Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas: 2013/684 Karar: 2014/175 İçtihat

Üyemizin Özeti
Sanıkların hırsızlık suçunun konusunu oluşturan aracın kapısını açıp, direksiyon muhafazasını kırıp, kabloları birbirine değdirmek suretiyle düzkontak yaparak çalıştırıp aracı götürmesi şeklindeki olayda, eylem gerçekleştirilirken suç konusu aracın direksiyon muhafazasının kırıldığı ve kabloların zarar gördüğü sabittir. Sanıkların suç konusu araçla ilgili olarak hırsızlık suçunu gerçekleştirebilmek için araçtan bağımsız olan başkaca bir mala zarar vermesi sözkonusu olmayıp, bizzat suç konusu olan araç üzerinde meydana gelen bir zarar bulunmaktadır. Burada suçun konusunu oluşturan mal, aracın tamamıdır. Bu nedenle sanıkların, suça konu aracın direksiyon muhafazasına zarar verip düzkontak yaparak çalması biçimindeki eylemi nedeniyle hırsızlık suçunun yanında, ayrıca mala zarar suçundan da hüküm kurulması isabetli değildir.
(Karar Tarihi : 2014)
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU

Esas : 2013/684
Karar : 2014/175
Tarih : 08.04.2014
Sanık M.. G..'in hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK'nun 142/1-e, 143, 146 ve 62. maddeleri, mala zarar verme suçundan da aynı kanunun 151/1 ve 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis, sanık M.. A..'ün hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK'nun 142/1-e, 143, 146, 31/3 ve 62. maddeleri, mala zarar verme suçundan da aynı kanunun 151/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve verilen hapis cezalarının TCK'nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.09.2009 gün ve 1266-1338 sayılı hükmün sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 05.06.2013 gün ve 25728 -14711 sayı ile;

"Sanıkların kilitlenmek suretiyle koruma altına alınmış aracı düz kontak yapmak suretiyle çaldıklarının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nun 142/1-b bendi yerine, 142/1-e. bendi ile uygulama yapılması her iki bentte öngörülen cezanın alt ve üst sınırlarının aynı olup, sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Sanıkların çaldıkları araç ile seyir halinde iken görevli memurların sanıklardan şüphe duyarak sanıkların kullandığı aracı durdurmak istediklerinde sanıkların ikaza uymayarak kaçtıkları, görevli memurların sanıkların kullandığı aracı takip ederek belli bir süre sonra sanıkları araç içerisinde yakaladıklarının anlaşılması karşısında koşulları bulunmadığı halde sanıkların aracı kullanma amacıyla çaldıkları yönündeki beyanlarına itibar edilerek 5237 sayılı TCK'nun 146. maddesi gereğince indirim yapılması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır" eleştirisiyle hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

Daire Üyeleri N. Ç.. ve H. K.; "... Sanıkların suça konu aracın kontak kilidini ve kablolarına zarar verip düz kontak yaparak çalması biçimindeki eylemleri nedeniyle, hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle yetinilmesi gerektiği, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilmesinin yanlış olduğu" düşüncesiyle mala zarar verme suçuna ilişkin onama kararı yönüyle karşı oy kullanmışlardır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.07.2013 gün ve 239552 sayı ile;

"…Sanığın hırsızlık konusu eşyayı çalma eylemi sırasında çalınan eşyaya da zarar verilmesi halinde ayrıca mala zarar vermek fiilinden ceza verilemeyecektir. Şöyle ki çalınmak istenen mal faydalanmak maksadıyla özel kastla ele geçirilen mal durumundadır. Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bir fiil söz konusudur. Yani somut olayda olduğu gibi kablo kopartıp araç düz kontak yapılmadan çalınması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca kontak kilidine zarar da aracı çalıştırmak için yapılmıştır. Deyim yerinde ise mala zarar verme fiilinin maddi ve manevi unsurları bu suçun içerisinde erimektedir.

Öte yandan sanık, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almakla (çalmakla) şikayetçinin mal varlığına en büyük zararı vermektedir.

Yine malın aynına yönelik hırsızlık eylemlerinde sanığın özel olarak maldan faydalanma kastı bulunmakta olup, mala zarar verme kastından da söz edilemeyecektir.

Yine karşı oy yazısında da isabetle belirtildiği gibi 'Mağdur yönünden suça konu aracın kontak kablolarına zarar verilerek çalınması ile zarar verilmeden çalınması arasında bir fark olmadığı gibi, aracın tamamen çalınarak uğratılmış olduğu zarar dışında, ayrıca korunacak bir hukuki yararları veya aracın çalınma biçimine ilişkin korunacak hukuki bir değerde söz konusu değildir.'

Bu çerçeve içerisinde düşünüldüğünde, sanığın müştekiye ait park halinde duran aracın bağlantı kablolarına ve kontağa zarar verip düz kontak yaptırarak onun izni ve rızası olmadan götürmek şeklindeki eylemi hırsızlık suçunu oluşturup ayrıca mala zarar vermek suçunu oluşturmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 18.09.2013 gün ve 23666-21018 sayı ile, oyçokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

Sanıkların hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılmalarına karar verilen olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların şikayetçiye ait aracı direksiyon altındaki kablolarını kesip düz kontak yapmak suretiyle çalıştırarak götürmesi şeklindeki eyleminin hırsızlık suçu yanında, ayrıca mala zarar verme suçunu da oluşturup oluşturmayaca- ğının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

11.2008 tarihli tutanağa göre,.. .... ... plaka sayılı otonun şüpheli bir şekilde seyir ettiğinin görülmesi üzerine, takibe alınıp durdurulmak istendiği, şahısların dur ikazına uymayarak otoyla kaçmaya başladıkları, kovalamaca neticesinde durdurulduğu, şüphelilerin aracı yeni çaldıklarını beyan ettikleri, oto üzerinde yapılan kontrolde otonun direksiyon kısmının altında bulunan kapak bölümünün yerinde olmadığı ve kabloların dışarıda olduğu,

Sanıklar hakkında hırsızlık suçunun yanında, aracın kontak kısmının koparıldığından ve kabloların söküldüğünden bahisle mala zarar verme suçundan da kamu davası açıldığı,

Sanıkların aşamalarda; olay tarihinde gezerken aracı farları açık ve park halinde gördüklerini, kapısının açık olduğunu, ev anahtarı ile çalıştırmak istedikleri sırada kontağının açıldığını, vurdurarak çalıştırdıklarını ifade ettikleri,

Anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından hırsızlık ve mala zarar verme suçları üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.

Hırsızlık suçu 765 sayılı TCK'nun 491/ilk maddesinde; "diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alma", 5237 sayılı TCK'nun 141/1. maddesinde; "zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma" olarak tanımlanmıştır.

Hırsızlık suçuyla korunan hukuki yarar zilyetlik ve buna bağlı haklardır. Bu nedenle hırsızlık suçunun mağduru malın sahibi değil, zilyetliği altında bulunan malı çalınan kişidir. Burada zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı tesis edilmiş olmasının bir önemi bulunmamak- tadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele geçiren kişinin elinden de malın çalınması halinde hırsızlık suçu oluşabilecektir.

Uyuşmazlık konusuyla ilgili diğer suç olan mala zarar verme ise 5237 sayılı TCK'nun "Mala zarar verme" başlıklı 151/1. maddesinde; "Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre, mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala TCK'nun 151/1. maddesinde sayılan "kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılmaz hâle getirmek veya kirletmek" şeklindeki seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir.

Kanuni düzenleme gözününe alındığında mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur, suçun oluşması için failin belirli bir amaç yada saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.

Mala zarar verme suçunun manevi unsuru ile ilgili olarak öğretide de; "Bu suçun oluşması için, failde özel kast daha doğru bir ifadeyle zarar verme amacı aranmaz" (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Ankara, 2012, Savaş Yayınevi, s.158), "Mala zarar verme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin suçun maddi unsurundaki hareketleri bilmesi ve neticeyi gerçekleştirmek istemesi yeterlidir" (İsmail Gürocak, Türk Ceza Kanununda 'Mala Zarar Verme' ve 'İbadethane ve Mezarlıklara Zarar Verme' suçları, TBB Dergisi, sayı 94, sayfa 165, 2011) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.

Hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK'nun onuncu bölümünde "malvarlığına karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin malvarlığına zarar vermektedir. Mala zarar verme suçunda ise, başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur malvarlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda, suça konu mal alınıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta failin faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirmesine karşın, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmesidir. Bu nedenle mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık suçu gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, ayrıca mala zarar verme suçu gerçekleşebilecektir. Örneğin, aracın camı kırılarak içerideki telefonun alınması halinde hırsızlık suçu yanında, ayrıca hırsızlık suçunun konusunu oluşturmayan araç camının kırılmış olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacaktır. Bununla birlikte, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verilmesinin de söz konusu olduğu hallerde, bu durum 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 686-19 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanıkların hırsızlık suçunun konusunu oluşturan aracın kapısını açıp, direksiyon muhafazasını kırıp, kabloları birbirine değdirmek suretiyle düzkontak yaparak çalıştırıp aracı götürmesi şeklindeki olayda, eylem gerçekleştirilirken suç konusu aracın direksiyon muhafazasının kırıldığı ve kabloların zarar gördüğü sabittir. Sanıkların suç konusu araçla ilgili olarak hırsızlık suçunu gerçekleştirebilmek için araçtan bağımsız olan başkaca bir mala zarar vermesi sözkonusu olmayıp, bizzat suç konusu olan araç üzerinde meydana gelen bir zarar bulunmaktadır. Burada suçun konusunu oluşturan mal, aracın tamamıdır. Bu nedenle sanıkların, suça konu aracın direksiyon muhafazasına zarar verip düzkontak yaparak çalması biçimindeki eylemi nedeniyle hırsızlık suçunun yanında, ayrıca mala zarar suçundan da hüküm kurulması isabetli değildir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, mala zarar verme ve buna bağlı olarak hırsızlık suçuna yönelik Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece eleştiri konusu yapılan, sanıkların kilitlenmek suretiyle koruma altına alınmış olan aracı düz kontak yapmak suretiyle çaldıklarının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nun 142/1-b bendi yerine, 142/1-e bendi ile uygulama yapılması ve sanıkların çaldıkları araç ile seyir halinde iken görevli memurların sanıklardan şüphe duyarak sanıkların kullandığı aracı durdurmak istediklerinde sanıkların ikaza uymayarak kaçtıkları, görevli memurların sanıkların kullandığı aracı takip ederek belli bir süre sonra sanıkları araç içerisinde yakaladıklarının anlaşılması karşısında, şartları bulunmadığı halde sanıkların aracı kullanma amacıyla çaldıkları yönündeki beyanlarına itibar edilerek 5237 sayılı TCK'nun 146. maddesi gereğince indirim yapılması ile her iki suç yönünden de eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması isabetsizliklerinden 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmelidir.

KARAR :

Açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 05.06.2013 gün ve 25728-14711 sayılı onama kararının mala zarar verme ve buna bağlı olarak hırsızlık suçu yönünden KALDIRILMASINA,

Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.09.2009 gün ve 1266-1338 sayılı kararının

a) Sanıkların kilitlenmek suretiyle koruma altına alınmış aracı düz kontak yapmak suretiyle çaldıklarının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nun 142/1-b bendi yerine, 142/1-e bendi ile uygulama yapılması,

b) Sanıkların çaldıkları araç ile seyir halinde iken görevli memurların sanıklardan şüphe duyarak sanıkların kullandığı aracı durdurmak istediklerinde sanıkların ikaza uymayarak kaçtıkları, görevli memurların sanıkların kullandığı aracı takip ederek belli bir süre sonra sanıkları araç içerisinde yakaladıklarının anlaşılması karşısında, şartları bulunmadığı halde sanıkların aracı kullanma amacıyla çaldıkları yönündeki beyanlarına itibar edilerek 5237 sayılı TCK'nun 146. maddesi gereğince indirim yapılması,

c) Eylemin bütün halinde hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, mala zarar verme suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması,

İsabetsizliklerinden her iki suç yönünden de BOZULMASINA,

Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.04.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 142 :(1) Hırsızlık suçunun;
a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
b) (Mülga: 18/6/2014-6545/62 md.)
c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
f) (Mülga: 2/7/2012-6352/82 md.)
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.(1)
(2) Suçun;
a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,(1)
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
g) (…) (1) büyük veya küçük baş hayvan hakkında,(1)
h) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.(1)
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (2)
(4) (Ek: 6/12/2006 – 5560/6 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.
(5) (Ek: 18/6/2014-6545/62 md.) Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ali TAYLAN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 22-10-2024

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02190900 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.