|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-10-2011, 21:14 | #121 |
|
Başka bir foruma yazdığım konuyu, Üstadım Hulusi METİN'İN önerisi ile bu başlığa taşıyorum.
Müvekkil 50 yıl Milli Piyango bayiliği yapmış. Yaşlılık nedeniyle ticareti, dolayısıyla bayiliği bırakmış. Bayilik yaparken, bayiliğine başlarken yatırdığı teminatlar dışında , idarenin talepleri üzerine –bilet fiyatlarındaki artışlar nedeniyle- teminatlar yatırmış. 50 yılda ne kadar teminat yatırdığını bilmiyor. Elindeki makbuzların en eskisi 1981 tarihli, en son teminatını da 1989 da yatırmış.İşi bırakma tarihi 2008. Üç yıldır taşradan Ankara’ya faks, mektup gönderiyor. "Teminatımı iade edin "diye. Cevap hak getire. Tanıdığı avukata derdini anlatıyor. Vekil bir dilekçe ve ekindeki makbuz fotokopileri ile idareye başvurup “dosyanın incelenerek depozitoların miktarının tespitini, güncelleştirerek asile iadesini” talep ediyor. 15 gün sonra 25 kuruşluk posta pulu ile verilen cevap: “Dosyanın incelenmesinden, teminat tutarının makbuzlara göre toplam 300.000.-TL olduğu, , mevzuatlarında teminatın iadesinde güncelleştirmeye ilişkin hüküm bulunmadığı, bu tutarın yazı tarihi itibarı ile 30 kuruş olduğu, iadenin, sunulan vekaletnamede, bankacılık işlemleri için yetkili olunduğuna belirtilmediğinden vekile ödeme yapılamayacağı, ilgiliye ait hesap numarası bildirildiğinde, bildirilen hesaba bu tutarın gönderileceği veya yetkili olduğuna ilişkin vekaletname ibraz edildiğinde bildirilecek hesaba iadenin yapılacağının bilinmesi rica olunur." Ne mi yapacağız? Belirsiz alacak davası açacağız.Çünkü; Elde 1981 -1989 yılları arasında ödenen güvencelerin makbuzu var. 1989'dan sonra da -muhatap kuruluşun talebi olmadığından - güvence ödenmemiş. 1981'den önce ödenen güvencelerin makbuzu yok. Güncellenmesini istediğimiz alacağın, tevdii edildiği tarihteki miktarını bilmiyoruz.Dilekçemizde, makbuzu olmayan ödemelerin tespiti ve güncellenmesini istemiş isek de, MP idaresinin cevabında, birer örneğini dilekçemize eklediğimiz güvence makbuzlarındaki miktarın toplamına göre müvekkilin 30 kuruş alacağı olduğundan söz ediliyor, makbuzlar dışında müvekkilin güvencesi olup olmadığı hususuna -nedense- dokunulmuyor. "Alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği " hal var diyor, belirsiz alacak davası için bıçak bileleyerek doğru mu yapıyoruz? |
02-10-2011, 21:15 | #122 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım belliymiş ama baksanıza 30 kuruşmuş. |
02-10-2011, 21:34 | #123 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
06.09.2011
Sayın Kardan Adam, 1.Bayilik sözleşmesi, 2.Elde olan ve olması gereken makbuzlar 3.Vb... 4.Bayilik verilmesi halinde 100 ABD Doları nakit teminat. http://www.millipiyango.gov.tr/bayiolabilme.html İrdeleme: 1.Tespit mi? 2.Belirsiz dava mı? 3.Alacağın miktarı belirlenemez mi? Saygılarımla |
02-10-2011, 21:40 | #124 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Ben, Sayın Kardan Adam'ın belirttiği olayda HMK.m.107/1'e göre "tahmini, yaklaşık bir değer belirlenerek" belirsiz alacak davası açılabileceği kanısındayım. Alacak miktarı tahkikat ile= (m.107/2) tebeyyün edecektir. Davacı dilerse, 107/3'e göre doğrudan tesbit davası da ikame edebilir. Saygılarımla. |
02-10-2011, 22:22 | #125 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Kardan Adam,
HMK m.107: "Davanın açıldığı tarihte alacağın ...değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin ... imkânsız olduğu hâllerde... belirsiz alacak davası açabilir..." mucibince belirsiz alacak davası ikame edebileceğinizi ve HMK m.107/3'e mesnetle tespit davası da ikame edebileceğinizi düşünüyorum Saygılar... |
02-10-2011, 22:39 | #126 | |||||||||||||||||||||||
|
Katılamıyorum ve atlanmaması gereken 107/2'yi hatırlatıyorum. " Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir " Ne demek: Yılda bir verilmesi gereken teminat bedelleri, davalının verdiği cevap dilekçesi ve ekleri ile her yılın makbuzları ibraz edildiğinde artık alacak belirsiz olmaktan çıkmaktadır. Eee, bu durumda 109/2'den farkı ne oldu? Artık alacak açıkça belirli oldu! Biri davanın başında, diğeri cevap dilekçesi ile. " Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz " İşte bir tutarsızlık da burada: Davanın başında da talep konusu açıkça belirli, ancak davacı tarafından bilinmeyen dönem bulunması nedeniyle belirsiz alacak davası şeklinde açılmış. Benim düşünceme göre 107. madde daha ziyade, mahkemece de takdir gereken veya ancak hesaplama uzmanları tarafından ortaya konulacak davalarda geçelidir. Maddi manevi tazminat, nafaka, bedel artırım davaları, ecrimisil vs. Ancak, 109/2 belirli bir alacak için konulmuştur. Yani verilen teminatların geri alımı belirli bir alacaktır. Bu nedenle tespit davası ile alacak kalemi belirlenip, edaya yönelik davanın sonra açılması daha mantıklı gibi geldi bana |
02-10-2011, 22:53 | #127 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
MADDE 107/1- Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. İmkânsızlık = Objektif / Subjektif ? 107/3 -Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. O halde... Kısmi eda davası açılabilir...!? |
02-10-2011, 22:55 | #128 |
|
Sayın Yiğit,
"Leküm diniküm veliye diyn." misali sizin düşünceniz size benim düşüncem banadır... |
02-10-2011, 23:00 | #129 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın YİĞİT,
Burada, "karşı tarafın verdiği bilgi"den anlaşılması gereken şey; dava ikame edildikten sonra cevap dilekçesi veya düplikteki bilgi ise de; (katılmamakla birlikte) sizin dediğiniz şekilde de baksak: Karşı tarafın verdiği bilgi şu: "gönderdiğin makbuzların bedelini topladım, bu çıktı" diyor. Dört işlemi müstakbel davacı da yapabilir, istem bu değil; istem ve dava edilecek konu:
Dolayısıyla burada m.107'ye mesnetle "belirsiz alacak davası" ikame edilebilecektir kanaatindeyim. Bir de eklediğiniz fıkra "belirsiz alacak davası"nda talebin artırılmasının mümkün olduğu zaman ve artırmada yasakla karşılaşmama durumunu düzenlemektedir. Sayın Kardan Adam, henüz ikame edilmemiş bir davadan bahsediyor. Bu durumda davanın şeklini belirlemek için değerlendirilecek olan m.107/1-m.109/1-2'dir; karşı tarafın verdiği bilgi müstakbel davacıda zaten var olan bilgidir . Saygılar... |
02-10-2011, 23:10 | #130 |
|
1.Bayilik sözleşmesi...
2.Elde olan ve olması gereken makbuzlar... 3.Güncelleme... "kendisinden beklenemeyecek" veya "imkânsız olduğu" hâller midir? |
02-10-2011, 23:17 | #131 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Metin,
1 ve 2 mucibince ikame edilecek bir dava olsa idi (makbuzların müstakbel davacıda olup olmadığına bakılmaksızın) "tam dava" ikame edilmesi gerekirdi. Oysa ki sayın Kardan Adam'ın bahsettiği dava konusu "ödenen teminatların güncellenerek taraflarına iadesi/ödenmesi"dir. MP'nin cevabi yazısında mevzuatlarında bu şekilde bir güncelleme maddesi olmadığını yazması (bunun doğru ya da yanlış olması) bir şey ifade etmez. Müstakbel davacı, "güncellenerek iade" talep etmektedir. Müstakbel davacının talep konusu bu alacağın değerini hesaplaması (bence) imkansızdır; "kendisinden beklenemeyecek" olması şeklinde değerlendirilmesi de sonucu değiştirmeyecektir. Belirsiz alacak davası açılabileceği kanaatindeyim. Saygılar... |
02-10-2011, 23:21 | #132 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Metin, Likit olmayan, muhakeme, tahkikat ve teknik (ihtisasî) inceleme gerektiren her alacak kalemi öyle görülmek (ya kendisinden beklenmeme ya imkansızlık duruma göre yargıç inceler...) gerekir kanısındayım!.. Hükümleri, tatbikini müşkül mevkie sokacak şekilde yorumlamamak gerekir... Ancak, henüz netleşmemiş, yeni yürürlüğe girmiş bir yasanın tartışıldığının da farkındayım. Bu açıdan, çok emin ve iddialı bir şekilde maddelere ve maddeler arası ilişkilere yorum yapılmasını doğru bulmam... Ancak son tahlilde, 107/1 ve 2 de birbirini tamamlayan ve benim fikrimi de teyid eden fıkralardır görüşündeyim... Saygılarımla. |
03-10-2011, 06:09 | #133 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Öksüz, Yorumda hangi lke ve yöntemle bu sonuca varabiliriz? 1.Eldeki verilerle, alacağın varlığının ve miktarının ilgilisi tarafından "tam ve kesin olarak" belirlenmesi (subjektif nedenler dışında) nasıl mümkün olamaz? 1.1.Yatırılan ilk ve sonraki teminatlar... 1.2.Yeniden değerlendirme oranında bu teminatların ulaştığı güncel rakam... 1.1. + 1.2. = Talep (Belirli alacak). 2.Olay bağlamında,alacağın belirlenebilmesinin "imkânsız" olduğunu kabule ilişkin bir objektif gerekçe ne olabilir? Saygılarımla |
03-10-2011, 08:29 | #134 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Metin, Bu konuda sizden farklı düşünüyorum. Davacı, hesaplamayı ve yargılamayı gerektiren alacağın tutarını dava açmadan önce bilemez, bilmesi ondan beklenemez kanaatindeyim. "imkansızlık" çok iddialı bir sözcük olur ve kanaatimce alacağın belirsiz olması için "belirlenmesinin imkansız" olması gerekmez. Alacağın olup olmadığını ve varsa miktarını mahkeme belirler. Alacaklıya mahkemenin yapacağı kesin hesaplamayı yaptıramayız. Bu itibarla güncel değerin bulunması için bilirkişi tayin edilmesi ve teminat tutarının güncel değerinin tespit edilmesi gerekir kanaatindeyim. Bu bağlamda dava açılırken alacağın belirsiz olduğu ortadadır diye düşünüyorum.
Sayın Güntay'a da "bismillahirrahmanirrahim" diyorum. |
03-10-2011, 08:36 | #135 | |||||||||||||||||||||||
|
Katkı
Üstadım, İadesi gereken teminat tutarının "30 kuruş" olduğunu düz mantıkla söyleyen idare için, yine düz mantıkla şu söylenebilir: Verilen teminatlar, alınan piyango biletlerinin güvencesi olarak verildiğine ve bu güne kadar da yakın tarihlerde ek teminat istenmediğine göre; idare uhdesindeki teminatın en azından ilişkinin son beş yılında alınan piyango biletleri ortalamasına karşılık gelecek miktar ve güvencede olduğu açık olmalıdır. O halde ? |
03-10-2011, 08:51 | #136 | |||||||||||||||||||||||
|
Valla üstadım ister besmele çekelim, ister amin diyelim, neresinden tutarsanız tutun HMK 109/2, çok zorlama bir fıkra olmuş ve sayın Metin'e katılarak iptali gerekeceği kanaatini şiddetle savunuyorum |
03-10-2011, 08:58 | #137 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, HMK.109/2'yi savunduğum anlaşılmasın. İlk itiraz edenlerden birisiyim hatta THS'de 109/2 ile ilgili ilk forumu açan da bendim. Bkz:http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=65017 Ben sadece "Belirsiz alacak/Belirli alacak" hikayesine dair görüşümü belirtmek istedim. |
03-10-2011, 12:23 | #138 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Metin,
Koyulaştırdığım bölümü (dava ikame ederken) davacının hesaplayarak alacağını -tam ve kesin olarak belirleyebilmesini-, davacıdan "hangi hukuki kurala mesnetle" bekleyebilirsiniz? "...Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır..." Somut olay bakımından objektif imkansızlıktan bahsedememek için: Milli Piyango bayii işletme vasıfları olan ve kendisiyle bu şekilde sözleşme yapılıp bayii işletimi verilebilecek olan/verilen ve daha sonrasında bu şekilde talepte bulunan herkesin, dava konusu alacağı -tam ve kesin olarak- belirleyebilmesi mümkün ise "objektif imkansızlık" yoktur (diye düşünüyorum ). Böyle bir beklentinin söz konusu edilemeyeceğini düşündüğüm için imkansızlık vardır şeklinde değerlendirme yapmıştım/yapıyorum. Sayın Dikici'nin belirttiği üzere "imkansızlık" demek fazla iddialı olabilir; lakin daha önce de belirtmiştim:
Sizin söylediğiniz şekilde hesaplama yapılabileceği ve böylece davacının alacağı belirli kılma yetisinin var olduğunu kabul edersek; ben de "tüm destekten yoksun kalma tazminatı hesaplarının da formüle edilme şekli aynıdır ve hesap yapılabilir" derim; der miyim derim Saygılar... |
03-10-2011, 16:41 | #139 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Öksüz,
1.İspat yükü- HMK.m. 190- (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 2.Bayilik sözleşmesi... 3.Elde olan ve olması gereken makbuzlar... 4.“Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir.” 5.Olay bağlamında eldeki verilerle, alacağın varlığının ve miktarının ilgilisi tarafından "tam ve kesin olarak" belirlenmesi …. Objektif olarak… 5.1.İlgilisinden beklenemeyecek veya 5.2.bunun imkânsız olduğu hâllerden değildir! 6.Bu gerekçelerle 6.1.m.107/1’dayanılarak “ Belirsiz Dava” açılamayacağı, 6.2.107/3’ün de uygulanamayacağı, 6.3.m.109/1’dayanarak kısmi dava açılabilmesi gerektiği görüşündeyim.
Sn.av-ufuk’un sorusuna cevaben de m.109/1 uygulanabilmelidir. Saygılarımla |
03-10-2011, 19:06 | #140 |
|
Mahkemeyle uğraşmak sizinle uğraşmaktan (Yargıcı ikna etmek sizi ikna etmekten) daha kolay.
Ben belirsiz alacak davası açıyorum arkadaş. N'aparsanız yapın. |
03-10-2011, 19:33 | #141 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Kardan Adam, Sitemizde bizlerle paylaşılan ilk dava, sanırım sizinki olacak... Madem ki "Yol açık, yola çık" dediniz... Kolaylıklar ve başarılar dilerim. Umarım gelişmeleri bizlerle paylaşırsınız. Saygılarımla |
03-10-2011, 20:08 | #142 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu durumda belirsiz alacak davası açmak doğru bir yoldur. Ancak seçenek olarak kısmî eda davası ile birlikte küllî tespit davası da açabilirsiniz: Alacağın makbuzlu kısmı tartışmasız olduğuna bu miktar üzerinden kısmi dava açılması ve aynı zamanda teminat miktarının tamamının belirlenmesi için tespit davası açılması mümkündür. Komisyon Raporu kısmî eda davası ile birlikte tespit davasını (ve özellikle dava ekonomisi yönünden tespit davasını) öneriyor: Komisyon Raporundan: ''Davacı, söz gelimi bir tazminatın tahsili yerine alacağın miktarının ve borçlunun sorumlu olduğunun tespitini hedefleyen bir dava açabilir, açabilmelidir. Bu dava, zamanaşımını kesecek, davada istihsal olunan ilam genel haciz yoluyla takibe konabilecek, itiraz halinde borçlunun göze alamayabileceği icra-inkar tazminatı yaptırımı devreye girebilecektir. Öte yandan tespit davası, dava ekonomisi yönünden edâ davasına nazaran taraflar için daha avantajlıdır. Tespit davasının taraf barışını kolaylaştıran bir karakteri de vardır.'' ''Alacaklı, yalnızca edâ davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi edâ ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahiptir. Hak-arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamaz. Model, belirtilen seçenekleri alacaklıya usülî bir hak olarak tanımaktadır.'' ''Esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her edâ davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle edâ hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.'' ''Tasarıda öngörülen modelde, tespit davasının hukuki ilişkilerin tespiti yanında hakkın tespitinin de istenebilmesi, edâ davasının açılabildiği hallerde hukuki menfaat koşulunun gerçekleşmiş sayılması kabulü çözümünü (paradigmayı) güçlendirmektedir.'' ''Bir davanın açılması ile doğacak olan maddi ve şekli hukuk sonuçlarının (zaman aşımının kesilmesi ve diğerleri) tespit davalarında aynen geçerli olacağı kuşkusuzdur.'' 2- Teminatların iadesinde güncelleme yapılması konusunda karamsarım. Saygılarımla |
03-10-2011, 21:12 | #143 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Faul yapmayın üstadım; daha esasa gireceğiz :
Saygılar... |
04-10-2011, 22:26 | #144 | |||||||||||||||||||||||
|
Gidemeyeceğim yolu da göstererek gideceğim yönü işaret etmiş olan meslektaşlarıma teşekkürler. |
05-10-2011, 00:10 | #145 |
|
dava açılmadan önce zarar miktarının uzman bilirkişilerce tespit edildiği bir delil tespiti yaptırdım, şimdi bu belirli alacak haline mi geldi ???
|
05-10-2011, 05:39 | #146 |
|
Sayın harkan
MADDE 107- (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir ADALET KOMİSYONU RAPORU : Türkiye Büyük Millet Meclisi, Adalet Komisyonu 2.6.2009,Esas No : 1/574,Karar No. : 24 “Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz.” İrdeleme: 1"Tam ve kesin" 2."gerçekten belirlenmesi mümkün olmamalı" (ya da) 3."objektif olarak imkânsız olmalı" Eleştiri: Bir alacak, "Tam ve Kesin" olarak, ancak yargılama sonunda verilen "Hüküm"le ve bu hükmün Yargıtay tarafından "Onanması"yla tam olarak belirlenmiş ve kesinleşmiş olur.Bu anlamda açılan her dava belirsizdir.Aksi halde avukatlar "dava kazanma garantisi" verebilirlerdi Öte yandan, "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz" (m.109/2). Saygılarımla |
05-10-2011, 06:14 | #147 | |||||||||||||||||||||||
|
"Delil tespiti" ile "Tespit Davaları" arasında "kocaman" bir fark var." P.S: Yargıtay'a göre, gıyapta yapılan Delil Tespiti raporu, asıl davada mahkemeyi bağlamamaktadır. Bu nedenle, Belirli alacak/Belirsiz alacak davası noktasındaki değerlendirmelerin, bu hususu da içerecek çekilde yapılması gerekir kanaatiyle bu farkı belirtiyorum. Tespit davaları kesin hükmün etkisini gösterir. Delil Tespitleri kesin hüküm etkisi taşımazlar. |
05-10-2011, 10:57 | #148 |
|
Bütün meslektaşlarıma öncelikle kolaylıklar diliyorum.Formun bir kısmını okudum ama tamamını okuma imkanım olmadı. Dikkatimi şu husus çekti. Belirsiz alacak davası hep işçi alacakları üzerinden tartışılmış. Benim merak ettiğim konu acaba haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası açarken ne yapacağız?Belirlenebilir olması çok zor?Bu konuyla ilgili bir dava açmam gerekiyor ve yeni kanunu tam olarak bilmediğim için davayı açamıyorum?Yardımcı olan arkadaşlara şimdiden teşekürler!
|
05-10-2011, 11:16 | #149 | |||||||||||||||||||||||
|
Trafik kazası sonucu araçtaki hasar ise bu belirli bir alacakdır ancak kaza sonrası ölüm nedeniyle tazminatlar istiyorsanız bu belirsiz bir alacak sayılır ve fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutarak davanızı ikame edebilirsiniz diye düşünüyorum |
05-10-2011, 12:08 | #150 |
|
Sayın Av. Fatma A.Ş.
Adalet Komisyonu Raporu'ndan (Raporun tümünün okunması yararlı olur): "...Belirsiz alacak davası veya tespit davası açılması hâlinde, alacaklı, tüm miktarı belirtmese dahi, davanın başında hukukî ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde de asgarî miktarı göstermek durumundadır... ...belirsiz alacak veya tespit davası açılabilen durumlarda, miktar ya da değerin tespit edildiği anda, alacaklının iddianın genişletilmesi yasağından etkilenmeksizin talebini artırabileceği belirtilmiştir... " Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? | av.s_ulusinan | Meslektaşların Soruları | 6 | 22-05-2014 11:24 |
menfi tespit ve alacak davası | av.senemyuksel | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-04-2012 13:10 |
Kiralanın kötü kullanımı nedeniyle tespit ve akabinde alacak davası | Av. Can Özbalık | Meslektaşların Soruları | 1 | 20-08-2010 23:26 |
likit alacak - kısmi dava | namutenahi | Meslektaşların Soruları | 24 | 17-09-2009 21:36 |
hizmet tespit ve alacak davası | parézer | Meslektaşların Soruları | 2 | 05-10-2007 14:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |