Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Husumet kime yöneltilmeli?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-03-2008, 12:04   #1
Sadık

 
Varsayılan Husumet kime yöneltilmeli?

Müvekkillerin desteği hasta nakli esnasında içinde bulunduğu ambulansın tek taraflı trafik kazası yapması sonu vefat ediyor. İdari yargıda tam yargı davası açmaya hazırlanıyorum. Ancak kafamı kurcalayan bir nokta var;
Sağlıık hizmeti Sağlık Bakanlığınca sunuluyor ancak kaza raporlarını incelediğimde ambulansın Bakanlık adına değil İl özel İdaresi adına sicilde kayıtlı olduğunu gördüm. Benim şahsi eğilimim hizmeti esas olarak sunan Bakanlık olduğu için aracın kayıt malikine bakmaksızın davayı Bakanlığa yöneltmek yönünde. Görüş veya içtihat bildirecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Old 26-03-2008, 16:11   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

İdari Yargıda husumetin önemi yok.Yanlış olsa bile mahkeme düzeltir.

Ancak asıl soru şu: Davayı nerede açmalıyım?
Adli Yargı da mı? İdari Yargı da mı?
Old 26-03-2008, 16:40   #3
Sadık

 
Varsayılan

Cevabınız için teşekkür ederim Adnan Bey. Ben tercihimi idari yargıdan yana yaptım,elimde 2004, 2005 ve 2007 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi kararları var.
Old 26-03-2008, 16:41   #4
nephilis

 
Varsayılan

Kanımca, Dava idari yargıda değil, adli yargıda açılmalıdır.Husumet de Sağlık Bakanlığı'na yöneltilmelidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 106. maddesinde "Genel ve Katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır" denilmektedir.
Anılan Yasanın sekizinci kısmının "işletenin Hukuki Sorumlulugu" baslıklı birinci bolümunde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu aracların trafık kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları öngörülmüştür. Bu düzenleme itibarıyla yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği göz önünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara gore sorumlu tutulması geregini ifade etmiştir. Yasanın anılan bu hükumleri karsısında, kamu araclarının verdikleri zararlardan dolayı ıdare, kamu hukuku kurallarına göre değil, "işleten" sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir.
Old 26-03-2008, 16:55   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/12471
Karar: 2007/12943
Karar Tarihi: 25.10.2007

ÖZET: Kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı İdare Kamu Hukuku kurallarına göre <işleten> sıfatıyla özel kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir. Bu durumda açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekir.

(2918 S. K. m. 85, 106)

Davacı…. vekili tarafından davalı Sağlık Bakanlığı ve Adıyaman Valiliği aleyhine….. tarihinde verilen dilekçe ile tazminat istemesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 10.04.2004 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içerisinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacıların davalı Sağlık Bakanlığına yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacıların Adıyaman Valiliğine yönelik temyiz istemine gelince; dava trafik kazası sonucu desteğin ölüm nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Davacılar sağlık memuru olarak görev yapan desteklerinin davalı aracı ile sağlık ocaklarına aşı dağıtmak amacıyla görevli iken aracın kaza yapması sonucu vefat ettiğini belirterek tazminat istemişlerdir.

2918 sayılı Kara Yolları Trafik kanununun 106. maddesinde <Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.> denilmektedir. Anılan yasanın 8. kısmının İşletenin hukuki sorumluluğu başlıklı 1. bölümde yer alan 85-90. maddelerinde motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeni ile gerçek ve özel kişilerle kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı trafik olaylarından doğan zararların özelliği göz önünde tutularak kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gereğini ifade etmiştir.

Yasanın anılan bu hükümleri karşısında kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı İdare Kamu Hukuku kurallarına göre <işleten> sıfatıyla özel kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir. Bu durumda açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.10.2007 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Old 26-03-2008, 16:56   #6
Sadık

 
Varsayılan

Benim dayandığım içtihat aşağıda,umarım ilgilenen arkadaşlara faydalı olur.

30 Temmuz 2007 PAZARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 26598

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI


Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:

ESAS NO : 2007/3

KARAR NO: 2007/64

KARAR TR : 7.5.2007

(Hukuk Bölümü)

ÖZET: 1 - Davanın çözümünde, aralarında uyuşmazlık çıkan yargı yerleri dışında kalan üçüncü yargı düzenine dahil yargı yerinin görevli oldu*ğunun saptan*ması halinde de, Uyuşmazlık Mahkemesinin, görevli yargı yerini belirleme yetki*sine sahip bulunduğu,

2 - Görevli bulunduğu askeri aracın uğradığı trafik kazası sonucunda ölen P.Uzm.Çavuşun mirasçıları tarafından, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın ASKERİ İDARİ YARGI YERİNDE çözüm*lenmesi gerektiği hk.



K A R A R


Davacılar : Kendisi Adına ve R.A. M.'ya Velayeten N.M. ve N.M.

Vekili : Av. Ü.G.

Davalı : Mili Savunma Bakanlığı

Vekili : Av. M.Ç.A.



O L A Y : Davacıların eşi ve babaları Vedat Mutlu, İç Güvenlik Tb. K. lığı emrinde P.Uzm.Çvş. olarak görev yapmakta iken ve ağır silah atışından dönerken; içinde bulunduğu P.Er F.A. yönetimindeki 247 685 plakalı Mercedes Unimog tipi Askeri aracın, yakın gelen sivil bir araca çarpmamak için sürücünün ani manevrası ve yeni başlayan yağışın etkisiyle kayarak devrilmesi sonucunda yaralanmış ve daha sonra da hastanede buna bağlı olarak 19.01.2006 günü gününde ölmüştür.

Davacılar vekilince, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi olmak üzere toplam 75.000 YTL. tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, davalı idarece ödenmesi istemiyle, 26.4.2006 tarihli dilekçeyle adli yargı yerinde dava açılmıştır.

Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davada idari yargının görevli olduğu öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 28.6.2006 günlü celsesinde E:2006/179 sayı ile, davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilince, süresinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; Anayasanın 125.maddesinde, İdarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumun 2.maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de , idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü İdari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait olduğu; olayda, davacının asker olan eşinin görev dönüşü içinde bulunduğu askeri aracın takla atması sonucunda yaralandığı ve daha sonra da hastanede buna bağlı olarak öldüğünün anlaşıldığı; Davacı, eşinin, idarenin hizmet kusuru nedeniyle öldüğünü ileri sürerek tazminat isteğinde bulunduğuna göre, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun olup olmadığı ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığının saptanmasına ilişkin olan uyuşmazlığın, bu haliyle 1602 sayılı Yasanın 20/1 maddesi kapsamında da görülmesi olanağının bulunmadığı; bu durumda, Milli Savunma Bakanlığına karşı açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan genel idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin, anılan Bakanlığın görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, genel idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini uyuşmazlık Mahkemesinden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Anayasanın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; buna karşın, dava konusu zararın, kamu idaresine ait aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren Karayolları Trafik Yasası hükümlerinin gözden geçirilmesinin gerektiği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesinin, değişik birinci fıkrasında "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında "İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur." hükümlerini taşıdığı; 106. maddesinde ise, "Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır." hükmüne yer verildiği; anılan 85. maddeden, işleten ve teşebbüs sahibinin, bir motorlu aracın işletilmesinden ve bu arada aracın sürücüsünün ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarından dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, kusurlu olup olmamalarına bakılmaksızın "tehlike esası"na göre sorumlu tutuldukları; 106. madde ile de, maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının işleten gibi aynı hukuki sorumluluğa tabi kılındığının anlaşıldığı; sözü edilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi bulunmasının doğal olduğu; nitekim, Karayolları Trafik Kanunu'nun, hukuki sorumluluğa ilişkin diğer hükümlerinde, 85. madde kapsamı dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edildiği; belirtilen duruma göre, kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında, bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açık olduğundan Danıştay Başsavcılığının yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 7.5.2007 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME : Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bakanlıkça anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada genel idari yargının; AYİM Savcısı Selahattin KARAKAYA’nın ise askeri idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, görevli bulunduğu askeri aracın uğradığı trafik kazası sonucunda ölen P.Uzm.Çavuşun mirasçıları tarafından, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.

Ancak, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu idaresine ait bir motorlu aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, değişik birinci fıkrasında “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” ve değişik beşinci fıkrasında “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”

hükümlerini taşımakta; aynı kısmın “Özel Durumlar” başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen değişik 106. maddesinde ise, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmektedir.

Anılan 85. maddeden, işleten ve teşebbüs sahibinin, bir motorlu aracın işletilmesinden ve bu arada aracın sürücüsünün ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarından dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, kusurlu olup olmamalarına bakılmaksızın “tehlike esası” na göre sorumlu tutuldukları; 106. madde ile de, maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının işleten gibi aynı hukuki sorumluluğa tabi kılındığı anlaşılmaktadır.

Sözü edilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olması doğaldır.

Nitekim, Karayolları Trafik Kanunu’nun hukuki sorumluluğa ilişkin diğer hükümlerinde, 85. madde kapsamı dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edilmiştir.

Belirtilen duruma göre, kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Davada, idari yargı yerlerinden hangisinin görevli olduğuna gelince:

Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş; 20.7.1972 tarih ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 tarih ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlem ya da eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi“ ve “askeri hizmete ilişkin bulunması” koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır.

İdari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması”, eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşımaktadır. Askeri nitelikteki idari eylemi de, askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak olanaklıdır.

İdari eylemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” için, eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden bütünlüğü veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerekir.

Olayda, askeri aracın tahsis edildiği hizmetin yürütülmesi sırasında araçta görevli bulunan P.Uzm.Çavuşun ölümü dolayısıyla uğranılan zararların idarece tazmin edilmesi istenildiğine göre, zararın askeri kural ve talimatlar çerçevesinde yürütülen bir hizmet sırasında doğması ve asker kişinin bedeninde oluşması karşısında, davada idari eylemin “askeri hizmete ilişkin bulunması” ve “asker kişiyi ilgilendirmesi” koşullarının birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Her ne kadar, adli yargı yerince verilen görevlilik kararı üzerine, Danıştay Başsavcısı tarafından genel idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına karşılık; açıklanan gerekçelerle görevin AYİM’e ait olması nedeniyle; Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yetki alanının belirlenmesi üzerinde durulması gerekmiştir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun 1. maddesi hükmüne göre, Uyuşmazlık Mahkemesi davaların çözümünde adli, idari ve askeri yargı yerleri arasında meydana gelen görev ve hüküm uyuşmazlıklarında görevli yargı yerini tayin etmekle yükümlü kılınmış olduğuna göre, görev uyuşmazlığı çıkaran yargı yerlerinin dışında kalsa bile Uyuşmazlık Mahkemesi bu durumda görevli yargı yerini belli etme yetkisine sahiptir. Çünkü Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacı, mahkemelerin görevini tayin eden yasa kurallarının, yargılama usulüne ve kamu düzenine ilişkin bulunması nedeniyle, davaya görevli olmayan mahkemelerce bakılmasını önlemektir.

Bu nedenle, davanın çözümü idari yargı düzeninde yer alan AYİM’ e ait olduğundan, Danıştay Başsavcılığının olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin başvurusunun kabulüyle, Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerekmiştir.



SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YÜKSEK İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.6.2006 gün ve E:2006/179 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 7.5.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi
Old 01-10-2013, 08:54   #7
ekinheval

 
Varsayılan

663 sayılı KHK sonrası Sağlık Bakanlığı bağlı kuruluşları ve tüzel kişilikleri için bkz.
http://www.hm.saglik.gov.tr/dosya/1-...ndirme-ya-.pdf
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kime tebliğ edeceğiz? üye14072 Meslektaşların Soruları 13 30-12-2016 16:35
Husumet Kime Yöneltilmeli? jurista Meslektaşların Soruları 15 02-12-2007 18:51
kime benziyorsunuz? tuval2310 Site Lokali 46 07-09-2007 21:08
Üstad Kime Denmelidir??? Staj.Av.Selçuk Hukuk Sohbetleri 20 21-06-2007 20:44
karayolları genel müdürlüğünün tüzel kişiliği var mı yok mu yoksa husumet kime kerim Hukuk Soruları Arşivi 14 09-11-2006 19:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,24389601 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.