|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
09-12-2007, 15:50 | #31 | |||||||||||||||||||
|
Taahhüdün Geçerli Olmasının Şartları!
En Önemli Olan Aynı Zamanda En Fazla Gözden Kaçırılın 3 Şart:
1- İster haciz sırasında alınan bir taahhüt olsun, ister icra dairesinde alınan bir taahhüt olsun; en önemli ve en fazla gözden kaçırılan şart, borcun tüm fer'ileriyle birlikte hesaplanıp dökümünün çıkarılmış olmasıdır. 2- Alınan taahhüdün hukuki ve cezai sorumluluklarının borçluya/icra kefiline açıklanması, borçlunun/icra kefilinin kabul beyanının alınması ve tüm bunların zapta geçirilmesi gerekmekteddir. 3- Eğer icra kefilinin taahhüdü ihall etmesi söz konusu ise, nasılki kefille ilgili işlem yapılabilmesi için icra emrinin gönderilmesi gerekiyorsa, ihlal nedeniyle ceza verilebilmesi için de icra emrinin usulüne uygun olarak kefile tebliğ edilmesi gerekmektedir. Yargıtay' ın özellikle dikkat ettiği, ve emsal kararlarda en fazla karşılaşılan şartlar bunlar. Diğer şartlar genellikle gerçekleşmekte, ancak bir çok durumda yukarıda sayılan şartlar gözden kaçırılmaktadır. Aşağıya birkaç Yargıtay kararından özetler ekliyorum: *** Yrg. 17. HD 18.02.2002 tarih, 2002/880 E., 2002/835 K.:"Sanığın icra kefili olarak kabul ettiği kısım üzerinden borç miktarı fer'ileriyle birlikte hesaplanıp açıkça gösterilmediğinden taahhüdün hukuken geçersiz olduğu ve atılı suçun oluşmadığı anlaşılmakla; hükmün onanması gerekmiştir." *** Yrg. 16. HD 23.02.2004 tarih ve 2003/12889 E., 2004/2795 K.: "Borçlu sanığın taahhüdünü içeren tutanakta toplam borç miktarının tüm fer'ileriyle birlikte rakamsal oalrak hesaplanıp açıkça belirtilmediğinden taahhüdün hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, yasal unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilemsi gerekirken yazılı olduğu şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." *** Yrg. 16. HD 15.12.2003 tarih ve 2003/10993 E., 2003/11106 K.: "İcra kefili olan sanığa icra emri tebliğ edildikten sonra yaptığı bir taahhüt olmadığından, sanığın taahhüdü ihlal suçunu işlediğinden söz edilemez." *** Yrg. 17. HD 18.5.2005 tarih ve 2004/13956 E., 2005/5513 K.:"İCRA TUTANAĞINDA YAPILAN ÖDEME TAAHHÜDÜNDE BORÇ MİKTARININ TÜM FERTLERİYLE BİRLİKTE DÖKÜMLÜ OLARAK HESAPLANIP, RAKAMSAL OLARAK AÇIKÇA GÖSTERİLMESİ HALİNDE HUKUKEN GEÇERLİ TAAHHÜDDEN BAHSEDİLEBİLİR. Ceza Genel Kurulunun 2001/16-181 esas, 2001/200 karar sayılı ve 9.10.2001 günlü kararında da belirtildiği üzere, icra tutanağında yapılan ödeme taahhüdünde borç miktarının tüm ferileriyle birlikte dökümlü olarak hesaplanıp, rakamsal olarak açıkça gösterilmemesi nedeniyle, taahhüdün hukuken geçerli olmadığı, böylece atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkûmiyet kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiş sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı (BOZULMASINA), 18.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." *** Yrg. 8. CD 24.10.1995 tarih ve 1995/12914 E. ve 1995/13791 K. sayılı kararı. *** Yrg. 17. HD 28.02.2005 Tarih ve 2005/902 E., 20051632 K. sayılı kararı. *** Yrg 16. HD. 02.07.2003 tarih ve 2003/4685 E., 2003/6829 K. sayılı kararı. *** Yrg 7. HD 11.04.2002 tarih ve 2002/1158 E., 2002/2675 K. sayılı kararı. *** Ceza Genel Kurulunun 9.10.2001 tarih ve 2001/16-181 E., 2001/200 K. sayılı kararı.
İki gün önce Fethiye' deydim. Taahhüt aldım; ancak, tüm bunları bilmeme rağmen geçersiz bir taahhüt aldım. Çünkü memur "Ben sadece talimatta yazanları yapmaya yetkiliyim. Hesap çıkaramam, talimatta yazan miktarı yazıp geçerim." şeklinde bir beyanda bulundu. Saygılar... |
10-12-2007, 08:33 | #32 |
|
Başka bir açı
Olaya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Peki ödeme emrini alır almaz 7 günlük veya 10 günlük ödeme süresi içinde alacaklı vekili ile birlikte icra dairesine gelip taahhütte bulunan borçlunun taahhüdü geçerli bir taahhüt müdür?
|
10-12-2007, 09:22 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu ikinci şarttan pek emin değilim. Hiçbir suçun unsuru arasında "failin yaptığının (yapacağının) suç olacağının ihtarı" yoktur. Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Ayrıca tutanağa alınması gereken "kabul beyanı" borçlunun değil ALACAKLININ KABUL BEYANIDIR. Saygılarımla... |
11-03-2010, 10:24 | #34 |
|
İİk 340.maddesİ
Sayın meslektaşlarım. İstanbul 1.icra ceza mahkemesinde müşteki vekili olarak açmış olduğumuz davada, mahkeme taahhüdün haciz sırasında alındığı ve haciz tehdidi altında olması nedeniyle özgür iradesi ile vermediğini bu nedenle sanığın beraatine karar vermiştir.
Ağır Ceza Mahkemesine yapmış olduğum itiraz dilekçemizde özetle: taahhüdün haciz tehdidi altında verilmediği, Çünkü haczedilen malların haciz tutanağında da görüleceği üzere önceden başka dosyalardan hacizli olduğu, zaten hacizli malların haczedileceğinden korkarak ( haciz tehdidi altında ) borçlunun taahhütte bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, borçlunun taahhütte bulunarak süre kazandığı, haciz mahalinin şirket adresi olduğu, borçlunun icra dosyasında şahsi olarak da borçlu olduğu, borçlunun İİK 110/3,4.maddeleri gereğince taahhütte bulunarak evine hacze gelinmesinden kurtulduğu, sanığın bu taahhüt ile borcun ödeme konusunda süre kazandığı, taahhüdün borcun tüm ferileri ile birlikte gösterildiği, taahhüdün alacaklı vekili tarafından kabul edildiği ve taahhüdü ihlalin hukuki ve cezai sorumluluklarını içeren yasal ihtaratın borçluya yapıldığı, beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ve borçlunun cezalandırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İtirazımızı inceleyen İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesi 2010/201.D.İŞ sayılı dosyası ile itirazımızı kabul etmiş, özetle; borçlu sanığın tüm ferileri ile birlikte belirlenen borcu ödeme konusunda usulüne uygun taahhütte bulunduğu, alacaklı vekilince taahhüdün kabul edildiği ve yasal ihtaratın yapıldığı, taahhüde uyulmadığı,borcun ödenmediği anlaşılmakla, müşteki vekilinin itirazının kabulüne, sanığın üç ayı geçmemek üzere tazyik hapsi ile cezalandırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine, oybirliği ile karar verildi. 05.02.2010 Sayın meslektaşlarım görüleceği üzere, İİK 340.maddesindeki ''icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını'' cümlesinin fiziki mekan olarak icra dairesi olarak anlaşılmaması gerekmektedir. Haciz sırasında alınan taahhütlerde geçerlidir. Kararda da görüleceği üzere haciz sırasında alınan taahhüt, borcun tüm ferileri ile birlikte belirlenip, borçluya yasal ihtaratı yapıldıktan sonra ve alacaklı vekilince taahhüt kabul edildikten sonra taahhüdü ihlal suçunun unsurları oluştuğundan ceza kararı verilmesi gerektiğini savunmaktaydım. Bu konuda yaptığım bütün itirazlar bugüne kadar reddedildi. En sonunda bu itirazımız kabul oldu. Hukuki görüşümün haklı olduğu ortaya çıktı. Ne mutlu! Saygılarımla. Av.Sezgin KELEŞ |
11-03-2010, 23:53 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY 16.Hukuk Dairesi Esas: 2009/445 Karar: 2009/935 Karar Tarihi: 23.02.2009 TAAHHÜDÜ İHLAL EYLEMİ - BORÇLUNUN SON ÖDEME TARİHİNDE BORCUNU TÜM FERİLERİYLE BİRLİKTE ÖDEMEYİ TAAHHÜT ETTİĞİ - ÖDENECEK MİKTARIN HİÇBİR KUŞKUYA YER VERMEKSİZİN BELİRLENDİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİNİN KABULÜ GEREĞİ ÖZET: Borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihinde ise, borcunu tüm ferileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. Son taahhütte ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün olmadığının kabulü gerekir. (2004 S. K. m. 340) (YCGK. 05.05.2001 T. 2001/16-181 E. 2001/200 K.) Dava: Taahhüdü ihlal eyleminden borçlu Fahri'nin, 5358 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince bir defaya mahsus ve 3 ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Ümraniye İkinci İcra Mahkemesi'nin 31.03.2008 tarihli ve 2008/32-544 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.06.2008 tarihli ve 2008/731 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Tebliğname ile; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2001/16-181 esas, 2001/200 karar sayılı ve 09.10.2001 günlü kararında da belirtildiği üzere, haciz sırasında bulunulan ödeme taahhütlerinde borç miktarının tüm fer'ileriyle beraber dökümlü olarak hesaplanıp rakamsal olarak açıkça gösterilmemesi nedeniyle taahhütlerin hukuken geçerli olmadığı, böylece atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.12.2008 gün ve 2008/14099-60844 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 02.01.2009 tarih ve K.Y.B.2008/270975 sayılı tebliğnameyle talep edilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: Karar: Dosya kapsamına göre, borçlu hakkında Ümraniye İkinci İcra Müdürlüğümün 2007/6779 sayılı dosyasında yürütülen takip sırasında 13.08.2007 tarihli tutanakta borçlunun, 24.280,58 TL olan borcunu 15.09.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.10.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.11.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.12.2007 tarihinde ise borcunu tüm fer'ileriyle birlikte tamamen ödemeyi taahhüt etmesine karşın, son taksit tarihi olan 15.12.2007 gününde ödenecek miktarın açıkça gösterilmemesi nedeniyle bu tarihte ödenecek miktarın hiçbir şekilde net olarak belirlendiğinden söz edilemeyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.02.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde, hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır. Dosya içerisindeki taahhütnamenin incelenmesinden de görüleceği üzere borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihi olan 15.12.2007 tarihinde ise, borcunu tüm fer'ileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. 15.12.2007 tarihinde ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.06.2008 gün ve 2008/731 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Borçlu sanık Fahri'nin taahhüdü ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
01-12-2010, 00:51 | #36 |
|
Herşey birlikte değerlendirildiğinde anlaşılıyor ki bu davalarda önemli olan hakimin ceza vermeyi isteyip istemediği.Eğer ceza vermeyi istemiyorsa mutlaka eksik bir husus buluyor.Herhande bundan sonra yapmamız gereken şey duruşmaya girmeden önce hakimin ceza vermek istemesi için dua etmek olacak. Saygılar
|
04-01-2011, 11:45 | #37 |
|
Açmış olduğumuz taahhüdü ihlal ceza davasında alacaklı vekilinin imzası bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildi. Oysa ki alacaklı vekili olarak imzamız bulunuyor ancak kabul beyanımızın hemen altında değil de taahhüt metninin üst taraflarında... Bu şekilde alınmış olan taahhüdü ihlal neticesinde beraat verilmesi doğru mudur sizce ? Biz itiraz edeceğiz karara, çünkü kabul beyanımız ve imzamız var taahhüt metninde... Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim, çok teşekkürler...
|
04-01-2011, 12:31 | #38 |
|
Şekli olarak; alacaklının kabul beyanı ve bu kabul beyanının borçluya tefhim edildiğine ilişkin şerhin, borçlunun ödeme taahhüdünden sonra gelmesi gerekmektedir. Mantık olarak borçlu ödeme taahhdünde bulunmadan, bu konuda bir kabul beyanında bulunamayız.
Sizin mesajınızda "kabul beyanımızın heman altında değil, taahhüt metninin üst tarafında" ibaresi şekli olarak ödeme taahhüdünün geçersiz olduğu anlamına geliyor. |
04-01-2011, 13:08 | #39 |
|
Aslınsa tam olarak taahhüt tarih ve miktarlarının altında, borçlunun kendi imzasının yanında bulunuyor alacaklı vekili olarak imzamız. Ben o nedenle taahhüdün geçerli olduğunu düşünmüştüm.
|
05-01-2011, 09:41 | #40 |
|
Sayın meslektaşım itirazınızda haklı olduğunuzu düşünüyorum. İmzanızın bulunması yeterli bence. Kanun lafzında ve ruhunda imzanın nereye atılacağına dair bir tahdit yok. İtiraz ederek hakkınızı aramanızı öneririm. Saygılarımla. Av.Sezgin KELEŞ
|
05-01-2011, 09:51 | #41 |
|
Sayın meslektaşım, imzanın üstte olması sebebiyle taahhüdü ihlal suçunun oluşmadığını gerekçe göstermek fazlası ile şekilcilik diye düşünüyorum.
Benim de başıma bu hafta gelen ilginç bir beraat kararından bahsedeceğim. Borçlu icra dairesinde taahhüt veriyor. Taahhüdü İhlal davası açıyoruz, borçlu sanık duruşmaya geliyor ve borcu ödeyemediğini ve taahhütleri yerine getiremediğini bizzat beyan ediyor, bu beyanlar duruşma tutanağına geçiyor, buna rağmen hakim beraat kararı veriyor. Gerekçe olarak da taahhüt metninde : '' her ne kadar taahhütte bulunmuş olsamda taahhüt tarihlerine kadar alacaklı vekilinin haciz talep etmesine muvaffakat ediyorum'' cümlesinin yer almasını ileri sürüyor. İtiraz ettim, gerekçeli kararın tebliğine kadar süre tutum dilekçesi verdim. Gerekçeli karar gelsin itiraz dilekçemi vereceğim. Taahhüdü ihlalin cezalandırılması için daha ne olması gerekiyor acaba. Borçlu icra dairesinde taahhüt veriyor, taahhüdü ihlal ediyor, duruşmada suçunu kabul ediyor, buna rağmen beraat veriliyor. Bütün meslektaşlarıma iyi çalışmalar, Saygılarımla, Av.Sezgin KELEŞ |
22-06-2011, 18:55 | #42 |
|
İtİraz Sonucu
05.01.2011 tarihinde yazmış olduğum yazıdaki beraat kararına itiraz etmiştim. Sonuçta itirazımızı inceleyen Mahkeme itirazımızı kabul etti. Taahhüdü ihlal eden sanığın 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.
Saygılarımla... Av. Sezgin KELEŞ |
22-06-2011, 19:37 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Tebrik ederim ...Eğer mümkünse İcra ceza Mahkemesinin taahhüdü ihlalden dolayı verdiği beraat kararını ve Asliye ceza Mahkemesinin verdiği kararı eklerseniz sevinirim.Teşekkürler... |
12-06-2012, 21:33 | #44 |
|
2008'den beri aldığım icra taahhütlerinin hepsinden icra kefillerine de borçluya da ceza çıkartıyordum. Hatta ayrıntılı işlem yaptığım için bir çok hakimden takdir de aldım. Bu konuda bilgilerimi paylaşayım ve bugün beraat verilen şikayetimi aynen paylaşayım.
1. Taahhüt alınan kişi hakkında takip kesinleşmiş olacak. 2. Kayıtsız şartsız borç taahhüdü olacak. 3. Borcun tamamı için taahhüt alınacak ve borç tüm ferileriyle birlikte rakamsal olarak açık ve kesin bir şekilde belirtilecek. 4. Tarafların ve icra müdürünün taahhütte imzası bulunacak. 5. İlk ödememe ile birlikte taahhüt ihlal oluşmuş olacak ve diğer ihlaller yeni bir süre başlatmayacağı gibi, yeni bir suç da oluşturmayacak. Bu hususlara dikkat ederek bugüne kadar talimata bile ayrıntılı kapak hesabı yaparak gidip istediğim kararları çıkarttım. Şimdi İstanbul 4. İcra Mahkemesi'nin vermediği mahkumiyet kararına dayalı taahhüdü sizinle paylaşıyorum. Buna da dikkat edeceğim bundan sonra. Karar sizlere ait. Ki taahhüt aldığım güne göre kapak hesabı yapmama rağmen. Gerekçe henüz yazılmadı. Ama lafzi olarak hakim hesabın taahhütteki son tarihe göre faiz hesaplanması gerektiğidir. Yoksa benim hesabıma göre alınan taahhüt eksik oluyor. Halbuki borç taksitler halinde ödendiğinden ve borçlunun ödeme gününe göre faiz farklı olacağından ben hakimi haklı görmüyor. Gerekli itirazı yapacağım ALACAKLI VEKİLİ AV. DURSUN KÜÇÜK VE ........... HAZIR OLUP İCRA MÜDÜRLÜĞÜMÜZE BAŞVURMUŞLARDIR. ........ (TC .............., ...................... ADRESİNDE MUKİM) SÖZ ALARAK DOSYA BORCU OLAN VE AŞAĞIDA DÖKÜMÜ YAPILAN BORCA İCRA KEFİLİ OLDUĞUNU, BUNA İLİŞKİN İCRA EMRİNİ ALDIĞINI, TÜM SÜRELERDEN FERAGAT EDEReK BORCU KABUL ETTİĞİNİ VE AŞAĞIDA BELİRTİLEN ŞEKİLDE ÖDEMEYİ KABUL VE TAAHHÜT EDTTİĞİNİ BELİRTMİŞTİR. asıl alacak : 16.600 TL işlemiş faiz : 197,86 TL(takip öncesi) çek tazminatı : 830 TL komisyon : 49,80 TL vekalet ücreti : 2.121,31 TL tahsil harcı : 700,04 TL ilk masraf : 24,45 TL posta gideri : 7,00 TL TAKİP SONRASI FAİZ: 339,73 TL olmak üzere toplam 20.869,74’Yİ 30/03/2012 tarihinde 5.000 TL 30/04/2012 tarihinde 5.000 TL 30/05/2012 tarihinde 5.000 TL 30/06/2012 tarihinde 5.869,74 TL şeklinde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum dedi. Alacaklı vekili söz alarak taahhüdü kabul ediyorum dedi. TC ........... – ........’ a taahhüdü ihlalin hukuki ve cezai sorumluluğu anlatıldı. Anladım dedi. Av. Dursun KÜÇÜK İcra MÜDÜRÜ ............. – .............. ADRES : ................ |
12-06-2012, 22:11 | #45 |
|
Ben de şu bilgiyi paylaşayım asgari ücret sınırına dikkat etmek gerekiyo yoksa miktar düşük diye ceza verilmesine yer olmadığına karar veriliyor.Bizler de boş yere taahhütle uğraşmışlığımızla kalıyoruz
|
03-07-2014, 10:29 | #46 |
|
Benim de konuya ilişkin enteresan bir sorum olacaktı. Borcun tüm ferileriyle birlikte Yargıtay içtihatlarına uygun olarak dökümü yapılmış; ancak icra müdürlüğünce toplamada hataya düşülmüş ve toplam tutar fazla yazılmıştır. Borçlu da fazla tutar üzerinden taahhütte bulunmuş; alacaklı da işbu taahhüdü kabul etmiştir.
Yapılan bu taahhhüt geçerli midir? |
04-07-2014, 10:45 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
bu ve buna benzer geçen gün kendi duruşmamı beklerken izlediğim duruşmada malesef mahkumiyet çıkmadı. şikayetçi vekilinin savunması aynı şekilde icra memurunun tutarı yanlış yazdığı yönünde idi orada da faiz ile ilgili farklılık vardı. Sizin dosyanız da mahkemeye intikal ederse sonucunu merak ederim.Keza kararlar mahkemeden mahkemeye değişmekte.Temyizi kabil olmadığından.bizim burada kararlar mahkemeden mahkemeye dahi farklılık arz etmekte. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
istifa eden vekile ilamlı icrada tebliğ | Av.Ufuk | Meslektaşların Soruları | 4 | 09-07-2013 10:06 |
icrada zamanaşımı | AV.SERTANn | Meslektaşların Soruları | 2 | 12-09-2006 19:16 |
3.Şahsin Fİİlİnİ TaahhÜt | AV.BARIŞ | Meslektaşların Soruları | 2 | 09-05-2006 21:36 |
ilamlı icrada bilirkişi raporu | alirizadizdar | Meslektaşların Soruları | 1 | 03-05-2006 18:18 |
icrada yetki | necmeddin | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 11-02-2002 01:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |