|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-02-2011, 16:09 | #1 |
|
Kesinleşmiş İcra Takibinde Fahiş Faiz
Müvekkilim bir beyaz eşya mağazasından eşya alıyor.Bedelin taksitler halinde ödenmesi için anlaşılıyor.Taksit bedellerine karşılık müvekkilimin eşi senetleri imzalaıyor,müvekkilim de kefil oluyor.2 ay ödedikten sobra ödeme zorluğuna düştükleri için bedeli ödeyemiyorlar.Bunun üzerine açılan icra takibinde senetlere yıllık %120 faiz işletilerek senetler icraya konuluyor ve asıl alacak faizlerle birlikte 3 katına çıkıyor.Müvekkilim 5 günlük borca ve faize itiraz süresini kaçırmış.Sadece fahiş faiz için menfi tespit davası mı açmalıyım?Görüşlerinizi bekliyorum,iyi çalışmalar.
|
17-02-2011, 17:56 | #2 |
|
Sayın Zeynep 1969,
İcra takibine itiraz edilmeksizin takibin kesinleşmesi takip hukuku bakımından sonuç doğurur. Yoksa maddi hukuk bakımından borçlunun borcu ikrar ettiği sonucunu doğurmaz. Bu bakımdan faiz miktarı için menfi tespit davası açılabileceği kanısındayım. Zira borcunuz örneğin 100 TL iken sizden fahiş faizle birlikte 200 TL isteniyor. Bu sebeple öğneğin 70 TL lik fahiş faiz için menfi tespit davası açılabileceği kanaatindeyim. |
17-02-2011, 21:18 | #3 |
|
faize itiraz edebilirsiniz tabi ki. eger sozlemede faız belırtılmıs ıse o mıktarı sızden talep edebılırler. ama buda tememrrut faızının en fazla uc katı kadar olabılır. eger boyle bır faız sozlesmesı yoksa temerrut faızınden daha fazlasını ısteyemezler. acılacak menfı tespıt davası ıle faız dusulur
|
18-02-2011, 14:10 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY 13.Hukuk Dairesi Esas: 2008/3546 Karar: 2008/10759 Karar Tarihi: 18.09.2008 İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - MATBU HAZIRLANMIŞ SÖZLEŞME - SÖZLEŞMENİN ON İKİ PUNTO KOYU SİYAH HARFLERLE DÜZENLENMEDİĞİ - SÖZLEŞMEDEKİ TÜKETİCİ ALEYHİNE OLAN HÜKMÜN HAKSIZ ŞART OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ ÖZET: Sözleşmenin davacı satıcı tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan kısımların rakam, isim ve adresler yazılarak doldurulduğu, sözleşmenin on iki punto koyu siyah harflerle düzenlenmediği görülmektedir. Bu durumda sözleşmedeki tüketici aleyhine olan hükmün haksız şart olduğunun kabulü gerekir. (2004 S. K. m. 67) (4077 S. K. m. 6, 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A, 11/A, 31) (Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik m. 7) Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne; kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Karar: Davacı, dava dışı Salim ile imzalanan cari hesap sözleşmesi başlıklı sözleşme gereğince davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, yapılan alışveriş bedellerinin ödenmediğini, başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, borcun tamamının ödendiğini, kefalet miktarını 1.000,00. YTL'ye indirdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının savunmasını ispatlayamadığı, yapılan alışveriş bedellerinin ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2.753,22.YTL asıl alacak ve 688,30.YTL tazminat olmak üzere toplam 3.441,52.YTL için itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacak üzerinden aylık % 12 faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve <Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen <tüketici sözleşmeleri en az on iki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ...> hükmü, yine 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde <satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır> hükmü getirilmiştir. Taraflar arasındaki 16.08.2002 tarihli sözleşmenin özel şartlar başlıklı 6. maddesinin E bendinde; <borç taksitlerinin vadesinde ödenmemesi halinde, aylık %10 faiz hesaplanmasını ve borç yekununa eklenerek icraya konmasını, icra takibinde % 10 avukatlık ücreti ile yargı giderleri ve icra masraflarını ayrıca borcun % 25'i tutarında maktu tazminat ödemeyi müştereken ve müteselsilen ödemeyi kabul ve taahhüt ederler> şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, 18.08.2002 tarihli sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin davacı satıcı tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan kısımların rakam, isim ve adresler yazılarak doldurulduğu, sözleşmenin on iki punto koyu siyah harflerle düzenlenmediği görülmektedir. Davacı, tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi tazminat ve fahiş faiz borcu külfeti altına sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığını iddia ve ispat edememiştir. Böyle olunca sözleşmedeki % 25 oranında tazminat ve aylık % 10 faiz alınacağına dair hükmün açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla davacının bu sözleşme hükmüne dayalı olarak tazminat ve aylık % 10 faiz istemesi olanaklı olmadığı gibi mahkemece asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık % 12 faiz işletilmesi de doğru bulunmamıştır. Mahkemece yukarıda açıklanan hususların göz ardı edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 18.09.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
09-01-2014, 15:20 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 12. Hukuk Dairesi T Ü R KM İ L L E T İA D I N A Y A R G I T A Y İ L A M I ESAS NO: 2013/33417 KARAR NO: 2013/40744 * İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: Denizli 2. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ: 17/09/2013 NUMARASI: 2013/483-2013/656 DAVACI: BORÇLU: DAVALI: ALACAKLI: * Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Meltem Duyan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı ve örnek 7 numaralı ödeme emrinde takip tarihinden itibaren asıl alacağın %60 faiziyle tahsilinin istendiği, yasal sürede itiraz edilmeyerek takibin kesinleşmesinden sonra icra müdürlüğünce takip tarihinden sonrasına %60 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama üzerine borçlunun icra mahkemesine başvurarak hesaplamaya itiraz ettiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, aynı Kanun'un 648. maddesi gereğince 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, görülmekte olan davalara ilişkin olarak, "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır" şeklinde düzenleme getirilmiştir. İcra takibi de dava gibi düşünüleceğinden, 6098 Sayılı TBK'nun anılan hükümlerinin henüz sonuçlanmamış icra takiplerinde de uygulanması gerekir (HGK'nun 12.09.2012 tarihli, 2012/19-314 E, 2012/557 K. Sayılı kararı). 6098 Sayılı TBK'nun faiz ve temerrüt faizine ilişkin 88. ve 120. maddeleri gereğince değişen oranlarda faiz oranlarının uygulanabilmesi için talep edilen faiz oranının takip tarihi itibariyle ticari veya yasal faiz oranına denk olması gerekir. Böyle bir durumda alacaklının ticari ya da yasal faiz istediğinin kabulü gerekeceğinden, faizin anılan faiz türlerine göre değişen oranlarda hesaplanması gerekmektedir Ancak, ödeme emrinde talep edilen faiz oranının yasal ve ticari faizin üzerinde olması ve itiraz edilmeksizin kesinleşmesi durumunda anılan faizin uygulanması gerekecektir. Somut olayda, alacaklı tarafından takipte istenen %60 işleyecek faiz oranının, takip tarihinde geçerli olan ticari veya yasal faiz oranına denk gelmediği ve bu oranların oldukça üzerinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle alacaklının talebinin ticari faiz olduğu sonucuna varılamaz. Borçlunun yasal sürede ödeme emrinde talep edilen faiz oranına itiraz etmemesi üzerine kesinleşen bu oran üzerinden faiz hesaplanması gerekir. O halde mahkemece, faize itirazınyukarıda yazılı nedenlerle reddi yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır. yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 24,30 TL onama harcı temyiz edenden alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan V. Y. Z. AKSOY Üye S. ATALAY Üye M. USLU Üye A. DOĞAN Üye A. TUNCAL |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra Takibinde Faiz Detayı | kenan iskender | Meslektaşların Soruları | 11 | 09-01-2014 15:19 |
İlamsız İcra Takibinde Uygulanacak olan Faiz Oranı | nihilist | Meslektaşların Soruları | 3 | 24-12-2010 16:11 |
Fatura ile İcra Takibinde Faiz Başlangıç Tarihi | Komagene | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-07-2010 11:29 |
İcra Takibinde faiz miktarı,faiz detayı | Hak ve Nisfet | Meslektaşların Soruları | 3 | 19-04-2010 10:58 |
Alacak Davası ya da İcra Takibinde Faiz Asıl Alacağı Geçebilir mi? | köktaş | Meslektaşların Soruları | 2 | 24-11-2008 10:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |