Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

türk polisi bu mu ???

Konuyu Kilitleyin
Konu Notu: 16 oy, 4,38 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-05-2008, 22:17   #121
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Bence AvTürk çok haklı. 1 Mayısta İstanbul'da hukuk işlemiştir. Kaç kişi gözaltına alınmış, kaç kişi savcılığa sevkedilmiş ve kaç kişi tutuklanmış bilemiyorum ama sanırım binlerce tutuklu vardır. Turistlerin coplandığı iddia ediliyor. Mutlaka hata turistlerdedir. Turistsen orada ne işin var, değil mi? Bakın http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/Ga...1985&p=1&rid=2 adresinde fotoğraflar var, adam hiç de turiste benzemiyor. Yerdeki bir kadının kafasına tekme atıldığı iddiası da kesinlikle bir yanlış anlamadan ibarettir eminim. Geçen yıl da lokantada oturan kişilerin coplandığı iddia edilmişti, coplayan polis bulunamadı, demek ki böyle bir olay hiç olmadı. Bu yıl da görev sınırını aşan polis yoktur. Olsaydı mutlaka soruşturma açılırdı. Gazetelerdeki ve televizyondaki fotoğraf ve görüntüler hiç net değil, hiçbiri kanıt olamaz. Ben ileri derecede miyop olduğumdan mıdır, nedir, herşey bulanık. Hem Vali ve Emniyet Müdürü açıklama yapmadı mı zaten? "1 Mayıs olaysız geçti" dediler ya.
Old 04-05-2008, 22:18   #122
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Sayın Kartalkanat,

Bence de kimse kendini yasalardan üstün göremez. Ancak ne yazık ki kolluk güçleri yasalarda kendisine tanınan yetkiyi fazlaca aşarak bunu yapmıştır. Gördüklerimiz bir daha yaşanmaması gereken açık insan hakkı ihlalidir. Çok üzücüydü, devlet hukukun devleti olamadığını göstermiştir ne yazık ki...
Old 04-05-2008, 22:27   #123
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Kartalkanak

Bu kadar hukukçu, ülkenin önde gelen tüm yazarları, sokaktaki vatandaş neredeyse ittifakla aynı şeyleri düşünüyorsa polisin de durup nerede hata yaptım demesi gerekir. Bu sitedeki herkes görevini yapan polisin hakkını verir, vermiştir de emin olun.

Unutmamanız gereken bir nokta bence şu olmalı: yetkiyi ve gücü elinde bulunduranlar bunu dilediği gibi kullanamaz. Kullanırsa 1 Mayıs'ta yaşananlar ortaya çıkar.

Taksim'de miting yapılmasına izin verilmemesi tamamen keyfi ve saçma bir karardır. Bunu 1 Mayıs akşamı bizzat Başbakan itiraf etmiştir.
Old 05-05-2008, 01:51   #124
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Yasa tanımaz kim?

Sn Türk, Sn Kartalkanat;

Öncelikle bir olaydan sözediyoruz. 1 Mayıs kutlamaları. 1 mayıs dünyanın 164 ülkesinde işçi bayramı olarak kutlanmıştır ve tatildir. İngiltere'de Almanya'da en işlek caddeler bu tür törenler nedeni ile kapatılır. Türk işçisinin de bu açıdan önemli bir istem hakkı vardır. İşçiler bu alanda 36 ölü vermişlerdir ve bunların yasını tutmak haklarıdır. 77 den beri bu alan hiç bir örgütlenme töreni için verilmedi mi;

Çevreye yığılan o polis ve asker gücü ile (DİSK tek bir alanda toplanıp buraya yürümeyi kabul etti ama idare tarafından kabul edilmedi) bu güzergahı koruyamazmı idi;

Taksimin çevresindeki tüm caddeler ve arasokaklar koruma altında idi. Oraya hiç kimseyi yaklaştırmayan polisin bir güzergah çevresindeki iki üç sokağı tutarak bu güvenliği sağlayamayacağını düşünmek ve iddia etmek gerçekle bağdaşmaz. Çünkü Taksime giden bütün güzergahlar tutulmuştu. Başarılı bir (Kanije savunması gibi bir savunmadan sonra) Taksime kimse sokulmadı.

Bunun haklılığı nasıl açıklanabilir?

DİSK'in önünde toplanan insanlara saat 6:45 civarında su sıkılmaya başlandı. Diskin resmi toplanma saati 11 veya 11:30 olsa gerek. Ne yaptı bu insanlar? Taksime yürüyüşe mi geçtiler. DİSK'e gaz bombası atıldı. Binanın içinde olan insanlar ne yapıyor du? Hangi illegal eylemin başlangıcına engel olundu? Ortada bir eylem başlangıcı var mı idi?

Polisin görevi nedir? Kuşku duyduğu her insana elinden geldiğince zarar vermek mi?

O zaman mahkemelere ne gerek var? Polis yakaladığı anda suçun ağırlığına göre ceza versin!

Suçu önlemek amacı ile önlem almak diyorsanız o civardaki güvenlik görevlilerin sanıkları yakalayarak zarar vermeden ve sanıklara zarar verilmesini engelleyerek gözaltına alıp adalete teslim etmesi gerekir. Yasal durum budur. Sizce bu mu yapılmıştır.

Sokağa çaresizlik içinde çökmüş olan kadının suratına atılan tekme ve arkasından gelen polis tarafından job vurulması da bu önlemin birer parçası mıdır? Ki kadının önünde koşan polisler var ve bu iki polis de öndeki ekibin arkasından koşuyor. Yani zarar verebilecek ve kaçabilecek durumu yok. Kaldı ki böyle bir durumu engellemenin yolu da suratına tekme atarak veya joblayarak geçmek değil, üzerini arayarak gözaltına almaktır.

Burada hemen "bunlar bireysel davranışlardır" savunusu gelecek.

Bu; ne bu 1 Mayısta ne de diğer mitinglerde yaşanılmış tek olay değildir. İnsanlar her mitingde her toplantıda böyle "bireysel" olaylarla karşılaşmaktadır. Bu olaylar İstanbul'un bir yerinde olmamıştır. Değişik yerlerden değişik görünümlerdir. Bunlar saptananlardır. Kim bilir saptanmayan daha kaç tane var?

Bir "emniyet gücü" ekibinden bu kadar çok insan, bu kadar çok bireysel davranışta bulunuyorsa bunun sorgulanması gerekmez mi?

Ben bu olayda en büyük kusurun vali ve emniyet müdüründe olduğunu düşünüyorum. Bence polisin kusuru ikinci derecededir. İnsanlar polise birer düşman olarak gösterilip polisin çok sert önlemler alması, taksim meydanının yıkılmaması gerektiği söylenmiştir. Polis de Gazi Osman Paşa'nın torunları olarak meydanı büyük bir "kahramanlık" ile savunmuşlardır.

Bu çerçevede bir önceki mesajımdaki senaryonun hayata geçirilmesi için hükümet tarafından aciliyetle harekete geçilmesini öneriyorum.

Ama hala sorulması gereken sorular var. O bayanın (erkek de olabilirdi) suratına atılan tekme ve tekmenin arkasından vurulan job. Kimse bunun hesabını vermeye yanaşmıyor.

Polis eğer "ben bu değilim" demek istiyorsa tüm yetkililere rağmen bu tür insanları (ki ben manyak olarak niteleyeceğim) içinden ayıklamak zorundadır.

Önceki tartışmalar da gözönüne alınırsa ben "Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün"; "Milletvekilini de, bakanı da, AB heyetini de binaya sokmam" dediğini de biliyorum." Polis gerçekten istiyorsa bu işi yapabilir. Ama benim böyle insanlara ihtiyacım var diyorsa yapmaz veya yapamaz.

Ben bir ülkedeki en büyük gizli örgütün polis olduğuna inanırım:

Sağa sola ajan gönderme, istihbarat, provakasyon, silah kullanma vb. Gelişmiş hangi teknoloji ve eğitim varsa anında ulaşabilir. Devlet tarafından örgütlenir. İstediği kişiyi istediği şekilde saklar. Tüm bu olanaklara sahiptir. Bunu devlet yararına veya zararına kullanılıyor olması durumu değiştirmez.

Hiçbir İçişleri bakanı polisin muhalefetine rağmen görevde kalamaz(Bu da siyasal bir eğitim. Çünkü devlet böyle bir şey istemez. Polis siyasal anlamda da bu kadar güçlüdür.

Saygılar.
Old 05-05-2008, 10:34   #125
uye8490

 
Varsayılan

1 Mayıs 2008 tarihi hukukun üstünlüğüne inanan her insanın yüreğinde ve beyninde onulmaz yaralar açan bir gün olarak tarihe geçti.

Hukuka ve insan onuruna aykırı müdahalelere "provokasyon,provokatör vs."sözcükleri ile süslenmiş cümlelerle bir meşruiyet zemini aramaktan vazgeçelim.

Sayın Kartalkanat,
devletin onurunu korumak diyorsunuz;
devletin onuru tazyikli su ve gaz bombası işkencesiyle yüzlerce insanı sendika binasına hapsedip beyinlerde madımak katliamının unutulmaz görüntülerini tekrar resmetmekle mi korunur?

Devletin onuru yerde yatan göstericinin suratına postal darbelerini indirmekle mi korunur?

Devletin onuru köşeye sıkıştırılmış (suçlu olsun veya olmasın) vatandaşın her yerine cop darbeleri indirmekle mi korunur.

Devletin onuru dünyanın sayılı büyükşehirleri arasında bulunan bir şehri bir mega zindana çevirmekle mi korunur.

Devletin onuru yoldan geçmekte olan bir turisti "al bir tane de sana" dercesine darp etmekle mi korunur.

Devletin onuru Cumhuriyet gazetesinin binasına can havliyle kendini atan muhabirin kolunu kırmakla mı korunur?

Devletin onuru 1700 gaz bombasını halkın üzerine yağdırmakla mı korunur?

Onur kavramının içini bu kadar boşaltmayalım lütfen.Yaşanan olaylardan fiziksel olarak etkilenmemeiş bir hukukçu olarak söyleyeyim bu hukuk dışılık devletin onurunu korumak şöyle dursun benim ve hukukun üstünlüğüne inanamış bir çok insanın onurunu rencide etmekten başkaca bir işe yaramadı.
Kimse kendisini yasalardan üstün görmesin diyorsunuz,bence de kimse kendisini yasalardan üstün görmesin.
Kimse kendini ,anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ben kullandırtmam ,kullananı da perişan ederim diyecek kadar yasalardan üstün görmesin.
Devletin güvenlik gücü olan polisin görevi provokatör varsa bunu bulup yargı kurumlarına teslim etmekten ibarettir.O kişinin provokatör olup olmadığını da ne polis ne medya ne de biz iddia edebiliriz.

Bunu iddia etmek devletin savcısı buna karar vermek de ulus adına yargı yetkisini kullanan mahkemelerin işidir.

Sayın Türk,
benim burdan görebildiğim ,1 mayıs günü İstanbul'da sadece ve sadece yasal hakkını kullanmaya çalışan binlerin üzerine 1700 gaz bombası ve tonlarca tazyikli su
sıkan ve dediğiniz gibi hiç de münferit olmayan bir güvenlik mekanizmasının varlığıydı.

Lütfen "olaylara objektif yaklaşıyorum" tabirini kullanırken objektivitenin de hakkını verelim,altını dolduralım.Onca hukuksuzluğu görmezden gelmek ve ille de "provokatör provokatör" nidalarıyla süslü cümlelerle yaşanan gayrı insaniliğe ,hukuk dışılığa meşruiyet temeli aramak objektif olmak değildir.
Old 05-05-2008, 11:16   #126
AvTürk

 
Varsayılan



resimde de görüleceği gibi bir işçi(!) kardeşimiz tamamen sendikal ve yasal haklarını kullanmakta(!), a4 bulamadığı için isteklerini tuğlalar vasıtasıyla son derece insani(!) bir şekilde dile getirmektedir.

burada da diğer işçi(!) kardeşleri, yasal haklarını kullanırken görüyoruz.


bunlar mı işçi??



hiç sanmıyorum.
Old 05-05-2008, 11:38   #127
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan türk polisi bu mu ???

Bir toplumda suç işlenmesi doğaldır. Hiç suç işlenmeyen toplum doğal değildir.

Burada polisin fonksiyonu tartışılıyor.

Hiç kimse; hiç kimsenin suç işlemediğini iddia etmedi, provakatif eylemlerin de olabileceği kabul edildi.

Ben bu fotoğrafların altındaki yazılara karşı rahatlıkla "bunların polis olmadığını nereden bileyim?" diye bir yanıt yazabilirim.

Tartışmanın bu düzeye çekilmesi tartışmayı amacından uzaklaştırmak olur.

Burada tartışılan polisin nasıl davranması gerektiğidir.

Bir hukukçusunuz.

Şimdi sizce polis bu insanları öldürmeli mi idi?

Bu insanlar ölümü hakettiler mi?

Neden yapmadı?

Bu polisin bir eksikliği mi?
Old 05-05-2008, 11:41   #128
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hürriyet Gazetesi"nin, İstanbul"da 1 Mayıs 2008 olayları ve görüntülerini tanımlamak için manşet ararken düşündüğü alternatiflerden biri çok güzeldi :

" 1 MAYIS POLİS BAYRAMI "
Old 05-05-2008, 12:31   #129
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Bir toplumda suç işlenmesi doğaldır. Hiç suç işlenmeyen toplum doğal değildir.

Burada polisin fonksiyonu tartışılıyor.

Hiç kimse; hiç kimsenin suç işlemediğini iddia etmedi, provakatif eylemlerin de olabileceği kabul edildi.

Ben bu fotoğrafların altındaki yazılara karşı rahatlıkla "bunların polis olmadığını nereden bileyim?" diye bir yanıt yazabilirim.Tartışmanın bu düzeye çekilmesi tartışmayı amacından uzaklaştırmak olur.

Burada tartışılan polisin nasıl davranması gerektiğidir.

Bir hukukçusunuz.

Şimdi sizce polis bu insanları öldürmeli mi idi?

Bu insanlar ölümü hakettiler mi?

Neden yapmadı?

Bu polisin bir eksikliği mi?

Sözlerinize tamamıyle katılıyorum VE TEŞEKKÜR EDERİM.

Onbinlerce polisin binlerce gaz bombası ile sivil toplum örgütlerine karşı saldırgan davranması bir metroplün yaşama kapatılması DEMOKRASİnin bir gereği midiR?
BEN DE HİÇ SANMIYORUM. Ve hiç birimiz de SANMIYOR.
Old 05-05-2008, 12:37   #130
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

AvTürk'ün eklediği fotoğraflara baktım da, gerçekten bu fotoğraflardaki "silahlı kalabalığa" karşı polisin güç kullanması çok normal. Turistleri göremedim yalnız, onlar da sırt çantası ve Topkapı Sarayı'ndan aldıkları kartpostalları mı atmışlardı?
Old 05-05-2008, 13:58   #131
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Bu vesileyle Almanya"daki ve yurtdışındaki tüm işçilerimizin 1 Mayıs Bayramlarını Kutluyorum :


ALMANYA'DA ÇÖPÇÜLERİMİZ

Nasıl geçtin de boz bulanık sellerden?
Haberim mi aldın esen yellerden?
Yadigar mı da geldin bizim ellerden?
Gül-ü reyhan gibi koktun birader
Gül-ü reyhan misali koktun birader

Gün ışır ışımaz, alın yazımız parlar,
Ne alın yazısı, el yazısı be!
Sökemeyiz ki biz, ilkokul aydınlığı bile gösterilmeyenler
Biz, pis yöneticilerin mutsuz kişileri,
Süpürürüz yaban ellerin sokaklarını; pis el, pis yürek!

Sığmazken atalarımız güne,yarına,
Düşmüşüm ben, düşmüşüm ben el kapılarına

Daha üçyüz yıl önce, omuzlarımızda gök yarısı bayraklar
Eğilirdi bu ülkenin burçları uygarlığımıza,
Şimdi ta Bünyan'daki üç çocuk, ağızları açlıkla büyümüş
Şimdi ta Ereğli'deki dört çocuk, gözleri açlıkla iri iri
Alır karanlıklar ardından göderdiğim kara lokmasını

Sığmazken atalarımız güne,yarına,
Düşmüşüm vay, düşmüşüm ben el kapılarına

Ne duruyoruz be kardeş, aylık bin yeşil mark
Varalım dağılalım kartal Anadolu'dan yeryüzüne
Beyler altın uykularından uyanmak üzere, haydi
yollarını temizliyelim
Al güneşten bile utanmadan; pis el, pis yürek

Sığmazken atalarımız güne, yarına,
Düşmüşüm vay, düşmüşüm ben el kapılarına

Söz:Fazıl Hüsnü Dağlarca
Ezgi: RUHİ SU
Old 05-05-2008, 16:49   #132
AvTürk

 
Varsayılan

Toplanti ve Gosteri Yuruyusleri Kanunu “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”(Md. 3) diyerek, herkesin bu hakka sahip oldugunu ortaya koymaktadir. Fakat yine ayni kanun, bunun istisnai durumlarini ve cercevesini de belirlemektedir. 6. Madde “Şehir ve kasabalarda ve gerekli görülen diğer yerlerde hangi meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı veya yürüyüş yapılabileceği ve bu toplantı ve yürüyüş için toplanma ve dağılma yerleri ile izlenecek yol ve yönler vali ve kaymakamlarca kararlaştırılarak alışılmış araçlarla önceden duyurulur” diyerek bu sinirlarin asilmasi durumunda idarenin mudahalesini mumkun kilmaktadir. Dolayisiyle herkes, idarenin onceden belirledigi cercevede, gosteri ve yuruyus yapma hakkina sahiptir, fakat bu sinirlarin asilmasinda toplumun huzur ve guvenligi icin polisin mudahale hakki dogar.

Polisin zor kullanma yetkisi yasal olarak su sekilde belirlenir: “görev amacıyla ve dengeli olacak şekilde eşya veya kişiler üzerinde fiziki (maddi) veya manevi etki uygulamak suretiyle yasal bir gerçeği, yasal koşullar çerçevesinde yerine getirmektir.” Yine PVSK ek madde 6 polise “yakalanması gerekli kişi veya dağıtılması gerekli topluluğun direnmesi, saldırıya yeltenmesi veya saldırıda bulunması hallerinde, bu fiilleri etkisiz hale getirmek için” zor kullanabilme yetkisi vermektedir.

Polisin zor kullanmaya başvurmak durumunda kaldığı haller;

a-Polisin verdiği kanuni emir ve direktiflere uyulmaması,

b-Polisin belirlediği yasal kural ve tedbirlere uyulmaması,
c-Polisin görev yapmasının engellenmesi,

d-Polise mukavemet edilmesi,

seklinde belirlenmektedir.


ŞEKİL A
[IMG][/IMG]


Polisin zor kullanmasi, kuvvete başvurması, orantılık ilkesine, yani olayda kamu gücünün hakim olması için gerekli olan asgari ölçüde kuvvete baş vurma ilkesine göre yapılır. Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda yapılan değişiklikle “Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir” denilmektedir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir. Ikaz, kelepçe takmak, basınçlı su, teknik engeller (barikatlar), polis köpekleri, polis atları, polisin motorlu araçları, göz yaşartıcı ve uyuşturucu maddelerle, yardımcı olarak kullandığı aletler polisin zor kullanmasinin asamalari olarak sayilabilir.

bununla birlikte bir itirafçı pkk militanının "gösterilerde en önemli amacımız polisi tahrik etmek, polisin zor kullanmasını sağlamak ve bunu da kendi propagandamız için kullanmaktır." dediğini eklemeden edemeyeceğim.
dolayısıyla ellerinde taş, sopa(üzerlerinde silah bıçak bulundurdukları ihtimali de gözden kaçırılmamalı) vb. malzemeler bulunan bir gruba, tazyikli su sıkmak, mukavemeti kırmak için gaz bombası kullanmak çok da abartılmaması gereken bir durum.

joplanan turist olayına gelince bir son dakika haberi geçmek istiyorum;


'1 Mayıs'ta turiste cop' bilgisi yanlış çıktı

1 Mayıs gösterileri Türkiye'nin gündemini bir hafta boyunca meşgule etti. Yasak olmasına rağmen gösteri yapmak için Taksim'e gitmek isteyen gruplara güvenlik güçleri müdahale etti.



Bazı televizyon kanalları göstericilere engel olmak isteyen polisin İstiklal Caddesi'ndeki turistleri copladığını iddia etti. Hatta bu iddiayı güçlendirmek isteyen televizyonlar bazı görüntüler yayınladı. Bu görüntülerden en çok tartışılanlardan biri de yürümekte olan iki bayanın arasına giren bir erkeğin uğradığı şiddetti. Televizyonların verdiği haberi kısa süre sonra gazeteler ve internet siteleri de 'Polis turistleri bile copladı' şeklinde sundu. Gazetemizi arayan Beşiktaş taraftarları, haberin yanlış olduğunu, coplanan kişinin turist değil Beşiktaş Çarşı Grubu'ndan bir taraftar olduğunu belirtti. 'Otoban Ahmet' lakabını taşıyan Ahmet Özdemir'in Taksim'deki gösterilere katıldığını dile getiren Beşiktaşlı taraftarlar, olayın çarpıtıldığını söyledi. Ayrıca görüntülere dikkatli bakıldığında saldırıya uğrayan kişinin üzerinde Beşiktaş forması olduğu da dikkat çekiyor. Konuyla ilgili ulaştığımız fanatik Beşiktaş taraftarı Ahmet Özdemir ise ısrarlı sorularımıza yanıt vermekten çekinerek böyle bir şeyin yaşanmadığını dile getirdi.
İstanbul, Zaman


saygılarımla.

Av. Oğuzhan TÜRK
Old 05-05-2008, 18:47   #133
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın AvTürk,

Öncelikle yazışırken üslubunuzun forum kurallarına uygun olmasına dikkat edin. Mesajlarınız silinmediyse bunun nedeni tek farklı görüşte olanın siz olmanızdır. Örneğin 114 üncü mesajınız kurallara aykırıdır:

Alıntı:
“sn engin özoğul,

Türk Polisi serseri değildir bunu bi yere not edin.

sn suat ergin

çok geçmiş olsun(doğruysa). tabi suc duyurusunda bulunmuşsunuzdur değil mi?(doğruysa)

sn ateş

haklısınız. siz zaten hep haklıydınız”

Ya da şu
Alıntı:
“benim bahsettiğim mesele; sanki ortada sadece ve sadece yasal haklarını kullanan, aşırıya kaçmayan, pankart açmayan, polise taş yağdırmayan bir işçi gurubu ve buna müdahale eden acımasız polis ve emniyet güçlerinin olduğu hikayesi.”

Yukarıda yazdıklarımı Forum Yöneticisi sıfatıyla yazdım.

Şimdi ise üye olarak, yazmak istiyorum.

Lütfen tartışılan konudan uzaklaşmayalım. Konu, ellerinde taş, sopa, molotof kokteyli olmayan normal vatandaşlara polis tarafından yapılan kötü muameledir. Siz bu muameleyi görmek istemeyebilirsiniz. Ancak konu dışında bir takım fotoğraflar ve linkler vererek demagoji yapmayın. Burada yazan meslektaşlardan hiç kimse o tür olayları tasvip edecek şekilde mesaj yazmadılar. Israrla konuyu başka mecraya çekmek istemektesiniz.

Verdiğiniz haber ve gazete siteleri iktidarın borazanı olanlar, tabii ki gerçeği yazmayacaklardır. Sizin sevmediğiniz, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Cumhuriyet gibi gazeteler ve t.v. kanalları defalarca haber ve görüntü verdiler. Bunların devlet düşmanı olduğunu söylerseniz komik duruma düşersiniz.

Benim ilk mesajımda yazdıklarımdan hangisi sizce doğru değil ki (doğruysa) şeklinde itham ettiniz. Benim bir yalanımı mı yakaladınız? Yazdıklarımdan hangisi yalan olabilir sizce…Mecidiyeköy’de oturduğuma inanmıyorsanız, belgeyi fakslayabilirim. Astım olduğuma mı inanmıyorsunuz? Yoksa polislerin gaz bombası attığına mı inanmıyorsunuz? Ya da sekreterimle, babasının anlattıklarına mı? Belki de hemşirelerin anlattıklarına inanmıyorsunuz. Tüm bunların kolayı var. Buraya kadar gelin, sizi hepsiyle konuşturayım. Tüm bunlara inanmıyorsunuz ama kendinizden emin bir şekilde “sonra hastaneya bomba atılması olayı sizi hayal kırıklığına uğratmayacak ama tamamen hayal ürünüdür. polis bir yaralıyı hastaneye götürürken gaz bombasını yere düşürmüş, en çok zararı da kendi görmüştür.” Diyebiliyorsunuz.


Benim uyarım üzerine özür dileyecek yerde;

Alıntı:
“sn suat ergin, otada bir güvensizlik olmadığını öncelikle belirtmeliyim. yaptığım objektif olarak durum tespitinden ibarettir. elbette meslektaşlarıma değer veririm, ama bu her fikre katılacağım anlamına gelmez.”
Diyebiliyorsunuz. Neyin ‘durum tespitini’ yapmaktasınız; benim yalancılığımın mı? Bütün dünyanın gözü önünde olan olayları ısrarla görmeyecek kadar subjektifsiniz. O nedenle objektif olduğunuzu iddia etmeyin lütfen…Öte yandan benim görüşlerime katılmama hakkınız tabii ki vardır. Ama ‘yalancı’ demeden yapmalısınız bunu…

Yine taraflı yayın yapan bir gazetenin haberine dayanarak, 'turist olayının'yalan olduğunu kanıtlama çabası içine giriyorsunuz. Diyelim ki turist değiller. Sayın Aladağ'ın verdiği linkte olayla ilgili fotoğraflar duruyor. O fotoğrafları seyredin lütfen. Vatandaşın polise bırakın tepkisi olmasını, polis arkadan vuruyor. Dönüp şaşkınlıkla bakınca yeniden copu yiyor. Nerede mukavemet, nerede afiş, nerede molotof kokteyli???

Saygılarımla
Old 05-05-2008, 20:34   #134
Adli Tip

 
Varsayılan

Türkiye'de neredeyse her iş "kişilere" göre yürür. "kişilerin" eğitimleri, kültürleri, dünya görüşleri mevzuatın önüne çok rahat geçebilir. Bu bir işyerinde de böyledir, bir hastanede de, spor klubünde de, vs..

Polis teşkilatı bu anlamda memleketin en "homojen" topluluklarından birisidir. Bir polis memuru ile polis teşkilatı arasında çok büyük bir düşünsel fark bulunmamaktadır.

Bu sebeple de bir olay karşısında aynı şekilde düşünen ve davranan binlerce kişiyi adeta tek bir bireymişçesine görebiliyoruz.

saygılarımla,
Old 05-05-2008, 21:48   #135
Gemici

 
Varsayılan

Polisin aşırı güç kullanmasının sadece günümüze özgü bir olgu olmdadığının kanıtı Ruhi Su'nun 'Şişli Meydanı"nda üç Kız' Türküsü'nü hatırlamak ve dış basında İstanbul'da 1 Mayıs için:

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...923#post167923

Saygılarımla
Old 05-05-2008, 23:17   #136
ege

 
Varsayılan

Sayın Avturk tarafından yayınlanan fotoğraflara bizde ekleme yaparsak, eli odunlu polislerin albümü yapmamaız bir kaç saniye bile almaz. Hatta canlı görüntüleri videoları da.
Ben bir mail grupta paylaşılan bir başka yazıyı asacağım buraya. Ama kesinlikle muhatabım Avturk olmayacak.
"sağdduyu" denen meziyetin hukuk eğitiminden geçmiş kişilerde var olduğuna inanıyorum. Polis eğitimine ise yorum zaten yaşadıklarımızda..

Alıntı:
Merhaba,

Posta kutularınızı meşgul ettiğim için özür dilerim, ama başımıza gelen
bir olayı sizlerle paylaşmak ve tartışmak istedim.

Dün akşam (4 Mayıs Pazar) 13 yaşındaki yeğenim **Deniz ve arkadaşları,
peşlerinde mahallemizin mutlu köpeği Çekirdek ile birlikte, üzerlerinde
Cimbom formalarıyla Topağacı meydanından yukarı, Rumeli Caddesine
çıkmışlar. Civardaki diğer Galatasaraylılar gibi City’s alış veriş
merkezinin orada gelip geçen arabalarla birlikte tezahürat yaparlarken,
yanlarına yaklaşan üniformalı bir polis memuru sormuş:**

**“En büyük kim lan?”**

**Çocuklar hep bir ağızdan “Cimbom!” diye bağırınca, ÜZERLERİNE BİBER
GAZI SIKMIŞ. Çocuklar gözyaşları içinde elli metre ötedeki Harbiye
Karakoluna gidip olayı anlatınca, nöbetçi amir “Kim yaptı gösterin” diye
sormuş. “Gelin gösterelim” deyince “Hayır, buradan gösterin” cevabını
vermiş. Çocuklar da kendilerine gaz sıkan memuru karakolun kapısından
elleriyle gösterip evlerine dönmüşler. Yeğenim, daha ziyade mahallenin
köpeği Çekirdeğin de gaz nedeniyle kendisi gibi yere çöküp ağlamış
olmasına içleniyordu. Ablam, oğlunu gözyaşlarını silerek banyoya sokmaya
çalışırken, ben bir “Fesuphanallah!” çekip karakola gittim. Nöbetçi
amire az önce yeğenimin eve geldiğini ve bu olayı anlattığını, yetişkin
bir polis memurunun 148 cm boyundaki yeğenim ve arkadaşlarından ne gibi
bir tehdit algıladığı için böyle bir şey yapmış olabileceğini sordum.
Verilen cevap, olaydan haberdar oldukları ama biber gazının çocuklara
sıkılmadığı, çocukların “başka birine” sıkılan biber gazından
etkilendiğiydi.
Bu pek de tatmin edici olmayan cevap üzerine, avukat
olan ablamın hastane raporu alıp kendilerini dava etmeye niyetli
olduğunu ve benim de şikayetçi olmadan önce bu işin eğrisi doğrusu nedir
bunu öğrenmek üzere geldiğimi bildirdim. Beni zaten nazik bir tavırla
karşılamış olan nöbetçi amir “Avukat, hastane, rapor, dava” kelimelerini
aynı cümle içerisinde kullanmamdan tam kırk beş saniye sonra içerideki
ofisinden telefon ederek olaya karışan memuru karakola çağırttı.
Azsonra içeri giren memur, biber gazını sıkanın kendisi olduğunu, ama gazıçocuklara değil, orada alkollü olduğu için taşkınlık yapan
****“****tanıdık bir kapıcıya” sıktığını, çocukların gazdan
etkilenmesine üzüldüğünü, ama çocukların da bu olay yüzünden kendisine
küfür etmiş olmalarına ****“****kalbinin kırıldığını” anlattı.
Memurun
biraz da anlayış bekleyen bir ****ifadeyle ve aralarda “vallahi o
bebelere çok üzüldüm”lerle desteklediği hikayesini dinlerken “Şecaat arz
ederken sirkatin söylemek böyle bir şey olsa gerek” diye düşündüm:
Memurun tamamen doğruyu söylediğini varsaysak bile, silahsız ve alkollü,
üstelik de tanıdık birine Nişantaşı’nın göbeğinde, şehrin en işlek alış
veriş merkezlerinden birinin önünde biber gazı sıkmanın, “Orantısız güç
kullanımı”nın sözlük karşılığı olduğunun farkında bile değildi.
Tabii
bir yandan da yeğenimin eve kırmızı gözlerle gelip durduk yerde böyle
bir hikaye anlatmasına gerek olmadığını göz önüne alırsak, aslında
ortada böyle bir kapıcı da yoktu. Olan şuydu: Topağacı Mahallesinden üç
kapıcı ve bir avukat çocuğu, mahallenin köpeği Çekirdek ve çocukların
dördünü birden kapıcı çocuğu sandığı için üzerlerine biber gazı sıkan
bir polis memuru.
Şimdi bu memur karşımda durmuş, kendi hayali kapıcı
hikayesini anlatıyor ve adı geçen hayali kapıcıya biber gazı sıkarken
aralarında yeğenimin de bulunduğu çocukların gözleri yaşardığı için
üzüntüsünü bildiriyordu. Dişlerimi sıkıp amire çocuğun benim yeğenim
olduğunu, velisi olan annesinin uygun gördüğü şekilde hareket edeceğini
bildirdim ve ilgisine teşekkür ederek karakoldan ayrıldım. **

**Eve dönerken düşündüm: **

**Başbakanı, valisi, emniyet müdürü 1 Mayıs’ta yaşanan polis şiddetinin
sorumlularını “Görevinizi yaptınız, aferin!” diye pohpohluyorsa…**

**Bu ülkenin seçkinleri, “halk”a uygulanan şiddeti kendi canları
yanmadığı sürece mazur görüyorsa ve o şiddeti uygulayanlar da bunu
biliyorsa…**

**Bu yüzden de polis, sıradan ve yoksul insanlara durduk yerde biber
gazı sıksa bile başının derde girmeyeceğini düşünüyorsa… **

**El kadar çocukların başına böyle bir şey gelebiliyorsa…**

**Sanırım yeğenim, Çekirdek için üzülmekte haklı. **

--
STK Egitim ve Arastirma Birimi/NGO Training and Research Centre
Istanbul Bilgi Universitesi
28 Inonu cd.
34387 Kustepe/Istanbul
Old 05-05-2008, 23:36   #137
Kartalkanat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Muzaffer ERDOĞAN
Sn Türk, Sn Kartalkanat;

Ben bir ülkedeki en büyük gizli örgütün polis olduğuna inanırım:

Sağa sola ajan gönderme, istihbarat, provakasyon, silah kullanma vb. Gelişmiş hangi teknoloji ve eğitim varsa anında ulaşabilir. Devlet tarafından örgütlenir. İstediği kişiyi istediği şekilde saklar. Tüm bu olanaklara sahiptir. Bunu devlet yararına veya zararına kullanılıyor olması durumu değiştirmez.

Hiçbir İçişleri bakanı polisin muhalefetine rağmen görevde kalamaz(Bu da siyasal bir eğitim. Çünkü devlet böyle bir şey istemez. Polis siyasal anlamda da bu kadar güçlüdür.

Saygılar.

Sayın ERDOĞAN ;

Türkiye'de Polisin " ETKİNLİĞİ" söylediğiniz gibi olsaydı. Bir Polis Merkezi Amiri yılda yaklaşık 5000 bin saat görev yapıyor. Bunun normali 1800 saat kadardır. Sizce karşılığını alıyor mu ? Madem bu kadar etkin bir kuruluş , neden daha özlük haklarında dahi büyük problemler yaşıyor.

Polis teşkilatını en iyi tanıyan kuruluşların başında siz değerli Hukukçular (Avukatlar) gelmektedir. Bir çok olayda yollarımız kesişiyor.

Ne yazık ki Önyargılar peşimizi bırakmıyor. Önyargıları parçalamak atomun çekirideğini parçalamaktan hala daha zor........ Şiddetin bir kurum kültürü olduğunu kabul etmem mümkün değil....

Maslow'un ihtiyaç zincirini hatırlatmak isterim. Yeme içme gibi yaşamsal ihtiyaçlardan sonra gelen ihtiyaç .... Güvenlik ihtiyacıdır.... Suçluların karşısındaki son kale , Emniyet birimleridir. Bu gün Irakta malım var, namusum var, Param var, İşim var, Yarınım var diyebilen var mı ? Şöyle söyleyelim; Bu forumu takip edenlerden kaç kişi tatilini Irak'ta , Haiti'de , Somali'de geçirmek ister ??? Sebebini lütfen düşünün....

Türk polisi vatandaşının 24 saat hizmetinde Güvenilik hizmetini sunmaktadır. Yaklaşık 20.000 bin polisin güvenlik önlemi aldığı 1 Mayısta münferit olayları ön plana çıkarmak , bunlardan Polis Teşkilatına yönelik ağır eleştiriler yapmak herhalde Ülkemize bir şey kazandırmaz.

Olaylarda haksızlığa uğradığını düşünen insanlarımız elbette yasal haklarını sonuna kadar kullanmalıdır. Bir Hukuk devletine yakışan budur. Hukuk Devleti hesap verebilen devlettir. Ancak körü körüne , acımasızca , Hukuku çiğneyenleri , kanun tanımazları , adeta kahraman yaparak sonuca gitmek imkansızdır.

Bütün bu olayların sebebi ne olursa olsun 1 mayısta TAKSİM'deyiz diyen zihniyettir. Acaba aynı zihniyet yarın ne olursa olsun MECLİSTE' yiz.. Öbür gün ne olursa olsun YARGITAY'dayız mı olacaktır ? Buna evet haklılar toplantı ve gösteri yürüyüşü yasal haktır. İstediklerini yapabilirlermi diyeceğiz ??

Sayın Türk'ü objektif tutumundan dolayı kutluyorum....

Hırsızın hiç mi bir suçu yok Saygılar sunarım.
Old 06-05-2008, 03:30   #138
Kartalkanat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yaren
Sayın Kartalkanat,
devletin onurunu korumak diyorsunuz;
devletin onuru tazyikli su ve gaz bombası işkencesiyle yüzlerce insanı sendika binasına hapsedip beyinlerde madımak katliamının unutulmaz görüntülerini tekrar resmetmekle mi korunur?

Devletin onuru yerde yatan göstericinin suratına postal darbelerini indirmekle mi korunur?

Devletin onuru köşeye sıkıştırılmış (suçlu olsun veya olmasın) vatandaşın her yerine cop darbeleri indirmekle mi korunur.

Devletin onuru dünyanın sayılı büyükşehirleri arasında bulunan bir şehri bir mega zindana çevirmekle mi korunur.

Devletin onuru yoldan geçmekte olan bir turisti "al bir tane de sana" dercesine darp etmekle mi korunur.

Devletin onuru Cumhuriyet gazetesinin binasına can havliyle kendini atan muhabirin kolunu kırmakla mı korunur?

Devletin onuru 1700 gaz bombasını halkın üzerine yağdırmakla mı korunur?

Onur kavramının içini bu kadar boşaltmayalım lütfen.Yaşanan olaylardan fiziksel olarak etkilenmemeiş bir hukukçu olarak söyleyeyim bu hukuk dışılık devletin onurunu korumak şöyle dursun benim ve hukukun üstünlüğüne inanamış bir çok insanın onurunu rencide etmekten başkaca bir işe yaramadı.
Kimse kendisini yasalardan üstün görmesin diyorsunuz,bence de kimse kendisini yasalardan üstün görmesin.
Kimse kendini ,anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ben kullandırtmam ,kullananı da perişan ederim diyecek kadar yasalardan üstün görmesin.

.

Sayın Yaren ;

Yukarıda polisin kullanmış olduğunu belirttiğiniz biber gazı, tazyikli su, jop , bedeni kuvvet ve silah kullanımı PVSK kendisine verdiği yasal yetkilerdir.

Bir takım " Postal, madımak, işkence , bomba , katliam " kelimeleri ise sizin üstün mübalağa sanatınızın ve demogoji yeteneğinizin tezahürüdür.

Yasadışı eylem karşısında ,polisin gücünü yasalardan alan yetkisini yine yasalardanda belirtilen araçlarla kullanması , içi boşaltılmış " onur " değil , kendise tevdi edilmiş " GÖREV " dir.

Yoksa yargının nasıl işlediğini , C.Savcısı ve Mahkemenin görevlerini bir daha hatırlatmaya gerekte yoktur.

Anayasal bir hak olan Toplantı ve Gösteri yürüyüşü hakkı ve nasıl kullanılacağı
2911 sayılı yasa ile düzenlenmiştir. Sayın sendikalar lütfedip yasaya baksalar bu gün bu tartışmaların hiç biri olmazdı.

BİR HATIRLATMA ;

1996 yılında İstanbul valiliği 1 Mayıs kutlamaları için Kadıköy meydanını adres gösterdi. Kadıköy'deki kutlamalar 1977 1 Mayıs'ını andıran bir provokasyona sahne oldu. Yine nereden geldiği bilinmeyen kurşunlar sonucu 3 kişi hayatını kaybetti. Göstericiler bir sivil polisi linç etmeye çalıştı. Hatta çiçekler bile öfkeli göstericilerden nasibini aldı. Türkiye yine bir 1 Mayıs arifesinde ve yine bir Taksim'de kutlama yapılsın mı yapılmasın mı tartışmasının ortasında. Peki, bu Taksim ısrarının nedeni ne olabilir?

Saygılar sunarım.
Old 06-05-2008, 08:04   #139
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Sayın Kartalkanat ;

Demokrasilerde,insanlar,gruplar,düşüncelerini,yasa l veya insani beklentilerini,öfkelerini,taleplerini özgürce açığa vurabilirler. Bütün dünyada işçi bayramı olarak kutlanan bir günde,bırakalım da,nüfusunun tamamına yakını açlık,
vicdanlarımızı yaralayan önemli bir kesimi de sefalet sınırlarının altında yaşayan insanlarımızın sesi olmak üzere insanlar beklentilerini,sorunlarını,dile getirsinler,gerekirse öfkelerini de. Haklı ses ve öfkeden korkmak değil,dinlemek ve utanmak gerekir. Lütfen unutmayalım,bu ülkede köpeklerine ve kedilerine ayda 5.000 YTL mama parası sarfeden insanların yanında,7 kuşak torunlarına yetecek mal-mülk-serveti miras olarak hazırlamayı hedef alan ve başaran siyasilerin yanında, sofrasına ekmeğin yanına zeytin alamayan,bebekleri soğuktan donarak ölen,parklarda sahipsiz ve kimsesiz donarak ölen insanlarımızın da sesini,acılarını,bu çelişkileri haykıran insanlar olsun,bunu bari çok görmeyin, Polis Vazife Ve selahiyetlerini de biliyoruz,polisin bizzat bu düzenden aldığı hayat standartlarını ve çektikleri maddi sıkıntıları da. Toplumun en ağır yükünü sırtlayan ve hamallığını yapan,dama çıkan kedileri bile kurtarma görevi verdiğimiz polislerimizin evlerinde yaşanan yokluk va açlığı da biliyoruz... Biz ki, karnını aç bıraktığımız polislerimizi,gözünü kırpmadan vatan ve millet için ölmeye hazırlamış ve bunun örneklerini yaşamış bir milletiz. Hepimiz,devlet için,vatan için,millet için ölmeye hazırız da,devlet ne yazık ki,bunca fedakar ve kendisi için ölmeye hazır vatandaşlarını yaşatmaya ve bu konudaki anayasal görevine bizim kadar sadık değil... Olayları hakça ve vicdanca değerlendirmek,saplantısız bakmak en doğrusu...
Old 06-05-2008, 08:16   #140
AvTürk

 
Varsayılan

sn suat ergin size olan cevap yazım uygun bulunmadığı için, önceki yazılarımı yineliyorum.

saygılarımla.
Old 06-05-2008, 08:17   #141
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kartalkanat
Kimse kendisini yasalardan üstün göremez....

işte bütün mesele bu!


Meslektaşlarım da bunu anlatmaya çalışıyor. Polisler de kendini yasanın üstünde göremez.Hatta Hukuk devleti denen şey, asıl polislerin kendini yasalardan üstün görmemesidir. Aksi takdirde, adı üzerinde polis devleti oluruz.
Old 06-05-2008, 08:24   #142
AvTürk

 
Varsayılan

sn adnan koray sendikal kuruluşlar va sivil toplum örgütleri de kendilerini yasaların üstünde göremez.
Old 06-05-2008, 08:34   #144
halit pamuk

 
Varsayılan

Ancak şunu da kabul edin ki güçlü idarenin ve devletin daha dikkatli ve dengeli olması zorunludur.

Bir arkadaşım dediği gibi, "silah taşıdığım zaman, daha ağırbaşlı olduğumun farkına vardım". Silah ve güç sorumluluk ister. Aksi takdirde adımız devlet değil, kabile olur.
Old 06-05-2008, 10:07   #145
uye8490

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kartalkanat
Sayın Yaren ;

Yukarıda polisin kullanmış olduğunu belirttiğiniz biber gazı, tazyikli su, jop , bedeni kuvvet ve silah kullanımı PVSK kendisine verdiği yasal yetkilerdir.

Bir takım " Postal, madımak, işkence , bomba , katliam " kelimeleri ise sizin üstün mübalağa sanatınızın ve demogoji yeteneğinizin tezahürüdür.

Yasadışı eylem karşısında ,polisin gücünü yasalardan alan yetkisini yine yasalardanda belirtilen araçlarla kullanması , içi boşaltılmış " onur " değil , kendise tevdi edilmiş " GÖREV " dir.

Yoksa yargının nasıl işlediğini , C.Savcısı ve Mahkemenin görevlerini bir daha hatırlatmaya gerekte yoktur.



Sayın Kartalkanat,
ben konu hakkındaki düşüncelerimi oldukça net bir şekilde ifede ettiğimi bildiğim için tekrar yazmayacaktım.

Ancak üstün bir mübalağa yeteneğine sahip olduğumu ve demogoji yaptığımı iddia ettiğiniz için yazmak zorunda kaldım.

Yerde yatan göstericiyi tekmeleyen polisin ayağında haklısınız postal yoktu.Ben plaj terliklerini postal olarak görmüşüm,özür dilerim.

On beş yıl önce madımakta ,dakika dakika, içimiz kanaya kanaya tanık olduğumuz olay bir katliam değildi.Olay tam anlamıyla otel görevlilerinin ihmali sonucu olmuştu.Özür dilerim.

Binlerce insanın üzerine tazyikli su sıkmayı , 1700 gaz bombasını ekmek peynir gibi tüketmeyi,beyzbol oynar gibi bedenlere cop darbeleri indirmeyi,insanları sendika binasına hapsetmeyi, ben ne diye işkence olarak adlandırdım ki,bunlar hayatın olağan akışı içerisinde son derece masum kareler olarak duran ve kimseyi incitmeyen türden eylemlerdir.Özür dilerim.

Gaz bombalarını da bomba olarak nitelendirmişim,televizyonda öyle söylediler ben de inandım.Bundan sonra daha araştırıcı olurum.Özür dilerim.

Polis sadece görevini yaptı.
Ben polisin görevini zanlıları sadece etkisiz hale getirip yargı kurumlarına teslim etmek olarak biliyordum.Köşeye sıkıştırılmış insanların üzerine inen onlarca cop darbesini görünce bu polisin görevi olamaz dedim,resmen darp ediyorlar dedim.
Yine düşünememişim.....
Old 06-05-2008, 10:34   #146
Av.Kaan

 
Varsayılan

Gerçekten yorumlara çok şaşırdım. Aslında bunu "itiraf ediyorum" forumuna yazmayı bile düşündüm.

Arkadaşlarım, büyüklerim; ben mi farklı görüntüler izledim acaba?
Anladığım kadarıyla ya tamamen polis suçlanmış ya da tamamen göstericiler. Yorumlar da bu iki gruptan birine destek vermek suretiyle yapılmış.

Benim gördüğüm göstericilerin de polisin de arasında zalimler ve de mazlumlar vardı. Hangi işçi yüzünü peçeleyip eline sopa alır? Veya hangi aklı selim polis etkisiz hale getirilmiş göstericiyi yerde yatarken tekmeler?

Tabi ki polisimiz yüzü peçeli, eli sopalı, çevredeki dükkanların camlarını kıran, kaldırım taşlarını söken ve de kendisine saldıran göstericiyi yakalayacak, ona karşı güç kullanacak ve bu kişileri adalete teslim edecek, bu kişiler de yaptıklarının hesabını verecekler. Ancak asla ve asla bu sınırların dışına çıkılmamalı.
Old 06-05-2008, 10:43   #147
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Olayların ve görüntünün hedefine polisi koymak,gerçekten haksızlık olur. Canları pahasına asayişi ve toplum düzenini koruyan polislerimiz sonuçta aldıkları emir ve görevleri yerine getirmektedirler. Asıl sorun bu emirleri ve görevi veren, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamasını, göstericilerin bilmiyorum kaç katı olarak,ama çok belirgin bir sayısal üstünlükle,Hürriyet Gazetesinin hicvettiği gibi " 1 MAYIS POLİS BAYRAMI" na çeviren idarede ve zihniyette. (Yanlış hatırlamıyorsam 30 bin veya 50 bin polis görevlendirilmiş,bilgiye ulaşmak kolay,ama gerçek te bu : göstericilerin üç beş katı polisle 1 Mayısı kutlama hazırlığını devletimiz uygun görmüş.)

Az önce söylediğim gibi,biz polisi,askeri,sivili hepimiz devletimiz için ölmeye,görev verilirse öldürmeye,birbirimizi biber gazı ile zehirlemeye hazırız da,birbirimizle kavga ederken,biber gazı ile birbirimizin üzerine yürürken,devletin asıl görevini unutturma çabalarına da yardımcı oluruz,gerekirse ölürüz de.

Hepimiz devlet,vatan,millet için ölmeyi öğrendik,gerektiğinde gözümüzü kırpmadan öldük te.Ama devlet ne yazık ki bizi yaşatmayı,insan onuruna yaraşır şartlarda yaşatmayı öğrenemedi...
Old 06-05-2008, 11:21   #148
Atahun

 
Varsayılan

1 Mayıs' la ilgili olarak;
Her ne kadar sonrasında verilen demeçler aksini gösteriyorsa da, herkesin bu görüntülerden kendisine çıkardığı bir sonuç olduğuna inanıyor ve en azından inanmak istiyorum. Umarım bir sonraki 1 Mayıs kutlamaları huzur ve barış içinde, kardeşlik havasında geçer. Bu temenni ile, nice 1 Mayıs'lara...
Old 06-05-2008, 15:08   #149
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan türk polisi bu mu ???

Öncelikle polisin görevini yeniden anımsayalım.

Polis sanığı yakalayarak adalete teslim ertmek zorundadır. Bunu yaparken de ihtiyaç ölçüsünde güç kullanma hakkına sahiptir. Daha fazlasına değil.
Daha fazlası yapılırsa en azından orantısız güç kullanımı ortaya çıkar.

Şimdi olaylara bir bakalım. Daha sabahın 6:45 inde su sıkılması gaz bombası. İnsanlar Taksim'e mi yürüyor. Hayır.

530 gözaltı. 519 kişi Emniyet Md. den salıveriliyor. kalan 11 kişiden 3 ü başka suçlardan aranıyor. sadece 8 kişi hakkında gösteri ve toplantı yasasına muhalefetten işlem yapılıyor.

Tekme, job, gaz gırla gidiyor.

Şişli'de bir mühendis odası basılıyor. Odada bulunan herkes, personel de dahil olmak üzere gözaltına alınıyor.

Polisten şikayetçi olmaya kalktığınızda kimliğini saptamanız olanaksız.

Bu mu orantılı güç kullanılması.

Burada tartışılan "polis bu kadar şiddete başvurmak zorunda mı idi?" "o kızın suratına atılan tekme de bir zorunluktan mı doğdu?" Bunlara hayır diyorsak sorun çözülmüştür. Burada hukuki bir tartışma yapılmaktadır.

Bunlara evet diyen yok. Konu ile ilgisi olmayan milliyetçi söylemlerle polise sahip çıkma, polisin zor şartlarda çalıştığı ifadeleri ile konu amacından saptırılmaya uğraşıldı. Bunlar polisin yanlış yaptığı orantısız güç kullandığı gerçeğini ortadan kaldırır mı. Polis güç koşullarda çalışıyor diye yanlış yapma, önüne geleni dövme, öldürma hakkına sahip mi olacak. Güç koşullarda yaşaması ona yanlış yapma hakkı mı verecek? Tabii ki hayır. Burada ise milliyetçilik ve polis PROPAGANDASI yapılmaktadır. İkisi aynı şey değil.

Türkiye bu konuda çok sabıkalı. AİHM defalarca tazminata mahkum etti.

Sendikalar da konuyu yargıya taşıyacaklarını açıkladılar.

Hukuki bakış açısı bir süre sonra ortaya çıkacaktır.

Saygılarımla
Old 06-05-2008, 15:26   #150
Ulukoca

 
Varsayılan

1 mayısta yaşananların birkaç yönü var aslında. Olayların sadece polislerin veya sadece sendikaların hatası olduğu gibi bir yorum kimseyi bir yere götürmez. Polisin ekonomik sorunları, iş yükü, bunların sonucunda ailevi sorunları görevlerini yerine getirirken karşılaştığımız bazı sorunların oluşmasına neden oluyor. Bunun yanında polisimizin psikolojik anlamda bu tarz gösterilere karşı -şahsen- çok iyi eğitildiğini düşünmüyorum. Tüm bunların üstüne siyasi iktidarın bir çözüm getirememesi ve her türlü olayı polisi göndererek çözme fikri de bu sorunların katlanarak ortaya çıkmasını sağlıyor.

İkinci olarak da, sendikalarımız maalesef içlerinde yer alan illegal gruplardan kendilerini temizlemediler, temizleyemediler. Dahası kendilerinde hiçbir şekilde eksiklik aramamaları da daha uzun süre bu gruplardan sıyrılamayacakları izlenimi veriyor. Sonuçta polis de bu halkın içinden çıkma olduğu için, klasik vatandaş düşünüşüyle (öyle olup olmadığı konusunda bir şey söylemiyorum) bunlar da -anarşist- diye düşünüyorlar. Arada olan hakkını arayan işçiye memura oluyor. Haklı bile olsalar halkın gözünde haksız konuma düşüyorlar.

Sendikalarımızın bu grupları uzaklaştırması ve hatanın bir kısmını kendilerinde aramaları lazım. Polislerimizin ve iktidarın ise belirttiğim sorunları çözücü açılımlar yapması, yetkisini aşan ve polisin itibarını zedeleyecek hareketleri gerçekleştirenlerin de haklarında gereken yasal işlemleri gecikmeden uygulaması gereklidir.

Saygılarımla
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Türk Ticaret Kanununda ve tasarı halindeki Türk Ticaret Kanununda şirket birleşmeleri demokres Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 12 28-09-2012 12:19
polisi ilgilendiren yönü ile insan haklarında hukuki gelişmeler Av.Elvan Akkaya İnsan Hakları Hukuku Çalışma Grubu 4 24-11-2007 01:00
İstanbul polisi günde 337 kişi yakaladı Seyda Hukuk Haberleri 0 26-12-2006 12:16
Kanunlarımızı Polisi koruyamamakta ve devletimizin gücünü zayıf bırakmaktadır. erknea Hukuk Sohbetleri 3 24-08-2006 13:05
1917 Hukuki Aile Kararnamesinden günümüz Türk Medeni Kanununa kadar Türk aile yapısı tulinunal Hukuk Soruları Arşivi 1 23-05-2006 19:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10766101 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.