07-05-2010, 16:41 | #1 |
|
Avukatlığı bırakma isteği
Avukat olduğum ilk yıllarda idealist, mutlu, genç ve umut dolu bir hukukçu olduğumu hatırlıyorum. Ama son birkaç aydır her şeyden soğuduğumu, her şeyi bırakıp çekip gitmek istediğimi hissediyorum. Galiba ne kadar fazla şey görürse o kadar hırpalanıyor insan. Derdim müvekkillerimin anlattığımı anlamaması değil, bir daha bir daha anlatıyorum, sabırla tekrar ediyorum. Derdim ekonomik tatminsizlik de değil, mesleğin ilk yıllarında dahi iş yokluğu çektiğimi söyleyemem. Kaldı ki gerektiğinde aza kanaat edebilen bir insanım, nasıl olsa yaşıyorum, sağlığım yerinde, aç değilim açıkta değilim, ailem yakınımda diye teselli edebilirim kendimi dara düşsem. Hakimlerin, savcıların ya da büroya gelip giden vatandaşların meslek onurunu zedeleyecek tavırlarına maruz kalmak da değil bu ruh haline sürükleyen. Hakim ve savcılarla avukatların gayet iyi ilişkiler içinde olduğu Adliyelere düştü hep yolum, vatandaşa gelince haddini aşana verilecek cevabım hep oluyor. İlk defa Baro Yönetim Kuruluna girince karşılaştım gerçek meslek sorunlarıyla. Yazışmalardan, Baroya yansıyan konulardan öğrendim aslında neler olup bittiğini, mesleğimizin nasıl hırpalandığını. Ben yönetime girdiğim ilk gün ödenmeyen CMK ücretleriydi gündemde olan, eylemler yapıldı, hatta yargılandık eylemden ötürü, sözüm ona uzlaşma sağlandı, ama hala sorunlar devam ediyor. Şimdi de avukatları hedef alan vergi incelemeleri sorunu var. Ücreti alınmasa da avukatın makbuz kesmesi ve KDV ödemesi bekleniyor. Sakın yanlış anlamayın ben şu an denetime takılanlardan biri değilim, mutsuzluğumun sebebi bu da değil tam olarak. Ben mesleki bir umutsuzluk içindeyim. Gitgide insanlarda bizim mesleğimize duyulan güven ve saygı azalıyor. Uygulamada bir çok şey avukatın elini kolunu bağlıyor. Aldığımız ücret birilerinin gözüne batıyor, en kötüsü de meslektaşlar da artık birbirine gerekli saygıyı göstermez durumda. Manevi tatmin neredeyse tükendi. Avukat ruhsatımı aldığım yıl CMK’dan girdiğim bir ceza davasında hırsızlıkla suçlanan ancak masum olduğuna bugün dahi inandığım bir lise öğrencisinin davasına girmiştim ve dava sonunda beraat etmişti. Aynı gün elinde çiçekle büroma gelmişti ve bana ‘’ Avukat hanım ben bu yıl üniversiteye girmek için sınava hazırlandım, bir ay sonra sınav var ve siz bana geleceğimi verdiniz ‘’ demişti. O gittikten sonra ağlamıştım ve o gün ilk defa mesleki tatminin ne olduğunu anlamıştım. Sonrasında da bu tip olaylar yaşamış, yaşadıkça mesleğime daha çok bağlanmış ve daha azimle çalışmıştım. Son yıllarda davalar kazanılıyor ama kimse memnun edilemiyor. Sanki artık insanların kafasında ‘’ aldın paranı, tabi ki bu davayı kazanmak zorundaydın’’ düşüncesi var gibi. Ticaret yaparmışçasına yapılmıyor yapılamıyor benim mesleğim. Ne aldığım paranın hayrını görüyorum ne de eski huzurumdan eser var. Artık görüyorum ki; en zor davayı da kazansam karşımdaki insanların gözlerindeki ışık sönmüş durumda. Sanki resmi mercilerin olumsuzluk yüklü okları da avukatları hedef almış durumda. Her gün yeni bir şey çıkıyor, her Yönetim toplantısına acaba bugün gündemde nasıl bir olumsuzlukla karşılaşacağız diye gidiyorum.
Hukuk sistemi çalışıyor ama hedeflenen adalete ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. İnsanlar birbirini katlediyor, tecavüz, ahlaksızlık almış başını gidiyor. Birçok meslekte insan gördükçe yükseliyor ama benim mesleğimde insan gördükçe hırpalanıyor. Hiç başıma gelmez sanıyordum ama ben mesleğimi bırakmayı ciddi ciddi düşünüyorum. Sadece paylaşmak istedim ve bu uzun yazıyı sabırla okuyan herkese şimdiden teşekkür ederim. |
07-05-2010, 19:08 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazdıklarınızın tamamına katılmaktayım. Ama ben mesleği bırakacağınıza ihtimal dahi vermek istemiyorum. Sizin gibi düşünenler lütfen bu meslekten uzaklaşmasın. |
07-05-2010, 23:42 | #3 |
|
Merhabalar;
Bahsettiklerinize sonuna kadar katılıyorum.Bu meslek zor hem de çok zor.Haklısınız.Yeri geldiğinde hem avukat, hem psikolog hem sosyolog kısaca her şeyi birden olmak zorunda kalıyoruz. Ama ben mesleğimiz için hep şunu düşünüyorum. Hani sanatçılar derler ya bir kez sahne tozunu yuttun mu bir daha o sahneyi terkedemezsin, içine işler,sahnede ölmek istersin diye...İşte mesleğimiz de böyle bence. Bir kez o adliye kapısından içeri girdinizse artık kolay kolay çıkamıyorsunuz. Üstelik bundan tuhaf bir tat da alıyorsunuz. Sanırım acı çekmeyi, hırpalanmayı seviyoruz. Her şeye rağmen bu düşüncenizden vazgeçeceğinizi düşünüyorum ve hep koruyorum umudumu her şeyin düzeleceğine dair... |
08-05-2010, 05:36 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
08-05-2010, 15:37 | #5 |
|
Aslında aynı düşünceler ben de sahibim ancak bir farkla ben sadece serbest avukatlığı bıraktım bundan sonra ebediyyen maaşlı avukat olarak çalışacağım bence meslekte kalite ülkemiz Atatürkün nutkunda belirttiği gibi muasır milletler seviyesine ulaştığımızda bu meslek de ebediyyen kurtulur sorun aslında tamamen ekonomik tamamen .......................................Zengin devlet zengin halk ve zengin avukatlar sorunun çözümü bu kadar basit
|
08-05-2010, 15:53 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence belirttiğiniz hususlar aslında avukatlık mesleğinin yaşattıklarından ziyade, ülkemizin bizlere yaşattığı sorunlar. Toplum olarak cinnet geçirme noktalarına doğru sürükleniyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin... Elbette ki bizim meslekteki sorunlar da çok yıpratıcı. Bir anket yapsalar eminim işi iyi olan olmayan hemen tüm avukatlar, meslekten soğuduğunu söyler. Mesleği bıraktığınızda tv açmayacak, gazete okumayacak, sokaklara çıkmayacaksanız avukatlığı bırakın derim ama maalesef avukatlığı bıraksanız da bu iç karartıcı olaylar -duyarlı olan-sizi asla bırakmayacaktır. Bu itibarla bence avukatlığı bırakmak yerine dört elle mesleğe sarılın. Bu halkın sağlıklı düşünen ve duyarlı olan avukatlara, aydınlara çok ama çok ihtiyacı var. |
08-05-2010, 17:54 | #7 |
|
Ben diğer meslektaşlara göre tam ters şeyler söyleyeceğim size: Başka bir iş yapma olanağınız varsa hiç beklemeyin.
Çünkü; - Öğrenciyken dünyayı siz kurtaracakmışsınız gibi geliyor insana, - Avukatlık stajında ve mesleğin ilk yıllarında hukuk düzenini siz düzeltecekmişsiniz gibi, - Sonra bakıyorsunuz ki sizin çabanıza rağmen değişen birşey yok ve siz aslında çok güçsüzsünüz, tek başınasınız, ne yapsanız boş... - Ve kurtulmak istiyorsunuz ama artık çok geç oluyor: Başka bir iş gelmiyor elinizden, aldığınız davalar omuzunuzda yük, başka bir ülkeye göçmek için de çok yaşlısınız, çoluk çocuk (ya da başka nedenler) vesaire... Ne kadar çabuk farkına varırsanız o kadar iyi. Mengene boynunuzu sıkmadan önce kurtulun derim. Mümkünse "insansız" bir iş seçin kendinize... Mümkünse bir başka ülkede doğsun çocuğunuz... Kolay değil ama yine de kolay gelsin... |
10-05-2010, 11:59 | #8 |
|
Akıntıya kürek çekip şu kısacık ömrümüzü sonu gelmez savaşlar, yorgunluklar, kırgınlıklar, yaralar-bereler ve hüzünlerle dolduruyoruz. Zaman akıyor, dünya değişiyor, insanlar değişiyor, değerler değişiyor. Bakışlar değişiyor, gülümsemeler azalıyor, mutsuzlaşıyorum/mutsuzlaşıyoruz. Hayatı (hem kendimizinkini hem de başkalarınınkini) zorlaştırmak için olanca gayretimizi göstermekten çekinmiyoruz. Delinin birinin "attığı" taşı çıkarmak için bir kuyunun etrafına toplanmış akıllılar gibi inanmak zorunda olduğumuzu hissettiğimiz bir oyunu oynuyoruz... Meslek de bu oyunun bir parçası, oynamak istemiyorsanız ben de bırakın derim...
Hayatımın ve yaptıklarımın anahtar cümlesi: Bilmek bazen güzel, bazen de çıldırtıcı! (Bir kaç gün önce yazacaktım ama vazgeçmiştim. Cesaretlendirdiği için Cengiz Bey'e teşekkür ederim.) |
10-05-2010, 12:28 | #9 |
|
- sayın erdem, mesajınızı okurken çok etkilenim nedenderseniz sizin gibi saygın avukatlar sanırım çok hırpalanıyor,sizin gbi saygın mesletalarıız ihtycımz var lütfen güçlü olun ve adh sabrlı olun..gelecekte bu konuları kökünden çözecek fikirleri üretmeli ve hayata geçirerek mücadele etmeliyiz
|
10-05-2010, 12:40 | #10 |
|
aynen
Özgür ve Cengiz Bey'e ayrı ayrı katılırım. Yalan sözlere hiç gerek yok, iyiye gitmiyor gitmez...götürmezler....başka bir iş mümkünse durmayın, kalmasın gözünüz.
Yüreklendirmekse, yüreklendirmek! |
10-05-2010, 14:31 | #11 |
|
Ülkemizde insanlar mutluluğun tanımını dahi bilmiyorlar.. Avukat da mutsuz, marangoz da bakkal da öğrenci de mutsuz. Mutsuzluklarının kesiştiği yer ise bir ömür çırpınıp istediklerini elde edememesi gibi duruyor.. Bu istekler maddi manevi beklentiler olarak düşünülmeli.. Allah vatandaşlara sabır versin.
|
10-05-2010, 16:49 | #12 |
|
Öncelikle duyarlık gösteren tüm meslektaşlara teşekkür ederim. Bazen bırakıp gitmek ister insan ama yapamaz, ben yapabileceğimden emin olduğum bir anda düştüğüm ruh halini yazdım. Mesajıma yanıt veren her meslektaşım o kadar doğru şeyler söylüyor ki.
Sayın Av. Mehmet Saim Dikici, televizyon açmamak, gazete okumamak kaydıyla belki huzur bulabileceğimi yazmış. Evet aslında sorun tam da bu, kaçabilecek yer de yok. Ama sanki akıntıya karşı kürek çeksem de dalgalar alabora etmiş ve her şey faydasız kalmış gibi hissediyorum. Adaleti ararken, aslında elimizi uzatsak dokunabileceğimiz bir noktada olduğunu görürken ona ulaşamamak çok da acı. Sayın Av. Cengiz Aladağ'ın dediği gibi insansız bir iş yapmak lazım. O kadar kararlı ve mutsuzdum ki yazıyı yazdığım anda. Sonra burada paylaşmaya karar verdim. Sanırım bilinçaltım birilerinin bir şeyler söyleyip beni caydırmasını istedi ve yazdıklarımı paylaştım, başka açıklama bulamıyorum. Bırakmak istiyorum, ama üniversite, staj, avukatlık döneminde geçen yıllar var. Acı tatlı anılar var. Geçen hafta öyle kararlıydım ki, bugünse kafam karışık. |
10-05-2010, 22:11 | #13 |
|
Caymak zorunda değilsiniz, ama meslekten vazgeçmeniz için de neden göremiyorum
Bu ülkede yaşamanın zorlukları... Yıllar içinde öğreniyorsunuz. İnsansız meslek önermesi getirilmiş. İnsansız meslek mi var? Vazgeçmeyin çalışmaktan, başarısızlık geldiğinde yılmayın, biraz gerileyin, dinlenin ve sonra; sonra daha çok çalışın. Avukatlık inatçılıktır Saygılarımla... |
17-05-2010, 15:13 | #14 |
|
çocuk: benim babam doktor, senin baban ne iş yapıyor bakalım?!..
kız: babam doktor.. Annem hem doktor, hem aşçı, hem kuaför, hem bekçi, hem mühendis, hem itfaiyeci, hem .........., hem pastacı, hem dondurmacı, hem ayakkabı bağlayıcısı....... (reklamdan alıntıdır.) Benim annem/babam hem avukat, hem sosyolog,hem psikolog,hem pc tamircisi, hem program yazılımcısı,hem sekreter,hem ofis boy,hem katip,hem hakim,hem savcı,hem bilirkişi, hem arkadaş,hem,hem,hem................... o kadar uzuyor ki hemler sonra bizler de kim olduğumuzu unutuyoruz bu mesleğin içinde .Etik değelerimiz, meslek kurallarımız,vicdanımız, yasalar ve beklentiler arasında sıkışıp kalıyoruz.Ben de Cengiz Bey ve Özgür Bey gibi düşünenlerdenim . |
17-05-2010, 22:39 | #15 |
|
Sayın Av.Eerdem.
Duygularınıza katılıyorum zaman zaman yeis içinde karamsar bir zaman diliminde git gel yaşıyoruz.Çeyrek asır süren İÜ.talebelik yıllarımda çektiğim maddi ve manevi zorlukları 2000 yılından bu yana fiilen yapmakta olduğum ser.avukatlıkta tatmin edecek maddi kazanımlar elde etmememe rağmen lehime biten her davada unutmaktayım. Bu gün için mesleğimizin ve meslektaşlarımızın karşılaştığı zorlukların müsebbibi maalesef nerdeyse her vilayete ve hatta fırsat bulsalar her kazaya bir Hukuk fak.açma zihniyeti taşıyan basiretsiz siyasilerdir.(1973 te fakülteye girdiğimde iü 800 Ank.Hk ve İzmir Huk 300 kontenjanlı idi)..dert edilecek çok mesele var ,icralarda .kalemlerde.duruşmalarda,resmi dairelerde müvekkilllerde halkın bakış açısında..ne yazıkki toplum yozlaşma içinde ve tamamen nasıl ve nereden olduğuna bakılmayan maddi kazanç peşinde,tüm değerlerin parasal ,siyasal veya çevre ve şöhret ölçüleri ile ölçüldüğü bir türkiyedeyiz.Genede bu toplumda kazanmasamda aranmasamda ben bir AVUKAT'ım bunungururu yetiyor.. Saygılarımla |
18-05-2010, 00:05 | #16 |
|
Yıl 2000. Aylardan Eylül. Ben yine avukatım. Yahoo Hukuk Grubunda genç bir mesaj görmüşüm. Kardeşime umut vermişim. Aynı umudu size de vermek isterdim. Ama artık umut vermek içimden gelmiyor. Şaka yapacak halimiz kalmadı. Saygılarımla --- In hukuk@egroups.com, enarslan@u... wrote: > Merhaba, ben gruba yeni katıldım.Aynı zamanda da 2 > haftalık çiçeği burnunda stajer avukatım.Hemde onca uykusuz gece, stres dolu > sınav donemleri, 20 bardaklık sade nescafeli gunlerden sonra... > Mezun olduğumu öğrendiğim gün ben ve gökyüzü bir butun olmus > bembeyaz bulutlarla dolaşıyorum. Tabi yere inmem sert ve hızlı > oldu.Tek yapmak istediğim olan avukatlık mesleğinin icine girince gercekten > bu iniş canınızı yakıyor. Biliyorum içinizden diyorsunuz ki > 'SEN DAHA NE GÖRDÜN KÜ ' ama inanın gördüklerim yetti. > Umutlarım bir bir hayal kırıklığına dönüşüyor. Şu an acaba ilerde aç > kalırmıyım diye düşünüyorum. Sizden tek isteğim birazcık umut... Re: BENİM HALA UMUDUM VAR DİYENLERE Sevgili Kardeşim, Ülkemizde açlıktan ölüm oranı yok denecek kadar düşük... Ben meslek yaşamımı bu istatistik bilgiye dayanarak sürdürdüm. Ve yaşayarak doğruluğunu kanıtladım. Endişelenme... Her şey geçicidir. Açlık duygusunun yirmi dakikada geçtiğini benim gibi deneyimli avukatlar bilirler. Açlıktan korkma... Müvekkile ait parayı harcamaktan kork. Yazıhane kiralayanından kork. Telefonun kesilmesinden kork. Asıl öldürücü olan tehlikeler bunlardır. Gülümse... Şu anda kimse seni parasızlığın için kınamaz; mesleğe yeni başlamanın mazereti seni korur. Yıllar geçtikçe gülümsemede deneyim kazanıp, acı acı gülümseme ustalığına erişeceksin. Özellikle kayınvaliden bacanağından övgü ile söz ederken..... ''Hayallerim kırıldı'' diye üzülme. Yeni hayaller kur. Avukatlar ''bu alemde, hayal ettiği müddetçe yaşar.'' İstediğin olacak: İstediğin umudu bütün meslektaşların verebilir. Hepsi hala umut beslemektedir. Hem de fazlasıyla... Sakın pişman olma. Diğer meslekler avukatlıktan farklı sayılmaz. Başarılar dilerim, sevgili kardeşim... Bir Dost |
18-05-2010, 08:08 | #17 |
|
Sayın Av.EErdem, yakın zamanda mesleği bırakmayı düşündüm.
Henüz tam olarak bu duygunun içinden çıkmış da değilim. Ama yazınız ve verilen cevaplar bana da ışık tuttu. Önce size ve cevaplayan üyelere ben de çok teşekkür ederim. Ben bu düşünce süremde gördüm ki mesleği bıraksam bile meslek beni, bilenler beni bırakmayacak, ayrıca ben de hayatın bu üzen bizi yoran yönlerini düşünmeyi bırakamayacağım. Halen karar vermiş değilim ve hızlı davranmamanızı önermek istiyorum, hem size hem kendime. |
18-05-2010, 22:22 | #18 |
|
zaten pek çoğunuzun gözünde deli bozuk bir adamım,
ama şunu da kabul edin ki adamın iyisi biraz deli olurmuş, bu dersi ben pahalı aldım size bedava veriyorum bambaşka bir sır vereceğim size ama gecenin bu vakti lütfen fazla hırpalamayın beni astrolaji evet burçlar evler falan filan eğer içine fazla girerseniz ayvayı yemekle kalmazsınız ayvayı yutmuş olursunuz ki felaket efendim, benim bir akrabam var uzun mücadele ve yoksulluk yıllarından sonra reklam sektöründe iyi bir isim yaptı, evinde oturup çiziyor parazını alıyor yavaş yavaş uluslararası isim de yapmaya başladı, tv de seyrettiğiniz reklamların %40 civarında emeği var. bu şahıs sıkıntılı yıllarında astroloji ile ilgilenip kafayı buna takıyor. şimdi bu işin piri, piri dersem bir iki ciddi yazarı okuyor ve bazı planlarını ona göre yapıyor. plan basit merkür geri giderken işe başlama, büyük karar verme, mümkünse hiç kontrat yapma, geçen ay, yani 14 mayıstan önceki bir ay boyunca merkür geri gitti, bu dönemin özelliklerini gözetip, bu bir aylık süre başlamadan alabildiğince iş alıp bitirdi, süreç başladığıda, yani geri hareket başladığında ise hanımına döndü, ben anamın evine istirahate gidiyorum dedi, cep telefonunu kapattı, bir ay dişini sıktı, o dönem bende dikkat ettim, tabi onun kadar yapamıyorum. ama dikkat ettim, 14 mayısta geri hareket bitti ve merkür düz hareketine döndü, 14ünden bu yana onun işleri iyi, bana sorarsanız şükür bir aylık boşluktan ve içtihat yutmaktan sonra biri iki iş aldım, ilginçtir, çevremde görüştüğüm meslektaşlarım bir aydır yatıyorduk, son günler işler azıldı diyor yani etki onlar üzerindede gerçekleşmiş, ben bu kadar ayrıntı bahsetmiyorum. ama, bir de böyle bakın, umut hep olmak zorundadır. ve hep vardır. bu mesleğin dibe vurmasına ramak kalmış, dibe vuran bir insan, köpek, kedi, her şey dibe vurur ve yukarı çıkar bu mesleğe de böyle olacak, saygılar sevgiler |
18-05-2010, 22:25 | #19 |
|
bu akrabamla ilgili şunu da anlatmama izin verin
bir boşanma işi aldım, vekalete baktım, hanım müvekkil koç burcu, yükselenini sordum yengeç dedi, akrabama sordum, ben olsam almazdım, allah kurtarsın dedi o müvekkilim sayesinde anamdan emdiğim burnumdan geldi, ben kurtulduğumda dava devam ediyordu, allahım kocasını da kurtar diye dua ettim. |
11-08-2010, 01:43 | #20 |
|
Meslekte henüz başlarda olmama rağmen her zaman kendime şu soruyu soruyorum "acaba kaç yaşına kadar avukatlık yapacağım?". Açıkçası avukatlık mesleğinin gerçek anlamda insan ömrünü tüketen bir mahiyet taşıdığını düşünüyorum. Belki geçmiş yıllarda daha saygın daha yapılası nitelikteydi, bilemiyorum. Ancak benim bugün gözlemlediğim kadarıyla insanın ruhsal durumuna ciddi manada zarar veren bir uğraş. Eminim bir çok avukat farkında olmadan ruhsal hastalık edinmiş durumdalar, birçoğunda değişik türde obsesyonlar mevcut. Çoğu mutlu değil ve dönen çarkın içinde öylesine bırakmışlar kendilerini. Belki abarttığımı düşüneceksiniz ama eminim adliyeye gittiğinizde, oturup bir köşede meslektaşlarınızı bir müddet gözlemlerseniz bana hak vereceksiniz. Hepsi bir yerden bir yere koşturuyor, kalemlerde iş yaptırabilmek için yırtınıyor, herkese dert anlatmaya çalışıyor... Öte yandan avukatların kendileri de mesleği çekilmez hale getiriyor. Hemen hemen her avukatta var olan yüksek ego, fazlaca bilmişlik, üstten bakan tavırlar ve bazen de ukalalık insanın bazen sabrını taşırıyor. Kısacası, tamamen benim kişisel fikrim olmakla birlikte avukatlık mesleğini seçmek yıllarca sürecek bir sinir harbini seçmek anlamını taşıyor. Ömrünü avukatlık yaparak geçirecek bir insanı bence oldukça stresli, sıkıntılı bir hayat bekliyor. Açıkçası şartlar müsaitse ve avukatlık mesleğinden fazlasıyla bezilmişse bırakmak bir çözüm gibi gözüküyor bana. Tabi ki bu çözüm sadece imkanı olanlar için...
|
13-08-2010, 15:28 | #21 |
|
Mesleğimi çok seviyorum, dünyanın en keyifli işi gibi geliyor. Bin kez doğsam, bin kez avukat olarak ölmek isterim.
Ancak, mesleğini bu kadar seven ve zevk alan biri olarak bende bazan bırakmak istiyorum, anlık bir duygu, geçici olmsuzluklar buna sebep oluyor... Dün bir savcı ile tartıştım Karşıyaka'da kendisine de dedim; sizin gibileri görünce mesleğimi bırakmak istiyorum, sonra düşünüyorum, birkaç hadise yüzünden değer mi...? işime karışan yok, nerde kaldın diye soran yok, insanlar saygı gösteriyor sanki, sevdiklerini de düşünüyorum... Param varsa durmadan geziyorum, yoksa arkadaşlarla bedava sohbet, o da olmazsa kitap okuyorum, makarna yapıyorum, meslek okumayı alıştırıyor, insan kazandırıyor... Mesleği bırakmayı düşünenler, bırakmamak için ne gibi sebepler var onlar üzerinde yoğunlaşmalı... Kolay Gelsin... |
16-08-2010, 13:12 | #22 |
|
ben başladığımdan beri bırakmak istiyorum. 6 yıl oldu. ths ye üye olalı 5 yıl.
mesleği bırakmak istememin tek nedeni manevi tatminsizlik. mutlu değilim bu işi yaparken. para kazanabilmek için mecburen çalışıyorum. başka ne iş yapabilirim bilmiyorum. bıraksam özleyeceğimi de biliyorum. "sahne tozu yutmak" örneği benim için de geçerli. ama sanatçılar mutlu oldukları için böyle söylerler. öğretmenler yorulsalar da çocukları severler. ben bu işi sevmiyorum.. artık daha çok sevmiyorum |
17-08-2010, 16:46 | #23 |
|
Zor Bİr Meslekteyİz.
Düşüncelerinizi okuyup ta hak vermemek elde değil. Avukatlık mesleğimizin sadece para tarafını görüp , " ne güzel para kazanıyosunuz derdiniz nedir yahu.." diyenler (genel de avukat dışında ki her gruptur bunlar ) hepimizi deli ediyor . ancak sadece bu gereksiz konuşanlar ile konuşmuş olmak için konuşan diğer meslek gruplarında ki kişiler bizi mesleğimizden soğutamamalılar. Ben dünyaya 2 . defa gelsem tekrar avukat olurmuyum? sanmam , ancak şu an da avukatlık yaptığım için memnunum. Bizi mesleğimizden soğutmaya çalışanlar diğer meslektaşlarımız olur sa işimiz işte o zaman çok zor dur arkadaşlar.Para kazanma hırsı ve doyumsuzluk Mesleki dayanışmamızın önüne geçmemeli.
|
17-08-2010, 23:20 | #24 |
|
"İyilerin tembelliği kötülerin hakimiyetini hazırlar." demiş Mevlana.
Kötüler bozmak ve yıkmak için ne kadar mücadele ediyorsa iyiler yapmak ve düzeltmek için daha çok mücadele etmeli diye düşünüyorum. Sayın EErdem'e nacizane tavsiyem mücadelesine devam etmesi yönünde. Belki bu yığınla sorunu düzeltemeyebiliriz fakat Nemrut'un ateşine su taşıyan karınca gibi bu uğurda şerefli bir ölümle ödüllendirilebiliriz. |
18-08-2010, 13:18 | #25 |
|
Şahsen çeşitli sebeplerden dolayı 40 yaşımdan sonra avukatlığı bırakmayı düşünüyorum. Ancak asla ve hiçbir zaman avukatlık yaptığım için pişman değilim ve olacağımı da sanmıyorum. Çünkü avukatlık, özgürlük hissini duyabildiğiniz bir meslektir.(mutlak özgürlükten bahsetmiyorum, mevcutlar içersinde kabul edilebilen mutlak özgürlüğün yanında özgürlük kırıntısı gibi kalan özgürlükten bahsediyorum) Her ne kadar kazın ayağı öyle değil yaklaşımının hakim olduğu bir anlayış var olsa da bence birçok konuda avukatın elinde tercih imkanı genişçe yer almaktadır. Şuanda bu konu başlığıyla mesleği bırakmak gibi bir konunun tartışılması bile avukatlığın sahip olduğu özgürlük kırıntılarından kaynaklanmaktadır, diye düşünmekteyim.
Mesleği bırakmak için de mesleğe başlamak için de geç olduğu gibi bir düşünceyi de kabul etmiyorum. Neticede her insan bilinçli, örtülü bilinçli veya yönlendirmeli bir şekilde tercih yapar ve tercihlerinin getirdiklerini yaşar, bu nedenle zamanla çok ilgili olduğunu düşünmüyorum ama merkürün etkisi bence de dikkate alınmalıdır. Hem işe farklı bir boyutta renk katacaktır. Esenlik. |
20-08-2010, 13:52 | #26 |
|
Çevremde avukatlığı bırakıp başka meslek seçen insanlar oldu. Hepsi daha önceleri avukat olduğunu öyle bir gururla vurguluyorlar ki anlatamam...İronik bir durum...
|
22-09-2010, 23:55 | #27 |
|
başka iş yapan ve başarısız olan meslektaşlarımız var...üstelik çoğu da asıl işi olan avukatlıkta başarılı..bence biz bu işi yapmaya devam edelim dostlar..hem çok saygılı dosts meslektaşlarımız hala olduğu gibi,tanımaktan memnun olduğumuz müvekkillerimiz de var.Gelin bardağın dolu tarafını daha da doldurmakta ısrar edelim.bir de başka uğraşılarımız olmalı.bu uğraşılar bizi biraz daha rahatlatabilir.Saygılar..
|
07-12-2010, 09:45 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
Özleyeceğim ama yapmalıyım, gitmeliyim demekteyim artık. Severek hizmet verdim bu işte, ama ilk tercihi reddedilen bir gencin ikinci tercihi olarak, hep ilkine özlemle geçti zaman. Manevi tatminsizlik birçok meslektaş tarafından ifade edilen sebeplere de bağlıydı tabii, ama kendim için özel bir sebep de ilk tercihi yapamamanın verdiği kendine karşı sorumluluktu. Şimdi ise hem ayrılacak olduğum hem gidecek olduğum yere karşı sorumlulukla birlikte yürümesi gerekiyor. Evet ben her seferinde ama olmaz ki dedim, artık diyemeyeceğim gün geldi demek. |
07-12-2010, 09:51 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Hacettepe Üniversitesi Elektronik Mühendisliği'ni kazanmıştım 1982'de. Hukuk okumak için 3. sınıfta bıraktım. Şimdi yine genç olsam, bir gün bile durmaz, avukatlığı bırakırdım. |
07-12-2010, 12:21 | #30 |
|
"Nefret etsem de çok seviyorum." gibi bir şey bu.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
borçlu şirketi kadük bırakma | Av. Tevrat DURAN | Meslektaşların Soruları | 2 | 16-09-2009 11:33 |
yargıtay bozma sonrası müracata bırakma. | avukat1980 | Meslektaşların Soruları | 7 | 26-05-2009 14:19 |
itirazı konusuz bırakma | meteora | Meslektaşların Soruları | 1 | 09-07-2008 11:00 |
atiye bırakma | avukat tuba ünal | Meslektaşların Soruları | 1 | 09-05-2007 13:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |