16-10-2012, 10:38 | #1051 | |||||||||||||||||||||||
|
Yanlış hatırlamıyorsam Manavgat Adliyesinde bu uygulama vardı. Pek sevmemiştim nedense. |
18-10-2012, 12:05 | #1052 |
|
Genç bir avukatın çektikleri!
Eğer ülkenizde insanlar haklarını alamıyor, onların hakkı olan şeylere başkaları hak etmedikleri halde kolayca kavuşabiliyorsa, değerler alt üst oluyor ve nereye baksanız bir yanlışla karşılaşıyorsanız bunun üzüntüsüne dayanmak hiç kolay değil. Öyle mektuplar alıyorum ki okudukça ‘keşke süper güçlerim olsaydı ve herşeyi düzeltebilseydim, o gözyaşlarını silebilseydim’ diye düşünüyorum. Ama yok ne yazık ki.. Son olarak gencecik bir (genç kız) avukattan gelen mektup bana bunları hissettirdi. Mektubu aynen sizinle paylaşmak istiyorum. “Merhabalar Ruhat Hanım, Beni hatırlarsınız belki. Kayseri’de hukuk okuyordum. Bir süre yazışmıştık ve siz de benim sıkıntılarıma kulak vermiştiniz. Sayenizde bir takım sıkıntılarımı aşmıştım. Gel zaman git zaman aradan yıllar geçti ve ben size yine yazıyorum. Belki bir gazeteci hassasiyeti ile yol gösterirsiniz çünkü yine son çarelerdeyim. Bu sefer daha ağır bir hayat yüküyle. Hatta okuldan sonraki hayat hikayemi anlatayım size, eğer sıkılmazsanız. Ben Samsun Barosu’na bağlı avukat (...) Daha 1 yıllık idealist, deyim yerindeyse tazecik bir avukatım. Bir HUKUKÇUYUM. Ama büyük ideallerle tercih etmiş olduğum bu meslekten dolayı şu an oldukça mağdurum. 2 yıl önce hukuk fakültesini bitirip stajyer olarak Samsun’da avukat stajına başladığımda hevesim yüksek, çabam inanılmazdı. Aralıksız bir yıl boyunca hem Adliye’de hem avukat yanında fiilen çalıştım. Stajımın bitmesine yakın, bir düşünce kalbimi ve beynimi delip geçmeye başladı, stajdan sonra ne yapacaktım? GEÇİM SIKINTISI Annem babam emekli devlet memuruydu ve elbette geçim sıkıntımız vardı. Serbest avukat olarak çalışabileceğim bir büro açamayacaktım. Bütün hevesim kırılıyordu (...) Neyse staj döneminde herhangi bir yardım alamadığımızdan ailevi durumumuz iyice sıkıştı. Bu arada bir devlet üniversitesinde tezsiz yüksek lisansa başladım. Yaklaşık 4000’e yakın bir parayı da buraya yatırmak zorunda kaldım, Ailem için önemli olan benim eğitimimdi ama çektikleri kredileri ödeyemeyecek konuma gelmiştik. Stajyer de olsa bir avukattım ama adliye stajıma giderken cebimde sadece yol param oluyordu. KPSS SINAVI Bütün bunlara rağmen ümitsiz değildim, boşuna okumamıştım hukuk fakültesini. Talih yüzüme gülecekti. Vee iş buldum bir hukuk bürosunda. Maaşı elbette çok gülünçtü ama aileme destek olmak zorundaydım. Tam 6 yıl boyunca çalıştım. Aralıksız, gece 11’lere kadar (kesinlikle abartmıyorum) kaldığım oluyordu büroda.” ( Daha sonra, zaman içinde bu kadar gönüllü çalışmasının patronu olan meslektaşları tarafından istismar edildiğini, bu nedenle işten ayrılarak son maaşı ile bir KPSS dersanesine yazıldığını anlatıyor.) HASTA ANNEYİ RAHAT ETTİRMEK.. “Hakim-savcı olamazdım, çünkü güçlü bir dayım yoktu. Yazılı aşamayı geçsem bile mülakatta elenirdim muhtemelen. O nedenle ben de kurum avukatlığına yöneldim. Hem mesleğimi icra edecek, hem de garantili bir kapım olacaktı. Ailem ve özellikle annem rahat edecekti. Çünkü annem 12 yıldır MS hastasıydı ve artık hastalığı çok ilerlemişti. (MS: Merkezi sinir sisteminin çökmesi- tedavisi yok.) 6-7 ayda KPSS’ye hazırlandım ve 86 puan aldım. Havalara uçtum, babam puanımı duyunca ağladı, annem tekrar umutlanmaya başladı. ÖLMEK İSTEDİM Taa ki 3 Ekim’e kadar. Birden bir yönetmelik çıktı Bakanlar Kurulu’ndan ve kamu avukatlığında alenen mülakatın yani torpilin önü açıldı. O an inanın, Allah yukarda ölmek istedim, yerin on kat dibine inip bir daha hiç uyanmamak istedim. Günlerdir ağlıyorum. Artık ne bir işim var, ne de bir vasfım. Elimde kalan son şeyi de alıyorlar; hukukçuluğumu.. Ben milyonlarca kişi ile yarışarak girmiştim Hukuk Fakültesine, binbir zorlukla okudum. Ruhsatımı (yaklaşık 1500 TL’ye alıyoruz onu da) güç bela aldım, masterımı iteleye iteleye yaptım ama şimdi evde oturuyorum. Artık bir GUGUKÇUYUM. Ve belki de yarın bütün bunlara daha fazla dayanamayacağım... Çünkü yaşayabileceğim bir hayatım ve tutunabileceğim hiçbir umudum kalmadı... Gözyaşları içinde yazdığım bu satırları yaşayan binlerce mağdur meslektaşım var. İnanın hiçbir şeyi abartmadan bütün çıplaklığı ile yazdım size. Yarınlara acı bir notum olarak kalsın. Saygılar, Eski avukat...” YAZIK BU GENÇLERE! Okurken benim de gözlerimden yaşlar süzülüyor, siz de aynı şeyleri hissetmediniz mi? Bu gençlere, emeklerine, kısacık ömürleri boyunca yeşerttikleri ümitlerine-hayallerine yazık değil mi? Onlar bu ülkenin geleceği ama nefes almadan çalışsalar ve 86-96 puanlar alsalar bile hakları olan işe kavuşamıyorlar. Hangi köşeye koşsalar bir başka haksızlık çıkıyor karşılarına... Bakın işte bu genç avukatın son ümidi de bir anda çıkarılan yeni bir kararla elinden alınıvermiş. Biliyorlar hepsi “mülakatlarda neler olduğunu-olacağını”.. Peki neden yapılıyor bu, devlet kurumlarına girecek avukatların da “siyaset etkisinde, parti veya siyasetçi tercihleriyle” yapılması için mi? Öyle olduklarında 85-95 puan alamamış olsalar bile girmek kolaylaşıyorsa başarılı olanlara nasıl bir haksızlıktır bu? Dürüst toplum, dürüst siyaset, dürüst vs vs. diye nasıl da ümitlenmiştik, yazık ki ne yazık!.. Her aileye en az 3-5 çocuk önereceğimize mevcut çocuklara haklarını verebilseydik keşke! NOT: İsmini vermediğim (ama çalışkan ve başarılı olduğu aldığı puandan, dürüst olduğu yazdıklarından belli) bu genç avukata iş konusunda yardımcı olacak, emeğinin hakkını verecek bir “hukuk bürosu”, bir “kurum” çıkarsa benimle iletişime geçebilirler, e-posta adresini saklıyorum. |
18-10-2012, 15:14 | #1053 | |||||||||||||||||||||||
|
Doğrusu insanın yüreği burkulmuyor değil lakin yolun çok başında iken bu kadar kolay vazgeçenleri de anlamakta güçlük çekmiyor değilim.Zira,nerdeyse her avukat mesleğe ilk adım attığı dönemlerde benzeri sıkıntıları yaşamıştır.Biraz daha çaba ve özgüven ile başarılamayacak birsey olduğunu sanmıyorum..KPSS olmayabilir ama ,Özel sektörde binlerce firmanın hukuk departmanları var.Dahası her ilde yüzlerce, binlerce hukuk bürosu mevcut,biri olmazsa diğerinde mutlaka kendisine uygun bir ortam bulacaktır.bir avukatın iş bulamıyorum evde oturuyorum, yok KPSS de,yok Hakimlik savcılık sınavlarında torpilliler alınıyor demesi işin biraz kolayına kaçmak gibi geliyor bana..Açıkçası ailevi şartları sıkıntıda olan bir çok insan var bu ülkede ve azimle çok güzel işlere imza atıyorlar..armut piş ağzıma düşçülük gibi geldi yazılanlar bana.... |
19-10-2012, 14:01 | #1054 |
|
Zabıt katibi, savcıyı HSYK'ya şikayet etti
Mardin'de Sulh Hukuk Mahkemesi'nde zabıt katibi olarak çalışan Sabahattin Altundağ, hakim ile tartıştığı için Cumhuriyet savcısı olan eşinin kendisini tabancasını çekip ölümle tehdit ettiğini ileri sürürek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikayet etti. 18 Ekim 2012 Perşembe 11:26 Atundağ dilekçesinde, "Dilekçemin işleme alınarak gereğinin yapılmasını ve can güvenliğimin sağlanması hususunda gerekli talimatların verilmesini istiyorum" dedi. Şikayet edilen Cumhuriyet Savcısı, iddiaları yalanlayarak basına demeç veremeyeceğini söyledi. Mardin Sulh Hukuk Mahkemesinde 2010 yılından beri zabıt katibi olarak çalışan Sabahattin Altundağ, 4 Ekim tarihindeki bir duruşmada, mahkeme başkanı kadın hakim, ile yavaş çalışması konusunda tartıştı. Tartışmanın ardından öğlen yemeği sırasında hakimin kendisini çağırdığının söylenmesi üzerine odasına girdiğini kaydeden katip Altundağ, odada hakim yerine adliyede görevli Cumhuriyet Savcısı olan eşinin olduğunu ve çıkardığı tabancasını kendisine doğrultarak ölümle tehdit ettiğini iddia etti. 'DAHA ÖNCE DE BİR HAKİMİ VE YÜZBAŞIYI DÖVDÜM' Katip Sebahattin Altundağ, konuyla ilgili HSYK'ya verdiği şikayet dilekçesinde şu ifadeleri kullandı: "Odada bulunan savcı bana 'Sabahattin sen misin' dedi. Ben de 'evet efendim' dedim. Kendisini bir defa gördüğüm için tanıdım. İkimiz de konuşurken ayaktaydık. Daha sonra sinirli bir şekilde 'sen nerelisin' dedi. Buralıyım efendim dedim. Sonra bağırmaya başladı. Hakime hanıma, yani eşine küçük bir laf dedi diye geldiği yerde bir hakimi dövdüğünü, odasına girip tekmelediğini, kim olduğunu hatırlamadığım birinin kafasına silah dayadığını, bir yüzbaşıyı dövdüğünü, sinirli olduğunu, kimseden korkmadığını, özellikle aşiret çocuğu olduğunu, en fazla istifa edeceğini ve öldürebileceğini (kime dediğini bana ithafen söyleyip söylemediğini sizin takdirinize bırakıyorum) söyledi." 'SEN POLİSSEN BENDE SAVCIYIM' O esnada içeri bir vatandaşın girdiğini ve 'Benim bir veraset davam vardı kararı imzalattın mı' diye kendisine sorduğunu belirten Altundağ iddialarını şöyle sürdürdü: "Ben de kendisine 'hakime hanıma imzalatıp en kısa zamanda size vereceğim' dedim. Tam bu vatandaş geriye dönüp gideceği sırada savcı bey kendisini çağırdı. ve bağırarak bu vatandaşı azarladı. 'Sen kimsin' dedi. Kendisi de 'ben polis memuruyum' dedi. O da 'sen polis isen ben de savcıyım' dedi. Bağırarak yanına yaklaştı. Ben kendisinin polis memurunu vuracağına zannettim. Elimden geldiğince vatandaşı çıkarmaya çalıştım. Kendisi halen 'burası ahırdır mıdır bu şekilde giriyorsun' diye bağırıyordu. Vatandaş da bu fevri çıkışa şaşırarak dışarı çıktı. Kendisi bana o kadar çok şey saydı ki çoğunu şu an ne dediğini hatırlamıyorum. Beni en çok etkileyen ve şaşırtan olay ise, silahını çekmesiydi. Kendisi birinden bahsediyordu. ve silahını çekerek 'dan dan dan' diye eli ile silahla birlikte hareket ederek 'en fazla adamı öldürürüm' dedi. Ben o esnada şaşkınlıkla silaha bakıyordum. O esnada kendimi güvensiz bir ortamda hissettim. ve bunu yapanın bir Cumhuriyet Savcısı olduğunu kabullenemedim." 'BU DİLEKÇEYİ YAZARKEN ÇOK TEDİRGİN OLDUM' HSYK'ya Cumhuriyet Savcısı'nı kendisini ölümle tehdit ettiği yönünde şikayet eden Altundağ, dilekçesinde, ileride yazdığı dilekçe nedeniyle kendisine ve ailesine zarar verilmesinden de korktuğunu belirtti. Altundağ, dilekçesinde şöyle devam etti: "Hakime hanım ile konuşmalarım sırasında mübaşir ve vatandaşlar da vardı. Ben kesinlikle nezaketimi ve saygımı bozmadım. Bana rağmen muhtemelen hakime hanım öğlen arası konuşmaları savcıya beye anlatması üzerine, öğleden sonra savcı bey hakime hanımın odasına gittiğimde orada beni bekliyordu. Şu anda bu cümleleri yazarken de çok tedirgin şaşkın ve üzgünüm. Bu adalet camiasında çalışan bir insana yakışmayan bir tutum ve harekettir. ve bana yapılmış açık bir ölüm tehdididir. Üstelik orada kayda değer bir olay yok iken, böyle bir tavırla karşılaşmak beni derinden üzmüştür. Durumu Adalet Komisyonu başkanımız ve Cumhuriyet Başsavcımıza ilettim. Başsavcı çok şaşırdı, bunu konuşacaklarını ve değerlendireceklerini söyledi. Daha sonra Adalet Komisyonu Başkanı'nın tavsiyesi ile size dilekçe yazmaya karar verdim. Dilekçemin işleme alınarak gereğinin yapılmasını ve can güvenliğimin sağlanması hususunda gerekli talimatların mümkün ise, (çünkü ben kendimden çok eşim ve çocuğumun güvenliğinden endişe ediyorum, neticede bana bu tehditleri yapan ellinde yetki bulunan ve silahı da bulunan bir cumhuriyet savcısı) verilmesini saygımla takdir ve tasviplerine arz ederim." Şikayet edilen Cumhuriyet Savcısı ise iddiaları yalanlayarak, HSYK'nın kendilerine basına demeç verme yasağından dolayı açıklama yapamayacağını söyledi. - Mardin |
19-12-2012, 23:12 | #1055 |
|
Yargıda rüşvet davasında karar çıktı
Davada delillerin sanıkların üzerlerine atılı rüşvet suçundan mahkumiyetlerine yeterli bulunmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar verildiğini bildirdi. 19 Aralık 2012 Çarşamba 11:32 ANKARA - Rüşvet aldığı iddia edilen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan ile bu davayla birleştirilen ve rüşvet vermekle suçlanan aralarında İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Murat Yalçıntaş da bulunduğu 15 sanık, Yüce Divan'da yargılandıkları davada beraat etti. Yüce Divan'ın, tarihinde ilk kez bir yüksek yargı mensubunu yargıladığı dava karara bağlandı. Duruşmaya Çamur Ali Kopuz, Abdullah Çınar ve Serkan Tığlıoğlu dışındaki sanıklar ve avukatları ile müşteki Zeliha Ceyda Erem'in avukatı katıldı. Hasan Erdoğan, son sözünde, "Ülkemizin bir hukuk devleti olduğuna inanıyorum. Bunun en önemli göstergesi yüce mahkemenin varlığı. İsnat olunan fiili işlemedim. Önceki beyanlarımı tekrar ediyorum. Fiil yokluğu nedeniyle beraatıma karar verilmesini saygılarımla arz ediyorum" dedi. Murat Yalçıntaş ise "Ben yanlış bir şey yapmadım. Takdir yüce mahkemenin" ifadesini kullandı. Diğer sanıklar da son sözlerinde beraatlarını istediler. Yüce Divan heyeti, son sözlerin alınması sonrasında kararı açıklamak üzere duruşmaya ara verdi. Karar Anayasa Mahkemesi heyetinin Yüce Divan olarak görev yaptığı ve ceza davası prosedürü izlenen davanın son duruşmasında Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, kararı okudu. Kılıç, araştırılacak başka bir husus kalmadığından duruşmaya son verildiğini belirterek, kararın ayrıntıları ve dayanaklarının gerekçeli kararda açıklanacağını söyledi. Haşim Kılıç, sanıklar Hasan Erdoğan, Yavuz Çay, Necdet Okcu, Hüseyin Uysal, Murat Yalçıntaş, Süleyman Balcı, Abdullah Pehlivan, Resul Dalkıran, İlhan Balcı, Serkan Tığlıoğlu, Çamur Ali Kopuz, Baki Bedir, Abdullah Çınar, İlhan Parseker, Murat Akbaş ve Orkun Osman Bilgivar hakkında rüşvet suçundan dolayı cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasında, soruşturma evresinde elde edilen delillerden bir kısmının hukuka uygun olmaması, diğer delillerin ise sanıkların üzerlerine atılı rüşvet suçundan mahkumiyetlerine yeterli bulunmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e bendi gereğince ayrı ayrı beraatlarına karar verildiğini bildirdi. Kendisi ile üyeler Recep Kömürcü, Nuri Necipoğlu ve Hicabi Dursun'un sanıklar Süleyman Balcı, Resul Dalkıran, Necdet Okcu ve Hasan Erdoğan'ın rüşvet suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi yönünde karşı oy kullandığını ifade eden Kılıç, üye Recep Kömürcü'nün ayrıca sanık Murat Yalçıntaş'ın da rüşvet suçundan mahkumiyetine karar verilmesi yönünde karşı oy kullandığını açıkladı. Kılıç, sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdikleri sürelere ilişkin yasada belirtilen süreler içinde ağır ceza mahkemelerinde tazminat isteminde bulunabileceklerini bildirdi. Beraat kararı, sanıklar ve salonda bulunan yakınlarınca sevinçle karşılandı. Dava Süreci İstanbul Dünya Ticaret Merkezi ile CNR Fuarcılık arasındaki bir davanın sonucunu Yargıtay aşamasında etkilemek için rüşvet verdiği iddia edilen aralarında İTO Başkanı Murat Yalçıntaş'ın da bulunduğu kişiler hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. Hasan Erdoğan hakkındaki soruşturma ise suç tarihinde görevi başında bulunması nedeniyle Yargıtayca yürütülmüş, Yargıtay Başkanlar Kurulu, Erdoğan'ın Yüce Divan'da yargılanmasına karar vermişti. Yüce Divan heyeti, Erdoğan'ın yargılandığı davayla aynı soruşturma kapsamında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde rüşvet suçundan yargılanan, aralarında Yalçıntaş'ın da bulunduğu 15 sanık hakkındaki davayı rüşvet suçu yönünden birleştirmişti. Savcılık 6 sanık için beraat istedi Savcılığın esas hakkındaki mütalaasında, rüşvet verdikleri iddia edilen, sanıklar Çınar, Parseker, Bilgivar, Çay, İlhan Balcı ve Tığlıoğlu'nun kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatleri istenmişti. Savcılık, Hasan Erdoğan'ın rüşvet alma, diğer sanıklar Okçu, Uysal, Yalçıntaş, Süleyman Balcı, Pehlivan, Dalkıran, Kopuz, Bedir, Akbaş'ın da rüşvet verme suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) rüşvet suçunu düzenleyen 252. maddesinin 1. fıkrası gereğince 4 yıldan 12 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etmişti. Erdoğan'ın ise yargı mensubu olması nedeniyle cezanın artırılmasını öngören TCK'nın 252. maddesinin 7. fıkrası gereğince, 5 yıl 4 aydan 18 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenmişti. İTO Başkanı Yalçıntaş İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, kararın açıklanmasının ardından mahkeme çıkışı gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ben yanlış bir şey yapmadım" sözlerini yineledi. Yüce Mahkemenin beraatine karar verdiğini anımsatan Yalçıntaş, şunları söyledi: "Bu süre zarfında yanımda olan, bana inanan dostlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Onlar olmasaydı ben bu süreci ayakta geçiremezdim. Bu süreçte benimle beraber hukuk mücadelesi veren avukatlarıma teşekkür etmek istiyorum. İki sene evvel uçaktan indiğim zaman beni teslim alan memur beyden burada isim okuyan mübaşire kadar bu süreçte davayla ilgili gayret sarf eden tüm devlet görevlilerine de yaptıkları işlerdeki nezaketlerinden ve ciddiyetlerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Hakikaten zor bir süreç oldu, alnıma yazılmış, yaşadım." Türkiye'deki tüm hükümlü ve mahkumların da bir an evvel hürriyetlerine kavuşması temennisinde bulunan Yalçıntaş, "Dün görevimin başındaydım, şimdi buradan tekrar görevimin başına dönüyorum" dedi. |
03-01-2013, 10:58 | #1056 |
|
İstanbul Barosu Başkanı'nın Makam Odası Kurşunlandı
|
03-01-2013, 11:46 | #1057 | ||||||||||||||
|
|
04-01-2013, 17:01 | #1058 |
|
Zorunlu Müdafi Ücret Ve Giderleri İle İlgili Kanun Teklifi Verildi.
Avukatlık Asgari Ücret Tarfesi'nin altında olan CMK ücretlendirmelerine ilişkin kanun teklifi verildi:http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=7637
Teklif ve gerekçe için bknz:http://www.istanbulbarosu.org.tr/ima...SARI012013.pdf |
24-01-2013, 12:11 | #1059 |
|
Çek Raporu ve Karşılıklı Çeke Bakış
|
26-01-2013, 12:03 | #1060 |
|
Yargıtay Aşamasında Çözülen Dosya Sayısı
Geçen yıl 876 bin yeni dosya gelen Yargıtay'da 923 bin dosya karara bağlandı. Böylece Yargıtay'da ilk kez bir yıl içinde karara bağlanan dosya sayısı, gelen dosya sayısından fazla oldu.
bknz:http://www.memurlar.net/haber/332506/ |
21-02-2013, 13:23 | #1061 | |||||||||||||||||||||||
|
16-18 Yaş Aralığında Çalışan Çocuk İşçilerin Çalıştırılma Usulü
bknz:http://www.iha.com.tr/cocuklar-bu-is...z-264415-haber Önemli olan bu yasaklara uyulup uyulmadığının denetlenmesidir ancak, 16 yaşından küçüklerin (okumaları gerekirken) çalıştırıldığı fındık, pamuk vs. toplama işlerinde yapılmayan denetimin, burada da yapılmayacağını şimdiden tahmin etmek güç değil. (Av. E.E.) |
06-03-2013, 10:26 | #1062 | |||||||||||||||||||
|
Anayasa Mahkemesi'nin Trafik Cezası İptal Kararı
bknz:http://gundem.milliyet.com.tr/anayas...92/default.htm |
06-03-2013, 10:29 | #1063 | |||||||||||||||||||||||
|
|
16-03-2013, 15:13 | #1064 |
|
|
21-03-2013, 16:31 | #1065 |
|
Yargıtay hakimi bankacıyı öldürdü
Hakim henüz belirlenmeyen bir nedenle bir bankacıyı tabanca ile vurarak öldürdü. Ankara'da Yargıtay'da tetkik hakimi olarak görev yapan S.T. henüz belirlenemeyen bir nedenle araç içinde tartıştığı bankacıyı tabanca ile vurarak öldürdü. Ankara Emniyeti Cinayet Büro dedektiflerinden alınan bilgiye göre, tetkik hakimi olarak göre yapan S.T., Ovacık yakınlarında Bankacı M.H. ile araçta tartıştı. Bu sırada ruhsatlı tabancasını çıkaran Hakim S.T. Bankacı M.H.'nin başına tek el ateş açtı. M.H. olay yerinde yaşamını yitirdi. Reklam Bu arada Hakim S.T'nin araç kiralarken verdiği kimlik bilgilerinde kendini savcı olarak tanıtması ilk anda kafalarda soru işaretleri yarattı. Yargıtay yetkileri, daha sonra Hürriyet dünyasına yaptıkları açıklamada, S.T adında bir savcıları olmadığını, bankacıyı öldüren kişinin polise "Ben Yargıtay Savcısıyım" diye ifade verdiğini öğrendiklerini açıkladı. Mynet |
21-03-2013, 17:55 | #1066 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu haber henüz net değil. Net olmayan haber için, yorum yapılmazsa iyi olur. Haberin ilk halinde "Yargıtay savcısı" idi, sonra "hakim oldu". Daha sonra aracı kiralayan kişinin, kiralarken kendisini "Yargıtay savcısı" olarak tanıttığı, yazıldı. |
27-03-2013, 23:34 | #1067 | |||||||||||||||||||||||
|
Haber nettir Suat Bey. Hatta HSYK soruşturma izni de verdi Yargıtay hakimi hakkında. |
29-03-2013, 16:41 | #1068 | |||||||||||||||||||||||
|
|
18-04-2013, 23:59 | #1069 |
|
Savcı kendi davasının savcısı oldu
Aydın'ın Çine ilçesinde günlük yayımlanan Çine Madran Gazetesi Yayın Yönetmeni Emin Aydın'ın köşe yazısında kendisine hakaret ettiği iddiasıyla soruşturma başlatan savcının, davanın hem şikayetçisi hem de savcısı olduğu belirtildi. 18 Nisan 2013 Perşembe 14:27 Çine'de günlük yayımlanan Çine Madran Gazetesi Yayın Yönetmeni Emin Aydın'ın köşe yazısında kendisine hakaret ettiği iddiasıyla soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı, davanın hem şikayetçisi hem de savcısı oldu. Soruşturma devam ederken gazeteci Emin Aydın, savcının haber için gittiği olayda "Haber alma hakkını" engellediği ve şikayetçi olduğu konunun savcısı olduğu için "Adil yargılanma hakkının" ihlal edildiğini ileri sürerek, Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundu. Başsavcılık, Aydın'ın şikayetini HSYK'ya bildirdi. Savcı hakkında soruşturma izni vermeyen HSYK, "Cumhuriyet Savcısının kendisinin bizzat mağdur ya da müşteki durumda olduğu bir soruşturmayı yürütmesinin ve sonuçlandırmasının yasal olarak mümkün olduğunu" yazılı olarak bildirdi. Çine Asliye Ceza Mahkemesi'nde 10 Nisan'da görülen ve Cumhuriyet Savcısının hem savcı hem de şikayetçi olarak katıldığı mahkemede, Emin Aydın hakkında üzerine atılı hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle 2 bin 620 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildi. Çine Asliye Hukuk Mahkemes'inde 16 Nisan'da görülen ve Cumhuriyet Savcılarının davacı olduğu tazminat davasında ise Emin Aydın hakkında bin 500'er TL manevi tazminata hükmedildi. Emin Aydın'ın bireysel olarak konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağı öğrenildi. Haber Kaynağı: İHA |
19-04-2013, 00:00 | #1070 |
|
bu günleri de gördük.
|
19-04-2013, 12:19 | #1071 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargı hızlanıyor işte. Eli değmişken kararı da verseymiş. |
19-04-2013, 16:30 | #1072 | |||||||||||||||||||||||
|
asıl sorulması gereken soru savcının ifadesini kim nasıl almış ya da şüpheli savcı tarafından sorgulanırken nasıl sorgulanmış merak ettim doğrusu. herhalde şöyle bir diyalog ortaya çıkmıştır. soruldu; c.savcısı şahsıma karşı yapmış olduğunuz eylemden dolayı burdasınız. bu konu ile ilgili ifade veriniz cevap: valla savcı olduğunuzu bilmiyordum. bilseydim tövbe ki karışmazdım. anaam. bu nasıl bir meslek böle vs... kesin böyle bir diyalog çıkmıştır. |
19-04-2013, 16:44 | #1073 | |||||||||||||||||||
|
Barış Bey, haberde biraz abartı yok mu ? Yani bu kadar da olur mu dedirten cinsten
Takıldığım şu husus haberde abartı olabileceği hissini uyandırdı.
Bildiğin üzere iddia makamı Asliye Ceza Mahkemelerinde ki duruşmalara katılmıyorlar. Acaba burda anlatılmak istenen hem iddianame savcısı hem de şikayetçi olduğu mudur ? Her halukârda çok ilginç yahu ) |
19-04-2013, 19:47 | #1074 | |||||||||||||||||||||||
|
anladığım kadarı ile soruşturmayı yapan savcı ve iddianameyi de hazırlayan aynı savcı. ve bu savcı aynı zamanda dosyanın müştekisi konumunda. asliye ceza mahkemesinde savcı bulunmaz ancak müşteki ile soruşturma savcısı aynı olunca iş biraz garip hale gelmiş. savcı hem müşteki hem savcı nasıl olur bende anlamadım. ama olmuş işte |
30-04-2013, 10:58 | #1075 |
|
4. yargı paketi bugün Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Resmi Gazete linki için TIKLAYINIZ. |
30-04-2013, 12:31 | #1076 |
|
Sayın Akçadağ,
Kanunda dikkatimi çeken ilk değişiklik idari yargı ve askeri idari yargıda "ıslah" imkanı getirilmesi oldu. Saygılarımla |
01-05-2013, 21:10 | #1077 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın KARACA, Algıda seçicilik dedikleri bu olsa gerek, Ben de özellikle TCK m.235'te ki değişikliklere odaklanmıştım. |
21-05-2013, 16:59 | #1078 |
|
Sivas'ın Suşehri ilçesindeki Yazıbağlar Mahallesi'nde oturan B K, komşusu olan ve bal arısı yetiştiren emekli öğretmen M K'ın arılarının çevreye ve kendisine zarar verdiği yönünde Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü'ne şikayette bulundu.
CNNTürk'ün haberine göre; B K'nın şikayeti üzerine gelen memurlar tarafından yapılan işlem sonrasında arı kovanları bulunduğu yerden kaldırıldı. Komşusunun şikayeti sonrasında kovanlarının kaldırıldığını öğrenen emekli öğretmen M K'ın da mahalleden imza toplayarak, B K'nın köpeğinin vatandaşlara saldırdığı yönünde bir dilekçe hazırladığı ve adli makamlara şikayet dilekçesi verdiği ortaya çıktı. Yapılan şikayet sonrasında açılan dava neticesinde mahkeme tarafından B K'ya 100 gün hapis cezası, köpeği Duman'a ise bir yıl kulübede bağlı kalma cezası verildi. Yaşadıklarına şaşırdığını söyleyen B K şunları söyledi: "2012 yılında komşumuz olan emekli öğretmen M K evimizin bahçesinde duran Duman isimli kurt köpeğimin kendisine saldırdığını belirterek benim ve köpeğim hakkında bazı şahitler bulmuş. Veysel Kurnaz'ın ilçede beni ve köpeğimi şikayet etmediği resmi merci kalmadı. Ancak yaptığı şikayetlerden bir sonuç elde edemedi. Bahçemizin yakınında kendisinin 2 kovan bal arıları vardı. Arılar mahalle içerisinde ve bize rahatsızlık verdiği için bende arıların bahçeden kaldırılması yönünde ilçe tarım müdürlüğüne müracaat ettim. Yapılan incelemeler sonucunda arı kovanları bahçeden kaldırıldı. Bunun üzerine M K mahalleden topladığı imzalarla Cumhuriyet Savcılığına benim ve köpeğimin hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Bunun üzerinde açılan dava neticelendi. Dava sonucu bana 100 gün hapis cezası köpeğim Duman'a ise 365 gün kulübede bağlı olarak kalma cezası verildi. Benim mahkemedeki iyi halim göz önüne alınarak cezam 83 güne indirildi. Bu da para cezasına çevrilerek bin 600 TL olarak belirlendi. Komedi filmlerinde olabilecek bir olayı yaşadım. Komşum emekli öğretmen M K'ın arılarının bahçeden kaldırılması sonucu kendisi de bizden böylelikle intikam almış oldu. Bu olayda en çok uysal olan hiç kimseye saldırmayan Duman isimli köpeğime üzülüyorum. İnsan bile ceza aldığı zaman kapalı bir yerde duramıyor. Köpeğim 1 yıl kulübede bağlı olarak kalacak bu beni üzüyor" B K'nın komşusu olan B K, "Duman isimli köpeği biz çok seviyoruz kendisi bugüne kadar ne bize nede başka bir kişiye saldırmamıştır. Yapılan şikayet ve mahkemenin kararı bizce doğru değildir. Bende köpek yetiştiriyorum mahallemizde hiç böyle bir şey duymadık ve görmedik şikayet tamamen saçmalıktır" dedi. kaynak: http://www.odatv.com/n.php?n=kopege-...pis-2105131200 |
21-05-2013, 23:51 | #1079 | |||||||||||||||||||||||
|
Sanırım köpekçik kravat takıp duruşma salonunda boynunu bükmediği için cezasında indirime gidilmemiş. Şayet köpek temyiz yoluna giderse kararın bozulacağını düşünüyorum. Gerekçelerim: 1. Müdafi talep edip etmediği sorulmamış, barodan bir müdafi atanabileceği hatırlatılmamış, bilmediği bir dilde yapılan yargılamada bir tercüman atanmamış, 2. Hüküm verilmeden evvel duruşmada hazır edilip son savunması alınmamış, 3. Köpeğin iyi hali, daha önceden sabıkasız oluşu ve en önemlisi de yaşı dikkate alınmamış, 4. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması imkanından faydalanmak isteyip istemediği sorulmamış, 5. Ayrıca yargılamanın Sivasta yapılması, Alman Çoban Köpeğinin tarafsız bir şekilde yargılandığı izlenimi vermiyor, yargılamanın selameti için başka bir şehre alınması gerekirdi. |
23-05-2013, 07:08 | #1080 |
|
Posta Hizmetleri Kanunu bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |