Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Anket Sonucu: "Mahkemenin Hükmettiği Vekalet Ücretinin Talep Edilmesi Bazen Etik Dışı Olabilir" görüşüne
Katılıyorum 12 14,63%
Katılmıyorum 66 80,49%
Kararsızım 4 4,88%
Oy Verenler: 82. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 267)

Mahkemenin Hükmettiği Vekalet Ücretinin Talep Edilmesi Bazen Etik Dışı Olabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-08-2009, 11:40   #1
Admin

 
Varsayılan Mahkemenin Hükmettiği Vekalet Ücretinin Talep Edilmesi Bazen Etik Dışı Olabilir mi?

Farzedelim bir davada davalı tarafı temsilen dosyaya avukat olarak katılıyorsunuz ve Mahkeme davayı kısmen kabul ettiği için her iki taraf lehine de bir miktar vekalet ücretine hükmediyor. Ve yine farzedelim sizin müvekkilinizin ödeme gücü yok, dolayısıyla karşı taraf vekalet ücretini (+asıl alacağını) müvekkilinizden tahsil edemiyor. Bu durumda mahkemenin sizin lehinize hükmettiği vekalet ücretini karşı taraftan talep etmeniz sizce "etik dışı" kabul edilir mi? Bir diğer deyişle bir mahkeme ilamında lehinize hükmedilen yasal bir alacağı talep etmeniz, bazı durumlarda "etik dışı" veya "kabul edilemez" olabilir mi?

Tartışma konumuz bu. Bu tartışmayı gündeme getiren ise, Sabah Gazetesi (ve Kanal D'nin) 14.Ağustos.2008'de "Adaletin Bu mu Dünya" başlığı ile verdiği bir haber:
http://www.kanaldhaber.com.tr/haberd...49262&catId=32

Bu haberdeki esas unsur olan "talebin etik olma/olmama" yönü dışında bir başka yönü de bence ayrıca tartışılmalı: Haberin "Hukukçular: Yasal ama ahlak dışı" alt başlığında görüldüğü üzere, haberi düzenleyen editöre göre hukukçular bu talebin "yasal" ama "ahlak dışı" olduğu düşüncesindelermiş ve yine habere göre bazı meslektaşlarımızın bu talep için yaptıkları değerlendirmeler "ayıp", "çirkin", "insani değil", "ahlak dışı", "hukuk dışı", "Avukatın bağlı bulunduğu baroca yazılı şekilde uyarılmasını gerektirecek nitelikte" olduğu şeklinde. Bu ifadelerin Avukatlık meslek kurallarının kapsamında kabul edilebilir olup olmadığından emin olamadığım için, bu beyanların meslektaşlarımız tarafından verildiğinden de emin olamadım, zira Gazetelerin pekçok haberde bu tip aktarmaları çok sağlıklı yapmadığı bilinen bir gerçek. Bu nedenle tırnak içindeki bu ifadeler de, meslektaşlarımızın gerçek ifadeleri olmayabilir ve gazeteye "sansasyonel" kelimelerle aktarılmış olabilir diye düşünüyorum. Ancak öte yandan özellikle Yalova Barosu Sayın Başkanının ifadesi doğru kabul edilirse, bir Mahkeme ilamından kaynaklanan bir talepte bulunan bir avukatın bu talebi için nasıl olup da Barosunun "hukuk dışı" değerlendirmesi yaptığı ve hangi gerekçeyle "uyarı" verdiği de ciddi olarak irdelenmesi gereken bir durum olacaktır sanıyorum. Etiklik ayrı bir tartışma konusu elbette ancak mahkemenin hükmettiği bir alacaktan daha "hukuk içi" bir talep düşünmek benim için şahsen zor.

THS üyesi meslektaşlarımızın THS kuralları kapsamında "sağduyulu", "kırıcı olmaktan uzak", "gerekçeli" görüşlerini paylaşmalarını dilerim.
Old 17-08-2009, 10:13   #2
JACELYN

 
Varsayılan

Bahsettiğiniz konu Marmara depremi ile ilgili idi galiba.O deprem nedeniyle tazminat davası açıp davası kısmen kabul olan depremzedelere vekalet ücreti ödenmesi için icra emri gelmiş.Bence de bazı durumlarda vekalet ücreti talep etmek şık değil. Ancak hukuk dışı veya etik dışı gibi kavramlar bayağı ağır olmuş. Örneğin bir işçinin açtığı dava sonunda kısmen kabul çıkarsa zaten mağdur olan işçiye vekalet ücreti için icra takibi yapmak bana pek doğru gelmiyor. Ama dediğim gibi sadece şık değil, diğer benzetmeler çok ağır olmuş bence
Old 17-08-2009, 18:28   #3
Themis99

 
Varsayılan

Davalı vekili yararına takdir edilen vekalet ücretinin talep edilmesi ne etik dışı, ne ahlak dışı nede hukuk dışı olarak nitelenebilir.
Yasa hükmünden kaynaklanan ve mahkeme kararına dayanan bir alacağın talep edilmesinin bu şekilde değerlendirilmesi mümkün değildir.
Avukat geçimini vekalet ücretleri ve iş sahibinden aldığı ücretlerle karşılamaktadır. Bu alacakların talep edilmesinin etik dışı/ahlak dışı olarak nitelendirilerek, alınmasının önününe geçilmeye çalışılması , avukata '' bedava çalış,ve benzeri '' anlamına gelmez mi ? Kaldı ki HUMK 'a göre vekalet ücreti iş sahibine aittir. Avukatın hukuki yardımından dolayı ödemek zorunda kaldığı ücretin bir nebze olsun karşılanması amaçlanmıştır. Avukatlık Kanuna göre ise bu ücret avukata aittir, iş sahibi ile avukat arasında ki ilişkiyi ilgilendirmektedir.
Avukatın bu ücreti talep etmemesi bence;HUMK baz alındığında, iş sahibine karşı yüklenmiş olduğu görevi savsaması manasına dahi gelebilecektir.
Ayrıca avukatın aldığı davada mesai, emek ve zaman harcamış olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu emek ve mesaisinin karşılığını elbetteki almalıdır.

Ancak karşı taraf vekalet ücretine hükmedilmesi haberde ki gibi bazı durumlarda kamu vicdanını yaralamakta,bir haksızlık duygusu uyandırmakta ve adalete olan güvenide sarsmaktadır.Bu alacakların yüksek miktarları bulduğu da bir gerçektir.

Bence yasada değişiklik yapılabilir.Özellikle tazminat davalarında karşı taraf vekalet ücreti sınırlandırılabilir. Kaldırılabilir.Daha farklı çözüm yolları bulunabilir.
Davalı yan vekalet ücretinin talep edilmesi,kanımca görevi, emeği, mesaisinin gereğidir.Hiçbir suretle etik/ahlak dışı,şık olmamA ve benzeri olarak nitelenmemelidir.
Saygılar.
Old 17-08-2009, 19:05   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Zorunlu bir açıklama:

Haberde adı geçen davalı vekili, Yalova Barosu'na kayıtlı değildir; dolayısıyla bu avukatın Baromuzca yazılı olarak uyarılması da sözkonusu olamaz.
Old 18-08-2009, 09:00   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bir vekalet ücretinin haklı-haksız, hukuki-gayrı hukuki ve/veya etik olup olmadığını tartışırken bu vekalet ücretinin kaynağına bakmadan hareket etmek hatalı olur diye düşünüyorum.

Avukatın vekalet ücreti alacağına karar veren makam, bir mahkemedir. Mahkemelerin verdikleri kararlar her zaman yüzdeyüz doğru olmayabilir. Bu ayrı bir konudur. Ancak mahkemelerin verdikleri kararları uygulamak veyahut uygulanmasını istemek hukuka aykırı sayılamayacağı gibi kanaatimce gayrı ahlaki ya da etik dışı da sayılamaz.

Mahkemenin hükmettiği ve hukuki saydığı bir vekalet ücretini (yani hukuken korunan menfaatini) talep eden avukatı ayıplamak demek, mahkeme hükmünü ayıplamaktan farksızdır. (Kanaatindeyim)

Kişiler alacaklarından kendi istekleri ile feragat etmedikçe onları feragate zorlamak doğru olmaz. Özellikle hukukçuların bu yönde bir daveti hem hukuki hem de kanaatimce etik olmaz!

Böyle bir durumda, mağduriyet söz konusu ise eğer (bence mağduriyet söz konusu olabilir) hakkını talep eden avukatı ayıplamak yerine Devletin bu vekalet ücretini, Fakir-Fukara fonu gibi bir fondan ödemesini talep etmek, şu an tartışılan duruma göre daha hukuki ve hatta daha etik olur.

Not: Ben o avukatın yerinde olsaydım böyle bir ücreti talep etmezdim. Ancak bu durum, alacağın hukuki olmadığı ya da etik olmadığı için değil, kendi vicdani sorumluluğum içindir.
Old 18-08-2009, 13:27   #6
üye18721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bir vekalet ücretinin haklı-haksız, hukuki-gayrı hukuki ve/veya etik olup olmadığını tartışırken bu vekalet ücretinin kaynağına bakmadan hareket etmek hatalı olur diye düşünüyorum.

Avukatın vekalet ücreti alacağına karar veren makam, bir mahkemedir. Mahkemelerin verdikleri kararlar her zaman yüzdeyüz doğru olmayabilir. Bu ayrı bir konudur. Ancak mahkemelerin verdikleri kararları uygulamak veyahut uygulanmasını istemek hukuka aykırı sayılamayacağı gibi kanaatimce gayrı ahlaki ya da etik dışı da sayılamaz.

Mahkemenin hükmettiği ve hukuki saydığı bir vekalet ücretini (yani hukuken korunan menfaatini) talep eden avukatı ayıplamak demek, mahkeme hükmünü ayıplamaktan farksızdır. (Kanaatindeyim)

Kişiler alacaklarından kendi istekleri ile feragat etmedikçe onları feragate zorlamak doğru olmaz. Özellikle hukukçuların bu yönde bir daveti hem hukuki hem de kanaatimce etik olmaz!

Böyle bir durumda, mağduriyet söz konusu ise eğer (bence mağduriyet söz konusu olabilir) hakkını talep eden avukatı ayıplamak yerine Devletin bu vekalet ücretini, Fakir-Fukara fonu gibi bir fondan ödemesini talep etmek, şu an tartışılan duruma göre daha hukuki ve hatta daha etik olur.

Not: Ben o avukatın yerinde olsaydım böyle bir ücreti talep etmezdim. Ancak bu durum, alacağın hukuki olmadığı ya da etik olmadığı için değil, kendi vicdani sorumluluğum içindir.
Sayın meslektaşımla aynı düşüncedeyim.1999 depreminde açıkça idarenin kusuru var; belediye hizmetlerini ifa ederken,yapıları olması gereken şekilde denetlemediği, yaptırımlar uygulamadığı için.Her ne kadar avukatın alacağı yasal olsa da, darbe üstüne darbe yemiş insanlardan vekalet ücreti için ödeme emri göndermek, mesleğe olan saygınlığı da zedeliyor.Bu nedenle idare-devlet bir fon yaratıp vekalet ücretlerini de bu fondan ödemeli diye düşünüyorum.
Old 18-08-2009, 13:49   #7
uye8490

 
Varsayılan

Yorum yapmak açıkçası çok zor.

Bir yanda ülkenin gelmiş geçmiş en büyük felaketlerinden birine maruz kalmış insanlar,öte yanda onlarca davada emek sarfetmiş ve alacağı, mahkeme kararı ile hükme bağlanmış bir avukat.

Olayı ahlak dışı olarak nitelendirmek de zor.Sayın Dikici'nin belirttiği gibi kişiler alacaklarından kendi istekleri ile feragat etmedikçe onları feragate zorlamak doğru olmaz.

Sosyal devlet ilkesi gereği bu vekalet ücretleri ile yargılama giderlerinin devlet tarfından halihazırdaki fonlardan veya oluşturulacak özel bir fondan karşılanması gereklidir diye düşünüyorum.

Son olarak şunu belirtmeliyim ,

Söz konusu avukatın alacağından vazgeçmemesini, depremzedeler aleyhine icra takibinde bulunmasını her ne kadar hukuk dışı ahlak dışı olarak nitelendirmesem de ,toplumsal dayanışma adına (demin de belirttiğim gibi sosyal devlet ilkesi gereğince devletçe karşılanması lazım gelen ama karşılanmayan)bu vekalet ücretlerinden tekrar vurguluyorum toplumsal dayanışma adına vazgeçilebilirdi.Tabiidir ki bu tür bir dayanışmada kişilerin gönüllüğü esastır.Yapmayanı yargılamak doğru olmadığı gibi anlamsızdır da.
Old 19-08-2009, 11:14   #8
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Roma Hukukunda avukatlık, bir başkasına hukuksal yardım etmek, onursal bir davranış olarak görülmekteydi. Yapılan iş onursal bir iş olduğundan dolayı avukatın ücret alması ayıplanırdı. Hoş karşılanmazdı, rüşvet olarak görülürdü.(Faruk Erem, meslek kuralları Şerhi)

"Güzel kadınların güzelliklerin satmaları ne kadar utanç verici ise, bir tanığın tanıklığını, bir hakimin hükmünü, bir avukatın yardımın satması da o kadar utanç vericidir"
(Ovide)


Bahsetiğimiz dönemlerde hukuksal yardım yapan kişiler toplumun onurlu sınıfını temsil ettiklerinden dolayı, geçim sıkıntısı çekmezlerdi. Toplumun önünde saygı duyulması gereken en üst makamlardan birini avukatlık oluştururdu. Hakimler ve komutanlar atanırdı, krallar doğardı ama avukatlar bu işlerini gönüllü yapardı.

Zaman içerisinde meVcut durum giderek değişmeye başladı, geçim sıkntısı giderek artmış, ücret almak yerine hediye alma, engizisyon mahkemelerinde cennette arsa gibi karşılıkla hukuki yardım yapılmıştır.

Günümüzde ise durum tersine dönmüştür, daha önceden müvekkili korumak için ücret alınmazken artık avukatı korumak için ücret alınması zorunluluk haline gelmiştir. Avukat onurunu ve yaşamını koruması için emeğinin karşılığını alması gerek görülmüştür.

Bağımsız ve hatta tarafsız olabilmek için AVUKATIN EMEĞİNİN KARŞILIĞI ALMASI GEREKMEKTEİDİR.

Meselede durum aynen böyledir, yasalar avukatın ücret alacağını öngörmektedir. Avukat bu hususları gözetim hukuki yardım yapmaktadır. Bu işin gönüllü yapılıp yapılmaması avukatın tarcihine dahi bırakılmamıştır.

CMK müdaffiliğinde savunduğum gibi hukuki yardım gönüllülük esasına dayansa idi, müdafiiliği tercih eden avukat artık ücret almayacağını gözetip, bu işi üstlenecekti. Vakada durum farklıdır.

Bu çerçevede bakıldığında, ücret beklentisi içerisinde işe soyunan avukattan hak edilen ücreti "talep etme" demek, etik değildir, ayrıca tahlikeli sonuçlar doğurabilir.

Avukat görevi gereği bu ücreti talep etmelidir, karşı yanın ödeme güçlüğü içerisinde bulunması veya ödeyememesi başka bir sorundur.

Talep edilen ücret, yargılama gideri olduğunu, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine ilişkin Avukatlık Yasası hükümlerini eksik hatta yanlış olduğu meselesini bu vesileyle hatırlatırım, meseleye yargılama gideri olan vekalet ücreti olarak bakınca tartışma başka bir boyuta taşınacağından dolayı burada kesiyorum.

Kolay gelsin...
Old 19-08-2009, 17:12   #9
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yasal hakkını talep eden avukatı ya da sair herhangi bir kişiyi etik dışılıkla suçlamak, yasayı tanımamak anlamına gelir. Yasaları beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz ancak; uymakla mükellefsiniz. Bu tür bir tartışmanın mesleği rencide edeceği muhakkak. Avukatın yasal emeğinin karşılığını, muhatabı olan kişiye göre davranarak inisiyatifine bırakmak, a şahsına başka, b şahsına başka uygulamada bulunmak doğru mu olur? Bu tür bir tartışma, mesleği nereye götürür? Avukat icra takibi yapmadan önce, borçlunun ekonomik durumunu araştırıp, ona göre mi takip başlatmalıdır? Peki; Avukatı feragate yasal olarak zorlamak mümkün değilse, ahlaken zorlamaya kalkışmak etik midir? Vs. vs., aklımdan geçenler.

Burada eleştirilebilecek bir durum varsa, o da olsa olsa topluma malolmuş felaketzedelere özel yasal düzenleme yapılmayışında olsa gerek. Kredi kartı mağdurları için özel yasa düzenleyen meclis, karşı vekalet ücretlerini avukatlık asgari ücret tarifesini yok sayarak; 1/4 olarak düzenlemiştir. Bu da doğru mu, değil mi, ayrı bir tartışmanın konusu.

Saygılarımla...
Old 21-08-2009, 12:21   #10
av.ozancelik

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Future
Sayın meslektaşımla aynı düşüncedeyim.1999 depreminde açıkça idarenin kusuru var; belediye hizmetlerini ifa ederken,yapıları olması gereken şekilde denetlemediği, yaptırımlar uygulamadığı için.Her ne kadar avukatın alacağı yasal olsa da, darbe üstüne darbe yemiş insanlardan vekalet ücreti için ödeme emri göndermek, mesleğe olan saygınlığı da zedeliyor.Bu nedenle idare-devlet bir fon yaratıp vekalet ücretlerini de bu fondan ödemeli diye düşünüyorum.

belediyenin sözkonusu kusurları denetim eksiklikleri, yaptırımlar uygulamamsı konusunda sizlerle hemfikirim.ancak vatandaş olarak kimse suçlu değilmidir depremde yada başkaca doğal afetlerde..eğer ki bizler önce vatandaş olarak sorumluluğumuzu bilsek bu tip olaylara uygulamalara imkan ve izin vermesek inann japonya gibi deprem veya diğer afetlerde evimizden oturup izlerdik enkaz altında kalmazdık...dolayısıyla avukatın yasa tarafından hükme bağlanmış alacağını talep etmesinde hiçbir etikdışılık yoktur bence.
Old 21-08-2009, 18:19   #11
üye18721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ozancelik2004
belediyenin sözkonusu kusurları denetim eksiklikleri, yaptırımlar uygulamamsı konusunda sizlerle hemfikirim.ancak vatandaş olarak kimse suçlu değilmidir depremde yada başkaca doğal afetlerde..eğer ki bizler önce vatandaş olarak sorumluluğumuzu bilsek bu tip olaylara uygulamalara imkan ve izin vermesek inann japonya gibi deprem veya diğer afetlerde evimizden oturup izlerdik enkaz altında kalmazdık...dolayısıyla avukatın yasa tarafından hükme bağlanmış alacağını talep etmesinde hiçbir etikdışılık yoktur bence.
İlamı icraya koyan meslektaşımızın tabi ki bir kusuru yok.Ancak şahsen ben, -her ne kadar herkesin savunulmaya hakkı olduğunu düşünsem de- yargılama sonucu alacak hakkı doğan meslektaşımız gibi- sanırım, alacak haklarımı ve vekalet ücretlerini zaten maddi ve manevi olarak mağdur olmuş insanlardan talep edemezdim diye düşünüyorum.Tabi bu bir seçim meselesi..
Old 22-08-2009, 22:26   #12
fidel kadastro

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Yasal hakkını talep eden avukatı ya da sair herhangi bir kişiyi etik dışılıkla suçlamak, yasayı tanımamak anlamına gelir. Yasaları beğenmeyebilir, eleştirebilirsiniz ancak; uymakla mükellefsiniz. Bu tür bir tartışmanın mesleği rencide edeceği muhakkak. Avukatın yasal emeğinin karşılığını, muhatabı olan kişiye göre davranarak inisiyatifine bırakmak, a şahsına başka, b şahsına başka uygulamada bulunmak doğru mu olur? Bu tür bir tartışma, mesleği nereye götürür? Avukat icra takibi yapmadan önce, borçlunun ekonomik durumunu araştırıp, ona göre mi takip başlatmalıdır? Peki; Avukatı feragate yasal olarak zorlamak mümkün değilse, ahlaken zorlamaya kalkışmak etik midir? Vs. vs., aklımdan geçenler.

Burada eleştirilebilecek bir durum varsa, o da olsa olsa topluma malolmuş felaketzedelere özel yasal düzenleme yapılmayışında olsa gerek. Kredi kartı mağdurları için özel yasa düzenleyen meclis, karşı vekalet ücretlerini avukatlık asgari ücret tarifesini yok sayarak; 1/4 olarak düzenlemiştir. Bu da doğru mu, değil mi, ayrı bir tartışmanın konusu.

Saygılarımla...

Tamamen katılıyorum.
Old 24-08-2009, 08:35   #13
av.sultan esgi

 
Varsayılan

Bu konuda yorum yapmak gerçekten zor.
Karşı taraf benim müvekkilimden vekalet ücretini alamasa dahi biz kendi ücretimizi talep ederken etik dışı davrandığımızı düşünmüyorum.Çünkü avukat bu dava için zaman harcamış ve emek sarfetmiştir.Bu ücreti hakkettiğini düşünüyorum.
Old 31-08-2009, 15:02   #14
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Geçen yıl bahsettiğiniz şekildeki Mahkeme ilamlarına dayanan ücretleri tahsile koyup, almadığımız halde vergi incelemesi sırasında 4.500.-TL gelir vergisini ödetti Maliye Bakanlığı. Burada görüş bildiren -Ben olsam almazdım diyen- Arkadaşlar gibi Biz de almadık dedik, ama Maliyeciler "Bize ne? Alsaydın ya!" diye cevap verirken Basın bunu etik dışı bulmadı, aksine Avukatlar vergi kaçırıyorlar diye haber yaptı.

Meslektaşlarımın bazı yaklaşımları Beni cidden şaşırtıyor. Yargılama sonucu verilmiş bir hükmün parçası olan vekalet ücretine ilişkin etik/değil tartışması yapmak, öncelikle yaptığımız işin mantığına ve ciddiyetine yakışmaz.Burada bir tuzağa düşüyoruz. Sorunu yaratan Biz olmadığımız halde, sorumlusu Biz oluyoruz. Kaldı ki avukatın saygınlığı birilerine merhamet etmesinden ve acımasından değil, işini gerekli özen ve yükümlüklerini eksiksiz yapmaktan kaynaklıdır. Duygusal yaklaşımlar ve toplumun genel eğilimlerinin mesleki davranışlara yansımaya başlaması bir başka büyük yanlışa yol açabilir.
Old 01-09-2009, 11:52   #15
Av.Nazlı Yolaç

 
Varsayılan hangi avukatlık ücreti

Sayın meslekdaşlarım,
burada tartışma konusu olan haberi ben de okudum. Okuduğumda da yukarıda yazılanlara benzer düşünceler geçti aklımdan.
Yalnız bir husus aklıma takıldı.
Burada avukatlık ücretini talep eden avukatın kimin avukatı olduğu haberde açıkça yer almıyordu. Çünkü haberde diyor ki; deprem sonrasındaki günlerde farklı birkaç barodan avukatlar gelerek mağdurların davalarını kendi girişimleri ile üstlendikleri ve o zaman bu davalar nedeniyle müvekkili olacak kişilerden herhangi bir ücret talep etmeden bu davaları takip edeceklerini söyleyerek vekalet alıp davaları açtıkları söyleniyordu. O günlerin hassasiyeti içinde böyle girişimlerde bulunulması ve hatta bu girişimlerin barolarca desteklenmesi çok doğal. Ancak üstünden seneler geçti ve tabii ki bu davaları üstlenen meslekdaşlarımız da çok emek sarfettiler.
Davalar sonucunda depremde mağdur olanların talepleri kısmen karşılandığı için karşı taraf avukatlık ücretine de hükmedilmiş anlaşılan. Haberde yanlış hatırlamıyorsam şöyle deniyor du: kişilere kendi avukatlarından gelen yazıda takibe konulan avukatlık ücretinin ödenmesi gerektiği bildiriliyor.
Şimdi bu durumda avukat kendi müvekkilinden kendi avukatlık ücretini mi istiyor. Yoksa yasal olarak ilamlı takipte icra emri avukata tebliğ edildiğinden kendisine gelen ve davalı avukatının istediği avukatlık ücretinin ödenmesini mi bildiriyor. Bu nokta biraz müphem kalıyor haberde ve açık açık söylenmese de öyle bir intiba yaratılıyor ki; zamanında para almayacağını söyleyerek dava üstlenen avukatlar sonradan para talep ediyor.
Haberin, hukuku ve kanunları bilmeyen halk üzerinde algıda yanılgıya sebep olabilecek bu yönü beni daha çok rahatsız etti açıkçası.
Ben tahmin ediyorum ki; dava açılırken yüksek meblağlar talep edildi ve istenen tazminat tutarlarının reddedilen kısmı üzerinden davacı aleyhine ve karşı tarafa ödenmek üzere avukatlık ücretine hükmedildi ki; bu yasaya uygun bir durum.
Davalı adına davayı takip eden avukatta bu parayı depremde zarar gören davacılardan mahkemenin takdir ettiği avukatlık ücretini talep ediyor ki bu da hem yasal hem etik. Ancak davacıdan alacağını tahsil edemeyen ve kamu vicdanında mağduriyetleri kabul görmüş olan kişilerden bu vekalet ücretlerinin talep edilmesi hele ki kendi müvekkili de bu kişilerin mahkemede hükmedilen alacaklarını ödeyemezken hani vurun abalıya misali bir de üstüne para isterken yukarıda ki pek çok meslakdaşımızın da "ben olsam istemezdim" şeklinde ifade ettiği gibi insanın eli varmaz gibi geliyor. Bu da tamamen kişisel bir tercih ve kendi vicdanıyla hesaplaşması gereken bir durumdur. Eh, vicdan hesaplaşmasını gerektiren bir durumda da insanlardan eleştiri almak da bir o kadar doğaldır.
Bence burada kamu gözünde parasız dava alan ve sonradan para istemiş konumunda bırakılan yardımsever ve özverili meslekdaşlarımızın takdir görmesi gerekirken düşürüldüğü ve onların şahsında mesleğimizin saygınlığının zedelendiği durum daha önemlidir.

Saygılarımla.
Av.Nazlı Yolaç
Old 01-09-2009, 13:44   #16
av.kadirpolat

 
Varsayılan Bazen, vekalet ,ücret haksızlığa yol açıyor

Sayın meslektaşlarım, takdir edersiniz ki vekalet ücreti bir nevi emek ve başarının mükafatı olarak değerlendirilebilir. bunun hiçbir şekilde anlamının olmadığını düşünmek yersiz bir durum.
Ancak sizlere iki durumdan bahsedeceğim. Ve bu durumlar karşısında bizlerin gerek müvekkilimize izahatımızdaki sıkıntıyı gerekse de durumun özelliği çercevesinde yaşanan hakkaniyetsizliği görmenize yardımcı olmak isterim.

1- ) Özellikle Manevi tazminat davalarında, fazlaya ilişkin hak saklı tutulamıyor. Bu haliyle açılan manevi tazminat davaları kısmen kabul ve kısmen red ile sonuçlanıyor. Devamla da karşılıklı iki taraf lehine vekalet ücretine hükmediliyor. Canı acıyan taraf, karşı tarafa para vereceğini öğrenince (*) bir sorun burada yaşanıyor. Bu da yetmezmiş gibi çıkan vekalet ücretleri hemen hemen (*) denk oluyor. Kaldı ki karşı taraftan tahsil durumu yokken, vekalet ücretinin niteliği gereği takas vs. durumu olmadığından müvekkil ödeme durumuyla karşılaşıyor.

2- ) Bir dava baştan sona takip edildiğinde, karşı taraf ya son duruşmada avukat tutarsa veya vekaletname sunmasına rağmen hiç davayı takip etmeden sonuçlanırsa, duruma göre yine vekalet ücreti kazanılıyor. Özellikle katılma talebinin olduğu ceza davalarında durum böyle.

Şimdi her iki duruma baktığımızda EMEK ve MESAİ ile BAŞASI dan bahsetmek ne kadar doğru tartışılmalı. Mağdur taraf, para beklentisinde iken para ödemek zorunda kaldığını öğrendiğindeki hal durumu da ortada. Tüm bunlar, vekalet ücretinin her zaman hakkaniyete dayanmadığını göstermektedir.

Buraya kadar ki tüm yorumlarım, sadece mevcut duruma karşı sıkıntılara yönelikti.

Tartışma konumuzdaki ETİK tartışmasına gelecek olursak, vekalet ücreti şuan için düzenleniş şekli itibariyle alacak hakkıdır. Nitelikli alacaktır. Bu haliyle tahsil edebilen alacağını alır mantığı ile bir tarafın diğer taraftan vekalet ücretini almasında bir sakınca olmadığını düşünüyorum. Davada avukat taraf değildir. Vekalet ücreti alacağı vekilin ise, bunun etik konusu yapmak bile anlamsız.

Ama yukarıda da dediğm gibi, bir taraf tahsil edemediği kazanımlarına rağmen müvekkilin karşı tarafa ödeme yapması kadar zor bir durum da yoktur, düşüncesindeyim.
Old 01-09-2009, 16:23   #17
emrahcevik

 
Varsayılan

sevgili meslektaşlarım,

ben de etik/değil tartışmasını yersiz bulanlardanım.

bu para emeğimizin karşılığı olan bir paradır. tercih sizindir. ister alırsınız ister almazsınız. alırsanız veya almak için çabalarsanız etik olmayan bir davranışta bulunmuş olmazsınız. yasayla verilmiş bir hakkın kullanımı nasıl olur da "etik" zemininde tartışılabilir bunu da anlamış değil.

Old 03-09-2009, 11:45   #18
EEE

 
Varsayılan

YORUMSUZ

- Rüşvet vermekten sicili bozuk çok ünlü bir Alman firmasının SS adlı yerli ortağı,
- Çok ileri bir teknikle yapılan bir işin, 10 yıl süreceği öngörüsü ile altişveren firmalarla aynı koşullarda yapılan sözleşmeler çerçevesinde ifası.
- 3. yılın sonunda sözleşmelerin SS firmasınca ve tek yanlı olarak fesh edilerek, işin ifasına başka firmalarla devam edilmesi,
- Feshe muhatap olan altişveren firmalardan U firması, işin ifası için 303 bin $ tutarında malzeme satın alarak, 3 yıl boyunca bu malzemelerle, sözleşmede belirlenen işleri eksiksiz ifa etmiş; yapılan montaj giderleri dahil, toplam maliyet 500 bin $’ı aşmıştır.
- Kestiği hakediş faturaları ile U firması 137 bin $ tahsilat yapabilmiş, fesih ile SS firmasında kalan bakiye alacağının ödenmesini ve teminatlarının iadesini talep etmiştir.
- SS firması cevabi ihtarında, aralarındaki hesapların kapatılmasını müteakip, teminatları iade edceğini belirtmiştir,
- Makul süre beklenmesine rağmen hiçbir adım atmayan SS firmasına karşı, U firması tarafından “ ek teminat olarak hakedişlerden yapılan kesintilerin bir kısmı için” 15 bin$ tutarında bir dava açılarak, bakiye haklar saklı tutulur,
- 6 yıl süren yargılama sonucu davacı U firmasının talep ettiği 15 bin $ tutarın faize faiz eklemeden tamamının ödenmesine Yargıtay ilgili dairesince oybirliği (5-0) ile karar verilir,
- Bunu takiben U firması bakiye alacakları için 500 bin TL tutarında ek dava açar,
- Bu arada SS firması kaybettiği dava için kararı veren Yargıtay ilgili dairesine “tashihi karar” talebinde bulunur,
- Ve yine bu arada aynı dairenin 3 üyesi değişmiştir. Bu üyelerin karşı oyları ile ödenmesi gereken 15 bin $ 2 bin $ olarak değiştirilerek kesinleşir. Faiziyle birlikte bu ödeme yapılır.
- Açılan 500 bin TL tutarındaki ek dava dosyası 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilir,
- Bilirkişilerden hiçbiri konunun uzmanı değildir,
- Davalı SS firmasının bile “hesapların kapatılmadığını” kabul ettiği halde, bilirkişiler kabarık olan dosyanın kapağını bile açmadan, “taraflar aralarındaki sözleşmeyi anlaşarak fesh etmişlerdir, davacı U firmasının hiçbir alacak hakkı yoktur” şeklinde rapor düzenlemişler,
- Mahkeme de tüm itirazlara karşın, söz konusu rapora dayanarak aynı yönde karar vermiş, dava açmak için yatırılan 7 bin TL dava harcı yandığı gibi, davalının avukatına 28 400 TL avukatlık ücreti ödenmesine karar vermiştir.
- 8 yıldır süregelen dava süresinde temyiz edilmiş ve halen temyizdedir,
- SS firmasının avukatı temyiz sonucunu beklemeden ve hiç zaman kaybetmeden icra takibi başlatarak davacı U firmasının hesaplarına bloke koydurmuştur…
Old 03-09-2009, 11:58   #19
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

O zaman yorumu Ben yapayım.
-SS Firmasının rüşvet vermekten sabıkalı oluşunu belirtmenizin hiç gereği yoktu.
-Yargılama sürecindeki hukuka aykırılıklardan-Avukatlardan kaynaklanmayan- taraf vekilleri sorumlu değildir.
-Hukuka aykırı da olsa taraflar Mahkemenin verdiği kararı kabul etmek ve mücadelelerini yasal platformlarda yürütmek durumundadırlar ve bahsettiğiniz olayda da gelişme bu yönde olmuş zaten.
-Yargıtayın oy birliği ile verdiği bazı kararlarda karşı karar düzeltme aşamasında farklı ve insanın tüm sisteme inancını sarsan kararlar verdiği rastlanan bir durumdur ve bizzat bu satırları yazanın başına gelmiştir.
-Bir kimse dava açarken olayı enine boyuna incelemeli, araştırmalı, davayı kaybedeliceği ihtimaline de hazır olmalıdır. (Meşhur Hollanda Atasözü imiş, Hocamız Ejder Yılmaz anlatırdı: Kadının ne düşündüğünü, Sucuğun içinde ne olduğunu ve bir davanın nasıl biteceğini Tanrı bile bilmezmiş)
-Davanın reddi halinde ödenen harç davacıya başvurmave karar harcı mahsup edilkten sonra iade edilir.
-SS Firmasının avukatının vekalet ücretini tahsil için temyiz sonucunu beklemesine gerek yoktur. Kesinleşmeye bağlı bir alacak olmayıp, eğer bu parayı ödemek istemiyorsanız tehiri icra kararı alıp, temyiz sonucunu bekletebilirsiniz.
-Avukatın kınanabilir bir eylemini görmüyorum.
Old 03-09-2009, 12:32   #20
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Avukatlık ücreti avukatın verdiği hizmetin bedelidir ve yasal dayanağı olan bir alacaktır.Nasıl ki doktorlar hastalarından ücret alırken kimse eleştirmeyi aklına getiremiyorsa vekalet ücretinde de durum böyle olmalıdır.Çoğunlukla diğer meslek guruplarında da durum böyledir yani hizmeti alan bir şekilde mağdurdur ki başkasından bu yardımı bedel ödemek zorunda kalarak alabiliyor.
Forumda yazı yazan bazı hukukçu meslektaşlarımızın özeleştiride fazlasıyla duygusal davrandığını düşünüyorum.şu da bir gerçektir ki ve unutulmamalıdır ki öyle durumlar oluyor ki gönül rızamızla alacağımızdan vazgeçebiliyoruz.Kimse hukukçuları hak ettiği ücreti alıyor diye etik dışı davranıyor diye yargılamamalı .
Old 03-09-2009, 21:03   #21
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Çok fakir bir aile düşünün.Çocukları hasta ve ameliyat olması gerekiyor.Aile varını yoğunu satıyor ve doktora ücretini ödüyor.Ameliyat başarısız geçiyor ve çocuk ölüyor.Şimdi doktorun aldığı parayı geri vermesini mi beklersiniz? Bu ücretin tahsil edilmiş olması bir "etik" meselesi midir?

Bu ülkede bilgiye değer verilmediği için mi kafa yoran adamların hizmetlerinin karşılığı hep hor görülür, ücrete resmi ve gayriresmi tüm makamlarca en kolay feragat edilebilecek unsur olarak bakılır ?Ve bu sebeple mi bu "ücret" sözkonusu olduğunda başka yerlerde pek akla gelmeyen "etik" "ahlak" "hakkaniyet" "adalet" gibi olgular hemen akla geliverir?Yoksa iğneyi kendimize batırarak, şöyle mi sormak daha uygun olurdu: Bu ülkede bazı meslektaşlar daha işin başında ve "vekalet akdinde" "%100" "garanti" şeklinde vaadlerde bulunduğu için mi bu ücret meselesi tabiri caizse ayağa düştü?

Ne derseniz deyin, biz istediğimiz kadar doğru bildiklerimizi veya olması gerekeni kendi forumlarımızda tartışalım, tiraj kaygısı ile olurolmaz yapılan bu ve bunun gibi haberler, sade vatandaşın gözünde mesleğin itibarını onarılmayacak şekilde düşürmektedir.
Old 03-09-2009, 21:24   #22
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Yeri geldiğinde -Rastgele bir incelemede söz gelimi-, tahsil inisiyatifi şahsımıza bırakılmamış VÜ ve KTVÜ lerinin tahsili talebinin(/-ki ekseriyetle gayretinin-), etik kavramıyla ilişkilendirilmesi...
Old 03-09-2009, 22:47   #23
ARİF MUTLU

 
Varsayılan

Avukat Bülent Sabri Akpunar' a katılıyorum. Ayrıca bu konuyu tartışmaya açmanın gerekçesinide anlayabilmiş değilim. Dünyada hangi meslek varki yaptığı işin karşılığının almasına etik değil tartışması olsun. Bence bu nevi tartışmalar mesleğimizi ayak altına düşürmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmekten başka birşey değil.
Old 04-09-2009, 11:10   #24
eso

 
Varsayılan

Bencede mahkemece vekalet ücretini haketmişseniz alırsınız .Almıyabilirsinizde o sizin vicdanınıza kalmış. Bizde bilirsiniz danışma ücreti vardır hangi meklektaşım bunu tam olarak işleterek bu ücretini almaktadır... Ama bir doktorun muayenehanesine girerken bilrsiniz ki bir visite ücreti ödeyeceksiniz hiçbirşeyiniz yok desede...Avukatlar gani gönüllüdür .
Old 04-09-2009, 11:18   #25
Admin

 
Varsayılan

Sayın ARİF MUTLU,
Alıntı:
Yazan ARİF MUTLU
Ayrıca bu konuyu tartışmaya açmanın gerekçesinide anlayabilmiş değilim.
Atıf yapılan haberin tamamını okuma fırsatı bulabildiniz mi? Bu habere göre "HUKUKÇULAR" bu talebin "ayıp", "çirkin", "insani değil", "ahlak dışı", "hukuk dışı", "etik dışı" olduğu görüşündeymiş ve yine bu habere göre bu talepte bulunan meslektaşımızın Baro Başkanı meslektaşımızı "uyarmış". Sizce bu iddialar tartışmaya (ve anketimizden şu ana kadar çıkan sonuca bakılırsa da çürütülmeye) layık değil midir?

Bir gazete sadece 2 hukukçuyla yaptığı görüşmeye dayanarak "hukukçular böyle düşünüyor!" diye başlık atabiliyorsa, Türk Hukuk Sitesi bu iddianın doğru olup olmadığını kontrol edebilecek ve ayrıca hukukçuların konuyla ilgili nasıl düşündüğünü gösterebilecek en uygun platform olacaktır diye düşünüyorum.
Old 04-09-2009, 11:23   #26
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Bu durumda -çıkan anket sonucunu da dikkate alarak- bu talebin "ayıp", "çirkin", "insani değil", "ahlak dışı", "hukuk dışı", "etik dışı" olduğu görüşünde olan meslektaşlarımız ve yine bu habere göre bu talepte bulunan meslektaşımızı uyaran Baro Başkanınn uyarılması, Avukatlık Kanunu ve AAÜT ile Meslek Kuralları hatırlatılmalı; gerekirse kendi barolarına bu konuda şikayet yoluna gidilmelidir.
Old 06-09-2009, 01:16   #27
EEE

 
Varsayılan

Sayın Av. Fatih Kısa,
Mesajımı yorumlamak adına, bazı usul ve kavramları hatırlatmışsınız. Bizim meslekte de, yeni meslektaşlara durduk yerde meslek kuralları ve deneyimler anlatılmaz. Konuya yabancı birinine açıklama yaparak, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” şeklinde bir ortam yaratılarak, genç meslektaş rencide edilmez. Ben meslektaşınız olarak değil, ilgili kanun gereğince verilen bir mahkeme kararının yarattığı haksızlığa somut bir örnek vermek adına yazdım. Umarım, açıklamalarınız genç meslektaşlarınıza yararlı olmuştur. Forumlardaki bazı meslektaşlarınızın sorularına bakıldığında, çok bilinen temel hukuk kurallarını bile tekrarlamakta fayda olacağına inanıyorum. Bu nedenle, bana da yorum katma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
- 16. sıradaki mesajda Sayın Av. Kadirpolat açıklamalarını “Ama yukarıda da dediğim gibi, bir taraf tahsil edemediği kazanımlarına rağmen müvekkilin karşı tarafa ödeme yapması kadar zor bir durum da yoktur, düşüncesindeyim.” şeklinde bağlamıştır. Verdiğim örnek de tam buna karşılıktır. Örnekte de belirtildiği gibi, kaybetme ihtimali de düşünülerek, önce 15 bin $’lık kısmi dava açılmış, Yargıtay ilgili dairesinde onandıktan sonra 500 bin TL.’lik ek dava açılmıştır. Ancak, sonuç korkulan gibi olmuştur.
- İlgili kanunun sakatlığı da tam buradadır. Bir tıp doktorunun vizite ücreti belli olduğu gibi, değişik davalar için avukatlık ücretleri de belirlidir.
- Asıl olan verilen emeğin karşılığını (hak edileni) almaktır. Fazlası “sebepsiz zenginleşme” dir ve her ne kadar kanuna uygun olsa bile HUKUKSUZDUR.
- Bu ücretler davalar için belirlenen avukatlık ücretleriyle sınırlı olmalıdır.
- Bir dilekçe ile reddolunan davalar sonucu, ilgili kanun hükümlerince takdir edilen avukatlık ücretleri, alın teri (emek) karşılığı değildir.
- Tüm hukukçular, bu kanunun hukuka uygun hale getirilmesi için çaba göstermelidir.
- Kanun bu haliyle “HAK ARAMA YOLLARINDA” büyük bir engeldir.
- Aksini düşünenler için benim önerim; dava ücretlerini müvekkiller, aşan kısmını vekiller ödesin…
Not : İlgili kanun bu haliyle var oldukça, hükmedilen avukatlık ücretleri “kanuni” , her ne sebeple olursa olsun, davalar için belirlenen avukatlık ücreti dışında hak edilmeyen bir ücret talep edilmesi HAKSIZDIR, HUKUKSUZDUR, ETİK DEĞİLDİR.
Old 06-09-2009, 10:48   #28
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın EEE,
27 No lu mesajdaki yazınız, mesleğim ve şahsım adına fazlasıyla yıpratıcı ve kırıcıdır.

Alıntı:
Yazan EEE
Asıl olan verilen emeğin karşılığını (hak edileni) almaktır. Fazlası “sebepsiz zenginleşme” dir ve her ne kadar kanuna uygun olsa bile HUKUKSUZDUR.
Alıntı:
Yazan EEE
Bir dilekçe ile reddolunan davalar sonucu, ilgili kanun hükümlerince takdir edilen avukatlık ücretleri, alın teri (emek) karşılığı değildir.
Alıntı:
Yazan EEE
Aksini düşünenler için benim önerim; dava ücretlerini müvekkiller, aşan kısmını vekiller ödesin…

Avukatın, verdiği emeği bu şekilde (tabiri caizse) aşağılamanızı anlamak (benim için) mümkün değildir. Bu aşamada sadece yazdıklarınızı yanlış anlamış olmayı ümit ediyorum. “Avukatlık” mesleğinin, -bütün diğer meslekler gibi- kişilere gökten zembille, bir gecede inen bir durum olmadığının maruf olması sebebiyle ve sizin de bunu bilmemeniz söz konusu olamayacağından yazdıklarınızı açıklamanızı rica ediyorum.

Saygılarımla...
Old 06-09-2009, 12:06   #29
emrahcevik

 
Varsayılan

saygıdeğer meslektaşlarım,

öncelikle hangi yüzyılda yaşadığımızı ve dünyanın ne üzerine döndüğünü kavramalıyız.

örneğin, bundan 2000 yıl önceki roma'da yaşasaydık yapacağımız vekillik için para istemeyecektik.

gel gör ki roma'da yaşamıyoruz. üstelik de milattan sonra 2000 yılındayız. avukatlık hayatın diğer alanlarından bağımsız değildir. tarihin diğer dönemlerinde arz talep ilişkilerinin nasıl işlediğini belki bilmiyoruz. fakat kendimizi ve mekanizmanın işleyiş şeklini biliyoruz.

avukatlık, doktorluk, bakkallık, kasaplık, müteahhitlik vs. tamamı piyasa ilişkileri içinde düşünülmeli. dolayısıyla bizim emeğimizin değerini belirleyen şey biz değiliz piyasa. eğer avukat sayısı şimdikinin yarısı kadar olsaydı veya avukat talebi doktor talebi gibi olsaydı bir avukatın kazandığı para şimdikinin birkaç misline çıkacaktı. dolayısıyla kazandığımız parayı ETİK açıdan değerlendirmek son derece AKIL DIŞIDIR. PARA VE ETİK ASLA YANYANA GELEMEYECEK İKİ KAVRAMDIR.

PARANIN VE PARA KAZANMANIN AHLAKI DA ETİKİ DE OLMAZ. HELALİ DE HARAMI DA OLMAZ.

sadece yasal ve yasadışı olabilir.

yoksa en az icra vekalet ücretini 160.00 tl olarak belirlemenin mantığını nasıl açıklayabilirsiniz?
Old 06-09-2009, 16:01   #30
fidel kadastro

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan EEE
Sayın Av. Fatih Kısa,
Mesajımı yorumlamak adına, bazı usul ve kavramları hatırlatmışsınız. Bizim meslekte de, yeni meslektaşlara durduk yerde meslek kuralları ve deneyimler anlatılmaz. Konuya yabancı birinine açıklama yaparak, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” şeklinde bir ortam yaratılarak, genç meslektaş rencide edilmez. Ben meslektaşınız olarak değil, ilgili kanun gereğince verilen bir mahkeme kararının yarattığı haksızlığa somut bir örnek vermek adına yazdım. Umarım, açıklamalarınız genç meslektaşlarınıza yararlı olmuştur. Forumlardaki bazı meslektaşlarınızın sorularına bakıldığında, çok bilinen temel hukuk kurallarını bile tekrarlamakta fayda olacağına inanıyorum. Bu nedenle, bana da yorum katma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
- 16. sıradaki mesajda Sayın Av. Kadirpolat açıklamalarını “Ama yukarıda da dediğim gibi, bir taraf tahsil edemediği kazanımlarına rağmen müvekkilin karşı tarafa ödeme yapması kadar zor bir durum da yoktur, düşüncesindeyim.” şeklinde bağlamıştır. Verdiğim örnek de tam buna karşılıktır. Örnekte de belirtildiği gibi, kaybetme ihtimali de düşünülerek, önce 15 bin $’lık kısmi dava açılmış, Yargıtay ilgili dairesinde onandıktan sonra 500 bin TL.’lik ek dava açılmıştır. Ancak, sonuç korkulan gibi olmuştur.
- İlgili kanunun sakatlığı da tam buradadır. Bir tıp doktorunun vizite ücreti belli olduğu gibi, değişik davalar için avukatlık ücretleri de belirlidir.
- Asıl olan verilen emeğin karşılığını (hak edileni) almaktır. Fazlası “sebepsiz zenginleşme” dir ve her ne kadar kanuna uygun olsa bile HUKUKSUZDUR.
- Bu ücretler davalar için belirlenen avukatlık ücretleriyle sınırlı olmalıdır.
- Bir dilekçe ile reddolunan davalar sonucu, ilgili kanun hükümlerince takdir edilen avukatlık ücretleri, alın teri (emek) karşılığı değildir.
- Tüm hukukçular, bu kanunun hukuka uygun hale getirilmesi için çaba göstermelidir.
- Kanun bu haliyle “HAK ARAMA YOLLARINDA” büyük bir engeldir.
- Aksini düşünenler için benim önerim; dava ücretlerini müvekkiller, aşan kısmını vekiller ödesin…
Not : İlgili kanun bu haliyle var oldukça, hükmedilen avukatlık ücretleri “kanuni” , her ne sebeple olursa olsun, davalar için belirlenen avukatlık ücreti dışında hak edilmeyen bir ücret talep edilmesi HAKSIZDIR, HUKUKSUZDUR, ETİK DEĞİLDİR.



''İlgili kanunun sakatlığı da tam buradadır. Bir tıp doktorunun vizite ücreti belli olduğu gibi, değişik davalar için avukatlık ücretleri de belirlidir.''

Sayın EEE,

Burada ''belirlidir'' derken belirli olmalıdır mı demek istediniz?


''Aksini düşünenler için benim önerim; dava ücretlerini müvekkiller, aşan kısmını vekiller ödesin… ''

Sevgili EEE,

Öneriniz avukatlık mesleğinin temeline aykırıdır. Avukatlık vekalet sözleşmesine dayanır. Vekalet sözleşmelerinde vekil, yaptığı işin sonucunu garanti edemez. O, bu süreçte sizi temsil ettiği, hakkınızı mahkemede savunduğu için ücrete hak kazanır. Ki bu gayet hukuki bir durumdur. Zira aksi taktirde, avukatın umulan sonuca ulaşmak için harcadığı emek ve gösterdiği gayret karşılıksız kalır. Dolayısıyla sizin öneriniz, yaptığı işin sonucunu garanti edemeyen avukata; '' bak davayı kazanamadın, senin yüzünden ekstra para ödemek istemiyorum. Karşı tarafın ücretini de sen öde.'' demektir.

1- Dava sonucunda kararı avukat değil, hakimler verir.

2- Yukarıda da vurguladığım gibi avukat, davanın sonucunu garanti edemez.

Avukat, olumsuz sonuçlanan her davada karşı tarafın vekalet ücretini öderse, çoğu zaman bedavaya çalışmış olur.Dava için döktüğü ter, çektiği karın ağrısı da yanına kar(!) kalır. Bu da gayet haksız/hukuksuz bir durumdur.

Sorun; avukatlık mesleğinin vatandaş tarafından tam olarak özümsenememesinden kaynaklanır. Çoğuna göre avukat(amiyane tabirle): ''iki laf edip dünyanın parasını kazanan'' kişidir. Bu bakış açısı, ne yazık ki, her gelir grubunda ve eğitim düzeyinde gözlemlenebilmektedir.



''Bir dilekçe ile reddolunan davalar sonucu, ilgili kanun hükümlerince takdir edilen avukatlık ücretleri, alın teri (emek) karşılığı değildir.''

O ''bir dilekçe'' 'yi yazmak öyle kolay değildir! Kolay olsa avukata ne hacet! Küçümsenen ''dilekçe'', avukatın yıllarını verdiği hukuk eğitimi ve kazandığı mesleki tecrübe sonucunda yazılmıştır. Örnekle açıklarsak; 25 yıllık bir avukat, 2 saatte yazdığı dilekçeyi aslında 2 saatte değil, 25 yıl + 2 saatte yazmıştır. Dolayısıyla emek ve alınteri ile ilgili iddialı(!) açıklamalar yaparken bunları da gözardı etmemek gerekir.

Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekalet Ücretinin Vekalet Ücreti Olur mu? avzehra Meslektaşların Soruları 135 24-08-2017 14:14
Karşı Vekalet Ücretinin Takibinde İcra Vekalet Ücreti Sorunu mslmklvz Meslektaşların Soruları 13 06-01-2017 01:43
Mahkemenin takdir ettiği vekalet ücreti irfan AYDIN Hukuk Sohbetleri 12 28-10-2011 22:06
Vergi Dairesine yapilan ödemenin geri talep edilmesi Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 15 18-05-2009 18:07
Mahkemenin Hükmettiği Vekalet Ücreti MÜVEKKİLİN midir ? Sedat KAÇMAZ Meslektaşların Soruları 21 03-12-2007 15:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08561897 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.