Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/5306 Esas 2018/420 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
"ölümle vekâlet görevinin son bulduğu ve ölümden sonra da vekâletin kullanılması gereğine işaret eden bir hususun saptanmadığı, vekilin; vekil edenin ölümünü, başka bir deyişle vekâlet yetkisinin sona erdiğini bilerek işlem yapmış olması durumunda, anılan işlemin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve ilk el konumundaki kişi ile durumu bilen veya bilmesi gereken konumundaki kişilerin TMK.'nun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur"
(Karar Tarihi : 18/01/2018)
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne dair olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR

Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar, miras bırakanları ____'nın, davaya konu taşınmazlardaki miras paylarını davalıların mirasbırakanları ____ ve ____'a eşit olarak satması için davalılardan _____'yı vekil tayin ettiğini, taşınmazların mirasbırakanın ölümünden sonra yapılan temlikler ile davalılar ____ ve _____ adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hediye mirasçıları adına miras payları oranında tesciline, mümkün olmaması halinde; bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, vekâlet görevi sona ermesine karşın vekilin gerçekleştirdiği temlikin geçersiz ve bundan sonraki devirlerin de muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların mirasbırakanı ____'ın 21.08.1985 tarihinde yeğeni olan davalıyı, irsen intikal edecek taşınmazlardaki miras paylarını erkek kardeşleri olan ____ ve ____'ya diledigi bedel ve şartlarla satması için vekil tayin ettiği, 16.03.1994 tarihinde de davalı vekilin dava dışı ____'yı tevkil yetkisine istinaden vekil olarak atadığı, ilgilinin 24.10.1994 tarihinde ölümünden sonra tevkil edilen vekilin davaya konu 211, 214, 215, 256, 271, 511, 212, 92 ve 508 parsel sayılı taşınmazlardaki davacıların mirasbırakanı ____ ve dava dışı ______ ve _____'a ait payları 15.12.1994 tarihinde ilgilinin kızı davalıların eşi, vekilin annesi davalıya satış suretiyle devrettiği, davalının 09.08.1996 tarihinde davaya konu bir kısım taşınmazlardaki payının tamamını davalı kızına, davalının de davalılar vekillerine (ilgilinin oğulları) temlik ettikleri, yine 30.08.1998 ve 21.10.1999 tarihli satışlar sonucunda davaya konu taşınmazların kök mirasbırakandan intikal eden miras paylarının davalılar vekilleri adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, 6098 Sayılı TBK'nun 43 ve 513 maddeleri gereğince ölümle vekâlet görevinin son bulduğu ve ölümden sonra da vekâletin kullanılması gereğine işaret eden bir hususun saptanmadığı, vekilin; vekil edenin ölümünü, başka bir deyişle vekâlet yetkisinin sona erdiğini bilerek işlem yapmış olması durumunda, anılan işlemin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve ilk el konumundaki kişi ile durumu bilen veya bilmesi gereken konumundaki kişilerin TMK.'nun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki, noksanın giderilmesi suretiyle temin edilen kayıtlara göre, davaya konu 211, 214, 215, 256, 271, 212, 92, 509 ve 511 parsel sayılı taşınmazlarda 3083 Sayılı Kanun uyarınca 01.09.2015 tarihinde toplulaştırma işlemi yapılarak eski kayıtların kapatıldığı görülmektedir. Bu durumda, doğru sicil oluşturma ilkesi gereği yeni parsel numaraları üzerinden infaza elverişli şekilde hüküm kurulması ve bu hususun resen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hâl böyle olunca; toplulaştırma işlemi ile yeni oluşan parseller üzerinden karar verilmesi gerekirken kaydı kapatılan parseller üzerinden tapu iptal ve tescil hükmü kurulması doğru değildir.

KARAR : Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 Sayılı Kanun'un geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 18.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 43 :Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.

Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.

Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Orhan ÇALIŞKAN
Hukukçu
Hakim
Şerh Son Güncelleme: 25-11-2020

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02278900 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.