Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Tarihte ve Günümüzde Ölüm Cezası ve İnfaz Şekilleri

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-02-2016, 22:05   #1
Gemici

 
Varsayılan Tarihte ve Günümüzde Ölüm Cezası ve İnfaz Şekilleri

Vietnamlı bir kadın ölüm cezasının infazını durdurmak için erkek bir hükümlüden aldığı sperm'le kendi kendisini hamile bırakmış ve infazdan kurtulmuş medyada çıkan haberlere göre.
Vietnam hukukuna göre hamile kadınların ve üç yaşın altında çocuğu olan kadınların ölüm cazası müebbet hapse çevriliyormuş.

Haberi okurken aklıma Sayın Admin'in açmış olduğu bir başlık geldi: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6503
Ölüm Cezasını Onaylıyormusunuz başlıklı Görüş Arşivi türündeki alana her katılımcı sadece bir yanıt ekliyebiliyor.
Alana gelen son Yanıt Sayın Av. Yavuz Şahin'den:
Alıntı:
Yazan Av. Yavuz Şahin
Cezaların caydırıcı nitelikte olmasını savunduğum için,
Cezalar belirlenirken suçlunun hakkından ziyade mağdurun mağduriyetini gözönünde bulundurduğum için,
Ölüm Cezasını Onaylıyorum.
Tabi ki ölüm cezası verilecek suçlar iyi tahlil edilmelidir.

Not: Ölüm cezasının ilkel bir uygulama olduğundan bahisle kaldırılmasını savunan meslektaşlarıma küçücük bir cevabım var,
Unutmayınız ki suç neticesinde meydana gelen netice hala güncelliğini korumaktadır.

Sayın Av. Yavuz Şahin ve ölüm cezasından yana olan diğer katılımcılar, yahutta ölüm cezasına karşı olan katılımcılar halen aynı düşüncedeler mi bilemiyeceğim. Burada tartışmakta istemiyorum ama 'aradan geçen zaman düşüncemi değiştirdi' diyen varsa bildirirse fena olmaz. Fikrimiz değişmediyse de mesele yok, doğru bildiğimiz yoldan şaşmıyoruz demektir!

Başlığa dönelim. Vietnamlı kadının yaşama bağlılık azmi konusunda düşünürken aklıma ölüm cezası tarihte ve günümüzde, toplumdan topluma nasıl infaz ediliyor sorusu geldi.
Kaç çeşit infaz şekli var dersiniz?
İnfaz çeşitleri sadece 'kırk katır ve kırk satır'la sınırlı değil elbette.

Saygılarımla
Old 19-02-2016, 22:04   #2
Gemici

 
Varsayılan

Ölüm Cezası yasalarda belirtilen belirli suçlardan birisini işlediği mahkeme kararı ile saptanan kişilere verilen bir cezadır. Mahkeme söz konusu suçu işlediği saptanan kişiyi ceza olarak ‚ölüm cezası‘ ile cezalandırmaktadır. Ölüm cezasını, suç olan ‚öldürme‘ eyleminden ayıran bu cezanın bir devlet tarafından, o devletin hukuk sistemi gereği olarak devlet veya toplum adına karar veren bir yetkili organ(mahkeme) tarafından verilmesidir.
Ölüm cezası en eski cezalardan sayılıyor ‚Amensty Internatıonal’e göre.Toplum tarafından bir insanın öldürülmesi (cezalandırmak etiketi yapıştırılmasa bile) tarih öncesi toplumlarda tanrılara kurban olarak öldürülen insanlardır. Bu kurban etme olayı genelde Tanrının kendilerini kuraklık, salgın hastalık, sel baskını gibi afetlerle cezalandırdığını düşünen kişilerin Tanrıların gazabından kurtulmak için insan öldürmesidir. Bu kurbanların kimler olduklarını ve nasıl seçildiklerini bilemiyeceğim. Büyük bir ihtimalle uğursuz olduklarına inanılan engelli kişiler ve yabancılar olsa gerek.

Macera filmlerinde gösterildiği gibi genç ve güzel kadınların kurban seçilip seçilmediğini bilemiyeceğim ama özellikle Orta Çağda birçok kadının cadı oldukları suçlaması ile kilisenin takibine uğradığı ve odun yığını üzerinde (Almanca: Scheiterhaufen)yakılarak öldürüldüğü bir gerçek. Erkek cadıda var elbette, ama cadıların büyük çoğunluğunu kadınlar teşkil ediyor. Cadılara büyücülük yapma ve şeytanla birlik olma suçu isnat ediliyordu. Cadıların gerçekten cadı olup olmadıklarını anlamak için işkence, cadı imtihanı , bunlara benzer daha birçok uygulama ve sorgulama vardı. Örneğin: El başparmağı çapraz ayak parmağına bağlanan sanık derin bir suya konuyordu; yüzerse şeytanla birlik olmuş demekti, yüzmediği zaman suya batıp ölüyordu zaten. Kırk katır mı, kırk satır mı hikayesi. İkisinin de sonunda ölüm var; Engizisyondan kurtuluş yok.
Hakimin cadılıkla suçlanan kişiye sorduğu soruların arasında şeytanla cinsi münasebette bulunup bulunmadığı vardı. Şeytanla birlik olmanın veya şeytanla cinel ilişkide bulunmanın cezası odun yığını üzerinde yakılmaktı.

Araştırmalara göre Hexenverfolgung (cadı takibi/avı) kapsamında yakılarak öldürülen insan sayısı 40.000 - 60.000 arasında değişiyor.

Saygılarımla
Old 27-02-2016, 01:45   #3
Gemici

 
Varsayılan

Scheiterhaufen = Odun Yığını
Ölüm cezasına çarptırılan ‚cadıların‘ cezaları Almancada Scheiterhaufen (Odun yığını ) olarak adlandırılan odun ateşi üzerinde yakmakla oluyordu.

Cadı avının ve cadıları Scheiterhaufen üzerinde ölüme gönderen sistemin baş aktörü kilise idi. Kilisenin, cadıları yakarak öldürmesinin belli başlı iki gerekçesi vardı. Birincisi ateşin günahkar ruhu temizliyeceği, kötü ruhları ve cinleri ve şeytanı yok edeceği inancı, ikincisi ise bu cezanın caydırıcı örnek olma karakteri idi. Ateş üzerinde yanarak ölen cadının feryatlarının cadılığa özenen diğer kişileri ve kafirleri olası eylemlerinden vaz geçirmekti. Doğru yoldan ayrılmış olanları ise yeniden doğru yola yönlendirmekti.

Cazalandırılan kimse yanıp külleri ve kemikleri kalıncaya kadar ateşe odun atılıyordu. Geriye kalan kemikler sopa ve çekiçle kırılarak toz haline getiriliyor ve kırlara veya nehirlere atılıyordu.

Yakarak öldürmenin en büyük örneklerinden birisi İmparator Neron’un milattan sonra 64 yılındaki Roma Yangınına sebebiyet verdikleri gerekçesi ile hıristiyanları yakarak öldürmesidir.

Babil ve eski Mısırda’da özellikle dinden çıkanlar yakılarak öldürülüyordu. Bizansta aralarında cinsel ilişki bulunan sahibe ile köleye verielen ceza ölümdü; Köle canlı canlı yakılırken kadına ölüm cezası veriliyordu. Buna karşılık köle sahibi erkekle kadın köle arasındaki cinsel ilişki cezasız kalıyordu. Keltler suç işliyenleri, kafeslere koyup yakmak suretiyle tanrılarına kurban ediyordu.

İngilterede 1401 yılında yasalaştırılan yakılarak cezalandırmanın en tanınmış kurbanlarından birisi 1431 yılında yakılarak öldürülen Jeanne d’Arc’tır.

Okurken bile insanın tüylerinin diken diken olmasına yol açan yakılarak öldürülme cezasını bugünkü değer ölçüleri ışığında incelediğimizde cezanın ve infaz şeklinin çok barbar ve ilkel bir cezalandırma olduğu sonucunu çıkarmamak elde değil.

Suçlunun şeytana uyarak ve şeytan tarafından kandırılarak Tanrı buyruğuna karşı çıktığına inanılan çağlarla günümüzü bir tutabilir miyiz peki?

Günümüzde suçluları değişik infaz şekilleri ile idam edenlerde mi Ortaçağ Kilisesi gibi suçluların içindeki cinleri ve şeytanları yok edeceğini düşünüyor acaba?

Kaynaklar:
http://www.todesstrafe.de/artikel/9/...terhaufen.html
http://deutschland-im-mittelalter.de...xenverbrennung
https://de.wikipedia.org/wiki/Scheiterhaufen

Saygılarımla
Old 07-03-2016, 22:38   #4
Gemici

 
Varsayılan

Merak ettim!
Ölüm cezasından yanayım diyen kaç kişi, gerektiğinde kendisi ölüm cezasına çarptırılmış bir kişinin cezasını infaz eder?

Bir kişiyi kapalı bir yere hapsedip üzerine kapıları kapatıp kilitlemek çoğumuz için zor olmasa gerek.

Bu zor olmama idam cezasının infazı için de söz konusu mudur acaba?

Yapsınlar, etsinler, öldürsünler diyen kaç kişi kendisi yapar, eder, öldürür?

Saygılarımla
Old 10-03-2016, 18:13   #5
Gemici

 
Varsayılan

Bir önceki mesajda ölüm cezasından yana olan çoğu kişinin ölüm cezasına çarptırılmış kişinin cezasının infazını kendisinin kolay kolay yapamıyacağı yönünde yorumlanabilecek bir ifade kullanmıştım. Aslına bakarsanız durum hiçte öyle değil; Linç etmeyi veya taşlanarak öldürmeyi düşünün bir. Her iki durumda da infaz eden halktır/topluluktur ve bu halkı/topluluğu meydana getiren bireylerdir. Linç etmeyi ve taşlıyarak öldürmeyi kitle psikolojisi ile açıklama olanağı var elbette. Bir linç olayını sadece kitle psikolojisine bağlamak ne ölçüde yeterli olur bilemiyeceğim. Kendisine düşman bildiği bir kişiyi, parça parça edip ortadan kaldırmayı düşünen, düşünmekten ziyade vahşi bir içgüdü ile suçlu veya düşman bildiği o kişiyi öldürmeyi istiyen kitle bireyi ile sırf para kazanmak ve vazifesini yerine getirmek isteyen cellat arasındaki ortak yanları araştırmak ilginç bir araştırma alanı olsa gerek.

Linç etmek bir kitlenin suçlu olduğuna inandığı bir kimseyi cezalandırmasıdır. Almancada 'Lynchjustiz=Linç Hukuku' olarak adlandırılan cezalandırma şekli, genelde devlet otoritesinin zayıf olduğu durumlarda söz konusudur. İlk etapta bir cezalandırma şekli olan linç aynı zamanda bir korkutma ve sindirme aracıdır. Ku-Klux-Klan'ın zencileri linç etmesi örneğin.

Saygılarımla
Old 24-03-2016, 18:18   #6
Gemici

 
Varsayılan Mazzolata

Mazzolata, Mazzolatura veya Mazzatello 19 yüzyıla kadar İtalyada tatbik edilen bir ölüm cezası infaz şeklidir. İsim İtalyancadaki mazza kelimesinden gelmektedir. Mazza italyancada Topuz demektir.

Bu infaz türünün nasıl tatbik edildiğinden Fransız yazar Stendhal, Giaccomo Cencis isimli kişinin 1599 yılındaki idamını anlatırken bahsetmektedir.

Mazzolata'nın nasıl tatbik edildiği Alexander Duma'nın Monte Kristo Kontu adlı romanının ilk versiyonunda detaylıca anlatılmaktadır; Buna göre cellat suçlunun kafasının arkasından bir topuzla vurur. Suçlu yere düşerken, ters taraftan vurulan bir darbe ile sırt üstü yere yıkılır. Cellat bıçağını çekerek idamlık kişinin boğazını keser ve göğsünün üzerine çıkarak tepinir. Her tepinişte kişinin boğazından kan fışkırır.

Mazzolata en uzun süre Vatikan tarafından tatbik edilen bir infaz şekli olmuştur. Mastro Tita ismindeki kilise celladı hatıralarında 1796 ile 1864 yılları arasında birçok idam hükümlüsünü bu şekilde infaz ettiğini anlatmaktadır.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hırsızlık-Güveni Kötüye Kullanma-İspat Şekilleri Analiz Meslektaşların Soruları 0 07-05-2015 13:08
Tarihte Maddi Hata ekinheval Meslektaşların Soruları 1 09-09-2014 09:31
Bu Mutlu Günümüzde...( Davetiyeler ) ufukyener Site Lokali 1 17-08-2012 14:12
maddi manevi tazminatın tahsil şekilleri Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 19-03-2012 19:59
Tarihte Bugün Açısından İnsan Armağan Konyalı Site Lokali 47 15-11-2006 20:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06231999 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.