Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Danıştay 3. Daire, Esas: 2009/3895, Karar: 2011/5332 İçtihat

Üyemizin Özeti
Şirket hakkında malvarlığı araştırması, şirketin kanuni temsilcisine uygulanan hacizden sonraki bir tarih olup haczin ilgili bulunduğu dönem itibarıyla şirketin malvarlığı bulunup bulunmadığı hususu yeterince araştırılmamıştır. Dolayısıyla, borcun şirketten tahsili için tüm takip yollarının tüketildiğinden ve kanuni temsilcisinin takibi için kanunda öngörülen şartların oluştuğundan söz edilemez.

Ayrıca amme alacağının tahsili için öncelikle ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmeli, buna rağmen kamu alacağı ödenmezse haciz uygulanmalıdır. Davacı adına ödeme emri düzenlenmeksizin haciz tatbik edilmesi hukuka aykırıdır.
(Karar Tarihi : 30.09.2011)
"İstemin Özeti : Kanuni temsilcisi bulunduğu İ____ Limited Şirketi'nden tahsil edilemeyen muhtelif dönemlere ait vergi borçlarının tahsili amacıyla davacının taşıtına uygulanan hacze karşı açılan davayı; şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırmasında herhangi bir malvarlığına rastlanılamadığından kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla davacının taşıtına konulan haczin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddeden İzmir 4. Vergi Mahkemesinin 8.5.2009 gün ve E:2008/980, K: 2009/700 sayılı kararının; vergi borcunun asıl muhatabı şirket hakkında malvarlığı araştırması yapılmaksızın taşıtına konulan haczin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi: Ebru Göç

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: Süreyya Çakın

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.

Bu hükme göre, tüzelkişilerin tahsil edilemeyen vergi borçları nedeniyle kanuni temsilcilerinin sorumlu tutulup takibat yapılabilmesi için, amme alacağının tüzelkişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen alınamadığı hususunun açıkça ve yasal prosedür uygulanmak suretiyle kesin olarak ortaya konulmuş olması gerekmektedir.

Dosyaya sunulan belgelerden, davacının ____ plaka no'lu taşıtına 20.4.2007 gün ve 9824 sayılı haciz uygulanmış ise de şirket hakkında malvarlığı araştırmasının hacizden sonraki bir tarih olan 2009 yılının Şubat ve Nisan aylarında yapıldığı, dolayısıyla haczin ilgili bulunduğu dönem itibarıyla şirketin malvarlığı bulunup bulunmadığı hususunun yeterince araştırılmadığı görüldüğünden, borcun şirketten tahsili için tüm takip yollarının tüketildiğinden ve kanuni temsilcisinin takibi için kanunda öngörülen şartların oluştuğundan söz edilemez.

Kaldı ki, amme alacağının tahsili amacıyla öncelikle ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmesi, kamu alacağının buna rağmen ödenmemesi halinde haciz uygulanması gerekmekte olup, davacı adına ödeme emri düzenlenmeksizin haciz tatbik edildiği anlaşıldığından, davacının aracına uygulanan hacizde hukuka aykırılık bulunmaktadır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İzmir 4. Vergi Mahkemesinin 8.5.2009 gün ve E:2008/980, K:2009/700 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama gideri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 30.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Vergi Usul Kanunu MADDE 10 :Kanuni Temsilcilerin Ödevi
Tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmıyan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
(3505 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen fıkra) Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır.(*)

Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler.

Tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.


(*) (Değişmeden önceki şekli) Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamıyan vergi alacakları kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmıyan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 15-02-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02124596 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.