Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

T.C YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2007/8-57 E. 2007/130 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Uyuşturucu madde ticareti suçu ile Hint Keneviri yetiştirme suçlarına ilişkin yargılamaların birlikte yapılmasına yasal olanak bulunmadığından direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
(Karar Tarihi : 05.06.2007)
Dava: Toplu silah ve uyuşturucu ticareti yapmak suçundan sanık C_____'nin 5237 Sayılı TCK. nun 191/1, 62, 191/2 maddeleri uyarınca sonuç olarak 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına; 6136 Sayılı Yasanın 12/1, 5237 Sayılı TCK. nun 62. maddeleri uyarınca 4 Yıl 2 Ay Hapis ve 375 YTL Adli Para Cezasıyla cezalandırılmasına, TCY. nın 53. maddesinin uygulanmasına, emanette kayıtlı silahlar ve esrar maddesinin TCY. nın 54. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin M_____ Ağır Ceza Mahkemesince 27.04.2006 gün ve 118-350 sayıl ile verilen kararın sanık C_____ müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8.Ceza Dairesince 04.10.2006 gün ve 7596-7195 sayı ile;

<2313 Sayılı Yasanın 27. ve 4926 Sayılı Yasanın 30. maddelerine aykırı olarak uyuşturucu madde bulundurmak ve 6136 Sayılı Yasaya aykırılık suçlarına ait davaların birlikte görülemeyeceği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı biçimde hüküm kurulması> isabetsizliğinden hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 14.12.2006 gün ve 700-928 sayı ile;

<2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 27/1 maddesinde uyuşturucu maddelerin kullanılması ve satışına yönelik suçların 1918 Sayılı Kanun hükümleri gereğince ihtisas mahkemelerince takip ve muhakeme olunacaklarının hükme bağlandığı,

4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 38. maddesi uyarınca 1918 Sayılı Yasanın külliyen yürürlükten kaldırıldığı, 4926 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde belirtildiği,

4926 Sayılı Yasanın Soruşturma ve Kovuşturma usulünü düzenleyen 30/1. maddesinde hükme bağlandığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; özel soruşturma usulünü ve zaman sınırlamalarını içeren 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakeme Usulüne İlişkin Kanun 5320 sayılı Yasanın 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve bu yasanın içerdiği özel düzenlemeleri içeren yeni bir yasa da henüz yürürlüğe girmemiştir.

4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 30/2. maddesindeki ilişkin yasaklama kaynağını aynı yasanın 30/1 maddesinde almaktadır. Zira yasa koyucu 3005 sayılı Yasa hükümleri gereğince zaman kısıtlamaları ve özel soruşturma işlemleri içeren bir yasaya göre yürütülmekte olan bir dava ile genel hükümlere göre yürütülmekte olan bir davanın birlikte görülmesini, diğer davanın delillerinin toplanmasına ilişkin faaliyetlerinin, 3005 sayılı Yasaya göre daha seri biçimde yürütülmekte olan davayı yavaşlatmasını engellemeyi amaçlamıştır. Birleştirme yasağı da yasa koyucunun bu amacına uygun biçimde metne alınmıştır.

Özel soruşturma ve kovuşturma usullerini içeren 3005 sayılı Yasa yürürlükten kalkmakla, bu yasaklamaların yasal dayanağının da ortadan kalktığının kabulü gerekmektedir. Bu aşamadan sonra yasa koyucu farklı bir gerekçe ile birleştirme veya ir arada yürütmeye ilişkin yeni bir yasaklama getirmedikçe, hukuki veya fiili irtibat olması halinde uyuşturucu maddelerin satışı veya kullanılmasına ilişkin suçlar ile diğer suçların bir arada soruşturulmasını veya kovuşturulmasını engelliyecek hiçbir engel kalmamaktadır. Bu itibarla mer'i mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce Yüksek Yargıtay 8.Ceza Dairesinin bozma ilamındaki görüşün hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır> gerekçeleriyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 14.12.2006 gün ve 20582 sayılı istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Toplu silah ticareti yapma ve toplu uyuşturucu madde ticareti suçlarından dolayı birlikte yürütülen yargılama sonunda sanığın her iki suçtan cezalandırılmasına karar verilen olayda, yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, uyuşturucu madde ticareti suçunun yargılamasının diğer suçlara ilişkin yargılamalarla birleştirilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi hususuna ilişkindir.

Ceza yargılamasında genel kural açılan her dava üzerine ayrı ve devamlı bir yargılama yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği yüzünden bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Ana prensipten ayrılmayı gerektiren ayrıksı hallerden biri de yargılamaların birleştirilmesidir. Yargılamaların birleştirilmesi fayda düşüncesine dayandığından, fayda varsa birleştirilmeli, fayda yoksa birleştirilmemelidir. Esasen yasamızda bu yolu tutmuş, fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını kural olarak hakime bırakmış istesnayen de yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Görülüyor ki yargılamaların birleştirilmesi hususunda 3 prensip düşünülebilir. Bunlar a) ihtiyari birleştirme, b) birleştirme zorunluluğu, c) birleştirmeme zorunluluğu.

Konumuzu ilgilendiren yargılamaların birleştirilmemesi zorunluluğunun ceza yargılama sistememizdeki en tipik örneklerinden birisi de kaçakçılık suçlarının yargılamasının diğer suçların yargılamaları ile birleştirilememesidir. Gerçekten de 1918 Sayılı Kaçakçılık Yasanını 58. maddesinde, bu yasa hükümlerine muhalefet edenler hakkında yapılacak soruşturma ve kovuşturmanın, 3005 sayılı Yasanın 1. maddesinin a bendindeki mahal ve 4. maddesinde yazılı zaman kayıtlarına bakılmaksızın 3005 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacağı, ayrıca sanıkların duruşma sırasında diğer bir suçu olduğu anlaşılsa bile bu durumun davaların birleştirilmesine sebep oluşturmayacağı ifade edilmiştir.

Öte yandan 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Yasanın 27. maddesinde de Türk Ceza Yasasının 403 ila 408 maddelerinde yazılı suçların, 1918 Sayılı Yasa Hükümlerine göre ihtisas mahkemelerince takip ve muhakeme olunacağı belirtilmiştir. O nedenle, 765 Sayılı Türk Ceza Yasasının 403. maddesinde düzenlenen Uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun yargılamasının, bağlantı bulunsa dahi diğer suçlara ilişkin yargılamalarla birleştirilmesi olanaksızdır.

Daha sonra 2003 yılında 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası yürürlüğe girmiş, 1918 Sayılı Kaçakçılık yasası yürürlükten kaldırılmış ise de, bir yandan 4926 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi ile, 1918 Sayılı Kaçakçılık yasasına yapılan yollamaların,4926 sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı, diğer yandan da 26. ve 30. maddeleri ile kaçakçılık suçlarının yargılamasının 3005 sayılı yasa hükümlerine göre icra edileceği, aynı yerde ağır ceza ve asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin olması halinde bu suçların yargılamalarının bir numaralı mahkemede görüleceği ve diğer suçların yargılamalarıyla birleştirilmeyeceği esasları kabul edildiği için uygulamada bir değişiklik olmamış, uyuşturucu madde suçlarına ilişkin yargılamaların diğer suçların yargılamaları ile birleştirilmemesi zorunluluğu varlığını sürdürmüştür.

01.06.2005 tarihinde ise hem 3005 sayılı Meşhud Suçların Muhakemesi hakkında yasa hem de 765 sayılı TCK. yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu aynı tarihte yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK. nun 188/3 maddesinde düzenlendiği ve 5252 sayılı TCK. nun Yürürlük ve Uygulama şekli hakkındaki yasanın 3. maddesinde de, mevzuatta 765 Sayılı TCK. ya yapılan yollamaların 5237 sayılı TCK. da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılacağını belirtildiği, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun yargılama yöntemine ilişkin yollamalar yönünden hiçbir yasal boşluk doğmamıştır. Ayrıca 4926 sayılı kaçakçılıkla Mücadele Yasasının Kaçakçılık suçlarına ilişkin davaların diğer davalar ile birleştirilmemesi zorunluluğunu düzenleyen 30. maddesinde değişiklik yapılmadığı için de yargılama kuralları yönünden bu yasadaki yönteme tabi bulunan uyuşturucu madde suçlarının diğer suçlarla birlikte görülememesi uygulaması yasal zeminde varlığını sürdürmüştür. O bakımdan yerel mahkemece direnme kararının verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan bu yasal düzenlemelere göre, uyuşturucu madde suçlarının yargılamasının diğer suçlara ilişkin yargılamalarla birleştirilmesi olanaklı bulunmamaktadır.

Ancak direnme hükmünün Yargıtay'da incelenmesi safhasında yasalarda yeniden düzenlenme yapıldığından bu değişikliklerin mevcut hukuki sorunu etkileyip etkilemediği ve uyuşturucu madde suçlarının yargılama yönteminde değişiklik meydana getirip getirmediğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.

31.03.2007 gün ve 26479 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası, 4926 Sayılı Kaçakçılıkla mücadele yasasını yürürlükten kaldırmış ise de, geçici birinci maddesinde diğer yasaların, gerek mülga 1918 sayılı Kaçakçılık Yasasının, gerekse 4926 Sayılı kaçakçılıkla Mücadele Yasasına yaptığı atıfların 5607 sayılı Yasaya yapılmış sayılacağı belirtilmiş bulunduğundan atıf silsilesinde bir zafiyet doğmamıştır.

5607 sayılı Yasanın 17. maddesinin ikinci fıkrasında hükmü mevcuttur. Tasarı gerekçesinde bu hükmün nedeniyle getirildiği açıklanmıştır. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kaçakçılık davalarına o yerdeki bir numaralı asliye ve ağır ceza mahkemesinin bakması kararlaştırılmıştır.

Görüldüğü üzere 17. maddede, sahtecilik suçunun kamu görevlisi olanlarca veya kamu görevlisi olmayan kişilerce işlenmesi ayrımı yapılmamıştır. Oysa 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkında yasanın 12. maddesine göre, sadece kamu görevlileri tarafından işlenen ve TCK. nun 204. maddesinin ikinci fıkrasına giren resmi belgede sahtecilik suçları ağır cezalık, kamu görevlisi olmayanların işlediği resmi belgede sahtecilik suçları Asliye cezalıktır. Bu durumda 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının 17. maddesindeki düzenleme ile, bir yandan 5235 Sayılı Yasanın 12. maddesinde yeni istisnalar getirildiği ve her ikisi de asliye cezalık suçlar olmasına karşın bağlantılı olmaları koşuluyla kamu görevlisi olmayan kişilerin işlediği sahtecilik suçu ile kaçakçılık suçlarının ağır cezalık suçlara dönüştürüldüğü, biryandan da yine bağlantılı olmaları koşuluyla kaçakçılık suçları ile sahtecilik suçları bakımından yargılamaların birleştirilmesi zorunluluğu getirildiği anlaşılmaktadır. Keza bu düzenleme ile kaçakçılık suçlarının ihtisas mahkemelerince yargılanması anlaşıldığından aralarında bağlantı bulunsa dahi sahtecilik dışındaki diğer suçların yargılamaların kaçakçılık suçu yargılaması ile birleştirilemeyeceği de açıktır.

Bu itibarla, 2313 Sayılı Yasanın 27. maddesinde yapılan atıf silsilesi uyarılarınca gerek yerel mahkemenin hüküm verdiği tarihte gerekse yasa yolu denetiminin yapıldığı tarihte uyuşturucu madde ticareti suçu ile hint keneviri yetiştirme suçlarına ilişkin yargılamaların birlikte yürütülmesine yasal olanak bulunmadığından direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR : Açıklanan nedenlerle;

1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 05.06.2007 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 188 :Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
Madde 188- (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı
olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak
nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye'de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.
(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması,
b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi,
eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.)
Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.
(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner,
sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ayşe KARHAN AKÇADAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 03-02-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02652788 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.