|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
19-10-2010, 17:01 | #31 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Koray, Sanırım yanlış anlattım. Yukarıdaki mesajı siz yazdığınız için ciddiye aldım. Benim ilk mesajım şu idi:
Yani, pratik ve ekonomik yolu seçmişim. Teoriyi bilmeden bunu yapmak, mümkün mü? Cevap verdiğiniz mesajımın ilgili kısmını yine alıntılamak istiyorum:
Benim burada anlatmak istediğim, Sayın M.Erdoğan ve Akpunar'ın önerisini anımsatmaktı. O öneride sadece teori tartışılacaktı(Dolayısıyla az sayıda katılımcı olacaktı). Meslektaş Soruları alanında ise soru sahibi davasına en pratik cevabı aramaktadır. Bu nedenle, doğrudan soruya yanıt verilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Detaya girersek, bu forum gibi konu dallanıp budaklanmaktadır. Bu forumu yeni okuyan bir genç meslektaşımız, neyi tartıştığımızı bile anlamayacaktır. Zaten siz de "fazladan" olduğunu belirtmişsiniz. Kısaca, yapılan tartışmadan sonra dahi soruya cevap verildiğini sanmıyorum. Soru sahibi "feragat" edeceğini yazmış ama, ben öyle yapmaması gerektiğini "davayı atiye terk etmesinin" daha iyi olacağını yazmışım. Sayın Öksüz ve Dikici ise, bunun tek taraflı olarak mümkün olmadığını ısrar ve inatla yazmalarına rağmen, hakimin bu durumda nasıl karar vereceğini yazmamaktadır. Bütün mesajları yeniden okudum, bu konuda ikisinin de bir yanıtı yok. Kendileri benim çok "net" sorduğum bu soruya yanıt vermedikleri için(belki de bu sorunun cevabı yok) , ben de onların sorularını pas geçtim. Eğer siz de onlar gibi düşünüyorsanız, sizin cevabınızı da merak ederim. |
20-10-2010, 07:53 | #32 |
|
Sayın Ergin,
Benim demek istediğim verilen cevapların gerekçeli olmasıdır. Gerekçe ise ilk önce kanun; kanununun yorumlanışında ise, Yargıtay kararı(hatta varsa mukayesli hukuk-örneğin İsviçre federal mahkemesi kararı-) ve üzerine doktrin eklenerek verilmesi gerekir.Teoriyi bilmeden cevap yazamazsın ama teoriyi de oraya eklemenin de bir sakınca olmasa gerek... Bir sorunun bir cevabı olmayabilir.Bu nedenle dava açarken bile terditli dava diye bir tür var.. İşte avukatlık ve hukukçuluk da bu durumlarda önem arzediyor. Bu nedenle tartışmak kötü bir şey değil, oldukça yararlı bir şey... Şimdi konuya dönersek, Benzer durumlarda hep 409 u uyguladım ama davalıya tebligat yapılmadan 409'u uygulayamazsın.. Zira usulüne uygun tebligat yapılmadan dava görülemez..(Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 2 Sh. 1880, pararaf 2)- ( 1.HD 10.03.1997,2693/3095) Davayı davalının rızası olmaksızın da davayı geri alamazsın(HUMK.m.185). Bu aşamada Davadan ancak feragat edebilirsin.. Ancak feragatten de diğerleri yararlanır, eğer sürücü yönünden feragat söz konusu olursa... |
20-10-2010, 12:37 | #33 | |||||||||||||||||||||||
|
Umarım faydalı olabilmişsinizdir. |
20-10-2010, 12:44 | #34 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Koray, Benim sorularıma siz de cevap vermemişsiniz. O nedenle aşağıya sorularımı tekrar alıntıladım. Siz de Sayın Nevra Öksüz de Baki Kuru'dan alıntı yapıyorsunuz. Baki Hoca'yı ben de çok severim. Ama 3 üstadıma da bu soruları sorup, cevap alamamak beni çok üzüyor. Ne yapmam gerekir anlamadım. Baki Kuru'ya mı sorsam.
|
20-10-2010, 13:01 | #35 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin, Bazı konular vardır açıklamak ayıp olur. Mesala; bir üniversite mezununa, iki kere iki kaçtır diye sormanın ayıp olacağı gibi... Bu da ona benziyor biraz. Konunun cevabı gayet net bir biçimde önceki mesajımızda yazıldı! Tekrara gerek duymuyorum, çünkü tekrar edersek de size ayıp olabilir. Ayrıca bir not: Bu başlık altında ve konu ile ilgili, cevaplamanız için size soru sorduğumu hiç sanmıyorum. Bu konuda da bir yanlışınız olmasın! |
20-10-2010, 16:59 | #36 | |||||||||||||||||||||||
|
Karıştırmaya gerek yok, Konu şu: 1) Davalıya tebligat yapılmadan feragat mümkündür. 2) Davalıya tebligat yapılmadan davanın atiye bırakılması mümkün değildir. Davalıya tebligat yapılmadan dava atiye bırakılırsa ne olur? Cevap: Bir şey olmaz. Hakim davalıya usulüne uygun tebligat yapalına kadar gerekli usul işlemlerini gerçekleştrilir. O zaman kadar duruşmalar ertelenir.. Bu kadar.... Hala cevabı beğenmediyseniz, Kuru Hoca'ya da Enver Hoca ya da sorabilirsiniz... ))) |
20-10-2010, 18:30 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
Diğer soruma cevap vermemişsiniz. Konuyu dağıtmamak için verdiğiniz cevap üzerinden devam etmek istiyorum. Davalıya usulüne uygun tebligat yapılması için ayrıca tebligat masrafı yatırılması gerekecektir. Hakim davaya devam etme kararı alırsa, davacı vekiline tebligat masrafı yatırması için süre verecektir. Davacı bu masrafı yatırmak zorunda mıdır? Yatırmazsa ne olacaktır? Bence hocalara sormaya gerek kalmayacak galiba. Devam edelim... |
20-10-2010, 18:45 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
Tamam buradan girebilirsiniz işte... Varmak istediğiniz yeri biliyorum:Tebligat Kanunu Madde 34 (Ek fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./10. md.) Yukarıdaki fıkra gereğince yapılacak tebligatlara ilişkin giderler 5 inci maddeye göre ödenir. Verilen süreye rağmen ödenmeyen tebligat gideri dava dilekçesinin tebliğine ilişkin ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesi uyarınca işlem yapılır. Diğer hallerde tebligat konusu talepten vazgeçilmiş sayılır. |
20-10-2010, 18:58 | #39 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hay klavyenize sağlık. Aşağıdaki mesajlardan ben tersini anlamıştım.
|
20-10-2010, 19:09 | #40 | |||||||||||||||||||||||
|
Şimdi alıntıladığınız cümlelerde bir yanlışlık yok. HUMK.m.409 gerçekten öyle diyor. Ancak, tebligat kanunun 34. maddesindeki yol kullanılabilir.Burada çıkan sonuç tebligat yapılmadan Davayı atiye bırakmak değil; Davayı atiye bırakmadan da 409'u uygulamanın bir yolu daha olduğudur. |
20-10-2010, 19:19 | #41 |
|
Konunun, Tebligat kanunundaki istisna ile ne ilgisi var şimdi? Hayret ki ne hayret. Tartıştığımız olayda kim nerede tebligat masrafını vermedi de, tebligat kanununun 34. maddesinin ek fıkrasının uygulanması gerekli oldu? Kuralı konuşurken istisnaya dalmak, manasız sonuçlar verir. Allah kimseyi kuru inat mağduru etmesin.
Not: Bu konu amacından saptırıldığı için, gerek duymadıkça cevap yazmayacağım. |
20-10-2010, 19:42 | #42 |
|
Yararlı bir tartışma olmuş galiba.
Sayın Ergin'e: |
20-10-2010, 19:52 | #43 | |||||||||||||||||||||||
|
Neyse ki; "ekonomik" olmasa da ; yasayı uygulamak için çalışanlar var: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=8149 Saygılar... |
20-10-2010, 19:58 | #44 | |||||||||||||||||||||||
|
Yararlı bir tartışma olmuş galiba... |
20-10-2010, 21:24 | #45 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence ne olursa olsun çok yararlı bir tartışma... |
21-10-2010, 15:58 | #46 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Öksüz, Verdiğiniz linkteki Yargıtay kararını iyi okudunuz mu? Bizim konumuzla ille de bir bağlantı kurulacaksa, benim yazdıklarımı teyid etmektedir. Kararda ele alınan davada, davacı vekili dava dilekçesine pul eklediğini belirtmiş, harcını yatırmış ve esas defterine kaydını yaptırmış. Her nasılsa, daha sonradan pul çıkmamış(veya kaybolmuş), taraflara duruşma davetiyesi gönderilmemiştir. Yerel mahkeme hakimi ise;
gerekçesiyle davayı müracaata bırakmıştır. Yargıtay ise,
gerekçesi ile kararı bozmuştur. Yargıtay diyor ki;" eğer gerçekten pul verilmediyse haklısın ama hem dava dilekçesinde pul verildiği yazmakta hem de bu haliyle davayı kabul ettiysen ve hele de -pul olmadığına dair- tutanak da tutmadıysan, ben pul verildiğini karine olarak kabul ederim." Yani "mahkeme kaleminin hatasını davacıya yükleyemezsin, fondan karşılayabilirdin." demektedir. Bu karara göre, dava açılırken "pul olmadığına dair" tutanak tutulsaydı, HUMK 409 uncu maddeye göre işlem yapılabilecektir. Ya sizce? |
21-10-2010, 16:01 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkür ederim. Bence Saim Bey ve Nevra Hanım'a yararlı olması gerekir. Çünkü, ancak 2003 yılı öncesine ait olabilecek tartışmalı bilgilerinin yanlış olduğunu öğrenmiş oldular. |
21-10-2010, 16:07 | #48 | |||||||||||||||||||||||
|
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...25&postcount=7 Bu ilk mesajınızda Davalıya ulaşamadığınız için Davayı atiye terk etmek istediğinizi bildirdiğinizi söylemişsiniz yanii, posta masrafını bırakmadığınız için değil! http://www.turkhukuksitesi.com/showp...30&postcount=9 Yine siz,yukarıdaki cevabı vermiştiniz. Sonradan tartışılan konuyu değiştirip ilgisiz noktalara taşımaya çalıştınız. Yok efendim Tebligat posta masrafını bırakmazsak, yok şu olursa, bu olursa gibi ... Bunların tartışılan konu ile ne ilgisi var şimdi Allah aşkına? |
21-10-2010, 16:12 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Dikici, Bazı konular vardır açıklamak ayıp olur. Mesela; bir üniversite mezununa, iki kere iki kaçtır diye sormanın ayıp olacağı gibi... Bu da ona benziyor biraz. Konunun cevabı gayet net bir biçimde önceki mesajımızda yazıldı! Tekrara gerek duymuyorum, çünkü tekrar edersek de size ayıp olabilir. |
21-10-2010, 16:14 | #50 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Ergin, Yazdığınız diğer kısımlara yukarıda 30 no'lu mesajımda yazdıklarım sebebiyle cevap vermeyeceğim . Lakin koyulaştırdığım bölümde kendi görüşünüzü de "net olarak" ortaya koyarak "BAŞKA BİR SORU" sorduğunuz için : Davacının dava dilekçesini davalıya tebliğ ettirmek üzere posta masrafını peşin ödemekle mükellef olduğu malumumuz. HUMK m.414: "İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblâğı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hâkim tarafından tâyin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş addolunur." bu ahvalde, bu maddeye mesnetle değerlendirme yapan doktrinde: 1- Sn. Postacıoğlu- Sn. Bilge ve Sn. Önen'e göre: HUMK m.409 uygulanmalıdır. 2- Benim de katıldığım Sn. Kuru ve Sn Üstündağ'a göre davacı, davasını takip etmekten vazgeçmiş sayılmalıdır; yani bununla dava hiç açılmamış sayılır . Daha açık yazayım: Esas defterine davanın kaydı yapılmaz Saygılar... |
21-10-2010, 16:22 | #51 | |||||||||||||||||||||||
|
Tereciye tere satmaya kalkışmışsınız yine. |
21-10-2010, 16:34 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizin örnek karar diye sunduğunuz kararı yorumlarsanız sevinirim. O karara göre Yargıtay; "Eğer dava açılırken pul verilmediyse haklısın Sayın Mahkeme" demiyor mu? Çünkü Yargıtay kararına konu olan davada ya pul verilmemiş ya da kaybolmuştur. Bu mesajınızda yazdıklarınıza da daha sonra cevap yazma hakkımı saklı tutuyorum. Not:30 uncu mesajınıza rağmen, link verip imada bulunduğunuz için size hitaben yazılmıştır. |
21-10-2010, 17:20 | #53 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ben "davayı atiye bıraktığımı" söylesem, mahkeme hakimi en kötü ihtimalle neye karar verecektir."Taraf teşkili sağlanmadığından, dava atiye terk edilemez. Davacı vekiline, davalıya yeniden tebligat çıkarmak üzere posta masrafı vermesi hususunda süre verilmesine" gibi bir ara karar tesis edilmeyecek mi? Ben de tebligat masrafını vermeyip sonraki duruşmaya gitmezsem yine dosyayı HUMK 409'a göre müracaata bırakmayacak mıdır?
Aslında o ihtimali de 6 gün önce değerlendirip, Saim Bey ve Nevra Hanım'a sormuşum. Cevap verselerdi, 6 gün havanda su döğmemiş olacaktık.
|
21-10-2010, 21:02 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu cümlenizi rica etsem biraz açabilir misiniz? Tebligat yapılamayan kişi sizce çağrılmış sayılabilir mi? |
22-10-2010, 09:30 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Konuyu uzatmasak da bir sonuca varsak nasıl olur? 1) Davalıya tebligat yapılmadan dava atiye bırakılmaz 2) Ancak, davalıya tebligat kanunun 34. maddesinin uygulmasını sağlayarak davada 409 un uygulanmasını sağlayabiliriz. Burada bir yarış yapmıyoruz. Yarış varsa Kazanan burada herkes.Çünkü dünyanın tüm bilgilerine sahip olduğunu iddia eden olduğunu sanmıyorum. Bilmemek ayıp değil; öğrenmemek ayıp... |
25-10-2010, 17:31 | #56 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Saim Bey, Mesajınızın hemen üstündeki mesajda ve daha önceki bir kaç mesajda yer alan soruma cevap vermezseniz, sorularınıza cevap vermem. Gözünüzden kaçmasın diye aşağıya alıntıladım.
|
25-10-2010, 17:59 | #57 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Davalıya dava dilekçesinin tebliğ edilememe nedeni nedir? Buna cevap yazarsanız cevap veririm elbette. |
25-10-2010, 18:12 | #58 | |||||||||||||||||||||||
|
Gösterilen adresten taşınmış olsun. |
25-10-2010, 18:38 | #59 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Masraf bırakıldığı halde, adresten taşınmaya bağlı olarak dava dilekçesi Tebligat K.21. maddeye uygun şekilde tebliğ edilmiş ise, geçerli bir tebligatın sonuçları doğar ve bu durumda duruşmaya çağrıldığı halde Davalı gelmediği için, (Davacı da gelmediğinden) dosya işlemden kaldırılabilir. (Diye düşünüyorum) Ancak,tebligat, tebligat kanununa uygun yapılmadıkça geçerli bir tebligatın var olduğu, iddia (ve kabul) edilemez. Çünkü HUMK.185'e göre Dava ikamesinin zorunlu sonuçları açıkça ortaya konulmuş ve Davalının rızası olmaksıızn Davacının davasından (açık veya örtülü olarak=S.D. nin notu) vazgeçemeyeceği kabul edilmiştir. (*)
(*) Sonradan eklenen not: Bilindiği üzere dava kural olarak, HUMK.178.madde açıklığı ile dilekçenin mahkeme kalemine kayıt edilmesi ile açılmış sayılır. Tebligat parçasının dönmemesi veya tebliğ edilememsi davanın açılmış sayılmasına engel değildir. Bu itibarla davanın açılmış sayılması ile birlikte, HUMK.185. maddede belirtilen sonuçlar kendiliğinden doğar ve Davalının rızası olmadan Davacı davasından vazgeçemez. Böyle bir durumda mahkeme de kendiliğinden vazgeçme sonucu doğuracak bir karar ittihaz edemez. |
26-10-2010, 11:28 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
Davalıya usulüne uygun bir tebligat yok. Yani davadan haberi de yok. Duruşma günü davacı da duruşmaya gelmemiş. yazdıklarınızdan hakimin neye karar vereceğini anlamadım. Siz, ısrarla davacının davasını takipten vageçemeyeceğini yazmaktasınız. Hakim olsanız dosya bu haldeyken ve duruşmaya kimse gelmemişse; neye karar verirsiniz. Davayı müracaata bırakmayacaksanız, erteleyecek misiniz? Neye karar vereceksiniz? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Davadan Feragat Halinde Vekalet Ücreti Sorunu | casper | Meslektaşların Soruları | 12 | 18-03-2015 15:25 |
Davadan davadan feragat, harici sulh sözleşmesi, tapu devri vaadi? | enderkc | Meslektaşların Soruları | 1 | 02-03-2010 17:54 |
Davadan feragat | avukat1980 | Meslektaşların Soruları | 4 | 22-09-2009 12:09 |
Düşen Davadan Feragat | iussy | Meslektaşların Soruları | 1 | 18-01-2008 16:08 |
Davadan Feragat | Melahat | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 21:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |