|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
24-10-2007, 08:36 | #1 |
|
Çocuğu ölen teşekkür mü etsin?
Çocuğu kazada ölen anne-babaları tazminat davalarında 'borçlu çıkaran' kararlar Yargıtay üyesini isyan ettirdi: Bu görüşler adalete güveni yok edici sonuçlar doğuruyor
ANKA - ANKARA - Çocukları öldüğünde maddi-manevi tazminat davası açan aileleri, 'borçlu çıkaran' bilirkişi raporları, sonunda Yargıtay'ı da isyan ettirdi. Yargıtay'ı bölen dava, 10 yaşındaki Alaattin Eldeniz'in ölümüyle başladı. Aracı kullanan şoför Cemil Bozyokuş, 10 yaşındaki Alaattin Eldeniz'e çarparak ölümüne neden oldu. Dört çocuklu ailenin tek erkek çocuğu olan Alaattin Eldeniz için ailesi 35 bin YTL'lik maddi ve manevi tazminat davası açtı. GOPAŞ mahkemede Alaattin Eldeniz'in aniden yola fırladığını, şoförün direksiyonu sola kırdığı halde kazadan kurtulamadığını belirtti. Eksi bakiye çıktı! Mahkeme maddi tazminat talebini reddetti, anne Aynur Eldeniz'e 1000, baba Sedat Eldeniz'e 1000 ve üç kız kardeşe 500 'er YTL toplam 3 bin 500 YTL manevi tazminat ödenmesi gerektiğine karar verdi. Bilirkişi raporundaysa, 5 bin 500 YTL maddi tazminat isteyen aile, 1537 YTL borçlu çıkarıldı. Bilirkişi, benzer davalarda izlenen hesaplama tekniğine uygun olarak yazdığı raporda "Çocuğunu kaybeden aile maddi bir zarara uğramamıştır. Hak sahiplerinin destekten yoksun kalma zararı, yetiştirme giderleriyle tamamen karşılanmış, eksi bakiyeyle karşı karşıya kalınmıştır" denildi. Karar temyize gitti. Yargıtay onadı ama.... Yargıtay 4. Dairesi, Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği 'Maddi tazminat verilmesine gerek yok' kararını onayladı. Aileye verilen manevi tazminat miktarınınsa iki katına çıkarılmasını istedi. Aile 'hiç değilse borçlu duruma düşmekten' kurtuldu. Ancak Yargıtay 4'üncü Dairesi üyesi Mehmet Uyumaz'sa 'haksız ve insafsız' olarak nitelendirdiği karara karşı oy verdi. Yargıtay üyesi Uyumaz, 'yasa değiştirecek sertlikteki' karşı oy yazısında şu noktada dikkat çekti: 'Türkiye'de çocuklar çalışır' "Türkiye'de 20 milyon kişi açlık sınırının altında bir gelirle geçiniyor. Son yıllarda göçlerle kalabalıklaşan kentlerde çocuklar ailelerine ekonomik katkı için küçük yaşta çalışma hayatına atılmaktadırlar. Yaşamak için başkaca şansları yoktur. Bu durum, yaşamın inkâr edilemez gerçeğidir. Ancak bu gerçek tazminat davalarına yansımamaktadır." "Bu tür görüşler; çocuğun ölümü ile anne ve babanın bu ölümü 'kurtuluş' kabul etmeleri gibi adaletsiz, acı verici, adalete olan güveni yok edici gibi bir sonucun doğmasına neden olur. Hukukçular bu adaletsiz sonuca bir an önce son vermelidirler. Toplumun, bu uygulamalar için birçok olayda büyük tepkiler verdiğini de görmek zorundayız." (Bilirkişilerin maddi destek tazminatı taleplerini 'hesaplarken' çocukların gelecekteki eğitim vesaire masraflarını indirdiğini hatırlatarak.) 'Aileler ölümle kârlı çıkmaz' "Türk toplumunda her ailenin bir aile bütçesi vardır. Bu bütçe geliri sınırlı olup, her çocuk için yapılacak harcama da aile bütçesinin sınırını aşmaz. Anne ve baba kendi istek ve gereksinimlerinden vazgeçerler ve çocukları için harcama yaparlar. Çocuk destekten çıktığında ise bu kısıntı sona erer, ailenin bütçesi rahatlar. Bu ise tasarruf değildir. (Çocuk ölünce) Aile bütçesinde artış olmaz." "Bilirkişilerin hesaplama biçimleri varsayımlara dayanmaktadır. Gerçeklere uymamaktadır. Bunlar Türkiye gerçekleridir." "Hiçbir hukuk devletinde çocuğu ölen anne ve babaya ölüme neden olan kişiye teşekkür etmelerinin gerektiği gibi bir sonucun doğmasına neden olacak şekilde karar verilmez." http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=24/10/2007 |
28-10-2007, 01:48 | #2 |
|
Aslında konu biraz saptırılıyor. Destekten yoksun kalma tazminatı dediğiniz zaman, işin mantığı bunu gerektirir. Yani destekten yoksunluk sözkonusu değilse, tazminata da hükmedilmez. Burada sorgulanması gereken asıl şey manevi tazminat davalarında hükmedilen tazminatın düşük olması. Yani çekilen acının hakim tarafından değerlendirilememesi ve düşük tazminatlara hükmedilmesidir. Sayın Yargıtay üyesi isyan etmekte haklı fakat bu isyanı bu konuda değil mahkemelerce verilen manevi tazminat miktarları için olmalıydı. Örneğin öncelikle manevi tazminat davalarına bakmakla görevli mahkemelerde görevlendirilecek hakimlerin itinayla seçilmesi lazım. Zira mesleğe yeni başlamış, bekar veya evli fakat çocuk sahibi olmayan bir hakimin, bir kişinin çocuğunun ölmesi durumunda duyacağı acıyı tahmin etmesine imkan bulunmamaktadır. Nasıl Aile mahkemelerine seçilen hakimlerde bazı özellikler aranıyorsa, bu tür davalara bakan mahkemelerde de bir takım özellikler aranmalıdır.Yaş, medeni durum, çocuk sahibi olup olmadığı gibi... Bir başka örnek; ehliyeti olmayan ve araba kullanmayan, trafikteki tehlikelerle burun buruna gelmeyen bir hakim, kaza anında yaralanana manevi tazminatı nasıl takdir edecek. Ona göre olay araba arabaya çarpmış birinin kaşı yarılmış olarak kalacak. Haydi hayırlısı... Unutmamak lazım iki tür hukukçu vardır. Birincisi kanunları iyi bilen, ikincisi muhakeme yapabilen. Muhakeme yapabilmek için sadece kanunları bilmek yetmemekte kişilerin deneyimleri, sosyal hayatı ve psikolojik hikayeleri de önem kazanmaktadır.
|
28-10-2007, 19:31 | #3 |
|
Ailelerin çocuklarına olan maneviyatını bu denli düşük bir çizelge ile açıklamak elbette mümkün değildir. Maddi bir kaybın ise gelecekte masraf yükü doğacağına kanaat getiren bilirkişi raporuna da söylenecek söz bulunamamaktadır.
Yargıtay üyesi sayın hakimin isyanı son derece haklı görülmelidir. Ülkenin standartlarına uygun olarak süren hayatın olağan akışı, pratik ve teorik hukuka da entegre edilmelidir. Hukukun amacı olan toplumun ihtiyaçlarını hukuk normları ile karşılayamadıkça, amaç araca dönüşecektir ve usul esastan önemli hale gelecektir. Bu nedenle işin hukuki yönünü yazmak, tarafımca gerekli görülmemiştir. Çünkü her ne kadar hukuk kuralları optimize edilirse edilsin, birileri bu hukuk kurallarından bihaber oldukça, vicdani kanaati oluşturmadıkça, sosyal hayat tecrübesi edinmeden hüküm vermeye devam ettikçe veya buna sebep olacak atamalar yapıldıkça, ve en önemlisi yurttaşların değer verdikleri olgulara yeteri kadar değer verdiğini göstermedikçe halkın sessiz ve derin bekleyişi giderek kaygılı bir hal almaya başlayacak ve nitekim tehlikeli bir tablo ile karşılaşma ihtimali artacaktır. Bu durumda biz hukukçu adaylarına ve tecrübeli hukuk düşünürlerine düşen en önemli görev; hukukun uygulanmasını, işlevselliğini; vatandaşlarımızın ortak değer paydasında birleştirip, etkin bir biçimde onlara bu vazifeyi yeniden sağlamaktır. Saygılarımla |
28-10-2007, 20:27 | #4 | |||||||||||||||||||
|
Katılıyorum. |
29-10-2007, 13:19 | #5 |
|
manevi tazminat
Av Ayhan Bey' e katılıyorum. Bizler hukukçuyuz ve sokaktaki insanla benzer yorumlar yapmamalıyız. Destekten yoksun kalmada maddi tazminatın hasabının yapılış şekli bellidir ve herkez için aynıdır. Burada davalınında savunma hakkını unutmumak gerekir. Ancak manevi tazminatlara ilişkin çok düşük miktarlara hükmolunması vicdani açıdan rahatsızlıklar yaratmaktadır. Bu nedenle bu sınırları iyi gözetebilecek hakimler olması dileğiyle. Saygılar sunarım.
|
29-10-2007, 18:57 | #6 |
|
insanın değeri
anne - baba çocuğun ölümüyle yetiştirme masraflarından kurtulmuş olur ve bu durum tazminattan indirim sebebidir??? şimdi bu anlayışın katılabileceğimiz hiçbir yönü yoktur fakat yine de yargıtay uluslararası tazminat hukuku ilkelerine uygun kararlar vermektedir. asıl AYİM'in kararlarını incelediğimizde oradaki tazminattan indirim sebeplerine bakalım ve hayretlere düşelim Zira ölen asker kişi ise dernek veya vakıfların aileye yaptığı bağışı bile ölüm ile sağlanan yarar saymaktadır ki artık bizim buna yorum katmamıza gerek bile yok...
|
03-11-2007, 20:04 | #7 |
|
Burada asıl üstünde durulması gereken nokta manevi bir zararın maddi karşılıkla (yani parayla) tazmin edilip edilemeyeceğidir.Değişik yaptırım türleri manevi zararın tazmininde daha iyi sonuçlar verebilir.
Ayrıca karara muhalif sayın yargıtay üyesi ülkemiz gerçeklerine göre çocukların çalıştığından ve ailesine katkı sağladığından bahsederek kendi fikrine temel oluşturmuş.Ancak çocukların çalıştırılmasını doğru bulmayan birisi olarak olmaması gereken bir durumun (çocuk işçiliği) ülke gerçekleri yada hayatın gerçekleri gerekçesiyle mazur görülmesini doğru bulmuyorum. Anayasadaki sosyal devlet ilkesinin maddi temelleri oluşturulur ve herkese insan onuruna yaraşır bir yaşam hakkı, ailenin korunması, yaşlıların ve engellilerin güvenceye kavuşturulması sağlanırsa destekten yoksun kalma tazminatına da gerek olmaz diye düşünüyorum. |
03-11-2007, 23:32 | #8 |
|
Sayın Av.Bektaş Saim Topbaş'a katılıyorum ve duyarlığını kutluyorum: Çocukların çalıştırılmasına göz yumulmaması gerekir. Maddi tazminatın tanımı ve uygulamasına göre, çocuğunun ölümünden maddi zarar doğmamalı. Çocuk bir yatırım veya üretim aracı olarak görülmemeli. Manevi tazminat takdir edilmesi yolu varken maddi tazminat çıkmazına girilmemelidir kanısındayım. Saygılarımla |
21-11-2007, 15:14 | #9 |
|
Hassas Konu
Yukarıda bahsi geçen olayda davacı ailenin vekili benim. Arkadaşların görüşlerini inceledim. Çok farklı görüşte olan arkadaşlar var. Düz mantıkla bakıldığından çocuk ölmüştür. Çocuğun aileye bir desteği söz konusu değildir. Bu nedenle destekten yoksun kalma olgusu da yoktur denebilir ANCAK; işin esası öyle değildir. Çocuk öğrencidir. İleride ailesine destek olacaktır. Farazi destek diye bişey var. İleride destek olacağı kabul edilmelidir. Kaldı ki somut olayda ölen çocuk ailenin tek erkek evladıdır. Türk aile yapısında erkek çocukların anne-babasına olan destekleri yok sayılamaz. Çocuğun ileride kuvvetle muhtemel anne-babasına olan maddi desteği farzedilerek bir hesap sistemi kurulmalıdır. Yoksa trafik kazasında çocuk ölümüne sebep olan yetişkin ölümüne sebep olandan daha şanslımı sayılacaktır. Burada halledilmesi gereken bir problem vardır. Bu toplumda hukukçular arasında tartışılmalıdır. Bu nedenle sayın Yargıtay üyesi isyanında son derece haklıdır. Bir defa eksi bakıye olayı tamamen toplum vicdanını kanatan bir olaydır.
tartışmaların hayırla sonuçlanmasını diliyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
annenin çocuğu kaçırması | AV.DİLEK | Meslektaşların Soruları | 8 | 31-07-2012 11:01 |
Eşi ölen kadının soyadı?? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Meslektaşların Soruları | 10 | 20-08-2008 22:39 |
Üniversite değiştirme.Bilgisi olan lütfen yardım etsin | erkanaga | Hukuk Lisans Eğitimi | 4 | 08-04-2007 23:33 |
Hakim Babalığı Nasıl Tespit Etsin? | duyurucu1 | Meslektaşların Soruları | 14 | 27-06-2003 19:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |