Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Akıl Hastası/zayıfı Vekaletname Verebilir Mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-01-2003, 16:22   #1
M.AKPINAR

 
Varsayılan Akıl Hastası/zayıfı Vekaletname Verebilir Mi?

Merhabalar,

A nın, akıl hastası olduğundan, askerlikten muaf olmasına dair askeri raporu bulunmaktadır.A babasının ölümü nedeni ile bir sigorta şirketine karşı bu akıl hastalığını sebep göstererek destekten yoksul kalma tazminatı konulu dava açmak istemektedir.

1- Dava hakkı akıl hastalığına dayandırılacağı için öncelikle vasi tayini yoluna mı gidilmeli?

2- Yoksa akıl hastası olan kişinin vereceği vekaletname ile direk des.yok.kalma talebi ile dava açılmalı ve oradaki rapor ile mi vasi tayini yoluna gidilmeli?

Bilgilerinizin için şimdiden teşekkür ederim.
Old 17-01-2003, 16:59   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Merhaba,

Akıl hastalığı sabit kişi vekaletname veremez. Vasi tayini zorunludur.

Dava açmadan vasi tayininin sağlanması gerekir. Doğrudan dava açabilmeniz için zaten vekaletname çıkarılması gereklidir. Farz edelim noter ''akıl hastalığını'' bilemeyeceğinden vekaletname çıkarmış olsun, bu durumda da mahkeme vasi tayini için size süre verecektir.
Selamlar..
Old 25-01-2003, 03:04   #3
üye1098

 
Varsayılan

askerlikten muaf tutan askeri rapor sivil mahkemede geçmemektedir. bu nedenle önce vasitayini yoluna giderseniz bu arada akıl hastalığının derecesi alınacak raporla tespit edilmiş olur. bu rapor zaten asıl dava için de gerekli
Old 27-01-2003, 12:57   #4
M.AKPINAR

 
Varsayılan

Verdiğiniz değerli bilgiler için çok teşekkür ederim.
Old 01-02-2003, 15:51   #5
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Soruya kesin bir cevap vermek yerine bazı bilgileri hatırlamakta yarar var.

Akla uygun davranma yeteneğini ortadan kaldıran akıl hastalıkları, ayırt etme gücünün kaybına yol açar. Medeni Kanun, akıl hastalığının tanımını yapmamış bunu tıp bilimine bırakmıştır. Ancak bu konuda tıp biliminin akıl hastalığı tanımları da, kanunun amacını dikkate almayan bir niteliğe sahip görünmektedir. Örnek olarak "şizofreni" türü akıl hastalıklarının ilk devrelerinde temyiz kudreti bulunabilir. Yine "sar'a" ve "melankoli" hastaları da, temyiz kudretini aralıklı olarak kaybeder. MK.m.409/II’de, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebebiyle mahkemece kısıtlama kararı verilebilmesi için, resmi sağlık kurulu raporu arandığına göre; burada da akıl hastalığının belirlenmesini tıp otoritelerine bırakmak ama nihai kararın hakimin takdirinde olması yerinde olacaktır.

Akıl zayıflığı da, her zaman değil, akla uygun davranma yeteneğini ortadan kaldırdığı zaman, fiil ehliyetine engel olur. Akıl zayıflığı bir akıl hastalığı değildir. Sadece akli melekelerin (fonksiyonların) yeterince gelişmemiş veya sonradan zayıflamış olmasıdır. Aptallık, budalalık, zeka geriliği ve ihtiyarlık sebebiyle bunama gibi.
Tam ehliyetsiz diye isimlendirdiğimiz akıl hastaları, kendi adına borçlandırıcı işlem yapamadığından, onu temsilen hukuki işlemi kanuni temsilcisi (veli veya vasi) yapacaktır. Türk doktrini ve Yargıtay, Federal Mahkemenin aksine, kanuni temsilcinin tam ehliyetsiz adına bazı hallerde ("cana kast ve pek fena muamele", MK.m.130, "cürüm ve haysiyetsiz hayat sürme", MK.m.131 gibi) boşanma davası açabileceğini kabul etmektedir. Bkz. 20. HD., 27.12.1994, 10866/16256 (YKD., 195/8, s.1250) ; OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY, 1999, s.64 ; ZEVKLİLER, 1997, s.349 vd. ; OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, s.134 ; ARPACI, 1993, s.53 ; DURAL, 1987, s.84. Yoksa, tam ehliyetsiz tarafından yapılan bir işleme, kanuni temsilcinin icazet vermesi ile bu işlem geçerli hale getirilemez. Kanuni temsilci veli ise, küçüğü temsilen yaptığı bütün işlemler hakimin izin veya icazeti aranmaksızın geçerlidir (MK.m.342/I). Kanuni temsilci (veli-vasi), tam ehliyetsiz adına sadece üç şey yapamaz: Onun adına kefil olamaz, malını vakfedemez ve bağışlayamaz (MK.m.343, 442).

Şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların tam ehliyetsiz adına kanuni temsilci tarafından kullanılabilmesi ise tartışmalıdır. İlke olarak, şahsa sıkıca bağlı hakların kanuni temsilci yerine tam ehliyetsiz kişi tarafından bizzat kullanılması benimsenmektedir. Örnek olarak, nişanlanma, evlenme, evlat edinme, evlilik dışı doğan çocuğu tanıma, babalık davası açma, ölüme bağlı tasarruf yapma gibi haklar tam ehliyetsiz tarafından kullanılabilir.

Buna karşılık, kişilik haklarının korunması, adın korunmasını isteme ve tanımaya itiraz gibi nisbi nitelikte görülebilecek bir kısım şahsa bağlı hakların ise, kanuni temsilci tarafından kullanılması tam ehliyetsizin de menfaatine olması bakımından uygun görülmektedir (ÖZSUNAY, 1979, s.59 ; DURAL, 1995, s.80 ; ZEVKLİLER, 1997, s.348). Ayrıca, aile hukukuna giren şahsa bağlı haklar alanı ile tam ehliyetsizin davalı olması durumunda, tam ehliyetsizin kanuni temsilci tarafından temsil edilmesinde zorunluluk görülmektedir. Nitekim Yargıtay, tam ehliyetsiz aleyhine açılan boşanma davasında, kanuni temsilcinin tam ehliyetsizi temsil etmesinin gerekli olduğu görüşündedir. Bkz. 2. HD., 15.09.1975, 6688/6763 (YKD., 1976/2, s.147 vd.). Hatta bir başka kararda, "cana kast ve pek fena muamele" (MK.m.130), "cürüm ve haysiyetsiz hayat sürme" (MK.m.131) nedenlerine dayalı olarak kanuni temsilcinin tam ehliyetsiz adına boşanma davası açabilmesi de kabul edilmiştir. Bkz. 20. HD., 27.12.1994, 10866/16256 (YKD., 1995/8, s.1250). Aynı doğrultuda: OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, s.134 ; ZEVKLİLER, 1997, s.349 ; DURAL, 1995, s.84 ; ARPACI, 1993, s.53.

Çocuğun velisi olan anne ve baba, velayet hakkını birlikte kullanır (MK.m.336/I). Bu bakımdan, üçüncü şahıslar babanın beyanı ile yetinebilirler. Eşlerden birinin ölümü halinde sağ kalan eş, boşanma durumunda ise, çocukların verildiği taraf velayet hakkını kullanır (MK.m. 336/III).

Velayet altında bulunmayan küçükler ile yaşına bakılmaksızın ayırt etme gücünden yoksun kişilere sulh mahkemesince bir "vasi" atanır. Kanuni temsilci olan vasinin, vesayet altındaki kişiyi temsilen yaptığı hukuki işlemler geçerlidir.

Bunun iki sınırlaması vardır:
Birincisi, taşınmaz alım satımı, ödünç verme ve alma ve miras taksimi gibi önemli hukuki işlemlerin vasi tarafından yapılabilmesi için sulh mahkemesinin izin veya icazetine ihtiyaç vardır (MK.m.462).
İkincisi, kanun koyucunun daha önemli saydığı evlatlık olmak veya evlat edinmek, mirası kabul veya reddetmek gibi hukuki işlemleri kanuni temsilci sıfatıyla yapmak isteyen vasi, sulh mahkemesinin kararı yanında asliye hukuk mahkemesinin izin veya icazetini de almak zorundadır (MK.m.463).

Vasinin tam ehliyetsiz adına kanuni temsilci sıfatıyla ve mahkeme izni ile dahi hiç yapamayacağı işlemler ise, bağışlama, vakfetme ve kefalettir. Yani vasi, ayırt etme gücünden yoksun kişinin mallarını bağışlayamaz, onlarla vakıf kuramaz ve vesayet altındaki kişi hesabına kefalet borcu yüklenemez (kefil olamaz) (MK.m.449).

Bu açıklamalar ışığında, özellikle kişilik haklarının kullanılması bakımından genel kuraldan ayrılmanın mümkün olabileceğini düşünmek gerekir.
Old 03-02-2003, 12:49   #6
M.AKPINAR

 
Varsayılan

Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederim.
Old 24-09-2010, 11:14   #7
Av.kerami ÖZDEMİR

 
Varsayılan kısıtlı adayının vekille temsili

Alıntı:
Yazan M.AKPINAR
Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederim.
değerli meslektaşları:müvekkil adayım A hakkında kısıtlanması amacı ile sulh hukuk mahkemesinde vasi tayini davası açılmıştır.Kısıtlı adayı beni vekil tutmak istemiş ancak noterlik akıl zayıflığı ve kulaklarının duymaması nedeni ile vekaletname vermeyi reddetmiştir.Bu durumda devam eden vesayet davasında kısıtlı adayı kendisini hangi usulle avukat tayin ederek temsil ettirebilir?Saygılarımla
Old 24-09-2010, 11:19   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.kerami ÖZDEMİR
değerli meslektaşları:müvekkil adayım A hakkında kısıtlanması amacı ile sulh hukuk mahkemesinde vasi tayini davası açılmıştır.Kısıtlı adayı beni vekil tutmak istemiş ancak noterlik akıl zayıflığı ve kulaklarının duymaması nedeni ile vekaletname vermeyi reddetmiştir.Bu durumda devam eden vesayet davasında kısıtlı adayı kendisini hangi usulle avukat tayin ederek temsil ettirebilir?Saygılarımla

Sulh Hukuk Hakimi, bu tür korunmaya muhtaç kişiler için kendiliğinden de olaya el atıp, vasi atamaya yetkilidir. Yeterki olay ihbar edilsin veya huzura getirilmiş olsun!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Akıl hastası için maddi-manevi tazminat AV. MUSTAFA ALİ Meslektaşların Soruları 2 25-12-2006 16:25
İki Hiv(+) Evlenebilir Mi? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 19 10-09-2006 14:19
Akıl Sağlığı Ve Velayet omertcan Hukuk Soruları Arşivi 1 23-03-2004 23:25
Lütfen Akıl Verin. (0 Defa Değiştirildi) Bir Konuk Hukuk Soruları Arşivi 1 01-03-2002 18:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04821992 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.