Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kısmi Dava/Tespit Davası/Belirsiz Alacak davası ve HMK 106-107-109

Yanıt
Konu Notu: 6 oy, 4,17 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-06-2015, 11:05   #571
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Ben de aynı şekilde düşündüm..

Davacı geçici talep sonucunu arttırsa da arttırmasa da; alacağın belirli hale geldiği anda mahkeme görevsizlik ve uyuşmazlık hakkında nihai hüküm vermek üzere dosyayı görevli mahkemeye göndermelidir.

Aksi halde kamu düzenine ilişkin olan görev hususu işletilmemiş olur. Bozma sebebidir.

Saygılarımla,

Çok teşekkürler.

Facebook üzerindeki hukuk medeniyeti'nde de konu tartışılıyor. Orada değişik fikirler ileri sürüldü. Hakimin, harcı yatırması için ihtarlı süre vermesi gerektiğini, buna rağmen artırım yapılmaması halinde davanın reddedilmesi gerektiğini savunanlar da oldu.
Old 24-06-2015, 11:23   #572
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Çok teşekkürler.

Facebook üzerindeki hukuk medeniyeti'nde de konu tartışılıyor. Orada değişik fikirler ileri sürüldü. Hakimin, harcı yatırması için ihtarlı süre vermesi gerektiğini, buna rağmen artırım yapılmaması halinde davanın reddedilmesi gerektiğini savunanlar da oldu.
Bu belirsiz alacak davasının ruhuna aykırı bir talep olmaz mı?

Harç davaya devam edebilmek için gerekli, mahkeme davaya devam etmeli mi? Uyuşmazlığın tümü hakkında nihai karar verme hakkı yokken, davacıyı uyuşmazlığın tümü üzerinden harç ödemeye kanunen zorlayamaz. Görevli mahkeme harç tamamlamasını dahi isteyemeyecektir.

Davacı müddeabihi arttırmazsa; sadece kısmi tahsil ve alacağın geri kalanı üzerinden tespit hükmü içeriğini görevli mahkeme verecek.
Old 25-03-2016, 16:35   #573
tiryakim

 
Varsayılan

Davacı vekili olarak açtığımız HMK 107 ye göre belirsiz alacak davasında (10.000 - TL )'lik dava açtık...
Bilirkişiye dosya tevdi oldu. 300.000 - tl tazminat çıktı.
Bedeli arttırdığımız zaman davacı vekili olarak vekalet ücretimiz 300.000 - TL üzerinde mi hesaplanır ?

Teşekkürler...
Old 28-03-2016, 00:30   #574
sinanben

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Davacı vekili olarak açtığımız HMK 107 ye göre belirsiz alacak davasında (10.000 - TL )'lik dava açtık...
Bilirkişiye dosya tevdi oldu. 300.000 - tl tazminat çıktı.
Bedeli arttırdığımız zaman davacı vekili olarak vekalet ücretimiz 300.000 - TL üzerinde mi hesaplanır ?

Teşekkürler...
tabi ki ıslah ettiğiniz değer üzerinden hesaplanır
Old 28-03-2016, 10:10   #575
av.alper tunker

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Davacı vekili olarak açtığımız HMK 107 ye göre belirsiz alacak davasında (10.000 - TL )'lik dava açtık...
Bilirkişiye dosya tevdi oldu. 300.000 - tl tazminat çıktı.
Bedeli arttırdığımız zaman davacı vekili olarak vekalet ücretimiz 300.000 - TL üzerinde mi hesaplanır ?

Teşekkürler...

Evet
Old 28-03-2016, 22:01   #576
Mozkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Tartışmak istediğim husus:

Bilindiği üzere 6545 sayılı Kanunun 45'nci maddesi ile 28.6.2014 Tarihinden itibaren konusu para olan davaların değeri 300.000 TL'den yüksek ise, heyet halinde Ticaret mahkemesinde görüleceği... hükme bağlanmıştır. İlgili hüküm aşağıya alıntılanmıştır.

Bu çerçevede dava konusu değeri gerçekte 300.000 TL'nin çok üstünde olmasına rağmen, Davacı taraf, dava belirsiz alacak davası açmaya müsait ise (harç ve vekalet ücreti riski gibi) çeşitli nedenlerle HMK.107'ye göre belirsiz alacak davası açmayı tercih etmektedir. Buraya kadar sorun yoktur.

Sorun şurada oluşuyor:

Dava belirli aşamaya ulaştıktan sonra, örneğin bilirkişi raporu da sunulduktan sonra dava konusu şekillenmesine rağmen HMK.107'nci madde, Davacının ek bir dilekçe ile dava tutarını artırmaya imkan vermesine rağmen, artırmaya mecbur bırakmamaktadır. Davacı isterse tutarı artırmayabilir! bu durumda tek hakim ile alacağın tam tutarı için eda davası içinde tespit kararı da verilmiş olur.

Örneğin 20.000 TL için açılan belirsiz alacak davasının bilirkişi incelemesi ile 10.000.000 TL civarında bir alacak hakkını doğurabileceği belli olduktan sonra, Davacı, yasaya göre belirli hale gelen bu tutara kadar davasını dilekçe ile artırabilecek iken bunu yapmaması halinde, gerçekte dava konusu heyeti ilgilendirecek boyutta bir ihtilaf olmasına rağmen, davanın 20.000 TL ile karara çıkması ve daha sonra bu kararı delil gösterip, kalan bakiyeyi dava etmesi mümkündür. Bu durumda, yasa koyucunun 6545 sayılı yasa ile heyet halinde görülme sınırını koymasında güttüğü amaç dolanılmış olmaktadır. Çünkü ilk mahkemenin kararı eda niteliğinde olsa bile alacağın tamamı bakımından aynı zamanda tespit kararı da olacaktır. Karar kesinleştiği an bakiye tutar için açılacak ikinci dava heyet halinde görülse dahil ilk davadaki bu tespit, ikinci davanın mahkemesince de nazara alınacaktır. Bu durum ise kanunun amacına aykırı bir durum yaratacaktır.

Kanaatime göre, BÖYLE BİR DURUMDA, yargılama sırasında alacak tutarı belirginleştiği an davacı taraf davasının tutarını belirlenen,(ya da belirli hale gelen) tutara kadar artırmaması halinde, mahkeme re'sen davayı heyete sevk etmeli ve belirgin hale gelen dava tutarı temelinde kararı heyet vermelidir.

Bu konuda fikirlerinizi almak ve tartışmak isterim.


Bu konuda bende fikrimi söylemek isterim naçizane.

Bilindiği üzere hakim taleple bağlıdır. (HMK 26) Tespit hükmü içeren hükümler ilamlı icraya konu olamazlar ve harçları nispi olarak yatırılır.

Hal böyle olunca , 10.000,00TL belirsiz dava açan bir kişinin davası rapor sonucunda 10Milyon olduğunda mahkeme hakimi bunu re'sen heyete götüremez kanaatindeyim. Bu durum öncelikle olmayan taleple ilgili karar vermek manasına gelir ki bu usul kanunun 26.maddesine aykırılık oluşturur. Kaldı ki , davayı görmekle görevli hakim davanın edaya yönelik kısmına dair tahsil hükmü içerir bir karar verebilecek tespit içerir kısmına dair tahsil hükmü veremeyecektir.


Neticede hüküm altına alınmayan kısım tespit hükmü içerdiğinden icra takibine konu edildiğinde nispi harç ödenmek zorunda kalınacağı gibi itiraz üzerine açılacak itirazın iptali davasında da davacı yine peşin harcın mahsubundan sonra kalan bakiye nispi harcı da yatırmak durumunda olacaktır.

Bu sebeple harç konusunda bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.

Bunun sonucunda tek hakimli mahkemenin verdiği tespit içerir hüküm heyet halindeki mahkemenin önüne bu şekilde gelmiş olacak ve heyet bu tespit hükmüne yönelik incelemeyi yine kendisi yapmış olacaktır.

Bu durum kanunun dolanılması değil davacıya kanun tanınmış bir haktır. Davacı ister harcı yatırıp davanın o mahkemede hüküm altına alınmasını talep edebilir isterse tespit hükmüyle yetinip diğer yolu seçebilir.
Old 28-03-2016, 22:09   #577
Mozkul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Davacı vekili olarak açtığımız HMK 107 ye göre belirsiz alacak davasında (10.000 - TL )'lik dava açtık...
Bilirkişiye dosya tevdi oldu. 300.000 - tl tazminat çıktı.
Bedeli arttırdığımız zaman davacı vekili olarak vekalet ücretimiz 300.000 - TL üzerinde mi hesaplanır ?

Teşekkürler...


Vekalet ücreti mahkemenin kabul ve reddettiği kısım üzerinden hesaplanır.

Kısacası , rapordaki miktarı ıslahla talep ettiğinizde mahkeme yeniden rapor alabileceği gibi, davanın kısmen kabulüne de karar verebilir. Mahkeme verilen bilirkişi raporuyla bağlı olmadığından ıslah yaparken bu hususlara dikkat edilmeli diye düşünüyorum.
Old 11-05-2017, 19:34   #578
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan HUMK döneminde açılan kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüşemeyeceği

21. HD 2014/10685 E., 2014/25208 K.: “…01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun “Zaman Bakımından Uygulanma” başlığını taşıyan 448/1.maddesi de yapılan açıklama ve ilkelere uygun olarak; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” hükmünü içermektedir. Bu madde hükmüne göre, kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.02.2011 gün ve 2011/19-735 E. 2012/93 K. ile 22.02.2012 gün ve 2011/2-733 E 2012/87 K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın çözümünde, somut olay yönünden; dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile tamamlanan dava açılması işleminde, diğer bir ifade ile davanın açıldığı 23.08.2010 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, 6100 sayılı HMK ile hukukumuza giren belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin, somut uyuşmazlıkta uygulanma imkânı bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 2013/10-436E-2013/1743K)
Yukarıdaki açıklamaların ışığında ıslah suretiyle kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüşmeyeceği ortadadır … Maddi tazminat gelince, davacının manevi tazminatın artırımı ve kısmi davasının belirsiz alacak davası haline dönüştürüldüğüne ilişkin 13.02.2013 tarihli ıslahı yukarıda açıklanan nedenlerle yok hükmündedir. Geçerli bir ıslah olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda da 05.11.2013 tarihli ıslah ikinci ıslah değil ilk ıslah niteliğindedir. Öte yandan maddi tazminat isteminin ıslah suretiyle artırımı mümkün olup, 05.11.2013 tarihli ıslah talebi dikkate alınarak maddi tazminatın belirlenmesi gerekirken, ikinci ıslah olduğundan bahisle değer verilmemesi isabetsiz olmuştur…”
Old 20-05-2024, 07:30   #579
Batu Han

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Turhan Demiroğlu
21. HD 2014/10685 E., 2014/25208 K.: “…01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun “Zaman Bakımından Uygulanma” başlığını taşıyan 448/1.maddesi de yapılan açıklama ve ilkelere uygun olarak; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” hükmünü içermektedir. Bu madde hükmüne göre, kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.02.2011 gün ve 2011/19-735 E. 2012/93 K. ile 22.02.2012 gün ve 2011/2-733 E 2012/87 K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlığın çözümünde, somut olay yönünden; dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile tamamlanan dava açılması işleminde, diğer bir ifade ile davanın açıldığı 23.08.2010 tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, 6100 sayılı HMK ile hukukumuza giren belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin, somut uyuşmazlıkta uygulanma imkânı bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 2013/10-436E-2013/1743K)
Yukarıdaki açıklamaların ışığında ıslah suretiyle kısmi davanın belirsiz alacak davasına dönüşmeyeceği ortadadır … Maddi tazminat gelince, davacının manevi tazminatın artırımı ve kısmi davasının belirsiz alacak davası haline dönüştürüldüğüne ilişkin 13.02.2013 tarihli ıslahı yukarıda açıklanan nedenlerle yok hükmündedir. Geçerli bir ıslah olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda da 05.11.2013 tarihli ıslah ikinci ıslah değil ilk ıslah niteliğindedir. Öte yandan maddi tazminat isteminin ıslah suretiyle artırımı mümkün olup, 05.11.2013 tarihli ıslah talebi dikkate alınarak maddi tazminatın belirlenmesi gerekirken, ikinci ıslah olduğundan bahisle değer verilmemesi isabetsiz olmuştur…”

Merhabalar, kısmi davanın tam ıslah ile belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceğine dair çok sayıda karar çıktı.

Kafamda şöyle bir sorun var.

Kısmi davada talep edilmeyen tutar zamanaşımına uğrayabiliyor.
Bu durumda talep edilmeyen tutar dava konusu yapılmış değildir.

Hal böyleyken ek dava açıp bunu da belirsiz alacak davası olarak açmak da mükerrer sayılmamalı diye düşünüyorum.

Forumun bu konudaki görüşleri nedir acaba? Elinde buna dair bir karar olan meslektaşım var mıdır?

Kısmi davada özellikle zamanaşımı gibi bir tehlike de varsa henüz talep edilmemiş fazlaya ilişkin haklar belirsiz alacak davasına konu edilebilir mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? av.s_ulusinan Meslektaşların Soruları 6 22-05-2014 11:24
menfi tespit ve alacak davası av.senemyuksel Meslektaşların Soruları 5 09-04-2012 13:10
Kiralanın kötü kullanımı nedeniyle tespit ve akabinde alacak davası Av. Can Özbalık Meslektaşların Soruları 1 20-08-2010 23:26
likit alacak - kısmi dava namutenahi Meslektaşların Soruları 24 17-09-2009 21:36
hizmet tespit ve alacak davası parézer Meslektaşların Soruları 2 05-10-2007 14:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05234790 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.