Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/13-565 E. 2008/583 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava konusu sözleşme, Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir sözleşmedir. Mevcut uygulamaya davacı uzun süre ses çıkarmamıştır. Ve somut olayda olduğu gibi, daha iyi şartlarda bir iş başvurusunun kabul edilmesinden sonra bu hakkını ileri sürülmüştür. Bu durum MK. nun 2.maddesinde belirtilen iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz ve hukuken himaye edilemez. Yapılması gereken; davalının itirazında bildirmiş olduğu bu hususların incelenip değerlendirilmesidir. Bu nedenlerle mahkemece, objektif iyiniyet kuralları da gözetilmesi gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 08.10.2008)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 11. Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.1.2007 gün ve 2004/425-2007/8 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09.07.2007 gün ve 2007/4613-9854 sayılı ilamı ile, Davacı, Türk Hava Kuvvetlerinden pilot yarbay rütbesiyle emekli olduktan sonra 1.4.2004 tarihinde davalı şirkette Airbus-320/321 pilotu olarak işe başladığını, davalının, üç yıllık çalışma zorunluluğu getiren, aksi halde 17.914 Euro tazminat ödenmesini içeren bir adet "taahhütname" ve aynı miktarda senet imzalattığını, işe başladıktan sonra davalı tarafından, ulusal ve uluslararası sivil havacılık kurallarının emredici hükümleri ihlal edilerek uçuş limitlerinin üstünde ve mecburi dinlenme saatlerine uyulmadan uçuşlara gönderildiğini, bu durumun taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 6/a ve 6/b maddelerine de aykırılık teşkil ettiğini, tüm sivil havacılık kuruluşlarında zorunlu olmasına rağmen lisans kaybı sigortasının yaptırılmadığını, pas bilet hakkının kaldırıldığını, maaş ve uçuş tazminatları ile yolluklarının da zamanında ödenmediğini, ödense de taksitler halinde ödendiğini, bu şekilde kendisi için çekilmez hal yaratan sözleşmeyi, sözleşmenin 10/a ve Borçlar Kanununun 344 ve İş Kanununun 24/a maddeleri gereğince, 10.11.2004 tarihinden geçerli olmak üzere haklı nedenlerle feshettiğini, haklı fesih nedeniyle davalının kendisinden herhangi bir talepte bulunamayacağını, buna rağmen davalının işe girerken almış olduğu teminat senedini iade etmediğini ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tesbitine, teminat senedinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, Türk Hava Kuvvetlerinde temel eğitim almış olmasının, davacıya tüm uçakları kullanabilme yetkisi vermediğini, bir pilotun herhangi bir tip uçağı kullanabilmesi için, o uçak tipinin eğitimini almış olması ve bu eğitimin lisansına işlenmesinin gerektiğini, davalının şirkete girerken A-320/321 tip lisansının bulunmadığını, bu nedenle eğitime tabi tutulduğunu, tip operatör conversion yer eğitimini şirketin eğitim tesislerinde, Simulator eğitimini ise Air France Training Center Paris/Fransa'da aldığını, eğitim masrafının 17.914 Euro olup, tümünün şirket tarafından karşılandığını, davacının bu eğitim ücreti karşılığında şirkette üç yıl çalışmayı taahhüt ettiğini, bu taahhüdü yerine getirmesinin teminatı olarak da senet imzalayarak şirkete verdiğini, alınan eğitimin şirket tarafından Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bildirilip davacının lisansına işletildiğini, davacının 1.4.2004 tarihinde başladığı görevini 10.11.2004 tarihinde tek taraflı olarak feshettiğini, fesih sebeplerinin haklı olmadığını, kaldı ki davacının haklı fesih sebeplerini öğrendiği andan itibaren uygun bir süre içinde iş akdini feshetmesi gerektiğini, sözleşmenin tarafların hür iradesi ile imzalandığını, ücretlerin şirketin nakit akışına göre iki ayrı partide ödendiğini, davacının arkadaşlarıyla birlikte toplu olarak aynı istifa dilekçeleri ile akdi feshettiğini, bu şekilde eğitim bedelinden kurtulma çabası içine girdiğini, iyiniyetli olmadığını, fesih sebeplerinin de dayanaksız, hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacıdan işe başlarken alınan "şirkette üç yıl görev yapacağı, aksi halde eğitim bedellerini ödeyeceği" yönündeki taahhüdün, sözleşmeyi haklı nedenle fesih hakkını ortadan kaldırmadığı, davacının, pek çok nedenle sözleşmeyi feshettiğini ileri sürmüş olmakla birlikte, istifa tarihi itibariyle 1.11.2004-11.11.2004 tarihleri arasındaki maaş ve uçuş tazminatlarının ödenmemiş olması karşısında davacının sözleşmeyi fesih isteminin öncelikle bu nedenle haklı olduğu belirtilerek, taahhütnamede yer alan üç yıllık süre ile çalışma zorunluluğu ve aksi halde eğitim giderlerinden sorumlu olacağına dair kayda hukuki değer izafe edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 1.4.2004 tarihli sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinin ve davalıya borçlu olmadığının tesbitine, keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan 17.914 Euro bedelli tanzim ve vade tarihi boş olan senedin de iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının 1.4.2004 tarihinde davalı şirkette pilot olarak göreve başladığı, tüm masrafların davalı tarafından karşılanmak üzere davacıya A-320/321 tip uçak eğitimi verildiği, davacının bu eğitim ücreti karşılığında şirkette üç yıl çalışmayı taahhüt ettiği, bu taahhüdü yerine getirmesinin teminatı olarak da senet imzalayarak verdiği, alınan eğitimin şirket tarafından Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bildirilip davacının lisansına işletildiği, davacının 1.4.2004 tarihinde başladığı görevini 10.11.2004 tarihinde tek taraflı olarak feshettiği anlaşılmakta olup, davacı, sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini belirterek, davalıya borçlu olmadığının tesbitini ve işe başlarken vermiş olduğu senedin iptalini talep etmiş, davalı ise feshin haksız olduğunu savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin davacı tarafından tek taraflı olarak feshedilmesinin haklı olup olmadığı ve davacının imzalamış olduğu taahhütname ve senet nedeniyle davalıya karşı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan 12.12.2006 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle, davacının Air France firmasında 36 saat simülatör eğitimi aldığı, buna ilişkin bir kısım belge ve harcamaların dosyada mevcut olduğu, öğretmen kaptan pilotların dilekçelerinden ve tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, seferlere gönderilen pilotların konakladığı bazı otellerin mevzuatta belirlenen standartlarda olmadığı, pilotların gereği gibi dinlenmeden tekrar uçuşa gitmek zorunda bırakıldığı, uçuş limitlerinin üstünde uçuşlara gönderildiği, davacının aylık ücretlerinin taksitler halinde yatırıldığı, ayın onuna kadar yatırılması gerekirken 31.7.2004 tarihinde ve ayrıca 14.10.2004, 11.11.2004 tarihlerinde yapılan ödemelerin süresinde olmadığı, bazı ödemelerin eksik yatırıldığı ve sonradan tamamlandığı, ayrıca 1.11.2004-11.11.2004 tarihleri arasındaki maaş ve uçuş tazminatlarının yatırılmadığı belirtilerek davacının sözleşmeyi tek taraflı feshinde haklı olduğu bildirilmiş, mahkemece diğer fesih nedenleri değerlendirilmeden, davacının istifa tarihi olan 10.11.2004 tarihi ve davanın açıldığı tarih itibariyle, davacının hak ettiği 1.11.2004-11.11.2004 tarihleri arasındaki maaş ve uçuş tazminatlarının yatırılmaması karşısında, davacının sözleşmeyi feshetmesinin öncelikle bu nedenle haklı olduğu kabul edilmiştir. Oysa davalı, bilirkişi raporuna itiraz etmiş olup, davacının, uçuş limitlerinin üstünde görevlendirilmediğini, fesih tarihine kadar bu yönde herhangi bir itiraz ve şikayetinin de bulunmadığını, hak ettiği tüm maaş ve uçuş tazminatlarının ödendiğini, şirkette çalışmaya başlamadan önce 20.2.2004 tarihinde Türk Hava Yollarına iş başvurusunda bulunduğunu, şirket tarafından verilen ve lisansına işlenen tip eğitimi sayesinde iş başvurusunun 22.10.2004 tarihinde kabul edilmesi akabinde 10.11.2004 tarihinde iş akdini feshettiğini, 22.11.2004 tarihinde de Türk Hava Yollarında çalışmaya başladığını, Türk Hava Yollarının devlet güvencesinde olması nedeniyle havacılık sektöründe adı geçen kurumun pilot alımı yaptığı dönemlerde pilotların çalıştıkları hava yollarından ayrılıp çalışma tercihlerini Türk Hava Yolları lehine kullandıklarını, davacının da üç yıl çalışma koşuluyla şirkette eğitim aldıktan sonra Türk Hava Yolları tarafından iş başvurusunun kabul edilmesi üzerine suni sebeplerle akdi feshettiğini, eğitim giderlerini ödememek için de eldeki davayı açtığını, bu şekildeki davranışın objektif iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu bildirmiştir. Mahkemece davalının bu itirazları üzerinde durulmamış, gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Gerçekten de, dosya kapsamına göre henüz davalı şirkette çalışmaya başlamadan önce davacının 20.2.2004 tarihinde Türk Hava Yollarına iş başvurusunda bulunduğu, 22.10.2004 tarihinde iş başvurusunun kabul edildiği, 10.11.2004 tarihinde davalı şirketle olan iş akdini feshettiği, 22.11.2004 tarihinde Türk Hava Yollarında çalışmaya başladığı, 3.12.2004 tarihinde de eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Dava konusu sözleşme, Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir sözleşme olup, mevcut uygulamaya davacı uzun süre ses çıkarmamış ise, daha sonra somut olayda olduğu gibi, daha iyi şartlarda bir iş başvurusunun kabul edilmesinden sonra bu hakkın ileri sürülmesi MK. nun 2.maddesinde belirtilen iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz ve hukuken himaye edilemez. O halde davalının itirazında bildirmiş olduğu bu hususların incelenip değerlendirilmesi zorunludur. Bu nedenle mahkemece, objektif iyiniyet kuralları da gözetilmek suretiyle az yukarda belirtilen ve davalının itirazına da konu olan tüm bu hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 8.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 2 :Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Murat ÇETİN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 26-12-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03355193 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.