Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukat Ömer Kavili'nin yargılanmasına ilişkin duruşma tutanakları

Yanıt
Konu Notu: 8 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2011, 10:23   #61
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Evet, evet. Doğru söylüyorsunuz Sn.Ergin. Söz, avukatların erdemin mümessili olduğunu ifade ediyor.

Ben de size katılıyorum, yanılma payı bırakmıştım; yanılmışım.

Sözün manası bahsettiğiniz minvaldedir. Sn.av.yağmur deniz'den de tekrar özür dilerim.

Son tahlilde, üye imzasının da ne kadar anlamlı olduğunu ve beğendiğimi ifade ediyorum.

Saygılarımla.
Rica ederim özre gerek yok.Avukatlık mesleğinin basit gösterilmeye çalışıldığı son dönemlerde güzel bir üye imzası olarak bir meslektaşımdan kopya çekmiştim.
Bu arada bizler de sayın kavili gibi usul kurallarını gereği gibi uygulamaya başlasak mı? bazen öyle meslektaşlar görüyorum ki bırak otur kalkı duruşma boyunca ayakta duruyorlar.Mazaallah bel fıtığı olacağız.
Old 29-03-2011, 10:49   #62
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
bazen öyle meslektaşlar görüyorum ki bırak otur kalkı duruşma boyunca ayakta duruyorlar.
Bu meslektaşlarınız kalkmamak için oturmamaktadır.

Aslında sürekli ayakta durulması da hakimleri rahatsız etmektedir. Konuşanın ayakta durmasını ve diğer herkesin oturmasını isterler ki kimin konuştuğunu kolayca anlayabilsinler. Bu rahatsızlık özellikle kalabalık taraflı davalarda önem kazanır.
Old 29-03-2011, 15:05   #63
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Dr. Fuat ŞENOĞLU;

şeklindeki, Sayın Ömer KAVİLİ'nin katılmış olduğu duruşmalara ilişkin ifade ettiğiniz sözlere katılmıyorum.

Bu arada önemle ifade etmeliyim ki birikimlerinizi THS'de paylaşıyor olmanızdan çok memnunum ve sizi ilgiyle takip ediyorum. Avukat üyelerin yoğun bulunduğu bir sitede sizi "avukat düşmanı" olarak lanse etmek gibi bir niyetim de kesinlikle yok. Zira siz, hakim, savcı ve avukatları bir bütün halinde değerlendiriyor ve "hukukçu" paydasına çoğu zaman dem vuruyorsunuz.

Ancak sunulan tutanakları alelade, sıradan bir yargılamaya ilişkin tutanaklar olarak görüyor oluşunuza katılamayacağım. Son paylaşılan tutanağı da dikkatle inceledikten sonra bütün ülkelerde ve dahi Türkiye'de usule ilişkin bu şekilde mücadeleler (kelimeyi özenle seçtim)verildiğine ihtimal vermediğimi belirtmeliyim.

Saygılarımla..


Sayın Ekici, ben hiç kimsenin ve grubun düşmanı değilim, öyle olması da olanaklı değildir. Kendini bilen ve belirli düzeyde olan bir hukukçunun böyle düşünmesi de ussal ve etik olamaz zaten. Ben sadece kendimce yanlış gördüğüm hususları belirtmeye çabalıyorum. Eleştirdiğim davranışları, hangi meslekten olursa olsun ve her kim yaparsa yapsın yine eleştiririm. Kısaca söylemek istediğim şey şudur: Profesyonel bir hukukçu olarak, tutum ve davranışlarımız hukuk içerisinde olmalıdır...

Saygılarımla.
Old 29-03-2011, 21:54   #64
Mozkul

 
Varsayılan

Sayın Kavili'nin bu siteye eklediği duruşma tutanaklarında göstermeye çalıştığı durum tam da Sayın Şenoğlu'nun son mesajında belirttiği gibi;

Profesyonel bir hukukçu olarak, tutum ve davranışlarımızın hukuk içerisinde olması gerektiğidir.

Saygılarımla.
Old 20-04-2011, 22:45   #65
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Duruşma yarın 21.04.2011 Perşembe 13.oo KARTAL 2 AĞIR CEZA


Arkadaşlar,

Sanık olarak yargılandığımız davaların duruşması

Duruşma yarın 21.04.2011 Perşembe 13.oo KARTAL 2 AĞIR CEZA

dinleyici, gözlemci ve savunmanlara hazırdır.

Saygılarımla.


Ömer Kavili
Sanık
0532 322 00 23


" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Old 21-04-2011, 15:51   #66
üye34660

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım ve hemşehrim Sayın Kavili, sanırım unuttunuz, iddianameyi ekleyecektiniz. Anımsatmak istedim. Ama tabi ki özel olduğundan takdiri size bırakıyorum...

Saygılarımla.
Old 21-04-2011, 17:27   #67
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Değerli meslektaşım ve hemşehrim Sayın Kavili, sanırım unuttunuz, iddianameyi ekleyecektiniz. Anımsatmak istedim. Ama tabi ki özel olduğundan takdiri size bırakıyorum...

Saygılarımla.

Evet, ben de sizin gibi bekliyorum. Sayın Kavili muhakkak iş yoğunluğundan unutmuştur.

Saygılarımla.
Old 23-04-2011, 17:48   #68
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Mahkeme Heyeti Dava Dosyasından Çekildi

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Değerli meslektaşım ve hemşehrim Sayın Kavili, sanırım unuttunuz, iddianameyi ekleyecektiniz. Anımsatmak istedim. Ama tabi ki özel olduğundan takdiri size bırakıyorum...

Saygılarımla.

Değerli meslektaşlarım,

İddianameyi word olarak hazırlattıktan sonra siteye aktaracağım.

21 Nisan 2011 günlü duruşmada MAHKEME HEYETİ DAVA DOSYASINDAN ÇEKİLMİŞTİR.

Bilgi ve eleştirilerinize saygılarımla.


Ömer Kavili 15638
0532 322 00 23

Halen sanık durumundaki avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Old 24-04-2011, 14:55   #69
üye34660

 
Mutlu

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Değerli meslektaşlarım,

İddianameyi word olarak hazırlattıktan sonra siteye aktaracağım.

21 Nisan 2011 günlü duruşmada MAHKEME HEYETİ DAVA DOSYASINDAN ÇEKİLMİŞTİR.

Bilgi ve eleştirilerinize saygılarımla.


Ömer Kavili 15638
0532 322 00 23

Halen sanık durumundaki avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "




www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF


Sayın Kavili, duruşma tutunaklarını Word olarak hazırlatmadan mı siteye aktarıyorsunuz? İddianame ile duruşma tutanakları arasında böyle bir fark mı var? Duruşma tutanakları hemen ekleniyor da, merakımı bağışlayın. Gerçi çok merak iyi değildir ama...
Old 24-04-2011, 18:56   #70
dogukansavas

 
Varsayılan

Türkiye'deki ceza yargılamalarının tutanaklarından oluşan bir derleme yayınlansa herhalde durumumuzun nasıl içler acısı olduğunu, hakimlerimizin ((özellikle savcıları yazmıyorum) çoğunun kudretinin bilgisizlikle birleşince nasıl hukuk dışı ve hatta üzülerek söylüyorum vahim olaylara sebep olduğunu görmüş oluruz.

Bu tutanklarda işte bu derlemede yer alabilecek cinsten.
Old 27-04-2011, 17:53   #71
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan İddianamedir

T.C.
KADIKÖY
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
Bakanlık No : 2010/1165 B.M
Soruşturma No : 2010/19578
Esas No : 2010/7184
İddianame No : 2010/311

İ D D İ A N A M E
KADIKÖY AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

DAVACI : K.H

İHBAR EDEN : KARTAL 5. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

SUÇTAN ZARA GÖREN : P. K. Kartal Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapar.

ŞÜPHELİ : ÖMER KAVİLİ

MÜDAFİİ : Av. BORAN ÇİCEKLİ.(32472)

SUÇ : Kamu görevlisine görevden dolayı alenen hakaret.

SUÇ TARİHİ VE YERİ : 28/05/2009 İSTANBUL/KARTAL

SEVK MADDESİ : Türk Ceza Kanunu’nun 125/3a-4 maddeleri uyarınca


Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.04.2010 gün ve 2009/12642/26907 sayılı yazılarına ekli 18.04.2010 tarihli Bakanlık olur’u taşıyan düşünce örneği gereğince evrak ve eklerinin incelenmesinde;

Avukat Ömer KAVİLİ’nin;
Müdahil-sanık sıfatıyla takip ettiği Kartal 5.Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/479 esas sayılı davasının 28/05/2009 tarihli duruşmasında, dava konusu ile uyuşmazlık ile ilgisi de bulunmamasına rağmen, iddia makamını temsil eden Cumhuriyet Savcısının kastederek “Devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olamayan iddia makamı” şeklinde iddia makamı savunma sınırlarını aşma mahiyetinde beyanda bulunduğu,

Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, olayın mahiyeti ve gelişimi de dikkate alındığında bu konudaki değerlendirme ve takdirin yargı merciine ait olduğu, dolayısıyla isnat edilen eylemin kavuşturmaya gerektirir mahiyette olduğu,

Soruşturma dosyası kapsamı ile kısmen Kartal Cumhuriyet Başsavcılığın bildiriminden anlaşılmıştır.

Av. Ömer KAVİLİ’nin savunmasının mevcut delillerle birlikte ilgili mahkemesine değerlendirilip taktir olunmak üzere Kovuşturma yapılması gerekli görüldüğünden;
Kamu görevlisine görevden dolayı alenen hakaret suçundan eylemine uyan TCK’nun 125/3a-4, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,

Hakkındaki son soruşturmanın suç yeri itibariyle Kartal Ağır ceza Başkanlığında açılıp duruşmanın bulunduğu hal üzerinden yapılmasına karar verilmesi Kamu adına iddia ve evrak Kadıköy Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına tevdi olunur. 05/05/2010


Nihat ÇAKAR
Cumhuriyet Başsavcı Vekili


----------------- 0 0 0 --------------------


Değerli meslektaşlarım,

İddianame word olarak hazırlanmıştır.

Bilgi ve eleştirilerinize saygılarımla.


Ömer Kavili 15638

0532 322 00 23

Halen sanık durumundaki avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "




www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Old 27-04-2011, 17:57   #72
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Olay günkü duruşma tutanağı

T.C
KARTAL
5. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ


DURUŞMA TUTANAĞI

DOSYA NO : 2009/479
DURUŞMA TARİHİ : 28/05/2009
CELSE NO : 1.

HAKİM : A. B. 26181
CUMHURİYET SAVCISI : P.K 20852
KATİP : SÜHEYLA HELVACI MALLI 97003


Belirli gün ve saatte 1. Celse açıldı. Açık yargılamaya başlandı.
Sanık E. Ü.ve vekili Av. Ömer Kavili geldikleri görüldü.
Sanık Ş. M.vekili Av. Ali Küver geldikleri görüldü.
Katılan sanık vekili Av. Ömer Kavili diğer katılan sanık vekili Av. Ali Küver karşı taraf vekili olduğunu, iki vekilden birin müşteki tarafında diğerini sanık müdafii tarafında durması gerektiğini ayrıca müvekkilin katılan sanık E. Ü.’in yanında durması gerektiğini, bu usulle yargılamanın başlatılmasını bu konuda karar verilmesi gerektiğini ifade etti.
Gereği düşünüldü, talep Gibi;
Sanık E. Ü.’in katılan sıfatı olmakla birlikte sanık olarak yargılandığı diğer sanık Ş. M. katılan E. Ü.ile aynı sıfatı haiz olduğu, duruşma salonunda sanıklar için özel bölüm bulunduğu ve sanıkların bu bölümde durmaları gerektiği katılan sanık Ş. M.ile katılan E. Ü.vekillerinin her ikisinin de aynı sıfata haiz oldukları, bu nedenle yan yana durabilecekleri nedeniyle sanık E. Ü.’in duruşma salonunda sanık yerine alınmasına, diğer iki avukatın ise yan yana durmalarına karar verildi. Tefhimle açık yargılamaya devam olundu.

Katılan sanık vekili Av. Ömer Kavili: Şu anda mahkeme hakimi olarak sizin verdiğiniz karar yasal dayanağı bulunmadığı, CMK 219 ve 222. Maddelerinde zabıtta neler yazılması gerektiği belirtilmiştir. Yine CMK. nın 28 ve 31. Maddelerinde zabıt katibinin reddi müessesesi müstakil olarak düzenlenmiştir, zaptı zabıt katibi tutar, bu nedenle benim söylediklerimi zabıt katibinin bire bir yazması gerekir, hakimin söylenenleri tekrarlayıp yazması yasada yoktur, yasa tam tersine yargıcın tek başına tutanak tutmasına izin vermemiştir. Yargıtay da bu nedenle önüne giden dosyayı bir zabıtta zabıt katibinin imzası bulunmaması nedeniyle bozup göndermektedir. Bu bir bozma nedenidir, zaptı hakim düzenleyecek olsa idi zabıt katibinin rolü olmadığı gibi onun reddi müessesesi de yasada yer almazdı.

Önceki duruşma safhasında hüküm verilir iken salon boşaltıldı ancak iddia makamındaki Cumhuriyet Savcısı kürsüden inmedi, salonu terk etmedi, devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olmayan iddia makamı yerinde kalmıştır. bu konuda kararın müzakeresi sırasında içerde kalmıştır, bu konuda bakanlığın 30/07/2006 tarihli Fahri Kasırga imzalı genelge yayınlanmıştır, biz baro üyeleri ve avukatlar olarak kanunun bire bir uygulanmasından yanayız, bunu istiyoruz, itirazlarımızı yaptık, bunu sağlamak yargıca ödevdir, yargıç 27 yıldır duruşma yaptığını, Av. Ömer Kavili’nin kendisi için diğer avukatlardan farklı olmadığını ifade etmesine rağmen geleneklere bağlı ve değişen kanun hükümlerini uygulamayıp genelgelere (dahi -AvÖK.) uygun davranmamaktadır, bu nedenle bir önceki yargılama aşamasında karar sonrasında mahkeme yargıcını şikayette bulunduk, mahkeme yargıcı 26181 sicil numaralı A. B.’’ın tarafsız olamayacağını, aramızda kendisi ile husumet bulunduğunu belirterek reddediyoruz dedi.
Devamla; ayrıca hüküm fıkrası okunurken biz avukatlar, sanıklar ayağa kalktık ancak iddia makamında bulunan Cumhuriyet Savcısı CMK 231/ son ve 223 maddeleri gereği ayağa kalkması gerekir, bunu yargıcın sağlaması gerekirdi, yargıcın görevi durumu kurtarmak yada devleti kurtarmak değildir, bu nedenle reddediyoruz, dedi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ İSTEM GİBİ:
1- Katılan E. Ü.vekilinin mahkeme hakimini reddetmiş olması karşısında mahkeme hakiminin tarafsızlığından şüpheye düştüğü anlaşılmakla bu konuda karar verilmesi için dosyanın Kartal Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine
2- Bu nedenle duruşmanın 02/07/2009 günü saat 14:00 bırakılmasına karar verildi. 28/05/2009
Katip 97003 Hakim 26xxx

----------------------- 0 0 0 -----------------------------


Değerli meslektaşlarım,

Olay günkü Duruşma Tutanağı word olarak hazırlanmıştır.

Bilgi ve eleştirilerinize saygılarımla.

Ömer Kavili 15638

0532 322 00 23

Halen sanık durumundaki avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "


www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Old 27-04-2011, 18:26   #73
Gemici

 
Varsayılan

Sonunda meşhur iddianameyi"de okuduk!
Bence önemli olan "iddianame,iddianame" diye bagirmaktan ziyade, iddianame ve savunmanin birlikte degerlendirilmesi.
Iddianame var, savunma var.
Buyurun tarafsiz ve objektif "hukuki degerlendirmeye"

Saygilarimla
Old 27-04-2011, 19:03   #74
Admin

 
Varsayılan

Duruşma zaptı:

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Önceki duruşma safhasında hüküm verilir iken salon boşaltıldı ancak iddia makamındaki Cumhuriyet Savcısı kürsüden inmedi, salonu terk etmedi, devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olmayan iddia makamı yerinde kalmıştır. bu konuda kararın müzakeresi sırasında içerde kalmıştır,

İddianame:
Alıntı:
Avukat Ömer KAVİLİ’nin;
Müdahil-sanık sıfatıyla takip ettiği , dava konusu ile uyuşmazlık ile ilgisi de bulunmamasına rağmen, iddia makamını temsil eden Cumhuriyet Savcısının kastederek “Devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olamayan iddia makamı” şeklinde iddia makamı savunma sınırlarını aşma mahiyetinde beyanda bulunduğu,

Kamu görevlisine görevden dolayı alenen hakaret suçundan eylemine uyan TCK’nun 125/3a-4, 53 maddeleri gereğince cezalandırılmasına,
Bu konuyu (veya davayı) baştan itibaren takip etmiş değilim ve doğrusunu söylemek gerekirse iddianame ve duruşma zaptı gelinceye kadar da olayın ne olduğu konusunda neredeyse hiçbir fikrim yoktu . Ancak yukarıda aktarılan zabıt ve iddianamede maddi bir hata vs. yoksa, alıntıladığım iki paragraf bu uzun konunun bana göre özeti mahiyetinde gözüküyor.

Naçizane olarak bu kendi çıkardığım özeti yorumlayacak olursam, kullanılan ifadede suç unsuru ve özellikle de hakaret kastı ben kendi adıma görebilmiş değilim.

Görünen o ki ifadenin hakaret niteliğinde olup olmadığı ancak Hukuk Fakültesi Ceza Kürsüsü öğretim üyesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi ve Türkçe Öğretmenliği öğretim üyesi vs. uzmanlardan oluşan bir bilirkişi heyeti tarafından sonuca bağlanabilecek gibi.
Old 27-04-2011, 19:24   #75
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

"devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olmayan iddia makamı yerinde kalmıştır."

Kesinlikle Sayın Admin'e katılıyorum. İddia makamının savunma makamından tek farkı devletten maaş almasıdır. Söylenen sözün tek anlamı bu.

Bir bardak suda fırtına koparmak bu olsa gerek.
Old 27-04-2011, 19:40   #76
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yargılaması devam eden bir davanın özüne ilişkin bir düşünce beyan etmek istemiyorum.

Sayın Av. Hakan EREN konuyu açarken şöyle demiş:

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Üstad Kavili'nin yargılandığı davaya ait duruşma tutanaklarını, sanık hakları, savunma makamının konumu, Avukatlık Meslek Kuralları ve CMK açılarından değerlendirmek ve istifade etmek adına sitede yayınlamanın faydalı olacağını düşünüyoruz.

Sanığın yerinin avukatlarının yanı olduğu, savunma yaparken ya da mahkemeye hitaben talepte bulunurken ayağa kalkmanın zorunlu olmadığına dair kuralların nasıl işletildiğine dair mükemmel bir örnek.

Bence de, iddianame ve devam eden yargılamanın sonucu önemli değildir. Duruşma tutanaklarından anlaşıldığı kadarı ile (zira sayın Av.Ömer Kavili'nin duruşma zabıtlarının tutulması ile ilgili haklı itirazları da var) ben burada, ulusal ve uluslararası mevzuata dayandırılmış, CMK'nun uygulanması ve yargılamanın taraflarının hakları açısından, alışılagelmiş hatalı ve yasal dayanağı olmayan uygulamaların sona erdirilerek, çağdaş ceza hukuku anlayışı çerçevesinde hareket edilmesi taleplerini görüyorum. Bu açıdan tutanaklar, görülmekte olan davadan bağımsız bir öneme sahip diye düşünüyorum.
Old 27-04-2011, 19:52   #77
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Memleketimin celse zabıtları...

Ya da sevdiğim ifadesi ile "duruşma tutanakları"...

O tutanaklar ki, %99,99'u YALANLA BAŞLAR.

Yalanla başlayan bir duruşma tutanağı (- ki ne ironiktir, aksi mahkeme kararı ile kabul edilinceye kadar geçerli ve doğru addedilirler) gerçeği ne kadar yansıtabilir?

O tutanaklar ki, gerektiğinde söylenmişi söylenmemiş, söylenmemişi söylenmiş yapar.

Aynen memleketimizin yüksek bir kurulunun ifadesi gibi: "Kurul sadece erkeği kadın, kadını da erkek yapamaz."

Konu dağıldı; başa dönelim, nedir bu YALAN?

"Belli gün ve SAATTE duruşma açıldı." Yalanı.

Yalan, vallahi de billahi de yalan.

İşte bu duruşma tutanaklarından, soruşturmalar doğar, davalar doğar doğar da doğar...

Ama olsun, yalanla mücadele etmek daha kolaydır; zor olan gerçekle yapılan mücadeledir.
Old 27-04-2011, 20:06   #78
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Davanın açılmasına sebebiyet veren, savunmanın sanığı savunurken asıl kendini savunmak zorunda kalması yargılamanın eşitlerinden biri olduğunu ifade etmek zorunda kalmasıdır.

Açılan davanın yargılama süreci ile aynı durum, izah devam etmekte..

Mevcut dava içinde dahi olsa, olması gereken üzerinde kafa yormanın değerli olduğunu düşünüyorum. Emeği geçen tüm hukukçulara teşekkür ediyorum.

Saygılarımla,
Old 27-04-2011, 20:53   #79
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Memleketimin celse zabıtları...

Ya da sevdiğim ifadesi ile "duruşma tutanakları"...

O tutanaklar ki, %99,99'u YALANLA BAŞLAR.

Yalanla başlayan bir duruşma tutanağı (- ki ne ironiktir, aksi mahkeme kararı ile kabul edilinceye kadar geçerli ve doğru addedilirler) gerçeği ne kadar yansıtabilir?

O tutanaklar ki, gerektiğinde söylenmişi söylenmemiş, söylenmemişi söylenmiş yapar.

Aynen memleketimizin yüksek bir kurulunun ifadesi gibi: "Kurul sadece erkeği kadın, kadını da erkek yapamaz."

Konu dağıldı; başa dönelim, nedir bu YALAN?

"Belli gün ve SAATTE duruşma açıldı." Yalanı.

Yalan, vallahi de billahi de yalan.

İşte bu duruşma tutanaklarından, soruşturmalar doğar, davalar doğar doğar da doğar...

Ama olsun, yalanla mücadele etmek daha kolaydır; zor olan gerçekle yapılan mücadeledir.

Tutanaklarda ve hatta iddianamede bir çok ifade hatası mevcut.

Sayın Kavili, belli ki "Yargılamada savcının savunma avukatından tek farkı devletten maaş almasıdır..." demek istiyor, duruşmada da belkide aynen böyle demiştir. Ama tutanakta yarım yamalak yazılan ifadeler, yanlış anlaşılmaya müsait bir hal yaratmış.

Bu davadan çıksa çıksa sadece içtihat çıkar, başka da bir şey çıkmaz.
Old 28-04-2011, 08:14   #80
halit pamuk

 
Varsayılan

Böyle durumlarda ceza davası açılması aslında sanık lehinedir. Ceza davası aynı zamanda aklanma davasıdır. İddiaların tartışılıp sonuca ulaştırılmasıdır. Zaten Ömer Kavili'nin istediği şey de kelimelerin anlamını bulmasıdır, kelimelerin havada uçuşması değil; resmiyete, kayıtlara girmesidir.

Öğrendiğim bir şey var ki; her türlü düşüncenin savunulmasına, söylenmesine müsaade etmek gerekiyor. Düşünce ve ifadelerden korkmamak gerekiyor. Örneğin Bruno'nun CEZALANDIRILMASINA ilişkin kayıtlar bulunmuş. Bruno bugün yaşayan herkesin gözünde onurlu bir insandır, efsanedir. Onun ne kadar haklı olduğunu onu yakanlar 100 yıl sonra anlamışlar. Biz ise sadece ders çıkarmak kalıyor..

Yasaklanan, engellenen, yok edilen düşünceler, zamanla eyleme, eylemden teröre, terörden ölüme ve yıkıma götürmektedir. Ama söylenmesi izin verilen şey gitmesi gereken yere kadar gidiyor ve orada hep bir düşünce olarak kalıyor. Ancak tersi durumda o düşünce bazen birden çok anlam kazanıyor, güç kazanıyor ve varlığa dönüşüyor. Bu varlık bazen tehlikeli bir yaratığa dönüşüyor ki; ülkelerin bölünmesine, kan akmasına neden oluyor.
Old 28-04-2011, 08:26   #81
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
...
Sayın Kavili, belli ki "Yargılamada savcının savunma avukatından tek farkı devletten maaş almasıdır..." demek istiyor, duruşmada da belkide aynen böyle demiştir. Ama tutanakta yarım yamalak yazılan ifadeler, yanlış anlaşılmaya müsait bir hal yaratmış.
...

Old 28-04-2011, 14:37   #82
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
“...Devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olamayan iddia makamı...”

Sorun çıkarmak ve yargılanmak dışında başka hiçbir özelliği olmayan Av. Ömer KAVİLİ'ye saygılarımla..
Old 28-04-2011, 15:40   #83
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Tutanaklarda ve hatta iddianamede bir çok ifade hatası mevcut.

Sayın Kavili, belli ki "Yargılamada savcının savunma avukatından tek farkı devletten maaş almasıdır..." demek istiyor, duruşmada da belkide aynen böyle demiştir. Ama tutanakta yarım yamalak yazılan ifadeler, yanlış anlaşılmaya müsait bir hal yaratmış.

Bu davadan çıksa çıksa sadece içtihat çıkar, başka da bir şey çıkmaz.

Öncelikle profesyonel hukukçular olarak(ya da olması gereken açısından) bu tür tatsızlıkların bir daha olmamasını dilerim...

Sayın meslektaşım, eğer belirttiğiniz bağlamda bu sözler söylenmişse, tabi ki suç oluşmaz; ancak aşağıda değerlendireceğim bağlamda bu sözler söylenmişse ispatı halinde hakaret suçu oluşur diye düşünüyorum.


Hukuksal değerlendirme bağlamında, hakaret suçunun unsurlarını düzenleyen TCK'nın şerefe kadar suçlar başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasına baktığımızda "...Bir kimseye ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi..." düzenlemesini dikkate almak gerekir.

İddianamede iddia edilen sözlere(“...Devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olamayan iddia makamı...) baktığımızda ise öncelikle kavramların değerlendirilmesi gerekir.

TDK'nın yayımladığı Türkçe sözlüğü baktığımızda:

Özellik sözcüğü şöyle açıklanmış ve tanımlanmıştır:

"Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"


Özellik sözcüğünün kavramsal kapsamında bulunan nitelik sözcüğü ise sözlükte şu şekilde tanımlanmıştır:

1 . Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet:
2 . Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite.

Özellik ve nitelik aynı bağlamda kullanılmaktadır, bir kişinin mesleki bakımdan maaş almaktan başka özelliği olmadığını ileri sürmek, kalite olarak yetersiz ve nitelik olarak alt düzeyde olduğu anlamına da gelebilmektedir. Yani kalitesiz ve niteliksiz olduğunu iddia etmektir. Bu söylemler kişiyi toplumda küçük düşürecek ve onur,şeref ile saygınlığına yönelik saldırı olarak kabul edilebilir. Bir kişe niteliksiz ve kalitesizsin demekle, bu anlama gelebilecek "... yönünden özelliğin yok" anlamında sözler söylemek hakaret ve sövme olarak değerlendirilebilir.

Bu değerlendirmelerin yapılabilmesi için tüm deliller ve sözlerin bir kısmı değil tüm söylenen sözler birlikte değerlendirilmelidir. Olaya hukuksal olarak bakmakta yarar vardır. Ancak bu yargılamanın yine de basit bir adli olay olduğunu belirtmek istiyorum. Ayrıca mahkemeyi etkilemek babında davaların bu şekilde sloganvari tartışılmasını da doğru görmediğimi tekrar belirtmeliyim.

Saygılarımla...
Old 28-04-2011, 15:52   #84
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Burada bu cümle ile kastedilen;

Devletten maaş almasının dışında HİÇBİR BAŞKA YARGISAL ÖZELLİĞİ VE ÜSTÜNLÜĞÜ OLMAYAN anlamında bir kullanımdır.

Yargılama sırasında çıkan tartışmanın nedeni ve özü de dikkate alındığında, ki buna tam dikkat edilirse zaten cümlenin kaynağı ortaya çıkıveriyor, (silahların eşitliği/savcının müzakerede kalması vs...) cümlenin bu şekilde tefsiri isabetli olacaktır.

Bir kere daha açıyorum; bence kastedilen, savcının BİZDEN YANİ YARGILAMANIN MÜDAFAA SÜJESİNDEN hiçbir yargılamasal üstünlüğü ve özelliği olmadığına değgindir, bu nedenle dışarı çıkması gerektiğine ilişkindir.

Yoksa, o gün orada oturan Savcı Bey'in özel kişilik olarak bomboş bir insan olduğunun kasdolunduğuna inanılması mümkün görülemez. Böyle yargısal yorum da olmaz.

Hülasa-i kelam, meseleyi afaki ele alalım, selim, salim ve hüsn-ü tefsir edelim.

Değerli Üstadım Sn.Kavili'ye de ok gibi, berrak ve hiçbir iltibasa yol açmayacak kesinlikte cümlelerle mücadelesini yürütme nacizane eleştirisini iletiyorum.

Saygılarımla.
Old 28-04-2011, 16:11   #85
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Burada kastedilen,

Devletten maaş almasının dışında HİÇBİR BAŞKA YARGISAL ÖZELLİĞİ VE ÜSTÜNLÜĞÜ OLMAYAN anlamında bir kullanımdır.

Yargılama sırasında çıkan tartışmanın nedeni ve özü de dikkate alındığında (silahların eşitliği/savcının müzakerede kalması vs...) cümlenin bu şekilde tefsiri isabetli olacaktır.

Bir kere daha açıyorum; bence kastedilen, savcının BİZDEN YANİ YARGILAMANIN MÜDAFAA SÜJESİNDEN hiçbir yargılamasal üstünlüğü ve özelliği olmadığına değgindir, bu nedenle dışarı çıkması gerektiğine ilişkindir.

Yoksa, o gün orada oturan Savcı Bey'in özel kişilik olarak bomboş bir insan olduğunun kasdolunduğuna inanılması mümkün görülemez. Böyle yargısal yorum da olmaz.

Hülasa-i kelam, meseleyi afaki ele alalım, selim, salim ve hüsn-ü tefsir edelim.

Saygılarımla.

Yukarıda da belirttim, sözlerin tümü ve o anki ortam ve değerlendirme hususları dikkate alınmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, kast öyle saptanmalıdır; şunu da belirteyim ki, savcının avukattan tek farkı maaş almak değildir, soruşturmayı yapması, yönlendirmesi, şüphelinin lehine ve aleyhine tüm dellillerin toplanması, kollukla ilişkileri, kolluğu yönlendirmesi, CMK'daki ciddi yetki ve görevleri, iddianame hazırlaması, kamuyu temsil etmesi gibi bir çok görevsel nitelik farkı da vardır, bir hukukçunun bunu bilmemesi de olanaklı değildir diye düşünüyorum;

bunun yanında;

en az 20 yıllık meslek yaşamım boyunca bazı avukat arkadaşların maddi gerçeği bazı saiklerle nasıl değiştirdiklerini(başkalaştırdıklarını, bu bağlamda metamorfozun onlarca belki de yüzlerce değişik boyutunu) gördüm. Savunma hakkı kutsaldır, tabi ki sanık ve savunmanı kendini savunarak, maddi gerçeğe kısmen aykırı savunmaları yapacak, hatta bu bağlamda tanık ve müşteki beyanlarını değiştirmeye yönelik çabalarda bulunacak, artık bunu kanıksadık! ne yazık ki, yasa koyucu da kanıksadı ki sanığa yalan söylemek serbest; bu bakımdan mesela, yağma suçu hırsızlığa dönüştürülmeye çabalanır, kasten insan öldürmeye teşebbüs kasten yaralamaya dönüştürülmeye çabalanır, ya da atılı suçun işlendiğinin kesin delillerle ispatlanmadığı ileri sürülür; ama mesela atılı yağma suçu, yağma suçunun mağduresine sanığın arkadaşlık teklifine de dönüştürülmeye çabalanmaz.

Eğer illa ki sürmekte olan davaya ilişkin, yargılamayı etkilemeye yönelik beyanlarda bulunacaksanız, o zaman dosyanın tüm esaslı belge ve delillerinin buraya eklenmesi gerekir. Somut olay ve dosya içeriğini bilmeden afaki ve önyargılarla yorum yapmak doğru olmaz diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 28-04-2011, 16:14   #86
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Yukarıda da belirttim, sözlerin tümü ve o anki ortam ve değerlendirme hususları dikkate alınmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, kast öyle saptanmalıdır;

ancak en az 20 yıllık meslek yaşamım boyunca bazı avukat arkadaşların maddi gerçeği bazı saiklerle nasıl değiştirdiklerini(başkalaştırdıklarını, bu bağlamda metamorfozun onlarca belki de yüzlerce değişik boyutunu) gördüm. Savunma hakkı kutsaldır, tabi ki sanık ve savunmanı kendini savunarak, maddi gerçeğe kısmen aykırı savunmaları yapacak, hatta bu bağlamda tanık ve müşteki beyanlarını değiştirmeye yönelik çabalarda bulunacak, artık bunu kanıksadık! ne yazık ki, yasa koyucu da kanıksadı ki sanığa yalan söylemek serbest; bu bakımdan mesela, yağma suçu hırsızlığa dönüştürülmeye çabalanır, kasten insan öldürmeye teşebbüs kasten yaralamaya dönüştürülmeye çabalanır, ya da atılı suçun işlendiğinin kesin delillerle ispatlanmadığı ileri sürülür; ama mesela atılı yağma suçu, yağma suçunun mağduresine sanığın arkadaşlık teklifine de dönüştürülmeye çabalanmaz.

Eğer illa ki sürmekte olan davaya ilişkin, yargılamayı etkilemeye yönelik beyanlarda bulunacaksanız, o zaman dosyanın tüm esaslı belge ve delillerinin buraya eklenmesi gerekir. Somut olay ve dosya içeriğini bilmeden afaki ve önyargılarla yorum yapmak doğru olmaz diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

Sn. Şenoğlu "afaki" objektif demektir.

Bilginize...
Old 28-04-2011, 16:17   #87
üye34660

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sn. Şenoğlu "afaki" objektif demektir.

Bilginize...

TDK sözlüğü:

Afaki;

1 . Gereksiz, önemsiz (söz):
"Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık."- A. Rasim.

2 . Bir kaynağa dayanmayan, hayalî

Sizin dikkatinize;

Saygılarımla...
Old 28-04-2011, 16:42   #88
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
TDK sözlüğü:

Afaki;

1 . Gereksiz, önemsiz (söz):
"Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık."- A. Rasim.

2 . Bir kaynağa dayanmayan, hayalî

Sizin dikkatinize;

Saygılarımla...

"Afaki" sözcüğü hakında da THS'de bilgi bulunmaktadır. İşin garip yanı, müvekkilim olan Sayın Kavili buraya da burnunu sokmuştur.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7389
Old 28-04-2011, 16:51   #89
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
...Devletten maaş alması dışında başka hiçbir özelliği olamayan iddia makamı...
ifadesi ile sanık, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da yakıştırmalarda bulunma veya sövme suretiyle savcının onur, şeref ve saygınlığına saldırmamıştır diye düşünüyorum.

Mezkur ifadede bir olgunun tespiti vardır ve gerçekten de cumhuriyet savcıları, devletten maaş alarak görev yapmaktadırlar. Üzerinde durulması gereken, sanık bu ifadesiyle hakaret etme, şeref ve saygınlığı rencide etme gayesi ve kastı taşımakta mıdır? Kanaatimce taşımamakta, gerçek olan bir olguyu ifade etmektedir.

Evet, "her doğru her yerde söylenmez" şeklinde bir düstur vardır ancak yargılama sırasında savunmanın dokunulmaz oluşu göz önünde bulundurulmalıdır. Anayasa'nın 'Hak Arama Hürriyeti' başlıklı 36. maddesine göre;(Değişik: 3.10.2001-4709/14 md.) "Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir..."

Sayın Ömer KAVİLİ de, adil yargılanma hakkına sahip bir birey olarak, ancak zorlandığında ve olumsuz bir ön yargı ile yaklaşıldığında hakaret olarak nitelendirilebilecek bir ifadesinden dolayı yargılamaya maruz kalmıştır.

Saygılarımla..
Old 28-04-2011, 17:20   #90
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat Şenoğlu
Yukarıda da belirttim, sözlerin tümü ve o anki ortam ve değerlendirme hususları dikkate alınmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, kast öyle saptanmalıdır; .

Hatta Sayın Kavili'nin yargılandığı ve savunman olarak görev aldığı tüm dosyalar delil olarak gösterilebilir. Kavili, bir gün bir Sayın Savcının odasına girerek bu sözleri söylememiştir. Daha önce yargılandığı "El ,kol hareketiyle Savcıya ve Hakime akaret" davasında da bir hakimin odasına girerek "el kol hareketi" yapmamış; savunmanlık yaptığı davada yapmıştır. İşin garip yanı "El, kol hareketi" yaptığı için yargılandığı mahkeme heyetine de (hemen yanındaydım) aynı şekilde "el,kol hareketi" yapmış ve heyeti de bu konuda uyarmıştır. Ama bu defa nedense kendisi hakkında dava açılmamıştır. Üstelik beraat kararı verilmiştir.

Savunman olarak görev aldığı dosyalarda ne yapmaktadır pekiyi? Israrla ve inatla ulusal ve uluslarası mevzuattan örnek vererek, savunma makamının başını dik tutmaya çalışmaktadır. Kavili, bazı hakim ve yargıçların "ezberini" bozmuştur. Ceza davası olmasına rağmen, dosyaya ve mevzuata hakim olmayan bazı meslektaşlar(bazı örnekleri siz vermişsiniz) "evet, efendim, sepet efendim" ile yetinirken Kavili yargılamanın yasalar çerçevesinde yapılması için çırpınmaktadır. Talep ettiği hiçbir şey, yasada olmayan şey değildir. Her "gereği düşünüldü"de ayağa kalkmanın yasada yeri olmadığını savunduğunda da ilk başlarda aynı tepki verildi. "Ama mahkemeye saygı" "Ama örf olmuş artık" dendi. Sonuçta, o ve onun gibi bir avuç meslektaş sayesinde uygulama yerleşti.

Bir yerden sonra, Kavili ile bazı hakim ve savcılar arasında "inat savaşı" başladı. Kavilinin inadı, "savunma makamının olması gerektiği gibi olması" idi; bazı hakim ve savcılar için ise bugüne kadar her davada usul kurallarını tartışan, zaptı dahi kendi yazdırmak isteyen bir hukukçu ile karşılaşmadıkları için "statükoyu koruma inadı" adına, önyargı ile yaklaşmaya başladılar. Sonuçta savaş, "Kavili'nin burnunu sürtme" noktasına geldi. Nasıl ki biz avukatlar yemekte biraraya geldiğimizde hakim ve savcıların olumlu-olumsuz davranışlarını konuşuyorsak, hakim-savcılar da yemeklerde Kavili'yi konuşmaya başlamışlardı. Bizzat tanık olduğum gibi, kendisiyle hiç tanışmamış ve kendi mahkemesinde Kavili'nin hiç davası olmamış hakim-savcılar da Kavili hakkında fikir(!) sahibi olmaya başlamışlardı. Tıpkı askerlikteki "muvazzaf dayanışması" gibi davarananlar vardı. Hal öyle bir hal aldı ki,(tabir-i caizse) Kavili'yi deviren, kahraman ilan edilecekti. Benim kanaatimce gelinen nokta budur.

Kavili'nin uslubu beğenilir ya da beğenilmez ama dikkatlerin kendi üzerinde olmasına rağmen ve bu kadar yetkin olması da gözönüne alındığında, o hiçbir hakim ve savcıya hakaret kastı ile söz söylemez. Hatta onlar isteseler bile söylemez.

Yazı çok uzun olduğu ve çıkmak zorunda kaldığım için kesmek zorundayım. Belki devam ederim. Ama lütfen yazdıklarıma siz alınmayın.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sanık AVUKAT Ömer Kavili hakkında Savunmayı savunmak için çağrı yapılabilir mi ? Av.Ömer KAVİLİ Meslektaşların Soruları 187 26-08-2012 17:49
Avukat beyan ve itirazlarının duruşma zaptına geçirilmemesi halinde ne yapabilirim Av. Songül Uslu Meslektaşların Soruları 16 18-10-2011 17:42
Tanık Koruma Yasası-gerekçeli-Komisyon raporları ve birleşim tutanakları ışığında) üye19576 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 16-07-2008 20:03
Ömer adaletinin acısını paylaşıyoruz.. yağmurdamlası Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 25 06-12-2006 17:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,14634109 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.