|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
10-03-2011, 14:35 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Taahhüt İhlal Cezası - İİK M. 340 - Hakkında
Merhaba sayın meslektaşlarım,
İİK m. 340 hakkında aklıma takılan bazı noktaları tartışmaya açıyorum. Katkılarınızı sunmanızı rica ediyorum. Bilindiği üzre İİK m. 340:
Diyelimki borçlu borcunu 4 taksitte ödemek için ödeme taahhüdünde bulundu. 1. taksidi ihlal etti ve şikayet üzerine hakkında 3 ay tazyik hapsi kararı verildi. Karar kesinleşti, infaza verildi ve borçlu tutuklandı. Bir iki gün sonra para ayarladı 1. taksidi ödedi ve tahliye oldu. Gün geldi 2. taksidi de ihlal etti. Şimdi fırtına burada kopacak :-) Yukarıya alıntıladığım kanun maddesine göre "borçlu ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir" diyor. Ben kanun metninden anladığımı aşağıya yazıyorum. Sizlerinde fikirleriyle desteklemenizi bekliyorum. Borçlu 2. taksidi ihlal ettiği zaman tekrar şikayette bulunmaya, tekrar yargılama yapılmasına ve tekrar ayrıca mahkemece tazyik hapsine karar verilmesine gerek yoktur. Yapılan 1. yargılamada verilen hüküm devam etmektedir. Borçlu diğer taksitleri ihlal ettiği zaman İcra Ceza Mahkemesi yargılama dosyasına bir dilekçe sunarak borçlunun taksitlerini tekrar ihlal ettiğini, bu nedenle hakkında tekrar tazyik hapsine karar verilmesini talep etmek yeterli olur diye düşünüyorum. Düşündüğüm gibi bir uygulama mümkün olursa işlerimiz baya kolaylaşacak, taahhüt aldığımız borçludan daha çabuk tahsilat yapmamıza imkan verecektir. Zira borçlu her taksidi ihlal ediyor, ben her taksit için şikayet ediyorum, duruşma günü 3 ay gibi uzun bir zaman sürüyor, bir aksilik olmazsa mahkeme tazyik hapsine karar veriyor, akabinde borçlu itiraz ediyor, 1 ayda böyle geçiyor, kesinleşip infaza gidiyor, en az 1 ayda burada geçiyor. Sonuçta borçluya ulaşılıyor, borçlu cezaevine girmeden gelip taksidi ödeyip cezadan kurtuluyor. Özetle borçluya 4 taksit yaptığımızda bunu ancak 20 ayda tahsil edebiliyoruz. Yukarıda saydığım işlemlerin tekrar tekrar yapılmasında usul ekonomisi bakımından bir fayda olmadığı gibi zarar vardır. Konuyu uzattığım için kusura bakmayın. Maksadım geyik muhabbeti değil konunun iyice anlaşılmasıdır. İlginiz ve değerli katkılarınız için teşekkür ederiim. |
10-03-2011, 14:48 | #2 |
|
Üstadım kanunun lafzı "...yeniden karar verilir" şeklinde. kanaatimce yeniden yargılama yapılmalıdır. Ancak açıklamalarınız doğru aslında yapılan ödeme taahhüdü aynı, icra mahkemesi daha önce eksikliği olup olmadığını incelemiş durumda. Fakat atlamamamız gereken husus borçluya bu konuda savunma yapması için fırsat sunulmasıdır. sadece alacaklının talebi ile borçluya tazyik hapsi uygulamasına devam etmek pek adil değildir.
|
10-03-2011, 14:52 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Yapılan 1. yargılama da zaten borçluya savunma hakkı tanınmış ve ona göre karar verilmiştir. Borçluya tekrar tekrar aynı hakkı tanımak aynı zamanda alacaklının mağdur olmasına sebep olmuyor mu? |
10-03-2011, 15:04 | #4 |
|
ya borçlu alacaklının ödemediğini iddia ettiği tutarı ödediğini iddia edecekse? ya da bu ödemeyi yaptıysa bu durumda borçluya haksızlık edilmiş olmaz mı?
|
10-03-2011, 15:29 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn.Av.Yavuz Şahin,
Taahhüt ne kadar ihlal edilmiş olursa olsun, "aynı borca" ilişkin olarak verilecek tazyik hapsi hiçbir şekilde üç ayı geçemez. Borçlunun tazyiken hapsine karar verildikten sonra yeni bir ihlalden dolayı yeniden bir şikayet dilekçesi verilmelidir ve bu şikayet yeni bir esasa kaydedilmelidir. Bu şekilde, ilk hapsine neden olan taksidi ödeyerek tahliye olan veya cezaevine girmeyen borçlu için ikinci ve müteakip ihlaller için üç ay veya üç aydan geriye kalan süre kadar hapis söz konusu olabilecektir. Hakkında verilen ilk hapsen tazyik kararı üzerine ihlal ettiği taksitleri ödemeyerek üç ay hapis yatan kişinin artık taahhüdü ihlalden hapsen tazyiki mümkün değildir. Bu sebeple de sonraki şikayetlerde mahkemenin daha önceki kararın veya kararların infaz edilmiş olup olmadığını ve sürelerini araştırması yasal zorunluluktur. Önemli bir içtihadı da ekliyorum. Saygılarımla.
|
10-03-2011, 15:46 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Borçlunun ödeme yapıp yapmadığı zaten icra dosyasından anlaşılır. Biz talepte bulunduğumuzda Hakim icra dosyasını alıp inceler ödemenin yapılmadığını gördüğü zaman kararını verir. Bu nedenle borçlunun ödeme yaptığı halde tekrar hapis cezasına maruz kalması tehlikesi de aşılmış olur. |
10-03-2011, 15:49 | #7 |
|
üstadım haricen yapılabilecek ödemeler vardır. borçlu haricen ödeme yapmış olabilir. Ayrıca Ömer Güntay üsradımızın yaptığı bilgilendirme ve paylaştığı genel kurul kararından sonra tartışılacak bir konu kalmadığı kanaatindeyim.
|
10-03-2011, 15:53 | #8 |
|
Sayın Av.Ömer Güntay,
Benim anlatmak istediğim de şu an yürürlükte olan uygulamanın uygun olmadığıdır. Mevcut uygulamadan haberdarım fakat bana mantıklı gelmiyor. |
10-03-2011, 15:58 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım, mantıklı gelmeyebilir, anlıyorum. Ancak yasal ve içtihadi zorunluluk vardır. Öte yandan, her bir taahhüdü ihlal fiilinin ayrı bir icra ceza suçuna elverdiği gerçeği karşısında, buna ilişkin olarak ayrı bir icra ceza muhakemesi yürütülmesi de mantıklı (ve savunma hakkı ile yargılamasız ceza olmaz ilkesinin de gereği) görülmelidir. Azami üç ay tazyik kuralı ise tazyik hapsinin infazına ilişkindir. Değerlendirmek ve karar sizin... Saygılarımla. |
10-03-2011, 15:58 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, haricen ödemeleri zaten icra müdürlüğüne bildiriyoruz. Ayrıca bize ödeme yapan borçluyu şikayet edecek değiliz ya :-) Yargıtay kararı şu an ki mevcut uygulamaya göre, ben uygulamanın değişmesini istiyorum. |
10-03-2011, 16:07 | #11 |
|
Üstadım her dosyayı avukatlar rakip etmemektedir, bizzat alacaklıların takip ettiği dosyalarda mevcuttur malumunuz. Ayrıca hukuk kuralları heralde borcu tahsil eden alacaklı şikayette bulunmaz mantığı ile hareket edilerek değil adil olana ulaşmak ve her türlü olanağa imkan verecek şekilde düşünülerek yapılır. Bence şu anki uygulama doğrudur. Ancak yapılması düşünülen yeni düzenlemeler ile artık bu konuda tartışma olmayacak gibi. Malumunuz bir borç nedeni ile kimsenin hapis yatmaması konusunda kanun değişiklikleri gündem de.
|
10-03-2011, 16:36 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Önder; Ödeme yapan borçluyu şikayet edecek değil ya derken espiri yapıyordum. Dikkat ederseniz gülücük işareti yaptım Yinede yaptığınız açıklamalar için teşekkür ederim. Borçlu lehine yapılan bu kadar düzenleme varken nasıl ticaret yapılacak? Bu tür düzenlemeleri hiç yerinde bulmuyorum. Zaten yakında neden borç para verdin diye alacaklıya hapis cezası getirirseler hiç şaşırmam. |
10-03-2011, 16:45 | #13 |
|
Görüşlerinize aynen katılıyorum. Avrupa Birliğine gireceğiz hayali ile toplum yapımıza hiç uymayan durumlar çıkıyor ortaya. hapis cezası aldırarark alacağı tahsil etmek bile çok zor oluyor.
|
10-03-2011, 17:17 | #14 |
|
Benim görüşüme göre,dava açılmadan önce taahhüdü ihlal ederse ,ödemenin tamamından sorumlu olduğunu düşünüyorum,yani cezası etkilemez.Çünkü taksitlerden birini ödemeyen hepsinden mesul olur.Eğer her taksit için aynı dosya için dava açılırsa,bir dosya için defalarca dava açılması usül ekonomisi ve yasa bakımından mümkün değildir diye düşünüyorum.
|
10-03-2011, 20:22 | #15 |
|
Yargıtay 16.HD Bir kararı
Yargıtay 16.Hukuk dairesinin bir kararını biliyorum ama kararın esas ve karar numarası hatırımda değil . kararın özeti şu şekilde ; taahhütteki belirttiği taksidi ödememesi nedeni ile borçlu hakkında dava açılmasına müteakip , sonraki taksiside ödememesi nedeni ile yapılan şikayetin mahkemenin ayrı bir esas numarası üzerinden değil ( ilk yapılan şikayete ilişkin ) dosyadan devam edilebileceği hakkında bir karardı.
Dediğiniz gibi usul ekonomisi açısından gayet sağlıklı bir karardır |
11-03-2011, 06:05 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Yavuz Şahin Sanırım anlattığınız olayda atladığınız bir durum var. Borçlu ilk taksiti ödemedi, siz dava açtınız, borçlu mahkum oldu. Sonra itiraz etti, zaman geçti vs. Sonra borçlu hapise girdi ve sizin şikayet ettiğiniz taksiti ödeyip çıktı. İşte bu mümkün değil. Çünkü borçlunun çıkması için " O ANA KADAR ÖDEMESİ GEREKEN BÜTÜN TAKSİTLERİ ÖDEMESİ LAZIM" Örneğin mart ayının taksitini vermedi, siz mart ayında dava açtınız; karar haziran da çıktı. Ağustosda borçlu hapise girdi. Eylülde de para buldu hapisten çıkmak istedi.Bu durumda borçlu mart ayından eylül ayına kadar varsa bütün takstileri yatırmak zorunda tahliye olmak için.Sadece mart ayının taksitini verip çıkamaz. Bu yüzden her taksit için ayrı ayrı davalar açılamıyor. Ben bu şekilde düşünüyorum.. |
11-03-2011, 10:14 | #17 |
|
Sayın Murat Kılıç, uygulamada hangi taksit için ceza almışsa o taksitin cezasını ödeyip çıkıyor borçlu.
Zaten isyanımda bu duruma. Ne yazık ki hakimlerimiz kanunu sizin anladığınız şekilde yorumlamıyor. |
11-03-2011, 10:30 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizde düşüm kararına ağır cezaya itiraz edin. |
11-03-2011, 10:44 | #19 |
|
ne yazık ki hangi taksit için ceza alınmışsa o taksitin ödenmesi halinde karar düşüyor.
diğer taksitleri için ayrı şikayet başvurusu yapılarak yeni esas numarası verilmekte. Ancak sonuçta tüm kararlarda verilecek ceza toplamı 3 ayı aşmaması gerekli. |
15-02-2017, 17:54 | #20 |
|
Sanık hakkında İİk 340 tan mahkumiyet çıktı.
Sanık bir yıl sonra - daha geçenlerde- şikayete konu olan ilk taksiti ödemiş ve mahkemeden düşüm talep etmiş. Mahkeme de bunu değerlendirerek İİK m 354 gereği düşüm vermiş. Konu hakkında en son yazdığım itiraz dilekçesi hemen aşağıda, Katılmayanlar olabilir ama dilekçemde de belirttiğim üzere ben mahkeme ile aynı kanaatte değilim. Ortada çok büyük bir uygulama hatası var.. …………Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine İletilmek Üzere Düzce İcra Ceza Mahkemesine Dosya No : 2016……………. İtiraz Eden Müşteki : …………. Vekili : Av. Sut Tok - ………….. Sanık : …………… İtiraz Konusu : Mahkemece en son verilen düşme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Açıklamalar : 1-İlk olarak sanık hakkında İİK 340 uyarınca taahhüdünü ihlal etmekten dolayı mahkumiyet kararı verilmiştir. Dosyadaki gerek şikayet dilekçemizden ve gerekse mahkumiyet kararından da görüleceği üzere şikayet konusu yapılan taksit 22.02.2016 tarihli ve 3.451,95 TL olan ilk taksittir. Sanık, mahkemece verilen bu mahkumiyet kararından sonra 14.02.2017 tarihinde - yani tam bir yıl sora- mahkemeye verdiği dilekçe ile şikayet konusu yapılan olan ilk taksiti ödediğini beyan ederek cezasının düşürülmesini talep etmiştir. Bu arada sanık hakkında hükmün infazına henüz başlanmamıştır. Burası önemlidir. Yani sanık hükmün infazı henüz başlamadan bu dilekçeyi vererek düşüm kararı istemiştir. Sanığın dilekçesi üzerine aynı gün mahkemece yapılan değerlendirme ile sanığın ilk taksitini ödendiği gerekçesi ile ek karar verilerek ilgili cezanın İİK m 354 gereği düşürülmesine karar verilmiştir. 2-Bilindiği üzere İİK birden fazlaca suç tipi düzenlenmiştir. İİK uyarınca verilen tüm bu cezaların düşümü ile ilgili GENEL düzenleme İİK nın 354. md. dir. Zaten itiraza konu mahkeme düşüm kararında da bu maddeye atıf yapılmış ve ilgilinin cezasının İİK m 354 uyarınca düşürüldüğünü belirtmiştir. Genel düzenleme bu olmakla ilgilinin yargılamasının yapıldığı madde olan İİK m 340 da da sadece bu suça özgü olarak bir kısım düşüm halleri sayılmıştır. 340. md deki bu düzenleme, daha genel olan İİK 354 e göre özel bir düzenlemedir ve sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Yani her taahhüdü ihlal olayında değil ancak ve ancak şartları oluştuğunda bu maddeden düşüm kararı verilebilecektir. Peki eldeki olayda olduğu üzere, sanık hakkında mahkumiyet verildikten sonra önüne, sadece şikayete konu olan taksitin ödenmesi nedeni ile bu tür bir düşüm talebi gelen yargıç, İİK daki hangi hükme göre düşüm yapacaktır. İİK 340 md ye göre mi yoksa İİK 354 md göre mi? Bu halde yargıç, her olayı kendine has özellikleri ile değerlendirerek olayda uygulanması gerekli kanun maddesini tespit edecek ve bu kanun maddesine göre şartların oluşup oluşmadığına bakacak ve neticede bu yöndeki talebi kabul edecek veya ret edecektir. Zira yukarıda da değinildiği üzere 354. ve 340. md ler aynı hususu düzenlemiş gibi görünmelerine rağmen asında bu maddelerde aynı husus düzenlenmemiştir. Her iki madde titizlikle irdelendiğinde, madde metninden de anlaşıldığı üzere 340. md., sadece ve sadece sanık hakkında mahkemece verilmiş olan mahkumiyet kararının infazına başlamış olması halinde uygulanacaktır. Eğer sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ve fakat henüz infaz aşamasına geçilmemişse bu halde genel düşüm halini düzenleyen 354 md. ye göre işlem yapılacak ve ancak bu maddedeki şartların gerçekleşmesi halinde mahkemece düşüm kararı verilebilecektir. Eldeki olaya dönecek olursak; Eldeki olayda mahkeme düşüm gerekçesini 354. md. ye dayandırmıştır. Oysa eldeki olayda bu maddedeki düşme şartları oluşmamıştır. İİK m 354 e göre düşüm, ancak alacaklının feragati veya borcun tümü ile ödenmesi şartına bağlanmıştır. Eldeki olayda feragat olmadığı gibi borç ta tümü ile ödenmemiştir. Bu nedenle mahkemenin ilgili cezayı 354 hükmüne göre düşürmesi usul ve yasaya aykırıdır. Peki eldeki olayda 340. md. nin uygulama yeri var mıdır. Yukarıda da değinildiği üzere İİK 340, madde metninden de anlaşılacağı üzere, borçlu hakkındaki infaz halini düzenlemektedir. Bu da maddede ……hapsin tazyikine başlandıktan sonra….. denilerek açık ifade edilmiştir. Bu halde düşüme, hapsin tazyikine başlandıktan sonra borcun tamamının ödenmesi veya o tarihe kadar geçen taksitlerin toplu şekilde icra dosyasına ödenmesi halinde gerçekleşebilecektir. Bu maddede başkaca bir düşme halini düzenlememiştir. Düşüm gerekçesinde mahkeme, her ne kadar düşüm işleminin İİK 354 md. göre yapıldığını hüküm altına almış olsa da, karar neticesine bakıldığında mahkemenin aslında eldeki olayda 354. Maddeyi değil, üstü kapalı olarak da olsa 340. maddeyi uygulamış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme, açık olmamakla birlikte 340. md. de geçmekte olan …..o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu …..ibaresindeki ….o tarihe kadar….ibaresinden, şikayet tarihini anlamış ve sanığın şikayet tarihine kadar geçen taksiti ödediği gözetilerek cezasının düşürülmesine karar vermiştir. Oysa eldeki olayda sanığın infazına başlanmış değildir. Bu nedenle eldeki olayda sanıkların infaz halinin düzenlendiği madde olan 340. madde uygulanamaz. Kadı ki bu medde metninin devamına bakıldığında bu maddenin sadece infaz ve infaz sonrası aşamaların düzenlenmesi amacı ile ihdas edildiği açıkça görülmektedir. Neticede bu iki kanun maddesi aynı hususları düzenlememektedir. Bunun aksini iddia etmek, yani bunların aynı hususları düzenlediğini kabul etmek, İİK da aynı konu ile ilgili iki adet düzenleme olduğu kabul etmek demek olur ki bu da geçmiş dönemde mal beyanında bulunmamanın yaptırımının düzenlendiği benzer hükümler hakkında anayasa mahkemesince verilen iptal kararını gündeme getirecektir. Tüm bu nedenlerle İİK 354. ve 340. maddeler farklı farklı hususları düzenlemektedirler. Eldeki olaya her iki maddede belirtilen düşüm şartları gerçekleşmemiştir. 3-Mahkemeniz aksi kanaatte olup her iki düzenlemenin de aynı konuya ilişkin düzenlemeler olduğu ve bu nedenle yerel mahkeme kararının yerinde olduğu yönünde ise, bu halde İİK da konu hakkında iki adet düzenleme olduğu gerekçesi ile konunun anayasaya aykırılık savı ile anayasa mahkemesine taşınmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Neticede mahkeme düşme karar gerekçesinde belirtilen İİK m 354 şartlar eldeki olayda gerçekleşmemiştir. Bu maddeye göre verilen düşüm kararı usul ve yasaya aykırıdır. Eldeki olayda mahkemece üstü kapalı olarak uygulanmak istenen İİK 340 şartları da oluşmamıştır. Bu nedenle ilgili karara itiraz ediyoruz. İlgili kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. İtiraz Eden Müşteki Vek |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Taahhüt tarihinden sonra borcun haciz yoluyla tahsil edilmesi-Taahhüdü İhlal suçu | Av.meric | Meslektaşların Soruları | 6 | 07-01-2010 10:02 |
Taahhüdü İhlal- Ödeme Şartını İhlal eden Borçluya 3 Günlük Ceza Verilir mi? | Av.Adem Süpçin | Meslektaşların Soruları | 12 | 15-12-2009 15:29 |
İİK 269/b-4 teki para cezası hakkında.. | nephilis | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-04-2008 17:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |