Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Borcun Nakli-harici Oto Satışı-nedensiz İktisap...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-06-2004, 13:14   #1
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan Borcun Nakli-harici Oto Satışı-nedensiz İktisap...

Hukuk Grubunda bir arkadaşımızın sormuş olduğu bir soru hayli ilgimi çekti.Kendisinin affına sığınarak konuyu buraya taşımak istedim.Ben bir iki noktada takıldım, bakalım siz ne düşünüyorsunuz:


OLAY :
Uluslararası tır taşımacılığı yapan bir şirket teşvik kredisiyle aldığı bir
tırı A'ya satar ve satış bedelinin yarısını peşin alır. Araç teşvikli olduğundan
kaydını veremez ve A'da borcunu ödeyemez. Bu kez araç yine haricen B'ye satılır.
B ile yapılan harici sözleşmede A'dan alınan peşin paranın B tarafından geri
ödeneceği (borcun temliki) yazılır ve sözleşmenin en altına A'nın
(Okudum-imza)'sı alınır. Şirket halen aracın kaydını devredemez ve tır şirket
adına çalışmaya devam eder. B senede bağlanmış borçlarını öder ancak A'ya
ödemesi gereken miktarı ödeyemez. B'nin araç bedeli dışında şirketle ayrıca
taşımadan kaynaklanan ticari ilişkisi de olduğundan anlaşmazlık çıkar. Şirket
araç kaydını vermez ve size yeni bir araç alalım diye kandırarak tırı geri alıp
3.bir şirkete satarlar. Kısaca bir araç 3 kez satılmıştır.
A parasını alamadığından Şirkete ve B'ye sözleşmeye dayalı (49) icra takibi
yapar. Şirket itiraz eder. İtirazın iptali davası açılır. Mahkeme şirketin
itirazını kabul etmez ve itirazın iptaline karar verir. Karar temyiz edilir ve
yargıtay kararı borcun temlikini alacaklının kabul etmiş bulunduğu gerekçesiyle
bozar. Bozmadan sonraki ilk duruşma 30 Hazirandadır. B takibe itiraz etmemiştir
ancak takip sürmekte iken araç B'den de alınmıştır. B, A'ya ödeme yapmayı kabul
etmiştir ama araç elinden alınmış ve kendiside mağdur olmuştur ve ödeyecek
halide yoktur. Ayrıca bu aşamada B'hakkındaki takip düşmüştür.Olay bundan
ibarettir.

SORULAR :
1-A ödediği parayı alamamıştır. Aslında B'de araç bedelini ödemiş, aracı
alamamıştır. Şirket ise aynı aracı 3 kez değişik kişilere satmıştır.Olayı
sebepsiz zenginleşme kapsamında düşünmemiz gerekmezmi? Bu olayda sebepsiz
zenginleşme şartları oluşmuşmudur.
2-Yargıtay bozmasından sonra itirazın iptali davasında fazla umutlu olmaya
gerek olmadığı açıktır. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen bu itirazın iptali
davasını ıslah yoluyla sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir alacak davasına
çevirme imkanı varmıdır.
3-İtirazın iptali davası bu haliyle biterse ayrıca sebepsiz zenginleşmeye
dayalı alacak davası açılabilirmi ve itirazın iptali davası nedeniyle kesin
hüküm itirazıyla karşılaşılırmı.
4-B alacağını tahsil etmek için hangi yolu tercih etmelidir. B'nin A'ya
ödemesi gereken miktarı ödediği varsayımı ile bu miktarı da istemesi halinde
durum ne olur.

Av.Bedrettin Kalın
bkalin@superonline.com
Old 29-06-2004, 13:54   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

(Ş) ile (A) arasındaki ilişki:, (A) nın da rızasıyla (Ş)nin (A) ya olan borcu (B) ye nakledildiğinden (Ş) borçtan kutulmuştur..Bu aşamada (B) hakkında açılan takibe devam olanağı bulunmaktadır.Yalnız (B) nin takibe itiraz etmediğini ama kendisine karşı yapılan takibin düşmesi hususunu tam olarak anlayamadım.İtiraz eden ve bu iddiası kabul edilen şirket olduğuna göre takip sanırım (B) açısından haciz isteme süresi geçirildiğinden düştü. Yenileme imkanı düşünüldüğünde (B), -(Ş) den aracın devrini alamadığı (ödemezlik defi) - (Ş) ile arasındaki şahsi defi oluşturan hususları (A) ya ileri süremeyecektir.Yalnız noterde yapılmayan tescilli araçların satışı geçersizdir.Taraflar mutlak butlanla malul olan bu harici satıştan dolayı verdiklerini haksız iktisap kurallarına göre geri isteyebilir.(Ş) nin (A) ya olan borcundan dolayı sebepsiz zenginleşmeye gidilebilmesi için bir taraf lehine zenginleşme, diğer taraf lehine ise fakirleşme olması gerekir.Tam olarak emin olamamakla birlikte, zenginleşme teşkil eden borcun, alacaklının da muvafakatiyle 3. kişiye naklinden sonra artık haksız zenginleşmenin sözkonusu olmaması gerekir.

itirazın iptali davasıyla sebepsiz zenginleşme arasındaki ilişki: (Ş) lehine sebepsiz zenginleşmeyle ilgili görüşüm yukarda açıkladığım yönde olduğundan (A) tarafından (Ş) ye bu tip bir davanın açılamayacağını düşünmekteyim.Açılma olasılığında ise, dava sebebinin hukuki ilişki değil maddi olay olması sebebiyle kesin hüküm engeline takılabileceği akla gelebilir.Esas yönünden ise yine zenginleşme-fakirleşme şartlarının oluşup oluşmadığı -borcun nakli- dikkate alınmalıdır.

(B) ne yapmalı : (B) ile (Ş) arasındaki ilişki de harici satıştan doğmuş olmasına göre ve (Ş) nin karşı edimini ifa noktasında temerrüt halinde olduğu düşünüldüğünde burada sebepsiz zenginleşmeye gidilebileceği fikrindeyim. (B)nin borcu senede bağlı olduğundan defter kayıtları kullanılarak kanıt yükü nispeten daha kolay yerine getirilebilir.
Old 29-06-2004, 14:51   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Su noktayi hatirlatmakta fayda görüyorum:

Borcun nakli sözlesmesinin sonuçlari, borcu üstlenen ile asil borclu arasinda hüküm dogurur. Baska bir ifade ile, alacakli A bu nakil sözlesmesine "okudum" seklinde imza koysa da borcun nakli sözlesmesinden dolayi borç üstlenenden hak talep edemez. Sadece nakle riza göstermis olur!

O halde, borcun nakli sözlesmesine talep eden anlaminda taraf olmayan A, borcu yüklenen B ye dava açamaz. (BK.174)

Benzer bir karar: Y13 HD 8.4.1991, 964 E. 4081 K.

A nin muhatabi, sirkettir.
Ancak a ile sirket arasindaki sözlesme borcun nakli sözlesmesinden de anlasilacagi üzere, karsilikli olarak fesh edilmistir. Bu hesapla, ilk sözlesme sona erdiginden, A nin geri ödeme tarihini belirleyen Borcun nakli sözlesmesindeki tarihte A nin alacagini alamamasi ile birlikte, Sirket sebepsiz zenginlesmis sayilir ve 1 yillik dava süresi A ya iade tarihinden itibaren baslar.(Bu birinci tespit)

B ile sirket arasindaki sözlesmenin detaylarini bilmemekle birlikte, (B nin A ya ödeme yapmadigi için temerrüde düsmüs olabilecegini ve bu baglamda sirketin ödemezlik define maruz kalabilecegini göz ardi ederek), temerrüde düsmedigini farz ettigimizde ikinci satis sözlesmesi kayit disi olsa bile sahsi alacak hakki veren bir sözlesmedir. Bu noktada, Sirketin B ye karsi iade borcu, sekli gecersizlige ragmen MK 2 dairesinde alacak borcu olarak degerlendirilebilir ve 10 yillik zamanasimina tabi olur kanisindayim.

Yani Sirket, A ya karsi sebepsiz zenginlesme borclusu, B ye karsi sahsi alacagin dogrudan borclusu durumdadir.

Islah tahkikata tabi olmayan davalarda yargilama bitene kadar mümkündür. Tahkikata tabi olanlarda tahkikat bitene kadar mümkündür. Bu davanin tahkikata tabi oldugunu düsünüyorum.

"Madde 84 - lslah, tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinciye kadar ve tabi olmıyanlarda muhakemenin hitamına kadar yapılabilir."
Old 30-06-2004, 10:42   #4
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Dikici,

Olaydaki Borcun nakli kurumunu (BK 173-180) irdelerken ben borcun dış nakline (BK 173) atıf yapmak istemiştim.Burada borçlu ile bir 3. kişinin alacaklının da katılımıyla anlaşarak borcun 3. kişi tarafından ifasına karar vermelerinde, ilk borçlunun borçtan kurtulması sözkonusudur.(Ş)nin borçtan kurtulduğu varsayımında alacaklının ona karşı talep hakkının düşmesi sözkonusu değil midir?
Yalnız burada nakledilen borcun niteliği üzerinde durmak gerekir.Sözleşmeden doğan sahşi bir alacak sözkonusu olduğunda yukarıda yazılanlara değer vermek gerektiğini ama olayda zaten baştan geçersiz olan akitten (veya akit feshedildiğinden ) doğan bir haksız iktisap (zenginleşme) alacağı (borcu) sözkonusu olduğu düşünüldüğünde farklı düşünmek gerektiği kanısındayım.Zenginleşmeden doğan borç nakledilebilir mi?Sebepsiz zenginleşmenin dolaylı olmaması şart olduğuna ve dolaysızlık prensibi gereğinde herkes kimin malvarlığı aleyhine zenginleşmişse ona karşı iade borcu altında olduğundan, -bu prensibi daha önce atlamış olmam sebebiyle- görüşümü değiştirerek bu hususta siz katılıyorum.Yani (Ş) nin (A) ya karşı olan iade borcunun naklinin (A) açısından geçersiz olması noktasında.
(B) ile (Ş) arasındaki ilişkinin ise baştan mutlak butlanla sakat olmasından hareketle yine bir haksız senginleşme alacağı olduğunda ısrarlıyım.
İtirazın iptali davasının şu aşamada ıslah edilmesi ise kanımca imkansızdır.Zira HUMK 84 ve 4.2.1948 gün ve 10/3 sayılı Yargıtay İBK sı uyarınca, Yargıtay bozma kararından sonra davanın ıslahı mümkün değildir. (Ayrıca 13 HD. 19.12.2002_,E: 2002/13960 K: 2002/13706)

Av. Bülent S.Akpunar
Old 30-06-2004, 11:00   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayin Akpunar (jus),

BK. 174. maddesine göre, alacakli ile borç üstlenen kisi arasinda bir sözlesme varsa, bu durumda alacakli A, borç üstlenen B den talep hakki kazanabilmektedir. (Bu nokta çok önemlidir!) Olayda böyle bir sözlesme yoktur.

Somut olayda, Sirket (borçlu) ile Borç üstlenen arasinda bir sözlesme imzalanmis, alacakli bu sözlesmeye taraf olarak katilmamistir. (Çok ince bir fark vardir.)

Bu sözlesmenin tarafi, Sirket ve B dir. A taraf degildir. Bu nedenle, B nin borcunu ifa etmemesi durumunda, A, B' den alaack talep edemez. Bu husus bir çok Yargitay karari ile de teyitlidir.

A nin sözlesmenin altina okudum imzasi koymasi, sadece Borcun nakli için lüzumlu olan alacaklinin rizasinin olusmasi anlaminda önemlidir. Bunun disinda bir önemi yoktur.

Hal böyle olmasina ragmen, B borcu A' ya ifa etseydi, Sirket (borclu) borçtan kurtulurdu.

Sözlesmenin bastan itibaren geçersiz oldugu fikrine katilamiyorum. Sözlesme bastan itibaren hükümsüz degil, askida hükümsüzdür. Baska bir ifade ile, sirket devri yerine getirmis olsaydi gecerli olacak bir sözlesme sözkonusudur. Yani mutlak butlan olamaz. Nisbi butlan diyebiliriz.

Bu nedenle sebepsiz zenginlesmenin dogmasi bastan itibaren degil, B nin ödeme taahhüdünü yerine getirmedigi tarihten itibaren söz konusudur.

Kaldi ki, sebepsiz zenginlesen sirkettir. B degildir!

Sizin önerinizin kabulü halinde, A' nin B den talepte bulunabilmesi için ne bir sözlesmeye bagli alacak talebi ne de sebepsiz zenginlesme sarti olmadiginden hukuki temelsizlik dogar.

Daha özetle; A hakkini kimden alacaktir.. ? B' den alamayacagine göre! Cünkü B, A ya sözlesme ile taahhütte bulunmadigindan ve A sözlesmeye taraf olmadigi için sözlesme temelinde A, B ye müracaat edemeyecektir... B sebepsiz zenginlesmediginden bu da mümkün olamayacaktir.. A bu durumda ne yapacaktir? Mutlak butlan kabul edildiginde: B nin Sirkete karsi taahhüt altina girip, sirket borcunu A ya ileri bir tarihte ödemeyi üstlenseydi, ve 1 yillik sebepsiz zenginlesmeye bagli dava açma süresi (mutlak butlan halinde ilk günden itibaren geçersiz olacaktir!) geçseydi, A ya haksizlik söz konusu olmayacak midir?
Old 30-06-2004, 12:42   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Dikici,

Daha önceki mesajımda (A)nın Şirketten sebepsiz zenginleşme alacaklısı olduğu konusunda hemfikir olduğumuzu belirtmiştim.Gerçi borcun nakli konusunda sözleşmeden doğan borç-sebepsiz zenginleşmeden doğan borç çekincesini koymuş olsam da , neticede aynı noktada buluştuğumuzu, yani (A) nın (Ş) den süresi içinde başvurmak kaydıyla sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağını tahsil edebileceğini yazmıştım.Sanırım bu konuda uyuşmazlık yok.

Somut olaya dönersek, (A) tarafından açılmış olan takibe (Ş)' nin itirazının iptali davasında Yargıtay (Ş) lehine yerel mahkeme hükmünü bozmuştur.Gerekçesi borcun naklidir.Yargıtay'ın bu fikrine 2. mesajımdaki gerekçeyle katılmadığımı belirtmiştim.Her ne kadar katılmasak da, (Ş) lehine bir karar çıkmıştır; bu aşamada ıslah da sözkonusu olamayacağından, (A) ne yapabilir?.Düşüncemize ters de olsa, fiili durum gereği Yargıtay kararı uyarınca (B) ye gidebilmelidir.

Alıntı:
Mutlak butlan kabul edildiginde: B nin Sirkete karsi taahhüt altina girip, sirket borcunu A ya ileri bir tarihte ödemeyi üstlenseydi, ve 1 yillik sebepsiz zenginlesmeye bagli dava açma süresi (mutlak butlan halinde ilk günden itibaren geçersiz olacaktir!) geçseydi, A ya haksizlik söz konusu olmayacak midir


Alıntı:
"oto satış sözleşmesi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 20/d
madde ve fıkrası gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Sözleşme geçersiz olduğu için taraflar aldıklarını haksız iktisap hükümleri uyarınca karşılıklı olarak aynı anda iade etmekle yükümlüdürler. Mahkemece bedelin tahsiline karar verildiği halde aracın davalıya iadesine karar verilmemiş
olması usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir."E: 2002/8394, K: 2002/9892, 1.10.2002, 13 HD
----------------

Bu konuda (A) ya haksızlık olacağını ben de düşünmekteyim.Ne var ki sebepsiz zenginleşmede borcun 3. kişiye nakli hususunda yargıtay'ın fikrine katılmadığım için aslen (A) nın (Ş) den s. zen. alacaklısı olduğu fikrimde direniyorum.
Old 30-06-2004, 14:54   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: jus_

Bu konuda (A) ya haksızlık olacağını ben de düşünmekteyim.Ne var ki sebepsiz zenginleşmede borcun 3. kişiye nakli hususunda yargıtay'ın fikrine katılmadığım için aslen (A) nın (Ş) den s. zen. alacaklısı olduğu fikrimde direniyorum.


Sayin jus,

Direnmelisiniz zaten

Ayni direnci gösterelim. Ancak bu direnci bakalim mahkeme gösterebilecek mi?

Alıntı:
Yani Sirket, A ya karsi sebepsiz zenginlesme borclusu, B ye karsi sahsi alacagin dogrudan borclusu durumdadir.


Siz B' nin alacagi hakkinda ne düsünüyorsunuz?
Sebepsiz zenginlesmeden kaynaklanan alacak mi?
Old 30-06-2004, 18:00   #8
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Dikici,

Olayda (B) nin alacağının sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak olduğu kanısındayım.MK2 uygulamasını ayrık tutarsak, yukarıda alıntılamış olduğum yargı kararına pararel olarak harici ve gayriresmi oto satışından doğan alacak ve borcun BK 117 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme kaynaklı olduğunu düşünmekteyim.
Old 01-07-2004, 08:30   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayin Jus,


Lütfen beni yanlis anlamayin. Olay daha netlessin diye soru yöneltiyorum. Yargitay kararini ben haksiz buluyorum. Saniyorum siz de yargitay'in kararina katilmiyorsunuz.

Ben sunu düsünüyorum:

Resmi sekil sarti aranan sözlesmelerin konusu yerine getirilebilecek oldugu sürece yani imkansizlik (BK.117) söz konusu olmadikça, resmi sekil sartina uymayan sözlesmenin sahsi alacak hakki vermesi icap eder.

Aksi takdirde, büyük haksizliklar dogar.
Old 02-07-2004, 10:43   #10
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın Dikici,
Gayriresmi oto satışının hukuki hüküm ve geçerliliği konusunda yasanın amir hükmü geçersizliktir.Yalnız, sizin de belirttiğiniz gibi uygulamada harici oto satışı yoğun bir şekilde yapılmaktadır, bu noktada uygulayıcının hukuku yorumlarken toplum gerçeklerini gözönüne alması elzemdir.Sıhhat şartı şekle aykırılığın sonucu her nekadar kesin hükümsüzlük(m.butlan) olsa da bunun da bazı istisnaları vardır:

Alıntı:
- Şekil kurallarına aykırı olarak vücuda getirilmiş bir sözleşmede, hükümsüzlüğün öne sürülmesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşıyorsa , öngörülen şekilde yapılmamasına karşın, sözleşme sağlık ve geçerlik kazanabilir.


Alıntı:
-Borç üstlenen tarafın karşı tarafı aldatarak, belli bir biçimde yapılması gereken bir sözleşmeyi, söz konusu biçime uyulmaksızın vücuda getirmeye inandırması durumunda da, sonradan hükümsüzlüğü ileri sürmek M.K. m. 2'de öngörülen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder .
--kaynak 1

Şekle aykırı olduğu bilinen bir akti ifa eden kişi, sonrada aktin şekle aykırılığını iddia ederse bu hakkın kötüye kullanılması teşkil eder.Ne var ki, salt akdin ifası,"Hibe taahhüdü, tenfiz edilince elden yapılmış hibe gibi olur" gibi kanuni istisnalar haricinde, geçersiz bir sözleşmeye geçerlilik kazandırmaz.
Yargıtay 13. Hukuk dairesi verdiği bir karada belirttiği üzere, alıcı, kat mülkiyetine tabi olmak üzere yapılan taşınmazı yükleniciden satın alıp tüm borçları eda ettiği, davalıdan teslim alıp yıllarca kullandığı olgusu karşısında sözleşmenin şekil noksanı nedeni ile geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması teşkil eder ve hakim MK. M. 2'ye dayanarak davalıyı aynen ifaya mahkum edebilir. --kaynak 2

Mk2 uygulaması sonucunda dürüst davranmayan taraf aleyhine "Aynen ifaya icbar" kararı gereğince -sizin de önerdiğiniz şekilde- tarafların alacağını sebepsiz zenginleşme temelinden sözleşmeden doğan şahsi hak temeline oturtmak daha mantıklı ve sosyal şartlara uygun olabilir.Şahsi hak olarak değerlendirildiğinde şüphesiz davacının lehine -müspet zarar, aynen ifa vs- yorum yapılmış olacaktır. Bunu somut olayda hakim değerlendirecektir.

Alıntı:
Kaynak 1 -" SÖZLEŞME SERBESTİSİ ve SINIRLANMASI", Av. Özgür Başyiğit
Kaynak 2 - "GEÇERLİLİK ŞEKLİNE AYKIRILĞIN YAPTIRIMI VE SINIRLARI", Doç.Dr.O.Gökhan ANTALYA
Old 02-07-2004, 13:41   #11
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayin Jus,

Degerlendirmeleriniz için tesekkürler. Asagida yer alan Yargitay kararini bence ters anlamdan söyle yorumlamak mümkün:

Alıntı:
-Borç üstlenen tarafın karşı tarafı aldatarak, belli bir biçimde yapılması gereken bir sözleşmeyi, söz konusu biçime uyulmaksızın vücuda getirmeye inandırması durumunda da, sonradan hükümsüzlüğü ileri sürmek M.K. m. 2'de öngörülen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder .


Hakkin kötüye kullanilmasi somut olaydan çikarilabiliyorsa, karsi taraf hükümsüzlügü ileri sürmese bile!, hükümsüzlük söz konusu olamaz...

Ne düsünürsünüz?
Old 02-07-2004, 15:23   #12
OKoseoglu

 
Varsayılan

Şu görüşe ne dersiniz: Kanunun aradığı şeklin geçerlilik şartı olduğu durumlarda şekil aykırılığına bizzat sebep olan ve süregelen akdi ilişkide sözleşmenin görünürdeki yüzünün ötesinde menfaatler elde eden ve yine şekle aykırı işlem eğer şekle uygun yapılsaydı aynı menfaatleri elde edemeyecek olan kişinin sözleşmenin şekle aykırılığını daha sonradan ileri sürmesi MK 2'ye aykırılık teşkil etmelidir.
Old 02-07-2004, 17:03   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayin Okoseoglu,

Sekil sakatligina kimin bizzat sebep oldugunu her zaman tespit etmek kolay degildir. Ancak su gerçektir ki, sekil sakatligindan dolayi olayin mahkemeye intikal etmesi için taraflardan birisinin magdur olmasi gerekir.

O halde, davayi açan sekil sakatligina kendisi sebep olmus ve kendisi bu sakatlik nedeniyle bir takim haklar kazanmis ise, elbetteki davada hukuki yarari olmayacaktir.

Yazdiklarinizi ben yanlis mi anladim bilemiyorum..
Old 04-07-2004, 19:36   #14
OKoseoglu

 
Varsayılan

Sayın Dikici,
Hukuki yarardan kasdınız dar anlamda yorumlayacağımız dava şartlarından ise, şekil sakatlığına yol açanın her zaman davacı olması gerekmez. Örneğin tartışılan olaya benzer şekilde bir otomobili noterde düzenleme şekli dışında adi yazılı şekille satan ve iki sene sonra hala elinde tutttuğu yedek anahtarı ile arabayı bulunduğu yerden alan, trafik kaydında araç sahibi görünen kişi aleyhine de dava açılabilir.
Old 17-01-2011, 13:41   #15
MUSTAFA ERŞEN

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,
Müvekkilim karşı taraf ile karşılıklı edimleri ihtiva eden bir sözleşme yapıyor. Buna göre müvekkilim şirket hisselerini devrediyor. Karşı tarafta müvekkilimin kredi borcunu ödemeyi taahhüt ediyor sözleşmede... Fakat karşı taraf kredi borcunu ödemediği için müvekkil hakkında icra takibi yapılıyor. Müvekkilimin maddi durumu iyi olmadığı için borcu ödeyemiyoruz. Ancak yapılan icra takibi kadar bedel için karşı tarafa dava açabilirmiyim.
saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Harici Sözleşme ile Gayrimenkul Satışı ISIL YILMAZ Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 32 24-01-2017 19:16
Harici Araç Satışı Hakkında Almıla Meslektaşların Soruları 39 03-06-2009 18:34
İlamsız İcranın Nedensiz Yapılabilmesi niliş Meslektaşların Soruları 1 26-10-2006 20:55
Zilyetlikle İktisap ŞEN ÇELİK Meslektaşların Soruları 0 11-03-2004 14:01
Icra Ödemelerine Haksiz İktisap İddiasi Ozi Meslektaşların Soruları 0 03-02-2004 18:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06202292 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.