Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararı 2008/438E, 2008/53K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Bir bankanın hukuk müşavirliğinde çalışan avukatın, meslektaşının Av.K. madde 2 gereğince kendisinden talep ettiği bilgiyi Bankalar Kanununun 22/8 maddesi gereğince gizli bilgi olduğu gerekçesiyle vermemesi disiplin cezasını gerektirir.
(Karar Tarihi : 23.02.2007)
Şikayetli avukat hakkında, Avukatlık Yasası'nın 2. maddesi uyarınca, müvekkili ile ilgili şahsi sicil dosyasından kullanmış olduğu yıllık ücretli izin ile ilgili bilgileri açmak istediği davaya esas olmak üzere görmek ve gerekirse örnek almak isteyen şikayetçiye engel olduğu ve bu sebeple Avukatlık Yasası 2, 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları'nın 30. maddesine aykırı davrandığı iddiası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu, eylem sabit görülmeyerek disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.


Şikayetli savunmasında, avukat Z.'nin 07.04.2004 tarihinde bankanın insan kaynakları bölümüne müracaatla Avukatlık Yasası'nın 2. maddesine istinaden kardeşi olduğunu ifade ettiği D.D'nin yıllık ücretli izin ile ilgili şahsi sicil dosyasını görmek ve fotokopisini almak istediğini, personel tarafından şahsi sicil dosyasının gösterilemeyeceği, ancak kullanmış olduğu izin süreleri ile ilgili bilgi verilebileceğini bildirdiklerini, ısrar karşısında olayın Hukuk İşleri Müdürlüğü'ne intikal ettiğini, 4389 sayılı Bankalar Yasası'nın 22/8. maddesi uyarınca istenen bilgilerin sır niteliğinde olduğundan verilemeyeceği ve vekaletnamede de özel yetki bulunmadığı, mahkeme tarafından istendiği takdirde göndereceklerini söylediğini, 14.04.2004 tarihinde yazılı olarak talep edilmesi üzerine D.D.'nin toplam 136 gün ücretli izin kullandığı, bankayı ibra ettiği ve bu sebeple herhangi bir alacağı olmadığının 15.04.2004 tarihli yazı ile bildirildiğini, görevini yaptığını, yasaya aykırı davranmaması nedeniyle mesleki dayanışmaya aykırı davranmadığını savunmuştur.


Tasfiye halinde Türk Ticaret Bankası vekili avukat G. imzalı 08.04.2004 tarihli yazıda; "İlgi yazınız ile Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesine istinaden müvekkiliniz D.D.'nin kullanmış olduğu izinlerle ilgili olarak bankamız nezdindeki sicil föyünün fotokopisini talep etmektesiniz.


Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesindeki bu yetki, ‘kanunlarındaki özel hükümleri saklı kalmak kaydıyla' denilmek suretiyle sınırlandırılmış olup, bankamızın tabi olduğu 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun sır saklamaya ilişkin ilgili hükümleri uyarınca talep ettiğiniz belgeler tarafınıza verilememektedir.


Ayrıca, bu konuda vekaletnamenizde özel yetki bulunmadığı gibi, bankanın bizzat taraf olacağı muhtemel bir ihtilafta aleyhte kullanılabilecek belge teminine yönelik olduğundan dolayı da talebiniz uygun görülmemiştir." denilmektedir.


Baro Disiplin Kurulu istenen belgelerin banka sırrı niteliğinde olduğu gerekçesi ile disiplin cezası tayinine yer olmadığına karar vermiştir.


Avukatlık Yasası m. 2; "yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekâletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir." hükmünü amirdir.


Maddenin amacı, bilgi ve belgelere erken ulaşmak, gereksiz açılacak davaları engellemek ve yargıyı hızlandırmaktır.


Öğretide; "bankanın yönetim ve denetim organlarının üyeleri, mensupları ve diğer görevliler tarafından bilinen mali iktisadi, kredi ve nakit durumu ile ilgili bilgilerle, bankanın müşteri potansiyeli, kredi verme, mevduat toplama, yönetim esasları, diğer bankacılık hizmet ve faaliyetleri, risk pozisyonuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeler" banka sırrı olarak tanımlanmaktadır.


Bu tanım karşısında, ücretli izin ile ilgili bilgi ve belgelerin ilgilisinin şahsi sicil dosyasından istenmesi ve verilmemesinin "banka sırrı" kavramı ile savunulması mümkün değildir.


4857 sayılı İş Yasası'nın 53. maddesi; "yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez" hükmünü amirdir. Madde göstermektedir ki, "yıllık ücretli izin hakkı" kamusal nitelikli, anayasal bir insan hakkıdır. Anayasal bir hakta da, sır kavramından bahsedilemez.


Kaldı ki, 4857 sayılı İş Yasası ve Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları uyarınca ücret, yıllık izin ve sair alacakların ödendiğini ispat külfeti işveren ait olup, işçinin imzasını taşıyan belgeler asıldır. Tanık ve sair delilerle aksinin ispatı mümkün değildir. Şikayet eden avukat, müvekkilinin yılık ücretli izinlerini tam kullanmadığını, izin ücreti alacağının bulunduğunu bildirdiğine göre, işveren banka işçinin yıllık izinlerini tam kullandığını, izin ücret alacağı bulunmadığını belgelere dayalı olarak bildirmek zorundadır. Bu nedenle işçinin imzasını taşıyan yıllık ücretli izin föylerini avukatına göstermek ve vekaletnamesi varsa vermek zorundadır. Aksi takdirde çalıştığı süre boyunca hiç izin kullanmamış kabul edilir ki, bu da bankanın aleyhine bir durum ve gereksiz yargılama yaratır.


"Bankanın bizzat taraf olacağı muhtemel bir ihtilafta aleyhine kullanılabilecek belge teminine yönelik olduğundan dolayı da talebiniz uygun görülmemiştir." savunmasının yasal ve inandırıcı bir yönü bulunmamaktadır.


Avukatlık Yasası madde 2; "avukatlığın amacı, hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derece yargı organları, hakemler ve resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.


Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. " hükmünü amirdir.


Hukuk devleti biri diğerine tercih edilemeyecek olan üç temel öğe üzerine oturur. Bunlar insan haklarının gerçekleştirilmesi, adaletin sağlanması, hukuk güvenliğinin tam olarak temin edilmesidir. İnsan haklarının gerçekten kullanılabildiği ülkelerdir ki, hukuk devletinin en baş koşulunu gerçekleştirmiş demektir. Hukuk devleti, insan haklarına sadece mevzuatlarında yer veren değil, bunun yanı sıra uygulamada da gerçekleştiren devletlerdir. Hukuk devletinde "hukukun üstünlüğünü" gerçekleştirmek ve uygulamada yerleşmesini sağlamak avukatın en temel görevlerinden biridir.


Her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkta adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözüm üretmek ve üretilecek çözümlere yardımcı olmak zorunda bulunan şikayetlinin yasanın amacına aykırı olarak şahsi sicil dosyasından bilgi ve belge vermemesi mesleki dayanışma ile de bağdaşmaz. Kaldı ki, zorunlu olarak, sürekli bir çatışmayı temsil eden avukatlıkta "mesleki dayanışma" diğer mesleklerden daha da gerekli ve önemlidir.


Bu nedenlerle İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli bulunmamış, hukuka aykırı gerekçelerle şikayetçi meslektaşının görev yapmasını engelleyen şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasası 2, 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları'nın 30. maddesine aykırı olmakla, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından, disiplin cezası tayini gerekmiştir.


Sonuç olarak şikayetçi avukat Z.'nin itirazının kabulüne, İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının kaldırılmasına, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından, şikayetli avukat M:'nin uyarma cezası ile cezalandırılmasına oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Avukatlık Kanunu MADDE 2 :(Değişik birinci fıkra : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
       Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.
       (Değişik : 2/5/2001 - 4667/2 md.) Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alınması vekaletname ibrazına bağlıdır. Derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Sinan ÖZTÜRK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 13-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02341604 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.