01-03-2002, 22:28
|
#2
|
|
merhaba,
sanırım iştirakli ortaklardan birinin açtığı dava derken, MK'nun 584/a. maddesi dairesinde açılmış bir davadan söz ediyorsunuz. bu takdirde dava açan paydaş dışındaki diğer iştirakli paydaşların isimlerinde maddi hata bulunmasının neden kaynaklandığı hususu MK'nun 935 ve Tapu Tüzüğü'nün 85 vd. maddeleri dairesinde önem arzediyor ise de, iştirakli mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi için açılan bir davada bu şekilde bir maddi hata saptandığı ve düzeltilmesi gerektiği kanaatine varan mahkeme (aksi kanaat de mümkündür, bu yolda herhangi bir itirazla karşılaşmayan mahkeme isim tashihine gerek de görmeyebilir) davayı açan ortağa tapuda isim tashihi davası açmak üzere mehil ve yetki belgesi vermek ve dava açıldığı takdirde bunu bekletici mesele yapmak durumundadır. davacı iştirakli ortak, ilk davayı açtığı mahkemeden alacağı böyle bir yetki belgesi ile görevli mahkemeye başvurarak tapu sicil müdürlüğü aleyhine tek başına dava açabilir. eğer tapuda tashihi gereken isim ilk açılan davada esasen davalı olması gereken iştirakli ortaklardan birine ait ve bu kişi sağ ise bu kişinin davanın başında yahut yargılama esnasında davaya dahil edilerek konuyla ilgili beyanının mahkemece gerektiği takdirde isticvabına gidilerek alınmasında yarar vardır. ancak tashihi gereken isim yine iştirakli ortaklardan birine ait ve bu kişi ölmüş ise o takdirde tapuda isim tashihi davasının tapu sicil müdürlüğü ile birlikte isminin tashihi talep edilen o iştirakli ortağın mirasçılarına da yöneltilmesi gerekir. her iki durumda da mahkemece kendisine bu yolda yetki belgesi verilen iştirakli ortağın diğer şeriklerle birlikte hareket etmesine, yani davayı onlarla birlikte açmak yahut onların yargılama esnasında açılan davaya muvafakatlarını sağlamak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığı kanaatindeyim. aksi halde, ilk davayı açan ve yasa uyarınca bu davada diğer iştirakli ortaklarla birlikte hareket etme yükümlülüğü bulunmayan iştirakli ortağın, açmış olduğu iştirakli durumun çözülmesi yolundaki davasının bu nedenle sürüncemede kalması gibi bir garabetle karşılaşılabilir. hiç kimsenin lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı, yahut aleyhine açılmış bir davayı takiple zorunlu tutulamayacağı da gözetildiğinde tapuda isim tashihi davasını, ilk davada davalı pozisyonunda olan isminin tashihi gereken iştirakli ortağa yahut ölü ise onun mirasçılarına açtırma, yahut ilk davayı açan iştirakli ortağa onlarla birlikte hareket etme zorunluluğu yükleme gibi bir durum söz konusu olamaz. Nitekim Yargıtay 14.H.D.'nin bu kabil davalarda iştirakli ortakların tümünün birlikte hareket etmesi gibi bir zorunlulukları olmadığı yolunda içtihadları mevcuttur, kanaatimce genel uygulama da bu yöndedir.
saygılarımla...
17-01-2001 22:55:00
|