Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/11-702, Karar: 2013/172 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, 11.07.2005 tarihinde ilk bilirkişi raporundan sonra, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 27.07.2005 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiş; aynı gün ve yargılama esnasında verdiği diğer dilekçelerde de açıkça fazlaya ilişkin haklarından vazgeçtiği veya talebini daralttığı yönünde bir beyanı olmamıştır.

Bu durumda, davacılar vekilinin gerek 27.07.2005 tarihli ıslah dilekçesinde ve gerekse 11.07.2005 tarihli ilk bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesinde, açıkça raporu kabul ettiklerini beyan etmediklerinden, bu rapora itiraz etmemiş olması, raporun kabul edildiği anlamına gelmez.

Dolayısıyla, davacıların daha lehine olan ikinci ve üçüncü bilirkişi raporları sonrasında, davacıların asıl davada davasını bir kez ıslah ettiğinden yeniden ıslah edemeyeceğinden, ek dava açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durum davalı yararına usulî kazanılmış hak oluşturmaz.
(Karar Tarihi : 30.01.2013)
"Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesince asıl ve birleşen dava yönünden kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 28.12.2006 gün ve 2004/655 E.-2006/572 K. sayılı kararın incelenmesinin davacılar vekili ile davalı TCDD vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 29.05.2007 gün ve 2007/3602 E-2007/8241 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacılar vekili, 22.07.2004 tarihinde Adapazarı Pamukova'da meydana gelen hızlı tren kazasında davacıların murisleri A____ T____, N____ T____, M____ T____ ve H____ T____'ın vefat ettiğini, davalı F____ K____'un 1.makinist, davalı R____ S____'in 2.makinist, davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü'nün ise taşıma sözleşmesinin tarafı olarak tam kusurlu olduğunu, olay nedeniyle davacıların maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek, maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekili, müvekkili kuruluşa kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, olay sonrası zarar görenlerle yakından ilgilenildiğini, birleşen davanın zamanaşımına uğradığını, tazminat isteme koşullarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, yanıt vermemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre, davacıların ortak murisleri A____, N____, M____ ve M____ T____'ın 22.07.2004 günü meydana gelen tren kazasında yolcu oldukları trenin devrilmesi sonucu vefat ettiği, TTK.nun 806 ncı maddesi gereğince taşıyıcının yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim ulaştırmakla yükümlü olduğu, dava konusu olayda davalı kurumun bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, davalı kurumun davacıların maddi ve manevi zararlarını kanundaki koşullara uygun olarak karşılamak zonanda olduğu, davacılar vekilinin davalılar F____ K____ ve R____ S____ hakkındaki davayı 09.06.2005 tarihli dilekçe ile geri aldığı gerekçesiyle, davalı F____ K____ ve R____ S____ hakkında açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve birleşen davanın davalı TCDD yönünden kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili ile, davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı anne C____ T____'ın oğulları müteveffa A____ ve H____'den başka çocuklarının olması, davacı C____'nin destekten yoksun kalma tazminatı istemesine engel teşkil etmeyecek olmasına; TTK.nun 806/1.maddesi hükmü gereğince taşıyıcının, yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla yükümlü bulunmasına, aynı maddenin 2.fıkrasına göre, yolcuların kazaya uğramaları halinde bundan doğacak zararları taşıyıcının tazmin edecek olmasına; şu kadar ki, taşıyıcının, kazanın kendisine veya yardımcılarına yükletilmesi mümkün olan bir kusurdan doğmadığını ispat ettiği takdirde bu iki halde tazminattan kurtulabilecek bulunmasına, dava konusu olayda davalı TCDD Genel Müdürlüğü'nün kendisinin veya yardımcılarının kusursuz olduğunu kanıtlayamamış bulunmasına, dolayısıyla kusur oranının ve manevi tazminat miktarının takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre, davacılar H____, D____ E____ ve B____ vekilinin tüm, diğer davacılar vekilinin (3), davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekilinin (2) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, davalı TCDD Genel Müdürlüğü'ne ait trenin Pamukova'da devrilmesi sonucu, trende yolcu olan davacı yakınlarının vefat etmesi nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Dava konusu olayda, davacılar Ş____ N____ ile E____ N____'un babası, davacı C____'nin oğlu A____ ile, davacı S____'nin eşi ve yine davacı C____'nin oğlu M____ vefat etmiştir. M____ A____ ile H____'nin ölmeden önce T____ Ltd.Şti. ile S____ Ltd.Şti.nin ortakları olduğu, muris A____'nın ayrıca E____ Ltd. Şti.nin de ortağı olduğu ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. M____ H____ ve A____'nın adı geçen şirketteki hisseleri, ölümleri ile davacı mirasçılarına intikal etmiş olup, bu şirketlerden dağıtılan kâr paylarına da mirasçıları hak sahibi olacağından, şirketlerden dağıtılacak kâr paylarının destekten yoksun kalma tazminatının hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında, murisin ölmeden önceki bilinen son ve düzenli geliri esas alınmalıdır. Davacılar Ş____ N____ ile E____ N____'nin babası, davacı C____'nin oğlu A____ ile, davacı S____'nin eşi ve yine davacı C____'nin oğlu H____'nın ölmeden önceki düzenli gelirlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Muris M____ ve A____'nin yukarıda yazılı şirketlerin bir kısmında ortaklık dışında, ayrıca müdür sıfatı bulunduğu da ticaret sicil kayıtlarında yer almaktadır. M____ H____ ve A____'nın, bu şirketlerde müdür sıfatı ile ne kadar ücret aldığına dair, adı geçen şirketlerden yazı gönderilmiş ise de, alındığı söylenen ücretlerin dayanakları sunulmamıştır. M____ H____ ve A____'nın müdür sıfatı ile çalıştığı şirketlerde, müdür sıfatı ile atanmasına dair ortaklar kurulu kararlarının ibraz ettirilmesi, atanan müdürlere ödenecek ücret konusunda bir karar alınıp alınmadığı, böyle bir ortaklar kurulu kararı alınmamış olsa bile, şirket müdürlerine düzenli bir ücret ödenmesine dair fiili bir uygulama olup olmadığı, böyle bir tespitin yapılamaması halinde ise, benzer özellikleri taşıyan bir şirkette çalışan müdüre ödenen makul ücretin tespiti gerekirken, muris A____ve H____'nın ortağı olduğu ve aynı zamanda müdür olarak çalıştığı söylenen şirketlerden gönderilen yazılar ile yetinilmesi doğru değildir.

Ayrıca bir kimsenin aynı zamanda birden fazla işte çalışması ve birden fazla gelir elde etmesi ve bu gelirlerin tümünün de destekten yoksun kalma tazminatının hesabında dikkate alınması mümkündür. Ancak, bu gelirlerin geçerli delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Muris A____'nin Türkiye'deki şirket ortaklığı ve şirket müdürlüğü görevleri dışında Fransa'da da çalıştığı, buradan da ayrı ücret aldığı iddia edilmekte olup, bu konuda bir takım bordro örnekleri sunulmuş ise de, davalı tarafından itiraz edilerek, kabul edilmeyen bordroların sıhhati araştırılmamıştır. Mahkemece, davacılar vekilince sunulan muris A____'nın Fransa'daki çalışması nedeniyle elde ettiğini iddia ettiği ücrete dair maaş bordrolarının ve içerdiği rakamların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının, ilgili sosyal güvenlik kurumundan araştırılarak, destekten yoksun kalma tazminatının hesabında esas alınıp alınmayacağının tartışıldıktan sonra, buna göre denetime elverişli bilirkişi raporu alınması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Davacılar Ş____ N____, E____ N____'nın vasisi sıfatı ile H____ T____ ile C____ ve S____ vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacıların destekten yoksun kalma tazminat talepleri yönünden 11.07.2005 tarihinde ilk bilirkişi raporu alındıktan sonra, davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması nedeniyle, yine fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak, 27.07.2005 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiştir. Davacılar vekilinin gerek 27.07.2005 tarihli ıslah dilekçesinde ve gerekse 11.07.2005 tarihli ilk bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesinde, açıkça raporu kabul ettiklerini beyan etmediklerinden, bu rapora itiraz etmemiş olması, raporun kabul edildiği sonucunu doğurmaz. Dolayısıyla, davalı tarafın açık itirazı sonrasında daha sonra alınan ve davacıların daha lehine olan bilirkişi raporu sonrasında açılan ek davanın dinlenilmesi mümkün olup, mahkemece işin esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, "davacılar vekilinin ilk bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olmasının davalı taraf yararına usulî kazanılmış hak oluşturduğu" gerekçesiyle birleşen davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın adı geçen davacılar yararına bozulması gerekmiştir...),

Gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davalı TCDD Genel Müdürlüğü'ne ait trenin Pamukova'da devrilmesi sonucu, trende yolcu olan davacı yakınlarının vefat etmesi nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, asıl davada;

22.07.2004 tarihinde Adapazarı Pamukova'da meydana gelen hızlı tren kazasında davacıların murisleri A____ T____, N____ T____, M____ T____ ve H____ T____'ın vefat ettiğini, davalı F____ K____'un 1.makinist, davalı R____ S____'in 2.makinist, davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü'nün ise taşıma sözleşmesinin tarafı olarak tam kusurlu olduğunu, olay nedeniyle davacıların maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek,

Ölen A____ T____ yönünden; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla kızları Ş____ ve E____ N____ için 300.000.000.'er TL maddi; 40.000.000.000'er TL manevi; anne C____ ve kardeşleri H____, D____, E____ ve B____ için 40.000.000.000.'er TL manevi;

Ölen N____ T____ yönünden; kızları Ş____ ve E____ N____ için 300.000.000.'er TL maddi; 40.000.000.000.'er TL manevi; kayınvalide C____ için 30.000.000.000 TL manevi;

Ölen M____ T____ yönünden; kardeşleri Ş____ ve E____ N____ için 300.000.000'er TL maddi; 40.000.000.000'er TL. manevi; babaanne C____ için 40.000.000.000 TL. manevi; amca H____, halaları D____, E____ ve B____ için 30.000.000.000'er TL. manevi;

Ölen H____ T____ yönünden; eş S____, anne C____, kardeşler H____, D____, E____ ve B____ için 300.000.000'er TL. maddi; eş S____, anne C____, kardeşler H____, D____, E____ ve B____ için 40.000.000.000'er TL. manevi olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplamda 3.600.000.000 TL maddi; 870.000.000.000 TL manevi; tazminatın olay tarihi olan 22/7/2004 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacılar vekili 22.07.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle;

Ölen A____ T____ yönünden; kızları E____ N____ için 179.809.42 YTL; Ş____ N____ için 81.066,56 YTL;

Ölen H____ T____ yönünden; eş S____ için 331.429,60 YTL; anne C____ için 45.910,35.YTL;

Ölen N____ T____ yönünden; kızları E____ N____ için 13.643,12 YTL; Ş____ N____ için 6.206,97 YTL maddi; 870.000.000.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Birleşen davada ise;

Ölen A____ T____ yönünden, kızı Ş____ N____ için 118.639 YTL; E____ N____ için 200.047 YTL; anne C____ için 128.225 YTL maddi tazminat;

Ölen H____ T____ yönünden, eş S____ için 787.188 YTL; anne C____ için 128.771 YTL maddi tazminat belirlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplamda 724.654 YTL maddi tazminat farkının olay tarihi olan 22.07.2004 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı TCDD'den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı TCDD Genel Müdürlüğü vekili, müvekkili kuruluşa kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, olay sonrası zarar görenlerle yakından ilgilenildiğini, birleşen davanın zamanaşımına uğradığını, tazminat isteme koşullarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, yanıt vermemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre, davacıların ortak murisleri A____, N____, M____ ve M____ T____'ın 22.07.2004 günü meydana gelen tren kazasında yolcu oldukları trenin devrilmesi sonucu vefat ettiği, TTK.nun 806. maddesi gereğince taşıyıcının yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim ulaştırmakla yükümlü olduğu, dava konusu olayda davalı kurumun bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, davalı kurumun davacıların maddi ve manevi zararlarını kanundaki koşullara uygun olarak karşılamak zonanda olduğu, davacılar vekilinin davalılar F____ K____ ve R____ S____ hakkındaki davayı 09.06.2005 tarihli dilekçe ile geri aldığı gerekçesiyle, davalı F____ K____ ve R____ S____ hakkında açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve birleşen davanın davalı TCDD yönünden kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karar; Özel Daire'ce metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile bozulmuştur.

Yerel mahkemece, bozma ilamında belirtilen 1 ve 2 nolu bent uyarınca bozmaya uyulmasına, 3 nolu bent uyarınca bozmaya direnilmesine karar verilmiştir.

Direnme kararı 3 nolu bozmaya ilişkin olup, uyulan kısımlar yönünden mahkemece yeni araştırmalar yapılmış yeni bilgi ve belgeler toplandıktan sonra karar verilmiştir.

Direnme kararını davalı TCDD vekili ve davacılar vekili temyiz etmiştir.

Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacılar vekilinin 11.07.2005 tarihli ilk bilirkişi raporundaki hesaplamaları kabul edip etmediği, bu hususun davalılar yönünden usulÎ kazanılmış hak oluşturup oluşturmayacağı; burada varılacak sonuca göre birleşen dava davacılarının A____ ve H____ T____'ın ölümleri nedeniyle ayrı bir dava ile tazminat talebinde bulunup bulunamayacakları noktalarında toplanmaktadır.

İşin esasına geçilmeden önce önsorunlar tartışılmıştır.

Öncelikle, asıl davanın davalılarından F____ K____ hakkında direnme kararında hüküm kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ancak gerekçeli karar adı geçen davalıya tebliğ edilmemiştir. Bu davalıya gerekçeli kararın tebliği için dosyanın mahalline geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu önsorun olarak tartışılmış; ancak asıl davada adı geçen davalı hakkında davacıların vaçgeçmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar; Özel Daire'ce bozma nedeni yapılmadığından bu davalı hakkında verilen ilk karar kesinleştiğinden adı geçen davalıya direnme hükmünün tebliğ edilmesine gerek bulunmadığı oybirliği ile kabul edilmiş, önsorun bu şekilde aşılmıştır.

Diğer önsoruna gelince; yerel mahkemece birleşen davada ilk kararda A____ T____'ın ölümü nedeniyle anne C____ için 128.225 YTL maddi tazminat isteminin kabul edilmiş olmasına rağmen direnme kararında bu miktarın değiştirilerek 97.014,06 TL tazminat yönünden hüküm kurulmasının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu önsorun olarak tartışılmıştır.

Ölen A____ T____ yönünden anne C____ için direnme kararında verilen maddi tazminatın bozmanın 2 nolu bendi kapsamında kaldığı, bu bentteki bozmaya karşı ise yerel mahkemece uyularak, yeni araştırmalar yapılıp yeni bir hüküm tesis edildiği, hükmün bu kısmının direnmeye konu 3 nolu bozma bendi kapsamında kalmadığı kabul edildiğinden, önsorunun bulunmadığı oybirliği ile kabul edilmiştir.

1- Davacılar Ş____ N____ ve E____ N____'un vasisi sıfatı ile H____ T____ ile C____ ve S____ vekilinin direnmeye konu birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, 11.07.2005 tarihinde ilk bilirkişi raporundan sonra, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 27.07.2005 tarihli dilekçe ile talebini ıslah etmiş; aynı gün ve yargılama esnasında verdiği diğer dilekçelerde de açıkça fazlaya ilişkin haklarından vazgeçtiği veya talebini daralttığı yönünde bir beyanı olmamıştır.

Bu durumda, davacılar vekilinin gerek 27.07.2005 tarihli ıslah dilekçesinde ve gerekse 11.07.2005 tarihli ilk bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesinde, açıkça raporu kabul ettiklerini beyan etmediklerinden, bu rapora itiraz etmemiş olması, raporun kabul edildiği anlamına gelmez.

Dolayısıyla, davacıların daha lehine olan ikinci ve üçüncü bilirkişi raporları sonrasında, davacıların asıl davada davasını bir kez ıslah ettiğinden yeniden ıslah edemeyeceğinden, ek dava açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durum davalı yararına usulÎ kazanılmış hak oluşturmaz.

Mahkemece işin esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile birleşen davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.

Yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve maddi olguya ilişkin açıklamalar ve aynı hususlara işaret eden Özel Daire kararı dikkate alınmadan, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

Bu itibarla, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

2- Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden kurulan hükme yönelik temyiz gelince; Mahkemece, 2 nolu bozmaya ve 3 nolu bozmada ölen A____ T____ yönünden anne C____ için verilen maddi tazminata ilişkin uyularak, bozma ilamından sonra yeni araştırmalar yapılıp, yeni bilgi ve belgeler toplandığından ve bozma doğrultusunda araştırma yapıldıktan sonra yeni bir hüküm kurulduğundan uyulan kısımlara ilişkin temyiz itirazlarının Özel Daire tarafından yapılması gerekip, Hukuk Genel Kurulu'nca inceleme yapılamayacağından dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesi gerekmektedir.

KARAR : Yukarıda;

1- 1 nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekili ve davalı TCDD vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatıranlara geri verilmesine,

2- 2 nolu bentte gösterilen nedenlerle uyulan kısımlar yönünden yeni hüküm bulunduğundan temyiz itirazlarının incelenmek üzere dosyanın 11. HUKUK DAİRESİ'ne gönderilmesine,

aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 283 :Hakim raporda noksan ve müphem gördüğü cihetleri itmam ve izah için ehlivukufa yeni sualler tertip edebilir. İki taraf dahi noksan ve müphem cihetler hakkında ehlivukuftan izahat alınmasını raporun kendilerine tebliği tarihinden bir hafta zarfında hakimden tahriren talep edebilirler.

Hakim mütemmim izahat vermeleri zımnında ehlivukufu tayin edeceği celseye davet ile şifahen istima edebilir.

Ehlivukufun şifahen verecekleri izahat hulasa veçhile zapta kaydedilerek ziri kendilerine imza ettirilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 25-06-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03365993 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.