Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, Esas: 2012/16281, Karar: 2013/1417 İçtihat

Üyemizin Özeti
Eldeki dava, davacı tarafça HUMK yürürlükte iken kısmi dava şeklinde ikame edilmiştir. 6100 sayılı HMK hükümleri, aynı Kanunun 448. maddesine göre tamamlanmış usul işlemlerini etkilemeyeceğinden mahkemece davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın belirsiz alacak ve kısmi davaya imkan vermediğinden bahisle hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi bozmayı gerektirmiştir.
(Karar Tarihi : 24.01.2013)
"Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketle davalı arasında 28.07.2011 tarihinde, 1.4.2011-1.8.2012 tarihlerini kapsar şekilde Tedarikçi Sözleşmesi akdedildiğini, ancak anılan sözleşmenin müvekkili şirketçe haklı nedenler ile tek taraflı feshedildiğini, haklı fesih sonrasında sözleşme, faturalar ve cari hesap ilişkisinden kaynaklı olarak müvekkili şirketin 419.810,84 TL alacağının doğduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin feshine dair irade beyanıyla alacağın ödenmesi istemini, Ankara 16. Noterliği'nin 12.9.2011 tarih ve 22260 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davalı şirkete ihtar ettiğini, davalı şirketin ihtarnameyle bildirilen süre içerisinde borcunu ödememesi sebebiyle temerrüde düştüğünü belirterek, müvekkilinin 419.810,84 TL alacağından, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini dava ve istemiştir.

Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 28.7.2011 tarihli sözleşmenin 22. maddesinde, olası bir ihtilaf halinde Bursa Mahkemelerinin yetkili olacağının belirtilmiş olduğunu, öncelikle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafça sözleşmenin haklı sebeplerle feshedilmediğini, davacının sözleşmeye ve ticari ilişkiye aykırı iddia ve taleplerini kabul etmedikleri gibi mukabil dava ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının, HMK.nın 107. maddesine göre dava açabilmesi için, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenememesi, bunun imkansız olması gerektiği, ancak bu hallerde belirsiz alacak davası açabileceği, davacı tarafın dava dilekçesinde alacak miktarını 419.810,84 TL olarak belirlediğini bildirdiği, ancak 10.000,00 TL üzerinden davasını harçlandırarak açtığı, açılan davanın HMK.nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, HMK.nın 109. maddesine göre kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerektiği, davacının isteminin kısmi dava olarak değerlendirilmesinin de mümkün görülmediği, HMK.114/h maddesi uyarınca hukuki yararın bulunmadığı, hukuki yarar yokluğunun HMK.nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartlarından olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, mahkeme kararı davacı ve davalı taraf vekillerince süresi içinde temyiz edilmiştir.

1-) Her ne kadar 28.7.2011 tarihli tedarikçi sözleşmesinde, taraflar arasında çıkacak ihtilaflarda Bursa Mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de, davanın açıldığı tarih olan 27.9.2011 tarihinde, 6100 Sayılı HMK.nın 17. maddesi yürürlükte değildir. Bu nedenle, somut olayda Bursa Mahkemelerinin münhasır yetkili mahkeme olarak kabulü mümkün değildir. 818 Sayılı BK.nun 73. maddesine göre davaya konu uyuşmazlıkta davacının ikametgahı olan Ankara Mahkemeleri de yetkilidir. Bu sebeple davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-)Eldeki dava, davacı tarafça 27.9.2011 tarihinde harcı ikmal edilerek ve fazlaya dair haklar saklı tutularak kısmi dava olarak açılmıştır. Her ne kadar 6100 Sayılı HMK.nın 109/2. maddesinde talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi dava açılamayacağı düzenlenmiş ise de, davanın açıldığı tarihte 6100 Sayılı HMK hükümleri yürürlükte değildir. 1086 Sayılı HUMK hükümleri yürürlüktedir. HUMK uyarınca kısmi dava açılması mümkündür. 6100 Sayılı HMK hükümleri, aynı Kanunun 448. maddesine göre tamamlanmış usul işlemlerini etkilemez. Bu nedenle, mahkemece davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bendde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 24.1.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 448 :(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 09-09-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01508594 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.