|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
05-12-2011, 15:27 | #241 | |||||||||||||||||||||||
|
Bunun dayanağı nedir ki? Neye göre duruşmayı "ön inceleme duruşması" sayıyor? Daha dilekçeler teati edilmemiş. HMK:137 çok açık. Ön icelemenin ne zaman başlayacağını açıkça yazmış. Yoruma gerek bile yok. |
05-12-2011, 15:30 | #242 | |||||||||||||||||||||||
|
Dilekçeler teati edilmemişse, duruşma ön inceleme duruşması sayılamaz. Bu, yargılamaya ilişkin iki ayrı fazın (dilekçelerin karşılıklı verilmesi ile ön inceleme) birleştirilmesi anlamına gelir ve düpedüz yasaya aykırılıktır. Saygılar. |
05-12-2011, 16:23 | #243 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım öncelikle sayın Pekcanıtez'in ne düşünmüş olabileceği ile ilgili -sadece- yorum yaptığımın altını çizmek isterim. Çünkü kabulümdür ki; bir "hukukçu"nun, hukuki bir görüşü söz konusu ise; (katılsam da katılmasam da) o görüş üzerinde düşünmek gerekir.
6100 sayılı HMK düzenlemesine göre davada yapılacak olan ilk duruşma "ön inceleme duruşmasıdır"; Diğer bir deyişle HMK'ya göre ön inceleme duruşmasından önce yapılan başka bir duruşma yoktur. HMK m.138: "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir." HMK m.139: "Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir.". Dolayısıyla sayın Pekcanıtez de mahkemece yapılacak ilk duruşmanın "ön inceleme duruşması" olduğunu kabulle ve 1.10.2011'den önce ikame edilen davalarda ilk duruşma günleri verildiğinden bu duruşmaları "ön inceleme duruşması" sayıp bu şekilde yorum yapmış olabilir; yani kısaca, konuya "duruşma" düzenlemesinden hareketle yaklaşmış olabilir (diye düşünüyorum ). Saygılar... |
05-12-2011, 17:35 | #244 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım HMK.137. maddeye göre, ön inceleme duruşmasının yapılabilmesinin önkoşulu malumunuz dilekçelerin karşılıklı teati edilmiş olmasıdır. Dilekçeler teati edilmeden ön inceleme aşamasına geçilmez. Bu durum 1 Ekim'den önce açılan davalar için de sonra açılan davalar için de aynen geçerlidir. (HMK. 448) P.s.: Sizi anlıyorum. Bu kadar da basit bir hatayı kitap yazan kişi yapmaz diye düşünüp, acaba başka bir şeyi mi anlatmak istedi de yanlış ifade ettiyi arıyorsunuz gibi. |
05-12-2011, 18:10 | #245 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, görüş benim olmadığı için sizi tatmin edecek bir açıklama yapamayacağım muhakkak Lakin ben, halen sayın Pekcanıtez'in görüşünü (ve gerekçesini) anlamaya çalışmak gerektiği kanaatindeyim; ancak anladıktan sonra karşıt/yandaş fikir sunulabilir (diğerleri sadece "fikir"dir anlamında). Şimdi izninizle sayın Pekcanıtez'in görüşüne (kendi görüşümle de birleştirebilerek )başka bir açıklama getireceğim: Hoca ne diyor:
(1) 1 Ekim 2011'den önce açılan hiçbir dava, HUMK'ta "belirsiz alacak davası" düzenlemesi olmamakla, belirsiz alacak davası değildir. (Katılıyorum ) (2) 1.10.2011'den önce kısmi dava açanların, davalarını belirsiz alacak davasına dönüştürmesi mümkündür. (Katılıyorum ) (3) Bir de şöyle okuyalım (ki sayın Pekcanıtez'in cümlelerinden farkı olmayacak): İddianın ve savunmanın değiştirilmesine ilişkin hususlarda 1.10.2011'den sonra HMK'nın ilgili hükümleri uygulanacağından (HMK m.141); davacının talep sonucunu değiştirmesinin karşı tarafın rızası veya ıslah yoluyla mümkün olabileceği hallerde (yani HMK m.141'de bu duruma gelinen hallerde); karşı taraf açıkça muvafakat vermezse davacı, ancak ıslah yoluna başvurabilir. (Katılıyorum ). P.S: Sayın Pekcanıtez'in sadece iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağının işlemeye başladığı "an"a dair açıklama yaptığını düşünerek okuyunca, söylediği şey gayet mantıklı olmakla beraber sizin karşı tarafın pek de işine yarayacak birşey değil gibi Saygılar... |
05-12-2011, 18:46 | #246 |
|
Büyük düşünür ne demişti: - Nimium altercenda verit (Aşırı tartışma halinde gerçek kaybolur)
Hadi öyle demiş olsun diyelim. Ama hiç olmazsa bir daha kitap yazarsa, alternatifleri de tek tek belirterek yazsın bari. Yani belki şöyle: A- Yazılı yargılamalarda; 1.) Ön inceleme aşamasına geçilmiş ise, karşı tarafın rızası veya ıslah ile (HMK:141) 2.) Ön inceleme aşamasına gelinmemiş ise, Cevaba Cevap ile karşı tarafın rızasına gerek kalmaksızın, (HMK.141 ilk cümle) neticei talebini değiştirip, davasına belirsiz alacak davası olarak devam edebilir. B- Basit Yargılamaya tabi davalarda; Dava dilekçesi ile birlikte iddiayı değiştirme yasağı başlayacağından, karşı taraf rıza göstermezse sadece ıslah ile netice-talebini değiştirebilir. (HMK:319) Bu mudur? Not: Benim tahminim hoca, Basit Yargılamaya tabi davalar için bu açıklamayı yapmış olmalıdır. |
05-12-2011, 20:09 | #247 | |||||||||||||||||||||||
|
O zaman, yazarın HMK.m.141'i değil m.319'u zikretmesi icab etmez miydi? (Bkz: Sizin, 234 no.lu mesajınızda a.g.e. den yaptığınız alıntı.) Saygılarımla. |
05-12-2011, 20:30 | #248 | |||||||||||||||||||||||
|
E tabi ki demesi gerekirdi. |
06-12-2011, 15:25 | #249 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de Sayın meslektaşım Nevra Öksüz'ün 245 no'lu mesajındaki yorumu ile paralel düşünüyorum, cümleyi ilk okuduğumda henüz Nevra Hanım'ın yorumunu görmeden ben de bu şekilde algılamıştım. Bu nedenle Sayın Pekcanıtez'in alıntılanan cümlesinde bir tuhaflık görmedim.
Belirtilen kitap elimde mevcut.Hemen ilgili sayfayı açalım hatta... (parmakla sayfa çevirme efekti) Zaten başlığımız "BELİRSİZ ALACAK DAVASININ ZAMAN İTİBARİYLE UYGULANMA ZAMANI"(1) Buradan da anlaşıldığı üzere anlatılmak istenen öz, 1 Ekim 2011 öncesi-sonrası durumun irdelenmesine ilişkin. Zira belirsiz alacak davası 01.10.2011'de dünyaya gelmiş bir çocuk. Ayrıca yeri gelmişken de söyleyeyim çok yaramaz bir çocuk, herkesin canını sıkıyor, kafasını karıştırıyor! Hani dayağa karşıyım ama bu çocuğa elimin tersiyle vurasım var sırf bu yüzden!
Bu cümleden sonra gelen; "Bu durum dışında belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den itibaren hukuk hayatımıza girecektir." cümlesi de aslında anlatılmak istenen özü daha net açıklıyor. Benim özetim de şöyle olsun. Belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den önce yoktu. Belirsiz alacak davası hukuk dünyamıza 1 Ekim 2011'den sonra girdi. Peki ya 1 Ekim 2011'den önce açılan davalarda durum ne olacak? Ben de cümleyi biraz evirip kıvırayım. (Gerçi benimki de çok benzer olacak ama...) Dava, 1 Ekim 2011'den önce açılmış olsa dahi davacının kısmi davasına ilişkin talep sonucunu değiştirerek davasını belirsiz alacak davasına dönüştürmesi mümkündür. Ancak bunu, karşı yanın rızası veya ıslah yoluna başvurarak yapabilir. Karşı yanın rızası varsa ıslaha başvurmasına zaten gerek yoktur lakin rıza yoksa ıslah yoluna başvurarak da kısmi davasını belirsiz alacak davasına dönüştürebilir. Yani naçizane, ben bu cümleyi bu şekilde anlıyorum. (1)Acaba kitabın aceleye getirildiği düşünceniz doğru mu? Başlık cümlesinde dahi anlatım bozukluğu olmuş. Neyse Türkçe takıntımızı geçelim! |
06-12-2011, 15:42 | #250 | |||||||||||||||||||||||
|
Peki, güzel. HMK ile birlikte Yazılı Yargılama ile Basit Yargılamada iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağının başlama aşamaları farklı farklı düzenlenmiştir. Yazılı Yargılamada HMK.141/1 'e göre cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile SERBESTÇE taraflar netice-i taleplerini değiştirebilmekte iken, Basit yargılamada ikinci dilekçeler aşaması olmdığından davacı dava dilekçesini sunduktan sonra (Davanın açılmasıyla) karşı yanın rızası veya ıslahla ancak neticei talebini değiştirebilmektedir. (HMK:319) O halde Sayın Pekcanıtez, doğrudan karşı yanın rızası veya ıslahı ararken sizce Yazılı yargılamayı mı kastetmiştir? Değilse neyi kastediyor? |
06-12-2011, 15:46 | #251 | |||||||||||||||||||||||
|
Yoksa, yoksa, HMK.'dan önce açılmış yazılı usuldeki tüm davalarda dilekçeler teatisinin bitmiş sayılacağı -kişisel- karinesini mi kabul ediyor? |
06-12-2011, 15:56 | #252 |
|
Bu açıklamanın, her iki yargılama türü bakımından da iddia ve savunmanın değiştirilmesi/genişletilmesi yasağının başladığı andan sonrasına ilişkin olduğunu düşünüyorum.
Siz de çok ince düşünüyorsunuz kıymetli üstadım. Genelde kadınlar detaycıdır derler ama bu tezi de çürüttünüz. İnsan böyle baksa, her şeyde hata bulabilir. |
06-12-2011, 16:04 | #253 | |||||||||||||||||||||||
|
Karineyi kafamıza göre mi oluşturuyoruz? |
06-12-2011, 16:06 | #254 | |||||||||||||||||||||||
|
Damdan düşerseniz siz de (daha) detaycı olursunuz… |
06-12-2011, 16:09 | #255 | |||||||||||||||||||||||
|
Estağfurullah efendim, Ben o kadar detaycıyımdır ki daha fazlasını istemeeeem! Yalnız şaka bir yana, gerçekten belirttiğim şekilde yorumluyor ve algılıyorum. Yoksa ikili bir ayrım yapma yoluna gider ve bu ayrıntıları açıklardı diye düşünüyorum. |
06-12-2011, 16:09 | #256 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de onu diyorum ya. Dur ben o mesajı redakte edeyim; aculluğuma geldi. Şecaat arz eylerken sirkatin söylemiş olmayalım. |
06-12-2011, 16:10 | #257 | |||||||||||||||||||||||
|
Ama böyle bir ayrıma gitmeden genellemeyi neye göre yapıyor ki? Bunun hukuki gerekçesi nedir? Madem ki HMK, derhal uygulanacaktır, o halde dava türleri bakımından derhal uygulayıp, yargılama şekli bakımından uygulamamak düşünülemeyeceğine göre… |
06-12-2011, 16:19 | #258 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynen öyle.. HMK öncesi açılmış davalara kesin süreler verip gider avansını tamamlattıracaksın, dava türünü açıklattırmayacaksın.. Önceden belirsiz alacak yoktu davan belirsiz alacak olamaz denilemez burada..Sonrasında dava türünü açıklattırmak ve hakimin kanunu re'sen uygulaması gerekir. Aksi halde istisnai yorumlar yapar oluruz.. Bence davacı davasının türünü yeni kanuna göre açıklayabilir. Bu ıslah gerektirmez. Saygılarımla, |
06-12-2011, 16:20 | #259 | |||||||||||||||||||||||
|
|
06-12-2011, 20:23 | #260 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Pekcanıtez'in mantığını çözdüm (bu defa kesin sanırım ). HUMK m.185'e göre: "Kanunu Medenide tâyin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dâva ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hâsıl olur: ...2 - Müddei, Müddeialeyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle dâvadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır." 1.10.2011'den önce davasını açan ve (o tarihte)HUMK hükümlerine tabi olan davacı, davasını açtıktan sonra davalının rızası olmaksızın iddiasını değiştirip genişletemez (Davacı, dava dilekçesini vermiştir ve böylelikle artık iddiasını değiştirip genişletemeyecektir). Bu, HMK m.448 anlamında tamamlanmış işlemdir; yani davacı, HMK m.141'deki "cevaba cevap dilekçesi ile serbestçe iddiasını genişletip değiştirebilme"den yararlanamaz; çünkü davacının bu kuralla işi HUMK m.185'ten mütevellit bitmiştir. Dolayısıyla 1.10.2011'den sonra davasını değiştirip genişletecekse davalının muvafakatına veya ıslaha ihtiyacı vardır. P.S: Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam, kayıp bir akşamdır (Einstein) Saygılar... |
06-12-2011, 20:29 | #261 | |||||||||||||||||||||||
|
Herkesten bir noktaya kadar zorlama bir yorum beklerdim belki ama senden hiç beklemezdim üstadım. Yahu el insaf! İşinize gelince tamamlanmış iştir deyip HMK'yı uygulamayacaksınız, işinize gelince tamamlanmamış iştir diyerek derhal uygulayacaksınız... Yok öyle yağma Hasan'ın böreği! |
06-12-2011, 20:38 | #262 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Pekcanıtez'in görüşünü yorumlamaya çalıştığımı kaç kez daha belirtmem gerekeceğini bilemiyorum ama umarım bu son olur üstadım Katıldığım görüşün ne olabileceğini yukarıda 245 no'lu mesajımda belirtmiştim Ona bir itiraz varsa istediğiniz tür böreği tartışabiliriz Saygılar... |
06-12-2011, 20:49 | #263 | |||||||||||||||||||||||
|
245 nolu mesajınıza katılıyorum. Verdiğiniz ihtimaller doğrudur. Ancak " Sayın Pekcanıtez, kitabında yer alan ifadesinde şunu anlatmak istemiş olabilir veya bunu demek istemiş olabilir" türünden yanıtlara katılmıyorum. Bir hukuk profesörü anlatmak istediğini net bir şekilde anlatabilecek durumdadır diye düşünürüm. |
06-12-2011, 20:55 | #264 | |||||||||||||||||||||||
|
Ajda'nın şarkısı var ya: "Aynen öyle, aynen öyle!.." Edebiyat eseri değil ki bu; okuyandan okuyana, yazarın da düşünmediği anlamlarla farklılaşsın ve zenginleşsin... |
07-12-2011, 14:36 | #265 |
|
Kanımca derhal HMK m 107/1-2 ve m 109/2 hükümlerinin hak arama özgürlüğünü engellediği dikkate alınarak Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulması, bu maddelerin iptali için mücadele başlatılması gerekmektedir. Çünkü;
a)Bir hukuk devletinde her uyuşmazlığa uygulanacak usul hükümlerinin çok açık ve belirli bir şekilde düzenlenmesi gerekir. b)Ayrıca, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi veya talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmasını dava tarihinde öğrenmesi mümkün olmayan davacının belirli bir yönde dava açmanın olumsuz sonuçlarına (yargılama giderleri, zamanaşımı vs) katlanmak zorunda bırakılması hukuki güvenlik ilkesi ile de bağdaşmamaktadır. c)Hakimin taktirine göre hükmedilecek miktarın belirleneceği davalarda (özellikle manevi tazminat davaları ve BK m 42-43-44 maddelerinin uygulandığı davalarda) alacağın tam ve kesin olarak belirlenmesi hakim kararı ile mümkündür. Bu tür belirsiz alacak veya tespit davalarında hakim kararının olmadığı bir aşamada talebin netleştirilmesi zorunluluğu getirilmesi hak arama özgürlüğü ile bağdaşmamaktadır. d)Yargılama devam ederken, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak ne olacağı veya belirleneceği konusunda davacı veya vekilini, hakimle temas haline geçmeye yönlendiren düzenleme, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine de aykırıdır. |
14-12-2011, 08:31 | #266 |
|
Özetle, şöyle diyebilir miyiz:
1)İşçi alacakları için artık pilot dava uygulması söz konusu olmayacak. Zira belirsiz alacak davası ya da kısmi dava şeklinde açılmaz. 2) Kısmi dava ile belirsiz alacak davası seçimlik olarak başvurulabilecek dava türleri olup avantajlı olması nedeniyle HMK.m.107 uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası açılması uygulmadada genellikle başvurulan yol olacak. Ve bu nedenle kısmi dava uygulmasını, ek davayı ve ıslah yollarını başvurmayı azaltacaktır. 3) HMK.m.107 özellikle Haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat davalarında başvurulan bir yol olacak. |
14-12-2011, 09:44 | #267 | |||||||||||||||||||||||
|
Manevi tazminat davası bakımından Belirsiz dava açılamaz diye düşünüyorum. Açılırsa, manevi tazminat bölünebilir anlamına gelir ki, "paramparça…" oluruz. |
14-12-2011, 10:01 | #268 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben açılabilir diyorum Üstadım, acını para ile tarif edebiliyorsan belirsiz olarak da, bölerek de açarsın. Duyduğun üzüntü sonradan artabilir, baktın toplum içinde tepkilerle başetmen gün geçtikçe ağırlaşıyor, ruhi durumun kötüye gidiyor, talebini dava sonuna kadar arttırma şansın olmalıdır. En fazla iki defa parçalanabiliyor zaten |
14-12-2011, 10:12 | #269 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu HMK'dan sonra hepimiz hergün bi şeyler diyoruz zaten. |
14-12-2011, 18:39 | #270 | |||||||||||||||||||||||
|
Abi şöyle dava açmış oluyoruz: Hakim bey, tarifi imkansız acılar içindeyim... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? | av.s_ulusinan | Meslektaşların Soruları | 6 | 22-05-2014 11:24 |
menfi tespit ve alacak davası | av.senemyuksel | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-04-2012 13:10 |
Kiralanın kötü kullanımı nedeniyle tespit ve akabinde alacak davası | Av. Can Özbalık | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-08-2010 23:26 |
likit alacak - kısmi dava | namutenahi | Meslektaşların Soruları | 24 | 17-09-2009 21:36 |
hizmet tespit ve alacak davası | parézer | Meslektaşların Soruları | 2 | 05-10-2007 14:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |