Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay HGK 2006/1-83E. 2006/143K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Hata ile sakatlanan bir sözleşme, hataya düşen tarafı bağlamaz ise de; hata ile bağlı olmayan taraf bu sözleşmeyi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa açıklamadan veya verdiği şeyi geri istemeden bir seneyi geçirir ise, sözleşmeye olur verilmiş nazarıyla bakılır. Bu süre, hatanın anlaşıldığı tarihten başlar(BK m.31).

Hatanın sonucu, erteleyici şarta bağlı sıhhattir ve hata edene tanınan kurucu hakkın, bir sene içinde kullanılması gerekir.

Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen süre, bir zamanasımı suresi degil, yenilik doğuran diğer haklar için belirlenen süreler gibi, bir hak düşürücü süredir.
(Karar Tarihi : 05.04.2006)
Taraflar arasındaki "tapu iptafi ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Balıkesir Birinci Asİîye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.12.2004 gün ve 520-996 sayıfı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Birinci Hukuk Dairesinin 24.03.2005 gün ve 3282-3475 sayılı ilamı ile (... Dava, hata hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının maliki bulunduğu 1688 parse! sayılı taşınmazı 05.02.2002 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği davanın ise 13.06.2003 tarihinde Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde yazılı hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddedilmesi gerekirken kabulü yönünde karar verilmesi doğru değildir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili

Hukuk Genel Kurulu'nca İncelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı Meliha vekili 13.06.2003 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin kayden malik olduğu bahçeli kargir ve kerpiç ev niteliğindeki 1688 parsel sayılı taşınmazı, 05.06.2002 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, satışı tasarlanan ve pazarlığı yapılan taşınmazın 1687 parsel olmasına rağmen, hata sonucu tapuda 1688 numaralı parselin devir ve temlikinin yapıldığını; müvekkilinin bu durumu, davalının zemin tespiti yaptırmasından sonra oğrendiğini ileri sürerek, 1688 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında pazarlığı yapılan ve temlike konu edilen yerin 1688 parsel olduğunu, 1687 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı bulunmadığından satışa konu edilemeyeceğini, ayrıca temlik tarihi ile dava tarihi arasında bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin "davacının, satış akdinin konusunda hata ettiği ve arsa niteliğindeki 1687 numaralı parsel yerine, tapuda 1688 numaralı parseli davalıya devir ve temlik ettiğinin anlaşıldığı" gerekçesiyle "davanın kabulune" dair verdigi karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekceyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, "davalının zemin tespiti yaptırması nedeniyle hatanın 14.11.2002 tarihınden sonra anlasıldığı, bu itibarla 13.06.2003 dava tarihi itibariyle bir yıllık hak düşürücü sprenin geçmediği" gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, görülmekte olan davanın Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığr noktasında toplanmaktadır.

İrade ile beyan arasında gayri kasti uygunsuzluk hallerinden olan hatanın hukuki neticesi, akit yapılırken esaslı hataya duçar olan tarafın, Borçlar Kanunu'nun 23. maddesine tevfikan, o akit ile ilzam olunmaması keyfiyetidir. Hata ancak, hakikatte istenilmemiş olan bir şeyin istenilmiş gibi beyan edilmiş olmasına bir sebep teşkil eder.

Hemen belirtilmelidir ki, hata ile malul olan akit, hataya duçar olan tarafı ilzam etmez ise de; hata ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazarıyla bakılır. Bu mehil, hatanın anlaşıldığı tarihten itibaren cereyan eder(BK m.31).

Buna göre hatanın neticesi, taliki şarta bağlı sıhhattir ve hata edene tanınan inşai hakkın, bir sene zarfında kullanılması gerekir.

Borclar Kanunu'nun 31. maddesinde öngorülen süre, akdi iptal hakkı bir alacak olmadığı cihetle, bir zamanasımı suresi degil, yenilık doğuran diğer haklar için tayin edilen süreler gibi, bir hak düşürücü süredir.

Somut olayda, davacının 1688 parsel sayılı taşınmazı "bahçeli kargir ve kerpiç ev" niteliği ile 05.06.2002 tarihinde davalıya bizzat satış yoluyla temlik ettiği ve davanın Borçlar Kanunu'nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı, akit tablosu ve dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

Öte yandan; davacı tarafça, akdın konusunu teşkil eden asıl taşınmaz olduğu ileri sürülen 1687 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tapuda kayıtlı olmadığı ve köyde adına kayıtlı başka taşınmaz da bulunmadığı belirlendiğine göre; öğrenme olgusunun temlik tarihinden sonraki bir zamanda gerçekleştiğinin kabulü olanaklı değildir.

Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma karanna uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.04.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Karar metni YKD 2006 Ağustos ayında yayınlanan 32. Cilt 8. Sayı Sayfa 1199-1202 'den alınmış olup , karar özeti tarafımızca yazılmıştır.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 31 :Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.

Hile ve haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk KARA
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 27-12-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01831007 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.