11-09-2007, 20:21 | #1 |
|
Kadın ve Kariyer
Alman televizyonu ARD’nin spikeri Eva Herman'ın, kadınların evde oturmasını savunan bir kitap yazdığı bunun üzerine ülkedeki feministlerin ayağa kalktığı söyleniyor.
47 yaşındaki Herman, kitabında toplumun sağlığı açısından kadının evine dönmesi gerektiğini savunduğu, kariyer sahibi olmasına karşın, kariyerin kadını annelik isteğinden uzaklaştırdığını ve bunun da topluma zarar verdiğini söylediği belirtiliyor. Kadınlar kariyer mi yapmalı çocuk mu yapmalı? Kariyer yapmak eğer gerçekten annelik isteğini köreltiyorsa bu toplumun en küçük ve fakat en önemli birimi olan aileyi temelinden sarsmaz mı? Dolayısıyla da toplum zarar görmez mi? Buyrun görüşleriniz efendim |
12-09-2007, 04:44 | #2 |
|
Aacaba diyorum, bu yazar çalışmaktan çok yoruldu da ben çalışmıyorum madem kimse çalışmasın duygusana mı kapıldı?
|
12-09-2007, 07:25 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Turan, Ne güzel bir tespit! Ben çalışmıyorum, o zaman kimse çalışmasın. Ben çalışamıyorum, çünkü aslında tembelim. Ben hem anneliği hem çalışmayı başaramıyorum, o vakit kimse başaramaz. Ben annelik ve çalışmayı bir arada götüremediğim için dünya bu hale geldi ... vb vb vb Bu ve benzeri neticelere de ulaşabiliriz gözlem yorumdan yola çıkarak. Oysa anne olmadığı halde çalışmayı başaramayan veya çalışmadığı halde anneliği başaramayan, ne çocuğuna ne işine hayrı dokunmayan, ya da çocuk da kariyer de yapan bir sürü kadın var. Diyeceğim, kadınlarla bu kadar uğraşmasınlar Saygılarımla... |
12-09-2007, 08:41 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
|
12-09-2007, 09:10 | #5 |
|
Çalışan bir annenin çocuğuyum.Hiç bir zaman bir ilgisizlik,bir eksiklik,sevgisizlik hissetmedim.Tüm önemli günlerde annem yanımdaydı.Annemle gurur duyuyorum.Bana göre o dünyanın en iyi annesi (tabi herkes kendi annesi için böyle düşünüyordur eminim) ve işini çok iyi yapan,aranılan bir öğretmen.
Annelik güdüsünü hiç bir dış etkenin köreltebileceğine de inanmıyorum.Gördüm ki annelik her şeyden önce gelen bir rol ama çalışmaya ve işinde gerçekten iyi olmaya engel değil.Tabi bu durum bir çok meslek açısından geçerli olsa da örneğin haftanın 4-5 günü şehir dışında bir oraya bir buraya seyahat etmenizi gerektirecek işler paylaşımı,dolayısıyla yakınlığı azaltacaktır.Ancak şöyle de bir gerçek var ki bu devirde artık çalışmamayı seçme lüksüne de büyüklerimiz kadar sahip değiliz.İnsanca yaşamak için artık ailede iki bireyin çalışması zorunlu hale geldi diyebiliriz sanırım. Saygılar... |
12-09-2007, 09:38 | #6 |
|
Bence insan istedikten sonra her iksinide bir arada yürütebilir.Ben çoçukta yaparım kariyerde sözüne katılıyorum.Ben her iksinde bir arada yürütebilcegime inanıyorum çünkü ikiside benim için hayatımın vazgeçilmezleri arasında...
|
12-09-2007, 10:29 | #7 |
|
artık kadın çalışmalımı çalışmamalı mı sorusunu aşmamız gerekir bence.kadın çalışıp ekonomik özgürlüğünü mutlaka kazanmalı.ve eşide olsa kimseye minnet etmemeli bence.çocuk konusuna gelince bir çok çocuğu olan bayan var ve bir çoğuda çok güzel yetiştiriyor çocuğunu.
|
12-09-2007, 11:06 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Yıprandığınız bir günün ardından, işten eve geldiğinizde, gününüzün yorgunluğunu alan, sıkıntınızı dağıtan, kendinize getiren de olabilir çocuk, başka türlü baktığınızda. |
12-09-2007, 11:14 | #9 |
|
Elbette çocuk dünyanın en güzel şeyi. İnsana verilen en güzel hediye. Bunu doyasıya yaşamakta inansın hakkı olsa diye düşünüyorum. ben çocuğuma elimden geldiğince herşeyi vermeye ilgilenmeye çalışıyorum. ama bu demek değilki ben hepsine yetişirken eve,işe, çocuğa gayet rahat relaks oluyorum. benim yıpranma payım ne olacak. sayın av. şehper hanım evlimi çocuğumu varmı bilmiyorum ama bu kadar rahat basitmiş gibi konuşabildiğine göre pek sanmıyorum.
|
12-09-2007, 11:39 | #10 |
|
Çalışan ve çocuklu bir anne olarak; çalışmayan bayanlara nazaran daha çok yorulduğumu, daha planlı olmak zorunda olduğumu biliyorum.
Oğlum, hayattaki en değerli varlığım. Önemli olan çocuğunuzla çok zaman geçirmek değil, "kaliteli" zaman geçirebilmek. Ne kadar yorgun olsam da, onunla oyun oynuyorum, kitap okuyoruz ve ya tiyatro çeviriyoruz.Yani gözünün içine bakıyorum, ne istiyor acaba, mutlu mu diye? Gariptir ki bu özeni; cumartesi-pazarları gösteremiyorum.Ve yahut da sabahtan akşama kadar evde kaldığım günlerde olmuyor. Düzenli çalışmak bana, ruhuma iyi geliyor,işleyen çark konumunda olduğum zaman herkese faydam oluyor.Hafta içi oğlum da ben de daha mutluyuz. Yalnız şunu belirtmek istiyorum ki en büyük eksik ve ya haksızlık; ikinci çocuğu asla göze alamam. Aslında ciddi bir mesele bu, hatta ülke meselesi ; aydın, düşünen ve ya üreten ailelerin çocuk sayısı 1, bilemedin 2 Bunun geleceğimizi şekillendirmede ki rolünü , düşünmek dahi istemiyorum. Zannediyorum çocuğumdan hayatta tek bir şey isteyeceğim, en az 2 çocuk sahibi olmasını. Ben yapamadım, zaten 32 yaşında çocuk sahibi oldum. Şundan da eminim ki her şeyin bir yaşı var, sabrın ve tabiki fiziksel kapasitenin. Çocuğum için işimi bırakmam.Oğlumun, hayatın içinde olan bir annenin, düşünce ve birikimlerine ihtiyacı oluğunu düşünüyorum. Ne çok yazdım ya, neyse şimdilik bu kadar Saygılarımla... |
12-09-2007, 13:10 | #11 |
|
Yaz basinda oglumun yanina oturdum ve ne izledigini sordum.. Cevabi beni sok etti..
"Bebegi olunca meslegine ara veren ve tekrar isinin basina donen bir kadinin hikayesini anlatiyor..Tipki senin gibi".. Hic hayatima bu acidan bakmamistim.. Evet cocuklarim dogdugunda meslegime ara vermistim ama bunu bir fedakarlik yada zorunluluk olarak dusunmemistim... Tabi burada onemli bir faktorun benim meslegimin yapisinin zaman zaman geri cekilmeye musait olmasindan kaynaklaniyor.. Ama bir kadinin uretici olmasidan yana oy kullanmak isterim.. Ureten kadin daha yapici anneler olabiliyorlar... |
12-09-2007, 15:58 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Kesinlikle kabul edemem. Hayır Dünyanın en iyi annesi benim annem En annesini çok seven çocuk saygılarımla |
12-09-2007, 21:08 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Hem kariyer , hem çocuk yapmalı. Ayrıca çocuğa da bakmalı. Bence de bir kadının ekonomik özgürlüğü olmalı. Eşi dahi olsa, birilerine mahküm olmak kadar zor bir şey yoktur diye düşünüyorum. Kariyer, bizim ülkede her kadına nasip olmadığı için öncelikle çalışmalı. Alman Eva' ya gelince; erken pes etmiş. 47 yaş ne ki? |
12-09-2007, 21:27 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Merhaba
Verilen örnek,nüfus artış hızının son derce düşük olduğu,hatta eksiye gidişatın olduğu ülkelerde daha çok geçerli ve doğumları özendirme kampanyasının bir parçası olsa gerek. Ülkemizde çalışan kadın sayısının, erkeklere göre azlığı tartışmasız.Nüfus artış hızının azlık nedeniyle tehlike sınırına gelinceye kadar: Haydi Kadınlar,çalışmaya!!!)) |
12-09-2007, 22:22 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Oturun oturduğunuz yerde çalışıpta ne olacak? Biz çalıştıkta ne oldu? ) En tembel tembel saygılarımla |
15-09-2007, 14:29 | #16 |
|
Kariyer de yaparım çocuk da!...
Üniversite 1.sınıfta evlendim.Akabinde bir oğlum oldu.Tabi aynı zamanda benim için yaşamımın en zorlu süreci de başlamış oldu. Benim zamanımda 1.sınıfta Anayasa h. dersi baraj dersiydi. İki sene üst üste Anayasa h.nu geçemeyenin okuldan kaydı siliniyordu. Hâla öyle mi bilmiyorum. Okula devam edemiyordum; çünkü hem rahmetli anneciğim hem de kayınvalidem "yüksek tansiyonları olduğu ve bu nedenle çocuk bakamayacakları" gerekçesiyle sadece sınav zamanları oğluma bakıyorlardı. Albümüme baktığımda o yılları tekrar anımsarım; kucağımda 10 günlük bebeğim hemen yanımda da Türk hukuku ders kitabı...Bir elimde devamlı ağlayan bir bebek diğer elimde ders kitabım...Neyse, Anayasadan ilk sene geçemedim. Kitabı neredeyse hatmettim ama nafile... Kitapta olmayan sorular geliyor!. Meğerse sevgili hocamız B.Kuzunun derslerinde anlattığı konulardan geliyormuş cevaplayamadığım sorular. Bu notları tedarik edince atılmaktan kurtulmuş oldum!... Velhasıl güç bela; zır zır ağlayan bir çocuğa rağmen okulu bitirdim. Pişman değilim; evet o yıllar benim için tam bir kabustu. Ama bugün her yönüyle iftihar ettiğim üniversite 3'te okuyan bir oğlum var. Eğer okulumu bitirmeseydim bugün belki de kendi ayaklarımın üzerinde duruyor olamayacaktım; eşimden bir kaç sene önce ayrıldım; çalışmasaydım oğlumun ve benim hayatım nasıl olacaktı, tahayyül etmek bile istemiyorum. Bayan meslektaşlarıma önerim; kariyerinizi ve çocuğunuzu büyütmeyi aynı anda başarabilirsiniz; hele de çocuğunuza bakacak bir büyüğünüz ya da bakıcı tutabilecek maddi olanağınız varsa...
|
15-09-2007, 16:30 | #17 |
|
Ya sev Ya terk diye bir ünlü sözümüz vardı ya ona nispeten, ya kariyer yap ya da çocuk..
|
15-09-2007, 19:42 | #18 |
|
Güzel bir kitap var, okumanızı öneririm:
"ERKEKLER NEDEN DİNLEMEZ, KADINLAR NEDEN HARİTA OKUYAMAZ" |
15-09-2007, 23:06 | #19 |
|
Ataerkil toplumlarda görev dağılımı bellidir:Erkek aileye maddi olanaklar sunarken(yani eve ekmek getirirken)kadın evde çocuk bakar,yemek pişirir vs.
Bu dağılım geleneksel toplumlarda hiçbir zaman değişmez.Kimin çalıştığı veya kimin eve daha çok katkı yaptığı önemli değildir. Evlilik mi kariyer mi sorusunu cevaplamadan önce,mutlu bir aile hayatından ne beklendiği sorusu daha önemlidir.Eğer mutlu bir evlilikten düzenli bir aile hayatı,ailenin ekonomik gereksinimlerini tamamiyle karşılayabilecek maddi olanaklar,iyi yetiştirilmiş çocuklar vb. bekleniyorsa,kariyerin evlilik veya çocuk açısından bir dezavantaj değil,avantaj olduğunu düşünüyorum. Ancak aile hayatında erkek;bütün işlerini yapacak,çocuklarına bakacak,aileye kendinden daha az maddi katkı sağlayacak ve böylece ailenin ekonomik geleceğinde daha az söz sahibi olacak vb. bir kadın bekliyor;aynı şekilde kadında evliliği sadece maddi ve manevi bir güvence olarak görüyorsa,kariyer ancak o zaman tehlikeli olabilir. Ben çalışan bir annenin çocuğuyum.Bu bizim evimizde hiçbir zaman problem olmadı.Evet annem bir takım zorluklar yaşadı,hatta bazen haddinden fazla yoruldu.Ancak bu zorlukları hiçbir zaman bize yansıtmadı.Bizde çalışan bir annenin çocuğu olmanın her daim avantajlarını yaşadık hala da yaşıyoruz.Örneğin okul öncesi eğitime herkesten önce başladık Yazımı geçenlerde duyduğum ve çok hoşuma giden bir sözle bitirmek istiyorumHer başarılı kadının yanında onu aşağı çeken bir erkek olmaması dileğiyle)) Saygılarımla....... |
16-09-2007, 00:04 | #20 |
|
Sevgili dostlar,
Babam ben dogdugumda o kadar mutlu olmus ki, bir sene kadar dogru durust calismamis, kendi elleri ile beni buyutmekten buyuk zevk almis.. Bir bucuk yasindan sonra okulla baslayincaya kadar da beni yaninda tasidi.. Sanirim ben yedi yasindayken prof lugunu almisti.. Yani dostlar babamin beni buyutmesi onun kariyerini engel olmadi.. Haydi babalar sizi dinleyelim.. Sevgi ile kalin Ve lutfen gulumsemeyi unutmayin.. |
16-09-2007, 00:11 | #21 |
|
Değerli Gülümse,
Değerli babanızı kutluyorum. babanızın bir istisna olduğunu vurguluyorum. Babanız bir erkek olduğu için hem size bakıp hem kariyer yapabilir normaldir bu Bu topikteki konu kadınlar için kariyer ve çocuk) En gülümseyen saygılarımla |
16-09-2007, 15:48 | #22 |
|
Çocuk dünyanın en tatlı varlığı bunu ben değil anneler özellikle de anne olmak isteyip de olamayanlar daha iyi bilirler.
Türkiye'de de çalışmayan kadınların hali ortada... Haydi kadınlar çocuk da yapın kariyer de |
16-09-2007, 16:38 | #23 |
|
Sayın Keklik, dediğiniz gibi çocuk dünyanın en tatlı varlığı...Karşılıksız sevdiğiniz - o size bazen gereken ilgi ve özeni göstermese de- uğruna yaşamınızı feda edebileceğiniz, çok büyük maddi,manevi emekler verdiğiniz, kendi yaşamınızı ikinci plana attığınız tek varlık çocuklarınızdır.Çocuklar genellikle bencildirler; (Babam şöyle derdi; "Baba çocuğuna bir bağı bağışlamış, çocuk babasına bir salkım üzümü çok görmüş"); her şeyin hakları olduğunu düşünürler. Ama şunu da göz ardı etmemeliyiz; onlar bizim isteklerimizle dünyaya geldiler. Onlara yaşam veren de bu nedenle ölümlü kılan da biziz. Her zaman şunu düşünürüm; yaşamdaki en büyük acı; evlat acısıdır. Ne aşk acısı, ne maddi sıkıntılar, bu tarifi imkansız acının yerini tutamaz. Yaşamdaki en büyük sevgi de evlat sevgisidir; bu sevginin yerini de hiç bir aşk, sevgi tutamaz. Bu nedenle bu büyük sevgiden yoksun kalmayın, kariyer yapmanız çocuk yapmanıza engel olmaz...
|
16-09-2007, 16:49 | #24 |
|
Sevgi insana neler yaptırmaz ki...Önce hayatı sevelim biz,sonra kadın erkek kim olursa olsun her yükün altından kalkarız.
Bu arada Sayın Ferda sizi de kutlarım hayatınız bu konunun yaşanmış bir örneği bence |
18-09-2007, 02:38 | #25 |
|
Kadının evinde oturtulup çocuğa mahkum edilmesi bence ona yapılabilecek en büyük haksızlık. Ayrıca çocuğun anneyi model aldığını da düşünürsek kariyeri olan bir anne çocuğunun geleceği açısından daha faydalı olabilir. Hele de kız çocuğuysa.
Bir de tüm hayatı boyunca evlilik hayali kurup da evlenince nirvanaya ulaşmışcasına kendini başarılı sayan kadıncıklarımızın yetişmesini engeller annenin kariyer yapması (aynı şeyi yapabilecek ev hanımları da var tabii, ama maalesef -gördüğüm kadarıyla- çok fazla değil.). |
18-09-2007, 04:19 | #26 |
|
Kadinin kariyer yapmasi konusunda aslinda en buyuk engel cocugun kendisi..
Yuvaya giden cocuklar annelerinin sadece kendilerine ait oldugu o yuzden ise gitmedikleri icin hava atarken, ilkokul doneminde yalvaran ses tonu ile "anne sende okula gel, diger anneler gibi bana ayran ve tost al" diyebiliyorlar.. Ancak orta ve lise de annenin kariyeri olmasi gurur kaynagi oluyor. Benim okudugum lisede meslegi olmayan yada calismayan anneye "ezik zavalli anne" gozuyle bakilirdi.. |
18-09-2007, 05:31 | #27 |
|
"Kadının yeri, erkeğinin dizinin dibi"
Bu ata sözünü neden göz ardı ediyorsunuz! Erkek egemen toplumda kadınların kimi sıfatlarla öne çıkmaması kadar olağan birşey yok. Bazı sonradan görmemiş yapılarda kadının yeri kocasının dizinin dibi oluyor genelde. Yani bekar veya dul ve kendi başına ayakta durabilen kadın için aynı yapıdaki zihinlerde genelde hoş sıfatlar varlık bulmuyor. Genelde ateşli ama ne savunduğunu bilmeyen feministle bir erkek karşılıklı laflaştığında kadın zeka üstünlüklerini çeşitli nedenlere dayandırarak savunurken erkek de tarihte sıfat bakımından herhangi bir kadının sahneye çıkmadığıyla buna karşılık verir. Böylece saçma, gereksiz bir döngü içine girilir. İnsan vardır akıllıdır, insan vardır aptaldır. Bu insan kadın ya da erkek olabilir. Kadın erkek eşitligi , kadına ve erkege eşit hak ve imkan tanımaktır.Kullanım insanın kendisine kalmıştır. Eskilere dayanırsak vezin kaşif ve fatih kadın olmaması oldukça normaldir, (Jeanne D'arc'ı saymamak uygundur , çünki olayların gelişimi esnasında kadın oldugu zaten bilinmiyordu.) Öte yandan kariyerli anne gurur kayrağı diğer ezik yaklaşımı tamamen sonradan görme, ne oldum delisi olma boyutudur. Asıl ezik ve zavallı sanırım düşünmeye zaman ayırmamaktır. En gülümseyen saygılarımla |
18-09-2007, 06:23 | #28 |
|
Kariyerli anne illa ki kariyeri olmayan anneden daha üstün değildir tabii ki. Önemli olan zihniyet. Kızını sırf koca bulsun diye üniversiteye yollayan, zaten üniversitenin de sırf o amaca hizmet ettiğini zanneden birçok anne var. Bunların içinde kariyerlisi var kariyersizi var. Ama kariyer dediğimiz şey daha çok eğitim düzeyiyle alakalı olduğundan böyle bir anne tabii ki daha gurur verici olur. Sanırım aynı şey baba için de geçerlidir. Okuma yazma bilmeyen çok zengin türkücü bir baba mı daha gurur vericidir, yoksa kıt kanaat geçinmeye çalışan bir profesör mü?
Ne kadın zeka bakımından üstündür, ne de erkek. Zeka bireysel farklılıklar gösteren bir kavramdır. Dolayısıyla kadının üstünlüğünü destekleyen argümanların da geçerliliği yoktur. Aynı şekilde, kadınların tarih sahnesinde ortaya çıkmayışları da erkeklerin üstünlüğünü ispatlamaz; olsa olsa "erkeğin dizinin dibi"nin tarihi ama eğitici olmayan bir mekan olduğunu ispatlar. |
18-09-2007, 06:34 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Bilmemki, babam türkücü olsaydı daha iyi cvp verebilirdim |
18-09-2007, 07:36 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Kutlarım. Ne kadar erken bir tespit üstelik! Bir an Simon de Beaviour'un satırlarını okuyorum sandım. Sonra düşündüm, Sartre bile eğitici olamamışsa! (sayın Turan'a soyut mizah) Tabi şöyle de düşünülebilir; Sartre'nin dizinin dibini mekan seçmediği için böyle düşünüyordur Ya da daha doğru, diğer akıl yürütmede bulunulabilir, eğer diz dibini seçseydi, bugün Beavour'u tanımıyor olacaktık ... Saygılar |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Niye "Adam Gibi Adam" Ya Da "Kadın Gibi Kadın" Bulamıyoruz? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 76 | 04-09-2011 13:30 |
Kadın ve TCK | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 80 | 05-02-2009 12:50 |
kadın erkek eşit mi ?yoksa kadın erkek kanun önünde eşit mi?hangisi? | iustinianus | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 30 | 24-04-2008 14:28 |
Akademik Kariyer | zeyni | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 03-03-2002 00:16 |
Akademik Kariyer | zeyni | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 23:34 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |