Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kısmi Dava/Tespit Davası/Belirsiz Alacak davası ve HMK 106-107-109

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 4,17 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-12-2011, 15:27   #241
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
[font=Verdana][color=#000000]

Neticede 2’si arasında pratikte fark olduğunu düşünmüyorum.

Diğer taraftan sayın Pekcanıtez, 1.10.2011’den önce ikame edilen tüm davalara duruşma günü verilmiş olduğundan işbu duruşmayı, ön inceleme duruşması sayarak ve dolayısıyla davada ön inceleme aşamasına geçildiğini kabulle bu çerçevede yorum yapmış olabilir (diye düşünüyorum )

Saygılar...

Bunun dayanağı nedir ki? Neye göre duruşmayı "ön inceleme duruşması" sayıyor? Daha dilekçeler teati edilmemiş. HMK:137 çok açık. Ön icelemenin ne zaman başlayacağını açıkça yazmış. Yoruma gerek bile yok.
Old 05-12-2011, 15:30   #242
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bunun dayanağı nedir ki? Neye göre duruşmayı "ön inceleme duruşması" sayıyor? Daha dilekçeler teati edilmemiş. HMK:137 çok açık. Ön icelemenin ne zaman başlayacağını açıkça yazmış. Yoruma gerek bile yok.

Dilekçeler teati edilmemişse, duruşma ön inceleme duruşması sayılamaz. Bu, yargılamaya ilişkin iki ayrı fazın (dilekçelerin karşılıklı verilmesi ile ön inceleme) birleştirilmesi anlamına gelir ve düpedüz yasaya aykırılıktır.
Saygılar.
Old 05-12-2011, 16:23   #243
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Üstadım öncelikle sayın Pekcanıtez'in ne düşünmüş olabileceği ile ilgili -sadece- yorum yaptığımın altını çizmek isterim. Çünkü kabulümdür ki; bir "hukukçu"nun, hukuki bir görüşü söz konusu ise; (katılsam da katılmasam da) o görüş üzerinde düşünmek gerekir.

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bunun dayanağı nedir ki? Neye göre duruşmayı "ön inceleme duruşması" sayıyor? Daha dilekçeler teati edilmemiş. HMK:137 çok açık. Ön icelemenin ne zaman başlayacağını açıkça yazmış. Yoruma gerek bile yok.

6100 sayılı HMK düzenlemesine göre davada yapılacak olan ilk duruşma "ön inceleme duruşmasıdır"; Diğer bir deyişle HMK'ya göre ön inceleme duruşmasından önce yapılan başka bir duruşma yoktur. HMK m.138: "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir." HMK m.139: "Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir.".
Dolayısıyla sayın Pekcanıtez de mahkemece yapılacak ilk duruşmanın "ön inceleme duruşması" olduğunu kabulle ve 1.10.2011'den önce ikame edilen davalarda ilk duruşma günleri verildiğinden bu duruşmaları "ön inceleme duruşması" sayıp bu şekilde yorum yapmış olabilir; yani kısaca, konuya "duruşma" düzenlemesinden hareketle yaklaşmış olabilir (diye düşünüyorum ).

Saygılar...
Old 05-12-2011, 17:35   #244
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz

6100 sayılı HMK düzenlemesine göre davada yapılacak olan ilk duruşma "ön inceleme duruşmasıdır"; Diğer bir deyişle HMK'ya göre ön inceleme duruşmasından önce yapılan başka bir duruşma yoktur. HMK m.138: "Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir." HMK m.139: "Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir.".
Dolayısıyla sayın Pekcanıtez de mahkemece yapılacak ilk duruşmanın "ön inceleme duruşması" olduğunu kabulle ve 1.10.2011'den önce ikame edilen davalarda ilk duruşma günleri verildiğinden bu duruşmaları "ön inceleme duruşması" sayıp bu şekilde yorum yapmış olabilir; yani kısaca, konuya "duruşma" düzenlemesinden hareketle yaklaşmış olabilir (diye düşünüyorum ).

Üstadım HMK.137. maddeye göre, ön inceleme duruşmasının yapılabilmesinin önkoşulu malumunuz dilekçelerin karşılıklı teati edilmiş olmasıdır.

Dilekçeler teati edilmeden ön inceleme aşamasına geçilmez. Bu durum 1 Ekim'den önce açılan davalar için de sonra açılan davalar için de aynen geçerlidir. (HMK. 448)

P.s.: Sizi anlıyorum. Bu kadar da basit bir hatayı kitap yazan kişi yapmaz diye düşünüp, acaba başka bir şeyi mi anlatmak istedi de yanlış ifade ettiyi arıyorsunuz gibi.
Old 05-12-2011, 18:10   #245
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Üstadım HMK.137. maddeye göre, ön inceleme duruşmasının yapılabilmesinin önkoşulu malumunuz dilekçelerin karşılıklı teati edilmiş olmasıdır.

Dilekçeler teati edilmeden ön inceleme aşamasına geçilmez. Bu durum 1 Ekim'den önce açılan davalar için de sonra açılan davalar için de aynen geçerlidir. (HMK. 448)

P.s.: Sizi anlıyorum. Bu kadar da basit bir hatayı kitap yazan kişi yapmaz diye düşünüp, acaba başka bir şeyi mi anlatmak istedi de yanlış ifade ettiyi arıyorsunuz gibi.



Üstadım, görüş benim olmadığı için sizi tatmin edecek bir açıklama yapamayacağım muhakkak Lakin ben, halen sayın Pekcanıtez'in görüşünü (ve gerekçesini) anlamaya çalışmak gerektiği kanaatindeyim; ancak anladıktan sonra karşıt/yandaş fikir sunulabilir (diğerleri sadece "fikir"dir anlamında). Şimdi izninizle sayın Pekcanıtez'in görüşüne (kendi görüşümle de birleştirebilerek )başka bir açıklama getireceğim:

Hoca ne diyor:
Alıntı:
... 1 Ekim 2011'den önce açılan davalar için belirsiz alacak davası belirsiz alacak davası hükümleri uygulama imkanı bulamayacaktır(1). Ancak kısmi dava açan bir kişi 1 Ekim 2011'den sonra talep sonucunu değiştirerek kısmi davayı belirsiz alacak davasına dönüştürebilir(2).Ancak bilindiği gibi, davacının talep sonucunu değiştirebilmesi ancak karşı tarafın rızası veya ıslah yolu ile mümkün olabilecektir. 1 Ekimden sonra iddia ve savunmanın değiştirilmesi HMK'ya tabi olacağından, talep sonucunun değiştirilmesi için davalının açık rızası gereklidir.(HMK.m.141) Karşı taraf açıkça muvafakat vermezse, bu durumda davacı ıslah yoluna başvurarak talep sonucunu değiştirebilir.(3) "

(1) 1 Ekim 2011'den önce açılan hiçbir dava, HUMK'ta "belirsiz alacak davası" düzenlemesi olmamakla, belirsiz alacak davası değildir. (Katılıyorum )

(2) 1.10.2011'den önce kısmi dava açanların, davalarını belirsiz alacak davasına dönüştürmesi mümkündür. (Katılıyorum )

(3) Bir de şöyle okuyalım (ki sayın Pekcanıtez'in cümlelerinden farkı olmayacak): İddianın ve savunmanın değiştirilmesine ilişkin hususlarda 1.10.2011'den sonra HMK'nın ilgili hükümleri uygulanacağından (HMK m.141); davacının talep sonucunu değiştirmesinin karşı tarafın rızası veya ıslah yoluyla mümkün olabileceği hallerde (yani HMK m.141'de bu duruma gelinen hallerde); karşı taraf açıkça muvafakat vermezse davacı, ancak ıslah yoluna başvurabilir. (Katılıyorum ).

P.S: Sayın Pekcanıtez'in sadece iddianın ve savunmanın genişletilmesi yasağının işlemeye başladığı "an"a dair açıklama yaptığını düşünerek okuyunca, söylediği şey gayet mantıklı olmakla beraber sizin karşı tarafın pek de işine yarayacak birşey değil gibi

Saygılar...
Old 05-12-2011, 18:46   #246
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Büyük düşünür ne demişti: - Nimium altercenda verit (Aşırı tartışma halinde gerçek kaybolur)

Hadi öyle demiş olsun diyelim.

Ama hiç olmazsa bir daha kitap yazarsa, alternatifleri de tek tek belirterek yazsın bari.

Yani belki şöyle:

A- Yazılı yargılamalarda;

1.) Ön inceleme aşamasına geçilmiş ise, karşı tarafın rızası veya ıslah ile (HMK:141)

2.) Ön inceleme aşamasına gelinmemiş ise, Cevaba Cevap ile karşı tarafın rızasına gerek kalmaksızın, (HMK.141 ilk cümle)

neticei talebini değiştirip, davasına belirsiz alacak davası olarak devam edebilir.

B- Basit Yargılamaya tabi davalarda;

Dava dilekçesi ile birlikte iddiayı değiştirme yasağı başlayacağından, karşı taraf rıza göstermezse sadece ıslah ile netice-talebini değiştirebilir. (HMK:319)

Bu mudur?

Not: Benim tahminim hoca, Basit Yargılamaya tabi davalar için bu açıklamayı yapmış olmalıdır.
Old 05-12-2011, 20:09   #247
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Not: Benim tahminim hoca, Basit Yargılamaya tabi davalar için bu açıklamayı yapmış olmalıdır.

O zaman, yazarın HMK.m.141'i değil m.319'u zikretmesi icab etmez miydi? (Bkz: Sizin, 234 no.lu mesajınızda a.g.e. den yaptığınız alıntı.)

Saygılarımla.
Old 05-12-2011, 20:30   #248
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay



O zaman, yazarın HMK.m.141'i değil m.319'u zikretmesi icab etmez miydi? (Bkz: Sizin, 234 no.lu mesajınızda a.g.e. den yaptığınız alıntı.)


E tabi ki demesi gerekirdi.
Old 06-12-2011, 15:25   #249
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Ben de Sayın meslektaşım Nevra Öksüz'ün 245 no'lu mesajındaki yorumu ile paralel düşünüyorum, cümleyi ilk okuduğumda henüz Nevra Hanım'ın yorumunu görmeden ben de bu şekilde algılamıştım. Bu nedenle Sayın Pekcanıtez'in alıntılanan cümlesinde bir tuhaflık görmedim.

Belirtilen kitap elimde mevcut.Hemen ilgili sayfayı açalım hatta... (parmakla sayfa çevirme efekti)

Zaten başlığımız "BELİRSİZ ALACAK DAVASININ ZAMAN İTİBARİYLE UYGULANMA ZAMANI"(1)
Buradan da anlaşıldığı üzere anlatılmak istenen öz, 1 Ekim 2011 öncesi-sonrası durumun irdelenmesine ilişkin. Zira belirsiz alacak davası 01.10.2011'de dünyaya gelmiş bir çocuk. Ayrıca yeri gelmişken de söyleyeyim çok yaramaz bir çocuk, herkesin canını sıkıyor, kafasını karıştırıyor! Hani dayağa karşıyım ama bu çocuğa elimin tersiyle vurasım var sırf bu yüzden!

Alıntı:
Yazan kitaptan ilgili kısmın alıntısı
"Belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011 'den sonra açılabilecektir. Zira HMK'nın 448.maddesine göre:

"Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır."

HMK'nın zaman itibariyle uygulanmasına ilişkin bu genel hükme göre, belirsiz alacak davasına ilişkin hükümde (m.107) Ekim'den itibaren uygulanacaktır. 1 Ekim 2011'den önce açılan davalar için belirsiz alacak davası belirsiz alacak davası hükümleri uygulama imkanı bulamayacaktır.*Ancak*kısmi dava açan bir kişi 1 Ekim 2011'den sonra talep sonucunu değiştirerek kısmi davayı belirsiz alacak davasına dönüştürebilir.Ancak*bilindiği gibi, davacının talep sonucunu değiştirebilmesi*ancak*karşı tarafın rızası veya ıslah yolu ile mümkün olabilecektir. 1 Ekimden sonra iddia ve savunmanın değiştirilmesi HMK'ya tabi olacağından, talep sonucunun değiştirilmesi için davalının açık rızası gereklidir.(HMK.m.141)*Karşı taraf açıkça muvafakat vermezse, bu durumda davacı ıslah yoluna başvurarak talep sonucunu değiştirebilir.*"



Bu cümleden sonra gelen; "Bu durum dışında belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den itibaren hukuk hayatımıza girecektir." cümlesi de aslında anlatılmak istenen özü daha net açıklıyor. Benim özetim de şöyle olsun.

Belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den önce yoktu.

Belirsiz alacak davası hukuk dünyamıza 1 Ekim 2011'den sonra girdi.

Peki ya 1 Ekim 2011'den önce açılan davalarda durum ne olacak? Ben de cümleyi biraz evirip kıvırayım. (Gerçi benimki de çok benzer olacak ama...)

Dava, 1 Ekim 2011'den önce açılmış olsa dahi davacının kısmi davasına ilişkin talep sonucunu değiştirerek davasını belirsiz alacak davasına dönüştürmesi mümkündür. Ancak bunu, karşı yanın rızası veya ıslah yoluna başvurarak yapabilir.

Karşı yanın rızası varsa ıslaha başvurmasına zaten gerek yoktur lakin rıza yoksa ıslah yoluna başvurarak da kısmi davasını belirsiz alacak davasına dönüştürebilir.

Yani naçizane, ben bu cümleyi bu şekilde anlıyorum.



(1)Acaba kitabın aceleye getirildiği düşünceniz doğru mu? Başlık cümlesinde dahi anlatım bozukluğu olmuş. Neyse Türkçe takıntımızı geçelim!
Old 06-12-2011, 15:42   #250
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık





Bu cümleden sonra gelen; "Bu durum dışında belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den itibaren hukuk hayatımıza girecektir." cümlesi de aslında anlatılmak istenen özü daha net açıklıyor. Benim özetim de şöyle olsun.

Belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011'den önce yoktu.

Belirsiz alacak davası hukuk dünyamıza 1 Ekim 2011'den sonra girdi.

Peki ya 1 Ekim 2011'den önce açılan davalarda durum ne olacak? Ben de cümleyi biraz evirip kıvırayım. (Gerçi benimki de çok benzer olacak ama...)

Dava, 1 Ekim 2011'den önce açılmış olsa dahi davacının kısmi davasına ilişkin talep sonucunu değiştirerek davasını belirsiz alacak davasına dönüştürmesi mümkündür. Ancak bunu karşı yanın rızası veya ıslah yoluna başvurarak yapabilir.

Karşı yanın rızası varsa ıslaha başvurmasına zaten gerek yoktur lakin rıza yoksa ıslah yoluna başvurarak da kısmi davasını belirsiz alacak davasına dönüştürebilir.

Yani naçizane, ben bu cümleyi bu şekilde anlıyorum.



(1)Acaba kitabın aceleye getirildiği düşünceniz doğru mu? Başlık cümlesinde dahi anlatım bozukluğu olmuş. Neyse Türkçe takıntımızı geçelim!

Peki, güzel.

HMK ile birlikte Yazılı Yargılama ile Basit Yargılamada iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağının başlama aşamaları farklı farklı düzenlenmiştir.

Yazılı Yargılamada HMK.141/1 'e göre cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile SERBESTÇE taraflar netice-i taleplerini değiştirebilmekte iken, Basit yargılamada ikinci dilekçeler aşaması olmdığından davacı dava dilekçesini sunduktan sonra (Davanın açılmasıyla) karşı yanın rızası veya ıslahla ancak neticei talebini değiştirebilmektedir. (HMK:319)

O halde Sayın Pekcanıtez, doğrudan karşı yanın rızası veya ıslahı ararken sizce Yazılı yargılamayı mı kastetmiştir? Değilse neyi kastediyor?
Old 06-12-2011, 15:46   #251
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
O halde Sayın Pekcanıtez, doğrudan karşı yanın rızası veya ıslahı ararken sizce Yazılı yargılamayı mı kastetmiştir? Değilse neyi kastediyor?

Yoksa, yoksa, HMK.'dan önce açılmış yazılı usuldeki tüm davalarda dilekçeler teatisinin bitmiş sayılacağı -kişisel- karinesini mi kabul ediyor?
Old 06-12-2011, 15:56   #252
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Bu açıklamanın, her iki yargılama türü bakımından da iddia ve savunmanın değiştirilmesi/genişletilmesi yasağının başladığı andan sonrasına ilişkin olduğunu düşünüyorum.

Siz de çok ince düşünüyorsunuz kıymetli üstadım. Genelde kadınlar detaycıdır derler ama bu tezi de çürüttünüz. İnsan böyle baksa, her şeyde hata bulabilir.
Old 06-12-2011, 16:04   #253
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Yoksa, yoksa, HMK.'dan önce açılmış yazılı usuldeki tüm davalarda dilekçeler teatisinin bitmiş sayılacağı karinesini mi kabul ediyor?

Karineyi kafamıza göre mi oluşturuyoruz?
Old 06-12-2011, 16:06   #254
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Bu açıklamanın, her iki yargılama türü bakımından da iddia ve savunmanın değiştirilmesi/genişletilmesi yasağının başladığı andan sonrasına ilişkin olduğunu düşünüyorum.

Siz de çok ince düşünüyorsunuz kıymetli üstadım. Genelde kadınlar detaycıdır derler ama bu tezi de çürüttünüz. İnsan böyle baksa, her şeyde hata bulabilir.

Damdan düşerseniz siz de (daha) detaycı olursunuz…
Old 06-12-2011, 16:09   #255
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Damdan düşerseniz siz de (daha) detaycı olursunuz…

Estağfurullah efendim,
Ben o kadar detaycıyımdır ki daha fazlasını istemeeeem!
Yalnız şaka bir yana, gerçekten belirttiğim şekilde yorumluyor ve algılıyorum. Yoksa ikili bir ayrım yapma yoluna gider ve bu ayrıntıları açıklardı diye düşünüyorum.
Old 06-12-2011, 16:09   #256
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Karineyi kafamıza göre mi oluşturuyoruz?

Ben de onu diyorum ya.
Dur ben o mesajı redakte edeyim; aculluğuma geldi.
Şecaat arz eylerken sirkatin söylemiş olmayalım.
Old 06-12-2011, 16:10   #257
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Estağfurullah efendim,
Ben o kadar detaycıyımdır ki daha fazlasını istemeeeem!
Yalnız şaka bir yana, gerçekten belirttiğim şekilde yorumluyor ve algılıyorum. Yoksa ikili bir ayrım yapma yoluna gider ve bu ayrıntıları açıklardı diye düşünüyorum.

Ama böyle bir ayrıma gitmeden genellemeyi neye göre yapıyor ki? Bunun hukuki gerekçesi nedir?

Madem ki HMK, derhal uygulanacaktır, o halde dava türleri bakımından derhal uygulayıp, yargılama şekli bakımından uygulamamak düşünülemeyeceğine göre…
Old 06-12-2011, 16:19   #258
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Ama böyle bir ayrıma gitmeden genellemeyi neye göre yapıyor ki? Bunun hukuki gerekçesi nedir?

Madem ki HMK, derhal uygulanacaktır, o halde dava türleri bakımından derhal uygulayıp, yargılama şekli bakımından uygulamamak düşünülemeyeceğine göre

Aynen öyle.. HMK öncesi açılmış davalara kesin süreler verip gider avansını tamamlattıracaksın, dava türünü açıklattırmayacaksın..

Önceden belirsiz alacak yoktu davan belirsiz alacak olamaz denilemez burada..Sonrasında dava türünü açıklattırmak ve hakimin kanunu re'sen uygulaması gerekir. Aksi halde istisnai yorumlar yapar oluruz..

Bence davacı davasının türünü yeni kanuna göre açıklayabilir. Bu ıslah gerektirmez.

Saygılarımla,
Old 06-12-2011, 16:20   #259
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Aynen öyle.. HMK öncesi açılmış davalara kesin süreler verip gider avansını tamamlattıracaksın, dava türünü açıklattırmayacaksın..

Önceden belirsiz alacak yoktu davan belirsiz alacak olamaz denilemez burada..Sonrasında dava türünü açıklattırmak ve hakimin kanunu re'sen uygulaması gerekir. Aksi halde istisnai yorumlar yapar oluruz..

Bence davacı davasının türünü yeni kanuna göre açıklayabilir. Bu ıslah gerektirmez.

Saygılarımla,

Old 06-12-2011, 20:23   #260
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Belirsiz alacak davası 1 Ekim 2011 'den sonra açılabilecektir. Zira HMK'nın 448.maddesine göre:

"Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır."

HMK'nın zaman itibariyle uygulanmasına ilişkin bu genel hükme göre, belirsiz alacak davasına ilişkin hükümde (m.107) Ekim'den itibaren uygulanacaktır. 1 Ekim 2011'den önce açılan davalar için belirsiz alacak davası belirsiz alacak davası hükümleri uygulama imkanı bulamayacaktır. Ancak kısmi dava açan bir kişi 1 Ekim 2011'den sonra talep sonucunu değiştirerek kısmi davayı belirsiz alacak davasına dönüştürebilir.Ancak bilindiği gibi, davacının talep sonucunu değiştirebilmesi ancak karşı tarafın rızası veya ıslah yolu ile mümkün olabilecektir. 1 Ekimden sonra iddia ve savunmanın değiştirilmesi HMK'ya tabi olacağından, talep sonucunun değiştirilmesi için davalının açık rızası gereklidir.(HMK.m.141) Karşı taraf açıkça muvafakat vermezse, bu durumda davacı ıslah yoluna başvurarak talep sonucunu değiştirebilir. "

Sayın Pekcanıtez'in mantığını çözdüm (bu defa kesin sanırım ).

HUMK m.185'e göre: "Kanunu Medenide tâyin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dâva ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hâsıl olur:

...2 - Müddei, Müddeialeyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle dâvadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır."

1.10.2011'den önce davasını açan ve (o tarihte)HUMK hükümlerine tabi olan davacı, davasını açtıktan sonra davalının rızası olmaksızın iddiasını değiştirip genişletemez (Davacı, dava dilekçesini vermiştir ve böylelikle artık iddiasını değiştirip genişletemeyecektir). Bu, HMK m.448 anlamında tamamlanmış işlemdir; yani davacı, HMK m.141'deki "cevaba cevap dilekçesi ile serbestçe iddiasını genişletip değiştirebilme"den yararlanamaz; çünkü davacının bu kuralla işi HUMK m.185'ten mütevellit bitmiştir. Dolayısıyla 1.10.2011'den sonra davasını değiştirip genişletecekse davalının muvafakatına veya ıslaha ihtiyacı vardır.

P.S: Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam, kayıp bir akşamdır (Einstein)

Saygılar...
Old 06-12-2011, 20:29   #261
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın Pekcanıtez'in mantığını çözdüm (bu defa kesin sanırım ).

HUMK m.185'e göre: "Kanunu Medenide tâyin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dâva ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hâsıl olur:

...2 - Müddei, Müddeialeyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle dâvadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır."

1.10.2011'den önce davasını açan ve (o tarihte)HUMK hükümlerine tabi olan davacı, davasını açtıktan sonra davalının rızası olmaksızın iddiasını değiştirip genişletemez (Davacı, dava dilekçesini vermiştir ve böylelikle artık iddiasını değiştirip genişletemeyecektir). Bu, HMK m.448 anlamında tamamlanmış işlemdir; yani davacı, HMK m.141'deki "cevaba cevap dilekçesi ile serbestçe iddiasını genişletip değiştirebilme"den yararlanamaz; çünkü davacının bu kuralla işi HUMK m.185'ten mütevellit bitmiştir. Dolayısıyla 1.10.2011'den sonra davasını değiştirip genişletecekse davalının muvafakatına veya ıslaha ihtiyacı vardır.

P.S: Herkesin fikir birliğine vardığı bir akşam, kayıp bir akşamdır (Einstein)

Saygılar...

Herkesten bir noktaya kadar zorlama bir yorum beklerdim belki ama senden hiç beklemezdim üstadım.

Yahu el insaf!

İşinize gelince tamamlanmış iştir deyip HMK'yı uygulamayacaksınız, işinize gelince tamamlanmamış iştir diyerek derhal uygulayacaksınız... Yok öyle yağma Hasan'ın böreği!
Old 06-12-2011, 20:38   #262
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Herkesten bir noktaya kadar zorlama bir yorum beklerdim belki ama senden hiç beklemezdim üstadım.

Yahu el insaf!

İşinize gelince tamamlanmış iştir deyip HMK'yı uygulamayacaksınız, işinize gelince tamamlanmamış iştir diyerek derhal uygulayacaksınız... Yok öyle yağma Hasan'ın böreği!

Sayın Pekcanıtez'in görüşünü yorumlamaya çalıştığımı kaç kez daha belirtmem gerekeceğini bilemiyorum ama umarım bu son olur üstadım

Katıldığım görüşün ne olabileceğini yukarıda 245 no'lu mesajımda belirtmiştim Ona bir itiraz varsa istediğiniz tür böreği tartışabiliriz

Saygılar...
Old 06-12-2011, 20:49   #263
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın Pekcanıtez'in görüşünü yorumlamaya çalıştığımı kaç kez daha belirtmem gerekeceğini bilemiyorum ama umarım bu son olur üstadım

Katıldığım görüşün ne olabileceğini yukarıda 245 no'lu mesajımda belirtmiştim Ona bir itiraz varsa istediğiniz tür böreği tartışabiliriz

Saygılar...

245 nolu mesajınıza katılıyorum. Verdiğiniz ihtimaller doğrudur.

Ancak " Sayın Pekcanıtez, kitabında yer alan ifadesinde şunu anlatmak istemiş olabilir veya bunu demek istemiş olabilir" türünden yanıtlara katılmıyorum.

Bir hukuk profesörü anlatmak istediğini net bir şekilde anlatabilecek durumdadır diye düşünürüm.
Old 06-12-2011, 20:55   #264
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Ancak " Sayın Pekcanıztez, kitabında yer alan ifadesinde şunu anlatmak istemiş olabilir veya bunu demek istemiş olabilir" türünden yanıtlara katılmıyorum.

Bir hukuk profesörü anlatmak istediğini net bir şekilde anlatabilecek durumdadır diye düşünürüm.


Ajda'nın şarkısı var ya: "Aynen öyle, aynen öyle!.."
Edebiyat eseri değil ki bu; okuyandan okuyana, yazarın da düşünmediği anlamlarla farklılaşsın ve zenginleşsin...
Old 07-12-2011, 14:36   #265
Av. Nezih Sütçü

 
Varsayılan

Kanımca derhal HMK m 107/1-2 ve m 109/2 hükümlerinin hak arama özgürlüğünü engellediği dikkate alınarak Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulması, bu maddelerin iptali için mücadele başlatılması gerekmektedir. Çünkü;

a)Bir hukuk devletinde her uyuşmazlığa uygulanacak usul hükümlerinin çok açık ve belirli bir şekilde düzenlenmesi gerekir.

b)Ayrıca, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi veya talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmasını dava tarihinde öğrenmesi mümkün olmayan davacının belirli bir yönde dava açmanın olumsuz sonuçlarına (yargılama giderleri, zamanaşımı vs) katlanmak zorunda bırakılması hukuki güvenlik ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.

c)Hakimin taktirine göre hükmedilecek miktarın belirleneceği davalarda (özellikle manevi tazminat davaları ve BK m 42-43-44 maddelerinin uygulandığı davalarda) alacağın tam ve kesin olarak belirlenmesi hakim kararı ile mümkündür. Bu tür belirsiz alacak veya tespit davalarında hakim kararının olmadığı bir aşamada talebin netleştirilmesi zorunluluğu getirilmesi hak arama özgürlüğü ile bağdaşmamaktadır.

d)Yargılama devam ederken, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak ne olacağı veya belirleneceği konusunda davacı veya vekilini, hakimle temas haline geçmeye yönlendiren düzenleme, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine de aykırıdır.
Old 14-12-2011, 08:31   #266
halit pamuk

 
Varsayılan

Özetle, şöyle diyebilir miyiz:

1)İşçi alacakları için artık pilot dava uygulması söz konusu olmayacak. Zira belirsiz alacak davası ya da kısmi dava şeklinde açılmaz.

2) Kısmi dava ile belirsiz alacak davası seçimlik olarak başvurulabilecek dava türleri olup avantajlı olması nedeniyle HMK.m.107 uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası açılması uygulmadada genellikle başvurulan yol olacak. Ve bu nedenle kısmi dava uygulmasını, ek davayı ve ıslah yollarını başvurmayı azaltacaktır.

3) HMK.m.107 özellikle Haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat davalarında başvurulan bir yol olacak.
Old 14-12-2011, 09:44   #267
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Özetle, şöyle diyebilir miyiz:

1)İşçi alacakları için artık pilot dava uygulması söz konusu olmayacak. Zira belirsiz alacak davası ya da kısmi dava şeklinde açılmaz.

2) Kısmi dava ile belirsiz alacak davası seçimlik olarak başvurulabilecek dava türleri olup avantajlı olması nedeniyle HMK.m.107 uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası açılması uygulmadada genellikle başvurulan yol olacak. Ve bu nedenle kısmi dava uygulmasını, ek davayı ve ıslah yollarını başvurmayı azaltacaktır.

3) HMK.m.107 özellikle Haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat davalarında başvurulan bir yol olacak.

Manevi tazminat davası bakımından Belirsiz dava açılamaz diye düşünüyorum. Açılırsa, manevi tazminat bölünebilir anlamına gelir ki, "paramparça…" oluruz.
Old 14-12-2011, 10:01   #268
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Manevi tazminat davası bakımından Belirsiz dava açılamaz diye düşünüyorum. Açılırsa, manevi tazminat bölünebilir anlamına gelir ki, "param parça…" oluruz.

Ben açılabilir diyorum Üstadım, acını para ile tarif edebiliyorsan belirsiz olarak da, bölerek de açarsın. Duyduğun üzüntü sonradan artabilir, baktın toplum içinde tepkilerle başetmen gün geçtikçe ağırlaşıyor, ruhi durumun kötüye gidiyor, talebini dava sonuna kadar arttırma şansın olmalıdır.

En fazla iki defa parçalanabiliyor zaten
Old 14-12-2011, 10:12   #269
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Ben açılabilir diyorum Üstadım, acını para ile tarif edebiliyorsan belirsiz olarak da, bölerek de açarsın. Duyduğun üzüntü sonradan artabilir, baktın toplum içinde tepkilerle başetmen gün geçtikçe ağırlaşıyor, ruhi durumun kötüye gidiyor, talebini dava sonuna kadar arttırma şansın olmalıdır.

En fazla iki defa parçalanabiliyor zaten

Bu HMK'dan sonra hepimiz hergün bi şeyler diyoruz zaten.
Old 14-12-2011, 18:39   #270
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Manevi tazminat davası bakımından Belirsiz dava açılamaz diye düşünüyorum. Açılırsa, manevi tazminat bölünebilir anlamına gelir ki, "paramparça…" oluruz.



Abi şöyle dava açmış oluyoruz: Hakim bey, tarifi imkansız acılar içindeyim...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? av.s_ulusinan Meslektaşların Soruları 6 22-05-2014 11:24
menfi tespit ve alacak davası av.senemyuksel Meslektaşların Soruları 5 09-04-2012 13:10
Kiralanın kötü kullanımı nedeniyle tespit ve akabinde alacak davası Av. Can Özbalık Meslektaşların Soruları 1 20-08-2010 23:26
likit alacak - kısmi dava namutenahi Meslektaşların Soruları 24 17-09-2009 21:36
hizmet tespit ve alacak davası parézer Meslektaşların Soruları 2 05-10-2007 14:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13200498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.