30-12-2008, 23:57 | #61 |
|
Avukat müvekkilinin doğrularına gereksinim duymaz; kendi doğruları vardır. Bu nedenle avukat bir işi neden göstermeden reddedebilir.
|
31-12-2008, 02:09 | #62 | |||||||||||||||||||||||
|
Alıntının kaynağı: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=2240 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7961 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11208&page=2 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3720 Savunmanın sınırları ve avukatın kendi kendisini müvekkilinin doğruları ile ne derecede özdeşleştirebileceği konusu THS’de bir hayli tartışıldı. Yukarıya aldığım linkler savunmanın görev ve sınırlarını açıkça belirtiyor bence. Olay bir hayli karışık, ama her avukatın en sonunda kendi kendisine şu soruyu sorması gerekir diye düşünüyorum, ‚adaletin ve hukukun tecellisi için mi çalışacağım yoksa adalet ve hukuk kavramlarını müvekkilin menfaatlerine feda mı edeceğim". Not: Yasaların vermiş olduğu bir hakkı kullanmayı ve yeri geldiğinde susma hakkını kullanmayı yalan olarak değil, yasaların verdiği savunma hakkının bir parçası olarak görüyorum. Bir de ‚müvekkilimin dorğruları için yalan söylerim’ diyenlerin bu yalanın veya yalanların nerede sona erecekleri konusunda düşünmelerini istiyorum. Sınır nerede sahiden? Kanıtlanmış gerçekleri göz ardı etmekte mi? Yalancı şahit bulmakta mı? Saygılarımla |
31-12-2008, 13:29 | #63 |
|
Avukatlar yalancımıdır ?.. Yada şöyle demek daha doğru avukatlar mesleklerini icra ederken yalana başvurur mu? Bu konuda fikir ve görüşlerini belirtenlerin mesajlarını okudum. Bende başka bir açıdan bakmak istiyor; Ceza ve hukuk davalarında avukatın konumu nedir yalan söylesi ne değişir ?
|
31-12-2008, 13:31 | #64 |
|
Evet ceza ve hukuk davalarında avukatın konumuna farklı bakmak gerekir.Bunat katılıyorum.Ayrıca herkese iyi bir yıl diliyorum.Seneye görüşmek üzere hoşçakalın
|
06-02-2009, 12:26 | #65 |
|
Bugün ben de sanıyorum bir hakimimiz tarafından müştekisi olduğum davada yalancı yerine konuldum. Olayı sizlerle paylaşmak istiyorum;
Uzlaşmacı olarak atandığım bir dosyada uzlaşmak isteyen tarafları aradım. Günlerden Cuma idi. Telefonda Pazartesi günü şu saatte şu mekanda uzlaşma toplantısı yapmak için davet ettim. Uzlaşmanın tarafları bir bayan ve erkekti. Bayan hiddetle "benim telefonumu nereden buldun?" dedi. Ben de yeniden uzlaşmacı atandığımı telefonunu savcılığın verdiğini ilettim kendisine. "Hangi savcı verdiyse telefonumu onu şikayet edeceğim." dedi. Ben de yeniden uzlaşmayı kendisinin istediği için beni atadıklarını anlattım. Her neyse anladığı inancı ile pazartesi günü görüşmek üzere sözleşerek telefonu kapattık. Konuşmamızın ertesi günü elemanım ile dosyalarımızı gözden geçirdiğimiz esnada telefonum çaldı. Telefondaki bey, "avukat mısın?" diye sordu. "evet, buyrun" dedim. "Sen dün benim kardeşimi aramış ve sizi uzlaştıracağım diye tehdit etmişsin" dedi. Ben de "beyefendi böyle tehdit mi olur? Siz kimsiniz bu arada?" dedim. "Benim adım X, beni görüdüğün yerde tanırsın, senin kafanı kopartır öldürürüm" dedi bağırarak. Ben de "beyefendi, siz ne dediğinizin farkında mısınız sizi bir şikayet edeyim de görün" dedim. O da "şikayet etmezsen şerefsizsin" dedi ve telefonu kapattı. Ben de o sinirle gidip şikayetçi oldum. Aradığı numara da cep telefonumda çıkmıştı. Yanımda da tanığım vardı. Zira adam o kadar bağırmıştı ki elemanım söylediklerini duymuştu. Her neyse ifadelerimiz alındı, şüphelinin sesini kasede alıp bana teşhiş ettirdiler, Uzlaşmacı olarak atandığım bayanın kardeşinin adı da X çıktı, aranan telefon numarası bir telekom bayisine ait çıktı. Ardından kamu görevlisini tehdit ve hakaretten dava açıldı. Bugün ilk celsesi vardı ve hakim bey " bana pek inandırıcı gelmedi" dedi. Ben de kaldım öylece, bir tarafımdan böyle bir senaryoyu nasıl uydurayım yahu? sonuç BERAAT. Tabii ki temyiz edeceğim kararı. Ancak beni burada en çok sinirlendiren hakimin tavrıydı. Resmen yalancı yerine konuldum... |
06-02-2009, 19:28 | #66 |
|
Avukat olduğu iddasında bulunan bazı kişiler -kimilerine göre hepsi- adaletin terazini bir şekilde bir yerinden bir gün yakalayınca her nedense! terazinin kantarını bozabilmek adına elinden geleni geri bırakmıyor ve bunu yıllarca süren meşakatli eğitimin + stajın arkasından belki de binbir zorlukla aldığı ruhsatnamesine dayarak, avukat sıfatını kullanarak yapıyor.
Yüzbin türlü prosedür ve usuli işlem gerektiren konularda yeri geldiğinde şeklin esasın önüne geçtiğini söylemek nasıl bir meslek gereği ise, kasten cana kıyan birini pirüpak göstermeye çalışmakta öyle bir meslek rezaletidir. Oysa kendisi de bilmektedir ki; avukat yargının sacayaklarından birisidir. Maddi gerçeği ortaya çıkarmada-hele ki kamu yararı gözetilen durumlarda- hakim ve savcının gayedaşıdır. Nitekim okuduğu okullarının giderleri, yattığı yatağın bedeli hep bu mazlum ve sefil halkın- ki her ne kadar bu rezaleti çıkartmayı maddi manevi onlar istesede- kursağından geçmeyen vergiler oluşturmaktadır. Meslek buyüklerinden Rousse'a ölmeden önce talebeleri neden bu kadar bilgili ve yetenekliyken sefalet içinde yaşadığını sorduklarında:" Önüme keselerce altın attılar." " Ama almak için eğilmek gerekirdi" yanıtını vermiştir. Müvekkilin savunma hakkının kutsal olduğu tartışma konusu dahi edilemez, edilmemelidir. Tıpkı avukatlarında özel uyuşmazlıklarda vekil, ceza uyuşmazlıklarında yardımcı-ki vekilden apayrı bir kavramdır- oldukları gibi. Avukat suç ortağı veya müvekklilin menfaat ortağı değildir. Eğer bu toplumda hep beraber yaşıyorsak, özellikle biz aydınlar sorumluklarımızı üzerimizden atarak refah günlere ulaşamayız. En saygın meslek grubu mensuplarının dahi birbirinin gözüne güvenmeden baktıkları bir ülkede hangi kutsal değerden hangi ahlak anlayışından bahsedilebilir. Eleştrilerim aynı zamanda kendime de. Ama kendini bilmek gereğini unutmadan ve unutturmamak üzere. Saygılarımla. |
02-03-2010, 10:37 | #67 |
|
Her meslek için aynı soru sorulabilir:
İstatistikçi yalancı mı? Halkla ilişkiler uzmanı? Diplomat? Tüccar? Kübist ressam? “Bütün renkler aynı hızla kirleniyor” diyen şair? Alıngan olmamak lazım. |
02-03-2010, 21:32 | #68 |
|
Herkesin hayatında bir yalan vardır
Yağmur yağıyor tüm İzmir' .Sokaklar yıkandı,evler ve ağaçlar da...İnsanların ruhundaki yalanı,iki yüzlülüğü,fesatı,kahpeliği...yıkayamadı,ne yazık ki...Keşke,her yağmur yağdığında İZMİR'E ve BAŞKA şehirlere,insanları da yıkayıp arındırabilse...İnsanlar kendi dışlarını yıkayabiliyor ama içlerini yıkamayı beceremi...yor.SEVGİLİ Yağmur bunu benim için yapar mısın?
Doğanın Kanunda var yalan herhalde |
03-03-2010, 10:47 | #69 |
|
Avukat neden yalancı olsun ki,müvekkillerinin konusuna göre bir yaklaşım sergilerler buna göre bir yol izlerler.Yalanı bir mesleğin üzerine yapıştırmak da o mesleği icra eden herkesi rencide eder.
|
05-04-2017, 22:50 | #70 | |||||||||||||||||||||||
|
Budur işte!
Ben bu muhtesem yoruma yurekten EVET diyeceklerin oraninin oldukca dusuk oldugunu dusunuyorum, su ana kadar ki gozlem ve tecrubelerime gore.
Bu nedenle baro uyesi oldugum halde avukatlik yapmiyorum, hic te dusunmedim, cunku ofisime gelenlerin coguna hadi kardesim, anca gidersin, baska avukat bul deme olasiligim %100 idi! Avukat oldugum halde basima gelen 3 olayda avukatlik faciasi yasadim, bunun adi sanssizlik olamaz, adi belli. KARDESLERIM, zamaniniz SINIRLI ise EK DAVA ALMAYIN lutfen, ve ne kendi adiniza ne de muvekkil adina da asla YALAN SOYLEMEYIN, GERCEGI SAKLAMAYIN. Muebbetlik kisiyi 10 yil ile kurtarmak marifet degil, utanilacak bir seydir, MAGDUR nerde bu durumda, ona ne oluyor, ölmüs ise yakinlarina ne oluyor?
|
10-04-2017, 15:19 | #71 |
|
"Tek bir gerçek vardır o da canlıdır, bu nedenle değişen bir çehresi vardır." Franz Kafka.
Biz avukatlar gerçeğin o andaki görünüşünü tarif ederiz sadece. |
19-04-2017, 15:18 | #72 |
|
Gerçeklikler üzerinden yorum yapmak gerektiğinde ; Adalet’e ulaşmak için hepimizin birer ideal peşinde koşmakta olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Adalet nihai anlamda bir idealdir ve en iyi olana doğru yol almakta olan yolcularız. Bu yolculukta bizlere düşen en iyi şekilde rehberlik yapmaktır. Ancak yapılmakta olan görev ve bilinci ne olursa olsun toplumsal,psikolojik,sosyolojik gerçekliklerden de etkilenildiğini kabul etmek zorundayız. Müvekkil adayı önümüze geldiğinde ‘’ Ne pahasına oluşa olsun başarı istiyorum’’ dediğinde verilmesi gereken cevap önem arz etmektedir.
Varım-yokum ikileminde öznel dürüstlük ön plana çıkmakta ve bizleri tartan teraziye dönüşmektedir. Müvekkilin yalan söylemesi ile yalan söylemeye mesleki donanım ile teşvik edilmesi arasında hiç fark yoktur. Gerçeği aramak Avukatın görevi değildir savunması yaparak arınmaya çalışamayız. Kişisel tecrübe ile sabit olduğu üzere ; uzlaşma yollarının meslektaşlarım tarafından kapatıldığını, davadan dava doğurmak gayreti ile hareket edildiğini ve çıkmaza sürüklenen insanların keşkeler ile dolduğuna da şahit olmuş olmak üzücü ise de etki tepkiyi doğurur ilkesini de göz ardı etmeksizin yarının yapı taşlarını ördüğümüzü ve Adalet idealine yaklaşmak için ne kadar kişisel çaba sarf ettiğimizin muhasebesini yapmak zorundayız.. Adaletin saç ayağından biri olduğumuzu her defasında haykırmaktan geri durmazken Avukat’ın yalan söylemesi algısı ile nasıl baş edeceğimizi sorgulamak yanında yalan ve teşvikler önünde duvar olmamız gerektiğine inanıyorum. ‘’ Adaletin kestiği parmak acımaz ‘’ diyen bir toplumun üyeleri olarak ,‘’ parmağım asla kesilmemeli’’ sözüne evrilmeye izin verilmeden kamu vicdanını öncelikle içimizde hissederek mesleğimize mesai harcamalıyız… Adalet Mülkün Temeli ise Avukatlarda bu temel de harç olmalıdır.. Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı | Av.Mehmet Saim Dikici | Hukuk Sohbetleri | 71 | 05-04-2016 15:17 |
Avukat | Kıvılcım | Hukuk Sohbetleri | 8 | 10-12-2008 15:15 |
Avukat özdeyişleri :))) | ISIL YILMAZ | Site Lokali | 18 | 08-10-2008 10:55 |
İstanbul-Avukat... | Av.Duygu Keleş | Adliye Duvarı | 0 | 18-12-2006 10:59 |
Yalancı Şahitlik | hislim | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 14-09-2005 16:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |