Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Takip Edilen Ortaklığın Giderilmesi Davasında Azil Halinde Talep Edilecek Vek. Üct.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-12-2008, 16:13   #1
ebrus

 
Varsayılan Takip Edilen Ortaklığın Giderilmesi Davasında Azil Halinde Talep Edilecek Vek. Üct.

Sevgili meslektaşlarım,
Takip ettiğim bir ortaklığın giderilmesi davası sırasında azledilmem sonrasında açmış olduğum vekalete ücretine ilişkin davada müvekkillden talep edilecek vekalet ücretinin davaya konu gayrimenkullerin keşifle belirlenen değeri üzerinden % 10 ile %20 arasında tespit edilmesi gerektiğine ilişkin bir karar elde ettim. Nitekim mahkeme vekalet ücretimi gayrimenkullerin keşifle belirlenen değerlerinin %20 si olarak belirledi ve davam kabul edildi. Sanırım 2 yıl kadar önce açtığım forumda yardımcı olamk isteyen meslektaşlarım ile bu konuyu tartıştık ve müvekkilden talep edilecek vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenen maktu vekalet ücreti olduğunda ısrar ettiler. Hepsine tekrar teşekkürler. Ancak ben ortaklığın giderilmesi davasının değeri para ile ölçülebilen bir dava olduğu ve müvekkilden talep edilecek olan vekalet ücretinin de dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği konusunda ısrar ettim ve sayın mahkemece davam kabul edildi. Yine aynı vekalet ücreti dosyasında azledilmeden önce takip edip sonuçlandırmış olduğum 'İştirak Halinde Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Çevrilmesi ' davası içinde de gayrimenkullerin dava değeri üzerinden bir vekalet ücreti belirlendi. Sayın mahkemenin bu kararı Yargıtay 13. Hukuk Dairesince onandı ve karar düzeltmeye de gidilmediği için kesinleşti. Siz sevgili meslektaşlarımla faydası olacağına inandığım için paylaşmak istedim. İhtiyacı olan meslektaşlarıma yerel mahkeme ile Yargıtay kararını verebilirim. Saygılarımla.
Old 29-12-2008, 22:58   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ebrus
Sevgili meslektaşlarım,
Takip ettiğim bir ortaklığın giderilmesi davası sırasında azledilmem sonrasında açmış olduğum vekalete ücretine ilişkin davada müvekkillden talep edilecek vekalet ücretinin davaya konu gayrimenkullerin keşifle belirlenen değeri üzerinden % 10 ile %20 arasında tespit edilmesi gerektiğine ilişkin bir karar elde ettim. Nitekim mahkeme vekalet ücretimi gayrimenkullerin keşifle belirlenen değerlerinin %20 si olarak belirledi ve davam kabul edildi. Sanırım 2 yıl kadar önce açtığım forumda yardımcı olamk isteyen meslektaşlarım ile bu konuyu tartıştık ve müvekkilden talep edilecek vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenen maktu vekalet ücreti olduğunda ısrar ettiler. Hepsine tekrar teşekkürler. Ancak ben ortaklığın giderilmesi davasının değeri para ile ölçülebilen bir dava olduğu ve müvekkilden talep edilecek olan vekalet ücretinin de dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği konusunda ısrar ettim ve sayın mahkemece davam kabul edildi. Yine aynı vekalet ücreti dosyasında azledilmeden önce takip edip sonuçlandırmış olduğum 'İştirak Halinde Mülkiyetin Müşterek Mülkiyete Çevrilmesi ' davası içinde de gayrimenkullerin dava değeri üzerinden bir vekalet ücreti belirlendi. Sayın mahkemenin bu kararı Yargıtay 13. Hukuk Dairesince onandı ve karar düzeltmeye de gidilmediği için kesinleşti. Siz sevgili meslektaşlarımla faydası olacağına inandığım için paylaşmak istedim. İhtiyacı olan meslektaşlarıma yerel mahkeme ile Yargıtay kararını verebilirim. Saygılarımla.

Kararı buraya ekleyebilirseniz seviniriz. Teşekkürler, saygılar.
Old 30-12-2008, 19:40   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Bence de ilginç ve inanılması zor bir karar. Buraya aktarırsanız seviniriz.
Old 30-12-2008, 21:33   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Örnek bir karar. Merakla bekliyoruz.

Saygılarımla.
Old 08-01-2009, 20:48   #6
ebrus

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/5679
KARAR NO : 2008/11903 YARGITAY KARARI

MAHKEMESİ : Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2008
NUMARASI : 2005/345 - 2008/59
DAVACI : Ebru Şahin vekili avukat Şahin Karabulut
DAVALI : Akile Tonbak vekili avukat Oğuz Nazlım

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılan nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, ksımen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Oğuz Nazlım ile davacı Ebru Şahin vekili avukat Şahin Karabulut'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalı dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan ve nedenleri bildirilmiş olmayan bozma isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 605,68 YTL kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 550,00 YTL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 16.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye
A.E.Baççıoğlu F.E. Kabasakal H.Kara R. Ünal
Old 08-01-2009, 20:55   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Yargıtayın onama kararını ne yapalım sayın meslektaşım? Biz mahkeme kararını merak ediyoruz. Yerel mahkeme kararınının kısmen kabul-kısmen red yönünde olduğu anlaşılıyor sadece.
Old 08-01-2009, 21:16   #8
ebrus

 
Varsayılan

T.C.
KADIKÖY
4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO :2005/345
KARAR NO :2008/59
HAKİM :Yüksel Aygün 24493
KATİP :Bayram Muhtaroğlu 1375
DAVACI : Ebru Şahin
VEKİLİ :Av. Şahin Karabulut
DAVALI :Akile Tonbak
VEKİLİ :Av. Oğuz Nazlım
DAVA : Vekalet Ücretinden Doğan İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 13.12.2005
KARAR TARİHİ :28.02.2008

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkemenin yapılan açık yargılaması sonucunda
Davacı vekili mahkemeye verdiği dilekçesinde davacı asilin avukat olup davalı Akil'in avukatlığını üstlendiğini, davalının Muğla ilinde pek çok taşınmazla ilgili davalar açtığı gibi murislerinden intikal eden menkul ve gayrimenkullerle ilgili hukuki işlemlerde yürüttüğünü, 5 yıllık süreç içerisinde pek çok dava ve işlem yapılmasına karşın davalı tarafından kararlaştırılan 25.000.00 YTL ücreti vekaletin ödenmediğini buna karşın davalının 15.08.2008 tarihinde Muğla 2. Noterliğinden gönderdiği iki ayrı azilname ile davacıyı vekillikten azlettiği bunun üzerine davalıya ücret ödenmesine ilişkin ihtarname gönderildiği ancak red cevabı verildiği, davalı hakkında Kadıköy 5. İcra Müdürlüğünün 2005/13730 E. sayılı dosyasında takip yaptığını davalının takibe kötüniyetle itiraz ettiğini itirazın iptaline takiin devamına % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yazılı cevabında davayı kabul etmediklerini takip talebinde belirtilen borcun sebebi ile bu davada elirtilen borç sebebinin farklı olduğunu dava dilekçesinde elirtilen davalardan bazılarının devir ve intikal işlemlerinin zamanaşımına uğradığını 5 yılı dolduran davalar olduğunu davacının avukatlık ücreti isteğinin Avukatlık Kanununun 164. maddesine göre fahiş olduğunu azlin haklı nedenlerinin bulunduğunu davacının tüm muameleleri bizzat yürüttüğünü izah etmesine karşın muamelenin mirasçılar eliyle yürütüldüğünü, intikal işlemi için gerekli olan masraf ve giderlerin yine Muğla'daki mirasçılar tarafından karşılandığını davanın gereksiz yere uzamasına neden olduğunu ve dosya masraflarının verildiği halde mazeret gönderilerek avukatın duruşmalara girmediğini, Muğla'da bulunan bir kısım akrabaları ve ortak dostları arayarak davalı hakkında hakaretlerde bulunduğunu redde karar verilmesini savunmuştur.
Dava İİK.67. maddesine dayalı itirazın iptali istemi olup Kadıköy 5. İcra Müdürlüğünün 2005/13730 E. sayılı dosyasında davacının 25.000,00 YTL asıl alacak için takip yaptığı ödeme emrinin 08.11.2005 gününde davalıya tebliğ edildiği davalının süresinde vekil marifetiyle borcun tamamına, sebeplerine itiraz olunduğu süresinde bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava haksız azil sebebiyle ücreti vekalet ücreti isteminden ibaret olup, avukatlık kanununun 174. maddesi ve keza 164/4. maddeleri hükümleri çerçevesinde konunun incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.

ESAS NO:2005/345
KARAR NO:2008/59

Tarafların listesini verdiği deliller toplanmış, davacının takip talebine dayanak yaptığı dosyaların fotokopileri klasör halinde bu dosya ekine temin edilmiştir.
Davalının davacıya çekmiş bulunduğu Muğla 2. Noterliğinin 15.08.2005 tarih 5463 yevmiye numaralı ihtarnamesi celbolunmuş, içeriğine göre 'gördüğü lüzum üzerine' davacıyı vekillikten azlettiği anlaşılmıştır. Yine aynı noterlikten dava dışı Seçkin Tombak'ın da aynı tarihli ve 5462 yevmiye numaralı azilnamesi ile azlettiği anlaşılmıştır.
Davalı azlin haklı olduğunu ve bu hususun tanıkla ispat edeceğini bildirmiş olmakla tarafların listesini verdiği tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tanığı İrem Şahin, 5 yıldır görülen davalarda davalı tarafın herhangi bir ücret ödemediğini belirtirken davalının tanıkları Reyhan Nurlu, Nedim Koçak ve Şükriye Çetin, davacı avukata istenen ücretin götürüldüğünü davacı avukatın istediği kadar masrafın olmayacağını da sonradan davacının öğrendiğini ve istenen masraflar karşısında azledildiğini bildirmişler tanık Şükriye Çetin, bizzat masrafları kendisinin yaptığını kendisinin işleri ve masrafı yapamayacak duruma gelince davalı kardeşinin yeni bir avukat seçtiğini davacının kendilerine hakaret içeren telefonlar ettiğini bildirmiştir.
Dosya bilirkişiye tevdii olunmuş, 25.10.2007 tarihli ilk ve 22.01.2008 tarihli ek raporlar temin edilmiştir.
Davacının takip talebine konu ettiği davalara göre ücreti vekalet alacağının 16.599,00 YTL olduğu mütalaa edilmiş davalı tarafın itirazı üzerine alına ek raporda tutarın 14.957,04 YTL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Toplanan tüm delillere göre :
Davalı takip talebine esas dosyaların dışında davanın konusunun farklı olduğu ve bir kısım intikal muameleler yönünden zamanaşımının gerçekleştiği savunulmuş ise de B.K. 126. maddesi gereğince davanın 5 yıllık zamanaşımına tabii olduğu azilnamenin tebliğ tarihi ile davanın açıldığı tarih karşısında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davalı azlin haklı olduğunu savunmuş olup çektiği azilnamede bu konuda bir iddianın var olmadığı görülmüştür.
Davalı savunmasını tanık beyanlarına dayandırmış ise de Avukatların masraflarının müvekkilden karşılanacağının Avukatlık Kanununun 173/3. maddesinde yer aldığı avukatın masraf istemesinin tabi olduğu ve masraf istediğinden ötürü azlin haklı sayılamayacağı istediği masrafların ödendiğine ilişkin makbuz ve belge sunulmadığı bu konudaki soyut tanık beyanlarına itibar olunamayacağı anlaşıldığından azilnamenin haksız olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı izale-i Şüyuu davalarının Avukatlık Yasasının 164/4. maddesini kapsamında olmadığını nitekim mahkemesinden tarifeye göre verilen ücreti vekaletin maktu bulunduğunu ve satış bedeli üzerinden hesap edildiğini ileri sürmüş ise de, Avukatlık Kanununun 174. maddesine göre haksız azil halinde ücretin tamamının ödeneceğinin belirtildiği bir sözleşme bulunmaması durumunda da aynı yasanın 164/4. maddesine göre hesaplama yapılmak gerektiği ve davanın iş sahibi lehine sonuçlanmış gibi kabul edilerek müddeabihin değerinin % 10 ile 20 arasında bir miktar olarak belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu madde hükmünden izale-i Şüyuu davaları hariç tutulmamış aksine madde metninde 'müddeabihin değeri' ölçüsü yer almış olduğundan Muğla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/344 E. sayılı dosyası yönünden yapılan itiraz kabul edilmemiştir.
Davalı taraf ayrıca intifa hakkı sahibi Habibe Tombak yönünden Muğla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/596 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali - tescil davasında intifa hakkının değerlendirmeye esas alınarak gayrimenkullerin kıymetinin buna göre belirlenmesi yönündeki savunması bilirkişice kabul edilmiş, buna göre ek raporda intifa değeri bu davada görülen gayrimenkullerin kıymetinden indirilmiştir. Her ne kadar davalı vekili 27.02.2007 günlü dilekçesi ile indirilen miktara itiraz edip, Vergi Uusl Kanunu dışında Tapu Kadastro Müdürlüğü internet sitesinden temin ettiği uygulama rehberini de dayanak alarak yeniden intifa hakkı değerinin hesaplanması gerektiğini ileri sürmüş ise de temel olan Vergi Usul Kanununun 296. maddesi gereğince yapılan hesabın yerinde ve yeterli olduğu anlaşılmış istemin kısmen kabulü ile 14.957,04 YTL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, iş yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı isteğinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2005/13730 sayılı dosyasında

1- Davanın kısmen kabulü ile,
Asıl alacağın 14.957,04 YTL olarak tespiti ile bu rakam üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına.
2- Asıl alacağa takip tarihinden itibaren (31.10.2005) tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
3- Davacının inkar tazminatı isteğinin reddine, fazlanın reddine. Alınması gereken 807,68 YTL harçtan peşin alınan 212,50 YTL harcın mahsubu ile bakiye 595,18 YTL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Davacı vekili yararına karar tarihindeki tarife gereğince hesapklanan 1.794,84 YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Red edilen bölüm üzerinden davalı vekili yararına karar tarihindeki tarife gereğince hesaplanan 1.205,16 YTL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacının yaptığı 225,70 YTL harç, 175,00 YTL bilirkişi ücreti, 10,50 YTL tebligat gideri olmak üzere toplam 411,20 YTL masraftan davanın red ve kabul durumuna göre hesaplanan 230,27 YTL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Davalının yapmış bulunduğu 152,00 YTL tanık ve talimat giderlerinin davanın red ve kabul durumuna göre hesaplanan 67,00 YTL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan masrafın davalı üzerinde tutulmasına
dair taraf vekillerinin yüzlerinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28.02.2008




K.1375 Hakim 24493
Old 08-01-2009, 23:40   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Kararda konumuzla ilgili kısım şurasıdır:

Alıntı:
Davalı izale-i Şüyuu davalarının Avukatlık Yasasının 164/4. maddesini kapsamında olmadığını nitekim mahkemesinden tarifeye göre verilen ücreti vekaletin maktu bulunduğunu ve satış bedeli üzerinden hesap edildiğini ileri sürmüş ise de, Avukatlık Kanununun 174. maddesine göre haksız azil halinde ücretin tamamının ödeneceğinin belirtildiği bir sözleşme bulunmaması durumunda da aynı yasanın 164/4. maddesine göre hesaplama yapılmak gerektiği ve davanın iş sahibi lehine sonuçlanmış gibi kabul edilerek müddeabihin değerinin % 10 ile 20 arasında bir miktar olarak belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu madde hükmünden izale-i Şüyuu davaları hariç tutulmamış aksine madde metninde 'müddeabihin değeri' ölçüsü yer almış olduğundan Muğla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/344 E. sayılı dosyası yönünden yapılan itiraz kabul edilmemiştir.

Bana biraz zorlama bir hüküm gibi geldi ancak Yargıtay'ca onanması da ilginç. Sanırım mahkemenin kararı bu konuda bir ilk.
Old 09-01-2009, 00:12   #10
ebrus

 
Varsayılan

Evet bu karar benim de bildiğim üzere bir ilk. Bu davaya hazırlanırken bu konuda çok araştırma yaptım ancak hiçbir karar bulamadım. Zorlama bir karar olduğunu size düşündürenin ne olduğunu bilemiyorum. Ancak tüm dosya içeriğini görmeden bunun zorlama bir karar olduğunu söylemeniz bence biraz şaşırtıcı. Zorlama olmadığına şuradan inanıyorum vekalet ücretlerine ilişkin davalarda ücretler tespit edilirken iki tür vekalet ücreti olduğu dikkate alınmıyor. Yani burada söz konusu olan aradaki vekalet ilişkisi sebebiyle vekilin müvekkilden talep edeceği sözleşmesel vekalet ücretidir. Bu ücret müvekkilden talep edilriken nedense sürekli olarak karşı taraf vekalet ücreti ile karıştırılmaktadır. Ancak size ne kadar mantıklı geliyor yıllarca süren bir izale-i Şüyuu davasında vekalet ücretini alamadan azledinel bir avukata 400-YTL vekalet ücretinin uygun görülmesi ve buna hükmedilmesi. sadaka gibi. Buyrun siz takdir edin.!! Zorlama olup olmadığına bir de bu bakış açısıyla bakarak karar vermelisiniz. Saygılarımla..
Old 05-09-2009, 23:54   #12
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Yerel Mahkemenin kararında "davaya konu taşınmazın değeri" kavramına açıklık getirilmesi gerek. Dava konusu olan tüm taşınmaz mı yoksa vekili azleden eski müvekkilin taşınmazdaki payı mı? Azlin haksız olması nedeniyle hükmedilen vekalet ücreti. ortaklığın giderilmesi davasındaki taşınmazın tamamı üzerinden mi yoksa eski müvekkil olan davalının payının değeri üzerinden mi hesaplandı?

Bu husus kararda net değil ve bu yönüyle karar biraz zorlama gibi geliyor.Ama gerekçesi de fena değil...
Old 06-09-2009, 00:13   #13
ebrus

 
Varsayılan

Karar zorlama olssydı emin olun 13. Hukuk Dairesi o kararı hiç acımadan bozardı. Nitekim 13. Hukuk Dairesinin vekalet ücreti alacaklarına ilişkin kararlarına bakın büyük çoğunluğu alacaklı aleyhine bozma yönündedir. Vekalet ücreti alacağının temel mantığını düşündüğünüzde son derece haklı ve hukuk mantığı oturmuş bir karar olduğunu göreceksiniz. Sorunuza da cevap azleden davacının dava konusu taşınmazdaki payı üzerinden hesaplandı. Ancak mesele taşınmazın tüm değeri üzerinden yada davacı payı üzerinden hesaplanması değil mesele maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğidir. Siz yıllarca takip ettiğiniz bir Ortaklığın giderilmesi davasında 400-500-TL'lik maktu vekalet ücretine hükmedilmesini adil bulur muydunuz Saygılarımla.
Old 06-09-2009, 00:17   #14
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Açıklamanız yerinde oldu.Bu durumda -yukarıda belirttiğim üzere-gerekçe gayet yerinde. Maktu vekalet ücreti olmaması gerektiği konusunda katılıyorum.
Old 06-09-2009, 01:04   #15
ebrus

 
Varsayılan

Çok sevdiğim meslektaşlarıma biraz olsun faydam olduysa ne mutlu bana sayın Fatih Saygılarımla.
Old 03-11-2009, 14:50   #16
av.fatasoyyılmaz

 
Varsayılan

ebrucum konu eski ama ben yeni gördüm. başarın için tebrikler. dersini iyi çalışmışsın...))))))
Old 03-01-2010, 19:45   #17
ebrus

 
Varsayılan

Fadimeciğim teşekkür ederim canım umarım işine yarar
Old 07-01-2012, 16:21   #21
Av.Ufuk

 
Varsayılan

Konuyu bu başlık altında inceleme fırsatım oldu. hem siteye hem de konuyu paylaşan arkadaşa teşekkürler.Barolar birliğinin tarifesi bu durumda Avukatlık kanunu 164.maddeyle çelişiyor.Mahkeme tarifeyi değil kanunu esas almış.Barolar Birliğince hazırlanan Tarifede izalei şuyu davalarının basit bir dava olarak görülmesi ilginç.Tarifede tarafların tümü anlaşmış da sanki sadece iş takibini avukata bırakmışlar gibi görülmüş.Halbuki taraflar anlaşamadığı için hatta çoğu zaman ortak taşınmazdan bazı hissedarların istifade etmesi engellendiği için davalar çekişmeli geçiyor.Sonuçta en güzeli başta bu konuyu konuşup sözleşme yapmak galiba.Mesleğin itibarını korumak için sözleşme gerekli gibi görünüyor.Bu durumda da %10 u müvekkil kabul edecek midir.Bu konuda tecrübesi olanlar tecrübesini ve fikrini paylaşabilir mi.
Old 08-01-2012, 21:24   #22
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/5679
Karar: 2008/11903
Karar Tarihi: 16.10.2008


İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - HAKSIZ AZİL SEBEBİYLE ÜCRETİ VEKALET İSTEMİ - ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASINDA AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİ BULUNMAMASI HALİ - AVUKATLIK ÜCRETİNİN TESPİTİ - ZAMANAŞIMI - HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ

ÖZET: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan ve nedenleri bildirilmiş olmayan bozma isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.

(2004 S. K. m. 67) (818 S. K. m. 126) (1136 S. K. m. 164, 173, 174) (213 S. K. m. 296)

Dava: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılan nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Oğuz Nazlım ile davacı Ebru Şahin vekili avukat Şahin Karabulut'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalı dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre yerinde bulunmayan ve nedenleri bildirilmiş olmayan bozma isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 605,68 YTL kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 550,00 YTL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 16.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ NEDENİYLE YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.


T.C.
KADIKÖY
4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO :2005/345
KARAR NO :2008/59
KARAR TARİHİ :28.02.2008

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkemenin yapılan açık yargılaması sonucunda;

Davacı vekili mahkemeye verdiği dilekçesinde davacı asilin avukat olup davalı Akil'in avukatlığını üstlendiğini, davalının Muğla ilinde pek çok taşınmazla ilgili davalar açtığı gibi murislerinden intikal eden menkul ve gayrimenkullerle ilgili hukuki işlemlerde yürüttüğünü, 5 yıllık süreç içerisinde pek çok dava ve işlem yapılmasına karşın davalı tarafından kararlaştırılan 25.000.00 YTL ücreti vekaletin ödenmediğini buna karşın davalının 15.08.2008 tarihinde Muğla 2. Noterliğinden gönderdiği iki ayrı azilname ile davacıyı vekillikten azlettiği bunun üzerine davalıya ücret ödenmesine ilişkin ihtarname gönderildiği ancak red cevabı verildiği, davalı hakkında Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2005/13730 E. sayılı dosyasında takip yaptığını davalının takibe kötüniyetle itiraz ettiğini itirazın iptaline takibin devamına % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili yazılı cevabında davayı kabul etmediklerini takip talebinde belirtilen borcun sebebi ile bu davada belirtilen borç sebebinin farklı olduğunu dava dilekçesinde belirtilen davalardan bazılarının devir ve intikal işlemlerinin zamanaşımına uğradığını 5 yılı dolduran davalar olduğunu davacının avukatlık ücreti isteğinin Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesine göre fahiş olduğunu azlin haklı nedenlerinin bulunduğunu davacının tüm muameleleri bizzat yürüttüğünü izah etmesine karşın muamelenin mirasçılar eliyle yürütüldüğünü, intikal işlemi için gerekli olan masraf ve giderlerin yine Muğla'daki mirasçılar tarafından karşılandığını davanın gereksiz yere uzamasına neden olduğunu ve dosya masraflarının verildiği halde mazeret gönderilerek avukatın duruşmalara girmediğini, Muğla'da bulunan bir kısım akrabaları ve ortak dostları arayarak davalı hakkında hakaretlerde bulunduğunu redde karar verilmesini savunmuştur.

Dava İİK.67. maddesine dayalı itirazın iptali istemi olup Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2005/13730 E. sayılı dosyasında davacının 25.000,00 YTL asıl alacak için takip yaptığı ödeme emrinin 08.11.2005 gününde davalıya tebliğ edildiği davalının süresinde vekil marifetiyle borcun tamamına, sebeplerine itiraz olunduğu süresinde bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava haksız azil sebebiyle ücreti vekalet ücreti isteminden ibaret olup, Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi ve keza 164/4. maddeleri hükümleri çerçevesinde konunun incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Tarafların listesini verdiği deliller toplanmış, davacının takip talebine dayanak yaptığı dosyaların fotokopileri klasör halinde bu dosya ekine temin edilmiştir.

Davalının davacıya çekmiş bulunduğu Muğla 2. Noterliği'nin 15.08.2005 tarih 5463 yevmiye numaralı ihtarnamesi celbolunmuş, içeriğine göre <gördüğü lüzum üzerine> davacıyı vekillikten azlettiği anlaşılmıştır. Yine aynı noterlikten dava dışı Seçkin Tombak'ın da aynı tarihli ve 5462 yevmiye numaralı azilnamesi ile azlettiği anlaşılmıştır.

Davalı azlin haklı olduğunu ve bu hususun tanıkla ispat edeceğini bildirmiş olmakla tarafların listesini verdiği tanıklar dinlenmiştir.

Davacı tanığı İrem Şahin, 5 yıldır görülen davalarda davalı tarafın herhangi bir ücret ödemediğini belirtirken davalının tanıkları Reyhan Nurlu, Nedim Koçak ve Şükriye Çetin, davacı avukata istenen ücretin götürüldüğünü davacı avukatın istediği kadar masrafın olmayacağını da sonradan davacının öğrendiğini ve istenen masraflar karşısında azledildiğini bildirmişler tanık Şükriye Çetin, bizzat masrafları kendisinin yaptığını kendisinin işleri ve masrafı yapamayacak duruma gelince davalı kardeşinin yeni bir avukat seçtiğini davacının kendilerine hakaret içeren telefonlar ettiğini bildirmiştir.

Dosya bilirkişiye tevdii olunmuş, 25.10.2007 tarihli ilk ve 22.01.2008 tarihli ek raporlar temin edilmiştir.

Davacının takip talebine konu ettiği davalara göre ücreti vekalet alacağının 16.599,00 YTL olduğu mütalaa edilmiş davalı tarafın itirazı üzerine alınan ek raporda tutarın 14.957,04 YTL olarak hesaplandığı görülmüştür.

Toplanan tüm delillere göre:

Davalı takip talebine esas dosyaların dışında davanın konusunun farklı olduğu ve bir kısım intikal muameleler yönünden zamanaşımının gerçekleştiği savunulmuş ise de B.K. 126. maddesi gereğince davanın 5 yıllık zamanaşımına tabii olduğu azilnamenin tebliğ tarihi ile davanın açıldığı tarih karşısında zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.

Davalı azlin haklı olduğunu savunmuş olup çektiği azilnamede bu konuda bir iddianın var olmadığı görülmüştür.

Davalı savunmasını tanık beyanlarına dayandırmış ise de Avukatların masraflarının müvekkilden karşılanacağının Avukatlık Kanunu'nun 173/3. maddesinde yer aldığı avukatın masraf istemesinin tabi olduğu ve masraf istediğinden ötürü azlin haklı sayılamayacağı istediği masrafların ödendiğine ilişkin makbuz ve belge sunulmadığı bu konudaki soyut tanık beyanlarına itibar olunamayacağı anlaşıldığından azilnamenin haksız olduğu sonucuna varılmıştır.

Davalı izale-i şüyuu davalarının Avukatlık Yasası'nın 164/4. maddesini kapsamında olmadığını nitekim mahkemesinden tarifeye göre verilen ücreti vekaletin maktu bulunduğunu ve satış bedeli üzerinden hesap edildiğini ileri sürmüş ise de, Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesine göre haksız azil halinde ücretin tamamının ödeneceğinin belirtildiği bir sözleşme bulunmaması durumunda da aynı yasanın 164/4. maddesine göre hesaplama yapılmak gerektiği ve davanın iş sahibi lehine sonuçlanmış gibi kabul edilerek müddeabihin değerinin % 10 ile 20 arasında bir miktar olarak belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu madde hükmünden izale-i şüyuu davaları hariç tutulmamış aksine madde metninde <müddeabihin değeri> ölçüsü yer almış olduğundan Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2005/344 E. sayılı dosyası yönünden yapılan itiraz kabul edilmemiştir.

Davalı taraf ayrıca intifa hakkı sahibi Habibe Tombak yönünden Muğla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/596 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali - tescil davasında intifa hakkının değerlendirmeye esas alınarak gayrimenkullerin kıymetinin buna göre belirlenmesi yönündeki savunması bilirkişice kabul edilmiş, buna göre ek raporda intifa değeri bu davada görülen gayrimenkullerin kıymetinden indirilmiştir. Her ne kadar davalı vekili 27.02.2007 günlü dilekçesi ile indirilen miktara itiraz edip, Vergi Usul Kanunu dışında Tapu Kadastro Müdürlüğü internet sitesinden temin ettiği uygulama rehberini de dayanak alarak yeniden intifa hakkı değerinin hesaplanması gerektiğini ileri sürmüş ise de temel olan Vergi Usul Kanunu'nun 296. maddesi gereğince yapılan hesabın yerinde ve yeterli olduğu anlaşılmış istemin kısmen kabulü ile 14.957,04 YTL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, iş yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı isteğinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü'nün 2005/13730 sayılı dosyasında

1- Davanın kısmen kabulü ile,

Asıl alacağın 14.957,04 YTL olarak tespiti ile bu rakam üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına.

2- Asıl alacağa takip tarihinden itibaren (31.10.2005) tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,

3- Davacının inkar tazminatı isteğinin reddine, fazlanın reddine,

Alınması gereken 807,68 YTL harçtan peşin alınan 212,50 YTL harcın mahsubu ile bakiye 595,18 YTL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

4- Davacı vekili yararına karar tarihindeki tarife gereğince hesaplanan 1.794,84 YTL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5- Red edilen bölüm üzerinden davalı vekili yararına karar tarihindeki tarife gereğince hesaplanan 1.205,16 YTL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6- Davacının yaptığı 225,70 YTL harç, 175,00 YTL bilirkişi ücreti, 10,50 YTL tebligat gideri olmak üzere toplam 411,20 YTL masraftan davanın red ve kabul durumuna göre hesaplanan 230,27 YTL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,

7- Davalının yapmış bulunduğu 152,00 YTL tanık ve talimat giderlerinin davanın red ve kabul durumuna göre hesaplanan 67,00 YTL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan masrafın davalı üzerinde tutulmasına dair taraf vekillerinin yüzlerinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28.02.2008 (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-04-2012, 17:33   #23
janveljan

 
Dikkat

2001 ve 2004 Değişikliklerinden önce Avukatlık Kanunu’nun 163/son maddesi “Ücret sözleşmesi yapılmamış olan hallerde asgari ücret tarifesi uygulanır.” Şeklindeydi.Kanun’un topu attığı Tarifede de bilindiği üzere Ortaklığın giderilmesi davaları için maktu ücret kararlaştırıllmıştır.

Değişikliklerden sonra 163/son tamamen kaldırılmış 164/4 getirilmiştir.Buna göre ortaklığın giderilmesi davaları da dahil vekil ile iş sahibi arasında ücret sözleşmesi yoksa ya da geçersiz ise konusu para olan yada para ile ölçülebilen dava ve işlerde mahkemece % 10-20 nisbi ücret uygulanacaktır.(Bundan böyle sadece konusu para olmayan yada para ile ölçülemeyen dava ve işlerde Tarifeye yollama yapılmıştır)

Bu konuyu başlatan değerli meslektaşım Av. Ebru hanımın aldığı karara gösterilen inanamama yönündeki tepkinin nedeni, sanırım kanundaki değişiklikten yeterince haberdar olmamaktır.
Önceki dönem de belleğimize ortaklığın giderilmesi davalarında sözleşme yoksa maktu ücret uygulanır şeklindeki kural yerleştiğinden bu makulmüş gibi geliyordu.

Oysa yıllarca sürebilen, duruşmalar ,keşifler yapılan, avukatın sorumluluk altına girdiği bu davaların avukatın emeği anlamında diğer davalardan pek bir farkı olmadığını ,bu davalarda İş sahibi vekil arasında vekalet ilişkisinde 500-600 TL maktu ücret tayininin pek adil ve kabul edilebilir bir durum olmadığını kanun değişikliği ile bu durumun düzeltilmesinin isabetli olduğunu düşünüyorum

Not (Karşı tarafa yargılama gideri olarak yüklenen yasal ücret maktu olarak tarife gereğince hükmedilmeye devam etmektedir)

Konuyu açıklayan 13. Dairenin bir kararı aşağıdadır.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/2355
K. 2008/8036
T. 9.6.2008

• AVUKATLIK ÜCRETİ ( Doğan Uyuşmazlıklara Sözleşmelerin Kurulduğu Tarihte Yürürlükte Bulunan Avukatlık Kanunu Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği )

• ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL KARARI ( Avukatlık Kanununa Eklenen Geçici Md. 21'in İptal Edildiği - Avukatlık Ücretinden Doğan Uyuşmazlıklara Sözleşmelerin Kurulduğu Tarihte Yürürlükte Bulunan Avukatlık Kanunu Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği )

1136/m.163,164,Geç.21

ÖZET : Avukatlık Kanununa 5043 Sayılı Kanun ile eklenen geçici. 21. Madde Anayasa Mahkemesi'nin 08.02.2008 tarihli kararıyla iptal edildiğinden; avukatlık ücretinden doğan uyuşmazlıklara sözleşmelerin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıdan 19.02.1997 tarihinde aldığı vekalet ile davalının izale-i şüyu davası ile satış dosyasında avukatlığını yaptığını, davalı payına düşen taşınmazın satış değerinin % 10'nun vekalet ücreti olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının ücretin ödemediğini ve yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacıya sadece tapu iptal ve tescil davası açması için vekalet verdiğini, ücret konusunda yapılmış bir analaşmanın bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 2.057 YTL. vekalet ücreti üzerinden itirazın iptaline, fazla isteğin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı avukatın davalıdan aldığı 19.02.1997 tarihli vekalet ile davalı aleyhine açılan ortaklığın, giderilmesi davasında 27.02.1997 tarihli celse ile duruşmaya katıldığı ve satış dosyasında avukatlığını yaptığı, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığından Avukatlık Kanununun 13.01.2004 tarihinde değişen 164/4. maddesine göre, avukatın emeğine göre satış dosyasında davalı payına düşen tutar üzerinden %10 oranında vekalet ücretini hak ettiği kabul edilerek karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi 08.02.2008 tarihinde, Avukatlık Kanununa 13.01.2004 tarihinde 5043 Sayılı Kanun ile eklenen geçici 21. Maddeyi iptal ettiğinden, avukatlık ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sözleşmelerin kurulduğu tarihte yürürlükte olan Avukatlık Kanunu'nun hükümlerinin uygulanması gerekir. Somut olayda, taraflar arasındaki vekalet ilişkisi 19.02.1997 tarihinde kurulduğuna göre, bu sözleşme tarihinde yürürlükte olan 4667 Sayılı Kanunla değişiklikten önceki 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 163/son maddesi gereği, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığından, izale-i şüyu davasında davacı avukatın hizmet verdi tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, davacı avukatın hak ettiği ücretin belirlenmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan 1.bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine. 2. Bent gereğince temyiz edilen kararın davalı yararına BOZLUMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yukarıda alıntıladığım içtihadı dikkatime sunan değerli meslektaşım Av.Ufuk Bozoğlu'na teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Old 19-10-2012, 11:01   #24
Avukatrecep

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlar, izalei şuyuu davasında davalı vekili bir arkadaş müvekkiline veklet ücreti sözleşmesi imzalatıyor . Müvekkili satış aşamasına geçmeden dava bitince azilname çekiyor. Avukat arkadaş ta gayrimenkul değerlerinin müvekkillerinin hissesine düşen miktarın % 25i kadar vekalet ücreti istemli dava açıyor. Bu miktar da 15.000+15.000 = 30.000 TL . İzalei şuyu davasında davalı vekilinin bu ücreti istemesi, yukarıdaki karar doğrultusunda normal midir sizce. Yorumlarsanız sevinirim.
Old 20-10-2012, 21:43   #25
avukatneşe

 
Varsayılan

çok faydalı kararlar eklemişsiniz,herkese teşekkürler...
Old 14-06-2013, 10:07   #26
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan İzale-i Şuyu Davası sebebiyle avukatlık ücret sözleşmesi - Yargıtay Kararı

Merhaba,

İzale-i Şuyu davası sebebiyle yapılan avukatlık ücret sözleşmesinde, ücretin MİRAS HİSSESİNİN %10'u (veya farklı bir yüzde) şeklinde kararlaştırılmasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi olur mu? Bu tür davalarda avukatlık ücretinin sözleşmede % olarak belirlenmesinin geçersiz olduğuna dair Yargıtay kararı olduğu söylendi. Bu yönde elinde karar bulunan meslektaş varsa ve konuya ekleyebilirse memnun olurum.

Saygılar

Av. Kamer Akgül
Old 12-12-2014, 23:11   #27
İzzet Hamle

 
Önemli

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2010/13-571

K. 2010/550

T. 3.11.2010

• ALACAK VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Davacı Avukatın Davalı Tarafından Haksız Olarak Azledildiği - Taraflar Arasında Vekalet Ücretine Dair Bir Sözleşme Bulunmadığı/Avukatın Vekalet Ücretinin Tamamına Hak Kazandığı )

• HAKSIZ AZİL ( Taraflar Arasında Vekalet Ücretine Dair Bir Sözleşme Bulunmadığı - Avukatın Vekalet Ücretinin Tamamına Hak Kazandığı )

• VEKALET ÜCRETİ ( İcra Dairesinde Yapılan Takip Konusunun Para İle Değerlendirilmesi Karşısında Davacı Avukatın Haksız Azil Nedeniyle Hak Ettiği Avukatlık Ücretinin Tarifenin Üçüncü Kısmı Dikkate Alınarak Nispi Olarak Belirlenmesi Gerektiği )

1136/m.174

ÖZET : Dava, avukatın müvekkil tarafından vekaletten haksız olarak azli nedenine dayalı alacak ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı avukatın davalı tarafından haksız olarak azledildiği konusunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmadığından, taraflar arasında vekalet ücretine dair bir sözleşme bulunmadığı hususu da gözetilerek davacı avukatın 1136 Sayılı Kanunun 174. maddesi uyarınca vekalet ücretinin tamamına hak kazandığı açıktır.

Davalı tarafından verilen vekalet ve görevlendirmenin kapsamı, maktu vekalet ücretini gerektiren ve tarifede açıkça sayılmış olan ihtiyati haciz; ihtiyati tedbir; delillerin tespiti; icranın geri bırakılması; ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi, ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler veya ortaklığın giderilmesi ve taksim davasına ilişkin de değildir. Belirtilen sebeplerle icra dairesinde yapılan takip konusunun para ile değerlendirilmesi karşısında davacı avukatın haksız azil sebebiyle hak ettiği avukatlık ücretinin tarifenin üçüncü kısmı dikkate alınarak; daha açık ifade ile nispi olarak belirlenmesi gerekmektedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "alacak ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.10.2008 gün ve 2007/452 E., 2008/321 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı asil ve davalı vekili istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17.6.2009 gün ve 2009/1541 E., 2009/8334 K. sayılı ilamı ile;

( ... Davacı, davalı tarafından Ankara 38. Noterliği'nin 5.1.2007 tarih ve 245 yevmiye sayılı vekaletname ile Ankara .... İcra Müdürlüğü'nün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağından dolayı üzerine haciz konulan Ankara-Çankaya 4. Bölge-Büyükesat imarın 2895 ada ve ... parselde kayıtlı olan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemlerini yapmak üzere görevlendirildiğini, bir vekil olarak görevini büyük bir titizlikle yaptığını, ancak davalının satış işlemleri bittikten sonra hiçbir haklı sebep yokken sırf vekalet ücretini ödememek için kendisini azlettiğini ve vekalet ücretini de ödemediğini belirterek, haksız azil sebebiyle 5.000 YTL. manevi tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.082 YTL. vekalet ücretinin tahsiline, 22.10.2008 havale tarihli ıslah dilekçesi azil tarihi olan 7.9.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının görevini iddia ettiği gibi titizlikle yapmadığını, kısa sürede işlemi tamamlayacağını belirttiği halde işi sürüncemede bırakarak satış işlemlerini uzattığını, satış ile ilgili işlemleri yaptığını, ilk satış gününü bildirdiğini, ancak satış yerinde davacının bulunmadığını, ihalenin satış ilanında ada parsel numarasını yanlış yazılması sonucu iptal edildiğini, davacının bu durumu takip etmediğini, ihalenin uzamasına sebep olduğunu, ihale işlemlerinin yeniden yapıldığını, zararına sebep olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, manevi tazminat isteminin reddine, alacak talebi ile ilgili davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-)Davacı, 6. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağından dolayı üzerine haciz konulan Ankara-Çankaya 4. Bölge - Büyükesat imarın 2895 ada ve 11 parselde kayıtlı olan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemlerini yapmak üzere davalıyı vekili olarak temsil etmiş, 4.9.2007 tarihinde de satışın yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece karara esas bilirkişi raporunda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin üçüncü kısmına göre toplam 24.047,72 YTL ücreti vekalet hesaplanmıştır. Taraflar arasında ücreti vekalet sözleşmesi bulunmadığından ve davacı avukatın yaptığı işin niteliği gereği AAÜT'nin ikinci kısım birinci bölüm gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, avukatın müvekkil tarafından vekaletten haksız olarak azli nedenine dayalı alacak ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı avukat, davalı tarafından 5.1.2007 tarihli vekaletname ile Ankara 6. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağının takibi ile görevlendirildiğini, anılan takip dosyası sebebiyle üzerine haciz konulan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemleri sonunda davalı müvekkile, alacağına mahsuben teminatsız ihale edilmesi ve davalı tarafından satın alınması ile takibin sona erdiğini, bir vekil olarak verilen vekalet görevini büyük bir titizlikle yaptığını, ancak davalının satış işlemleri bittikten sonra hiçbir haklı sebep yokken kendisini azlettiği ve vekalet ücretini ödemediğini belirterek, haksız azil sebebiyle manevi tazminat ile vekalet ücretinin tahsilini istemiştir.

Davalı, davacı avukatın üzerine haciz konulan taşınmazın satış işlemlerini sürüncemede bırakarak işi uzattığını, ilk ihalenin satış ilanında ada parsel numarasının yanlış yazılması sonucu iptal edildiğini, davacının bu durumu takip etmediği için ihalenin uzamasına sebep olduğunu, ihale işlemlerinin yeniden yapıldığını, ilk ihale için gerekmemesine rağmen davacı avukatın kendisini bu konuda bilgilendirmemesi sebebiyle teminatı karşılayabilmek amacıyla borç aldığı için zararı olduğunu, kendisine bildirilmesine rağmen her iki ihale gününde de satış yerinde bulunmadığından davacıdan satış sırasında hukuki yardım alamadığını, davacı avukatın görevini iddia ettiği gibi titizlikle yapmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Yerel mahkemece davacı avukatın manevi tazminat talebinin reddine, alacak talebinin ise bilirkişi raporu uyarınca kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Dairenin yukarda yazılı bozma kararı üzerine; mahkemece, davacı avukata verilen vekaletnamenin genel vekaletname olduğu, gayrimenkul satışına ilişkin olarak verilmediği, senet alacağından kaynaklanan takip dosyasını yürüttüğü ve işlemlerin ortaklığın giderilmesi talebi ile ilgisi olmadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize her iki taraf da getirmektedir. Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre Özel Daire ile yerel mahkeme arasında davacının azlinin haksız olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının haksız azil sebebiyle hak ettiği ücretin vekaletnamenin ve yapılan işin kapsamına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin hangi kısmına göre hesaplanacağı, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki, vekalet sözleşmesi karşılıklı güvene dayalıdır. 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 396/1. maddesine göre, müvekkilin vekilini azletmesi veya vekilin vekillikten istifa etmesi her zaman caizdir. Bu hükme göre; vekalet sözleşmesi, her iki tarafça da, belirli bir sebep gösterilmesine gerek olmaksızın, tek taraflı bir irade beyanıyla her zaman ortadan kaldırılabilir. Söz konusu irade beyanı, karşı tarafa ulaşmakla, geleceğe yönelik olarak hükümlerini hemen doğurur. Hizmet sözleşmesinden farklı olarak, vekalet sözleşmesinde bu hakkın kullanılması, haklı bir nedene dayanmak zorunda olmadığı gibi bir süreyle sınırlı da değildir. Borçlar Kanunu'nun azil veya istifa konusundaki bir irade bildirimine bağladığı tek sonuç, azil veya istifanın münasip olmayan bir zamanda gerçekleşmiş olması halinde, diğer tarafın bundan dolayı uğradığı zararı tazmin yükümlülüğüdür.

Öte yandan 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 174. maddesi, davaya vekalette azil veya istifaya, bunların haklı nedenlere dayalı olup olmamasına göre değişen, farklı sonuçlar bağlamaktadır. Anılan madde uyarınca üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. 1136 Sayılı Kanunun 174. maddesine göre avukat haklı bir sebeple azledildiği takdirde ücrete hak kazanamaz ise de haksız azil halinde; anılan madde uyarınca avukatlık ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Haksız azledilen vekilin avukatlık ücreti, ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin tamamıdır. Ücret sözleşmesi yapılmamış veya yapılmış olmasına rağmen sözleşme veya ücrete ilişkin hükmü hukuken geçersiz ise Avukatlık yasasının 163 /son maddesi hükmünce Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak ücretin ödenmesi gerekir.

Yeri gelmişken Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre vekalet ücretinin ne şekilde belirlendiği hususunun da açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

Yargılama gideri olan vekalet ücreti H.U.M.K.nun 423. ve Avukatlık Kanununun 169. maddelerine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre hesaplanır. Bu ücretin belirlenmesinde avukatın emeği, çabası, işin önemi ve niteliği göz önünde tutulur.

Bilindiği üzere dava ve icra takibini hangi aşamada olursa olsun kabul eden avukat vekalet ücretinin tamamına hak kazanır.

Avukatlık yasasının 163 /son maddesi delaletiyle tarife hükümleri gereğince hesaplanacak ücret, avukat ile takip edilen dava ve icra taleplerinde, avukatın bu dava ile takiplere hangi tarihte katıldığına bakılmaksızın dava ve takip tarihlerinde yürürlükte olan tarifeye göre dava ve takibin konusu esas alınarak ayrı ayrı hesaplanır.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesine göre hukuki yardımların konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hallerde avukatlık ücreti, tarifenin üçüncü kısmına göre, diğer bir ifade ile hukuki yardımın para ile değerlendirilebilen konusuna göre nispi olarak belirlenir.

Öte yandan, hukuki yardımın konusu para ile değerlendirilemiyorsa avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne göre, diğer bir ifade ile maktu olarak belirlenir. Kaldı ki, yargı yerlerinde, icra ve iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olsa veya para ile değerlendirilebilse bile maktu ücrete bağlı işler tarifenin ikinci kısım birinci bölümünde ayrıca belirtilmiştir. Bunlar, görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşuluyla ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi işleri; ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler ile ortaklığın giderilmesi ve taksim davalarıdır. Sayılan bu hallerde avukatlık ücreti yine maktu olarak belirlenecektir.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

Davacı avukatın davalı tarafından haksız olarak azledildiği konusunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmadığından, taraflar arasında vekalet ücretine dair bir sözleşme bulunmadığı hususu da gözetilerek davacı avukatın 1136 Sayılı Kanunun 174. maddesi uyarınca vekalet ücretinin tamamına hak kazandığı açıktır.

Öte yandan davalı tarafından davacı avukata verilen vekaletname genel vekaletname olup; icra takip dosyasındaki işlemleri yürütmek üzere görevlendirilmiş, bu amaçla takip konusu senet alacağı sebebiyle üzerine haciz konulan taşınmazın yine davalıya satışı sağlanmış, diğer bir ifade ile davacı avukat icra dairesindeki hukuki yardım görevini yerine getirmiştir.

Davalı tarafından verilen vekalet ve görevlendirmenin kapsamı, maktu vekalet ücretini gerektiren ve tarifede açıkça sayılmış olan ihtiyati haciz; ihtiyati tedbir; delillerin tespiti; icranın geri bırakılması; ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi, ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler veya ortaklığın giderilmesi ve taksim davasına ilişkin de değildir.

Belirtilen sebeplerle icra dairesinde yapılan takip konusunun para ile değerlendirilmesi karşısında davacı avukatın haksız azil sebebiyle hak ettiği avukatlık ücretinin tarifenin üçüncü kısmı dikkate alınarak; daha açık ifade ile nispi olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında yerel mahkemenin avukatlık ücretinin nispi olarak belirlenmesi yönündeki direnme kararı isabetli bulunmaktadır.

Ne var ki, Özel Dairece takdir edilen vekalet ücreti miktarına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, bu inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme uygun bulunduğundan takdir edilen vekalet ücretinin miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 3.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 26-01-2015, 18:19   #28
tnakres

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1993/13-26

K. 1993/95

T. 3.3.1993

• AVUKATLIK ÜCRETİNİN MAKTU ÜCRETİ GÖSTERME ZORUNLULUĞU

• AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNİN UYGULANMASI KOŞULLARI

• AVUKATLIK ÜCRETİNİN BAŞARIYA GÖRE DEĞİŞMEK ÜZERE TESBİTİ

• AVUKATLIK ÜCRET SÖZLEŞMESİNİN GEÇERSİZLİĞİ

1136/m.163,164

ÖZET : Taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde ( davadaki başarıya göre değişmek ) koşuluna yer verilmediğinden, ücret sözleşmesi geçersiz olup, uyuşmazlığın, taksim ve izale-i şüyu davasının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

( Çorum Birinci Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.12.1991 gün ve 12-358 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi'nin 9.4.1992 gün ve 2418-3378 sayılı ilamı ile; ( ...Sözleşmede aynen "davalı şeyin D. % 10'u ( hissesi 25.000.000 TL.dır )" ücret olarak kararlaştırıldığından sözleşme Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin 3. fıkrası hükmüne aykırı olup geçersizdir. Bu nedenle davacı ancak davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücrete hak kesbedebilir. Mahkemece, buna göre ücret takdiri gerekirken isteğin aynen kabul edilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.

Davacı Avukatın, davalının taksim ve izale-i şüyu davasının takibini üstlendiği uyuşmazlık konusu değildir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde taksim ve izale-i şüyu davaları için maktu ücreti vekalet öngörülmüştür. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163. maddesinin 2. fıkrasında avukatlık ücretinin, avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabileceği hükme bağlandıktan sonra, aynı Kanunun 164. maddesinin 1. fıkrasında, ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gerektiği belirtilmiştir. Bu hükümlere göre, avukatlık ücreti, maktu bir miktarı göstermek üzere serbestçe kararlaştırılabilecektir. Bu durumda, dava olunan veya hüküm altına alınan şeyin değeri ile avukatlık ücreti arasında herhangi bir bağlantı kurulmamaktadır. Bu koşullar altında avukatlık ücreti belli bir miktarı kapsamak üzere serbestçe kararlaştırılabilir. Bu yönden Avukatlık Kanunu'nda özel bir sınırlandırma getirilmemiştir. Böyle bir sözleşmenin ancak genel hükümlere göre geçersizliği ileri sürülebilir veya iptali istenebilir.

Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin ikinci fıkrasında yukarıdaki serbesti kuralına;

bazı koşullar altında bir istisna getirilmiştir. Buna göre, hasılı davaya iştirak niteliğinde olmamak, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmibeşi aşmamak, üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilecektir. Burada, avukatlık ücreti ile, dava olunan veya hüküm altına alınacak şeyin değeri arasında bağlantı kurulduğunda, yasakoyucu, maktu avukatlık ücretinde olduğu gibi serbesti ilkesini benimsememiş, tarafların iradesine üç yönden sınırlandırma getirmiştir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu sınırlandırmalara uyulmadığı takdirde, avukatlık ücret sözleşmesi geçersiz olacak ve bunun yerine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uygulanacaktır.

Dava konusu olayda, taraflar arasında düzenlenen 20.2.1987 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinde işin konusu "ortaklığın giderilmesi - izale-i şüyu" olarak gösterildikten sonra, ücret kısmında "Davalı şeyin D.% 10'u ( hissesi 25.000.000..TL.dir )" denilmiştir. Bu şekilde belirtilen avukatlık ücreti, Avukatlık Kanunu'nun 163/2. ve 164/1. maddelerinde sözü edilen maktu ücret olmayıp, 164/2. maddenin kapsamına giren nisbi avukatlık ücretidir. Dava olunan şeyin belirtilen değerinin belli bir yüzdesinin aynı zamanda maktu ücreti de ifade edeceği ve bu nedenle, buradaki ücretin nisbi değil maktu ücreti gösterdiği ileri sürülerek, 164/2. maddenin kapsamı dışında kaldığı yolundaki bir görüşe katılmak mümkün değildir. Çünkü böyle bir görüş, giderek 164/2. maddenin uygulanmasını ortadan kaldırır.

Bu nedenlerle, çoğunluk tarafından, dava konusu olayda, Avukatlık Kanununun 164/2. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde, bu fıkrada öngörülen ( davadaki başarıya göre değişmek ) koşuluna yer verilmediğinden, ücret sözleşmesi geçersiz olup, uyuşmazlığın, taksim ve izale-i şüyu davasının açıldığı tarihde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

Özel Daire bozma kararma bu nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.3.1993 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZIŞI

Avukatlık Kanunu'nun avukatlık ücreti ile ilgili 163 ve 164. maddeleri hükümlerine göre; avukatlık ücreti, avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılır ve ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gereklidir. Şu kadarki, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

Olayımızdaki sözleşmede ( davalı şeyin değerinin % 10'u ) dedikten sonra hissesinin de 25.000.000 TL. olduğu belirlenmiş ve ücret bu şekilde kararlaştırılmıştır. Dava olunan tutar 25.000.000 lira olarak belirlenmiş olmakla bunun % 10'u demek suretiyle ödenecek ücrette belirlenmiş olmaktadır. Basit bir matematik hesabıyla bunun 2.500.000 lira olduğu ilk bakışta anlaşılır. Tarafların iradesi bu miktar ücrette birleşmiştir. Açıkça 2.500.000 lira denmedi diye sözleşmeyi geçersiz saymak tarafların amacına aykırı düşer. Esasen deyişler arasında sonuç itibariyle fark yoktur. Tarafların amaçladıkları maktu bir ücrettir. Avukatlık Kanunu'nun değişikliğinden önceki uygulama ile ilgili 7.4.1954 tarih, 1953/12-1945/9 sayılı Tevhidi içtihat Kararında;

"müddeabihin yüzde nisbeti de malum bir miktar olduğundan ücret mukavelenamesinde müddeabih üzerinden tayin edilecek ücrette malum ve muayyen ücret demektir" şeklindeki yorumu bu düşüncemizi güçlendirmektedir.

Kaldı ki, yüzde üzerinden ücret kararlaştırmasını salt başarı şartına bağlamak yasa koyucunun amacına da ters düşer. Kanunun 164 üncü maddesinin 1. fıkrasında kuralı koyduktan sonra 2. fıkrasındaki hükmü istisnaen başarıya göre değişme şartı ile ücretin kararlaştırılabileceği yani başarıya göre kademeli bir ücret belirlenebileceği şeklinde anlamak yasaya ve hakkaniyete uygun düşer. Yüzde olarak kararlaştırılan her ücret sözleşmesinde başarı şartını aramak gerekmez. Sayın çoğunluğun görüşüne göre bir yarıdan belli bir ücret geçerli kabul edilirken bu ücretin değişik şekilde ifadesi olan 25.000.000 liranın % 10'u dendiği için sözleşmeyi geçersiz saymak çelişki yaratır, adalet şekle feda edilmiş olur.

Bu nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Old 26-01-2015, 21:26   #29
İzzet Hamle

 
Varsayılan Yayınlanan HGK kararı eski döneme ilişkin olup yanıltıcıdır

Avukatlık üücretine ilişkin farklı dönemler için farklı uygulamalar mevcut. Doksanlı yıllarda uygulanan sistem ile şu an uygulanan sistem farklı. Bu nedenle yayınlanan eski karar yanıltıcı olabilir.
Old 20-09-2015, 00:01   #30
babacor

 
Varsayılan Ortakliğin Giderilmesi Davasinda Avukatlik Ücretinin Belirlenmesine Dair

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesine göre hukuki yardımların konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hallerde avukatlık ücreti, tarifenin üçüncü kısmına göre, diğer bir ifade ile hukuki yardımın para ile değerlendirilebilen konusuna göre nispi olarak belirlenir.
Öte yandan, hukuki yardımın konusu para ile değerlendirilemiyorsa avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne göre, diğer bir ifade ile maktu olarak belirlenir. Kaldı ki, yargı yerlerinde, icra ve iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olsa veya para ile değerlendirilebilse bile maktu ücrete bağlı işler tarifenin ikinci kısım birinci bölümünde ayrıca belirtilmiştir. Bunlar, görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşuluyla ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi işleri; ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler ile ortaklığın giderilmesi ve taksim davalarıdır. Sayılan bu hallerde avukatlık ücreti yine maktu olarak belirlenecektir.
Avukatlık Kanunun 164/4. m Uyarınca
Ancak Avukatlık Kanunu 164/4 maddesinde
Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde;
1. Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.
2. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Görüldüğü üzere 164/4'de, avukatlık ücretinin belirlenmesinde değeri para ile ölçülebilen davalarda ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir ücretin belirleneceğini; avukatlık asgari tarifesinin ise değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise yukarıdaki avukatlık asgari ücret tarifesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanun koyucu avukatlık asgari ücret tarifesi hükümlerinin, avukatlık ücretinin belirlenmesi bakımından uygulanması hususunda davanın değerinin para ile ölçülememesini ararken, değeri para ile ölçülebilen davalarda ise avukatlık asgari ücret tarifesi hükümlerinin uygulanacağını açık bir biçimde belirtmemiştir. Değeri para ile ölçülebilen davalarda avukatlık ücreti olarak, avukatlık asgari ücret tarifesi hükümlerine göre belirtilen ücrete değil, ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir ücrete takdir edilebileceği görülmektedir.
Bu noktada taraflar arasındaki vekillik ilişkisinde vekilin üstlendiği iş ve ortaklığın giderilmesi davasının niteliği bakımından değerlendirmelerde bulunmak gerekir.
Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu), bir taşınmaz maldaki ortak mülkiyet veya kullanım hakkının ortaklar arasında paylaşılması veya satılması suretiyle sona erdirilmesi anlamına gelir. Ortaklığın giderilmesi davalarının konusu topluluk mülkiyetidir. Satış isteğinin bulunup bulunmadığı da göz önünde tutulur ve eğer satış isteği yoksa, satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine gidilemeyecektir.
Ortaklığın giderilmesi davasının konusunu teşkil eden çoğu zaman bir taşınmazdır ve dava konusu mal üzerinde mülkiyet çekişmesi vardır. Satış suretiyle ortaklığın giderilmesinin talep edilmesi halinde bu davanın sonunda verilen satış kararı ile birlikte satış işlemleri başlatılarak paylar oranında satış bedeli paylaştırılacaktır. Bu durumda dava konusunun değerinin para ile ölçülebilir olduğu kabul edilmelidir.
Ancak satış isteği bulunmaksızın sadece ortaklığın giderilmesi mahkemeden talep edilirse, bu takdirde dava konusunun değerinin para ile ölçülebilir olduğu düşünülemez. Zira bu durumda ortak mülkiyet hakkı üzerindeki çekişme ortaklığın giderilmesi ile ortadan kalkar ancak satış işleminde olduğu gibi malın değerinin belirlenerek paylaşımı söz konusu olmaz.
Taraflar arasındaki olaya gelirsek, davacı, davalı vekilin vekalet ücreti alacağı iddiası ile başlattığı icra takibine itiraz etmiş ve işbu menfi tespit davasını açmıştır.
Vekalet alacağının dayanağı olan ortaklığın giderilmesi ve satış kararının verilmesi talepli dava dosyasında davalı, davacının vekili sıfatı ile yer almıştır, dava sonucunda hüküm kurularak kesinleşmiştir. Bu karar sonrası satış işlemlerinin başlatıldığına dair bir dosya veya belge bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin azil veya çekilme suretiyle sona erdiğini gösteren bir bilgi veya beyan da bulunmamaktadır.
O halde taraflar arasındaki uyuşmazlıkta avukatlık ücretinin muaccel olup olmadığı ve muaccel ise miktarının belirlenmesi bakımından, geçerli bir yazılı ücret sözleşmesi olmaması da dikkate alınarak, yasal düzenlemeler ışığında değerlendirmeler yapılabilir.
Avukatlık Kanunu
Madde 171 – (Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/83 md.) Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.
düzenlemesi yer almaktadır.
Avukatık Asgari Ücret tarifesinde ise;
MADDE 2 – (1) Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.
MADDE 5 –“ (1) Hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.” Düzenlemesi yer alır.
Avukatlık ücretinin ne zaman muaccel olduğunu düzenleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Ancak, Av.K.’nın 171/1 maddesi uyarınca avukatın işi sonuna kadar takip zorunluluğu kuralı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde yer alan, ücretin, kesin hüküm elde edinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu kuralı karşısında, avukatlık ücretinin avukat ile iş sahibi arasında aksine sözleşme yok ise, üstlenilen işin bitmesi ile muaccel olduğunun kabulü gerekir.
Davalı, davacının vekili olarak üstlenmiş olduğu işin mahiyeti icabı, ortaklığın giderilmesi ve satış kararının alınması ile satış işlemlerinin başlatılması ve sonuçlandırılması olarak iki aşamada tamamlaması gerekmektedir.
Davalı, davacı ile aralarındaki vekalet ilişkisi haksız azil ile son bulmadığına veya kendisi vekil edenden kaynaklı nedenlerden haklı olarak istifa etmediğine göre, avukatlık ücretinin tamamına hak kazanamayacağı gibi ancak satış işlemlerinin tamamlanması sonrasında alacağının muaccel olacağı kabul edilebilir.
Bununla birlikte davalının avukatlık ücreti talebinde bulunması çekilme olarak kabul edilirse, bu durumda iki aşamada tamamlaması gereken işlerden, tamamlamış olduğu ilk aşamada yani ortaklığın giderilmesi ve satış kararı alınmasında, dava konusunun değerinin para ile ölçülebilir olduğu kabul edilemeyeceğinden Av. K. 164/4. M gereği avukatlık asgari ücret tarifesinin 12. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuki yardımın konusu para ile değerlendirilemiyorsa avukatlık asgari ücreti tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümüne göre, diğer bir ifade ile maktu olarak belirlenir.
Buna göre davalının vekalet ücretinin belirlenmesi hususunda aralarında geçerli yazılı bir sözleşme olmadığı da dikkate alınırsa Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısım ikinci bölümü dikkate alınacak ve tarifede belirtilen maktu ücrete hak kazandığı kabul edilecektir.
Davalı, ortaklığın giderilmesi ve satış kararının verilmesi sonrası, ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işlerin takibini tamamladıktan sonra geçerli bir yazılı ücret sözleşmesi olmadığından ve bu aşamada yapılan hukuki yardımın değeri para ile ölçülebilir olduğundan, avukatlık ücreti olarak, avukatlık asgari ücret tarifesi hükümlerinde belirtilen ücrete değil, ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki bir ücrete takdir edilebileceği görülmektedir. Ancak ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işlerin takibini gerçekleştirmeden bu ücrete hak kazanamayacağını kabul etmek gerekir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ortaklığın giderilmesi davasında üçüncü kişi müdahalesi neticesi sebepsiz zenginleşme Av.Öznur A. Arabacı Meslektaşların Soruları 5 09-10-2015 10:25
Ortaklığın giderilmesi davasında satış süreci Koray Ö. Meslektaşların Soruları 4 11-02-2015 23:58
ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme denizyldz_84 Meslektaşların Soruları 3 21-12-2008 18:32
ortaklığın giderilmesi davasında satışın yapılması ve karar için yatırılan harç imperium Meslektaşların Soruları 2 26-09-2008 13:05
Ortaklığın giderilmesi davasında müdahale avukat1980 Meslektaşların Soruları 4 03-12-2006 19:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10156798 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.