Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Müşterek müteselsil borçlu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-12-2016, 19:52   #1
gecelerin_yargıcı

 
Varsayılan Müşterek müteselsil borçlu

Merhaba meslektaşlarım,

Müvekkil, arkadaşının bir mağazadan aldığı cep telefonu alımına ilişkin satış sözleşmesini arkadaşıyla birlikte "müşterek müteselsil borçlu" sıfatıyla imzalamıştır. Daha sonrasında söz konusu sözleşme bedeli müvekkilin arkadaşı tarafından hiç ödenmemiş ve müvekkil cebri icra ile karşılaşmamak adına tüm borcu ödemiştir.

Müvekkil, sözleşmeyi kefil olma iradesiyle imzalamış ancak sözleşmede hem kendisi hem de cep telefonunu satın alan arkadaş "müşterek müteselsil borçlu" olarak addedilmekte. Sadece müvekkil tarafından borcun tamamı ödendiğinde mağaza tarafından düzenlenen belgede "Sözleşme bedeli A.... kefili B... tarafından ödenmiştir." yazmakta.

Bu durumda müvekkil adına TBK m.596 kapsamında asıl borçluya rücu edebilir miyiz? Yoksa müvekkil sadece payı oranında mı rücu edebilir?

Zaman ayıran meslektaşlara şimdiden teşekkürler
Old 29-12-2016, 11:02   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Müteselsil kefalette hisse yoktur. Kefil borcun tamamından sorumludur ki zaten bunun gereği olarak borcun tamamını ödemiştir. Dolayısıyla ödediği paranın tamamı yönünden asıl borçluya rücu edebilir.
"Müşterek borçlu müteselsil kefil" ilfadesinde geçen "müşterek borçlu" nitelemesi esasen "müteselsil kefil" ifadesinin anlamını güçlendirmek için kullanılır. Hukuken müteselsil kefil ibaresi tek başına yeterlidir.
Old 29-12-2016, 12:39   #3
gecelerin_yargıcı

 
Varsayılan

Öncelikle cevabınız için çok teşekkür ederim.

Müvekkilin sözleşmede borçluyla birlikte "müşterek müteselsil borçlu" olarak addedilmesi bir şeyi değiştirmez mi? Sözleşmede müvekkilin kefil olduğuna dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır sadece, borcun tamamı ödendiğinde mağaza tarafından düzenlenen belgede kefil olduğu belirtilmiş. Sözleşmedeki "müşterek müteselsil borçlu" ibaresine rağmen kefil olduğu kabul edilip ödediği paranı tamamı için rücu edebilir mi?
Old 29-12-2016, 14:06   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Maksadın kefalet olduğu sözleşmeye özgü koşullardan anlaşılıyor. Kaldı ki asıl borçlunun da rücu aşamasında böyle bir şeyi savunma olarak ileri sürmesi düşük ihtimaldir. Sürse bile bu kendisine ne kazandıracaktır? O zaman müvekkilinizin telefona % 50 hissedar olması gibi bir durum olur ki manasız olacağı ortadadır. Eksik ifade kullanılmış da olsa tarafların iradesinin kefalet olduğu rahatça anlaşıldığından bir sorun olmayacaktır. Karşı taraftan bir itiraz gelmedikçe bu konuda kendiliğinizden bir açıklamaya bile girişmeyin. Bir itiraz sunacaksa "... kefil değildir. Müşterek borçluyduk çünkü...." gibi bir açıklama yapması gerekir. Düşük ihtimal ama yaparsa o aşamada düşünülür, yazılı delili var mı yok mu vs. bir karşı cevap verilir. Bugünden tasalanmaya gerek yok.
Old 31-12-2016, 15:03   #5
Av. Suat

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/6551
Karar: 2004/1130
Karar Tarihi: 12.02.2004
ÖZET: Davacı müteselsil kefilin, kendisinden ihtarname ile istenen meblağın bir kısmını ilk talebi müteakip hiçbir ihtirazı kayıt öne sürmeden ve rızaen ödemiş olmasına göre, artık fazla ödemede bulunduğu iddiası ile geri istemesinin mümkün olamayacağı gözetilmeden, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Olamaz demiyorum ama, fikir vermesi açısından.....bu karar aleyhe gibi


Bir de genel anlamda lehe olan bir karar var ....


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas No.1995/12-746Karar No.1995/906Tarihi01.11.1995
818-BORÇLAR KANUNU/146/487/488/496
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/68.1

TAHSİLDE TEKERRÜR
MÜŞTEREK BORÇLULAR ARASINDAKİ MÜNASEBET
RÜCU BELGESİ
MÜTESELSİL BORÇLUNUN DİĞER BORÇLULARA RÜCUU
KEFİLİN ALACAKLIYA HALEFİYETİ
KREDİ BORCUNA MÜTESELSİL KEFALET

ÖZET
KEFİL, EDA ETTİĞİ ŞEY NİSBETİNDE, ALACAKLININ HAKLARINDA ONA HALEF OLUR. BU SEBEPLE BORCU ÖDEYEN KEFİL, ASIL BORÇLUYA ÖDEDİĞİ MİKTARIN TAMAMI İÇİN, DİĞER MÜTESELSİL KEFİLE PAYINA DÜŞEN MİKTAR KADAR RÜCU HAKKINA SAHİPTİR.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kırıkkale İcra Tetkik Mercii'nce davanın reddine dair verilen 12.12.1994 gün ve 334-397 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 9.2.1995 gün ve 1790-1720 sayılı ilamı.

( ...B.K.nun 146. maddesine göre borcun mahiyetinden hilafı istidlal o-lunmadıkça müteselsil borçululardan herbiri alacaklıya yapılan tediyelerden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur ve hissesinden fazla tediyatta bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkında haizdir. Kırıkkale 1.İcra Müdürlüğünün 1994/2343 sayılı dosyasındaki kredi sözleşmesinde bu dosyada hakkında takip yapılan Satılmış ve Ahmet Yıldırım müşterek ve müteselsil borçludurlar. Takip yapan alacaklı yaptığı ödemeden kendi payına düşen 1/3 oranındaki kısım dişında kalan ödemeleri için diğer boçlulara rücu hakkını haizdir. Takip dayanağı kredi sözleşmesi ve icra müdürlüğünün belgesi ile birlikte değerlendirildiğinde bu belgeler İİK-.nun 68/1. maddesindeki belgelerdendir.İtirazın yukarıda belirtilen oranlar dahilinde kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle dosya yerine geri çevri-lerek yeniden yapılan yagılama sonunda; mahkemece önceki kararda dire-nilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Alacaklı banka tarafından, kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi ve hesap özetine dayanılarak, kredi borçlusu Satılmış Yıldırım, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller Ulvi Siperoğlu ve Ahmet Yıldırım haklarında genel haciz yolu ile takip yapılmış, takip kesinleşmiştir. Borçlulardan Ulvi Siperoğlu dosya borcunu harice alacaklı bankaya ödemiş, alacaklı vekilinin talebi üzerine icra müdürlüğünce kendisine rücu belgesi verilmiştir. Adı geçen bu belge ile diğer iki borçlu haklarında konumuz olan takibi yapmıştır. 49 örnek ödeme emri tebliği üzerine borçlular icra müdürlüğüne verdikleri itiraz dilekçesinde, alacaklıya hiç bir borçları bulunmadığını, takibe konu olan borca karşılık 18.4.1994 vade tarihli, biri 5.000.000.-TL diğeri 10.000.000.-TL. bedelli iki adet bono verdiklerini, bono bedellerinin bankaca tahsil edildiğini ileri sürmüşlerdir. Borçluların borca ve miktarına bir itirazları yoktur. Bonolarda, kredi borcuna atıf bulunmadığı gibi, alacaklı vekili bonoların kredi borcu nedeniyle verildiğini kabul etmediğinden, borçluların ödeme iddiaları da sabit olmamıştır.

B.K.nun 496. maddesi uyannca, "kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur". Bu nedenle borcu ödemeyen Ulvi Siperoğlu asıl borçluya ödediği miktarın tamamı için, diğer müteselsil kefil Ahmet Yıldırım'a payına düşen miktar kadar rücu hakkına sahip olmuştur. B.K.nun 487 ve 488/2. maddelerine göre tahsilde tekerrür olmak kaydıyla ve yukarıda açıklanan esaslar dahilinde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin reddi isabetsizdir. Bu itibarla önceki kararda direnilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
Old 31-12-2016, 15:18   #6
Av. Suat

 
Varsayılan

Bir de üstadım olay tüketici kaynaklı yanılmıyorsam.
Hemen aşağıdaki karar bir önceki tüketici yasasına dayanmakta ama yeni tüketici yasasında da aynı nitelikli düzenlemeler var.

Tüketici işlemlerinde asıl borçlu hakkında takip yapıp takip semeresiz kalmadıkça kefil olan kişiye takip yapılamaz.

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/8090
Karar: 2009/15409
Karar Tarihi: 10.07.2009

ÖZET: Somut olayda alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu durumda asıl borçlu ile birlikte kefil hakkında takip yapılması yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, mahkemece alacaklının borçlu kefil hakkındaki itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekir.

(4077 S. K. m. 10) (2004 S. K. m. 68)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü;

Karar: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı bankanın tüketici kredi sözleşmesine dayanarak asıl borçlu ile birlikte kredi sözleşmesinin kefili olan muteriz borçlu İbrahim Tuğyan Önalan hakkında genel haciz yoluyla takip başlattığı görülmüştür.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10. maddesinin 3. fıkrası <Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez> düzenlemesini getirmiştir. Bu nedenledir ki; alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu durumda asıl borçlu ile birlikte kefil hakkında takip yapılması yukarıda açıklanan yasa hükmüne aykırı olduğundan, mahkemece alacaklının borçlu kefil İbrahim Tuğyan Önalan hakkındaki itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine bu hususun gözardı edilerek istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 128. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-01-2017, 12:23   #7
gecelerin_yargıcı

 
Varsayılan

Üstadım benim olayımda müvekkile karşı bir takip başlatılmadan ya da herhangi bir başvuruda bulunulmadan, icra ile karşılaşmamak adına müvekkil borcu kendiliğinden ödemiş.
Old 05-01-2017, 21:29   #8
Av. Suat

 
Varsayılan

Üstadım saygılar..
Ödeme belgesine dayalı ilamsız icra yaparak işlemlere başlayabilirsiniz. Çok da düşünmeyin bence ...
Borçlunun itiraz edeceğini de sanmıyorum.
İtiraz ederse dava açarsınız.

Bence çok da tereddüt etmeyin derim. Bu işlerde biraz da gözü kara olmak gerekiyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Müşterek ve müteselsil sorumluluk hazel647 Meslektaşların Soruları 3 02-04-2013 18:51
müşterek müteselsil av.mansur Meslektaşların Soruları 4 15-02-2013 23:43
mehir senedi, müteselsil kefil müşterek borçlu, tazmin şartı av. necmi Meslektaşların Soruları 2 03-01-2013 14:56
müşterek ve müteselsil borçlu av.duyguf Meslektaşların Soruları 3 16-07-2010 12:41
müşterek ve müteselsil kefalet -betül- Meslektaşların Soruları 1 21-03-2008 08:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04098201 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.