|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
Anket Sonucu: Duruşmaların verilen saatte başlamaması Adalet Bakanlığı açısından hizmet kusuru oluşturur mu? | |||
Evet | 641 | 84,34% | |
Hayır | 103 | 13,55% | |
Kararsız | 16 | 2,11% | |
Oy Verenler: 760. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 182) | |||
|
28-06-2007, 13:09 | #1 |
|
Avukattan dava: Mahkeme geç saate kaldı, aile düzenim bozuldu
Adalet sisteminin yoğun iş yükü sebebiyle yavaş işlemesi, avukatların iş düzeninin yanında sosyal hayatını da olumsuz etkiliyor. Mahkemelerin sabah saat 10.00'a randevu verdiği duruşmalar, akşamın geç saatlerinde görülebiliyor.
Bu çalışma sisteminden rahatsız olan avukatlar ise şimdiye kadar konuyu yargı gündemine taşımadı. Ancak İstanbul Barosu avukatlarından Abdulhalim Yılmaz, ilk defa uygulamaya tepki gösterdi. 7 yıllık avukat Yılmaz, önce Adalet Bakanlığı'na dilekçe ile başvurarak hizmet kusuru olduğunu, bu nedenle maddi ve manevi zararının giderilmesini istedi. Bakanlık, bu konuda kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığından talep hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı cevabını verdi. Yılmaz bunun üzerine bakanlık aleyhine 100 bin YTL manevi, 5 bin YTL de maddi olmak üzere toplam 105 bin YTL'lik tazminat davası açtı. Avukat Yılmaz, belirtilen saatten çok sonra yapılan duruşmaların iş hayatını olumsuz etkilediğini ve eşiyle arasını açtığını kaydetti. Avukat Yılmaz, "Eşim gece 23.00 gibi beni arıyor. Adliyede duruşma beklediğimi söyleyince inanmıyor." diye davayı açmaktaki haklılığını vurguladı. Abdulhalim Yılmaz, avukatı Mehmet Ali Kahraman aracılığıyla Ankara İdare Mahkemesi'nde tazminat davası açtı. Kahraman'ın mahkemeye verdiği dava dilekçesinde, davacı Yılmaz'ın 17 Ocak 2007'de Adalet Bakanlığı'na başvurarak hizmet kusuru nedeniyle maddi ve manevi zararının hakkaniyete uygun bir şekilde tazmin edilmesini talep ettiği hatırlatıldı. Bakanlığın buna olumsuz cevap verdiği dile getirildi. Dilekçede, bu aşamadan sonra davanın açılma gerekçeleri ayrıntılı olarak anlatıldı. Dilekçede, İstanbul'daki 30'dan fazla adliye binasında fiziksel yetersizlikler ve iş yükünün yoğunluğu nedeniyle duruşmaların belirtilen saatten çok sonra gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Bu durumda saatlerce duruşma beklemenin avukatların mesleğini tam olarak icra etmesine engel olduğu, maddi ve manevi olarak yıprattığı kaydedildi. Dilekçede; "Özellikle ceza mahkemelerinin duruşmaları neredeyse rutine bağlanmış gibi zamanında yapılamamaktadır. Zamanında yapılan duruşmalar istisnaidir. Her bir duruşma için yaklaşık olarak 2 saat beklemek zorunda kalan müvekkilim, bazı duruşmalarda 5, 6, hatta 12 saati bile bulacak şekilde beklemek zorunda kalmıştır." denildi. Adliyelerdeki fiziksel yetersizlikler, belirtilen saatte başlamayan duruşmalar nedeniyle avukatların daracık, havasız mekanlarda ayakta beklediği dile getirilirken, bu durumun davacı avukatın da bacaklarında varis oluşmasına sebep olduğu ve bu hastalığın tedavisi için uğraşmak zorunda kaldığı kaydedildi. Bunların yanında psikolojik rahatsızlık, zihinsel yorgunluk, meslekî performansın düşmesi ve stresin de ortaya çıktığı kaydedildi. Ayrıca geciken duruşmaların ne zaman başlayacağının belli olmaması nedeniyle davacı avukatın duruşma salonu veya adliyeden ayrılamamasının planlanan işlerinin aksamasına, randevularına zamanında yetişmemesine ve dolaylı olarak güvenilirliğinin azalmasına neden olduğu vurgulandı. Bu aksaklıklar ve işleri yetiştirme zorunluluğunun iş hayatının mesai saati dışına taşmasına sebep olduğu, bu durumun da davacı avukatın aile hayatını olumsuz etkilediği, sosyal hayattan geri kalmasına neden olduğu belirtildi. Davacı avukatın yüksek lisans eğitimine devam ettiği, geciken duruşmalar nedeniyle akademik çalışmalarına zaman ayıramadığı anlatıldı. Dilekçenin sonunda şu ifadeler yer aldı: "Adalet sisteminin düzgün işlemesi, duruşmaların zamanında yapılması, çalıştırılan personelin görevini tam ve zamanında yapması ile özellikle bu yönde hakimlerinin iş yükünün azaltılması için gerekli adımların atılması ve adalet hizmetinin eksiksiz olarak yerine getirilmesini sağlamak Adalet Bakanlığı'nın görevi olmakla birlikte bunun gerçekleştirilmemiş olması, hizmet kusuru teşkil etmektedir. |
28-06-2007, 14:36 | #2 |
|
tek kielime yazmak istiyorum HELAL OLSUN....
|
28-06-2007, 15:11 | #3 |
|
gece saat 12 de biten durusmadan sonra avukat arkadasimiz muhtemelen evine gitmektedir.Durusma hakimi diger dosyalara kalanlara devam etmek ve o gün bitirmek zorundadir.
|
28-06-2007, 15:40 | #4 |
|
Türkiye'de Avukat olmak demek özellikle Adliyelerde her gün birbirinden farklı mantık sınırlarını zorlayan durumlara absürd durumlara göğüs germek ya da bunlar normal şeylermiş gibi karşılamayı öğrenmek demek olmamalı
Gerçekten tebrik ediyorum meslektaşımızı. |
28-06-2007, 15:57 | #5 |
|
Umarım hakim dayanışmasına kurban gidip bir de tazminat ödeyerek aile düzenini tamamen bozmaz..
|
28-06-2007, 21:41 | #6 |
|
kutluyorum
avukat demek rutin davalar açıp prosedüre ayak uydurmak demek değildir. avukat, diğer hukuk çalışanlarına göre daha bağımsız olduğundan, daha güçlü olduğundan devletin en temel uygulaması bile olsa, gördüğü her yanlışı ne pahasına olursa olsun düzeltme yolunda adımlar atmalıdır, atacaktır.
buna en güzel örnek verilmiştir. öte yandan, örnek bir hukukçu dayanışmasına da dava dilekçesinde yer verilmiş olması bazı meslektaşlarımızın gözünden kaçmış olmalı ki, cevap verme gereği hissetmişler "hakimlerimizin iş yükünün azaltılması da(!) Adalet Bakanlığı' nın görevidir ve ihmal edilmiştir" anlamında bir cümle sonda dikkatimi çekti. avukatlar meslektaşlarının halinden anlıyor. ne mutlu!!! aynı yolda en sağlam adımlarla yürümek üzere avukatlık hayatıma en yakın zamanda(Ekimde) yanınızda omuz omuza olmak azim ve niyetiyle başlıyorum tekrar tekrar tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. sağlıcakla kalın... |
28-06-2007, 22:59 | #7 |
|
Bence bu durumdan hakimler de muzdarip olduğu için, meslektaşımızın açtığı davanın kabul edilmesi onların da belirtmek istediği fakat belirtemedikleri şikayetlerini dile getirecektir....
|
29-06-2007, 09:46 | #8 |
|
Sayın Ayhan çok haklı bizim çalışma koşullarımızla hakimlerin çalışma koşulları arasındaki parelellik onların da işine yarıyacaktır.Eğer ki hakimler devletçi görüşle karar verirlerse olay AHİM'e taşınabilir ve daha olumlu sonuç alınır kanısındayım.
|
29-06-2007, 10:00 | #9 |
|
malesef bunlar bizimde başımıza geliyor.özelliklede ceza davalarında.saat 9:00 da başlaması gereken duruşmalar hakim ve savcılarımızın geç gelmesi nedeniyle geç başlayıp geç bitmektedir.bazen heyet geliyor fakat ortada savcı yok.avukatlar duruşmaya gelmedikleri zaman haklarında dava açıldığına şahit olmaktayız.biz niye bu tür durumlar için dava açmıyoruz?
tutanak tutup suç duyurusunda bulunmak bu kadar mı zor! |
01-07-2007, 12:58 | #10 |
|
TEBRiK
sevgili meslektasimi bu adimindan dolayi tebrik eder ve tum avukat arkadaslarim adina kendisine tesekkuru bir borc bilirim. dilerim durusmalarin devami sirasinda adliyelerde cekilen bu gibi onur zedeleyici durumlara en kisa zamanda son verilmesi icin Yargidan lehimize bir karar cikar ve bakanlik bu dogrultuda yeni bir duzenleme getirir...
|
02-07-2007, 10:34 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Burada sistemden bir şikayet söz konusudur. Yargının iş yükü avukatları etkiledeği kadar elbette geç saatlere kadar duruşma yapan hakim ve savcıyı aynı zamanda kalem personelini de etkileyecektir. Bu durum kaçınılmazdır. Bu nedenle avukat arkadaşımızın kendi açısından rahatsızlıklarını haklı gerekçeleriyle birlikte dile getirmesi ve dava konusu etmesini anlamlı ve haklı buluyorum. Tebrik ediyorum. |
02-07-2007, 10:57 | #12 |
|
Duruşma beklenirken, hakim yada savcının çay, kahve yada sigara içmesi normal karşılanır herkes tarafından (avukat dahil) ama duruşma başlayınca avukatın çayı da sigarası da yarım kalır. Hatta koşa koşa duruşma salonuna gitmekle kalmaz üstüne üstlük hakim veya mahkeme başkanında af dileyen meslektaşlarımız bile varken bir arkadaşımızın böylesi bir dava açması doğru bir duruştur. Selamlıyorum.
|
03-07-2007, 18:56 | #13 |
|
İstanbul şartlarında duruşmalara saatinde girilmesi gibi istisnai durum dışında, eğer saatinde girileceksede avukatların beklendiğine hiç rastlamadım.Hani şu kahve ve çay molası verilmesi ne kadar normal karşılanıyorsa bu insiyatif avukatlarada gösterilmeli - bu durum ayrıca tarafyın hakim ve savcılarımız bunun için ne tür bir mücadele veriyor acaba, hani gece 23.00' de duruşmaya girip evine giden avukatın ardından duruşmalara devam ediyorlar ya.
|
03-07-2007, 18:57 | #14 |
|
Yanlış tuş sonucu tamamlanmadan mesajım gönderildi. - Bu durum ayrıca taraf vekillerinin dayanışmasınıda gerektiriyor diye eklemek istiyorum.
|
04-07-2007, 01:02 | #15 |
|
mahkeme ve hakim önü , vatandaşın durumunu anlatabileceği SON NOKTA'dır.bütün sıkıntıları o kısacık dönemde aydınlatılmalıdır.belki de suçsuz yere oradadır...
bu yüzden bir mah.'nin ne kadar uzun sürmesi , onun ne kadar adalete yakın olduğunun göstergesidir.. Alel acele , içi boş kararlar almaktansa , kişilere haklarını tam olarak vermek adaletin temel görevidir... Ülkemizdeki en büyük sorun , duruşmaların uzun sürmesi değil , duruşma sayısının fazlalığıdır.Yabancı ülkelerde mevcut sorunların %90'nının tahkim yolu ile çözüldüğü , olayların hakemler huzurunda halledildiği düşünülürse , aradaki fark rahatlıkla anlaşılacaktır.Ülkemiz de bir an önce hakemlik müessesesi geliştirilmeli ve artık kararların büyük çoğunluğu hakimler tarafından değil , hakemler tarafından verilmelidir.İnsanlar uzlaşıya daha çok yönlendirilmelidir.Mahkeme önüne çıkacak olaylar kamusal ve üst düzey öneme sahip olaylar olmalıdır... Bu sayede hakim açığı ve avukat sayısının fazlalığı problemlerinin de önüne geçilecektir.. O güne kadar mahkemelerin uzun sürmesinden dert yanmamak gerek..tek sorun adli merci önündeki dosyaların fazlalığıdır.Yurt dışında hakim başına senede 20 dosya düşmektedir.Bunun tek sebebi hakemlik müessesidir.. |
07-07-2007, 09:50 | #16 |
|
bu sistem hakimlere avukatlara savcılara ve tüm adliye çalışanlarının saygınlığını azaltıyor. şöyle ki, ödenek yok yer yok her şey yetersiz en önemlisi de hayaller ve hedefler yetersiz. yetkilerle donatılmış hakim, savcıya yetkiyi kullanırken gerekli araç ve elemanı vermezseniz ya da avukatları hacze çıkmak için hazırlık dosyasından fotokopi çektirmek için yahut duruşmalar için bekletirseniz bence de hizmet kusuru oluşmuştur.
|
07-07-2007, 11:23 | #17 |
|
Doğrusu ilginç bir dava açmış sayın meslektaşımız. Umarım eşinin gece 23,00' da duruşma beklediğine inanmamasını eşi (kocasına) avukata güvenmiyorsa bundan sorumlu Adelet Bakanlığı değildir gibi bir gerekçeye dayanıp davası reddedilmez.
Şuda bir gerçektir ki bütün duruşmalara Uyap' a rağmen 09,00 yazıp, duruşmaya 10,00' da başlayıp sonrada iş yetişmiyor bahanesi biz savunmacıların ortak sorunudur. Özellikle farklı adliyelerde yada icra müdürlüklerinin adliye binasının içinde olmadığı yerlerde bazen bir tek duruşma tüm günümüzü bitiriyor ve mağdur olmamıza neden oluyor. Hepimize kolay gelsin. |
08-07-2007, 12:18 | #18 |
|
Bu konunun gereksiz yere büyütüldüğünü açaıkçası abrtıldığını düşünmekteyim. Her meslek kendi içinde özel durumlara sıkıntılara sahiptir. Buna alışmak ve katlanmak gerekir. Çok sanıklı operasyon soruşturmalarında hakim,savcı,kolluk avukat ve adliye personeli olarak bütün gece çalışıp sabah saat 7.00'a kadar duruşmalara devam ettiğimizi hatırlıyorm. Aynı yakınmanın kolluktan adliye personeli ve mahkemelrden gelmediği halde Avukatlar olarak bizlerin bundan yakınmamız uygun değildir. Bir operatör doktor günün her saatinde ameliyat yapmak üzere hazır beklerken bundan yakınmaz çünkü işinin bir gereğidir. Yaptığı iş insan hayatıyla ilgilidir ve kutsaldır. Bizimde işimiz hak ile ilgilidir özgürlük ile ilgilidir, yani kutsaldır o halde bu görevi ifa ederken işin biraz uzaması yada geç saate sarkmasından da şikayeti olmamak gerekir inancındayım...
|
08-07-2007, 17:41 | #19 |
|
Duruşmaların zamanında başlaması hak olarak görülmesi gerektiği inancındayım. Hem hakim-savcılar,hem davaların tarafları, hem de avukatlar açısından...
Kendim aynı zamanda öğretmenim duruşma saati 10.00 dan sonra ise kesin öğlenden sonraya kalıyor. Hakimle konuşunca, "avukatlar erken gelmiyorlar, onun için geç başlamak zorundayım" diyor.Ben hakimle birlikte okul müdürüne de dert anlatmak zorunda kalıyorum. Duruşma zamanında başlarsa hiç bir alanı aksatmayacağıma inanıyorum. Bu işin kişisel yanı... Ancak bence esas olan diğer yan. Çünkü bu "yan" ülkenin bütün sorunları için, daha doğrusu yaratılan sorunların ana nedenidir. Son 20 yıl içinde ülkeyi yönetenlerin ana hedefi kamu hizmetini yok edip her alanı özelleştirme mantığıdır. İlk başlarda kamu kurumlarını "iyi çalışmıyorlar zarar ediyorlar, özelin eline geçerse daha iyi çalışacak, devlet işi hantal olur " gibi aldatıcı sözlerle kamuoyunu yanılttılar. Yanıltamadıkları kesimleri de "maliyet çok yüksek,dünya piyasasını göz önüne alalım, bu yüksek maliyetle biz rekabet edemeyiz" diyerek diğer kesimi, deyim yerindeyse manünple etmeye çalıştılar.İşsiz kesimi ise "bu kurumlarda çalışanlar çok ücret alıyorlar, bu nedenle kurumlar zarar ediyor. Biz bunların aldıkları ücretle en az 5 işçi çalıştırırız." diyerek ikna etmeye çalıştılar. Hiç ikna olmayanlarda zaten "vatan haini, bu ülkeyi sevmeyenler, zaten bunlar iş yapma yerine laf üretenlerdir." Böylece bugünlere geldik. Bugünkü "politikacı(!)larda" dünya devletleri arasında itibarlarının ne kadar arttığını yaptıkları özelleştirmelerle ifade ediyorlar. Aslında uluslararası sermaye pazar alanı buldukça pazaralanını sağlayanın itibarı artar. Ama sermayenin gözünde. Kısacası adaletin sağlıklı işlemesi "maliyet hesap"larına kurban ediliyor. Tıpkı eğitimde, sağlıkta olduğu gibi. Kim ne bilir, belkide bu işler olmuyor diyerek adaleti de özele devredip bu "yükten" de kurtulmak isteyebilir. Bizzat kendi içimizde, mürekkep yalamış kesim içinde de bol destekçi bulur. Böylece duruşmalar zamanında olur! CMK ücretleri de bu maliyet kurbanı oldu. |
08-07-2007, 19:30 | #20 |
|
umarım, davayı kazanırsınız ve biz de emsal karar gösterip dava açarız. elbette istisnai durumlarda hoşgörülü olmak gerekir. ancak her duruşmaya saat 9 yazmanın bir bedeli olmalıdır. geçenlerde şehir dışındaki duruşmam için de saat 9 yazmışlardı. ben de acele edip 8.30 ta gittim. ama gel gör ki, duruşmayı 11.30 da yaptılar. meslektaşımızı tebrik ediyor, yanında olduğunu ifade etmek istiyorum. çünkü bu sorun hepimizin sorunudur.
|
09-07-2007, 04:17 | #21 |
|
Bal gibi de oluşturuyor!!!Neden mi çoğu zaman bir duruşmaya yetişme kaygısıyla diğer duruşmaları kaçırıyor,müvekkillerimize randevu verdiğimiz saatte büroda bulunamıyor,mesleğimizin gereklerini yerine getiremiyoruz da ondan...
|
09-07-2007, 11:07 | #22 |
|
Meslekİ Sorumluluk
Meslektaşımızın açmış olduğu davaya destak veriyorum. Hukuken de haklı olduğunu ve davanın mantıklı ve haklı gerekçelerle açıldığını düşünüyorum. Zira Adalaet Bakanlığı vermiş olduğu adli hizmetin parasal karşılığını fazlası ile vatndaştan almaktadır. Yani her iki tarafa da borç yükleyen bir hizmet sözleşmesi vardır.Nasıl ki harç ve diğer mahkeme ücretlerini ödemeyen vatandaşın hukuki işlerine bakılmıyorsa devletinde aldığının karşılığını tam ve eksik vermesi hukuki bir zorunluluktur. Eğer mevcut adli personel ve teknik donanım, işleri tam ve zamanında yapmaya yeterli değilse o zaman bakanlık, bu eksikliğini gidermek için hakim savcı zabıt katibi mübaşir gibi personeli yeterli sayıda ve nitelikte alacak ve cihaz ve diğer eksikliklerini giderecektir. Hakim ve savcı meslektaşlarımız ile diğer adli personelin bu davaya tam destek vermesi gerekmektedir. Bu dava, sorunların çözümü için ilk kıvılcım olabilir. Tıpkı futboldaki Bosman davası gibi
|
09-07-2007, 11:48 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
|
09-07-2007, 13:01 | #24 |
|
Benim mesajım aslında davayı desteklemek amaçlıdır. Ama mesaj özelliğini aşıp makale düzeyine çıkmaması için kısaca yazmak zorunda kaldım.Hatta sık sık dönüp yazıya bakıp çok mu uzun oldu, kısaltayım mı diye düşünüyordum.
Ancak "asevil" arkadaştan aldığım mesajda sitem edercesine "bal gibi oluşturuyor" ifadesi yer alıyor. Arkadaşım haklı, tabii ki bu tutum bal gibi hizmet kusuru oluşturuyor. Çünkü adalet bir hizmettir ve hem de kamu hizmetidir. Hizmeti layıkıyla yerine getirmeyen bakanlık kusurludur. Nasıl kusurludur; yeteri kadar hakim, savcı atamayarak, yeteri kadar yardımcı eleman atamayarak ve yeteri kadar bina ve vb. yapmayarak...( Acaba hizmetin layıkıyla yürümemesi için elinden geleni yapıyor, kuşkusu taşımıyor da değilim...Çünkü uygulamaları ve ön hazırlıklarını diğer hizmet alanlarında gördük ve bizzat yaşadık ve yaşıyoruz da.) Hakim başına düşen günlük dosyanın hesabını sanırım her hukukçu arkadaş biliyor. Bunu, bu hizmeti sağlamakla yükümlü olanlarda söylüyor. Bir arkadaşım (avyasarozen07) bu sorunlara kısaca değinmiş.Ben arkaşımın yazdıklarına şunu da eklemek istiyorum; bu sistemde hesap bir kaç kişinin işini bir kişiye yaptırıp maliyeti düşürmektir. Ancak söylemek yetmiyor, bir şeylerin yapılması gerekiyor. Yine son 20 yılın politikacı(!)ları bu olumsuzlukları durumdan vazife çıkarırcasına "bakın bunlar işte böyle yürüyor ve olmuyor da, siz gelin bizi destekleyin bunların önce statülerini değiştirip ticari işletme haline getirelim sonrada satalım, alacağımız paralarla gül gibi geçinip gideriz!" Yani olumsuz durumdan aleyhimize sonuçlar çıkararak işi halletmeye çalışıyorlar. Kısacası yönetenlerin yüzü kamu hizmetini tamamen ortadan kaldırmak bugüne kadar kamu hizmeti olarak bildiğimiz hizmetleri kamu alanından çıkararak özel alana taşımaya dönüktür. KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU bu amaca hizmet etmektedir.Ve kendilerince kamu alanını yeniden tanımlamak istemektedirler. Ne hikmetse bu tanımlamaların kaynağına baktığımızda ya İMF, ya DÜNYA BANKASI, ya da AVRUPA BİRLİĞİ çıkmaktadır. Tüm bu uygulamalarda da hep karşımıza MALİYET HESAPLARI çıkmaktadır. Şöyle bir örnek vereyim eğitim alanından: "Bakanlık bir öğrencinin maliyetini hesaplamıştı öğretmen maaşı vs.ile 3000-4000 YTL olarak belirlemişti. Sonra şu şekilde çözüm bulmuştu:öğrenci başına 1500 YTL vererek özel okullara öğrencileri yönlendirirsem bu yükten de kurtulmuş olurum.Allahtan sendikaların açtığı davalarla yönetmelik iptal edildi ve yürürlükten kalktı. "Mektepler olmasa maarif ne güzel idare edilir" mantığının yeni versiyonu "mahkemeler olmasa adalet ne güzel idare edilir" mantığı olabilir. Vurgulamak istediğim buydu. Dikkati sadece hakimlere yöneltip basit bir sıyrılma olmasını istemedim. Yalnız siyasi yapı hukuku, kendine göre biçimlendirmezse, yönetemez. Dikkatinizi çekerim. Evet arkadaşım,diğer davalarımızı kaçırıyor,müvekkillerimize verdiğimiz sözü tutamamış oluyoruz ve affınıza sığınarak, yalancılık hanemize bir madde daha eklenmiş oluyor. BAL GİBİ HİZMET KUSURU OLUŞTURUYOR!!! Başarılar dileğimle. |
09-07-2007, 13:12 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Böyle birşey olamaz. Sonuçta sadece duruşmaalrın geç başlamasından değil, ne zaman alınacağı bilinmediği iin adliyeden ayrılamadığından şikayetçi arkadaşımız. Ve ben buna kesinlikle katılıyorum. Hakimlerimizin yükünün fazlalığı da hepimizn malumu. En azından duruşma saatlerini sanki 5 dk. da bitiyormuş gibi ardarda değilde, 1- 2 saatlik ve/veya işin niteliğine göre en azından yarım saatlik aralar ile verilmesi durumunda, kimse kapı beklemek zorunda kalmaz. Adliye personeli de aynı durumdan şikaytçi, biz bu dava ile onlarında dile getiremediği şikayetleri ortaya dökmüş oluyoruz. Davalı olarak, hakimler değil, Adalaet Bakanlığı gösterişlmektedir ki, bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Mesleki dayanışma, adliyede çalışan herkesi krutaracaktır kanısındayım. Hakim, savcı, avukat ayırmadan....... |
09-07-2007, 13:38 | #26 |
|
Öncelikle avukat meslektaşlarımı en pasif konumda gördüğüm husus olan kendi hakkını arama hususunda güzel bir örnek. Birçok konuda kanun yollarını kullanmak yerine şikayet etmekle yetiniriz. Hatta bu nedenle THS'yi avukatların "ağlama duvarı" olarak gördüğümü yarı şaka yarı ciddi söylemiştim.
En basit konuların bile yargılama konusu yapıldığı, hemen her tartışmanın "mahkemede görüşürüz" cümlesi ile bittiği bir ülkede yargılamanın tüm süjelerinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Bana göre de olayda hizmet kusuru vardır. |
09-07-2007, 15:09 | #27 |
|
klasikleşen bir durum geç başlamalar geç bitirmeler...geçende saat 9'da sulh cezada duruşmam vardı..ilk sıra bendeydi..saat 9 da duruşma salonunun önündeydim..10 dakika kadar bekledim..sanra mübaşire kaçta başlarsınız dedim..hakim bey daha gelmedi isterseniz baroya gidin biz sizi anons ederiz dediler..baroya gittim oturdum kulağım anonsta gözüm saatte saat 10'a kadar bekledim..saat 10 da tekrar duruşma salonuna gittim..mübaşirden azönce hakim beyle telefonda konuştuk evden yeni çıkmış cevabını aldım..o sırada 15.sırada olduğum ağır cezadaki duruşmamın saati gelmişti o duruşmaya girdim..oradan çıkıp tekrar sulh cezanın salonuna gittim..hakim bey geç kaldığım için dosyayı geçtiği söyledi..benim yokluğumda duruşma ileri bir tarihe atılmış..
|
09-07-2007, 15:45 | #28 |
|
tebrikler
Bende bu medeni cesareti gösteren avukatı tebrik etmek istiyorum.Tabiki her mesleğin kendine özgü zorluk ve sıkıntıları olduğu gibi bu mesleğinde birçok zorluğu var.Umarım bu dava bu mesleğin en büyük sorunu olan duruşma saatleri açısından bir örnek teşkil eder ve Adalet Bakanlığının bu konuda bir girişimi olur.
|
09-07-2007, 16:01 | #29 |
|
Davayı açan arkadaşı tebrik ediyorum. Aynı fakültelerden mezun olan diğer adalet dağıtıcılarından üvey evlat muamelesi gören bizler için güzel bir dava konusu. umarım sonuca gidilir ve bu konuda emsal teşkil edecek bir karar çıkarda duruşma salonlarının önünde beklemekten kurtuluruz.
|
09-07-2007, 17:10 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Arkadaşımızın bu görüşüne katılıyorum, bu durumdan avukatkar kadar diğer adliye çalışanları da mağdur olmaktadırlar. Bu davanın kazanılmasının avukatlara olduğu kadar, diğer meslektaşlara da katkı sağlayacağını düşünüyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hukuk ve Bilim Çaresiz Kaldı | fkb | Hukuk Haberleri | 3 | 04-06-2007 20:49 |
250 bin öğrenci ortada kaldı | Av.Engin Özoğul | Hukuk Haberleri | 0 | 04-01-2007 11:57 |
Avukattan 'Siz erkek değil misiniz' Sözüne Dava | Seyda | Hukuk Haberleri | 0 | 30-12-2006 11:16 |
Avukattan Asker Göndermeye Dava | Av. Galip DAĞTEKİN | Hukuk Haberleri | 0 | 30-08-2006 10:20 |
Ruhumuz Geride Kaldı | şenay | Site Lokali | 1 | 28-09-2003 14:00 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |