Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/1914 E. , 2019/7955 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Davalı tarafından ibraz edilen düşük bedelli kira sözleşmesinin Vergi Dairesi'ne ibraz için düzenlendiği anlaşıldığından tarafların iradesini yansıtan takibe dayanak diğer sözleşme göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirir.
(Karar Tarihi : 15/10/2019)
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali ve tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kiracısı olan davalı ile aralarında 15/08/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi olduğunu, 1 yıl süreli kira sözleşmesinin takip eden yıllarda yenilenerek devam ettiğini, söz konusu sözleşme ile kira bedelinin aylık 350.00 TL, yıllık artış oranının ise % 20 olarak belirlendiğini, davalının kira borcunu eksik ve düzensiz ödediğini, eksik kira bedellerinin tahsili için Bursa 8. İcra Müdürlüğünün 2013/11117 sayılı dosyası ile başlatılan takibe haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının tahliyesine, % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; 2007 yılından itibaren kira bedellerinin 15/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tahliye davasının kabulü ile davalının dava konusu mecurdan temerrüt nedeniyle tahliyesine, Bursa 8. İcra Müdürlüğünün 2013/11117 sayılı takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 117,52 TL üzerinden devamına, asıl alacağın % 20'si olan 23,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 6. HD'nin 17.10.2016 tarih ve 2015/10355 E. 2016/5976 K. sayılı ilamıyla " 1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Davacı alacaklı, 08/15/2007 (15/08/2007) başlangıç tarihli, bir yıl süreli ve aylık 350,00 TL bedelli kira sözleşmesine dayanarak 06/12/2013 tarihinde davalı borçlu aleyhine başlattığı tahliye talepli icra takibi ile 2007 yılı Ağustos ayından 2013 yılı Aralık ayına kadar olan toplam 41.209,72 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, borçlu süresinde ibraz ettiği dilekçe ile; tarihi de hatalı olan 08/15/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin hiç yürürlüğe konulmadığını,15/01/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince kira bedellerinin her ay düzenli olarak banka hesabına ödendiğini belirterek borca itiraz etmiştir. Davalı iş bu itirazında; takibe dayanak yazılı kira sözleşmesinin varlığına, sözleşmedeki imzasına itiraz etmemiştir. Davalı tarafından ibraz edilen düşük bedelli kira sözleşmesinin Vergi Dairesi'ne ibraz için düzenlendiği anlaşıldığından tarafların iradesini yansıtan takibe dayanak 08/15/2007 (15/08/2007) başlangıç tarihli ve bir yıl süreli sözleşme göz önüne alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i olup aynı zamanda da bir savunma aracıdır. Zamanaşımı itirazının ileri sürülebileceği zaman açısından kanunla belirlenmiş açık bir hüküm bulunmamakta olup kural olarak savunmanın genişletilmesi yasağının başladığı ana kadar yapılabilmektedir.Basit yargılama usulüne tabi davalarda savunmanın genişletilmesi yasağı cevap dilekçesi ile başlamış sayılmaktadır. Savunmanın genişletildiği iddiası mahkemece re'sen nazara alınamaz davacı tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda her ne kadar davalı cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'ini ileri sürmemiş ise de 27/11/2014 tarihli dilekçe ile alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuş, davacı vekili de savunmanın genişletildiğini ileri sürmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı def'i üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde ise; davanın kısmen kabulüne, Bursa 8. İcra Müdürlüğünün 2013/11117 sayılı dosyasına yapılan itirazın 34.181,90 TL asıl alacak, 4.487,10 TL işlemiş faiz yönünden iptali ile takibin toplam 38.669,00 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20'si oranınında hesaplanan 6.836,38 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının dava konusu mecurdan temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 344.maddesinin 17/01/2019 tarihli 7161 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yapılan ve bu Kanunun 69. yürürlük maddesi gereğince 01/01/2019 dan itibaren geçerli olacak değişiklik öncesi somut olaya uygulanacak hükmünde; "Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir." düzenlemesi bulunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 2.maddesinde geçmişe etkili olma başlığı altında ise "Türk Borçlar Kanununun düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları gerçekleştirdikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır." hükmü yer almaktadır. Türk Borçlar Kanununun kira artışına ilişkin 344.maddesindeki düzenleme kiracıları koruyucu nitelikte olup, kamu düzenine ilişkindir. Ancak kiracının tacir olması durumunda 6217 Sayılı Kanunun geçici 2. maddesi gereğince bu kanun hükmü 8 yıl süreyle uygulanamayacaktır.
Somut olayda; taraflar arasındaki 15.08.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde yıllık kira artış oranı % 20 olarak belirlenmiş, davacı alacaklı 06.12.2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile, 2007 yılı Ağustos ayı ile 2013 yılı Aralık ayları arasındaki döneme ilişkin eksik ödemeler nedeniyle toplam 41.209,72 TL birikmiş kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Sözleşmeyle bağlılık ilkesi gereği, sözleşmede belirlenen artış şartı tarafları bağlayacak olup, davalı kiracı yenilenen her kira dönemi için artış şartına uygun kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Mahkemece, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamaların birbiriyle çeliştiği, çelişki giderilmeksizin, 28.11.2018 tarihli rapor benimsenerek hüküm kurulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun ise TBK 'nun emredici nitelikteki 344. maddesi değerlendirilmeden hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece sözleşmede yazılı artış oranı esas alınarak, kira sözleşmesinin başlangıcı ile TBK'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihleri arasındaki dönemde, kira sözleşmesinde bulunan %20 artış oranına göre, TBK'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihi ile takip tarihi olan 06.12.2013 tarihleri arasındaki dönemde ise yukarıda bahsedilen TBK'nun 344. maddesinin 17.01.2019 tarihli değişiklik öncesi metninde yer alan sınırlandırma dikkate alınarak ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle kira miktarları tespit edilip, ödenen kira bedellerinin mahsubu ile kalan miktar belirlenerek alacak talebi ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
KARAR : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2019 oy birliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 344 :Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında (GEÇERLİLİK TARİHİ: 01.01.2019) tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının GEÇERLİLİK TARİHİ: 01.01.2019) tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından (GEÇERLİLİK TARİHİ: 01.01.2019) tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.

Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa, (GEÇERLİLİK TARİHİ: 01.01.2019) 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Ancak, bu Kanunun, “Aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138 inci maddesi hükmü saklıdır. Beş yıl geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de göz önünde tutularak üçüncü fıkra hükmü uygulanır.

* 04.07.2012 tarih ve 6353 S.K. m.53 ile değiştirilen 31.03.2011 tarih ve 6217 S.K. Geçici 2. maddesi gereğince, “Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11.01.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.


** GEÇİCİ MADDE 1- Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır. (11 Haziran 2022 CUMARTESİ tarihli 31863 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 7409 sayılı kanun)



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Sinan ÖZTÜRK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 15-04-2023

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02345300 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.