Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, Esas: 1957/14, Karar: 1959/6 İçtihat

Üyemizin Özeti
Bir temsilci tarafından hakimlerin mesuliyetine ait özel hükümlere dayanılarak tazminat davası açılabilmesi için temsilciye açıkça salahiyet verilmiş ve bu salahiyetin temsil belgesine ( vekaletnameye ) yazılmış olması gerekir.
(Karar Tarihi : 04.02.1959)
"Dördüncü Hukuk Dairesinin 2619/2274 sayılı ve 30.4.1956 günlü ilamında bir kimse adına vekilinin bir hakime karşı tazminat davası açabilmesi için vekaletnamesinde ayrıca salahiyet verilmiş bulunmasına ihtiyaç olmadığı kabul edilmiş olduğu halde Hukuk Umumi Heyetinin 1/216-51 esas sayılı ve 11.11.1953 günlü kararında vekilin hakime karşı tazminat davası açabilmesi için vekaletnamesinde ayrıca salahiyet verilmiş olması gerektiği esası benimsenmiş olduğu cihetle her iki karar arasında birbirini tutmazlık bulunduğuna karar verildikten sonra İçtihadı Birleştirme Büyük Heyetince mesele incelendi, gereği konuşuldu:

KARAR : I - Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunumuzun 63. maddesinde davaya vekil edilmiş olan kimsenin yani davada kendisine temsilcilik verilmiş bulunan kimsenin temsil kağıdında (vekaletnamesinde) ayrıca salahiyet verilmiş olmadıkça temsil olunan adına yapamayacağı muameleler sayılmış ise de; bunlar arasında hakime karşı tazminat davası anılmış olmadığı gibi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu`nun hakimlere karşı açılacak tazminat davalarına ilişkin 573 ve sonraki maddelerindeki hükümler arasında da temsilcinin yani vekilin hukuki durumuna ilişkin bir hüküm konulmuş değildir. Bir temsilciye verilmiş salahiyetlerin içine giren bütün muameleleri temsilcinin yapabilmesi esastır. Bu bakımdan bir kimse adına her türlü davayı açmaya salahiyetli kılınmış bulunan bir vekilin onun adına bir hakime karşı tazminat davası açabileceği de iddia olunabilir.

II - Kanunun lafzına ve temsil konusundaki genel kaideye dayanılarak varılan bu netice, kanun koyuncunun kanuna koyduğu başka bir hükümden anlaşılan maksadına, diğer deyimle kanunun ruhuna aykırı bulunduğundan kabule değer görülmemiştir. Gerçekten, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu`nun 33. maddesinde vekilin temsil olunan adına hakimi ret isteğinde bulunabilmesi için kendisine açıkça hakimi reddetme salahiyetinin verilmiş olduğunun temsil kağıdında (vekaletnamede) yazılı olması şartı konulmuştur. Bu hükmün gayesi, hakimi ret isteğinin salahiyetli mahkemece reddi halinde istekte bulunan kimsenin yani temsil olunanın usulün 36. maddesi uyarınca 1500 liraya kadar para cezasına mahkum edilmesi gibi hayli ağır bir müeyyideye bağlanmış bulunan hakimi ret salahiyetini temsilciye (vekile) verirken temsil olunanın düşünmesini sağlamak ve onu tehlikeli neticelerden korumaktır. Hakime karşı açılacak tazminat davasının reddi halinde de 125 liradan aşağı olmamak üzere para cezasiyle (Davacının dava açmakta bir kusuru olsun veya olmasın) hakimin maddi ve manevi zararlarına karşılık uygun bir tazminatın davacıya yükletilmesi usulün 576. maddesi hükümlerindendir. Bu durum gösteriyor ki, hakime karşı tazminat davası açılması salahiyeti, hakimin reddi salahiyeti gibi ve belki ondan daha ağır neticeleri olan bir muameleye ilişkin bulunmaktadır. O halde, hakim reddi halindeki gibi hakime karşı tazminat davası açma salahiyetinin dahi temsil kağıdında açıkça anılması şartının kabulü, kanun koyucunun temsil olunanı ağır müeyyidelere karşı uyanık tutma gayesine tamamıyla uygun düşecektir.

III - Kanun hükümlerinin sadece kanunun lafzına göre değil, fakat hem lafzına ve hem de ruhuna göre tefsir edilmesi ve kanunun yalnız lafzına dayanılarak hükümlerin konuluş maksatlarına aykırı neticelere varılmasına meydan bırakılmaması, bugünkü hukuk ilminin ve tatbikatının ana kaidelerindendir. Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, Hukuk Umumi Heyetinin kararı kanunun ruhuna uygun olduğundan bu ana kaideye ve kanuna uygun görülmüştür.

Konunun görüşülmesi sırasında umumi heyet azalarından bazıları, dava için umumi vekaletin muteber olup olmayacağı meselesinin de halli gerektiği düşüncesini ileri sürmüşlerse de, bunun içtihadı birleştirme konusunun dışında kaldığı cihetle burada incelenmeyeceği neticesine varılmış ve bu mesele münakaşa konusu dışında bırakılmıştır. Netice;

KARAR : Bir temsilci tarafından hakimlerin mesuliyetine ait özel hükümlere dayanılarak tazminat davası açılabilmesi için temsilciye açıkça salahiyet verilmiş ve bu salahiyetin temsil belgesine (vekaletnameye) yazılmış olmasının kanuni şartlardan bulunduğuna 4.2.1959 günlü birinci toplantıda üçte ikiyi aşan ekseriyetiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 63 :Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh olamaz ve aharı tahkim veya ibra ve davadan hiçbir suretle feragat veya hasmın davasını ve teklif olunan yemini kabul veya mahkumünbihi kabız ve haczi fekkedemez. Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ıttıla kesbettikten sonra verilebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 20-09-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02005005 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.