|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
03-06-2011, 14:36 | #1 |
|
İşe İade - Kısmi Temyiz
Cevabını bildiğim bir soruyu sorduğum için ilk kez kızmıyorum kendime!
İşe İade davaları kısmen temyiz edildiğinde;örneğin, asıl işveren yönünden davanın reddedilip, diğer talepler yönünden dava kabul edildiğinde, sadece asıl işveren yönünden davanın reddedilmesine ilişkin hüküm temyiz edildiğinde diğer talepler kesinleşir mi? Tespit davalarının kısmen temyizinin mümkün olmadığı gibi dayanaktan yoksun bir bilgi var aklımda! Nereden, nasıl edindim hatırlamıyorum o nedenle de güvenemiyorum. Dayanak ve gerekçe de bulamadım! Sorum şu özetle şu; -feshin geçersizliğine -işçinin alt işveren nezdinde işe iadesine -ilgili tüm alacak ve tazminatların alt işverenden tahsiline -(Asıl işveren).... A.Ş yönünden davanın reddine ... şeklindeki bir kararda, işveren tarafından temyiz edilmeyen, sadece davacı tarafından, asıl işveren yönünden davanın reddedilmesi temyiz nedeni olmuşsa, işe iade kararı kesinleşmiş midir,kesinleşmemiş midir? |
03-06-2011, 15:07 | #2 |
|
Kısmen temyiz mümkündür. Alt işveren işe iade kararını temyiz etmemişse iade kararı o kişi için kesinleşmiştir. Asıl işveren yönünden siz temyiz etmiş iseniz -ki karar aleyhinize temyiz etmeniz gereklidir- bu halde asıl işveren için kesinleşmemiş olur. Kesinleşen kişi için işe müracaat başvurusunu süresinde yapmaız iyi olur.
|
03-06-2011, 17:26 | #3 |
|
Yargıtay temyiz isteğiniz sonucunda "evet, asıl işveren de sorumludur" diyebilir. Bu halde sorun yok diyelim.
Peki ya, "sadece asıl işveren sorumludur, alt işveren yönünden dava reddedilmeli" diyemez mi? |
03-06-2011, 18:02 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
İşverenler davayı temyiz etmemiş. Gözünden kaçtı sanırım.
Aleyhe bozma yasağı nedeniyle, alt işveren hakkındaki karar kesinleşecektir. |
03-06-2011, 18:47 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Aleyhine değil, lehine bozulacak gibi geldi bana? İşe iade davası hem asıl hem de alt işveren aleyhine açılmış. Yerel mahkeme de, alt işvereni sorumlu tutmuş, asıl işvereni sorumsuz tutmuş. Temyiz eden davacı da asıl işveren (de) sorumlu diye temyiz etmiş. (Yanlış anlamadıysam.) Yargıtay, asıl-alt işveren ilişkisine bakacak. Şayet bu ilişkide muvvazaa görürse, mecburen işçiyi baştan itibaren asıl işverenin işçisi kabul edecek. Eğer böyle olursa, bu kez -şu anda dava aleyhine sonuçlanmış olan ve davayı temyiz etmemiş olan- davalı alt işveren yönünden ya davanın reddine karar verecek, asıl işveren aleyhine hüküm kurulacak. Ya da alt işveren tek başına sorumluyken müteselsil sorumlu olacak. Şayet Yargıtay, feshin geçerli olduğuna karar verir de her iki işveren açısından da davayı redderse, ancak o halde aleyhe bozma (ya da usulü kazanılmış hak) söz konusu olabilir düşüncesindeyim. Ya da gözden kaçma değil, kafa karışıklığından kaynaklanmıştır yazdıklarım. Nihayetinde, karar bu temyizle kesinleşmemiş karardır ve işe iade talep etmeye uygun değldir. Saygılar, |
03-06-2011, 23:13 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Asıl işveren işçisi kabul edilmek daha lehe gibi duruyor!
Ama asıl sorun şurada doğuyor. Adli Tip' in de dediği gibi; temyiz nedenleri arasında yazılmayan bir durumda, Yargıtay taleple bağlı kalmayarak muvazaayı kendiliğinden araştırabilir mi? Yine dayanaksız ve güçsüz olan bilgim bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğunu ve Yargıtay' ın re'sen bu hususu araştıracağını söylüyor! Sonuç olarak ben işe iade davasının bir an önce kesinleşmesini istiyorum, işçi zor durumda ve Pazartesi günü temyizden feragat edeceğim zira dosya hala Yargıtay' a gitmedi! Ama işe iade kararı alt işveren yönünden kesinleştiyse feragat etmemizin bizim açımızdan yararı olmayacak! "İş Mahkemesi hakimi kesinleşmiştir" dedi ama Yargıtay' ın bu kadar net olduğu bir konuda asıl işvereni hiçbir gerekçe göstermeden olaydan muaf tutan bir hakimin sözüne gel de güven! Adama kalsa işçi başvuru süresini bile kaçırmış! |
04-06-2011, 21:02 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstad müsadenle yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek adına yukarıdaki cevabınızı şöyle açmak istiyorum. Asıl işveren ile alt işveren arasındaki ilişki muvazaa nedeniyle geçerli değilse, işçi baştan beri asıl işveren işçisi kabul edilecek olup, alt işveren diye nitelendirilen işveren hakkında husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmektedir. Karar temyiz edilmekle kesinleşmemiş bir karardır ve her halükarda 21. madde gereği kesinleşmiş kararın tebliğ zarureti karşısında, işçi işe başvuru yükümlülüğü altında değildir. İşe iade davalarında husumet kamu düzenindendir ve hakim tarafından resen nazara alınır. Her ne kadar somut olayda mahkemenin asıl işveren diye nitelendirilen işveren hakkında davanın reddi gerekçesi belirtilmemişse de (bu davalının asıl işveren olmadığımı kabul edilmiştir, yoksa asıl işveren kabul edilmiş ancak işe iade ile yükümlü olmadığından bahisle hatalı olarak boşta geçen süre ücreti ve sosyal haklar ile iş güvencesi tazminatından sorumlu olmadığı düşüncesi ile mi red kararı vermiş), düşünceme göre, aleyhine hüküm kurulan alt işveren için de usuli kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz. Zira işe iade ile sorumlu olmayan işverene yapılacak başvuruya olumlu cevap vermeyen bu işveren aleyhine açılacak dava bir eda davası olacak olup, işçinin sözleşmesel olarak ilişkisi bulunmayan bu işveren aleyhine hüküm kurulması mümkün değildir. Diğer taraftan Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 4.2.1959 gün ve 1957/13 E., 1959/5 K. ve 9.5.1960 gün ve 1960/21 E., 1960/9 K. sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca hatalı olarak verilen karara yerel mahkemece uyulması halinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay'ın hatalı bozma kararından dönülmesi de mümkündür. Bu durumda mahkemece verilmiş hatalı karardan dolayı da usuli kazanılmış hakkın doğmayacağını düşünüyorum. Soruyu soran meslektaşım son mesajında bir an önce netice almak için temyizden feragat edeceğini yazmış. Yukarıda yazıldığı üzere, yarın işe iade başvurusunu alt işverene yaptığında, bu işverence işçinin kendi işçisi olmaması nedeniyle eski işine iadesinin fiilen mümkün olmadığını savunması bana göre hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyecektir. Bu durumda olumsuz yanıt neticesi açılacak eda davasının işçi aleyhine sonuç doğuracağını düşünüyorum. Bana göre Yargıtay, dosyayı husumet açısından da değerlendirecektir. Muvazaa durumunda asıl işvereni sorumlu tutup, alt işveren için davayı husumet nedeniyle kesin olarak reddecektir, muvaza yok ama davadaki asıl işveren olarak nitelendirilen şirket asıl işveren değilse (mesela devir eden işveren ise) karar onanacak, diğer olasılıkla hakkında red kararı verilen işverenin asıl işveren olduğu kabul edilir ise karar ortadan kaldırılacak, işçinin alt işverende işe iadesine ve diğer maddi tespitlerin her iki işveren aleyhine hüküm altına alınması gerektiğine karar verilecektir, diye düşünüyorum. İyi geceler. |
07-06-2011, 13:52 | #8 |
|
Benim düşünceme göre davacı tarafça yapılan temyiz, içeriği itibariyle, kararın alt işveren yönünden kesinleşmesini engeller. Tespit kararının temyiz gerekçesi olarak ileri sürülen "gerçek işverenin asıl işveren olduğu iddiası" doğal olarak "alt işveren yönünden verilen kabule dair kararın bozularak asıl işveren yönünden davanın kabul edilmesi talebi"ni içerdiğinden alt işveren yönünden de kararın kesinleştiğinden bahsedilemez görüşündeyim.
|
07-06-2011, 14:21 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Hayır benim iddiam o değil! "Asıl işvereni tazminatlardan sorumlu tut" diyorum sadece! Muvazaayı tartışmasın gerek yok şimdilik. Ama benim bildiğim Yargıtay bunu re'sen yapar! |
07-06-2011, 14:40 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
O zaman temyizden feragat edip işe başvuru yaptırman süreci hızlandıracaktır. Temyiz sebebin haklı ama temyizden feragatin de 1,5 sene kazandıracak. Yargıtay, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatında asıl işvereni de sorumlu tutuyor zaten. Eğer koşullar oluşur ve alacak doğarsa ikisine birden takip başlatırsın/dava açarsın. Bu durumda temel soruna dönecek olursa cevabını kesin olarak bilemiyorum. Sadece fikir yürütebilirim ki gereksiz bir okuma yükü yaratır. Usul Hukukunu iyi bilen birine soralım, öğrenelim en iyisi. |
07-06-2011, 14:52 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Temel sorum "işe iade kararı" bu olayda kesinleşmiş midir? Eğer kesinleşmişse neden temyizden feragat edeyim ki? "Usulü iyi bilen bir hukukçu aranıyor" diye ilan mı versem gazetelere? |
07-06-2011, 15:07 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Haklısın, kesinleşti dersek temyizden feragat da gerekli değil. Adliye duvarına yazıver... Medeni Usul Çalışma Grubu Koordinatörümüz Av. Özgür Karabulut'tan da destek isteyebiliriz aslında. |
07-06-2011, 15:21 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Aşağıdaki karardan anladığım kadarıyla, aleyhine hüküm tesis edilen alt-işveren kararı temyiz etmemiştir. Sizin olayınıza bu yönüyle benzemektedir. Yargıtay yerel mahkeme kararını tamamen bozarak, yeni bir karar tesis edip, "işe iade kararı" veriyor. Anladığım kadarıyla kararı temyiz ederseniz, yeni bir karar verileceği için "işe iadeye" ilişkin hüküm kesinleşmemiş olmaktadır. Karara katılmadığımı da belirtmeliyim(muvazaa iddiası bulunmuyorsa).
|
07-06-2011, 16:28 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Teşekkür ederim Suat Bey karar için, ama benim sorumu karşılamıyor malesef! Daha da kaba anlatacak olursam; - İşe iade davasını kazandım, alt işveren açısından verilen karara en ufak bir diyeceğim yok, tüm taleplerim karşılandı tek kelimeyle "harika"! Lakin asıl işveren yönünden dava reddedildi ve işçi aleyhine 1.100 TL vekalet ücretine hükmedildi. Asıl sorun da sadece burada! Bu yanlış bir karar neticesinde işçiyi mağdur eden adamlara bu parayı verecek olmak benim kanıma dokunuyor! - Asıl işveren- alt işveren ilişkisinde muvazaa zaten çok açık ama asıl derdimiz işçinin işe başlaması olduğundan, ben hiç değinmedim bile bu hususa! - Kararı nasılsa alt işveren vekili de temyiz edecek ben de sadece asıl işveren de tazminattan sorumlu olsun diye temyiz ettim. - Alt işveren de kararı temyiz etmemiş! Benim temyiz itirazlarımda "işe iade kararı doğrudur, kabul ediyoruz" ibaresi geçiyor. Şimdi bu işe iade kararı kesinleşti mi kesinleşmedi mi tartışmasını yapıyoruz! Bana göre kesinleşmedi, çünkü muvazaa konusunu Yargıtay re'sen inceleyerek, alt işveren yönünden davanın reddedilip, asıl işveren yönünden kabul edilmesi gibi çok başka bir karar verebilir! Haliyle kesinleştiği iddia edilen işe iade kararı bu durumda hükümsüz hale gelebilir! Temyizden feragat dilekçemi yazdım, yarın vereceğim mahkemesine İşçiyi boşuna daha fazla bekletmeyelim, adamın işsizliğe tahammülü kalmadı. Biz tartışmaya devam ederiz nasılsa! İşçiye de bir kez daha "hukuk buraya kadar, işe iade edildiğine şükret; ver bakalım 12 aylık boşta geçen süre için hükmedilen 4 aylık ücretinin yarısını-sendikalı olduğun ve oldurduğun için işten atılmana neden olan talimatı veren- asıl işverenine" der geçerim! |
07-06-2011, 16:56 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki cevaplarımı tekrarla, kararın taraflardan herhangi biri tarafından temyiz edilmesi halinde kararın kesinleşmeyeceğini, işçinin işe iade talebi ile yükümlü olmayacağını, kesinleşmemiş karardan dolayı işe iade etmesi gereken işveren açısından da sonuç doğurmayacağını ve işe başlatmakla yükümlü tutulamayacağını, temyizden feragat etmeniz halinde işe iade gerçekleşmez ise açılacak eda davasında sıkıntı yaşayacağınızı tekraren belirtmek istiyorum. Özellikle dikkatinizi çekmek istediğim husus sizin davacı olarak da asıl işveren ve alt işveren arasında muvazaa olduğunu cevabınızda kabul etmiş olmanızdır. Muvazaanın varlığını eda davasına bakacak iş mahkemesi hakimi de değerlendirecektir. Bu durumda muvazaa nedeniyle işçinin, iş sözleşmesinin başından beri asıl işveren işçisi olduğuna hükmettiğinde, alt işverenden tazminat ve alacak talebiniz kabul görecek midir? (Feshin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine ilişkin tespit niteliğindeki bu karar kesin hüküm teşkil edecek cevabı verirseniz, tazminat ve alacak davanız kabul görebilir, bu karar kesin hüküm niteliği taşımaz cevabını verirseniz tazminat ve alacak talepli davanızda red kararı çıkma olasılığı daha yüksek) Ben biraz fazla teorik mi bakıyorum acaba |
07-06-2011, 17:25 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Fazla teorik demeyelim ama karışık diyebiliriz! İşçinin işe iadesi halinde, sizin bahsettiğiniz sorunlar meydana gelmeyecek! O nedenle de öncelikli sorunumuz işçi maaşına kavuşacak mı, kavuşmayacak mı onu bir öğrenmek, ondan sonra eğer başlatılmazsa bahsettiğiniz sorunlar tartışılmalı! İşçi işe başlatılmazsa açacağım eda davasını bu durumda sadece alt işverene açacağım, alt işveren de muvazaayı ileri sürmeyecek, Mersin'deki İş Mahkemeleri de muvazaayı re'sen incelemeyecektir. Çünkü mahkemenin asıl işveren- alt işveren ilişkisinin varlığından haberi bile olmayacak o davada! Diyelim ki re'sen inceledi ve muvazaayı tespit etti ve davayı reddetti! İşte o zaman ben bırakırım bu mesleği Ben de fazla pratik baktım sanırım |
08-06-2011, 14:50 | #17 |
|
Şayet bu kararın bu haliyle, işe iade başvurusu yapmaya elverişli olduğuna karar verilirse, Yargıtay'daki işe iade dosyalarının sayısı epey artabilir.
Davalı temyiz etmedikçe, işçi de gönül rahatlığıyla temyiz edip: "işe başlatmama tazminatı 4 ay denmiş ama, daha fazla olmaz mıydı, hele bir kere daha bakıverin bakalım" diyebilir! |
08-06-2011, 14:56 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Fazla teorik bakmak doktrinin, fazla pratik bakmak Yagıtay'ın hatasıdır. İkisinin arası biz de yok. Alman Federal Mahkemesinin işe iade yönündeki çok acayip hukuksal problemleri çok acayip doktrin ve yargı kararlarını inceleyin. Bizimkilerin çelik çomak oyunu olduğunu düşüneceksiniz |
08-06-2011, 15:36 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Adli Tip, tam da böyle bir gelişme oldu. Size de malum olmuş? Bir dilekçe yazdım mahkemeye hitaben. "Mahkeme kararının davalı işveren ... ' ya tebliğ edildiği tarihin, süresinde temyiz başvurusunda bulunup bulunmadığının, temyiz edilmemiş olması halinde bu durumun yazı ile tarafıma bildirilmesi istemi hakkında bir dilekçe ile hakimin huzuruna çıktım. Tek tek anlattım derdimi son kez. "Ben seni nedenle uğraştırıyorum ki bir aydır, işe iade kararı kesinleşmiştir tabi, başvur hadi işe başlamak için" dedi ve "verilsin" diye yazarak havale etti dilekçemi Ben de tarafıma verilecek yazı ile işverene "bak kararı süresinde temyiz etmemişsin, karar senin yönünden kesinleşti, kesinleştiğini de şu tarihte öğrendim süresinde başvurumu yaptım, bir ay içinde beni işe başlat" diye noterden bir ihtarname göndereceğim! Temyizden de feragat etmeyeceğim. 22. Hukuk Dairesi de muvazaaya bakmadan kararını verecektir diye de bir his var içimde! Hukuk, yasa vs. mi? Bu hallere düşürenler utansın ben değil! |
08-06-2011, 21:03 | #20 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Derya Demir,
konuya ilişkin yazılanları okudum. Son olarak başvurduğunuz yol oldukça makul. Fakat şunu eklemek isterim.
Temyize başvurmanız halinde, Yargıtay, resen muvazaa olgusunu araştıracaktır. Sizin de belirttiğiniz gibi, dosya içeriğinden anlaşılabilecek kadar, açık bir muvazaa varsa, bu durumda temyizden vazgeçmenizi öneririm. Çünkü, Yargıtay asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna karar verir ise, alt işveren yönünden davayı husumet yokluğundan reddecektir. Bu kez, işçi, alt işverene vekalet ücreti ödemek durumunda kalacaktır. yani, al takke ver külah durumu yukarıda yazdığınız gibi, muvazaa olgusunun açık bir şekilde anlaşılabileceğini düşünüyorsanız temyize başvurmayın derim. Buradan bakınca böyle görünüyor, tabi olayın somut koşullarına bakarak, bunu en iyi siz değerlendireceksiniz. |
09-06-2011, 08:56 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Dosyada açık ama bana göre açık! Mahkeme defalarca süre verdi her iki işverene de "aranızdaki taşeronluk sözleşmesini sunun" diye. Sonuçta sunulmadı. Yargıtay eğer dikkat ederse, dosyada görmeyince, kararı bozarak "aralarında geçerli bir asıl-alt işveren ilişkisi var mı" araştır diyebilir ancak! Mahkemeyi ikna edemezlerse, çok büyük sıkıntıya girerler. Benim de öyle bir iddiam hiçbir zaman olamayacağı için hakim işveren vekillerini üzmeyecektir. Eğer muvazaa olduğuna, alt işveren yönünden davanın reddine karar verilip, vekkalet ücretine de hükmedilirse ben de "kimse kendi muvazaasından yararlandırılmamalıdır" diye yine temyiz ederim kararı! İşçi işe başaldıktan sonra sorun değil yıllarca uğraşabilirim. |
09-06-2011, 12:45 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım birincisi onlar aralarındaki taşeronluk sözleşmesini sunmasalar dahi SGK kayıtları asıl işveren-alt işveren ilişkisini ortaya çıkarmaktadır. Diğer taraftan işçinizin sigortalı hizmet dökümünde de her iki işverenin de kayıtları görülür. Zira asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu bir işte işçinin sigortalı göründüğü işveren asıl işveren olup, asıl işverenin sigorta sicil numarası altında da alt işverenin ismi geçer. İkincisi yukarıda da yazdığım üzere işe iade davalarında husumet kamu düzeninden olup taraflar aralarındaki sözleşmeyi sunmadı diye, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığını mahkemenin artık araştırmayacağı kabul edilemez. İlk paragrafta dediğim gibi bu durum SGK veya iş yapılan resmi kurum kayıtları ile de ortaya konulabilir. Üçüncüsü Yargıtay muvazaa olduğuna hükmeder ve alt işveren hakkındaki davayı husumetten reddederse bu kararı kesin olarak verir. Zira bu kanun maddesi gereğidir. Yargıtay'ın işe iadeye ilişkin kesin kararlarına karşı tashihi karar yolu yoktur. (Yeni bir uygulama ile maddi hata diye bir yol üretip 9 HD'nin dosyayı tekrar ele aldığı birkaç örnek haricinde) |
30-08-2016, 17:17 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Aradan beş yıl geçmiş ancak güncel forumlarda da bu sorun hâlâ çözülebilmiş görünmüyor. Yerel Mahkemece işçinin işe iade davasının tamamen kabul edildiğini, alt işveren nezdindeki işine iadesine, işe başlatılmama durumunda ise tüm maddi sonuçlardan asıl-alt işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verildiğini düşünelim. Asıl işveren temyiz etti ancak alt işveren (yani işe iade alma yükümlüsü) temyiz etmedi diyelim. Bu durumda da yerel mahkeme kararı işe iade açısından bile kesinleşmemiş mi sayılmalıdır sizce? Teşekkürler. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
temyiz harç oranı, süre tutum dilekçesi ve temyiz süresi... | burakkoca | Meslektaşların Soruları | 11 | 02-10-2014 16:30 |
Boşanma , temyiz, temyiz edildikten sonra temyizden feragat | Av. İlhan SALBAŞ | Meslektaşların Soruları | 6 | 22-06-2010 09:02 |
Kararın Temyiz Edilmiş Sayıldığı Tarih - Temyiz Edenin Kusurunun Bulunmaması | halit pamuk | Meslektaşların Soruları | 10 | 25-11-2009 08:46 |
temyiz sınırının altında kalan faiz miktarı temyiz edilebilir mi? | avukat aktaş | Meslektaşların Soruları | 2 | 13-05-2009 14:13 |
Kısmi İhtiyati Haciz-Kısmi Olmayan İcra Takibi | Av.Abidin MUTLU | Meslektaşların Soruları | 4 | 21-11-2008 10:46 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |