16-02-2011, 13:33 | #451 |
|
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı (Anayasa
http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/Icer...a-6c998dd8d452
İlgili haber:Başbakan'a yayın yasağı yetkisi 'RTÜK Tasarısı' TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Yasa ile bazı durumlarda Başbakan'a geçici yayın yasağı koyma yetkisi verildi. (http://www.ntvmsnbc.com/id/25182932/) |
16-02-2011, 23:29 | #452 |
|
Avukatların, işyeri açma ruhsatı alma zorunluluğu kaldırıldı
http://www.hukukihaber.net/mesleki-h...kaldirildi.htm Teşekkürler... |
18-02-2011, 11:15 | #453 |
|
Savcı Bey'in tecavüz gecesi
Büyükçekmece Adliyesi'nde görevli savcı D.O.'nun, kendisiyle birlikte olmak istemeyen bir kadına tecavüz girişiminde bulunduğu iddia edildi. Başsavcılık, inceleme başlattı Büyükçekmece, geçen hafta bir savcının 'tecavüz girişimi' iddiasıyla sarsıldı. Beylikdüzü, Bizimkent Sitesi'nde yaşanan olay, iddialara göre şöyle gelişti: HAKKINDA İŞLEM YAPILDI Site sakinleri gece geç saatte apartmanda kavga edildiği gerekçesiyle İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne şikayette bulundu. Olay yerine gelen polis, dairenin kapısını açan 28 yaşındaki L.A. isimli kadının darp edildiğini gördü. Saldırgan olduğu belirtilen kişi ise 'Ben Büyükçekmece savcısı D.O'yum. Çıkın buradan' dedi. Kimlik kontrolü yapan polis, Büyükçekmece Adliyesi'ni arayarak durumu nöbetçi cumhuriyet savcısına bildirdi. Nöbetçi savcı 'Tutanak tutun' talimatı verince savcı D.O., karakola götürülerek işlem yapıldı. Savcı, iki günlük iznin ardından görevinin başına döndü. L.A., polis ifadesinde D.O. ile arkadaş ortamında tanıştığını belirterek şunları söyledi: Bir, iki kez yemek yedik. Olay gecesi D.O. çok sarhoştu. Bizimkent'teki daireye gittik. Sonra, benimle birlikte olmak istedi. Karşı çıkınca sinirlendi, tecavüz etmek istedi. Direnince de evdeki laptopu kafamda kırdı. Polis gelmeseydi daha da kötü şeyler olabilirdi.' DOSYASI BAKANLIĞA GİTTİ Hakkında daha önce 20'nin üstünde şikayet dilekçesi verilen savcı D.O.'nun son vukuatına Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Dikmen el koydu. L.A.'nın ifadesini bizzat alan Dikmen, D.O.'nun da bilgisine başvurdu. İncelemelerin ardından hazırlanan dosya, Adalet Bakanlığı'na gönderildi. İki ayda iki skandal Büyükçekmece Adliyesi'nde geçtiğimiz günlerde de 2'nci Asliye Hakimi İ.K. hakkında da sahte silah ruhsatı şebekesiyle işbirliği yaptığı gerekçesiyle hakkında inceleme başlatılmıştı. Müfettişler tarafından ifadesi alınan hakim İ.K., emekliye ayrılmıştı. Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı D.O. da yakın çevresine emekliye ayrılacağını söylediği öğrenildi. (AKŞAM) |
20-02-2011, 14:05 | #454 |
|
Stokta bekleyen araç sıfır diye satılamayacak
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, tüketicilerin mağduriyetini giderecek önemli bir düzenleme yaptı. 1 Haziran 2011'den itibaren taşıtın model yılının belirlenmesinde fabrika çıkış tarihi esas alınacak. 1 Ağustos'tan önce üretilen araçların modeli 'içinde bulunulan yıl', sonrasında üretilen araçların modeli ise bir sonraki yıl olarak tescil edilecek.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı motorlu taşıtların model yılının belirlenmesinde önemli bir düzenlemeye imza attı. Motorlu Taşıtların Model Yılının Belirlenmesi Usul ve Esasları Tebliği'nde yapılan değişikliğe göre, 1 Haziran 2011'den itibaren taşıtın model yılının belirlenmesinde fabrika çıkış tarihi esas alınacak. Çıkış sırasında düzenlenecek 'Uygunluk Belgesi' esas kriter olarak kabul edilirken, tescil, vergilendirme, gümrükleme, sigortalama gibi işlemlerde kullanılan 'model yılı' kavramı için hukuki bir zemin de oluşacak. Bu sayede aracın modeli ile üretim yılı arasında herhangi bir farklılık olmayacak. Yıl içerisinde 1 Ağustos'tan önce üretilen araçların modeli 'içinde bulunulan yıl', 1 Ağustos ve sonrasında üretilen araçların modeli ise bir sonraki yıl olarak tescil edilecek. Yeni düzenleme ile stoklarda bekleyen araçlar sıfır diye satılamayacak. Yurtdışındaki galerilerde stoklarda ve benzeri yerlerde bekleyen eski veya kullanılmış taşıtların, yeni gibi ithal edilerek tüketicinin mağdur edilmesinin önüne geçilmiş olacak. İthal taşıtlarda model yılının belirlenmesinde gümrük giriş beyanname tarihinin kullanılması nedeniyle mevcut uygulamada bazı sorunlar yaşanıyordu. Tüketicinin mağduriyetini giderecek uygulamaya ilişkin açıklama yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, otomotiv sektörü ve yan sanayinin Türkiye'de ekonomiye yaptığı katkılarla lokomotif sektörler arasında yer aldığını söyledi. Hedeflerinin Türkiye'nin otomotiv üretim ve Ar-Ge üssü olması olduğunu belirten Ergün, "Türkiye bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Önümüzdeki günlerde yapılacak yeni yatırımlarla bu konumunu sağlamlaştıracaktır. Sektörün daha sağlıklı bir şekilde büyümesi için gerekli altyapı çalışmalarını oluşturmaya devam ediyoruz. 1 Haziran 2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu düzenleme de sektörün sağlıklı işlemesine yönelik bir adımdır. Bu düzenleme hem sektörde daha sağlıklı bir güven ortamı oluşturacak hem tüketicilerimizin sektöre olan güvenini daha da pekiştirecektir." dedi. Sanayi Bakanlığı, yeniden düzenlediği Motorlu Taşıtların Model Yılının Belirlenmesi Usul ve Esasları üreticiyi de koruyacak. Üreticilere yeni modellerini hazırlama ve pazara arz etmek için verilen süre uygulaması da devam edecek. Örneğin; Uygunluk Belgesi tarihi 1 Ağustos 2011 tarihinden önce olan aracın model yılı 2011; Uygunluk Belgesi tarihi 1 Ağustos 2011 tarihi ve sonrası olan aracın model yılı 2012 olacak. Birçok kurum ve kuruluş tarafından tescil, vergilendirme, gümrükleme, sigortalama gibi çeşitli işlemlerde kullanılan 'model yılı' kavramı için hukuki bir zemin oluşturulması amacıyla Motorlu Araçlar ve Römorkların Model Yılının Belirlenmesi Hakkında Tebliğ, Sanayi Bakanlığı tarafından 17 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. |
21-02-2011, 12:49 | #455 |
|
‘Utanç davası’nda utandıran gerekçe
26 kişiye satılan 15 yaşındaki N.Ç.’nin davasında, N.Ç. ile birlikte olan erkek sanıklara hafif ceza verildi. Gerekçeli karara göre, küçük N.Ç., istemediği kişiyle beraber olmayabiliyor ve eyleminin ahlâki kötülüğünün farkında 21 Şubat 2011 GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara 2002’de 15 yaşındayken, iki kadın tarafından 26 farklı kişiye satılan N.Ç. ile ilişkiye giren, aralarında asker, memur, esnaf, öğretmenlerin de bulunduğu sanıklar hakkında verilen kararın gerekçesi tamamlandı. “Utanç davasının” gerekçeli kararında, N.Ç. ile birlikte olan erkek sanıklara hafif, N.Ç.’yi satan iki kadına daha yüksek ceza verilmesi konusunda, “İki kadının iffetsiz hayatı” gerekçe gösterildi. Erkek sanıklara, cezaların alt sınırdan verilmesi konusunda ise N.Ç.’nin bir kişiyle istemediği için beraber olmadığı gibi örnekler sıralandı. Kararda, Adli Tıp’a göre, eyleminin ahlaki kötülüğünün farkında olan N.Ç.’nin para kazanmak için fuhuş yaptığı, manevi yönden olanlara karşı çıkabileceği belirtildi. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, babası yaşındaki kişilerle ilişkiye girmeye zorlanan N.Ç.’nin yaşadıklarına ilişkin utanç davasını, 8 yıl sonra 21 yaşına geldiğinde sonuçlandırabilmiş ancak, karar hayal kırıklığı yaratmıştı. 3İyi hal ve alt sınır 13 sanığı, 15 yaşından küçük çocuğun ırzına geçtikleri gerekçesiyle, alt sınırdan 5 yıl hapisle cezalandıran mahkeme, 6’da 1 oranında iyi hal indirimi yaparak, cezayı 4 yıl 2 ay olarak belirledi. Mahkeme, N.Ç.’nin birden fazla kez ırzına geçen 11 sanığa da aynı maddeden alt sınırdan ceza verdi ve cezalarını 5’er yıl olarak belirledi. Bu cezayı “suçun birden fazla kere işlenmesi” nedeniyle 6’da 1 oranında artıran mahkeme, bu sanıklara da takdir indirimi uyguladı ve nihai cezayı 4 yıl 10 ay olarak belirledi. 18 yaşından küçük bir sanığa da 3 yıl 2 ay ceza verildi. 1 sanık ise eyleminin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle sadece 1 yıl 4 aya mahkum edildi. 3Kadınlara daha fazla Mahkeme, N.Ç.’yi pazarlayan ve kendileri de fuhuş yapan T.T. ve E.A.’ya ise farklı muamele yaptı. Diğer sanıklardan farklı olarak iki kadına, alt sınırın bir yıl üzerinde, 6 yıl ceza veren mahkeme, suçun birden çok kere işlenmiş olması nedeniyle yarı oranında artırım yaptı ve nihai ceza 9 yıl olarak belirlendi. Bu cezada iyi hal indirimi de yapılmadı. Mahkeme bu kararlarının gerekçesini tamamladı. Gerekçeli kararda, iki kadına iyi hal indirimi yapılmaması konusunda, “İki kadının duruşmadaki olumsuz tavırları, kendi yaşadıkları iffetsiz hayatı 13 yaşında bir çocuğa da yaşatmak şeklinde gözüken olumsuz tutum ve davranışları göz önüne alınarak haklarında takdir indirimi yapılmamıştır” denildi. Kararda, N.Ç. ile ilişkiye giren erkeklerin eyleminin iffetli olup olmadığı konusunda ise yorum yapılmadı. 3Hepsi yalanladı ama Eski TCK 414. maddenin 1. fıkrasına göre, 15 yaşını bitirmeyen küçüğün ırzına geçenlere 5 seneden aşağı, ikinci fıkrasına göre ise şiddet veya tehdit varsa ceza 10 yıldan aşağı olamıyor. Mahkeme, yaptığı yorumlarla birinci fıkrayı uyguladı ve sanıklar, en az 5 yıl hapisten kurtuldu. Mahkeme, N.Ç.’nin fuhuş için 26 kişinin yanına rızasıyla gittiği yorumunu yaptı. Mahkeme, sanıkların N.Ç.’ye yönelik eylemini “zorla alıkoyma değil rızaen alıkoyma” diye nitelendirerek cezayı alt sınırdan belirledi. Alıkoyma eyleminin cezasını 6 aydan 3 yıla kadar hapis olarak belirleyen mahkeme, buna göre de 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirtti ve bu suç yönünden tüm sanıklar kurtuldu. 3Ahlaki farkındalık Kararda, İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun, N.Ç. ile ilgili raporu vurgulandı. Raporda, “Mağdurenin, mağduresi olduğu olayın ahlaki radaetini müdrik (Ahlaki kötülüğünün farkında olduğu) olduğu” ifadeleri yer aldı. Kararda, olayın meydana geldiği 2002’de eski TCK’da, yeni TCK’daki mağdurenin ruh ve beden sağlığının bozulması halinde cezanın en az 15 yıl olacağına yönelik bir hüküm olmadığı anımsatıldı ve bu konuda bir rapora gerek duyulmadığı kaydedildi. Ancak hukukçular, ruh ve beden sağlığının bozulduğuna yönelik rapor bulunması halinde, takdiren daha yüksek ceza vermek zorunda kalınacağını belirterek, rapor alınmamasını eleştirdi. Kararda, Adli Tıp’ın, N.Ç. için yaptığı “bu olaylara ruhsal yönden karşı koymaya muktedir” yorumu anımsatılarak, “küçük kızın kendi iradesiyle para kazanmak amacıyla sanıklar T. ve E. ile irtibata geçtiği veya bunlarla irtibata geçen diğer sanıklarla ilişkiye girdiği anlaşılmaktadır” denildi. Bu arada N.Ç.’nin avukatı Reyhan Yalçındağ, kararı temyiz edeceklerini belirterek, “8 yıldır mücadele veriyoruz ama 13 yaşında bir kızla ilişkiye girenler çok düşük cezalar alıyor. 13 yaşındaki kız rızasıyla bu işleri yapmış gösteriliyor” dedi. |
21-02-2011, 21:08 | #456 |
|
“Yargıtay arşivini su basmış!“
Bugün Gazetesi'nin haberine göre: 'Yüz binlerce davanın beklediği Yargıtay’da, 2010 yazında arşivin sular altında kaldığı, zarar gören dosyaların tespit edilemediği' iddia edilmektedir. Yargıtay’ın ceza ve hukuk daireleri ile başsavcılığa ait yüz binlerce dosyanın bulunduğu arşiv binasının, 28 Ha zi ran 2010 gü nü Ankara’ya yağan şiddetli yağmur nedeniyle sular altında kaldığı ortaya çıktı. Zarar gören dava dosyaları kamuoyundan gizlendi. Bakanlıklar semtindeki Yargıtay Ek Binası’nda meydana gelen olaya, yağmur sularını yeraltından sevk eden kanalizasyon borularının yarattığı basınçla tali boruların patlamasının sebep olduğu belirlendi. 4 gün sonra tutanak hazırlandı Arşivi teslim alan su baskınını Yargıtay görevlileri ve itfaiye ekipleri motopompalarla tahliye etti. Su tahliyesinin ardından yapılan incelemede Yargıtay’da incelenmeyi bekleyen birçok dosyanın zarar gördüğü anla şıl dı. Olay dan 4 gün son ra 2 Tem muz 2010’da Yargıtay Yazı İşleri Müdürü Adnan Öztaş ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Serdar Kütahya tarafından su baskınıyla ilgili tutanak hazırlandı. Hangi dosyaların zarar gördüğünün anlaşılamadığı, sel sularıyla parçalanan dosyaların ise ne ölçüde zarar gördüğünün tespit edilemediği vurgulandı. Dosyaların güvenliği tartışması Hukukçular, bu durumun kötü niyetli kişilerin ekmeğine yağ sürebileceğine değinerek “Ortadan kaldırılmak istenen dosyaların, zarar gören dosyalardan olduğu ileri sürülüp dosyalar ortadan kaldırılabilir” uyarısında bulundu. Bakanlıklar bölgesinde Yargıtay dışında başka kamu kurumlarının da bulunduğuna dikkati çeken hukukçular, su baskınından bu kadar zarar gören Yargıtay’daki dosyaların güvenliğinin de tartışılır olduğunu kaydetti. Şiddetli bir yağmurdan zarar gören dosyaların daha büyük bir afet karşısında nasıl korunacağı sorusu akıllara gelirken acil önlem alınması gerektiğinin altı çizildi. |
21-02-2011, 21:11 | #457 |
|
İcra müdürlüğünü soydular
Diyarbakır Adliyesi’nde İcra Müdürlüklerinin bulunduğu bölüm soyuldu. Hırsızlar 37 bin lira çalarak kaçtı. ntvmsnbc ve Ajanslar Güncelleme: 16:01 TSİ 21 Şubat. 2011 Pazartesi DİYARBAKIR - Tadilat nedeniyle eski Göğüs Hastanesi binasında hizmet veren Diyarbakır İcra Müdürlüğü binasına gece gelen hırsızlar, üç kasayı levye kullanarak açtı. Kasalardaki 37 bin lirayı çalan hırsızların çek-senet ya da teminat mektuplarından da alıp almadıkları araştırılıyor. Görgü tanıklarının ifadesine göre 4 kişi oldukları belirlenen hırsızların yakalanmasına çalışılıyor. |
21-02-2011, 22:02 | #458 |
|
Beledİye İŞÇİsİnİn Hukuk MÜcadelesİ
GİRESUN (İHA) - Giresun'un Doğankent Belediyesinde işçi olarak çalışan Necip Patan, kendisini işten atan belediyeye karşı verdiği hukuk mücadelesini kazanmasına rağmen belediyenin mahkeme kararını uygulamadığını ileri sürdü.
Belediyenin görevlendirmesi üzerine çalışırken geçirdiği iş kazası sonucu raporlu olduğu halde işe gelmedi gerekçesiyle işten çıkarıldı. Bunun üzerine hukuk mücadelesine başladığını ifade eden Necip Patan, önce Asliye Hukuk Mahkemesinin ardından Yargıtay kararının yerine getirilmediğini söyledi. Patan, 1992 yılında Doğankent Belediyesi'nde işçi olarak işe başladığını belirterek şöyle konuştu: "Daha sonra Belediye Fen Hizmetleri bünyesinde büro elemanı olarak çalışmaya devam ettim. 2004 yılında büro dışında alt yapı hizmetlerinde görevlendirildim. 2007 yılında belediye başkanının talimatı ile daha önce hiç yapmadığım ve eğitimini de almadığım belediye ses cihazının onarımını yapmak üzere çıktığım 12 metre yükseklikteki direkten emniyet kemerinin kopması sonucu düştüm. Düşme sonucu sağ bacağımda meydana gelen kırık sonucu uzun süre yürüyemedim. Kazayla ilgili müfettiş raporunda yüzde 90 işyeri suçlu bulundu." İş görebilecek kadar iyileştikten sonra tekrar işe başladığında ayağında kalıcı sakatlık bulunmasına rağmen çöp hizmetlerine verildiğini anlatan Patan, şunları söyledi: "Çöp hizmetlerinde ise ayağım enfeksiyon kapması sonucu tekrar tedaviye başladım. Bu süreç içerisinde raporlu olduğum halde işe gelmedim gerekçesiyle iş akdim belediye tarafından fesh edildi. Trabzon Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün iş gücü kaybı olduğuna dair verilen rapora rağmen işe başlatılmadım ve olay mahkemelik oldu." Önce Tirebolu Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açtığı davayı kazandığını anlatan Patan, sözlerine şöyle devam etti: "Mahkemece işverence yapılan feshin geçersizliği ve işe iade karar verildi. Bu karar 9. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmesine rağmen Doğankent Belediyesi Başkanlığına yapmış olduğum işe başlama talebim reddedilmiştir. Yaklaşık 20 yıldır çalışmakta olduğum belediyeden başka bir yerde çalışmadım. Üstelik yüzde 37 çalışamaz raporum bulunmaktadır. Neredeyse 40 aydır hukuk mücadelesi veriyorum ve işsizim. Ailem, çocuklarım perişan halde.Gideceğimiz tek yer mahkemeydi. Mahkemenin kararının bir yaptırım gücü yoksa, belediye karara uymayacaksa benim hukuk mücadelemin ne anlamı olabilir ki." Belediyeden konuyla ilgili yapılan açıklamada, gerekçeli kararın devam ettiği belirtilerek "bu nedenle iş akdini başlatmıyoruz" denildi. (AB-EK-HO-Y) http://www.haberx.com/belediye_iscis...51, 519).aspx |
22-02-2011, 00:10 | #459 |
|
avukatlık kimliğinin ptt tarafından kabul edilmemesi ile başlayan yargı süreci ile ilgili karar yargıtay tarafından onaylanmış olup karar ek'te sunulmuştur.
http://www.barobirlik.org.tr/uploads...itaykarari.pdf |
23-02-2011, 19:33 | #460 |
|
KKDF artışı haksız bulundu
Kahramanmaraş'ta bir tüketicinin müracaatı üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyeti, yasanın çıktığı tarihten önce kullanılan kredileri de kapsayan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) artışını haksız buldu.
Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanı Nesif Tanrıverdi, Ahmet Turan Çetintaş adlı tüketicinin kendilerini başvurarak, özel bir bankadan 48 ay vadeli kredi çektiğini ve 28 Ekim'de alınan kararla KKDF oranının yüzde 10'dan 15'e çıkarılması nedeniyle mağdur olduğunu ifade ettiğini belirtti. Alınan müracaatı değerlendirdiklerini belirten Tanrıverdi, ''Bilindiği üzere KKDF kesintisi Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 15'e çıkarıldı. Bu artış nedeniyle çeşitli bankalardan yasanın çıktığı tarihten önce kredi kullananlar bize müracaat etmeye başladı'' dedi. Çetintaş'ın başvurusunu değerlendirdiklerini dile getiren Tanrıverdi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Bankalar Birliğine gönderdiği yazıda belirtilen tarih itibariyle sözleşmenin akit tarihine bakılmaksızın bu tarihten sonraki bütün taksitlere uygulanması talimatı verildi. Birinci husus alınan krediye ilişkin olarak, banka ile bir sözleşme yapılmıştır. Sözleşmeden amaç elbette sonradan çıkması muhtemel anlaşmazlıklarda dönüp bakılabilecek bir metin olmasıdır. Bu metin anlaşmanın gerçekleştiği anda tarafların ortak iradeleriyle imza altına alınmış ve sabitlenmiştir. Bu andan sonra her iki tarafın birlikte rızası olmadan değiştirilemez. Kaldı ki 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 10. maddesi konuyu kesin hatlarla belirlemiştir. 'Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen kredi şartları, sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez' der. Bu hüküm yapılan uygulamanın haksızlığını ilan etmektedir.'' Vergi oranlarında meydana gelen artışın geçmişte düzenlenmiş bulunan bir sözleşmeye uygulandığını vurgulayan Tanrıverdi, bunun hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu ifade etti. İlgili bankadan savunma da aldıklarını ifade eden Tanrıverdi, bankanın aldıkları kararı bir üst mahkemeye taşıyabileceğini söyledi. -TÜKETİCİ NE YAPMALI?- Tanrıverdi, tüketicilerinin banka tarafından kendilerine bildirilen tutarı bankaya ödemeleri ancak ödeme belgesinin üzerine ''bu artışı kabul etmiyorum geriye dönük olarak uygulanamaz'' şerhini not olarak düşmesi gerektiğini kaydetti. Nesif Tanrıverdi, mağdur olduğunu düşünen tüketicilerin Tüketici Hakem Heyetine bir dilekçeyle müracaat etmesi gerektiğini sözlerine ekledi. |
23-02-2011, 19:35 | #461 |
|
Yargıtay, bilgisayar korsanının cezasını onadı
Diyarbakır'da ''hırsız'' şüphesiyle gözaltına alınan, evindeki CD ve DVD'lerde özel bir yöntemle şifrelenmiş Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) bağlı bazı birimlerin harekat planları, İstanbul Emniyet Müdürlüğü personel isim listesi ve bazı terörle mücadele şubeleriyle Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) ait gizli bilgiler tespit edilen bilgisayar korsanı sanığa verilen 6 yıl 8 ay hapis cezası Yargıtayca onandı.
Edinilen bilgiye göre, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen sanık Ramazan Çakıl ile ilgili dosyadaki incelemesini tamamladı. Yargıtay kararında, sanık Çakıl'a verilen 6 yıl 8 ay hapis cezasının onandığı belirtildi. Sanık Çakıl, 2 Aralık 2009 tarihinde görülen karar duruşmasında TCK'nın ''Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek'' suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanığı, ''etkin pişmanlık'' hükümlerinden yararlandıran mahkeme, cezayı 8 yıla indirmişti. Ceza, sanığın yargılama sırasındaki davranışları dikkate alınarak ceza 6 yıl 8 aya düşürülmüştü. Mahkeme ayrıca sanık Çakıl'ın evinde ele geçirilen ve içerisinde TSK, MİT ve polise ait gizli bilgilerin bulunduğu 924 adet CD ve 57 adet DVD ile çok sayıda hard diskin dava dosyasında delil olarak saklanmasını da kararlaştırmıştı. 19 yaşındaki sanık Ramazan Çakıl, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde devriye görevi yürüten polisin, elindeki dizüstü bilgisayarının hırsızlık malı olabileceği şüphesiyle durdurup üst araması yaptığı ve bilgisayarında kısa yol olarak şifrelenen ''MİT'' yazılı bir dosyanın tespit edilmesi sonucu gözaltına alınmıştı. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Çakıl'ın evinde ele geçirilen çok sayıda CD ve DVD'ler arasında yer alan ve içinde askeri ve emniyet teşkilatlarını ilgilendiren, iç ve dış güvenlikle ilgili gizli bilgilerin bulunduğu 2 DVD'yi, muhafaza altına almıştı. Sanık Ramazan Çakıl ilk ifadesinde 4 yıl önce Diyarbakır'da ''Sniper Team'' isimli bir bilgisayar korsanı (hacker) grubunda yer aldığını, bilgisayar konusundaki bilgi ve becerisi nedeniyle chat ve porno sitelerine virüsler gönderdiğini bildirmişti. Virüs gönderdiği internet sitelerine giren şahısların bilgisayarlarına bu şekilde ulaştığını kaydeden Ramazan Çakıl, önemli bulduğu bilgileri arşivlemeye başladığını ifade etmişti. Çakıl, hazırladığı bir DVD'yi de terör örgütü PKK'nın Kandil'de bulunan yöneticilerinden Murat Karayılan'a ulaştırdığını, Karayılan'ın da kendisine selam gönderdiğini anlatmıştı. |
23-02-2011, 19:36 | #462 |
|
İnternetten kopyala-yapıştır yapanlara ceza geliyor
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun kapsamının genişletileceği, eser sahibinden izin almadan bilgi kullanan internet sitelerine ağır yaptırımlar uygulanacağı bildirildi.
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1986 yılından bu yana telif haklarının ihlali ve korsana karşı mücadele etiklerini belirterek, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun yakın bir zamanda kapsamının genişletileceğini belirtti. Yeni düzenlemede internette ilgili güncellemelerin de yer alacağını kaydeden Parmaksız, şöyle konuştu: ''İnternet konusunda ihlal çok fazla ve yaptırım yok. Onun ilgili yaptırım ve ağır cezalar geliyor. Özellikle internette 'kopyala-yapıştır' yöntemiyle yapılan ihlallere karşı da yeni müeyyideler uygulanacak. Baktığımız zaman hak ihlalinin en çok internette meydana geldiğini görüyoruz. Bir eseri, sahibinden izin alınmadan kopyalamak, çoğaltmak ve yayımlamak yasaktır ama bu internette daha çok oluyor. Bu ''kopyala-yapıştır'' meselesi nedeniyle önümüzdeki günlerde çıkacak yasa ile insanların çok canı yanacak. Artık şahsınıza ait olmayan bir eseri kopyalayıp yapıştıramayacaksınız. Yapıştırıp onu kullandığınız zaman cezai müeyyideler olacak.'' İnternet sitelerinin reklamdan para kazandığına dikkat çeken Parmaksız, ''Nemalanma varsa telif de vardır. Yasa ile nemalanma ya da eser sahibinden izin almadan kullanılan bilgileri tespit ettiğimiz taktirde, o site kapatılacak ve ağır para cezaları gelecek. Müeyyidelerde para cezası var, hapis cezası var ve internet sitelerini kapatma var. İnternet sitelerine birkaç günlük süre de tanınıyor. Ama düzeltmezse cezai müeyyide daha da artıyor'' diye konuştu. -İLETİŞİM ADRESİNE BAKMAYAN SİTEYE DE CEZA- Türkiye'de yüz binlerce internet sitesi oluşturulduktan sonra atıl bırakıldığını anlatan Parmaksız, bununla ilgili yeni gelişmelerin de olduğuna dikkati çekti. ''Çıkacak kanunda yeni bir şey daha var'' diyen Parmaksız, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bir internet sitesinde hak ihlali varsa ve ben ihlali o sitenin iletişim adresine e-mail atıp 'üyemizin eserini kullandınız bunu buradan kaldırın' dediğimde bu mailime cevap vermezse bile cezai müeyyide uygulanacak. Bir şahıs site kuracak ama hiç bir şekilde iletişim adresi vermeyecek veya maillerine bakmayacak. Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Eğer sen bir site yaptıysan iletişim unsurunu göz önünde bulunduracaksın.'' -''EV VE ARABA GİBİ ESERLERİNİZE DE SİGORTA YAPTIRIN-'' İLESAM olarak yazarların ve eser sahiplerinin birbirlerine sahip çıkmasını istediklerini ifade eden Parmaksız, şunları kaydetti: ''Eserlerine mutlaka sahip çıksınlar. Bunun için de alanlarıyla ilgili gidip meslek birliklerine üye olsunlar. Çünkü biz İLESAM olarak 3-5 yıllık değil, 100 yıllık bir üyelik yapıyoruz. Kişi yaşarken haklarını korumaya devam ettiğimiz gibi kişi öldükten sonra da 70 yıl biz onun hakkını korumaya devam ediyoruz. Yani bu gün eserimiz talep görmeyebilir. Eserimizden faydalanılmayabilinir veya telif kazanamayabilirler ama yarın kazanamayacağımızın bir garantisi yok. Nasıl evimizi ve arabamızı sigorta ettiriyorsak, eserlerimizinde kaskosunu yaptırmamız lazım. Bunun kaskosunu da İLESAM yapıyor. Farklı alanlarda çalışan meslek birlikleri yapıyor.'' |
27-02-2011, 22:03 | #463 |
|
Hakimin avukat kızını vuracaklardı!
İstanbul'da hakim ve savcı lojmanlarının çevresinde şüpheli görülen 2 kişiden birinin kaçması, diğerinin gözaltına alınmasının ardından düzenlenen operasyonda 5 kişi daha yakalandı. Yakalanan ve kaçan şüphelinin babası hakim olan bir kadın avukatın peşinde olduğu ileri sürüldü.
Bahçeşehir'de özel yetkili hakim ve savcıların kaldığı lojmanlarının çevresinde önceki gün devriye görevi yapan polis, hareketlerinden şüphelendiği 2 kişiyi durdurmak istedi. Sivil kıyafetli şüphelilerden biri polisi görünce elindeki silahı atıp kaçtı, diğeri ise polislerce üzerindeki silahla yakalandı. Kaçan şüphelinin attığı 7.65 mm çapındaki silahı bulan polis, namluda mermi bulunduğunu, horozunun kalkık ve ateşleme sisteminin harekete geçirildiğini gördü. Polis gözaltına aldığı ve hava değişimine gönderildiği oraya çıkan E.T. isimli asker şüphelinin İstanbul'da kaldığı adreslerde arama yapılırken 5 kişi daha gözaltına alındı. İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde gözaltında tutulan 6 şüphelinin sorgusu sürerken polis kaçan kişinin yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor. Gözaltına alınan E.T. ve kaçan şahsın hedefinde ise davalarına bakmak istemeyen bir kadın avukatın olduğu ileri sürüldü. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, "Söz konusu haberdeki 'asker' ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Yakalanan şahısların sivil oldukları öğrenilmiştir" denildi. |
28-02-2011, 09:05 | #464 |
|
AVUKATA HACİZ SIRASINDA SALDIRANLARA 6 YIL HAPİS CEZASI
İstanbul Barosu avukatlarından Av. O.K. 2006 tarihinde Manisa’da borçlunun iş adresinde icra işlemi yaptığı sırada silahlı saldırıya uğramış ve bacağından 2 kurşunla yaralanmıştı. Meslektaşımızın ilk müdahalesi Manisa da yapıldıktan sonra İstanbul’a getirilerek tedavisi burada devam ettirilmiştir. Meslektaşımızın şikâyeti sonucunda yapılan soruşturma sonucunda İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasına Baromuz Başkanlığının müdahilliğine karar verilmiş Baromuz Avukat Hakları Merkezi ve İzmir Barosu Başkanlığı ile beraber kamu davası takip edilmiştir. Mahkeme kararına göre, suçun işleniş şekli ve özellikleri dikkate alınarak, azmettiren ve fiili işleyen 6 sanık hakkında görevli avukata karşı işlenen yaralama suçu nedeniyle eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun 87/3 maddesi uyarınca ve TCK 38 ve 220 maddeleri uyarınca takdiren ve teşdiden ayrı ayrı 6’ şar yıl hapis cezası verilmesine karar verilmiştir. ---------------------------------------------------------- Kaynak:http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=5572 |
28-02-2011, 19:12 | #465 |
|
Kanaryalı hakim' Yargıtay üyesi
Yıllarca boşanma davalarına bakan ve duruşma salonda 50 ayrı tür çiçek yetiştirip, kafes içinde kanarya besleyen hakim İlyas Altan, Yargıtay üyeliğine seçildi. Altan, kuş sesleri arasında yüzlerce çifti boşanmaktan vazgeçirmişti.
HSYK tarafından Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine yapılan hakim atamaları arasında, en ilginç isim Ankara 5. Ticaret Mahkemesi hakimi İlyas Altan oldu. Yıllarca Ankara 9'uncu Aile Mahkemesi hakimi olarak, boşanma davalarına bakan Altan, ayrılmak üzere mahkemeye gelen çiftleri, çiçek bahçesine çevirdiği duruşma salonunda ağırlıyordu. Kafes içinde üç kanaryanın da bulunduğu salonda, çiftlerin büyük bölümünü ikna eden ve boşanmaktan vazgeçiren hakim Altan yüzlerce çifti yeniden birleştirdi. KANARYA SESLİ DURUŞMA Aile mahkemesi duruşma salonunda, menekşe, yuka, difenbahya, benjamin, sarmaşık, limon çiçeği de dahil, 50'ye yakın çiçek türü yetiştiren hakim İlyas Altan, duruşmaları da kanarya sesleri arasında sürdürdü. Hâkim Altan, çiçek bahçesine dönüştürdüğü mahkeme salonunda yürüttüğü davalar sırasında, çiftler arasında yakınlaşma hissettiği taktirde, vicdani kanaatini kullanarak boşanmaya onay vermiyordu. Çiçekleri ve hayvanları çok seven 9'uncu Aile Mahkemesi'nin hâkimi İlyas Altan, duruşmaya getirilen çocukları da cebinde taşıdığı çikolata, şeker ve bisküvilerden ikram ederek sakinleştiriyordu. (GAZETEPORT) |
01-03-2011, 08:57 | #466 | |||||||||||||||||||||||
|
|
01-03-2011, 12:16 | #467 | |||||||||||||||||||||||
|
|
02-03-2011, 15:16 | #468 |
|
İki yudum biraya 'sarhoşluk' cezası...
DHA ANTALYA’da açık alanda denize karşı bira içen 2 arkadaşa, kanlarında 0.50 promilden daha düşük miktarda alkol çıkmasına rağmen 75’er lira ’sarhoşluk’ cezası kesildiği öne sürüldü. Biralarından henüz iki yudum almışken alkolmetreyi üflemek zorunda kaldıklarını belirten Mahir Güven, "Yaşam alanlarının daraltığını hissediyorum" dedi. Geçen Cumartesi akşamı iki eski arkadaş 32 yaşındaki Zafer Ülker ve 36 yaşındaki Mahir Güven, yıllar öncesinden bir geleneği devam ettirerek tarihi Kaleiçi semtindeki Yat Limanı’nda bulunan amfitiyatroda bira içmeye indi. Büfeden aldıkları birer biradan iki yudum alan gençlerin yanına gelen polis, kimliklerini aldı. O sırada tiyatroda bulunan yaklaşık 20 kişinin de kimlikleri toplandı. Muratpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polis memurları daha sonra ekip otosunun yanına çağırdıkları kişilere alkolmetre üfletmeye başladı. Alkolmetreye üflemeyi reddedenler kan testi için hastaneye götürülürken, Güven’de 0.22 promil, arkadaşı Ülker’de ise 0.34 promil alkol çıktı. Polis, 5 bin 326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ’Şarhoşluk’ başlıklı 35’inci maddesinden gençlere işlem yaptı, kişi başı 75 TL ceza kesti. DİREKSİYONDA CEZASI YOK Antalya’da iç mimar olarak görev yapan Zafer Ülker, ilgili maddenin sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişilere uygulandığını ve hatta bu maddede alkolün etkisi geçene kadar kişinin gözetim altında tutulması gerektiğini kaydetti. Zafer Ülker, "Böyle bir şeyle karşılaştığım için hâlâ şoktayım. Araç kullanırken denetime girseydim 0.50 promile kadar hakkım olacaktı" dedi. Kaleiçi’nde bira içmenin arkadaşlıkları için bir gelenek olduğunu belirten Ülker, şunları söyledi: "Mahir bana geldi. Evde akşam yemeği yedik ve birer bira içtik. Ardından şarkılar dinledik, eskilerden ve yenilerden konuştuk. Daha sonra bizim arkadaş çevremizde adetten saydığımız, bizim için bir gelenek olan Yat Limanı’na inip, deniz kenarında birer bira daha içip keyif yapalım dedik. Bir geleneği devam ettirmek için evden çıktık. Kaleiçi’nin eski ve dar sokaklarını da turlayarak Yat Limanı’ndaki büfeye geldik ve bölgedeki açık tek büfeden birer bira alarak amfitiyatroya geçtik. Sonra da cezayı yedik." "YAŞAM ALANLARI DARALTILIYOR" Ziraat mühendisi olan Mahir Güven ise "Artık 2011’in Türkiyesi’nde rahat rahat sokaklarda kendinizi ifade edebilecek yaşam alanlarının daraltıldığını hissediyorum" dedi. Uygulamayı polisin yaptığı rutin bir kimlik kontrol olduğunu sandıklarını söyleyen Mahir Güven, "Tiyatrodaki herkesin kimliklerini toplayan polis, 15- 20 dakika geçmesine rağmen hiçbir işlem yapmadı. Biraz daha bekletildikten sonra polisler, ekip arabasının arkasından alkolmetreyi çıkartarak herkesi sıraya dizdi. Saat 21.00 sıralarında ise herkes alkolmetreyi üflemek zorunda bırakıldı. İtiraz edenler hastaneye götürüldü. Bu çağda böyle manzara olur mu?" diye konuştu. Gençler, polisin kestiği cezaya karşı dava açmaya hazırlanıyor. Yürürlükte olan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 35’inci Maddesi’nde, "Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından 75 Lirası idari para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur" deniliyor. Kabahatler Kanunu’nun ’Sarhoşluk’ Başlıklı 35’inci maddesi: Sarhoşluk MADDE 35.- (1) Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur. Kaynak:http://haber.gazetevatan.com/iki-yud...62658/1/Gundem |
02-03-2011, 18:44 | #469 | |||||||||||||||||||
|
Yasa "Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye" idarî para cezası verilecegini belirtiyor. Haberden anlaşıldıgına göre sadece sarhoşluga ceza verilmiş. - Polisin işgüzarlıgı mı? - Polisin yasayı yanlıs yorumlaması mı? - Polis ickili bir yerde icki icip disari cıkana da mı ceza yazacak? - Polis evlere girip evinde icki icneleri de mi cezalandıracak? Not: Soruları sadece habere bagli olarak ve haberin dogru oldugunu göz önünde bulundurarak degerlendirmek gerekir. Sarhoşluk insandan insana degisir cünkü, bazıları bir bira ile aslan kesilip saga sola saldırır, bazıları ise ne kadar icerse içsin kimseyi rahatsiz etmez. Tek bir bira içmis olsa bile baskalarını rahatsiz eden kimse cezayı hak etmistir. SAYGILARIMLA |
02-03-2011, 19:09 | #470 | |||||||||||||||||||||||
|
yazdıklarınızı okuyunca aklıma rahmetli Nasrettin Hoca'nın hırsızın hiç mi kabahatı yok fıkrası geldi. Mesleğim icabı; akşam alkollüyken sağa sola bağırıp küfürler yağdıran savcı karşısına çıktığında da başını 45 derece sağa 30 derece öne büküp küçük emrah bakışı yapıp ''ben masumum efendim'' diyen çok vatandaş gördüm, hepte güldüm.çok renkli vatandaşlarımız var. iyi rol yaptın haa deyincede (kaba olacak ama) eee naparsın abi g.. .....su diye cevap verirledi. SAYGILARIMLA. |
02-03-2011, 19:19 | #471 |
|
Haberi okuduğumuzda ,sadece ceza alan kişilerin söylemleri var.Bunu yüzde yüz doğru kabul edip,işin içine yaşam alanının daraltılasından polislerin işgüzarlığına ,yasayı yanlış yorumlamadan polisin eve girip içki içenleri cezalandırmasına kadar getirmek ne kadar doğru?
Olay anlatıldığı gibi ise;durup dururken polisin böyle bir muamele yapmış olması tabiki yanlış. Ancak hukuk mantığı ile düşnüldüğünde o bölgede rahatsız olanların iharı ile de bu sürecin başlamış olabileceğini de unutmamak gerekir diye düşünüyorum. |
03-03-2011, 00:09 | #472 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Tuğba Y.G., yazdıklarımın doğru olup olmadığı tartışılabilir. Üzerinde tartışılmayacak konu yoktur çünkü. Basında çıkan haberin doğruluğu da tartışma konusuıdur ve tartışılmalıdır. Buna rağmen belirli konular, özellikle polisin içkiye ve içki içenlere karşı tutumu, insanın kafasında belirli soruların oluşmasına yol açıyor. Ve kafasında belirli sorular oluşan insanoğlu kendi kendisine soruyor 'şimdiye kadar basına haber konusu olmayan bu türden olaylar neden basında haber olarak sık sık göze batıyor ve belirli konularda geri adım atan veya kendisine geri adım attırılan sıradan polis neden böyle davranıyor, sıradan polisin kendi kafasına göre yasaları yorumlaması nereye kadar gidecek' Örneğin: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=56661 Saygılarımla |
03-03-2011, 14:12 | #473 |
|
Ankara Barosu Başkanı: Artık Yeter
3 Mart 2011 Ankara Barosu Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün eşine ait ofisinin aranması esnasında ofise geldi. 'Aramanın hukuksuz olduğunu' iddia eden Feyzioğlu, ''Şu an için aramayı durdurduk'' dedi ve ekledi: Arama kararında somut bir gerekçe yok. Bu hukuksuzluğa artık yeter. Metin Feyzioğlu gazetecilere şunları söyledi: BARO BİLGİLENDİRİLMELİYDİ Bir avukatlık bürosunun bürosu ya da konutu BARO bilgilendirmeden aranamaz. Emniyet amirine buranın bir avukat ofisi ve mesken, olduğunu bildirdik. Şu an için Temren Küçük'ün ofisindeki arama durduruldu. Ancak Ankara Emniyeti'nden aramanın başlayacağı şifahen geldi. Arama kararında Temren Küçük'ün ismi geçmiyor. Yalçın Küçük'ün bu binadaki iki adresi gösteriliyor. ARAMA YAPILAN OFİS YALÇIN KÜÇÜK'ÜN ESKİ EŞİNE AİT Avukat Temren Küçük, Yalçın Küçük’ün eski eşidir. 20 yıldır ayrıdırlar. Yalçın Küçük ayrı bir ikamette yaşamaktadır. Hiçbir gerekçe göstermeden ve araştırma yapılmadan böyle bir özensiz karar hukuk tarihinde kendine özgü anlamlı bir yer edinecektir ARAMA KARARININ SOMUT GEREKÇESİ YOK Arama kararını kanuna göre bir fiil tanımı yapılması zorunludur. Fiil tanımı öyle örgüt üyesi olmak ya da şu suçu bu suçu işlemekle olmaz. Meskeni ya da yazıhanesi aranan kişinin ne yapmakla suçlu olduğu belirtilmelidir. Fiil somutlaştırması yok arama kararında. Fiil değil soyuttur bunlar. ARTIK YETER Diyorum ki artık yeter. Bu hukuksuzluğa yeter. Bir avukat meslektaşımın meskenini koruma çabası içindeyim ve hukuka aykırı bir aramaya dur deme çabası içindeyim Benim başıma gelmedi demeyin. Neden sadece başınıza geldiğinde haksızlık oluyor. Bir başkasının başına haksızlık geldiğinde eğer buna demokratik tepkinizi ortaya koymuyorsa sizin başınıza geldiğinde kim tepkisini koyacak. ---------------------------------------------------------- Kaynak:www.hurriyet.com.tr ---------------------------------------------------------- Yalçın KÜÇÜK ile olan evliliği 20 yıl önce noktalanmış bir avukatın bürosunun aranması.. Haberin içeriği doğruysa hukuksuz bir işlem olduğu su götürmez.(E.E) |
03-03-2011, 16:20 | #474 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın hızır hafiye,
Dolayısıyla kolluk olarak yakaladığınız zanlıların adli makamlar önünde "küçük emrah" bakışı vermelerine çok şaşırmamanız gerekir, onlar bir "cezadan" kaçınmaya çalışıyorlar ve bunu yaparken de haklı haksız doğru yanlış herşeyi denemeleri insan psikolojisinin bir sonucudur. Bu denemelerinin bir sonuç vermemesi ve masum olduğunu iddia eden zanlılardan gerçekte suçlu olanlarının cezadan kurtulamamaları konusunda asıl sorumluluk da bu konuda tüm delilleri doğru toplayıp, üzerine düşen herşeyi eksiksiz yapmak suretiyle yine öncelikle kolluk güçlerine düşmektedir. Bu konuda gelişen teknolojiden polisin niye yararlanmadığını hep merak etmişimdir. Amerika'da polis otolarının hepsinde sürekli çalışan bir kamera var. Bir polis trafik suçu gibi basit bir suçta bile bir aracı durdurduğunda kamera tüm olan biteni, konuşmaları vs. kaydediyor, böylece "o önce bana küfretti" , "şu bana mukavemet etti", "o bana silah doğrulttu", "şu beni yerde tekmeledi" gibi konular -hem polis, hem zanlı açısından- "iddia" olmaktan çıkıyor, görüntüleri seyrediyor kim haklı kim haksız, kim doğru söylüyor, kim söylemiyor görüyorsunuz. Türk polisi de benzer teknolojileri kullanmaya başlarsa hergün bu sitede tartıştığımız olayların %95'i tartışılabilir olmaktan çıkar, "oynatırsınız görüntüyü", "polis gerçekten çevreyi rahatsız eden bir sarhoşu şikayet üzerine kontrol altında alıp huzuru mu sağlamaya çalışmış" yoksa alkole karşı bir komiser "elimize bir alkolmetre alıp sokağa çıkalım da, bir daha bu ülkede sokakta bira içerken herkes iki kere düşünsün" şeklinde bir uygulamamı yapmış tartışılmaz. Türk yargısı "şeffaftır", gizli muhakeme kararı verildiği istisnai durumlar dışında, canı isteyen herkes girer tarafı olsun olmasın istediği duruşmayı dinler, izler, gözlemler. Darısı kolluk güçlerinin çalışmalarının da başına. |
03-03-2011, 17:41 | #475 |
|
sayın admin
söylediklerinize kısmen katılıyorum. fakat burada olayın diğer tarafı olan kolluk kuvvetinin açıklaması olmadığından ben bir anlamda o boşluğu dolduruyorum.ve kendimi olayın ihbarcısının yerine koyarak faraza, ailemle ankaradan gelen misafirlerimi gezdirmek için kaleiçi yat limanının bulunduğu anfi tiyatroya gidiyoruz.yanımda eşim çocuğum ve misafirlerimiz var. bu sırada geleneksel bira içme şölenlerini gerçekleştiren 4-5 kişilik grup bir taraftan alkol alıyorlar diğer taraftanda sesli küfürlü şekilde konuşarak çevreye rahatsızlık veriyorlar. bu grubun davranışlarından rahatsız olan aileler olay yerini sırayla terk etmeye başlıyor. bende duyarlı bir vatandaş olarak 155 hattını arayıp kaleiçinde 4-5 kişilik grubun alkol alıp çevreyi rahatsız ettiklerini herkesin burdan rahatsız olup uzaklaştığını benimde beklemeyip gideceğimi buraya bir ekip gönderilip şahısların uyarılmasını istediğimi belirtip telefonu kapatıyorum. haber merkezide bahse konu yere en yakın ekibi konudan haberdar edip yönlendiriyor. buraya gelen ekip kaleiçinde alkol alan 4-5 kişilik grubu görüyor ve uyarıyor.şahısların rahatsızlık veren davranışlarına devam etmeleri üzerinede kabahatler kanununda ilgili maddeden işlem yapılıyor. tutanağın deliller kısmına yazılmak içinde alkolmetreye üflettiriliyor. (sarhoşluk için bir yasal sınır yok. 0.50 promil hususi aracını kullananlarda yasal sınır) ve deliller kısmına haber merkezinin anonsu ve alkolmetre sonucu ekleniyor. ertesi gün kahramanlarımız ellerinde idari yaptırım tutanağıyla özgürlük alanlarının daraltıldığı, artık ağız tadıyla ailelerinde gelebileceği umuma mahsus alanlarda geleneksel bira içme törenleri yapıp bağıramadıkları iddiasıyla basın basın dolaşıp dert yanıyorlar. belli bir kesmin değil halkın huzurunu korudukları için meslaktaşlarımı tebrik ediyorum. saygılarımla. |
03-03-2011, 20:05 | #476 |
|
11 yıl ceza için, hakime teşekkür!
GAZİANTEP’te aile baskısından kaçıp Adana Otogarı’nda barınırken, kendisine cinsel istismarda bulunmak isteyen Milli Piyango satıcısı R. Ç.’ı (71) bıçaklayarak öldürdüğü iddia edilen S.K. (17), dün hâkim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti, katil zanlısı S.K.’yı “kasten adam öldürmek” suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm etti. Ağır tahrik altında cinayeti işlemesi ve yaşının küçük olması nedeniyle cezası 10 yıla indirildi. S.K.’ya öldürdüğü Milli Piyangocunun cep telefonuyla 250 lirasını çalmaktan, 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası daha verildi. Toplam 11 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm edilen S.K., kararı açıklayan mahkeme başkanına verilen ceza için teşekkür etti.
|
03-03-2011, 20:28 | #477 | |||||||||||||||||||||||
|
Kesinlikle katılıyorum. Bu şekilde polis ve jandarma bir çok gerçek dışı ithamdan da kendisini korumuş olur. Özellikle de MOBESE gibi son derece iyi kullanılan kamera teknolojisinin her polis aracına yerleştirilmiş olması, MOBESE'nin etkinliğini de epeyce artırmış olur. |
05-03-2011, 08:42 | #478 |
|
Katılıyorum.
|
06-03-2011, 21:17 | #479 |
|
Şiddet mağdurları avukatsız kalmayacak!
Edinilen bilgiye göre, SHÇEK ile Ankara Barosu Başkanlığı arasında ''Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Şiddet Mağduru Kadın ve Çocuklara Destek Olabilmek Amacı İle İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Protokol'' imzalanacak.
Aile içi şiddetin önlenebilmesi için şiddet mağduru kadın ve çocuklara, hukuki yardım ve psikolojik destek olmak üzere her türlü sosyal desteğin temini için Ankara Barosuyla SHÇEK'in ortak hareket ederek işbirliği içinde çalışmasını sağlamak amacıyla imzalanacak protokol kapsamında, Ankara Barosu Başkanlığı'na başvuran aile içi şiddet mağduru kadın ve çocuklar, baro tarafından İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü yetkililerine kolluk aracılığıyla teslim edilecek. Kadın ve çocuklara ayrıca il Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından gerekli sosyal desteğin verilmesi sağlanacak. Ankara Barosu, SHÇEK'e bağlı Ankara'daki sığınmaevlerinde kalan kadın ve çocuklara, hukuki süreçler, karşılaşılan engeller gibi konularda hukuki bilgilendirme, eğitim ve danışmanlık hizmeti verecek. Baro, ayrıca sığınmaevlerinde kalan kadın ve çocuklara hukuki danışmanlık hizmeti de verecek. Protokol, şiddet mağduru kadın ve çocuklara ücretsiz avukat görevlendirilmesini de kapsıyor. Buna göre, sığınmaevlerinde kalan kadın ve çocuklara, hukuki işlem yapmak üzere avukata ihtiyaç duyması ve gerekli şartları taşımaları halinde Ankara Barosu Adli Yardım Merkezi aracılığıyla ücretsiz avukat görevlendirmesi yapılacak. SHÇEK'e bağlı olarak hizmet veren ilk kabul bölümlerinin adresleri ve irtibat kurulacak kişilerin telefonları ve değişikliklerin Ankara Barosu Başkanlığına düzenli olarak bildirilmesi hükmünün de yar aldığı protokol çerçevesinde, konukevlerinde kalan kadın ve çocuklar, SHÇEK tarafından kendilerine hukuki destek verilmek üzere Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi ya da Çocuk Hakları Kuruluna yönlendirilecek. |
06-03-2011, 21:19 | #480 |
|
Emlak vergisi borcu olana gün doğdu
Vergi barışıyla, ihracatçıya, doktora, emlak vergisi borçlusuna gün doğdu. Emlağa özel kolaylıklar getirilirken, ihracatçının KKDF borcunun da yüzde 14'ü siliniyor
Yaklaşık 5.5 milyon kişiyi ilgilendiren vergi barışında, ihracatçıdan doktora, küçük esnaftan, iflas eden patrona kadar geniş yelpazede bir kesim için adeta yeni bir hayat başlıyor. Öyle ki, 2 milyon emlak vergisi borçlusuna yasa ile özel kolaylıklar getirilirken, motorlu taşıtlar vergilerinde ise gecikme zammı silinecek, kalan borç ise 36 ay vadeyle ödenebilecek. Doktorların faaliyetleri dışında elde ettiği ama bildirmediği kazançlar da af kapsamına alınıyor. Af kapsamında, "çok zor durumdayım hali" yine tecil nedeni olabilecek. Af kapsamında banka ile sorun yaşayan ihracatçının KKDF'den kaynaklanan 5.838 TL'lik borcu 5.107 TL'ye inecek. İşte vergi barışının avantajları ve merak edilen soruların yanıtları. BORÇLU YAŞADI! Vergi borcunun aslını, gecikme faizi ve zamlarının da bir kısmını ödeyenler, kalan borçlarını yapılandırabilecek. Vergi aslının vade tarihinden ödendiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanan gecikme zammı yerine, TEFE/ÜFE oranı hesaplanacak. Hesaplanan gecikme faizi ve zam TEFE/ÜFE tutarından fazla olursa tahsilat yapılmayacak, kalan borçtan vazgeçilecek. Tahsil edilmiş gecikme zamları ise iade edilmeyecek. Emlak vergisi borcunda 36 ay taksit Yasada emlak vergisi bildiriminde bulunmayanlar için özel bir kolaylık var. 2010 yılı ve önceki dönemlere ilişkin bildirimde bulunmayan ya da eksik bildirimde bulunanlar, yasanın yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar bildirimde bulunacak. TEFE/ÜFE aylık değişim oranına göre hesaplanan faizi, ikişer aylık dönemler halinde 36 ayı bulabilen taksitte ödemeleri durumunda, ceza kesilmeyecek, gecikme zammı ve faizi hesaplanmayacak İhracatçının KKDF cezası azalıyor Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) ve Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) alacakları için de taksitlendirme imkanı sunuluyor. ÖRNEK: 10 Şubat 2008'de kredi kullanan mükelleften KKDF kesintisi yapılmamış. İhracat taahhüdünü süresinde kapatan mükellefin gümrük beyannamelerinin gerçeğe uygun olmadığının anlaşılması üzerine ilgili banka KKDF kesintisi tahsil edilmek üzere vergi dairesine 14 Eylül 2009'da bildirmiş. Ancak herhangi bir ödeme de yapılmamış. Yasa ile ihracatçının KKDF kesintisi, kredi kullanım tarihi 2008'den, vade tarihine kadar geçen süre için hesaplanan ceza faizi, yasa yayımlandığı tarihe kadar geçen gecikme zammı yerine de TEFE/ÜFE tutarı hesaplanacak. 'Çok zor durumdayım' hali Yasaya göre vadesinde ya da vadesinden önce yapılan müracaatlara istinaden borçları tecil edilen mükelleflerin çok zor durumda bulundukları kabul edilecek. Tecil talebi "çok zor durum hali" dışındaki nedenlerle uygun görülmeyen mükellefler için tecil yapılmamakla birlikte, çok zor durum halinin varlığı tespit edilmişse madde hükmü ihlal edilmiş sayılmayacak. MTV gecikme faizi siliniyor Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni 31 Aralık 2010'a kadar ödemeyenlere de kolaylık getiriliyor. Burada biriken gecikme zammının tamamı silinecek. Bunun yerine TEFE/TÜFE değişim oranlarına göre düşük oranlı faiz hesaplanacak 'Şirketim iflas halinde' 25 ŞUBAT 2011 itibariyle iflasının açılmasına karar verilen gerçek ve tüzel kişiler de yasadan yararlanabilecek. İşlemleri yürüten iflas dairesinin ilgili vergi dairesine yazılı olarak müracaat etmesi gerekiyor. İflas durumundaki tüzel kişiliklerin ortakları ve yasal temsilcileri de bu olanaktan yararlanabilecek. Vergi mahkemesi nezdinde dava açma süresi geçmemiş vergiler de af kapsamına giriyor. Doktorlar barış kapsamında Doktor, avukat gibi meslek gruplarının bildirmediği kazançlar da barış kapsamına alınıyor. Yasa çıkmadan önce aylık prim ve hizmet belgelerinde çalışan sayısını gizleyen işveren de yasadan yararlanabilecek. Belirli oranda gelir vergisi ödeyerek vergi artırımı hükümlerinden faydalanabilecekler. 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarının tamamında prim ve hizmet belgesi hiç verilmemiş ise, en az iki işçi esas alınarak hesaplama yapılacak. |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |