Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

TBB Disiplin Kurulu 2008/198 2008/327 İçtihat

Üyemizin Özeti
Avukata güvenerek davasını veren veya danışmada bulunan kimse, bir şekilde davasında onu karşısında görmemelidir.
(Karar Tarihi : 5.9.2008)
Şikâyetli avukat hakkında, Avukatlık Yasasının 34, 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Krallarının 3, 4, 36 maddelerine aykırı davrandığı iddiasıyla açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.


Şikâyetli avukat soruşturma ve kovuşturma aşamalarında savunma vermemiş ve Baro Disiplin Kurulu kararına itiraz da etmemiştir.


İncelenen dosya kapsamından, şikâyetlinin Akçakale Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/174 Esas sayılı dosyasına müdahil M.D vekili olarak katıldığı, sanıklar arasında Akçakale Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/129 esasında kayıtlı davada şikâyetçinin davalısı durumunda olan A.M. ve M. B. vekilleri olarak duruşmalara katıldığı anlaşılmıştır.


Avukatlık ilişkisinin temelinde güven duygusu vardır. Avukata güvenerek davasını veren veya danışmada bulunan kimse, bir şekilde davasında onu karşısında görmemelidir.


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 03.0.7.1995 tarih ve 8691–7761 sayılı kararında, "Avukatlık Yasasının 38/b maddesinde, avukata aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa, işi red etmesi gerektiği kuralı yer almaktadır. Yasa ile izlenen amaç, avukatın aldığı vekâlet sonucu vakıf olduğu sırları önceki müvekkilinin aleyhine kullanmayı önlemektir. Yasa maddesi ile öngörülen husus kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece resen gözetilir. Somut olayda davacı vekili, taraflar arasında boşanma ve yoksulluk nafakasına karar verilen ilk davada kocanın vekili olmuştur. Nafakanın takdirine esas olan mali konuda kocanın (bu davadaki davalının) sırlarını ve gücünü öğrenmiştir. Bu durumda Av. …'nun huzuru ile davaya bakılması usul ve yasasa aykırıdır." gerekçesi ile maddenin bir amacı belirtildiği gibi,


Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 03.10.2000 tarih ve 2000/6961–7836 sayılı kararında da, " Avukatlık, karşılıklı güven ve sadakat isteyen bir meslek olup, vekâlet de bu inanç doğrultusunda verilir. Davalı avukat, davacının bu inancını kötüye kullanarak hasım tarafın kendisini vekil tayin etmesine karşı koymamış, onun vekilliğini üstlenmiştir. Bu durum müvekkil davacının davalı avukatına karşı beslediği güvenin sarsılmasına neden olduğunun kabulünde duraksamaya yer yoktur. O nedenle davacı müvekkil salt bu nedeni ileri sürmek suretiyle dahi azilde haklıdır." denilmek suretiyle Avukatlık Yasasının 38/b ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36.maddesinin, salt öğrenilen sırların önceki müvekkile karşı kullanılmasını önlemek amacıyla değil, karşılıklı güven ve sadakat nedeniyle de konulmuş bulunduğunu açıkça belirtmektedir.




Avukatlık Yasasının 34. maddesi " Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler."


Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi " Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güveninin sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür."


Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi " Avukat, mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.", hükümleri ile belirlenen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, maddenin amacının esas itibarıyla mesleğe olan güveni sarsmamak olduğu tartışmasızdır.


Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 2. maddesine göre, " Mesleki çalışmasında avukat bağımsızlığını korur, bu bağımsızlığı zedeleyecek iş kabulünden kaçınır." Gerçekten de Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36. maddesi " Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat yararı çatışan öbür tarafın vekâletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz." hükmü ile avukatı, işi retle yükümlendirilmiştir.


Avukat kendi kendine karşı da bağımsızlığını korumak zorundadır.


Avukatlık, " doğruluk karinesi "nden yararlanan mesleklerdendir. Kişilerin bu mesleğin mensuplarına inançları asıldır. Bu nedenle avukatların, kolektif inanca ters düşecek ve bu inancı sarsacak davranışlardan dikkatle kaçınmaları gerekir.


Avukatlık mesleğinin ruhu ve etik değerleri ve geleceği nazara alındığında maddelerin geniş olarak yorumlanması zorunluluğu hasıl olmaktadır. Bu nedenle müvekkille eş zamanlı olarak hasım tarafın vekâletnamesinin üstlenilmesinde, bu vekâletname kime karşı ve ne sebeple kullanılırsa kullanılsın, yasaya ve meslek kurallarına aykırılık kabul edilmelidir. Salt " aynı iş " kavramıyla dar yorumlama, Avukatlık mesleğine olan güveni sarsacak, kamuoyunda itibarını azaltacaktır.


Şikâyetli Avukatın, müvekkili ile olan vekâlet ilişkisinin devamı esnasında eş zamanlı olarak hasım tarafın da vekâletini üstlenmesi, Avukatlık Yasasının 34, 38/b, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 2, 3, 4, 36. maddelerine aykırı olmakla disiplin suçu oluşturduğundan, Baro Disiplin Kurulu'nca yapılan hukuki değerlendirmede isabetsizlik görülmemiş, ancak eylemin Avukatlık Yasası 6. kısımda bildirilen suçlardan olması ve bu sebeple en az kınama cezası tayini gerekirken uyarma cezası verilmesi doğru bulunmamıştır.


Bu nedenle şikâyetçi itirazının kabulü ile, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından, uyarma cezasının kınama cezasına çevrilmek suretiyle kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.


Sonuç olarak, Şikâyetçinin itirazının kabulü ile, Şanlıurfa Barosu Disiplin Kurulu'nun uyarma cezası verilmesine ilişki kararının kınama cezasına çevrilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve Şikâyetli Avukat'ın KINAMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Avukatlık Kanunu MADDE 34 :(Değişik : 2/5/2001 - 4667/21 md.)
       Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Armağan KONYALI
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 24-01-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02539110 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.