07-02-2012, 18:23 | #1 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Temyizden feragat halinde Yargıtay dosyayı inceleyebilir mi?
Değerli meslektaşlarım,
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?p=537376 adresindeki soru ve verilen yanıtlar bir tartışma doğurdu. Tartışmanın Usul Hukuku ile ilgili olması nedeniyle burada yapılmasının uygun olacağını düşündüm. Tartışma konusu şu: 1- Davanın kabulüne karar verilmiş. 2- Taraflar kararı temyiz etmişler. 3- Daha sonra davacı yerel mahkemeye verdiği dilekçe ile davadan feragat etmiş. 4- Dosya Yargıtay'a gönderildikten sonra her iki taraf da temyizden feragat etmişler. Bu durumda Yargıtay, temyizden feragate rağmen dosyayı inceleyebilir mi? Ben, inceleyemeyeceğini düşünüyorum. Bu düşüncemin temelinde "Temyiz bir davadır" saptaması var. Temyiz bir dava ise, hele de temyiz davasının konusu yerel mahkemenin kararı ise, temyizden (temyiz davasından) feragat halinde Yargıtay'ın dosyayı incelememesi, temyizden feragat nedeni ile temyiz dilekçesini reddetmesi gerekir. Bir başka deyişle: Temyiz incelemesinin yapılabilmesi için; 1- Yerel mahkemece bir karar verilmiş olmalı, 2- Taraflardan en az biri kararı temyiz etmelidir. Bu iki şartın her ikisi de var ise Yargıtay dosyayı inceleyebilir. Yargıtay, henüz yerel mahkeme karar vermeden, tarafların temyiz incelemesi olsa bile inceleme yapamayacağı gibi; taraflardan en az birinin temyiz talebi olmadan da dosyayı inceleyip bir karar veremez. Temyizden feragat, yukarıdaki 2. şartın yokluğu anlamına gelir. Temyiz talebi yok ise ya da sonradan bundan feragat edilmiş ise Yargıtay'ın dosyayı inceleyip bir karar vermesi yasaya (HUMK 72, HMK 24) aykırıdır. Oysa Yargıtay'ın bu konudaki tutumu, benim düşüncemden farklı ve kendi içinde çelişkilidir. Bir kararı inceleyelim:
(Yukarıdaki karar THS Şerhi'ne Av.Nevra Öksüz tarafından eklenmiştir. http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=13029) Görüldüğü gibi Yargıtay, temyizin bir dava olduğunu, hem de yerel mahkeme kararının doğruluğu/yanlışlığı konusunda bir dava olduğunu, Yargıtay'ın tarafların temyiz talebi ile bağlı bulunduğunu hiç dikkate almadan, temyizden feragate rağmen bir karar vermiştir. Oysa temyiz dilekçesinin reddi ile yetinilmeliydi. Aşağıdaki kararda muhalefet şerhine dikkat çekmek istiyorum:
Görüldüğü gibi muhalif üye yasayı doğru değerlendirmekte ve "talep olmadan karar verilemeyeceğini" vurgulamaktadır. Tartışmamız siz değerli üyelerin katkılarıyla zenginleşecektir, katılımınızı bekliyoruz. |
07-02-2012, 19:49 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
HMK.24'a aykırı bir durumun olmadığını düşünüyorum. Ortada feragatin hükme bağlanması istemli bir taraf dilekçesi vardır. Hüküm ile mahkeme davadan el çektiği için, bu istemin ancak Yargıtay tarafından değerlendirebileceğine dair Yargıtayın ve doktrinin yerleşik ortak kanaati de mevcuttur. Bu itibarla (HMK.24 hükmü nedeniyle) talep olmadan mahkeme (Yargıtay) karar veremez diyemeyiz diye düşünüyorum. Diğer yandan feragattan dönülemeyeceğine dair yine bir başka yerleşik yargı uygulaması mevcuttur. Davadan feragatten dönmek anlamına gelecek temyizden feragat dilekçesinin de bu kabul nedeniyle hüküm ifade etmeyeceğini düşünmek de yargının ve doktrinin yerleşik kanaati ile tutarlı olacaktır. |
07-02-2012, 22:36 | #3 |
|
Ben de sayın Aladağ ile aynı yönde düşünüyorum. Bilgilerimizi tazeleyelim:
1. Hakim duruşmaya son verip kararını anlatmakla davadan elini çeker. Artık karardan sonra dosyayı ele alıp esasa etkili bir karar veremez. 2. Karar temyiz edildikten sonra, verilen dilekçe ile temyizden feragat edilirse bu feragat konusunda kim ve nasıl bir karar verecektir? 3. Mahkeme karar veremeyeceğine göre, temyizden feragat konusunda Yargıtay karar verecektir. Ancak sadece usül incelemesi ile karar verebilecektir. 4. Temyiz incelemesi de bir dava değil midir? Genel görüş, doktrin ve Yargıtay, dava olduğu konusunda hem fikirdir. O halde, dava sırasında verilen bir feragat dilekçesi düşünelim; karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın ayrık durumlar haricinde ( izale-i şüyu vs. ) mahkemece feragat doğrultusunda karar verilmektedir. Yapılan tek inceleme feragatın usulüne uygun (şarta bağlı mı, mahkemeye hitaben mi verilmiş ya da yetkili vekil tarafından mı verilmiş ona bakılarak) olarak verilip verilmediğidir. Usüle uygun bir feragat halinde mahkeme esasa dair bir hüküm vermeksizin talep gibi feragat doğrultusunda bir karar vermektedir. 5. Son madde olarak; Yargıtay'daki inceleme de bir dava olmakla, Yargıtay tarafından yapılacak tek inceleme, temyizden feragatın usülüne uygun olup olmadığı noktasındadır. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar ve talep konusunun bir kısmı için dahi yapılabileceğine göre, Yargıtay tarafından temyizden feragat, sadece usül incelemesine tabi tutulmalı ve usüle uygun bir feragat mevcut ise temyiz dilekçesini temyizden feragat sebebi ile reddetmelidir diye düşünüyorum. |
08-02-2012, 08:34 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Bir tarafta yasa, diğer tarafta "yerleşik ortak kanaat" ya da "yerleşik uygulama"... Yoksa "gelenek" mi desek? |
08-02-2012, 09:12 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Hakim karar verirken bilimsel ve yargısal içtihatlardan da yararlanır.. Haliyle herkes yararlanır. Esasen olaya böyle bakarsanız, temyizin de bir dava olduğuna dair tek bir kanun maddesi gösteremezsiniz. Sonradan eklenen not: Diğer yandan belirtmek gerekir ki, temyizden feragat yoluyla davadan feragattan dönmek mümkün olursa eğer, temyiz süresi içinde birden fazla feragat ve feragatten dönmeye izin de verilebilir. Örneğin, hükümden sonra temyiz süresi içinde önce davadan feragat edilip, sonra ertesi gün temyizden de feragat edildikten sonra, 3.gün bir kez daha davadan feragat edilmesine kim engel olabilecektir? Bunun ise yargı ciddiyeti ile bağdaşmayacağı açıktır. |
08-02-2012, 10:30 | #6 |
|
Yasada açıkça yer almayan hususlarda yargıç ve mahkemeler tarafından yapılan tüm yargısal yorumlara gelenek nazarıyla bakılması bence doğru olmaz. Yargılama faaliyetinin esasen bünyesinden olan bir hususun "yasaya rağmen Yargıtay" ve "gelenekçilik", hatta belki de "tutucu ve statükoculuk" zaviyelerinde algı ve telakkisine katılmam.
Öte yandan, temyiz bir dava değildir. Kimi hallerde, mürafaalı yapılabilmesi de onu dava haline katiyen getirmez. Temyiz yine yerel mahkeme kararına karşı kullanılan bir "yasa yolu"dur. Yargılamanın "derecat"ından bir husustur. Yoksa, yerel mahkemenin kararına karşı, Yargıtay'da açılmış bir dava hiç değildir. Saygılarımla. |
08-02-2012, 10:39 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstad soru temyizden feragat halinde Yargıtay dosyayı inceleyebilir mi? Bir taraftaki görüş "Yargıtay, tarafların temyiz talebi ile bağlıdır ve usulüne uygun temyizden feragat noktasında Yargıtay da temyiz dilekçesinin reddine karar vermelidir, esası inceleyemez", Diğer taraftaki görüş "Yargıtay usulüne uygun temyizden feragata rağmen, yerel mahkemece karar verilmemiş bir hususu (feragat veya başkaca bir husus) inceleyebilir" görüşleri var. Görüşü tercih edip gerekçesini tartışalım diyoruz. |
08-02-2012, 11:05 | #8 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İlk mesajımda şunu boşuna demedim:
Çelişkilidir çünkü; "temyiz bir davadır" diyen de Yargıtay. (Bakınız: 10.05.1965 tarihli ve 1-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.)
Burada bir sorun yoktur. Temyizden feragat edildiğinde karar kesinleşeceğinden artık davadan feragat zaten mümkün olmaz. Yargı ciddiyetiyle bağdaşmayan bir durum aranacaksa, Yargıtay'ın hem "temyiz bir davadır" demesi, hem de temyizden feragat olduğu halde (ve yasaya rağmen) temyiz incelemesi yapmasında aranmalıdır. |
08-02-2012, 11:13 | #9 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yasada yer almayan hususlarda yargı organlarının ve bu arada Yargıtay'ın tüm yorumlarına aynı biçimde bakmıyorum. Örneğin, hakkında bir yasal düzenleme olmayan "kira tespit davaları" Yargıtay 3.Hukuk Dairesi'nin içtihatları ile şekillenmiştir. (Bu içtihatlar da zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır ama o ayrı konu.) Yargıtay'ın bu yargısal faaliyetini ben, "hakimin hukuk yaratması" çerçevesinde değerlendirmekteyim. Ancak tartışma konusu soruya ilişkin HUMK ve HMK'da açık hüküm vardır; "hakim tarafların talebi olmadan davaya bakamaz." (HUMK 72, HMK 24)
Yargıtay öyle demiyor, tam tersine 10.05.1965 tarihli ve 1-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı "Temyiz bir davadır" hükmünü içeriyor. Temyiz başvurularında, davalarda olduğu gibi 1/4 nisbi harç alınmasının nedeni de bu karardır. |
08-02-2012, 11:49 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Temyizden feragat edildiğinde davanın kesinleşeceğini hangi kanun maddesi söylüyor? Yargıtay! mı? HMK.309/2'ye de bir göz atalım: "Feragat veya kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir." Ancak, mahkemenin feragat nedeniyle vereceği bir karar olmadıkça da feragatin sonuç doğurması mümkün değildir. Aynı mantıkla olaya bakarsak, temyizden feragat yolu ile, daha önce "davadan feragat" edildiği halde bundan dönülebiliyorsa eğer, temyizden feragat, neden kendiliğinden kararı kesinleştirsin ki diye de sormak benim hakkım olur... |
08-02-2012, 11:53 | #11 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ayrıca Yargıtay'ın,
Saygılarımla.. |
08-02-2012, 11:57 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Yani? Aksini diyen mi var ki... Ben tartışılmasın demedim Sayın Yiğit. Benim yazım tarzım böyle. Üretilen görüşlerin altında yatan ana düşünceden, konuya doğru geliyorum. Burada, Üstadın ana düşüncesinin manevi tazminatta olduğu türden olduğunu bildiğim için, tümdengelimle giriş yaptım... Daha, naçizane katkımız olur... Mesajımı ters anlamayınız. Saygılar. |
08-02-2012, 13:13 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstad zaten temyizden feragat edildiğinde karar kesinleşir demiyoruz. Yargıtay dosyayı ele alır ve temyizden feragat nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verir, karar bu şekilde kesinleşir diyoruz, (mu), yani ben öyle diyorum Diğer taraftan karar temyiz edilmekle kesinleşmemiş bir karar olmaktadır. Temyiz talebinden sonra, temyizden feragat kendiliğinden kararı kesinleştirmez. Bu yönde ne bir içtihat ne de yasal mevzuat ben bilmiyorum. Ancak yukarıda da dediğim gibi temyizden feragat kararı kesinleştirmez, Yargıtay kararı, kararı kesinleştirecektir. Ancak Yargıtay'ın bu kararı esasa ilişkin konuya girmeksizin, usül yönünden yaptığı inceleme ile vereceği karar olacaktır diyorum yine |
08-02-2012, 13:54 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben siz (Av. İbrahim YİĞİT olarak) dediniz demedim ki zaten. |
08-02-2012, 15:21 | #15 |
|
Soru: Davadan feragat ve temyiz (feragat + temyiz) söz konusu iken Yargıtay, temyiz incelemesi yapar mı?
Cevap: Yargıtay HGK, 02.05.2007 T., Esas: 2007/1-263, Karar: 2007/236: "...01.04.1940 gün ve 1939/15 Esas, 1940/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz ( somut olayda karar düzeltme ) incelemesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması için başkaca inceleme yapılmaksızın ve davadan feragatin değerlendirilmesi nedeniyle sınırlı olmak üzere daha önce verilen bozmayı ilişkin karardan dönülerek direnme kararı bozulmalıdır..." Yargıtay HGK, 18.04.2007 T., Esas: 2007/2-253, Karar: 2007/225: "...Somut olayda, davacı, davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Böyle bir durumda, direnme kararı Hukuk Genel Kurulu'nca temyizen incelenemez. 11.4.1940 gün ve 1939/15 esas, 1940/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelenmesine usulen engel oluşturan bu durumun yerel mahkemece değerlendirilip karara bağlanması için, direnme kararı bozulmalıdır..." Anlamı: Yargıtay diyor ki: karardan sonra davadan feragat söz konusu ise talep olunan temyiz incelemesini yapmıyoruz. Dolayısıyla Yargıtayın -zaten- yapmadığı/yapmayacağı/bir anlamda yok saydığı temyiz incelemesinden feragat edilmiş/edilmemiş olmasının -burada- hukuken herhangi bir anlamı/önemi yok. Fakaaaatttt bi' kez temyiz ettiniz ve "dosyayı yargıtaya göndermiş" bulundunuz Dosyanın içerisinde de "davadan feragat" ettiğiniz gayet net ortada İşte bu aşamada "feragat"in özellikleri devreye giriyor: HMK m.310: "Feragat... hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir." Henüz hüküm kesinleşmediğine göre dosyada süresinde yapılmış bir feragat var. HMK m.307: "Feragat, davacının, talep sonucundan ...vazgeçmesidir." HMK m.309: "...Feragat ...hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir." Mahkeme ve/veya karşı taraf sizin feragatinize muvafakat etmese de talebinizden vazgeçmiş bulunmaktasınız. Hukuk dünyasında neticeye bağlanan birşey yaptınız... ve: HMK m.311: "Feragat ... kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur..." İradenizi hukuken geçerli şekilde açıkladınız ve anında sonuç doğurdu (kesin hüküm gibi sonucunuz hayırlı olsun ); kimsenin kabulüne veya birşey söylemesine ihtiyacı yok ki... Geçersiz kılmak için yapabileceğiniz tek şey var: HMK m.311: "...İrade bozukluğu hâllerinde, feragat... iptali istenebilir."; başka şekilde feragatinizi hukuk dünyasından kaldıramazsınız/yok edemezsiniz. İşte bu sebeple yargıtay diyor ki: dosyan bana geldi ve içinde davadan feragat ettiğine dair hukuken geçerli irade açıklaman var, davanı ortadan kaldırdın, bundan keyfince dönemezsin de (HMK m.311/c.2); mahkeme de karardan elini çekmiş o sebeple senin feragatin hakkında birşey diyemiyor ama ben derim... Yargıtay HGK, 21.10.1981 T., 1981/551 E., 1981/683 K: "...Bu isteğin incelenip karara bağlanmasından önce, davacı koca, imzası tevsik edilmiş olan 20.10.1981 günlü dilekçe ile davasından feragat ettiğini bildirmiştir. Davacı davasından fergat ettiğine göre, henüz kesinleşmemiş bulunan boşanma hükmünün ilk şartı olan dava ortadan kalkmış bulunmaktadır. Bu durum karşısında, davalının karar düzeltme isteği üzerinde inceleme yapılamaz. Öte yandan, boşanma hükmü orada durdukça mahkemenin davayı yeniden ele alması ve feragat sebebiyle yeni bir karar vermesi de hukuken mümkün değildir. Bu bakımdan yerel mahkemece davadan feragat hakkında bir karar verilebilmesi için onama ilamının kaldırılması ve direnme kararının bozulması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay,'ın yerleşmiş uygulaması da bu yoldadır ( 11.4.1940 gün ve 70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesi HGK?, 16.11.1966 gün ve 1438-290 sayılı kararı; 2.HD.nin 17.6.1968 gün vce 2645-4019 sayılı kararı )..." Yani aslında yargıtay; sen, davadan feragat ederek hukuki alanda bir sonuç doğurdun ve ben de bu iradeni tevsik ediyorum/edeceğim/ettirmeliyim diyor (diye düşünüyorum )... Saygılar... |
09-02-2012, 15:40 | #16 |
|
Ek olarak...:)
Yukarıda açıklamaya çalıştığım üzere; konu aslında temyizden feragate rağmen temyizen inceleme değil. Çünkü yargıtay, feragatle ortadan kalkmış bir davayı temyizen incelemesinin zaten mümkün olmadığını söylüyor ve temyiz sebeplerinden mütevellit bir inceleme de yapmıyor. Konu, hukuk dünyasına doğmuş olan "davadan feragat"i ne yapacağımız... Yargıtay'ın derdi işbu feragati tabir-i caizse tevsik etmeye çalışmak yönünde...
Geçmişe doğru biraz araştırma yaptım: Yargıtay, eski kararlarında, hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi halinde, mahkemenin yeni duruşma açmadan dosya üzerinden feragat nedeniyle davanın reddine karar vermesi gereğine değinmiş: Yargıtay 2 HD, 7.2.1974 T., 623/714 E-K: "Boşanmaya karar verilmiş, hüküm henüz kesinleşmeden (temyiz edilmeden) davacı davasından vazgeçmiş, bu durum karşı tarafa tebliğ olunmuş(*) ve evrak üzerinde inceleme yapılarak boşanma kararı kaldırılıp dava reddedilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Davadan vazgeçme, kesin bir hükmün sonuçlarını doğurup davalının kabulüne de bağlı değildir (HUMK m.95). Feragat konusundaki irade beyanı, karşı tarafa ulaştığı anda hukuki sonuç doğuracağından(*)hakimin görevi durumu tespit etmektir. Bu itibarla duruşma yapılması zorunluluğu yoktur. Duruşma dışında vaki feragat üzerine mahkemece yapılacak iş evrak üzerinde inceleme yapılarak boşanma ile ilgili hükmü ortadan kaldırmak ve davanın reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemenin takip ettiği usul de az önce açıklanan şekilde olduğundan bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir." (*) 1981 değişikliği öncesi feragatin, karşı tarafa ulaşmakla hukuki sonuç doğuracağına ilişkin düzenleme varmış... Değişiklik sonrası ve 6100 S.K. dönemindeki düzenlemede feragatin, hukuki sonuç doğurabilmesi için karşı tarafa ulaşması gerekmiyor. Ayrıca Prof. Dr. Baki Kuru'nun (1086 S.K. dönemindeki) kitabında da şöyle bir açıklama var: "Hüküm verildikten sonra ve fakat kesinleşmeden evvel, davacı davasından vazgeçer (feragat eder) veya karşı taraf davayı kabul ederse dosyanın henüz Yargıtaya sevk edilmemiş olması halinde hükmü veren mahkeme, dosya gönderilmiş ise Yargıtay, duruma göre yeni bir hüküm verir. (Tasarı-II m.106, VII. s.117)". HMK'da aslında bu konuya dair bir düzenleme yapılabilirdi (Böylece, somut olaydaki feragat havada kalmasın diye ne yapsak da neticeye bağlasak diye düşünmezdik). Şöyle bir örnek düşünün: davacı, 100.000 TL lik alacak davası ikame ediyor ve neticede 60.000 TL kabul, 40.000 TL red çıkıyor. Davacı, kararı temyiz ediyor; davalı da "katılma yoluyla" temyiz ediyor (hukuk vicdanı rahatsızlığı boyutunu artırmak için ). Sonra davacı, davadan feragat ediyor; hukuki sonucu: 100.000 TL alacağım yok/hakkın özünden vazgeçiyorum demek. Bu aşamada davacı, yargıtaya gidip temyizden de feragat dilekçesi veriyor, yeni düzenlemelere göre bu durumda katılma yoluyla temyiz edenin de temyizi geçersiz addediliyor (HUMK m.426/H, HMK m.348-366). Yargıtay temyizden feragat sebebiyle dosyayı geri göndermeli dersek ve mahkeme de artık dosya hakkında karar veremeyeceğine göre sonuç: davacıya, davadan feragatine rağmen 60.000 TL alacağını icraya koyma/tahsil imkanı veriyorsunuz. Asıl sorunun, davadan feragatin, mahkemece/yargıtayca/hukuk dünyasında neticeye bağlanması ve bunun yapılması şekliyle ilgili olduğu; bu feragatin hukuk dünyasında doğumu sonrası onun bir şekilde hukuka aykırı olarak yok edilmesi neticesini doğuracak yolların da hakkaniyete, feragatin hangi hallerde iptal edilebileceğine dair düzenlemeye ve hukuk mantığına/vicdanına aykırı olacağı kanaatindeyim... Saygılar... |
09-03-2012, 22:39 | #17 |
|
Şahit olduğum bir davada şu şekilde oldu:
Dava reddedildi. Davacı kararı temyiz etti. Dosya postalanarak yargıtaya gönderildi. Aradan 15 gün geçti ya da geçmedi davacı "temyiz talebimden feragat ediyorum" konulu bir dilekçe gönderdi. Yargıtay da "temyizden feragat nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine" karar verdi. Kararı kesinleştirdik. |
09-03-2012, 22:55 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Yargıtay kararını buraya ekleyebilir misiniz? |
10-03-2012, 08:32 | #19 |
|
Tabi, ajandama Pazartesi yapılacak işler arasına not aldım.
|
10-03-2012, 11:12 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın cikan,
Anladığım kadarıyla sizin olayınızda sadece "temyizden feragat" söz konusu? Yani forum konusunda olduğu gibi davadan feragat ve temyizden feragat birlikte değil? Temyizden feragat halinde yargıtay, temyiz incelemesi yapmıyoruz diyor zaten Somut anlatımınız muvacehesinde örn: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 23.01.2008 T., E: 2008/12-78, K: 2008/11: "...Bu durumda; temyizden feragat yetkisi bulunan davacı/alacaklı vekili temyiz isteğinden vazgeçmekle, davalı/borçlu tarafın da hakkında kesinleşen hükmü temyizde hukuki yararı bulunmamakla, her iki taraf vekillerinin de temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir..." gibi veya: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 04.06.2010 T., E: 2010/7142, K: 2010/6396: "...Mahkemenin kararını temyiz eden davalı Ö____ İ____ mirasçıları B____ K____ G____ ve E____ İ____ ile davalı ve birleşen davanın davacısı İ____ Rest. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. temsilcileri E____ ve K____ G____ İ____ Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 26.5.2010 tarihinde havale edilen dilekçelerinde temyizden feragat ettiklerini beyan ettiklerinden, usulüne uygun temyizden feragat beyanları uyarınca temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir..." Sorun, aynı zamanda davadan da feragat edilmesi halinde ne yapılacağı konusunda husule gelmektedir. Tek başına usulüne ve hukuka uygun temyizden feragat halinde ne yapılacağı konusunda farklı bir görüş olmadığı/olmayacağı kanaatindeyim... Saygılar... |
10-03-2012, 11:20 | #21 | |||||||||||||||||||
|
Ben Yargıtay'ın ilgili kararının yanlış yorumlandığını düşünüyorum. (İletilerin tamamını okumadığım için belki bahsetmiş meslektaşlarım vardır, onların affına sığınarak...)
Bu kararda davacı, temyiz dilekçesinde aslında davasından feragat ettiğini bildiriyor. Bu feragatle ortada bir dava kalmıyor zira hüküm henüz kesinleşmedi. Akabinde Yargıtay, davadan feragat söz konusu olduğundan, olmayan bir davanın temyiz incelemesi yapılamayacağından, olmayan bir karar temyiz edilemeyeceğinden temyizden feragati hükümsüz kılıyor. Yargıtay, temyizden feragat sebebiyle değil, davadan feragat sebebiyle kararı bozup yerel mahkemeye gönderiyor. Olması gereken de buymuş gibi geliyor bana. |
10-03-2012, 18:44 | #22 |
|
1- Sn. Av. Nevra Öksüz, evet söz ettiğim davada temyiz eden taraf, temyizden feragat etti. Davadan feragat etmedi. Benim pazartesi sunacak olduğum içtihat da sizin gönderdiklerinizin bir benzeridir. Ben ilk soruyu yanlış anladım galiba.
Davacının temyizden feragat ile birlikte davasından feragat etmesinin, onun temyiz isteğini güçlendirdiğini düşünüyorum. Yani temyiz edenin asıl söylemek istediği “kararı bozun” dur. Sonuçta davasını (istemini) ortaya koymak taraflara, davanın ne davası olduğunu belirlemek (davanın adını ve hukuki niteliğini belirlemek) görevi hakime (örneğimizde Yargıtay’a) düşer. Yargıtay da yukarıda değerlendirdiğim gibi temyizden feragatle birlikte davadan feragati "hükmün bozulması isteği" yani temyiz isteği şeklinde yorumlayacaktır ve sunulan içtihattaki gibi kararı bozacaktır diye düşünüyorum. Bir diğer ihtimalde de davadan ve temyizden feragati Yargıtay, “temyizden ve hükmün infazından feragat” olarak yorumlayabilir. Bu durumda temyiz dilekçesi reddedilecek ancak verilen hükmün infaz kabiliyeti kalmayacaktır. Yargıtay’ın görüşü, Sn. Av. İlknur Temel’in gönderdiği içtihattan anlaşıldığı gibi, bir önceki paragrafta sözünü ettiğim şekilde. 2-Sn. Av. İlknur Temel, temyiz aşamasında temyiz edilen davadan feragat edilmesi halinde davanın kendiliğinden ortadan kalkmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Verilmiş bir mahkeme hükmü (ilamı) olduğu ortadadır. Bu da kesinleştiğinde şekli anlamda kesin hüküm teşkil eder. Şekli anlamda kesin hükmün de infaz kabiliyeti vardır. Yargıtay temyiz incelemesi yaparak şekli anlamdaki kesin hükmü bozacaktır diye düşünüyorum. |
12-03-2012, 10:58 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : İcra Mahkemesinin 24.11.2010 tarih ve 2010/6 E. - 2010/22 K.sayılı kararının davalı tarafından temyiz edilmesinden sonra davalı vekilinin kimliği tesbit ve tasdik edilmiş dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiği tesbit edilmekle istemin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle (REDDİNE), 07/06/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
02-12-2012, 09:59 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
6100 sayılı HMK sonrası...
6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı düzenlenmiştir. Bölge Adliye Mahkemeleri göreve başladıktan sonra:
HMK m.349: "Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur." İstinaf yoluna başvurulduktan sonra (dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmeden önce) davacı, istinaf yoluna başvurmaktan feragate dair dilekçesini+davadan feragat dilekçesini verirse...? Yerel Mahkeme, bu konuya, bölge adliye mahkemesine dosyayı göndererek çözüm üretecektir belki... ama bence HMK'da:
Saygılar... |
02-12-2012, 15:10 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
HMK yönetmeliği: Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler MADDE 57 - (1) Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez. Resmi Gazete Tarihi: 03.04.2012 Resmi Gazete Sayısı: 28253 |
02-12-2012, 15:46 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Gayet güzel olmuş; bilgilendirme için teşekkürler Adnan Bey... Saygılar... |
09-10-2013, 11:58 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Daire:2 Tarih:2013 Esas No:2013/8562 Karar No:2013/21806 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından 14.01.2013 tarihli ek karara yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, 25.12.2012 tarihinde boşanma davasının esastan reddine, dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı yararına aylık 200 TL tedbir nafakasına hükmolunmasına karar verilmiş, hüküm henüz kesinleşmeden davacı 11.01.2013 günü verdiği dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiş, bunun üzerine hakim, dosyayı ele alıp, evrak üzerinden 14.01.2013 tarihinde ek kararı vermiştir. Ek kararla "davacı davasından feragat ettiğinden, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar oluşturulmuştur. 1-Davadan feragat, kesin hükmün hukuki sonuçlarını hasıl eder. (HMK.m.311/1) Davacı, yerel mahkemece hüküm verilmesinden sonra henüz kesinleşmeden davadan feragat ettiğine göre, böyle bir durumda yerel mahkemenin dosyayı ele alıp ek karar oluşturması ve önceki kararını değiştirmesi artık mümkün değildir. Bu durumda dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi gerekir. Yasada öngörülmemiş ve düzenlenmemiş bir hususta yönetmelikle getirilen düzenlemeye üstünlük tanınamaz. O halde, mahkemenin hükümden sonra dosyayı ele alıp, ek karar oluşturması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. 2-Kabule göre de; Davadan feragat, kesin hüküm hukuki sonuçlarını hasıl ettiğine (HMK.m.311/1) göre, ek kararın davanın feragat sebebiyle reddi yönünde olması gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi de doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. (adalet org'tan alınmıştır.( |
09-10-2013, 12:02 | #28 | |||||||||||||||||||||||
|
|
09-10-2013, 13:23 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
aynı değil; "Yasada öngörülmemiş ve düzenlenmemiş bir hususta yönetmelikle getirilen düzenlemeye üstünlük tanınamaz" |
09-10-2013, 13:38 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Temyiz sırasında temyizden feragat halinde karar ne zaman kesinleşir? | nizar | Meslektaşların Soruları | 2 | 10-12-2009 17:39 |
Yargıtaydaki Dosyada Temyizden Feragat | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 3 | 09-10-2009 22:45 |
temyizden feragat imkansız mı | Hasan Coşkun | Meslektaşların Soruları | 2 | 21-08-2007 22:08 |
temyizden feragat | avpınar | Meslektaşların Soruları | 2 | 23-05-2007 15:47 |
Temyizden ( Şartlı ? ) Feragat | mustafa memişoğlu | Meslektaşların Soruları | 2 | 01-05-2005 14:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |