|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
25-10-2011, 11:34 | #31 |
|
Yorum
Tartışmamızı;
ancak "Hüküm"le doğmuş bir alacağın ilamsız takibe konu edilip edilmeyeceği ile sınırlı tutuyorum. Sayın YİĞİT'in eklediği karardan, "hüküm" öncesinde bir alacak olduğunu... Yani, alacaklının dava yoluna gitmeseydi bile takip yapabilecek durumda olduğunu anlıyorum..!? Olayımızda itirazla takip durdurulsa bile.... Tazminat riski !! Borçlunun aleyhine. |
25-10-2011, 11:36 | #32 |
|
İcra ve İflas Kanunu
icra emri ve muhtevası: Madde 32 - Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez veya hükmolunan teminat verilmezse (DEĞİŞİK İBARE RGT: 21.02.2004 RG NO: 25380 KANUN NO: 5092/11) (KOD 3) icra mahkemesinden veya (DEĞİŞİK İBARE RGT: 18.03.2005 RG NO: 25759 KANUN NO: 5311/3) (YÜR. TAR.: 01.06.2005) (KOD 4) istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve bu müddet içinde 74 üncü madde mucibince mal beyanında bulunması ve bulunmazsa (DEĞİŞİK İBARE RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184 KANUN NO: 4949/10) (KOD 2) hapis ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikata muhalif beyanda bulunursa hapis ile cezalandırılacağı ihtar edilir. Maddeden de anlaşılacağı üzere icra müdürü kendisine gelen ilama istinaden borçluya icra emri göndermek zorundadır. Her ne kadar icra takiplerinde dosya tarafımızdan hazırlanmakta ise de bilindiği üzere aslolan icra emri/ödeme emrinin icra dairesince hazırlanmasıdır. Alacaklı takip talebinde takip yollarından hangisini (Haciz/İflas) seçtiğini yazar. İlamda alacaklı görünen kişinin takip talebinde haciz veya iflas talep etmişse icra emri veya ödeme emrinin gönderilmesi icra memurunun görevi olduğundan alacaklının ödeme emri veya icra emri gönderilmesi konusunda bir tercihi olamaz. İcra memuru icra emrini göndermek zorundadır. Bu durumda borçlunun şikayet yolu ile ödeme emrini iptal ettirmesinin mümkün olacağı kanaatindeyim. |
25-10-2011, 11:42 | #33 |
|
Sayın Yiğit; ekledğiniz karar için teşekkürler.. karşıma sürekli bu karar çıkıyor.... bununla birlikte yorumunuza katılıyorum... ben de bu karar üzerinden inceleme yapmış idim, ancak içinde olduğum durum karşısında ilamsız takibin borçlu lehine olduğu yorumunu anlayamıyorum... yani borca itiraz edecek birşeyim yok... sadece temyiz incelemesinde temyiz sonucu beklensin istiyorum... dolayısıyla nasıl bir itiraz yapıp takibi durduracağım ve icra inkar yemeyeceğim gibi temyiz incelemesi sonucu bu takipte nasıl beklenecek...ilamlı takipteki teminat yatırılması tehiri icra kararı alınması hakkım elimden ilamsız takip yapılarak alınmadı mı? ilamsız takibin borçlu lehine olduğu yorumunu bu nedenle anlayamıyorum...
|
25-10-2011, 11:44 | #34 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Üstadım ben öyle anlamıyorum
Evet öyle de, zaten konusu para olan tüm alacak talepleri için hükme gerek duyulmaksızın ilamsız icra takibine girişilmesine engel yok ki ..
Sayın Suat beyin görüşüne katılarak, tazminat riskinin bulunmadığını (en kötü ifade ile çok çok çok az olduğunu diyim bari) düşünüyorum. Bu nedenle itiraz ile takibin durması ile birlikte ilam varken ilamsız takip yapılamaz şikayetinin birlikte talep edilebilirliği konusunda çekincem var |
25-10-2011, 11:45 | #35 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Odak noktası
Bir şikâyet gerekçesi daha... |
25-10-2011, 11:46 | #36 |
|
Sayın Acar'ın mesajında belirttiği gerekçeyle memurun işlemini şikayet ettim....
|
25-10-2011, 11:50 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
İlamsız takip dediğiniz gibi hatalı olmuştur fakat takip yolunun değiştirilmesi yoluyla bir defaya mahsus olmak üzere takip başlatanın hatasını telafi etme imkanı vardır Bunu farkederse takip için seçtiği yolu düzeltebilecektir denilemez mi ? |
25-10-2011, 11:50 | #38 |
|
İbrahim Bey'in eklediği YArgıtay kararındaki
"Fakat alacaklı para alacağının tahsilini sağlamak için ilam almış olsa bile ilamla veya ilamsız icra yollarından birini seçmekte serbesttir...." şeklindeki cümle nedeniyle bende ilamın ilamlı veya ilamsız yoldan takibe konulabileceği sonucunun çıktığını düşünüyorum.... |
25-10-2011, 11:57 | #39 | |||||||||||||||||||
|
Nafaka davası açılmasaydı... İlamsız takip yapılabilir miydi? Takip konusu alacak, "hüküm"le doğmuştur. O halde, "ödeme emri değil! İcra emri gönderilmeliydi!>>> Şikâyet gerekçesi... Denilemez mi? |
25-10-2011, 12:02 | #40 | |||||||||||||||||||||||
|
bence denilir... ve ben açıkçası bu mantık nedeniyle memurun işlemini şikayet ettiğim ödeme emrinin iptal edilip tarafımıza icra emri tebliğ edilmesi, aksi halde takibin iptalini talep ettim... ancak yine de Yiğit Bey'in eklediği karardan YArgıtay'ın aksi yönde yorum yaptığını düşünüyorum... ancak yargıtay kararındaki ilamsız takibin borçlu lehine olduğu yönündeki yorumu anlayamıyorum... en azından her durum için bunu söylemem mümkün değil... ben takibi durduramıyorum oysa ilamlı takip yapılsaydı tehiri icra kararı alacaktım bunun neresi benim lehime diyerek Yargıtay'a seslenmek istiyorum... |
25-10-2011, 12:35 | #41 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın KILIÇ, Benim anladığım...Borçlunun itirazı üzerine takip durmuşken... Borçlunun bir de şikâyet yoluna gitmiş olması! Yargıtay bunun doğru olmadığına hükmetmiş (Hukuki Yarar mı ne ) Borçlunun lehine olan da "takibin durdurulmuş olması"... Sonrasını (itirazın iptali ?) bilmiyoruz... Saygılarımla |
25-10-2011, 12:35 | #42 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yapılabilirdi. Malum adi takiplerde bir belgeye dayanmak gerekmemektedir. İtiraz edilirse de takip dururdu.
Hukuki yarar yoktur. Çünkü nafakaya ilişkin ilamlarda "tehir-i icra kararı" verilemeyeceği için, borçlu aleyhine gelişecek bir durum yoktur. |
25-10-2011, 12:39 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım bahsi geçen kararlar gibi çok karar bulunmaktadır. Bizzat da tecrübe ettik. Bence de, hukuki yarar yoktur. Çünkü durmuş olan bir takibi şikayet etmek anlamsız gelmektedir. Ancak benzer konu THS'de tartışıldı ve "Borçlunun itirazın iptali/kaldırılması davası tehdidiyle uzun süre yaşaması, hakkaniyete aykırıdır, o nedenle ayrıca şikayet edebilir" mealinde kararların da sunulduğunu anımsıyorum. |
25-10-2011, 12:43 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Benzer konulardan birisi aşağıdaki linktedir. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=8816 |
25-10-2011, 19:49 | #45 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hukuki Yarar - Kamu Düzeni
Anlayıp, öğrenmek için yapılan "kuramsal" bir çalışmadır (Aile Hukukunu hiç bilmem!):
Temyizin icraya etkisi 1086 s.HUMK. MADDE 433 - (Yeniden Düzenleme: 5236 - 26.9.2004 / md.16 -Yürürlük md.22) Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez. 6100 s.HMK. MADDE 367 - (1) Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez. De... Meselâ... 1.Talep üzerine “icra emri veya ödeme emrinin gönderilmesi icra memurunun görevidir (İİK.m.32)(Av. Ömer ACAR) 2.“Usulüne uygun takip olmaması hali,kamu düzenine ilişkin olup, kendiliğinden gözetilmesi” gerekir. 3.Forum konusu takipte, “İcra emri” yerine, ödeme emri gönderilmiş olması… Takibin usulüne uygun olmadığının kabulünü gerektirir. 4.Bu gerekçelerle: 4.1.Şikâyet konusunun “Kamu Düzeni”ne ilişkin olması nedeniyle kabulü ile, ödeme emrinin iptaline! Borçluya icra emri tebliğine… Denilse…
5.“nafakaya ilişkin ilamlarda "tehir-i icra kararı" verilemeyeceği” konusu başka… 5.1.Kamu düzenine ilişkin "Takip Yolu" başka… 5.2.Ödeme emri/İcra emri konusunda,olay bağlamında, bireysel yarar (Hukuki Yarar) yoksa da, "Kamu Düzeni"ne üstünlük tanınmalıdır... Denilemez mi? Hepinize sevgiler. |
25-10-2011, 22:34 | #46 |
|
Ancak icra memuru alacaklının seçtiği takip yolu ile bağlı değil mi yani ilamı ve takip talebini verdik icra emri mi(İ.İ.K m.32)gönderecek yoksa ödeme emri mi?Kambiyo evrakını aldık ilamsız takip yaptık hayır bu kambiyo senedi deyip itiraz mı edecekŞikayet edilse kamu düzeni mi söz konusu olacak!?
|
26-10-2011, 00:03 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Başar, 32. Madde ilamdan bahsettiği için icra memuru icra emri göndermelidir. Ödeme emri borçlunun 36. Maddedeki haklarını bertaraf edecektir (nafaka ilamları hariç). Kambiyo senetleri hakkında benzer bir hüküm olmadığından örnek 7 ödeme emri gönderilebilir. Yargıtayın ilama dayalı ödeme emri gönderilebileğine ilişkin kararları olsa da yasa açıkça icra emri gönderir dediği için ödeme emri gönderilemeyeceği kanaatindeyim. Saygılar. |
10-02-2012, 02:03 | #48 |
|
”İLAM”A DAYALI OLARAK
”İLAMSIZ TAKİP” YAPILABİLİR Mİ? (İİK. mad. 36) Av. Talih UYAR[1] Takip konusu ilamı temyiz etmiş olan borçlu, alacaklı tarafından bu ilamın “ilamsız takip yolu ile” takibe konulup “örnek:7” ödeme emri gönderilmesi üzerine, İİK. 36 çerçevesinde icra müdürlüğüne başvurup, “takip dayanağı ilamı temyiz ettiğini” bildirip, “kendisine Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere süre verilmesini” isteyebilir mi? Ya da “kendisine gönderilen ödeme emrinin ve yapılan ilamsız takibin iptalini” icra mahkemesinden isteyebilir mi? * Bilindiği gibi; temyizin icrayı durdurmadığı hallerde yani “yerine getirilmesi (uygulanması) kesinleşmesine bağlı olmayan” ilamların takip konusu yapılmasında, temyiz nedeniyle “yürütmenin durdurulması” (tehiri icra) için, borçlunun Yargıtay’dan karar getirmesi gerekir (1086 sayılı HUMK. mad. 443/I, İİK. mad. 36). “Yürütmenin durdurulmasına” (icranın geri bırakılmasına) Yargıtay karar vereceğinden, borçluya Yargıtay’dan bu konuda karar getirmesi için icra müdürünce “uygun bir süre” verilir. Borçluya icra müdürünce bu sürenin verilebilmesi için; 1-Alacaklı tarafından, lehine verilmiş olan ilamın icraya konmuş olması gerekir. Çünkü, ilam icraya konmamışsa, icranın geri bırakılması da gerekmez. 2- Borçlu, süresi içinde ilamı temyiz ettiğini mahkemeden alarak icra dairesine vereceği bir belge ile kanıtlamalıdır. Başka bir deyişle, takip dayanağı ilamı temyiz etmemiş olan borçlu, Yargıtay’dan yürütmeyi durdurma (tehiri icra) kararı ve icra müdüründen süre isteyemez. 3- a) Hükmedilen “para” ya da “eşya” kıymetinde, icra mahkemesince kabul edilecek aa- Menkul rehni, bb- Hisse senedi, cc- Tahvil dd- Taşınmaz rehni (ipotek) ee- Muteber banka teminat mektubu teminat olarak gösterilmiş olmalıdır. b) Güvence (teminat) olarak sadece “hükmolunan para”nın yatırılması (İİK. mad. 36/I) yeterli olduğundan, icranın durdurulabilmesi için ayrıca “hükmolunan para” dışında “takip harç ve giderlerinin” –özellikle; takip vekalet ücretinin- de yatırılması gerekmez… c) Veya, borçlunun hükmedilen para ya da eşyayı karşılayacak malı haczedilmiş olmalıdır Maddede, “borçlunun hükmedilen para ve eşyayı karşılayacak malı haczedilmişse, -teminat (gösterme) koşulunu yerine getirmiş farzedilerek- kendisine, icra müdürü tarafından, -‘yürütmenin durdurulması kararı’ getirmek üzere- süre verileceği” öngörülmüştür. Borçlu, hakkında yürütülen icra takibinin durdurulması için, kendiliğinden göstereceği taşınır ya da taşınmaz mallarının -teminat yerine geçmek üzere- haczedilmesini isteyebilir mi? Maddede -İİK. mad. 33/III’den farklı olarak- bu konuda açıklık yoktur. Sadece, “borçlunun, menkul ya da gayrımenkul rehni gösterebileceğine” değinilmiştir. Taşınır ya da taşınmaz malın rehnedilmesi bir takım formaliteleri gerektirir. Haciz işlemi, rehin işlemine nazaran daha pratiktir. Bu nedenle, kanımızca taşınır ya da taşınmaz malını teminat olarak rehin edebilecek olan borçlu, bunları “icra mahkemesine başvurup karar almak suretiyle” haciz de ettirebilmelidir Amaç, hükmedilen şeyi güvence altına almak olduğuna, haciz yolu ile de bu amaca ulaşılabileceğine göre, madde “dar” değil “geniş” yorumlanmalıdır. Uygulamada, borçlular -icra mahkemesi yerine- icra dairesine başvurarak, ev veya işyerlerindeki taşınır mallarını ya da tapuda adlarına kayıtlı taşınmaz mallarını haczettirmekte ve bu haciz işleminden sonra kendilerine icra müdürünce -tehiri icra kararı getirmeleri için- süre verilmektedir. Kanımızca, bu gibi durumlarda, alacaklılar; haczedilen malları -daha doğrusu haczedilen mallara icra dairesince takdir edilen kıymetleri- takip konusu borç için yeterli bulmazlarsa, icra müdürünün bu işlemine -ve borçluya “tehiri icra kararı” getirmesi için süre verilmesine- karşı şikayet yoluna başvurabilirler. 4- Borçlu, “Yargıtay’dan yürütmenin durdurulması hakkında bir karar getirmek üzere” kendisine uygun bir süre verilmesini icra dairesinden (müdüründen) istemiş olmalıdır. Borçlunun bu amaçla icra dairesine başvurması için yasada bir süre öngörülmemiş olduğundan, borçlu “her zaman” icra dairesine başvurarak, kendisine “yürütmenin durdurulması kararı getirmek üzere” süre verilmesini isteyebilir. Görüldüğü gibi, borçlunun önce icra dairesine başvurarak buradan “yürütmenin durdurulması kararı getirmek üzere” süre istemesi ve sonra Yargıtay’a başvurarak -verilen süre içinde- buradan “yürütmenin durdurulması kararı” verilmesini sağlaması gerekmektedir (mad. 36/I). Bu nedenle, borçlu -önce icra dairesine başvurmadan- doğrudan doğruya Yargıtay’a başvurarak “göstereceği teminat karşılığında yürütmenin durdurulması kararı verilmesini” isteyemez. Uygulamada; “…temyiz eden, haksız çıktığı takdirde mahkumunbihi (hükmolunanı) eda ve teslim edeceğine dair kuvvetli kefalet göstermek veya hükmolunan nakit ve eşyayı resmi bir yere depo etmek veya hasmı (alacaklı) tarafından menkul ve gayrımenkul malları haczedilmiş olmak şartıyla, temyiz mahkemesi talep üzerine acele olarak yürütmenin durdurulmasına karar verebilir” şeklindeki eski 1086 sayılı HUMK.nun 443/I maddesi hükmü uyarınca, hükmü temyiz etmiş olan davalı borçluların, önce icra dairesine başvurup, borcun tamamı için teminat göstermiş olduklarını, icra dairesine belgelendirmeden, doğrudan doğruya Yargıtay’dan -teminatı buraya gösterip- “yürütmenin durdurulması” kararı isteyebilecekleri konusunda bir yorum yapılmakta idi ise de, kanımızca bu yorum isabetli değildir. Çünkü, Yargıtay’dan hangi koşullarla “yürütmenin durdurulması kararı” istenebileceği İİK. mad. 36/I’de açıkça ve özel olarakdüzenlenmiştir. Ancak, bu maddedeki koşullar çerçevesinde borçlu Yargıtay’dan “yürütmenin durdurulması kararı” isteyebilir. Esasen, talep tarihinde, takip konusu borcun ne kadara ulaşmış olduğunu ve dolayısıyla gösterilmesi gereken teminat miktarını yüksek mahkeme -icra dairesinin bunu belirten yazısı olmadan- saptayamaz… Alacaklının, lehine verilen ilamı “ilamların icrası” üst başlığını taşıyan ‘İKİNCİ BAP’ da yer alan hükümlere (İİK. mad.24-41) göre icraya koyması gerekir. Yani, bu durumdaki bir alacaklının normal olarak izlemesi gereken yol ilamlı takip’ tir. Alacaklının elindeki ilamı icra dairesine verip, ilamda lehine hükmedilen alacağın türüne göre, borçluya “Örnek:2”, “Örnek:3”, “Örnek:4-5”, “Örnek:6”, İCRA EMRİ gönderilmesini istemesi gerekir. Uygulamada; alacaklılar, elindeki ilamı “ilamlı takip” konusu yapıp, borçluya “Örnek:4-5” İCRA EMRİ göndermek yerine, “ilamsız takip” konusu yaparak, borçluya “Örnek:7” ÖDEME EMRİ gönderip, ilamı temyiz etmiş olan borçlunun İİK. mad.36 çerçevesinde “tehiri icra kararı” getirmek üzere icra müdürlüğünden süre talebinde bulunmalarını önlemek istemektedirler… Hemen belirtelim ki; alacağın kaynağı olan ilamı temyiz etmiş olan borçlunun, İİK mad.36 çerçevesinde icra müdürlüğünden “ tehiri icra kararı” getirmek üzere süre isteyebilmesi, kendisine “Örnek:4-5” İCRA EMRİ gönderilmiş olmasına bağlı değildir. Ne, konuyu düzenleyen İİK. mad.36’da ve ne de bu maddenin gerekçesinde – Bkz: ”538s. Kanuna ait Hükümet Gerekçesi” ve “Adalet Komisyonu Gerekçesi” (UYAR, T. Gerekçeli-İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C,2, 2004 s:3279)- “gönderilecek İCRA EMRİ üzerine, icra müdürlüğünce İİK.’nun 36. maddesine göre hükmü temyiz eden borçluya tehiri icra kararı getirmek üzere süre verilebileceği” nden bahsedilmemektedir. Yani, ‘ “ilam” a dayalı olarak yapılan takipte borçluya “Örnek:7” ÖDEME EMRİ gönderilmesi halinde, hükmü temyiz eden borçluya İİK. mad.36 uyarınca tehiri icra kararı getirmek üzere süre verilebileceği’ hiçbir yasa maddesinde, hiçbir içtihatta belirtilmemiştir. Bu konuda yazılmış olan eserlerin hemen hepsinde (bknz: KURU, B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2004, s:784 vd.- KURU, B. İcra ve İflas Hukuku C:3, 1993, s:2192 vd. – PEKCANITEZ, H. / ATALAY, O. / ÖZKAN, M.S. / ÖZEKES, M. İcra ve İflas Hukuku, 2010, s:400 vd. – POSTACIOĞLU, İ.E. / ALTAY, S. İcra Hukuku Esasları, 2010, s:789 vd. – MUŞUL, T. İcra ve İflas Hukuku, 2008, s:805 vd. - KURU, B. / ARSLAN. R. / YILAZ.E. İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 2008, s:392 vd. – YILDIRIM, K. / YILDIRIM, N.D, İcra Hukuku, 2009, s:298 vd. – OSKAY, M / KOÇAK, C / DEYNEKLİ, A /DOĞAN,A İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C:1, 2007 s:703 vd. – ÜSTÜNDAĞ,S İcra Hukukunun Esasları, 2004, s:361 vd. – BERKİN,N Tatbikatçılar İçin İcra Rehberi, 1981, s:152 vd. – POSTACIOĞLU,İ, İcra Hukuku Esasları, 1982 s:636 vd. - OLGAÇ,S İçtihatlarla İcra ve İflas Kanunu 1965, s:242 vd. – PEHLİVANLI,M.G. Açıklamalı İcra ve iflas Kanunu C.1, 1998, s:190 - OLGAÇ,S. İcra İflas, C 1, 1974, s:172 vd. – ŞİMŞEK,E. İcra ve İflas Kanunu, 1989, s:120 vd) “kesinleşmeden icraya konulmuş olan hükmü (ilamı) temyiz eden borçlunun, Yargıtay’dan icranın geri bırakılması (tehiri) kararı alıp,icra dairesine vermesi az veya çok bir zamana bağlıdır. Bu zaman içinde icranın geri bırakılmasını (durdurulmasını) sağlayabilmek için, hükmü temyiz eden borçlunun,icra dairesine (müdürlüğüne) başvurarak, kendisine Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararı getirinceye kadar uygun bir süre (mühlet) verilmesini istemesi gerekir (İİK. 36). Bunun için borçlunun, hükmü temyiz ettiğini mahkemeden alacağı ve icra dairesine vereceği bir belgeyle ispat etmesi gerekir. Bu talep üzerine, icra müdürünün hükmü temyiz eden borçluya Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararı getirinceye kadar uygun bir süre verebilmesi için, borçlunun teminat göstermesi gerekir…” denilmiştir. Görüldüğü gibi bu konudaki açıklamalarda “borçluya ayrıca icra emri gönderilmesinin de gerekli olduğu” ndan hiç söz edilmemiştir… Bu konuda yazılan bazı eserlerde de elinde ilam bulunan alacaklının borçluya İCRA EMRİ, göndererek takip yapması gerekeceği doğal kabul edilerek “borçluya icra emri gönderilmiş olması” öngörülmüştür. (UYAR, T. age. s:3282 - COŞKUN,M. Açıklamalı İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu, C.1 2009, s:483). Alacaklının elinde ilam bulunmasına rağmen, sırf ilamı temyiz etmiş olan borçlunun, icra müdürlüğünden; İİK. mad. 36 çerçevesinde Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere mehil almasını ö n l e m e k için, borçluya “Örnek:4-5” İCRA EMRİ yerine “Örnek:7” ÖDEME EMRİ göndermesi, MK.’nun “dürüst davranma” kenar başlığını taşıyan 2. maddesine aykırıdır. Çünkü; - “MK.2’de düzenlenen dürüstlük kuralı ‘kişiler arasında ortaya çıkabilecek, somut belirli ve sınırlı ilişkilere değil kural olarak bütün hukuki ilişkilere uygulanabilecek, yargıcın da önüne gelen her somut olayda tutması gereken bir ilke niteliğini taşıdığı” ndan, MK.2 hükmünün ‘var olan hakkın dürüstlük kuralına aykırı biçimde kullanılmasına izin vermeyen ve bu tür uyuşmazlıkların çözümünde gözardı edilemeyecek olan temel bir hukuk kuralı’ olduğundan (bknz: HGK 4.5 2005 T. E:1-298, K:308) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C Gerekçeli – İçtihatlı Türk Medeni kanunu 2006, s:35 vd.” - “Medeni Kanunun 2. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağının amacı; hakime özel ve istisnai hallerde adalete uygun hüküm verme imkanı sağlamak olduğu” ndan (bknz: 13 HD. 13.5.2003 T. E:1729, K:5973) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C age. s:107 vd.” - ”Hukukun her alanında uygulanma niteliğine sahip olan hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralını, buyurucu niteliği itibariyle kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği” nden (bknz: HGK 26.03.2003 T. E:17-164, K:202) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C age. s:113 vd.” - ”Hakkın objektif iyi niyet kuralına aykırı kullanıldığı itirazı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, MK.2.maddesi uyarınca davanın her safhasında ileri sürülebileceğinden ve mahkemece resen dikkate alınacağı” ndan (bknz: HGK 26.2.2003 T. E:9-32, k:96) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C age. s:119 vd.” - ”Bir hakkın kullanılmasının, kullanana sağladığı yarar küçük olmasına rağmen, karşı tarafta büyük bir zarar doğmasına neden oluyorsa, böyle bir hakkın kullanılmasında yasal dayanak olsa dahi, kötüye kullanmanın var olduğunun kabulü gerekeceği” nden (bknz:.HGK 20.11.2002 T. E:4-913, K:1009). - ”MK’nın 2. maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken veya borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğundan, bir hakkınaçıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağı” ndan (bknz:. 13 HD 23.09.2002 T. E:6964, K:9369) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C age. s:137 vd.” - “MK’nın 2. maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uymak zorunda olduğu” ndan (bknz: 11 HD. 10.4.2001 T. E:858, K:3023) “UYAR,T / UYAR,A / UYAR,C age. s:167 vd.” MK.mad. 2 de düzenlenmiş olan dürüstlük kuralının , hakim tarafından resen dikkate alınacağı doktrinde, (AKYOL,Ş Dürüstlük Kuralı ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, 2006, 2.bası, s:10) belirtilmiştir. Bilindiği gibi, bu kural, “bir kimseden, namuslu, dürüst bir insan olarak beklenen davranışı” ifade eder (bknz: OĞUZMAN, M.K / BARLAS,M. Medeni Hukuk “Giriş-Temel Kavramlar” 2008, s:280). Dürüstlük kuralının icra ve iflas hukukunda da geçerli olduğuna kuşku yoktur. Diğer hukuk dallarında olduğu gibi bu hukuk dalında da dürüstlük kuralını sınırlandırıcı ve düzeltici işlevine ihtiyaç duyulur, yani icra ve iflas takibinin taraflarının, kanunun kendisine tanıdığı olanakları kullanırken dürüstlük kuralına uyması gerekir. (ARSLAN,R. Medeni Usul Hukukunda Dürüstlük Kuralı, 1989, s:135- BERKİN,N.M. age. s.10). Bu nedenle; elinde ilam bulunan alacaklının, ilamı temyiz etmiş olan borçlunun İİK. mad. 36 uyarınca teminat yatırıp Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere, icra müdürlüğünden mehil almasını önlemek için borçluya “Örnek:4-5” İCRA EMRİ yerine “ilamsız takip” yapıp “Örnek:7” ÖDEME EMRİ göndermesi halinde, icra müdürlüğüne başvurup “takip konusu alacağın dayanağı olan ilamı temyiz ettiğini” belirtip “göstereceği teminat karşılığında İİK. mad.36 uyarınca kendisine Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere mehil verilmesini” isteyen borçlunun bu talebini icra müdürünün kabul edip, gerekli teminat gösterildikten sonra, kendisine İİK. mad.36 uyarınca süre vermesi gerekir… İcra müdürünün bu şekilde davranmayıp borçlunun talebini reddetmesi İİK’nın 16/II maddesi uyarınca “bir hakkın yerine getirilmemesi” sayılır (Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR.T İcra ve İflas Kanunu Şerhi C:1 s:717 vd.) ve “süresiz şikayet” e (ayrıntılı bilgi için bknz. UYAR, T. age C:1, s:1591 vd.) neden olur... “İİK.mad.36 ya göre kendisine süre verilmesi” talebi reddedilen borçlu, ayrıca; elinde ilam bulunduğu halde “ilamlı takip” yerine “Örnek:7” ÖDEME EMRİ gönderilerek yapılan “ilamsız takibin” de iptalini isteyebilir. Bu durumda “elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe (İİK. mad.167 vd.) başvurmak zorunda olmadığı, alacaklının daha yararına olan bu yola başvuracak yerde ‘Genel Haciz Yolu’ ile de takipte bulunabildiğine göre (bknz. UYAR,T. Gerekçeli İcraatlı İcra ve İflas Kanunu Şerhi C:8,2007, s:13418) – (bknz. 12 HD 9.5.2000 T. E:6774, K:7661; 1.10.1998 T. E:9242, K:9967). burada da elinde ‘ilam’ bulunan alacaklı ‘ilamsız takip’ te bulunabilir.” şeklinde düşünülemez. Çünkü, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı “kambiyo senetlerine ilişkin özel takip yolu” (İİK.mad.167 vd.) yerine “genel haciz yolu” na (İİK.mad.42 vd.) başvurunca, borçluyu icra mahkemesine başvurup (İİK. mad.168) 5 gün içinde borca veya imzaya itiraz etmek külfetinden kurtarmakta,borçlunun bu konuda icra dairesine 7 gün içinde itirazda bulunması yeterli olmaktadır. Bu durumda borçlu, alacaklının bu yola başvurmasından hiçbir zarar germemektedir… Oysa elinde ilam bulunan alacaklı, ”ilamlı takip” yerine “ilamsız takibe” başvurunca şeklen borçlunun İİK.mad.36 hükmünden yararlanmamasını amaçlanmaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığımız gibi; elinde ilam bulunan takip alacaklısının ilamlı takip yapıp “Örnek:4-5” İCRA EMRİ yerine ilamsız takip yapıp”Örmek:7” ÖDEME EMRİ göndermesi, açıkça İİK’non 36. ve MK.2. maddesine aykırı bulunduğundan, bu durumda iki şekilde hareket edebilir: a. Ya icra müdürlüğüne başvurarak “takip dayanağı belgenin ilam olduğunu, bu ilamı temyiz ettiğini belirtip, “İİK. mad.36 çerçevesinde göstereceği teminat karşılığında Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere kendisine süre verilmesini” ister ve icra müdürlüğünce talebinin kabul edilmemesi üzerine -icra müdürünün bu kararı ‘bir hakkın yerine getirilmemesi’ niteliğinde olacağından, bu hatalı kararın bozulması için- süresiz şikayet yoluna başvurabilir. b. Veya; alacaklının gönderdiği “Örnek:7” ÖDEME EMRİNİN (ve İCRA TAKİBİNİN) iptali için icra mahkemesine şikayette bulunabilir. Borçlu hangi yolu izlerse izlesin – yani; hangi durumu şikayet nedeni yaparsa yapsın- yukarıda belirttiğimiz gibi icra mahkemesince “ şikayetin kabulüne” karar verilmesi, gerekecektir. İstanbul Barosu Dergisi cilt: 86 sayı: 2012/1 s. 131 vd. |
22-02-2012, 16:27 | #49 |
|
Eklediğiniz makale için çok teşekkür ederim. Bu konuda benim de tereddütlerim vardı.
Saygılarımla, |
29-02-2012, 02:17 | #50 |
|
Arkadaşlar merhaba..İlama dayanılarak yapılan ilamsız takip konusundaki paylaşımlarınızı okuyunca kendi dosyama ilişkin olarak yaşadıklarımı ve dolayısıyla takip halen devam ettiğinden karşılaştığım sorunları belirtme gereği duydum.Şöyle ki, bir tazminat alacağına ilişkin ilama dayanılarak yapılan ilamsız takibe itiraz etmemiz hukuken aleyhe sonuç doğurabileceğinden (çünkü her ne kadar karar kesinleşmemiş olsa da borç mevcut yüzde kırka mahkum edilme riski var) şikayet yoluna gittik ancak davamız reddedildi ve yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşti.Tabi bu arada takip kesinleştiğinden tüm haciz işlemleri yapılarak borçlunun maası üzerinden kesintiye başlanıldı.2 yılı aşkın bir süre sonra takibe dayanak kararın Yargıtayca bozulması üzerine İİK 40.MD gereğince takibin durdurulması için İcra Müdürlüğüne yaptığım talep ise, takibin ilamsız olduğu ve 40.md nin sadece ilamlı takiplerde uygulanabileceği gerekçesiyle reddedildi.Bu aşamada sözkonusu icra müdürlüğü işleminin iptali ve takibin durdurulması için dava açma hazırlığındayım ancak hiç ümitli değilim Çünkü 40.md ilamların icrası başlığı altında düzenlenmiş olduğundan ancak ilamlı takiplerde uygulanabileceği doğrultusundaki görüşler daha baskın ayrıca içtihat da bulamadım.Tek seçeneğimiz bozma ilamı doğrultusunda yapılacak yargılama sonunda muhtemelen lehimize verilecek kararın kesinleşmesini bekleyerek (en iyi ihtimalle 2 yıl daha) istirdat ya da menfi tespit davası açmak gibi görünüyor.Buna göre ilama dayanılarak yapılaı ilamsız takiplerin borçlu lehine olduğu nasıl söylenebilir?
|
29-02-2012, 14:58 | #51 |
|
Tazminat alacağı davanızın kesinleşmesini beklemenize gerek yok ki bozmadan sonra lehinize verilecek kararı icraya koyarsınız,karşı taraf aleyhine...devamında fazladan alınan haksız bir miktar varsa bunu da istirdat davası ile isteyebilirsiniz.
|
02-03-2012, 00:58 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
Genel hukuk kuralları çerçevesinde benim kanaatime göre, ilama dayanarak ilamsız takip yolunu seçen alacaklı takip talebinde açıkça mahkeme kararını belirtmişse icra müdürü 32.md.de gereğince İcra Emri göndermek zorunda. Mahkeme kararını takip talebinde İlam niteliğinde olmayan "belge" olarak nitelendirmiş ise , bozma üzerine sözü geçen "belge geçerliliğini kaybettiğinden" dolayısıyla borcun sebebi ortadan kalktığından takip iptal edilmelidir diye düşünüyorum. Ayrıca bozma üzerine İİK.40.md.nin uygulanması alacaklı aleyhine bir durum da yaratmamakta Nihayetinde takip sadece durduruluyor iptali sözkonusu değil. Bu nedenle ilama dayanarak ilamsız takip yapmaktaki mantığı? kavrayamıyorum.Sadece lüzumsuz mağduriyetler ve daha fazla emek ve zaman kaybı..Tabi borçlu vekiliyseniz |
25-03-2012, 16:42 | #53 |
|
T.C.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2011/7108 KARAR NO : 2011/25690 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Osmaniye İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 25/01/2011 NUMARASI : 2010/331-2011/11 DAVACI : ALACAKLI : M---M---- DAVALI : BORÇLU :----- KARGO YURTİÇİ VE YURTDIŞI TAŞIMACILIK A.Ş Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İcra takibinin dayanağı olan Osmaniye İş Mahkemesi sıfatıyla 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamı; alacak ilamı olup kesinleşmeden takip konusu yapılabilir. İcra mahkemesince borçlunun borca itirazlarının esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken takip dayanağı belgenin İİK.nun 68/1.maddesinde sayılan belgelerden olmadığından bahisle itirazın kaldırılması isteminin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) , 01/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye E.Uzuner N.Şimşek S.Atalay İ.Altan Z.Turanlı HRN Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır. |
03-12-2012, 13:35 | #54 |
|
İlama dayalı ilamsız takip
Sayın Meslektaşları, tartışmaları okudum. Ben biraz farklı bir şeyi tartışmak istiyorum. Elimde mahkeme ilamı mevcut. Karar 3 davalıdan 2 si açısından kesinleşti, temyiz etmedikleri için. Kararımda kesinleşme şerhi olmadığı için ben ilama dayalı ilamsız takip yaptım. Borçlulardan ( karar kendileri için kesinleşen taraf) icra takibine itiraz etti. İcra hakimliğinde de takibin iptali davası açtı. Gerekçesi özetle, ilama dayalı ilamsız takip yapılamayacağı. Sorum şu
1-İcra Hakimi "hukuki menfaati yoktur dava açmada borçlunun ,takibe zaten itiraz etmiştir, takip durmuştur mu " diyecek* ( bu halde icraya yapılan itiraz nolacak) 2-Dosyayaya itiraz eden borçlu için kesinleşme şerhi içeren kararı koydum ve cevap verdim icra hakimliğindeki davaya. İcra HAkimi , karar dava açan borçlu için kesinleşmiştir , itirazı haksızdır deyip, icra tazminatına mahkum edip itirazını kaldıracak mı? |
03-12-2012, 15:57 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
1- İcra mahkemesi, a-) "Hukuki menfaat" yoktur diyerek şikayeti red edecektir. Bu durumda takip siz itirazı kaldırana/iptal ettirene kadar duracaktır. b-) Hukuki menfaat vardır ama ilama dayalı da olsa adi takip yapılabilir. Bu nedenle şikayetin reddine... şeklinde karar verecektir. 2- Mahkemenin huzurundaki dava "itirazın kaldırılması" davası değil ki, bu yönde karar verebilsin. Verebileceği 2 şekilde karar vardır. Bunları da yukarıdaki maddede yazdım. |
11-12-2012, 18:40 | #56 |
|
Sizce hangine karar vermeli?
|
11-12-2012, 18:40 | #57 |
|
1- İcra mahkemesi,
a-) "Hukuki menfaat" yoktur diyerek şikayeti red edecektir. Bu durumda takip siz itirazı kaldırana/iptal ettirene kadar duracaktır. b-) Hukuki menfaat vardır ama ilama dayalı da olsa adi takip yapılabilir. Bu nedenle şikayetin reddine... şeklinde karar verecektir. Yazdığınız şıklardan hangiine karar vermeli sizce? |
11-12-2012, 21:27 | #58 |
|
ben daha once bir icra ceza kararini kesinlestiremedigim icin ilamsiz olarak takip baslatmiatim. icra muduru israrla kesinlesme serhi gerekli dedi ama takibi actik. ilamdaki alacagin ilamsiz takip yolu ile icra takibine konu olmasi bwnce mumkundir. ornegin kambiyo senedinin ilamsiz icra yolu ile takibe konu olmasi gibi
|
12-12-2012, 13:42 | #59 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben hakim olsam, "hukuki menfaat bulunmamaktadır" diye karar verirdim. Ancak bu şekilde Yargıtay kararı olduğu gibi," borçlunun uzun yıllar haciz/dava tehdidi altında yaşamasına gerek olmadığından, hukuki menfaati vardır" şeklinde karar verilmiş Yargıtay kararları da, THS forumlarında bulunmaktadır. Demek ki en sağlamı " İlamlı takip yapılmadan da bir ilamın adi takibe konu edilebileceğinden, şikayetin reddine" karar vermek. |
14-12-2012, 17:08 | #60 |
|
Be de sizin gibi düşünüyorum üstadım.Bakalım karar ne olacak. Paylaşırım siznle de:9 teşekkür ederim ilginize.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İlamsız Takip - Yetkili İcra | Av. Hulusi Metin | Meslektaşların Soruları | 13 | 11-12-2014 06:50 |
Sayıştay İlamı ve İlamlı Takip | Usenas | Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu | 4 | 20-12-2009 17:43 |
İlamsız Takip | Av.Özlem PEKSÜSLÜ | Meslektaşların Soruları | 1 | 27-02-2009 19:42 |
İlamsız takip yapılabilir mi? | egelihukukcu | Meslektaşların Soruları | 3 | 14-03-2007 16:35 |
İlamsız takip Feragat | carnerion | Meslektaşların Soruları | 5 | 02-02-2007 16:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |