Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/10/2009 Tarih ve 2009/12-366 Es. 2009/440 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
İcra dairelerince tanzim olunan tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan ve aksinin aynı mahiyette bir delille ispatlanması gereken tutanaklar olduğu,her ne kadar dosyanın taraflarınca tanzim edilen tutanaklar ve talepler olsa da bu taleplerin ve tutanakların ancak icra mdürü veya memurları tarafından imzalanmaları veya havale edilmeleri sureti ile geçerlik ve hukuki koruma kazanacağı,bonoya dayalı yapılan takipte bonoya ilişkin zamanşımı süresi olan 3 yılın dosyadaki son işlem tarihinden itibaren başlayacağı,dosyadaki son işlem tarihinden itibaren 3 yıl içinde dosyada yeniden işlem yapılabileceği,zamanşımı def'inin bu süre içerisinde yapılacak işleme karşı ileri sürülemeyeceği
(Karar Tarihi : 21/10/2009)
Dava: Taraflar arasındaki "Şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin kabulüne dair verilen 17.01.2008 gün ve 10-10 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 22.04.2008 gün ve 5817-8366 sayılı ilamı ile; (...Keşideci hakkında 05.02.2001 vadeli bonoya dayanılarak 09.02.2001 tarihinde kambiyo takibi başlatılmıştır. Bonodan doğan alacak hakkı, borçluya karşı vadeden başlayarak üç yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar (TTK. m. 661). Takip dosyası incelendiğinde haczedilen menkullerin 24.02.2004 tarihinde ihalesinin yapıldığı, alacaklı vekilinin daha sonra 20.10.2004 tarihinde haciz talebinde bulunduğu, bu tarihe göre 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 28.03.2007 tarihinde takibin yenilendiği görülmektedir.

İİK'nun 8/son maddesi hükmü aynen "icra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir" yasal düzenlemesini içermektedir.

Yukarıda açıklandığı üzere alacaklı vekilinin takip dosyasında 20.10.2004 tarihli zamanaşımını kesen işlemin aksi aynı nitelikte bir tutanakla tespit edilemediğinden, mahkemenin kabule yönelik gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. O halde, borçlunun isteminin reddi yerine kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu Kararı

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takibin 03.03.2004 tarihinden itibaren işlemsiz bırakıldığını ve 28.03.2007 tarihinde yenilendiğini, bu iki tarih arasında 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle borcun zamanaşımına uğradığını, bu zamanaşımı itirazının süreye tabi olmadığını beyanla, icra takibinin İİK'nun 71/2. maddesi gereği icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dosyadaki son işlem tarihinin 20.10.2004 olduğunu, zamanaşımının dolmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İcra mahkemesince ise; alacaklı vekilince 20.10.2004 tarihinde icra dosyası tutanağına el yazısı ile yazılan "haciz talep edildiği" yönündeki beyan üzerine, icra müdürlüğü elemanları tarafından bu tutanağın altı imzalanmadığı gibi, alacaklı vekilinin bu talebinden sonra, icra müdürlüğünce yapılmış bir işlem ve yazılmış bir müzekkere de bulunmadığından, bu beyanın alacaklı vekili tarafından tek taraflı yazılmış bir beyan olduğu ve resmi bir mahiyete henüz kavuşmadığı, icra dosyasındaki 20.10.2004 tarihli bu beyanın, tarihi belirsiz bir zamanda tutanak altına sonradan eklendiği, bu nedenle dosyadaki son işlem tarihinin 03.03.2004 tarihi olduğu kanaati ile, bu tarihten itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra 28.03.2007 tarihinde dosyada işlem yapıldığından, zamanaşımının gerçekleştiği sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Yüksek özel dairece bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "Tutanaklar" kenar başlıklı 8. maddesi, icra ve iflas dairelerinin yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak düzenleyeceklerini, sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altlarının, ilgililer ve icra memuru veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanacağını, ilgililerin bu tutanakları görebileceğini ve bunların örneğini alabileceğini, icra ve iflas dairelerinin tutanaklarının, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu açıklamaktadır.

11.04.2005 tarih ve 25783 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İcra ve İflas Yönetmeliği'nin, "İcra tutanağının teselsülü" kenar başlıklı 22. maddesi ise; icra tutanağına birbirini takip eden sayfa numaralan verilmesinin gerektiğini ve gerekirse tutanağın sonuna eklenecek sayfalarla birlikte 16'ncı maddede gösterilen dosya içine konulmasının zorunlu olduğunu, yazı ile veya sözlü olarak yapılan talepler, itirazlar ve her türlü bildirimlerin, derhal ait olduğu tutanağa geçirilmesi ve bunların altının tarih belirtilerek, ilgilisi ve icra müdürü veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanmasının gerektiğini belirtmektedir.

Bu bilgilerin ışığında somut olay incelendiğinde, İzmir 1. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1115 E. sayılı icra dosyasında, alacaklı tarafından şikayetçi-borçlu hakkında 02.01.2001 tanzim, 05.02.2001 vade tarihli ve 12.000.000.000. TL meblağlı bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile ve haciz talebi ile 09.02.2001 tarihinde icra takibi başlattığı, alacaklının talebi ile 07.10.2003 tarihinde borçlunun evinde fiili haciz işlemi yapıldığı, haczedilen malların satılarak, 03.03.2004 tarihinde reddiyat makbuzu ile alacaklıya ödeme yapıldığı görülmektedir.

Takip dosyası 03.03.2004 tarihinden itibaren işlemsiz bırakılmış, 20.10.2004 tarihinde ihtilaf konusu haciz talebi beyanı yapılmıştır.

Bu el yazılı beyanda aynen; "Alacaklı vekili geldi, borçlu bakiye borcunu hala ödemediğinden menkul mallarının haciz ve muhafaza altına alınmasına karar verilmesini talep ederim dedi. 20.10.2004" şeklinde bir ibare bulunmaktadır.

Yapılan incelemede; bu beyanın ve talebin altı alacaklı vekili tarafından imzalanmışsa da, icra müdürü veya yardımcısı veya katip tarafından imzalanmadığı ve bu beyanla ilgili olarak alacaklı vekilince bir haciz masrafı yatırılmadığı gibi, icra dairesince de herhangi bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Bu tarihten sonra uzun bir süre dosya üzerinde herhangi bir işlem yapılmadığı, akabinde alacaklı vekilince 28.03.2007 tarihinde yeniden haciz talebinde bulunularak fiili haciz uygulamasına geçildiği görülmektedir.

Öte yandan, yine 20.10.2004 tarihinde, bu dosya üzerinden İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2004/1548 E sayılı dosyasından 08.10.2004 tarihli olarak yazılan müzekkereye cevap yazıldığı halde, alacaklı vekili tarafından tutanağa yazıldığı belirtilen aynı tarihli beyan konusunda herhangi bir işlem yapılmadığı ve dolayısı ile uyuşmazlık konusu beyanın gerçekten bu tarihte var olduğunun icra müdürlüğünce saptanmadığı anlaşılmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu ve yönetmeliği birlikte değerlendirildiğinde, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan ve aksinin aynı mahiyette bir delille ispatlanması gereken tutanağın, icra müdür ya da memurunca tutulan, onaylanan ya da altı imzalanarak havale edilen tutanaklar olduğu, bunun dışındaki tutanaklarda yer alan beyanların bu anlamda bir resmiyet kazanamayacağı açıktır.

Hal böyle olunca, icra hukuk mahkemesinin; dosyadaki son işlem tarihinin 03.03.2004 tarihi olduğu kanaatine vararak, bu tarihten itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra 28.03.2007 tarihinde dosyada işlem yapıldığından, zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle icranın geri bırakılmasına şeklinde verilen kararda açıklanan gerektiriri nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

KARAR : Davalı vekilinin itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 21.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 71 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/42 md.)

Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir.

Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ömer Faruk ÜSTÜNDAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 13-09-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01737499 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.