 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müşteki vekili tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 20.11.1991 günü Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Ödeme emri borçlu-sanığa 14.12.1990 tarihinde tebliğ olunduğu, taahhüdün 25.1.1991 tarihinde haciz mahallinde yapıldığı, atılı suç tüm unsurlarıyla oluştuğu halde, İİK.nun 340. maddesinde yer alan ve İİK.nun 111. maddesi gereğince yapılan yasal taksitle karıştırılarak ve İcra Dairesi ibaresi de yanlış yorumlanarak yazılı şekilde karar verilmesi, SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 3.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.[/font] |
09-07-2012, 09:39 | #14 |
|
Taahhüdün nerede hazırlandığının bir önemi yoktur. Önemli ve kurucu unsur, devletin resmi zabtının, icra memuru tarafından hazırlanmış olması ve altında onun imzasının bulunmasıdır.
Haciz baskısı ve tehdidi ise meşru bir baskıdır, hukuki bir kavramdır; "hukuki tehdit meşrudur." Cebrî icra hukuku, borçlunun mameleki üzerinde yürüyen bir devlet gücüdür ve onu haciz tehdidinden ayırmak tanım ve işlevine aykırıdır. Taahhüt içeriğinin yasal ve içtihadi şartları taşıyıp taşımadığı ise ayrı bir konudur. Saygılar. |
09-07-2012, 09:41 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
16.Hukuk Dairesi Esas: 2009/445 Karar: 2009/935 Karar Tarihi: 23.02.2009 TAAHHÜDÜ İHLAL EYLEMİ - BORÇLUNUN SON ÖDEME TARİHİNDE BORCUNU TÜM FERİLERİYLE BİRLİKTE ÖDEMEYİ TAAHHÜT ETTİĞİ - ÖDENECEK MİKTARIN HİÇBİR KUŞKUYA YER VERMEKSİZİN BELİRLENDİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİNİN KABULÜ GEREĞİ ÖZET: Borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihinde ise, borcunu tüm ferileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. Son taahhütte ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün olmadığının kabulü gerekir. (2004 S. K. m. 340) (YCGK. 05.05.2001 T. 2001/16-181 E. 2001/200 K.) Dava: Taahhüdü ihlal eyleminden borçlu Fahri'nin, 5358 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince bir defaya mahsus ve 3 ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Ümraniye İkinci İcra Mahkemesi'nin 31.03.2008 tarihli ve 2008/32-544 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.06.2008 tarihli ve 2008/731 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğname ile; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2001/16-181 esas, 2001/200 karar sayılı ve 09.10.2001 günlü kararında da belirtildiği üzere, haciz sırasında bulunulan ödeme taahhütlerinde borç miktarının tüm fer'ileriyle beraber dökümlü olarak hesaplanıp rakamsal olarak açıkça gösterilmemesi nedeniyle taahhütlerin hukuken geçerli olmadığı, böylece atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.12.2008 gün ve 2008/14099-60844 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 02.01.2009 tarih ve K.Y.B.2008/270975 sayılı tebliğnameyle talep edilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: Karar: Dosya kapsamına göre, borçlu hakkında Ümraniye İkinci İcra Müdürlüğümün 2007/6779 sayılı dosyasında yürütülen takip sırasında 13.08.2007 tarihli tutanakta borçlunun, 24.280,58 TL olan borcunu 15.09.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.10.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.11.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.12.2007 tarihinde ise borcunu tüm fer'ileriyle birlikte tamamen ödemeyi taahhüt etmesine karşın, son taksit tarihi olan 15.12.2007 gününde ödenecek miktarın açıkça gösterilmemesi nedeniyle bu tarihte ödenecek miktarın hiçbir şekilde net olarak belirlendiğinden söz edilemeyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.02.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde, hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır. Dosya içerisindeki taahhütnamenin incelenmesinden de görüleceği üzere borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihi olan 15.12.2007 tarihinde ise, borcunu tüm fer'ileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. 15.12.2007 tarihinde ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.06.2008 gün ve 2008/731 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Borçlu sanık Fahri'nin taahhüdü ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
09-07-2012, 15:09 | #16 |
|
haciz tutanağında ayrıntılı hesap dökümünün yapılmış olması
borçluya taahhütün hukuki ve cezai sorumlulukları konusunda ihtarat yapılması alacaklı vekilinin taahhütü kabul etmesi haciz tutanağında bu üç unsur yer alıyorsa taahhüt geçerli olup, taahhütün baskı altında alındığı itirazı hiçbir dosyamda mahkemece kabul edilmedi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
hacizde alacağın bir kısmından feragat etmek, alınan taahhüdü geçersiz kılar mı? | ahmet çam | Meslektaşların Soruları | 1 | 26-04-2010 12:57 |
borca karşılık alınan bono veye çek, karşılık olarak alınan borcu ortadan kaldırır mı | serdarserdar | Meslektaşların Soruları | 9 | 09-11-2009 09:05 |
borcu kabul ve taahhüt | Av. Melik Şengül | Meslektaşların Soruları | 1 | 28-08-2009 20:07 |
iik.m.170a/3 ve mal beyanında borcu kabul | ANKA1 | Meslektaşların Soruları | 1 | 15-02-2008 10:02 |
borca itirazdan sonra borcu kabul | Av. m.zümrüt | Meslektaşların Soruları | 5 | 15-10-2007 09:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |