Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 1987/6-1797, Karar: 1988/995 İçtihat

Üyemizin Özeti
1/2 pay sahibi davacılar, şufalı payın ilişkin olduğu taşınmazın diğer yarı pay sahibi K____ Ticaret ve Sanayii Limited Şirketinin, bu payını, 1/8 oranında davalılara sattığını beyanla şufa haklarının tanınması isteği ile dava ikame etmişlerse de;

Davalılara satış şeklinde hisse intikalini yapan kollektif şirket ortaklarının yalnızca davalılar olması, başkaca şirketin ortağı bulunmaması karşısında temlik edenin esas maksadının ivaz elde etmek değil, tasfiye halinde bulunan şirket mallarının ortaklarına intikalini sağlamak olduğu anlaşılmakla, ayrıca bir incelemeye yer olmadan davanın reddi gerekirken olaya uygun düşmeyen bazı düşünce ve gerekçelerle davanın kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
(Karar Tarihi : 07/12/1988)
"Taraflar arasındaki "önalım" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.01.1987 gün ve 43-1 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 12.10.1987 gün ve 10424-9655 sayılı ilamıyla; (... Davacılar, şufalı payın ilişkin olduğu taşınmazın toplam olarak 1/2 payına sahip olduklarını, diğer yarı pay sahibi K____ Ticaret ve Sanayii Limited Şirketinin bu payını 30.12.1985 tarihinde 1/8 oranında davalılara sattığını beyanla şufa haklarının tanınması isteği ile bu davayı açmışlardır.

Davalılar, şufalı payın sahibi olan K____ Ticaret Sanayii Limited Şirketinin iki ortaklı olduğunu, bunlardan birinin davalı N____ B____, diğerinin davalı N____'nin kocası M____ B____ bulunduğunu, M____'in 01.09.1983'te öldüğünü, şirketteki payının mirasçıları olan davalılara kaldığını, davalıların ortağı oldukları şirketi tasfiyeye karar verdiklerini, Genel Kurulun bu kararının 15.05.1984 günlü Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini; tasfiye amacı olarak şufa payın tapuda müşterek mülkiyet şeklinde kendi şahıslarına devredildiğini, kanuni harç ve vergi yönünden bu devir işleminin tapuda satış şeklinde gösterildiğini, gerçek anlamda bir satışın söz konusu olmadığını, bu itibarla şufa hakkının kullanılamayacağını def'i olarak ileri sürmüşlerdir.

Medeni Kanunun 659. maddesinde belirtildiği üzere şufa hakkı, müşterek mülkün paydaşlarından birinin payını bir üçüncü şahsa satması halinde diğer paydaşlara tanınan bir haktır. Bunun amacı, paydaşlar arasına bir yabancının sokulmamasını temindir. Olayımızda karı koca olmak üzere iki ortaklı bir Limited Şirketin ortaklarından kocanın öldüğü, onun şirket payının karısı ve çocuklarına kaldığı, böylece ortaklığı anne ve çocuklarının sürdürdüğü, şirketin tasfiyesine gidildiği, tapudan Şirket adına kayıtlı şufalı payın şirket ortaklarının gerçek şahısları adına satış şeklinde intikal ettirildiği anlaşılmaktadır.

Şirketin, ortakları dışında bir hükmi şahsiyeti haiz olduğu, bu kişiliğinin ortakların gerçek kişilikleriyle karıştırılmaması gerektiği ihtilafsızdır. Ancak, TTK.'nun 552. maddesi delaletiyle 440. maddesi uyarınca tasfiyeye yönelik şekilde devam edeceği de bir Yasa gereğidir. Bu ilkelerin ışığı altında tapudaki işleminin tasfiye amacıyla şirket payının kendi ortaklarına devir mi; yoksa gerçek satış mı olduğu hususunun çözümlenmesi gerekmektedir.

1 - Davalıların dayandığı İçtihadı Birleştirme Kararı, miras hukuku ile ilgili olduğundan, tüzel kişiler için mirasçılık sözkonusu bulunmadığından bu içtihadın direkt olarak olayda uygulama yeri yoktur. Ancak, gerekçelerindeki görüşlerden yararlanmak mümkündür. Şufalı pay ortaklara değil de başka şahıslara intikal ettirilseydi bu işlemin satış olduğu kuşkusuzdu. Bütün sorun intikalin ortaklara yapılmış olmasında toplanmaktadır. Hal böyle olunca intikalin gerçek amacını saptamak gerekmektedir. 27.03.1957 gün ve 12-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde intikal maksadının akdi maksada galip geldiği ahvalde şufanın ceryan etmeyeceği belirtilmiştir. Olayda akdi maksat satıştır. Ama intikal maksadı nedir, o belli değildir. Davanın özelliği itibarıyla intikal maksadını isbat için davalılara imkan verilmesi gerekir. Bu davada tapudaki akdin tarafı olan davalıların bunun aksini isbat etmeleri mümkün değildir, deme olanağı yoktur. Davanın özelliği kurala istisna teşkil etmektedir. Bu itibarla davalıların delil olarak dayandıkları tasfiye memuru defterlerinin ibraz ettirilmesi, tasfiye memurunun tanık olarak dinlenmesi, gerekirse defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, şirkette kayıtlı değeri üzerinden tapu işleminin yapıldığı ileri sürüldüğüne göre bu savunmanın doğru olup olmadığının defter kayıtları üzerinden tesbit olunması, tapu işlemi tarihindeki şufalı payın gerçek değerinin keşfen saptanması, toplanacak bu deliller birlikte değerlendirilerek intikalin gerçek amacının belirtilmesi gerekir. İntikalin amacının tasfiyede şirket malının ortaklara geçmesini sağlamak olduğu, şeklen satış biçiminde bu işlemin yapıldığı sonucuna varılırsa bu ahvalde şufa hakkı cereyan etmeyeceğinden davanın reddi icap edecektir.

2 - İşlemin gerçek satış olduğu anlaşılırsa bu takdirde fiili taksim olup olmadığı üzerinde durulması gerekecektir. Davalılar vekili 04.07.1986 günlü dilekçesinde pek açık olmamakla beraber gayrimenkulün taksim edilerek müvekkillerine intikalinden bahsetmiştir. Temyiz dilekçesinin 4. maddesinde de açıkça şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlar arasında fiilen taksim edildiğini, her bir paydaşın taşınmazın belirli bir bölümünü kullandıklarını, bu konuyu saptayan İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin delil tesbiti dosyasının bulunduğunu belirtmiş, karar düzeltme dilekçesinde de bu hususu tekrarlamıştır. Gerçekten müşterek mülkün paydaşları taşınmazı fiilen pay etmişse, her biri hakkını belirli kesime hasredip ondan yararlanıyorsa bunlardan birinin kendi payını ve buna ilişkin taşınmaz kısmını satması halinde tapuda pay satış şeklinde yapılan bu işlemi fırsat bilerek diğer paydaşların şufa hakkını kullanmaları Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. 19.12.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda sözkonusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.

Olayımızda da savunulduğu gibi bir fiili taksim olduğu saptanırsa davanın bu haliyle de reddi gerekecektir. Bu bakımdan bu aşamada davacıların bu konudaki beyanının alınması; uyuşmazlık halinde önce tanık dahil davalı delillerinin, daha sonra varsa davacı delillerinin toplanması; tesbit dosyasının getirilmesi; gerekirse keşif yapılması icap eder.

Bu aşamalı incelemenin yapılması ve davanın varılacak sonuç dairesinde çözümlenmesi için karar düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davalılara satış şeklinde hisse intikalini yapan kollektif şirket ortaklarının yalnızca davalılar olması, başkaca şirketin ortağı bulunmaması karşısında temlik edenin esas maksadının ivaz elde etmek değil, tasfiye halinde bulunan şirket mallarının ortaklarına intikalini sağlamak olduğu anlaşılmakla, ayrıca bir incelemeye yer olmadan davanın reddi gerekirken olaya uygun düşmeyen bazı düşünce ve gerekçelerle davanın kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde, dava reddedilmek üzere bozma kararına uyulmak icap edeceğinden direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 732 :Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nilüfer YURDAKUL
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 04-01-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03173709 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.