17-08-2006, 01:18 | #1 |
|
Haber bültenlerinin kısa tarihçesi...
Kim derdi ki günün birinde elinizdeki bir kumandayla sevdiğiniz sanatçıları, habercileri evinize davet edeceksiniz? Kim derdi ki kutuya benzer bir aletle dünyanın öbür ucundaki bir ülkeyi gezebileceksiniz? Kim derdi ki farklı ırktan olan, farklı dilden konuşan insanları oturma odanızda ya da salonunuzda ağırlayacaksınız. Bundan 70 yıl önce bu kelimeleri kullansaydınız düşünsenize, dostlarınızın, yakın çevrenizin yanında düşeceğiniz durumu. “Hayalperest, deli bu” gibi kelimeleri buradan duyabiliyoruz. Ancak televizyon öyle bir alet ki, bu hayallerin hepsini beraberinde getirdi. Ve öyle rutin bir hale geldi ki, şu anda insanların tek hayali uçan arabalar, uzay mekikleri oldu.
Renkli görünen bir dünya olan televizyon, hayatımızın bir çok alanını etkilemektedir. Hayatımızı etkileyen televizyon ve televizyonun faaliyetlerine olan güvensizlikte git gide artmaktadır. Dizilerden tutun da, yarışma programlarına, kültür-sanat içerikli programlara kadar her şeyde bir kurgulama yapılmaktadır. Bu kurgulamadan haber bültenleri de nasibini almıştır elbette. Halkın eskilerde “ajans” olarak yorumladığı ve tek güvence kaynağı haber bültenleri de haberleri saf ve katıksız bir şekilde vermemeye başlamıştır. İşte böyle bir ortamda, haber bültenlerinin incelenmesi gerektiği kanısına vardık. Buzdağının görünen yüzü her zaman yarışma programları ve popüler kültürü körükleyici programlar olurken; diğer yüzü ise fazla göze çarpmayan ancak bizleri oldukça derinden etkileyen haber bültenleridir. Haber bültenleri de popüler kültüre ön ayak olan programlar olmaya başlamıştır. Peki tartışmalara yol açan bu haber kavramı da nedir? Haber kavramının ortaya çıkışının temelinde enformasyon alma ihtiyacı yatmaktadır. 18. ve 19. Yüzyıllarda sömürgeleri bulunan Avrupa ülkeleri, sömürgelerinden, daha çok ticari içerikli bilgi alma ihtiyacı duymuşlardır ve haber kavramı bu ihtiyaçtan doğmuştur. Haber alma ihtiyacını ilk karşılayan mecra olarak karşımıza gazeteler çıkmaktadır. Gazetecilik faaliyetinin temelinde bilgi verme olgusu yatar ve bu noktada belirginleşen kavram; kamunun bilme hakkıdır. Kamu bu hakkını tarihsel süreç içinde medyaya devretmiş, medya enformasyon elde edimi ve dağıtımını kamu adına yapmaya başlamıştır. Medya bu aracılık misyonunu, 1830’lara kadar kısıtlı sayıda basılan ve yalnızca abonelere dağıtılan gazeteler (Bu gazeteler bir parti ya da çıkar grubu tarafından destekleniyordu.) aracılığıyla gerçekleştiriyordu. 1830’da Penny Press’in ortaya çıkmasıyla kar amacıyla gazete basılmaya başlanmıştır. Ticari bir mantık ve herkese satmak amacıyla gazeteler daha sansasyonel bir haberciliğe yönelmiştir. Bu süreçte giderek öne çıkan kavram; öğrenme merakı olmuştur. Kamunun bilme hakkı yerine, gazeteciler bu merakı doyurmaya yönelik işler yapmaya başlamışlardır. Ve bu uzantı, ülkemize kadar gelmiştir. Ülkemize gelmekle kalmamış, mahrem alanımıza yani evlerimizin içine konuk olmuştur. Gazetecilik mesleği ise eskiden etik bir biçimde yapılırken, artık bu etik anlayışı yavaşça ortadan kalkmaya başlamıştır. Haber ise, sadece uzaklarda bir yerlerde bir şeylerin olduğuna dair kitleye alarm vermekteydi. Yani hayatımızın biraz daha dışındaydı. Ancak günümüzde, haberci iş adamı görünümünde, dinleyen müşteri konumuna geldiği için haber hayatımızın bir parçası durumuna düştü. Artık haberlerde, eski saflık kalmadı. Her haberde biraz reklâmın, biraz da birilerine yapılan ‘şakşakçılık’ izlerine sıkça rastlamaktayız. Tamamen duygusal sebeplerden dolayı raiting kaygısına düşen televizyonlar, yeni arayışlar içine girmişlerdir. Öyle ki, kitleye ‘haber verme’ görevini üstlenen, haber bültenleri bile bu korkunç kaygıyla haber verme işi dışında her şeyi yapmaya başladı. Bültenlerde bolca rastladığımız şarkıcı ve mankenlerin sevgili haberleri, diyetsiz kilo verme haberleri bunun bir örneği. Buradan şu kanıya da varabiliriz: Haberler reklâm cenneti haline geldi. Söz uçar, yazı kalır sözleri de öylesine geride kalmış ki, pek çok kişi gözlerini yormamak için olsa gerek gazetelerin yüzüne bakmaz olmuş. Bab-ı Ali Yokuşu’nun yerini ise, büyük plazalar almış. Bu biraz, Amerikanvari film sahnelerini anımsatan binalar içinde kaybolmaya başlamış haberlerimiz. Türk kamuoyu haber bültenlerine radyo dinlemekle tanışmıştır. Uzunca bir süre insanlarımız günün belli saatlerinde, radyo başına oturup haber dinlemiştir. Anadolu Ajansı’nın hazırladığı bültenler, ‘ajans’ başlığıyla okunmaya başlamış ve TRT’nin hayatımıza girmesiyle, kitle haberleri radyo yerine televizyondan almaya başlamıştır. TRT sonrası, daha fazla farklı konular görmek isteyen halkın istekleri doğrultusunda özel kanallar doğmuştur. Doğan özel kanallarda da elbette haber verme ihtiyacı vardı ki, bunu en iyi şekilde işlemeye başlamışlardır. 90’lı yıllarda kurulan Star-1 Tv, özellikle Irak Körfez Savaşı’nda verdiği değerli haberlerle halkı bir nebze de olsa rahatlatmıştır. Star-1 İnter Star olduktan sonra, bir özel kanal furyası akın etmiştir yaşantımıza. Tüm özel kanallar, ‘eski ajanstan’ haberler yerine, kendi buldukları haberleri izleyiciye aktarmaya başlamıştır. İşte haberin kurgulanması, magazinselleşmesinin öyküsü burada yola çıkmıştır. Bu bağlamda, televizyon biz izleyenlerin gerçeğidir kim ne derse desin. Televizyondan kaçamayacağımız da bir o kadar da gerçektir. Ve haber bültenleri de bu gerçeğin bir taşını oluşturmaktadır… Kaynaklar: Oya TOKGÖZ, Temel Gazetecilik, Emir TURAM Türkiye’de Tv |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Emekli Olmasına Kısa Süre Kala Vefat Halinde Emekli İkramiyesi Mirasçılara Kalır mı? | SHODAN | Meslektaşların Soruları | 1 | 28-10-2006 16:16 |
Uzun bir Danıştay Kararı Kısa Sürede Nasıl Özetlenir | şahin aksu | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 19-10-2006 21:25 |
Yeni bir üye hakkında kısa bilgi ve bir merhaba | ParanoidAndroid | Site Lokali | 10 | 23-08-2006 23:04 |
H.U.M.Y. yasada Ki Gibi Uygulansa Davalar Daha Kısa Sürede Biter Mi? | rezay | Hukuk Sohbetleri | 5 | 03-04-2002 22:32 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |