05-08-2011, 15:38 | #661 |
|
Adliyelerde basın sözcüsü dönemi
ADALET Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları çerçevesinde adliyelere basın büroları kurulması çalışmalarını tamamladı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 14 ilin basından sorumlu başsavcıvekillerini atadı. İstanbul Adalet Sarayı’nın basın sözcüsü Fikret Seçen, Ankara Adalet Sarayı’nın basın sözcüsü ise Nuri Yiğit oldu. HSYK tarafından belirlenen Başsavcıvekilleri seminerler için Avrupa’ya gönderildi. 20 gün Avrupa’nın çeşitli adliyelerinde programlara katılan Başsavcıvekilleri, basınla ilişki kurmanın ve kamuoyunu bilgilendirme konularda eğitim aldı. Bu eğitimin ardından 14 ile Adalet Sarayı basından sorumlu Başsavcıvekilleri başladı. Basın mensupları projenin tamamlanmasıyla birlikte daha sağlıklı bilgi edinecek. Gazetecilere bilgi akışı daha sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilirken yersiz ve yanlış haberlerin de önüne geçilecek. Yapılan çalışmalar sayesinde adliyede çalışan basın mensupları her türlü adli olaylara birinci elden ulaşabilecek. Özellikle Ergenekon ve Balyoz gibi kamuoyunun yakından ilgilendiren davalarda daha sağlıklı bilgi alınacak. Bununla beraber her türlü adli olayın bilgisine Başsavcılık Basın Büroları vasıtasıyla ulaşabilecek. Başsavcıvekiline bağlı olarak çalışacak basın bürolarında savcılıklara intikal eden olaylar ve gelişmeler günü gününe basın mensuplarına aktarılacak. Haber akışı hızlanacak. Ancak haber için gerekli bilgiler belirlenen yöntemlerle gizliliği ihlal etmeyecek şekilde basın mensuplarına aktarılacak. MUSTAFA TÜRK ANKARA 5 yıl içinde tüm adliyelere yayılacak ADLİYELERE kurulan basın büroları için personel alımları da gerçekleştirilecek. 5 yıl içinde her adliyeye basından sorumlu Başsavcıvekili atanmış olacak. Pilot iller ise şunlar: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Diyarbakır, Malatya, Erzurum, Kocaeli, Eskişehir, Çanakkale, Bolu, Antalya ve Konya. |
06-08-2011, 14:45 | #662 |
|
Yerinde olmuş. Halk , basın yoluyla bilgilendirilmeli.
|
10-08-2011, 09:15 | #663 |
|
Yargıtay: Türkçe bilen Kürtçe savunma yapamaz
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Kürtçe savunma talebi Türkçe bildiği için reddedilen sanık hakkında verilen karara “savunmanın kısıtlandığı” gerekçesiyle yapılan itirazı kabul etmedi A.A. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, TCK’nın “örgüt üyesi olma”, “patlayıcı madde bulundurma” ile “nitelik bakamından vahim olan silah veya mermi taşıma” suçlarından 18 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan sanık Süphan Delen’le ilgili incelemesini tamamladı. Kararda, sanığın “savunmanın kısıtlandığı” yönündeki bozma düşüncesine iştirak edilmediği belirtildi. |
11-08-2011, 12:26 | #664 |
|
İstanbul Barosu'nca bir avukat hakkında verilen "uyarı" cezasına ilişkin haber için bknz:http://www.odatv.com/n.php?n=barodan...eza-1008111200
|
11-08-2011, 12:30 | #665 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu ceza tam manasıyla "hak edilmiş" bir cezadır. "Özdenetim"in olmadığı yerde mesleki "içdenetim" tabiki olacaktır. İyiki de vardır ve daha etkin olmalıdır. |
11-08-2011, 12:33 | #666 | |||||||||||||||||||||||
|
|
11-08-2011, 22:51 | #667 |
|
Avukatlar hakkında suç duyurusu
Isparta'da kredi kartı borcu yüzünden bankaya borçlanan ve dosyası avukata verilen 5 kişi, ödedikleri paraların banka hesaplarına yansımadığı iddiasıyla iki avukat hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Şikayetçilerden Emine Taşkın, gazetecilere yaptığı açıklamada, 2009 yılında lösemili çocuğunun tedavisi sırasında kredi kartının borçlarını ödeyemediğini ve bankanın dosya takibi için kendisini N.D. ve B.S. adlı avukatlara yönlendirdiğini anlattı. Taşkın, 4 bin 400 TL civarındaki borcunu 24 ay boyunca avukatlara aylık olarak ödediğini, ancak 24 ayın ardından bankaya gittiğinde borcun kapanmadığını gördüğünü belirtti. Ödeme yaptıkları süre içinde makbuz istedikleri avukatların, makbuzu daha sonra verecekleri yönünde açıklama yaptığını anlatan Taşkın, ''Avukatlara güvendik ve makbuz almaksızın ödemeyi yaptık. Zaten o yıl çocuğumuzu da kaybettik. Başımıza böyle olayların geleceğini düşünemezdik'' dedi. Emine Taşkın, mağduriyetlerinin giderilmesi için Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunduğunu, bu sırada kendisi gibi başka mağdurlar olduğunu da öğrendiğini kaydetti. Şikayetçilerden Fadime Soydinç, banka tarafından aynı avukatlara yönlendirildiğini, taksitleri bittikten sonra bankaya gidip, ''Borcu yoktur'' yazısı almak istediğinde, borcun hiç ödenmediğini gördüğünü kaydetti. Sık sık avukatlara gittiğini ancak sonuç alamadığını anlatan Soydinç, büroda çalışan sekreterin kendisine, her ay parayı alıp, avukatlara verdiği yönünde açıklamada bulunduğunu öne sürdü. Diğer şikayetçi İbrahim Uğur Danış, yaklaşık 5 bin TL olan kredi kartı borcunun avukatlar tarafından 420 TL'lik taksitlere bölündüğünü, ödemeyi de düzenli olarak hukuk bürosuna yaptığını söyledi. Danış, şöyle konuştu: ''Avukatlardan B.S. bize bu konu ile sekreter Ö.Ö'nün ilgilendiğini ve ödemeleri ona yapmamızı istedi. Biz de bir müddet ona ödeme yaptık, daha sonra ise Ö.Ö'nün işi bıraktığını belirterek, bize bir hesap numarası verdi ve ödemeleri bundan sonra bu hesaba yapmamızı istedi. Biz de taksitleri hesap numarasına yatırmaya başladık. Ancak avukatlardan B.S'ye sorduğumuzda hesaba para yatmadığını söyledi. Bunun üzerine hukuk bürosuna gittim ve avukat B.S. bana, sadece 300 TL ödeme yapıldığını, başka ödeme gözükmediğini söyledi. Tartışınca da parayı sekreterin aldığını iddia etti.'' Şikayetçilerden Hakkı Şanlıtürk, şirket adına kredi kartı kullandıklarını, ancak borcunu ödeyemedikleri için dosyalarının avukat takibine verildiğini söyledi. Hukuk bürosunda ödeme yaptıklarını, karşılığında makbuz da aldıklarını anlatan Şanlıtürk, ancak paranın banka hesabına işlemediğini öğrendiklerini kaydetti. Şanlıtürk, ''Avukata güvenme, savcıya güvenme, hakime güvenme... Kime güveneceğiz bu ülkede? Bir başka borcum var, onu da başka bir avukat takip ediyor. Ama onda böyle bir olay yaşamadık. Kim suçluysa ortaya çıksın. Bunun için avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunduk'' dedi. -HAKLARINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULAN AVUKATLAR- Hakkında suç duyurusunda bulunulan avukatlardan N.D, gazetecilere yaptığı açıklamada, şikayetçi kişilerden para almadığını öne sürdü. Hakkında şikayette bulunan kişilerin parayı kendisine değil, yanlarında çalışan sekretere verdiğini ifade eden N.D, ''Olayın ortaya çıkmasından sonra sekreter ile ilişiğimizi kestik. Biz de olayın takipçisiyiz. İlgili kişiler hakkında biz de hukuki işlem başlatıyoruz'' diye konuştu. Diğer avukat B.S. ise yurt dışında olduğunu, bu konuda açıklama yapmayacağını bildirdi. Sekreter Ö.Ö'nün, Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadesinde, borçlu kişilerden parayı aldıktan sonra avukatlara teslim ettiğini söylediği öğrenildi. Banka Müdürü Tansel Tula ise 2007 yılından itibaren adı geçen avukatlarla çalıştıklarını, takibindeki müşterilerin dosyalarını, söz konusu avukatlara yönlendirdiklerini kaydetti. Müşterilerden gelen şikayetler üzerine olaydan haberdar olduklarını açıklayan Tula, şöyle konuştu: ''Bazı müşterilerimiz makbuz almaksızın ödeme yapmışlar. Ödeme yaptıklarını ispat edemiyorlar. Bir kısım müşterilerimiz de makbuz alarak ödeme yapmış ama ödemeler hesaplarımıza yansımamış. Bunları avukatlardan tahsil ettik. Tabii ki müşterilerimizin mağdur olmasını istemeyiz. Ama sonuçta konu mahkemeye intikal etti. Biz de avukatlarımızı azlettik.'' Isparta Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu da söz konusu avukatlarla ilgili baroya şikayet dilekçesi geldiğini, şikayetlerin inceleme aşamasında olduğunu kaydetti. |
11-08-2011, 22:52 | #668 |
|
Davayı kazandı, yolu tel örgüyle kapattı
Antalya'nın Alanya ilçesinde belediyeye 6 yıl önce açtığı davayı kazanan kişi, arsasından geçen yolu tel örgüyle kapattı. Alanya'nın Oba beldesinde yaşayan Hasan Okşar, 2005 yılında Oba Belediyesi'ne, kendisine ait 2772 parsel üzerindeki taşınmaza, kamulaştırma yapılmadan yol açıldığı, yeşil alan ve çocuk parkı yapıldığı gerekçesiyle dava açtı. Herhangi bir istimlak bedeli ödenmeden yapılan uygulamadaki hataların giderilmesini talep eden Okşar, Alanya 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davayı kazandı. 6 yıl süren mahkemede, davacı Hasan Okşar haklı bulundu ve yol olarak kullanılan arsanın kendisine iadesine karar verildi. Kararın tebliğ edilmesinin ardından bilirkişi eşliğinde yapılan tespitlerden sonra Fatih Caddesi'nde yolun 4 bin 211 metrekarelik bölümünün Hasan Okşar'a ait olduğu belirlendi. Yolun, kendine ait olan bölümünü tel örgü ile kapatan Okşar, basın mensuplarının kendisini görüntülemek istemesi üzerine aracına binerek olay yerinden uzaklaştı. |
12-08-2011, 03:54 | #669 |
|
Adalet er ya da geç yerini bulur
|
12-08-2011, 14:15 | #670 |
|
hukuk tanımaz zihniyet devam ettiği müddetçe bu haberleri görmeye devam edeceğiz.
|
12-08-2011, 14:56 | #671 |
|
BARO BAŞKANLIĞI
DUYURU NO:2011/60 03.12.2010 günlü 27774 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Barolar Birliği 2010-2011 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 12. maddesinin “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” şeklindeki son cümlesinin yürütülmesi,Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30.6.2011 gün 2011/321 YD İtiraz Nolu kararı uyarınca durdurulmuştur. Bilgi edinilmesini rica ederim. Saygılarımla. Avukat V.Ahsen COŞAR Türkiye Barolar Birliği Başkanı http://www.barobirlik.org.tr/uploads/00/2011-60.pdf |
12-08-2011, 22:13 | #672 |
|
Yargıtay, günde 2 bin dosyayı karara bağladı
Türkiye'de davaların sonuçlanmasının çok uzun sürmesi nedeniyle sık sık eleştiri konusu olan yargı, büyük iş yüküyle karşı karşıya bulunuyor. Ceza ve hukuk davalarının son karar merci konumundaki Yargıtay da her yıl sonuçlandırdığı yüz binlerce dosyaya karşın bir o kadar dosyayı da gelecek adli yıla devretmek zorunda kalıyor.
Yargıtay Başkanlığı istatistiklerinden derlenen bilgiye göre, 11 ceza dairesi ve 21 hukuk dairesiyle ceza ve hukuk genel kurullarından oluşan Yargıtay, 2010-2011 adli yılında, geçen yıldan kalan 453 bin 855 dosyaya bu yıl gelen yeni 644 bin 630 dosyanın da eklenmesiyle toplam 1 milyon 98 bin 485 dosya yüküyle karşı karşıya kaldı. Yargıtay ceza ve hukuk daireleriyle genel kurulları tarafından bu adli yıl içerisinde 562 bin 171 dosya görüşülerek karara bağlanırken, 536 bin 314 dava dosyası ise gelecek adli yıla devredilmek zorunda kalındı. Bu çalışma temposuyla ayda ortalama 46 bin 847 dosyayı karara bağladığı görülen Yargıtayda, yıllık toplam toplam 248 iş günü dikkate alındığında, günlük ortalama 2 bin 266 dava dosyası karara bağlanmış oldu. Ceza daireleri günde ortalama 70 dosyayı sunuçlandırdı Yargıtayda en büyük iş yükünün oluştuğu caza daireleri esas alındığındaysa 11 ceza dairesiyle Ceza Genel Kurulunda, bu ay sona eren adli yıl içerisinde 304 bin 71'i geçen yıldan, 269 bin 505'i de bu yıl gelen, toplam 573 bin 576 dosya yükü oluştu. Yargıtay ceza daireleri ve genel kurulu, adli yıl süresince bu dosyalardan 209 bin 76'sını karara bağlarken, 364 bin 500 dosya ise gelecek adli yıla devroldu. Ortalama ayda toplam 17 bin 423, günde de 843 dosyanın karara bağlandığı ceza dairelerinde, günde daire başına sonuçlandırılan dosya ortalaması ise 70 olarak dikkati çekti. Aynı şekilde 21 hukuk dairesi ve Hukuk Genel Kurulu, bu adli yıl içerisinde 149 bin 784 geçen yıldan devir, 375 bin 125 de bu yıl gelen yeni dosyalarla 524 bin 909 dosya hakkında karar vermek için çalıştı. Bu dosyalardan 353 bin 95'ini karara bağlayabilen hukuk daireleri, 171 bin 814 dosyayı da 6 Eylül'de başlayacak olan yeni adli yıla devretmek zorunda kaldı. Ayda ortalama toplam 29 bin 424 dosyanın karara bağlandığı hukuk dairelerinde, daire başına 65 dosya ortalamasıyla günde ortalama toplam bin 424 dosya hakkında karar verildi. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Celal Kocabaş, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Yargıtayın çok ağır bir iş yüküyle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, bu iş yükünün azaltılması amacıyla istinaf mahkemelerinin kurulduğunu hatırlattı. İstinaf mahkemelerinin kurulmasıyla artık bağlı illerdeki birinci derece mahkemelerden çıkan kararların itiraz ve temyizlerinin bölge adliye mahkemelerine geleceğine işaret eden Kocabaş, ''Örneğin Muğla, Aydın, Denizli, Uşak, Manisa ve İzmir olmak üzere 6 vilayette, mahkemelerde çıkan kararlar itiraz ve temyiz için İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gelecek. Dolayısıyla dosyalar Yargıtaya gitmeden iş yükü azalmış olacak. Böylece dosyalar Yargıtaya gitmeden karara bağlanacak. Bu da Yargıtayın iş yükünü azaltacak'' dedi. |
13-08-2011, 01:07 | #673 |
|
günde 70 dosya. bazı dosyalar klasörler halinde. demek ki 8 saat mesai yapan hakimler saat başına yaklaşık 9 dosya bakıyor. bütün mesele yerel mahkemenin doğru karar verip vermediği. verdiyse zaten sorun yok. Ancak ya vermediyse. o zaman sorun çok büyük.
Gelde bu sistemde adaleti sağla.tabi sağlayabilirsen. |
13-08-2011, 01:11 | #674 |
|
Yargıtay'dan kira kriteri
Yargıtay, kira tespit davalarında üçlü bilirkişiden rapor alınmasını şart koştu. Yargıtay, yapılan keşiflerle belirlenen kira tespitlerinde mülk, inşaat, hukukçudan oluşan bilirkişi kriterine dikkat çekti. Karara göre, tespit davaları kira bedelleri hem mülk konusunda uzman hem inşaat alanında deneyimli hem de hukukçudan oluşan bilirkişi tarafından belirlenecek. Yargıtay, kira tespit davalarında üçlü bilirkişiden rapor alınmasını şart koştu. Yargıtay, yapılan keşiflerle belirlenen kira tespitlerinde mülk, inşaat, hukukçudan oluşan bilirkişi kriterine dikkat çekti. Karara göre, tespit davaları kira bedelleri hem mülk konusunda uzman hem inşaat alanında deneyimli hem de hukukçudan oluşan bilirkişi tarafından belirlenecek. Yargıtay kira tespit davalarını yakından ilgilendiren bir karara imza attı. Yargıtay'ın gündemine yansıyan dava konusu olay İstanbul'da yaşandı. Davacı Ü.T. kiracısı P. Sanayi ve Tic.Ltd. Şti'nin verdiği kiradan memnun kalmayınca kira tespit davası açtı. Mülk sahibi Ü.T., kira parasının 1 Temmuz 2007 gününden başlayarak aylık brüt 6 bin 250 lira olarak tespitini istedi. İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi ise aylık kira parasının brüt 5 bin 700 TL olarak tespit etti. Ancak mülk sahibi memnun olmayınca dosyayı Yargıtay'ın gündemine taşıdı. -HAKİM KİRA PARASINI BELİRLERKEN SINIRLAMAYI GÖZETMELİDİR- Dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun'un bazı maddelerini iptal ettiğini ve bu kararla kira parasındaki "sınırlı artış" ilkesinin korunduğuna dikkat çekti. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da kira parasının "hak ve nesafete uygun" seviyede takdiri ile "sınırlı artışın" öngörüldüğünü belirten Daire, "Kira parasının tespiti bir sınırlamadır ve hakim kira parasını takdir ederken bir sınırlama olduğunu gözetmelidir" değerlendirmesinde bulundu. Mahkemelerden yapılan kira belirlemelerinde hak ve nesafet ilkesinin önemine işaret eden Daire kararında, kira parasının belirlemelerinde izlenecek yöntemi şöyle açıkladı: "Hakim sınırlamayı yaparken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb. ) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası belirlenmeli, hakimce bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete, özellikle tarafların kira sözleşmesinden bekledikleri amaçlarına uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir." -HUKUKÇU BİLİRKİŞİ YETERLİ DEĞİL- Dava konusu kira tespit devasında teknik (hukukçu) bilirkişi marifetiyle keşif yapıldığına dikkat çeken Daire, "Keşif esnasında da emsal araştırması ve rayiç tespiti yapılmamış, somut veriler toplanmamış olup, bilirkişi raporu bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olup hükmün bozulması gerekmiştir" dedi. Daire, kira tespit davalarında 3'lü bilirkişiden rapor alınmasını şart koştu. Yargıtay, yapılan keşiflerle belirlenen kira tespitlerinde mülk, inşaat, hukukçudan oluşan bilirkişi kriterine dikkat çekti. Karara göre, tespit davaları kira bedelleri hem mülk konusunda uzman hem inşaat alanında deneyimli hem de hukukçudan oluşan bilirkişi tarafından belirlenecek. (ANKA) |
13-08-2011, 01:13 | #675 |
|
forumda tartıştık " hukukçu bilirkişi olur mu diye?" genel kanı "hukukçu bilirkişi olmaz,zaten bu hakimin görevi" şeklinde idi. ancak yargıtay usul ekonomisini hiç düşünmeden tek olan bilirkişi sayısını 3'e çıkarmış durumda. kararı uzunca tartışabiliriz ancak bu bilirkişi saçmalığı gittikçe yargıya egemen olmaya başladı.
|
13-08-2011, 15:58 | #676 |
|
ÖSYM’den 2.5 yıl gecikmeli pardon!
ÖSYM, 2008’de düzenlediği hakim ve savcı adaylığı sınavında sorduğu 5 hatalı soru iptal edilince daha önce elediği 200 adaya ‘pardon’ demek zorunda kaldı. 200 aday mülakata çağırıldı.
Adalet Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinde çalıştırılmak üzere alınacak hakim ve savcı adaylığı için 20 Aralık 2008’de yazılı sınav yapıldı. 3 bin 963 adayın başvurduğu sınavda başarılı olan bin 100 kişi mülakata girmeye hak kazandı. Bu adaylardan yaklaşık yarısı mülakat sınavında da başarılı olarak staj hakkı kazanarak mesleğe ilk adımlarını attı. Ancak bazı adaylar sınavdaki sorulardan bazılarının birden fazla yanıtı bulunduğu gerekçesiyle konuyu yargıya taşıdı. Mahkemelerin incelettiği sorulardan 5’inin birden fazla yanıtı bulunması gerektiği yolunda görüş beliren bilirkişi heyetinin değerlendirmesini dikkate alan, davaya bakan mahkeme de bu soruların iptal edilmesine hükmetti. YENİDEN SIRALADI Karara uyan Adalet Bakanlığı da sınavı yapan ÖSYM’ye A kitapçığındaki 76, 78, 111, 115 ve 138’inci sorular ile B kitapçığında başka sıralardaki aynı soruların iptal edilerek yeniden değerlendirme yapılmasını istedi. ÖSYM’de söz konusu 5 soruyu yanlış işaretledikleri için 70’in altında puan alan yaklaşık 200 adayın puanlarını yükselti. Yeniden değerlendirme ile yazılı sınavda 70 ve üzerinde puan alarak mülakat hakkı kazananlara Adalet Bakanlığı birer yazı gönderip 5 Eylül 2011’e kadar belgelerinin eksiksiz olarak teslim edilmesi uyarısında bulundu. ÖSYM’YE SİTEM Yazıda, mülakat günü ve saatinin adaylara daha sonra bildirileceği de vurgulanırken, hazırlanan yanlış sorular nedeniyle yaklaşık 2.5 yıllarının heba olduğunu belirten hakim ve savcı adayları, kendileriyle birlikte sınava girip kazananların geçtiğimiz hafta kura çekerek görevlerine başladığını, o nedenle de hem maddi hem de manevi anlamda büyük zarara uğradıklarını söyledi |
13-08-2011, 15:59 | #677 |
|
Yargıtay, şiddet gördüğü eşini uykuda öldüren kadını affetmedi
Şiddet daha ağır bir şiddet getirdi. Uğradığı hakaretler ve şiddet nedeniyle evini terk eden kadının tehditlere dayanamayarak kocasını öldürmesini Yargıtay affetmedi. Yargıtay, gizlice eşinin evine giren ve uyku halindeyken bıçaklayarak öldüren kadına, öldürülme anında kocanın "uyku hali, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunduğu"na dikkat çekerek, ceza artırımına gitti.
Şiddet daha ağır bir şiddet getirdi. Uğradığı hakaretler ve şiddet nedeniyle evini terk eden kadının tehditlere dayanamayarak kocasını öldürmesini Yargıtay affetmedi. Yargıtay, gizlice eşinin evine giren ve uyku halindeyken bıçaklayarak öldüren kadına, öldürülme anında kocanın "uyku hali, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunduğu"na dikkat çekerek, ceza artırımına gitti. Türkiye günlerdir uğradığı şiddete daha fazla katlanamadığı için evlerini eşlerini terk eden kadınların ölümüne şahitlik ediyor. Kadınlar töre adı altında kocaları tarafından sokak ortasında katledilirken Türk erkeklerinin uyguladığı şiddetin sınırları Avrupa'ya uzandı. Yabancı uyruklu kadınlar Türk sevgililerinden gördükleri şiddet nedeniyle adliye koridorlarında suç duyurusunda bulunurken, adli tıpta uğradığı saldırıyı kayıt altına almak için muayene sırası bekliyorlar. Ancak bu kez Yargıtay, uğradığı şiddete ve tehditlere dayanamayan bir kadının, kocasını kardeşlerinden yardım alarak öldürdüğü davayı karara bağladı. Kararda, koca "uyku hali, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunduğu" anda öldürüldüğü için cezayı artırdı. -EVİ TERK ETTİ AMA TEHDİTLERDEN KURTULAMADI- Eşi A.'dan sürekli şiddet gören Fatma eşini terk ederek baba evine döndü, ancak kocası tarafından burada da rahat bırakılmadı. Alkollü olarak eşinin kaldığı babasının evine giden A., Fatma'ya tehditler ve hakaretler ettikten sonra evine gitti. Olaydan 15 gün önce A., eşini kardeşlerinin yanında "Sizin hepinizi keseceğim" diye tehdit etti. Olay günü kocası A. ile telefonda tartışan Fatma kardeşleriyle eşi A.'nın kaldığı eve gitti. Fatma kendisinde bulunan anahtarla kapıyı açtıktan sonra eve girdi ve kardeşleriyle birlikte uyumakta olan kocasını çok sayıda bıçak darbesiyle öldürdü. Olaydan sonra tutuklanan Fatma ve kardeşleri İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıktı. Tasarlayarak adam öldürme suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılan sanıklar hakkındaki karara itiraz edilince dosya Yargıtay'ın gündemine geldi. Temyiz talebini kabul eden Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Fatma ve diğer sanıkların A.'yı öldürme kararını ne zaman verdikleri ve bu kararlarında suç işleme tarihine kadar sebat edip etmedikleri konusunda delil bulunmadığına dikkat çekerek, eylemde tasarlamanın koşullarının oluşmadığına belirtti. -UYKU HALİNDE SAVUNMASIZDIR- Daire, yerel mahkemenin kararını bozarak, cinayet anında A.'nın uyku halinde olması nedeniyle, "beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda" bulunduğunu belirterek, Fatma'nın eyleminin TCK'nın kasten adam öldürme suçunu düzenleyen 82/1 maddesinin -E- fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmetti. Söz konusu düzenleme suçun "çocuğa ya da beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı" işlenmesi halinde kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörüyor. |
13-08-2011, 23:04 | #678 |
|
Bu kez icra dairelerini hackladılar
Bilgisayar korsanları grubu Anonymous, İngiltere ve ABD'de yandaşlarının tutuklanmalarına misillime olarak ABD'de 70 icra dairesinin sitelerine saldırdı.
Grup, ABD'de 70 civarında icra makamının internet sitelerini "hacklediklerini" ve e-postalar, kredi kartı ayrıntıları ve yerel icra makamlarından gelen diğer bilgiler dahil olmak üzere 10 GB'lık veriyi çaldıklarını açıkladı. |
14-08-2011, 13:37 | #679 |
|
Savcı ve hakimlere yardım çağrısı
Adalet Bakanlığı, hakim ve Cumhuriyet savcılarına Somali'de yaşanan açlık nedeniyle yardım çağrısında bulundu.
Adalet Bakanlığı, hakim ve Cumhuriyet savcılarına Somali'de yaşanan açlık nedeniyle yardım çağrısında bulundu. Adalet Bakanlığı, internet sitesinden duyurduğu yardım çağrısında "Afrika kıtasının doğusunda yaşanan kuraklığın yol açtığı kıtlık, açlık ve susuzluk nedeniyle başta Somali olmak üzere açlık tehlikesi yaşayan diğer Afrika ülkeleri için Başbakanlıkça yardım kampanyası başlatıldığı" anımsatıldı. Yardım kampanyasına ilişkin Başbakanlık Genelgesi ile banka hesap numaralarına ait bilgilerin yer aldığı duyuruda, hakim ve Cumhuriyet savcılarından yardım kampanyasına ilişkin gerekli hassasiyetin gösterilmesi istendi. |
14-08-2011, 13:38 | #680 |
|
Konut kredisi alacaklar dikkat!
Taşçı, ekonomide yaşanan gelişmelerin konut piyasasındaki yansımalarına ilişkin soruları yanıtladı.
Emlak dünyasının duayenlerinden Salim Taşçı, tüketicileri konut alırken döviz ve bileşik faizden uzak durmaları konusunda uyardı Taşçı, ekonomide yaşanan gelişmelerin konut piyasasındaki yansımalarına ilişkin soruları yanıtlarken, 1992-1993 yıllarındaki döviz krizini anımsattı. 90'ların başında dövizle borçlanıp hüsrana uğrayanların ve intiharlara değin ulaşan sonuçların unutulmaması gerektiğini belirten Salim Taşçı, "O zaman de uyarmıştık. Ancak dinleyen dinledi, dinlemeyen kaybetti. 'Bak filan devletin parası yerinde sayıyor, kaç yıldır sabit duruyor, krediyi falan dövizden yapalım' önerilerine inandığınız takdirde, tüm riskleri de kabullendiniz demektir. Döviz serseri mayın gibidir. Nereye vuracağı, ne zaman patlayacağı bilinmez" dedi. Taşçı şu önerilerde bulundu: "TL ile borçlanmalarda bile hesabı kitabı iyi yaparak, bir yerde ayağını yorganına göre uzatarak hareket etmek en uygunudur. Döviz borçlanması kadar bir diğer tehlikede bileşik faizdir. Risksiz olanı, sabit faizdir. Ödeyeceğiniz aylık faiz ve ödeyeceğin miktar net olarak bellidir. Bankerzede, depremi belleklerdedir… Dövizzede olmamak içinde, avukata, emlak müşavirlerinize ve mali müşavirlerinize danışmadan kalem oynatmayınız. Açık ve net uyarımız, dövizle borçlanmayınız. |
16-08-2011, 23:59 | #681 |
|
Danıştay: Camiye baz istasyonu kurulamaz
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, camilerin ve mescitlerin doğrudan baz istasyonu kurulmak amacıyla kiraya verilmesine olanak sağlayan düzenlemeyi durdurdu.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, camilerin ve mescitlerin doğrudan baz istasyonu kurulmak amacıyla kiraya verilmesine olanak sağlayan düzenlemenin, ibadet yerlerinin özelliği ve kullanımı dikkate alındığında ''kamu yararı'' ile ''hukuka uyarlık'' görülmediği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Serdar Sabah (30), Konya'nın merkez Selçuklu ilçesi Bosna Hersek Mahallesi'ndeki Yunus Emre Camisi'ne baz istasyonu kurulması üzerine, mahalle sakinleriyle birlikte olaya tepki gösterdi. Sabah, mahalleliyle birçok girişimde bulunmasına rağmen sonuç alamayınca, yasal süreci başlatmak için araştırma yaptı. Özellikle Ordu'da bir camiye kurulan baz istasyonu nedeniyle cemaatin cami dışında namaz kıldığını gösteren videoyu internette izleyen Sabah, bu görüntünün ardından baz istasyonlarının camilerden kaldırılması için dava açma konusundaki kararlılığını pekiştirdi. Sabah, ''3G'li telefonlar ve mobil modemler vasıtasıyla internet erişimine olanak sağlayan teknik cihazların cami ve minarelere monte edilmesinin dini etik açısından olumsuz yönlerinin olduğu'' gerekçesiyle baz istasyonlarının camilerden kaldırılması için 10 Ağustos 2010'da dava dilekçesiyle Danıştay'a başvurdu. Danıştay 13. Dairesi, 20 Aralık 2010'da yürütmeyi durdurma talebine ''red'' kararı verdi. Sabah, karara itiraz ederek yeniden Danıştay'a başvurdu. İtirazı değerlendiren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, dava konusu protokolün 1. maddesinde yer alan, ''Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının, baz istasyonu kurulması düzenlemesi ile 3. maddesinde yer alan Başkanlık birinci maddede belirtilen yerlerin baz istasyonu olarak kullanılmak üzere kiralanmasına ilişkin işlemleri, her türlü gözetim ve denetim yetkisi kendinde kalmak üzere Dini ve Sosyal Hizmetler Vakfı vasıtasıyla yürütür'' düzenlemesinin yürütmesinin durdurulmasına 14 Haziran 2011'de oy çokluğuyla karar verdi. -AVUKAT GİBİ ÇALIŞTI, DAVAYI KAZANDI- Serdar Sabah, camilerden baz istasyonlarının kaldırılması için yaptığı ilk girişimin reddine karar verilince ümitsizliğe kapılmayıp karara itiraz ettiğine dikkati çekti. İtirazı kabul edilince kendisinin boş durmadığını, bir avukat gibi çalıştığını belirten Sabah, yaptığı araştırmalarla dava dosyasını yeniden yapılandırdığını açıkladı. Ankara'daki Çayyolu Elektromanyetik Kirlilikten Korunma Derneği'nin (ÇEKOD) internet sitesinden, yönetiminden, benzer mahkeme kararlarından yoğun bir şekilde faydalandığını dile getiren Sabah, şunları kaydetti: ''Dernekte bana çok yardımcı oldular. Cami ve mescit gibi ibadet yerlerine baz istasyonu kurulması beni çok üzüyordu. Bu durumun ortadan kaldırılması için anayasal hakkımı kullanarak dava açtım. Davayı kazandığım için çok mutluyum. Dava sonucunu mahalle sakinleriyle paylaştım. Onlar da bu duruma çok sevindi.'' Sabah, kararın ardından yasal süreç içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen camilerden baz istasyonlarının kaldırılması gerektiğini sözlerine ekledi. -DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI- Diyanet İşleri Başkanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Kemal Uludağ ise davayla ilgili mahkeme kararının kendilerine henüz ulaşmadığını söyledi. Kararı görmeden herhangi bir değerlendirmede bulunamayacaklarını belirten Uludağ, ''Dava sonucu elimize geldiği zaman oturulur, değerlendirilir. Mahkeme kararı geldiğinde bakarız, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz ne yapabiliriz? Bu çerçevede değerlendirilir'' diye konuştu. |
18-08-2011, 00:09 | #682 |
|
Öcalan'ın avukatları men edildi
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, İmralı Cezaevinde hükümlü olan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile haftalık görüşmelerini gerçekleştiren ve “terör örgütü PKK'ya yardım ettikleri” iddiasıyla yargılanan avukatlarından 4'ünün, Öcalan'ın avukatlığını yapmalarını bir yıl süreyle yasakladı.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, İmralı Cezaevinde hükümlü olan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile haftalık görüşmelerini gerçekleştiren ve “terör örgütü PKK'ya yardım ettikleri” iddiasıyla yargılanan avukatlarından 4'ünün, Öcalan'ın avukatlığını yapmalarını bir yıl süreyle yasakladı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “terör örgütü PKK'ya hiyerarşik yapıya dahil olmadan yardım ettikleri “ iddiasıyla yargılanan avukatlar Ergün Canan, Servet Demir, Cengiz Çiçek ve Davut Uzunköprü'nün, hükümlü Abdullah Öcalan'ın müdafi ve vekliliğini yapmalarının CMK'nın 151. maddesinin 3 ve 4. fıkraları gereğince, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu da göz önüne alınarak bir yıl süreyle yasaklanmasını kararlaştırdı. CMK'nın 151. maddesinin 3 ve 4. fıkraları “149. maddeye göre seçilen veya 150. maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanunu'nun 220 ve 314. maddelerinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir. Cumhuriyet savcısının yasaklamaya ilişkin talebi hakkında, müdafi veya vekil hakkında açılan kovuşturmanın yapıldığı mahkeme tarafından gecikmeksizin karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz sonucunda yasaklama kararının kaldırılması halinde avukat görevini devam ettirir. Müdafilik görevinden yasaklama kararı, kovuşturma konusu suçla sınırlı olmak üzere bir yıl süre ile verilebilir. Ancak, kovuşturmanın niteliği itibariyle bu süreler 6 aydan fazla olmamak üzere en fazla 2 defa uzatılabilir. Kovuşturma sonunda mahkumiyet dışında bir karar verilmesi halinde, kesinleşmesi beklenmeksizin yasaklama kararı kendiliğinden kalkar” hükümlerini içeriyor. |
19-08-2011, 23:10 | #683 |
|
Berbere tabela yasağı!
İzmir Berberler Odasının, oda tarifesinin altında saç-sakal kesimi yapan meslektaşları aleyhine, haksız rekabete neden oldukları gerekçesiyle açtığı dava kapsamında mahkeme, dükkan camları, yol kenarı ve kaldırıma konulan ücret tabelalarının kaldırılması için ihtiyati tedbir kararı verdi.
Alınan bilgiye göre, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, İzmir Berberler Odasının, oda tarifesinin çok altında fiyat beyan eden dükkan önündeki tabela ve cam üzerindeki ilanların kaldırılması yönünde talep ettiği ''ihtiyati tedbir kararı''nı uygun buldu. Belediye sınırları içinde oda tarifesine uymayan ve halkı yanıltıcı tabelalar asan berber dükkanları, zabıta ekipleri tarafından uyarılarak, tabelalar kaldırılmaya başlandı. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İzmir Berberler Odası Başkanı Şükrü Bilgin, kendilerini rahatsız eden bu haksız rekabetle mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Bilgin, ''Eğer uyulmayacaksa o zaman tarife çıkarmayalım. AB'ye de girmeye çalışıyoruz. Avrupa'da fiyat tarifeleri camlarda büyük olarak yazılıyor. Ama bu yasal tarife ve kişi ne ödeyeceğini biliyor'' dedi. Camda belirtilen fiyatla içeride uygulanan fiyatın farklı olduğuna dikkati çeken Bilgin, şu görüşleri dile getirdi: ''Cama, 'sakal tıraşı 3 lira' yazıyor, ancak müşteriden 7 lira alınıyor. İşte bizim karşı olduğumuz şey bu. Haksız rekabetin ana temeli, berber olmayan kişilerin iş yeri açmasından kaynaklanıyor. İş yerinde usta eğitici yok. Mücadelemizi başlattık. İki üyemizi mahkemeye verdik. 8 aydır devam ediyor. İlk mahkememiz tespit davasıydı. Tespitte bilirkişi geldi, yerinde tespit etti. Arkasından haksız rekabet davasını açtık. Bu, Türkiye'de bir ilk. Aslında birçok meslek dalına faydalı olacağını düşünüyoruz.'' Bilgin, açılan dava kapsamında, haksız rekabete yol açan tabelaların kaldırılması için mahkemenin ''ihtiyati tedbir kararı'' aldığını belirterek, kararın ve bu tür uygulamaları yapan dükkan sahiplerinin belediyelere bildirildiğini, bunun belediyelerin elini de güçlendirdiğini anlattı. Haksız rekabete neden olan 3 lira-4 lira rakamının kaldırılmasını istediklerini vurgulayan Bilgin, ''Bu tabelaları kaldırsınlar da isterlerse içeride bedavaya tıraş yapsınlar. İşi, ellerine mikrofon alıp çığırtkanlık yapmaya kadar vardırıyorlar. Bizim meslek çığırtkanlık mesleği değil ki, saygın bir meslek'' görüşünü aktardı. Bilgin, odaya kayıtlı 5 bin üyenin refahının yükselmesini istediklerini kaydederek, şöyle devam etti: ''Camda yazılı fiyata bakıp da başka bir berbere giden müşteri, aynı fiyatı bulamayınca söyleniyor. Aslında kuaförlük boyutunda da bu dava çok önemli. Türkiye Berberler Kuaförler Federasyonu bizim davamızın sonucunu bekliyor. Başka illerdeki odalar, bu davanın sonucunu bekliyor. Çünkü bir dava açmak kolay bir şey değil. Ama biz cesaret ettik, örnek olalım dedik. Türkiye genelinde ses getirelim istedik. Çünkü mesleğimiz çok güzel bir meslek.'' Berberlerin yaş ortalamasının yükseldiğine dikkati çeken Bilgin, berber nüfusunun yaşlandığını vurguladı. |
04-09-2011, 16:40 | #684 |
|
http://www.haberturk.com/yasam/haber...-sildi-supurdu
Hukuk ve tıp sildi süpürdü! Üniversite tercih provalarına göre gençlerin ilk iki tercihi hâlâ avukatlık ve doktorluk 04 Eylül 2011 Pazar, 12:09:12 HT KARİYER Tercih simülasyonu ve danışmanlık hizmeti veren hangiuniversite.com, tercih provalarından elde ettiği verileri paylaştı. Hangiuniversite.com’da 66 bin üniversite adayının katılımıyla gerçekleşen tercih provalarından elde edilen verilere göre en çok tercih edilen ilk 15 bölüm sırasıyla şöyle: Hukuk, tıp, okul öncesi öğretmenliği, işletme, sınıf öğretmenliği, inşaatmühendisliği, işletme (ikinci öğretim), iktisat, iktisat (ikinci öğretim), bilgisayar ve öğretim teknolojileri öğretmenliği, makinemühendisliği,mimarlık, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, tarih ve bilgisayar öğretmenliği. Hangiuniversite.com Proje Yöneticisi Hasan Yaşar üniversite adaylarının bu yılki tercih eğilimleri hakkında şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıllarda öğretmen atamalarında karşılaşılan sorunlardan dolayı okul öncesi ve sınıf öğretmenliği bölümlerine ilgi azalmıştı. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınacağının duyurulmasıyla beraber bu bölümler yeniden en çok tercih edilen bölümler arasına girmeyi başardı. Bunun yanında bu yılki tercih eğilimlerinde dikkat çeken bir diğer unsur da ikinci öğretime ilginin artmış olması. Bunda bölümlerin ikinci öğretim puanlarının düşük olmasının yanı sıra ikinci öğretimin öğrenciye gündüzleri çalışma imkânı vermesi de etkili rol oynuyor” Yaşar, son yıllarda yeni hastanelerin açılması nedeniyle tıp ile beraber hemşirelik, eczacılık, fizyoterapi ve rehabilitasyon, beslenme ve diyetetik, ebelik, sağlık yönetimi ve tıbbi sekreterlik gibi diğer sağlık bölümlerine gösterilen ilginin arttığını vurguladı. EN ÇOK TERCİH EDİLEN İLK 15 BÖLÜM VE ÜNİVERSİTE İstanbul Üniversitesi Hukuk Ankara Üniversitesi Hukuk Marmara Üniversitesi Hukuk Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Anadolu Üniversitesi Hukuk Ege Üniversitesi Tıp Marmara Üniversitesi Hukuk (İkinci Öğretim) Akdeniz Üniversitesi Hukuk Anadolu Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Selçuk Üniversitesi Hukuk İstanbul Üniversitesi Hukuk (İkinci Öğretim) Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık |
13-09-2011, 12:41 | #685 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
13-09-2011, 21:33 | #686 |
|
her zaman söylemişimdir. Baro başkanı, dernek başkanı vs yerlerin başına geçecek insanların öncelikli olarak bu yeni görevi yürütmesini engelleyecek başka görevlerinin olmaması gerekmektedir. Aksi taktirde bu türden görüntüleri görmeye devam edeceğiz.
Sayın baro başkanı kürsü görevi var ise neden baro başkanı olduğunu sormak lazım. ancak asıl sorulması gereken avukat neden ısrarla güvenlik şirketi tarafından aranmak istenmekte ve bu emri kimden almaktadır? sorunun cevabı oldukça basit. ancak bu sorunun cevabını son yıllarda adliyenin paşası durumuna neden cumhuriyet başsavılarının getirildiği ve cuhmuriyet başsavcıları neden avukatlarla bu tür şeylere izin verdiğini gerçekten öğrenmek istiyorum... |
13-09-2011, 23:36 | #687 | |||||||||||||||||||||||
|
Haber oldukça demagojik bir başlık ve mahiyet taşıyor, yazık yani... Baro Başkanı bir "avukatın" avukatlıkla birleşebilen işlerden olan akademik unvanına ilişkin bir kuruldaki görevi, (m.12/b) nasıl ve ne hakla kınanabilirmiş anlamak mümkün değil... Baro Başkanı kimsenin emireri değil ki, istenildiği zaman istenilen yerde oluversin... Baro, tek kişilik bir yönetimden müteşekkil bir örgüt de değil sonra... Ben, olay esnasında adliyedeydim ve B kapısının önündeydim!! Benim görebildiğim 5 İstanbul Barosu YK üyesi meslektaşım oradaydılar. Olaya nasıl kan-ter içinde ve canhıraş müdahil olduklarını bizzat gözlemledik. Muhaliflik olur da, hukuka ve maddi gerçeğe rağmen muhaliflik olmaz... |
14-09-2011, 13:00 | #688 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım sayın Güntay, merakımı mazur görün acaba siz meslektaşlarınıza destek verebildiniz mi? Orada olmanız vesilesi ve meslek dayanışması ve de meslegimize yönelik yapılan saldırılar babında soruyorum. Saygılarımla. Dipnot: ... |
14-09-2011, 14:58 | #689 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın av.ankarahukuk, Beni tanımıyorsunuz tabii... Sizi mazur görmem ve böyle sorulara da katiyen "esasından" yanıt vermem ben... Üye imzamı alıntılayarak ve bir kelimeyi oldukça büyüterek verdiğiniz çağrışım da hiç şık değil, nazik değil... Kimseyi ilgilendirmez bu... Konuya ilişkin düşüncenizi yazacağınıza beni tarize yelteniyorsunuz... Avukat egosu sağlam ve yerinde kişidir, ben de naçizane öyleyim... İsteyen istediğini yapar, avukat kendini "alenen" sorgulatmaz; meslektaşına da... |
14-09-2011, 18:32 | #690 |
|
ERZURUM’un Tortum İlçesi’ne bağlı Bağbaşı Beldesi’nde yaptırılacak HES’e tepki için 6 eylül günü düzenlenen oturma eylemine katılarak ’görevi yaptırmamakta direnme’ suçu işledikleri ileri sürülen 14 kişiye 250’şer lira para cezası ile birlikte adli kontrol kararı verildi. Ayrıca eylemcilerden 17 yaşındaki Leyla Y.’nin HES’lere karşı eylemlerde bulunan kişilerle ilişki kurması yasaklandı.
Tortum Sulh Ceza Mahkemesi ayrıca, eylemcilerden 17 yaşındaki Leyla Y.’nin CMK109/ 3- b maddesi gereğince HES’in çalışma alanlarına girmesini ve HES’lere karşı eylemlerde bulunan kişilerle ilişki kurmasını yasakladı. Mahkemenin genç kız hakkında vermiş olduğu karara tepki gösteren eylemcilerin avukatı Ercüment Şenol, hakimin yasada olmayan bir karar vererek suç işlediğini öne sürdü. Adalet Bakanı’na seslenen avukat Şenol, "Tortum’a tayin ettiğiniz hakim TCK, CMK’de olmayan bu maddeyi nereden çıkarmış, uygulamıştır. Yasada olmayan bir karar vermiştir. Hakim suç işlemiştir. Suç duyurusunda bulunacağım. Burası demokratik, hukuk devletidir. İnsanların kiminle görüşüp görüşmeyeceğini hakimler tayin etmez, kendileri tayin eder" dedi. HES PROTESTOSUNDA ARBEDE ÇIKTI Bağbaşı Beldesi’nde inşa edilecek HES ’e tepki için yaklaşık iki yıldan beri mücadele eden yöre halkı, 6 Eylül günü iş makinelerinin çalışma yapacağı haberi üzerine oturma eylemi düzenledi. Bedensel engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle katıldıkları, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu vatandaşlar, Ödük Vadisi’nde kurulacak HES’in meyve ve sebze bahçelerini kurutacağını ileri sürerek buna izin vermeyeceklerini belirtti. İş makinesinin çalıştırılmasına tepki gösteren vatandaşlarla güvenlik güçleri arasında çıkan arbedede bir polis, bir özel güvenlik görevlisi ve 2 vatandaş yaralandı. Arbede sonrası soruşturma başlatan jandarma, yaşları 17 ile 66 arasında değişen 15 kişi ’görevi yaptırmamakta direnme’ suçundan savcılığa sevk etti. Cumhuriyet Savcılığı’na çıkarılan 10 erkek ile 5 kadın buradan Tortum Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. ADLİ TAKİP KARARI Tortum Sulh Ceza Mahkemesi, 15 şüpheli hakkında ’görevi yaptırmamakta direnme’, ’kamu görevlisine hakaret’ suçlarından adli kontrol uygulamasına, şüphelilerin soruşturma ve dava sonuna kadar en yakın kolluk birimine haftanın 5 günü giderek imza atmalarına karar verdi. Mahkeme 17 yaşındaki Leyla Y. ile ilgili ise CMK’nın 109/3-b maddesini gerekçe göstererek, Bağbaşı Beldesi ve diğer yerlerdeki HES konusunda faaliyet gösteren çalışma alanlarına girmesini ve HES’lere karşı eylemlerde bulunan kişilerle ilişi kurmasını yasakladı. Bunların yanı sıra mahkeme, Leyla Y. hariç diğer şüphelilerin 250 lira güvence miktarı yatırmasını uygun buldu. AVUKAT: HAKİM SUÇ İŞLEMİŞTİR Bağbaşı Beldesi’nin Erzurum’un sebze- meyve ihtiyacını karşılayan yöre olduğunu belirten eylemcilerin avukatı Ercüment Şenol, köylülerin yaptığının pasif direniş olduğunu söyledi. Yaklaşık 2 yıldan beri bölgede HES’le ilgili olaylar yaşandığını ifade eden Ercüment Şenol şöyle dedi: "Cezada kanunilik ilkesi vardır. Yani yasa koyucunun tayin etmediği bir hususu, hakim olarak kafanızdan uyduramazsınız. CMK’nın 109’ncu maddesi adli kontrolle ilgilidir. Burada hakimin kararını karşılayan bir madde yoktur. Adalet Bakanına soruyorum Tortum’a tayin ettiğiniz hakim adli kontrol kararını, TCK, CMK’da olmayan bu maddeyi nerden çıkarmış, uygulamıştır? Adalet Bakanı çıksın cevap versin. Bu Türkiye’de yargının nereye götürülmek istendiğinin canlı ve sıcak bir örneğidir. Yasada olmayan bir karar vermiştir. Hakim suç işlemiştir, hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Burası demokratik hukuk devletidir. İnsanların kiminle görüşüp görüşmeyeceğini hakimler tayin etmez, kendileri tayin eder. Mahkemenin kararlarına bir üst mahkemede itiraz edeceğiz." Avukat Ercüment Şenol, adli kontrol kararına da itiraz edeceklerini sözlerine ekledi. LEYLA ’PES’ DEDİ Köylerine düzenlenen HES protestosuna katıldığını, ancak taş atmadığını söyleyen Leyla Y., kendisine iftira edildiğini ileri sürdü. Yaşı küçük olduğu için kendisine para cezası verilmeyip adli kontrol da getirilmeyen Leyla Y. hakimin verdiği ’HES çalışma alanlarına girmemesi ve HES’lere karşı eylemlerde bulunan kişilerle ilişki kurmasını" yasağına uymak zorunda olduğunu söyledi. Ortaokul mezunu ve 4 kardeşin en büyüğü olan Leyla Y., "Kimseye taş atmadım. Mahkemede yaşım küçük olduğu için diğerleri gibi ceza almadım. Bundan sonra eylemlere katılırsam tutuklanma ihtimalim var. Ben de verilen cezaya saygı gösterip, eylemlere katılmayacağım. Benim tek üzüntüm jandarmanın bana taş attığım yönünde iftirada bulunması oldu" dedi. CEZANIN DAYANDIRILDIĞI MADDE CMK109: Üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adl? kontrol altına alınmasına karar verilebilir. CMK109/3-b: Adl? kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir: b) Hakim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18729547.asp |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |