24-10-2010, 22:21 | #31 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Özgürlük "hayalleri" kurabileceğimizi ve özgürlük "rüyaları" görebileceğimizi belirttiğiniz için teşekkür ederim, çok zarifsiniz. Eminim siz köle muamelesi yapmıyorsunuzdur stajyerinize ancak maalesef çoğu meslektaşınız için aynı durum söz konusu değil. Bu stajyer avukatın kendisini nasıl gördüğü ile değil kendisine nasıl muamele edildiği ile ilgili bir durum.
Sayın Aladağ, Çok haklısınız ancak, zannediyorum bir süreden beri özellikle büyük şehirlerde amaçlanan şey "staj" değil, "işin görülmesi". Sonuç olarak stajyerler hem iş yapıyor hem de karşılığında ücret alamıyor; bana sorarsanız bu da daha büyük bir mağduriyete sebep oluyor ancak sanırım belirttiğiniz üzere bu başkaca bir sohbetin konusu. |
25-10-2010, 14:32 | #32 |
|
türkiyede bu sözün pekte geçerli olmadığına inanıyorum. evet avukatlar esir kullanmadılar çünkü stajyerleri vardı. çay, kahve servislerini yaptırarak, faturalarını ödetip ayak işlerini yaptırarak sömürüldüler. efendileri de olmadı! ama pekala paranın esiri oldular çoğu zaman. para için gururlarını, onurlarını sattılar. bu değerleri yitirdikçe insanlıktan uzaklaşıp, varoluşun dayanılmaz hafifliği mertebesine erişip, nirvanaya ulaştılar.
|
25-10-2010, 14:54 | #33 |
|
Stajyerlerin sorunları ile ilgili konuları lütfen ilgili başlıklar altında tartışınız. THS'de bu konuda yeterince başlık bulabileceğinize eminim. Bu konunun "stajyerlerin sömürülmesi" (tabir size aittir) meselesinin tartışılması için açılmadığı veya sözün stajyer sorunları ile ilgili sarfedilmediği ortada.
Keza bu sözün söylediği yüzyılda avukatların stajyerleri olup olmadığı ve varsa stajyerlerinin bu yüzyıldaki stajyerler ile aynı şikayet ve eleştirilere sahip olup olmadıkları da ayrı bir tartışma konusu elbette. |
02-02-2011, 22:01 | #34 |
|
"Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı"
Mesleğim konusunda pek iç açıcı düşünmediğim, hayal kırıklıklarıyla dolu şu günlerde tam da konusunu gördüğümü düşünüyorum... 3,5 yıllık avukatım ve annemin de avukat olması sebebiyle mesleğe hiç de yabancı olmadığımı düşünüyordum... Mesleğe severek girmiştim ve avukatlık dışında yapmak istediğim hiçbir meslek yoktu... Annemle birlikte çalışmamaya karar verdim, çünkü ailevi ilişkiler nedeniyle burnum yeterince sürtünmüyor, "bilmemkim amca"larla yapılması gereken tüm işleri hallediyor, hiçbir sorun yaşamadan -açıkçası kafamı fazlaca çalıştırmama gerek kalmadan- işlerimi yürütebiliyordum... Bu nedenle annemden ayrı ofislerde çalışmaya başladım... Sanırım meslek hayatım pek şanslı geçmedi. Karşıma gerçek anlamda beni yetiştirebilecek bir avukat çıkmadı. Benim için önemli olan iş öğrenmekti her zaman bu sebeple maaş konusunda da çoğunlukla mütevazi davrandım... Hatta SSK'mın çalıştığım bütün ofislerde asgari ücret üzerinden yatırıldığını bile çok sonra öğrendim... Avukatın esir kullanması konusunda pek bir şey söylemek istemiyorum ama özellikle "efendileri de olmadı" konusu üzerine söyleyecek çok şey var... Kendisini efendi sanan müvekkilin bu efendiliğini kabul etmeyiş, karşısında hukuku ve hukukun üstünlüğünü savunmak, onun bütün "yan yollar" konusundaki iddiaları, bütün bunların karşısında olması gerekeni göstermek... Ve bugün itibariyle gösterdiğim doğrular nedeniyle "beceriksiz avukat" olarak algılanmam... İşçilerinin ssk primlerini düşürmek isteyen müvekkile ileride karşılaşabileceği olumsuzlukları anlattığımda, "millet uyuşturucuyla yakalanıp beraat ettiriliyor" karşılığını aldığımda gerçekten bu mesleğe uygun olup olmadığımı sorgulamaya başladım... Her zaman böyle miydi? Avukat tutmak insanlar için istedikleri kanunsuzlukları yapmaları için gerekli rahatlığı mı sağlamaktı? Düşüncelerim bölük pörçük olduğu için anlatımıma da yansıyor kusuruma bakmayın... Ama gerçekten "bu mesleği bıraksam ne yapabilirim" konusunu ciddi bir şekilde düşünmeye başladım... Hukuka, adalete hizmet etmek için onca zaman eğitim alıp, şu anda karşılaştığım bütün tuhaflıklar mesleğimden soğumama neden oluyor... Özellikle de kendisini efendi gören müvekkiller... |
02-02-2011, 22:21 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu sözü söyleyen kişi "kim olursa olsun" uzak durun derim. |
02-02-2011, 23:26 | #36 |
|
O karara vardım zaten... Sadece yeni bir düzen kurmam gerekiyor kendime...
|
03-02-2011, 12:11 | #37 |
|
bu sözü oldum olası çok abartılı ve çağa uygun olmayan bir söz olarak görmüşümdür. gerçeklikle en ufak bir bağlantısı yok. ideal bir duruma işaret ediyor olması muhtemel.
avukatlık bizde oldukça yeni bir kurum. sıkıntıların büyük kısmı bundan kaynaklanıyor. istenilen avukatlığın yapılabilmesi için toplumun eğitim seviyesinin yükselmesi gerekiyor. muhatap olduğumuz insanlar ortalama olarak ilkokul dörtten terk insanlar. ilkokulu dahi bitiremeyen insanlara hukuku anlatmak o insanların hayatlarının her anına hukuku sokabilmek kısaca beyinlerinin işleyiş şeklinin hukuka uygunluğunu sağlamak neredeyse imkansız. örneğin; devlet arazisine arsızca yaptığı gecekondusuna tapu verilmesi hayatının tek derdi olan insanların çokça olduğu bir ülkede hukuk ve dolayısıyla avukatlık olamaz. o gecekondu sahibi hasbelkader büyük bir mağazanın veya işletmenin sahibi olursa ileride ondan hukuka uygun hareket etmesini beklemek yanlış olur. çünkü sistem o insanın oraya gelmesini zaten hukuk dışı yollarla sağlamıştır. hukuk ve adalet gelişmiş bir insan toplumunda anlamlıdır. bizim gibi geri kalmış, kabileden hallice bir toplulukta hukuk kenar süsü vazifesi görür. o her yerde asılı olan sözün hiçbir anlamı yoktur. türkiye'de avukatın da efendisi vardır. efendinin de efendisi vardır. aynı zamanda köle olmadan da efendi bir hiçtir. |
03-02-2011, 16:29 | #38 |
|
adalet.org sitesine 2 gün önce açtığım forum başlığıdır...
Aynen aktarıyorum: Huyumdur, Pazar günleri gazete ekinde yer alan insan kaynakları eklerine mutlaka bir göz atarım. Algıda seçicilik olsa gerek, "avukat" ilanlarının ayrı bir yeri vardır tabii... Daha afilli ilanlara olan özentinin, avukat ilanlarına olan en komik yansıması şudur: "-------------- AVUKAT ARANIYOR -------------- Üniversitelerin hukuk fakültesinden mezun (!!!)..." Demek hukuk fakültesi ha! Niye, su ürünleri fakülteleri de iyi avukat yetiştirir? Favori - komedi ilanım buydu; ta ki geçen hafta gördüğüm bir ilana kadar. Bir hukuk bürosu, ilanı basmış İK ekine: "Büromuzda çalıştırılmak üzere -İş Hukuku -Vergi Hukuku -Taşınmaz Hukuku -Fikri ve Sınai Haklar Hukuku -... -... (Daha sayıyor mübarek, yani nerden baksanız 8-10 avukat birden alacak, helal olsun istihdam yaratıyor yani. Ve sonunda bombayı patlatıyor) -Gece avukatı (Nöbetçi avukat) (!!!)" !!! Bu nedir yaa? Gece avukatı! Manyak mısınız siz? Gece avukatı ne? Gece bekçisi gibi bir şey mi? Şapka takar mı? Elinde feneri var mı? Cüppe zorunlu mu? Kelepçe - cop? Ne yapacak bu gece avukatı? Bu mesleği bu kadar mı sıradanlaştırdınız? Siz hakikaten manyak mısınız? Bu kadar çalışma delisiyseniz, sırayla her biriniz bir gece ofiste uyuyun, pardon nöbet tutun. Yok derdiniz üç kuruşa, genç bir meslektaşımızı manyakça düşüncenizi hayata geçirip "gececi avukat" yapmaksa hooop orda durun bir. Gececi - akşamcı - sabahçı olup olmamak bırakın bize kalsın. Bırakın genç meslektaşlar mesleklerini adam gibi yapsın. Ya siz hakikaten manyak mısınız? |
03-02-2011, 16:32 | #39 | |||||||||||||||||||||||
|
|
03-02-2011, 18:01 | #40 | |||||||||||||||||||||||
|
Şahsımı tenzih etmenizi rica ediyorum... |
03-02-2011, 18:08 | #41 |
|
sayın dayar,
sizi ve bu şekilde düşünen herkesi tenzih ederim. |
03-02-2011, 19:43 | #42 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Aşağıdaki ifadeler sadece şahsıma aittir. Sayın Dayar'ı ben şimdiden tenzih edeyim de Bu sözün Türkiye'de geçerli olduğunu düşünmüyorum. En azından benim için geçerli değil; Sistemin kölesi olmuşum; Ne yaparsam yapayım okyanusta bir damla boyu ilerleyemiyorum. İş dosyalarım hala yargıtaydan gelemedi, efendilere birşey diyemiyorum, efendilerde, kendi efendilerine bir şey dese de olmuyor, köle gibiyim ne zaman buyururlarsa o zaman icrası ertelenmiş paramı alacam ya da alamayacam... Sabah 9 duruşmasına 11:00 de giriyorum (iyi hal) köle gibi kapıda bekliyorum, efendime bir şey desem kızıyor, ne yapayım diyor, görmüyor musun diyor duruşmadaki efendiler ters ters bakıyor diyor, bende efendi efendi bekliyorum... Büroma geliyorum, ben gelmeden efendilerim beni içerde bekliyor, sekreterim gerginliği alsın diye rezene çayı veriyor, gerginliği tuvalette atıyorlar, "ne oldu bizim dosya diyor", "yargıtay, yoğunluk, tahsilat derken" rezeneye karşılık azilname geliyor, uğraş dur şimdi... Bu konu 8 yıl önce açılmış; Daha efendi olamadım, o günler geldiğinde tekrar yazacağım, 8 yıl sonra efendi olarak görüşmek üzere... Kolay Gelsin... |
04-02-2011, 10:14 | #43 |
|
Aslında her insanın her alanda efendisi vardır.Hiç kimse yoksa vicdanı yeter.Ben efendilik meselesine çok takılmıyorum da asıl olan iyiniyet ,saygı diye düşünüyorum.
Yoksa karşınızdakinin zikri neyse fikri de o oluyor.Onun fikrinden öte gidemiyorsunuz ne kadar çabalarsanız çabalayın.O yüzden ben çok takmıyorum.Azilnameleri de tabii... |
04-02-2011, 16:26 | #44 |
|
Avukatlık mesleği ve avukatın toplumsal, yargısal konumunun yükselmesi ve korunması konusunda ben de çok hassas ve titizim de;
Romantizm ve sloganizmden uzak durmak gerektiğine inanmışımdır. İnsanın bir miktar içini soğutur, tatmin eder, öfkenin ve başkaldırının başka bir tadı ve hazzı vardır. Ancak, dikeni, sağlıklı kavramaya ve soğukkanlı olmaya engel olmasıdır. |
05-02-2011, 13:13 | #45 |
|
"Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı..."
Avukatlık mesleğinin önemi ve gerekliliği bazında düşünüldüğünde, katıldığım-katılmak istediğim bir düşünce ama gerçek yaşamda aksini maalesef çok kez gördüm. Bir kere, serbest çalışan bir avukat iseniz, yüksek vergi yükü ve müvekkil-iş bulma sıkıntısı, ev ve büro giderlerini karşılama zorunluluğu vs., bazı noktalarda tavizi maalesef gerekli kılabiliyor. Örneğin avukatı kiralamış gibi davranan ukala müvekkilllere bazen dosyasını kafasına fırlatmak gelse de avukatın içinden, bunu çoğu kez yapamıyor. Ben yeni bir avukat olarak yaşadığım maddi sıkıntılara rağmen onur kırıcı ve beni yanlışa sürükleyecek şeylere eyvallah demiyorum ama bazen küçük şeyleri de maalesef ki görmezden gelmek gerekebiliyor |
05-02-2011, 13:25 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
|
05-02-2011, 18:22 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
"Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı" sözü ve düşündürdükleri
1. Yukarıdaki alıntı kime aitmiş? Molierac'a! Kim dir allahaşkına bu Molierac? Bir hukukçu mu? Bir filosof mu? Yoksa hukuktan ve felsefeden anlayan başka bir düşünür veya tatbikatçı mı? 2. 'Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı' sözü tarihi gerçeklerle ne ölçüde örtüşüyor? 3. Bu veciz söze Türkçeden başka dillerde rastlayan oldu mu? Ben uzun araştırmalarıma rağmen Molierac'ın kim olduğunu çıkaramadım. Bu kişi ve veciz sözü hakkındaki en fazla kayıt Türkçe internet sayfalarında. 4. Bu veciz söz doğru ise, neden Çiçero ve Seneca gibi büyük hukukçu ve düşünürler 'efendilerin kölelerine nasıl davranmaları gerektiği' konusunda ahkam kestiler? Neden kölelere iyi davranın dediler de, onları köle olarak kullanmayın demediler? 5. Kölelik düzeninin var olduğu bir toplumda, toplumsal üstyapı olan hukuk sisteminin bir mensubu olan avukatların bir meslek grubu olarak köle kullanıp kullanmadıkları önemli bir araştırma konusu bence! 6. Diğer yandan savunma makamının temsilcisi olarak avukatların toplumsal görevlerinin kurulu düzeni savunmak olduğunu unutmamak gerekir. Avukat yargının bir parçası olarak toplum ve hukuk düzeninin kendisine verdiği rolü gereği gibi yapmak zorundadır. Demokratik olmayan düzenlerde avukatlar genelde düzenin borusunu çalar; Orkestraya uygun olarak boru çalmayanların boru çalmaları zordur bu gibi rejimlerde. Tüm zorluklara rağmen doğru bildikleri boruyu çalmakta ısrar edenler büyük zorluklarla karşılaşır. Demokratik toplumlarda durum biraz değişiktir; Bu gibi toplumlarda, toplum ve hukuk düzeninin yapısı gereği, avukat köle kullanmama ve köle olmama olanaklarına sahiptir. 'Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı' şiarına uygun olarak mesleklerini devam ettirip ettirmemeleri, stajyerlerini köle gibi çalıştırıp çalıştırmamaları ve düzenin ve paranın kölesi olup olmamaları kendi şahsiyetlerine, kendi hukuk ve demokrasi anlayışlarına ve inisiyatiflerine kalmıştır. Saygılarımla |
06-02-2011, 10:35 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Hakikaten kimdir bu zat-ı muhterem? Fransızlar, Almanlar, Hindular ne der kendisi hakkında... bilemiyoruz. Diğer konulardaki gibi uluslararası mukayeseli açıklamalarınızı bu konuda da bekliyoruz sizden. Saygılarımla, |
06-02-2011, 12:54 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
www.adilgiraycelik.av.tr/makaleler/9.doc Traite du Legislation Douanière adında gümrük mevzuatıyla ilgili 1930 basımı bir kitabı var. Eğer 1930 yılındaki Fransız gümrük mevzuatını merak edenler varsa kitap TBMM Kütüphanesinde: http://kutuphane.tbmm.gov.tr/cgi-bin/koha/opac-search.pl?op=do_search&kohafield=author&field_valu e=Molierac, J.&serverid=-1 İsteme adresi: http://www.livre-rare-book.com/search/current.seam?l=en&maximumPrice=0.0&keywords=&first Result=0&ISBN=&quicksearch=&bookType=ALL&reference =&matchTypeList=ALL&author=&title=traite+de+legisl ation+douaniere&description=&minimumPrice=0.0&sort ing=RELEVANCE&minimumYear=0&ageFilter=ALL&keycodes =&maximumYear=0&cid=1208837 Saygılarımla |
01-01-2012, 22:08 | #50 |
|
Görevimizi Yaparken;
Hakime, icra müdürüne, savcıya, yer yer de adliye personeline tabiyiz Bu yeniler çok asi oluyor, işlerimizi baltalıyorlar, bunları daha stajerken ezeceksin, onların yeri katip ile mübaşirin arasında, hakimlerden biz özür dilemek zorunda kalıyoruz sonra En kıdemsizinin en kıdemlisinden farkı onun işçisi olmasıdır Avukatlar esir kullanmadılar, çünkü stajyerleri vardi, bir de son zamanlarda sayıları artan "sigortalı avukatları",fakat efendileri de olmadı, hakim savcı vb. zaten bu görevi yapıyordu. Kıdemli bir isim yapmış avukat(!) |
01-01-2012, 22:55 | #51 | |||||||||||||||||||||||
|
İlk mesaj için çok sert olmamış mı kıdemli ve isim yapmış üstadım |
02-01-2012, 02:35 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
2 Ocak 2012! Elim ve aklım alışsın diye 2012 yazdım. Buna rağmen arada sırada şaşırıp 2011 yazacağımdan eminim. Evet yeni yılın ikinci gününe girmişiz. Yılın daha başında sayılırız. İkinci bir yeni yıl dileğimde halen bulunabilirim. Yeni yılda ve gelecekte, Hakime, icra müdürüne, savcıya, yer yer adliye personeline değil, sadece yasaya, adalet mefhumunun gereklerine ve vicdanına tabi olma dileklerimle! Saygılarımla |
02-01-2012, 12:38 | #53 |
|
"Görevimizi Yaparken;
Hakime, icra müdürüne, savcıya, yer yer de adliye personeline tabiyiz. "Bu yeniler çok asi oluyor, işlerimizi baltalıyorlar, bunları daha stajerken ezeceksin, onların yeri katip ile mübaşirin arasında, hakimlerden biz özür dilemek zorunda kalıyoruz sonra..." En kıdemsizinin, en kıdemlisinden farkı onun işçisi olmasıdır. Avukatlar esir kullanmadılar, çünkü stajyerleri vardi; bir de son zamanlarda sayıları artan "sigortalı avukatları" fakat efendileri de olmadı, hakim savcı vb. zaten bu görevi yapıyordu. Kıdemli bir isim yapmış avukat(!)" Sayın Mağdur Vekili, ilk görüşünüze, maalesef ve hala, katılıyorum... Kolay Gelsin... |
05-01-2012, 14:22 | #54 |
|
Meslekte henüz yeterli tecrübeyi edinmemiş hakimlerin gazabı yorucu ve üzücü oluyor, bir de "Efendi" zan'ları...(Meslekte kıdemsiz de olsa Hakim sıfatının özelliklerini haiz ve doğrudan kimlikleri kadar yaptıkları işe de saygı uyandıran hakim meslektaşlarımı ayrı tutuyorum)
Zapta, tarafların herhangi bir talebinden sonra ne yazdıracağını, dahası nasıl bir karar vermesi gerektiğini bilememe kaygısı olup da (ki bu son derece anlaşılırdır, ancak= ) ; bu kaygıyı salona yönelik öfke ve yüksek sesle bastırma çabası, kendileri kadar uğruna gönül verdikleri mesleğe de zarar veriyor. İsmini vermeyeceğim bir şehrin, bir CEZA mahkemesinde şöyle bir diyalog yaşadım, misal: Zapta söyleneni söylediğimiz gibi geçmeyen (Kah karıştırıp unuttuğundan, kah kurulması gerekebilecek ara karardan aynı gerekçeyle kaçınmak maksadıyla) bir yargıca, araya girerek zaptın düzeltilmesini, talebimin hatalı geçtiğini ilettim. Ki bu o ana dek de sık sık oluyordu. Diyaloglar: -(Bağırarak) Niye araya giriyor, beni niye bölüyorsunuz!!! Unuttum şimdi hadi bakalım topla şimdi!!! -Efendim, zaten benim söylediklerimi neden siz yazdırıyorsunuz ki ? Müsaade ederseniz söylediklerimi katip arkadaş zapta geçsin -O da ne demek???!!! Buranın HAKİMİ BENİM!!! (Öfkeye teslim tonun dozajı arttırılarak) O ZAPTI DA BEN YAZDIRIRIM!!! (Oysa hakim olmak; öncelikle kendine hakim olmayı gerektirir-Benim yükselen havada içsel düşüncem) -Usulde böyle bir şey yok efendim, lütfen usule uyunuz. *** Diyalog nasıl sonuçlandı siz tahmin edin. Tüm salon kapı dışarı (Salonu boşaltın!!! nidasıyla) Geri çağrıldığımızdaysa biz kapı dışındayken, yokluğumuzda kurulan hüküm yazılmış zaptı aldık. (Bu usulün hangi maddesinde yazılı, onu da takdir ediniz) Dünyaya hükmünü geçirememiş insanoğlu, kendine nasıl geçirsin der Murathan Mungan. Her "Efendi" çırpınışı görüşümde, bu cümlesini hatırlarım. Saygılarımla... |
05-01-2012, 14:32 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Usule uymuş işte. |
05-01-2012, 14:42 | #56 |
|
Hukukçu olmanın mesleki (bilgisel) ve mizaci alt yapısına sahip olmayan avukatlar olduğu gibi böyle öfke ve gazabını öne alıp hakimliği geriye düşüren örnekler de var maalesef.
Oysa, itidal, sabır ve anlayış, yasa ve usule ısrarla riayet, vasatın üstünde bir akademik ve sözel yetenek sahibi olmak hakimlik hassa'sı ve bir hakimin alâmet-i fârikasıdır. |
05-01-2012, 15:49 | #57 | |||||||||||||||||||||||
|
Anaaa! Ben "salonu boşaltın" emrinden sonra salonda hiç olmazsa sizin kalacağınızı düşünmüştüm. Gerçi sizin de çıkarılmış olmanız, daha kötü bir vukuattan korunmak adına hayırlısı olmuş olabilir. |
05-01-2012, 15:55 | #58 | |||||||||||||||||||||||
|
Yok canım! Şehper Hanım Üstadım, kanımca "melih ve mûnis" bir meslektaşımızdır. Siz benden daha iyi tanıyorsunuz, yoksa öyle değil mi? |
05-01-2012, 16:03 | #59 | |||||||||||||||||||||||
|
İnanın üstadım, tüm meslek yaşamım boyunca (Artık bu cümleyi kurabiliyorum, iyi mi kötü mü bilmiyorum ama 1994'te stajla birlikte nereden baksanız 17 yıl olmuş ) bu durum, karşılaştığım nahoş 2 vakadan, ikincisidir. (İlkinde de dışarı çıkmam konusunda emir buyrulmuştu, ben de tekrar eder misiniz ltf demiş, çıkmamıştım)) Oradaki vakayı da yazmışımdır eski bir tarihte buralarda bir yere ) . 17 yılda 2 münakaşa vaka-i adiye olmalı diye düşünüyorum, hakimlik mesleğine duyduğum saygıyı da yine bu site sayfalarında defaatle yazmışımdır bugüne kadar, bu ahval ve şerait içinde, sorun bende olmasa gerek... Son olarak, yaptığımız iş yeterince gergin, çıkmakla iyi ettim bence, bünyenin de dayanabileceği bir stres potansiyeli var Saygı ve hürmetlerimle ) |
05-01-2012, 16:25 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
Hiç şüphe yok, hiç şüphe yok. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatlar Günü | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 5 | 05-04-2020 13:41 |
Avukatlar Sendikası | Av. Hacı Ali Özhan | Hukuk Sohbetleri | 18 | 05-04-2010 17:04 |
İntihar etmeyi deneyen fakat ölmeyen kişinin ceza hukuku açısından durumu | QUELLE | Hukuk Sohbetleri | 12 | 23-09-2007 00:40 |
evliliğin iptali kabul olmadı,peki boşanmada neler yapmalı? | gülgüzeli | Hukuk Soruları Arşivi | 7 | 15-10-2006 01:31 |
Stajer Avukatlar | cigdem | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-02-2002 20:20 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |