Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/12-703, Karar: 2013/214 İçtihat

Üyemizin Özeti
Alacaklının, dava dışı borçlu aleyhine başlattığı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte; kira bedellerinin icra dosyasına gönderilmesi için ipotekli taşınmazın kiracısına İİK m.150/b gereğince muhtıra gönderilmiş; kiraların icra dosyasına ödenmemesi üzerine kiracı şirket hakkında İİK m.356 gereğince haciz uygulanması kararı alınmış ve kiracı şirketin çalıştığı şirkete İİK m.89/1 gereği haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve kiracı şirketin iş merkezinde de fiili haciz uygulanmıştır.

Bunun üzerine kiracı, dosya borçlusuna hiçbir borcu bulunmadığını, bir yıllık toplam kira bedelinin kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte verilen iki adet senetle ödendiğini belirten ve ekinde kira sözleşmesinin bulunduğu dilekçesini icra müdürlüğüne ibraz etmiş; icra müdürlüğünce de yapılan hacizlerin fekkine karar verilmiştir.

İcra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermeleri kural olarak mümkün olmadığından; kiracı şirket hakkında İİK m.356 gereğince haciz uygulanması kararı verildikten sonra, kiracının itirazı üzerine icra müdürlüğünce, yapılan haciz işlemlerinin kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Karar Tarihi : 06.02.2013)
"Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi'nce "davanın reddine" dair verilen 12.10.2009 gün ve 2009/3490 E - 2009/2680 K. sayılı kararın incelenmesi davacı şikayetçi (alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 28.06.2010 gün ve 2010/4360 E - 2010/16813 K. sayılı ilamı ile;

(... İcra müdürünün kendi verdiği kararından rücu etmesi doğru değil ise de, mahkemece şikayete konu işlemler denetlenerek sonuca ulaşıldığı görülmekle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, İİK.nun 150/b maddesi gereğince ipotek borçlusunun kiracısına kiraların icra dosyasına yatırılması için gönderilen muhtıradan ve muhtıralara verilen cevaplardan anlaşıldığı üzere kira bedellerinin senetle ödendiği tesbit edilmiştir. Bu durumda mahkemece, talep tarihi itibariyle ödenmeyen ve ödenecek olan senetlerin tesbit edilip oluşacak sonuca göre icra dosyasına bedellerinin ödenip ödenmeyeceği konusunda bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile eksik inceleme ile verilen karar isabetsizdir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İstek, icra müdürlüğü işlemini şikâyete ilişkindir.

İstanbul 10.İcra Müdürlüğünün 2009/1227 sayılı dosyasında; alacaklı İ____ F____ tarafından dava dışı borçlu U____ M____ San. A.Ş. aleyhine 24.02.2009 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilmiştir. Borçlu şirket tarafından 15/04/2009 tarihinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na ipotekli taşınmazın M____ Otomotiv Sanayi A.Ş'ye kiralandığının bildirilmesi nedeniyle alacaklı vekilinin talebi üzerine ipotekli taşınmazın kira bedellerini icra dosyasına gönderilmesi için kiracı M____ Otomotiv San. A.Ş.'ye İİK'nun 150/b maddesi gereğince muhtıra gönderilmiş, muhtıranın tebliğine rağmen icra dosyasına kiraların ödenmemesi üzerine, 18/09/2009 tarihinde kiracı şirket hakkında İİK'nun 356.maddesi gereğince haciz uygulanması kararı alınarak, ____ Bankası Maslak Kurumsal Şubesi ile kiracı şirketin çalıştığı şirkete İİK'nun 89/1. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmiş, ayrıca şirketin iş merkezinde fiili haciz uygulanmıştır. Kiracı M____ Otomotiv Sanayi A.Ş. vekilinin şirketin dosya borçlusuna hiçbir borcu bulunmadığı, kira sözleşmesinin bir yıllık bir sözleşme olduğu, bir yıllık toplam kira bedelinin sözleşmenin imzalandığı 15.04.2009 tarihinde verilen iki adet senetle borcun ifa edildiği; bu nedenle, kira sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç bulunmadığını belirterek itiraz etmiş, kira sözleşmesini de dilekçesine eklemiştir.

İstanbul 10.İcra Müdürlüğü 28.09.2009 tarihli kararı ile yapılan haciz işlemlerinin kaldırılmasına karar vermiştir.

Şikayetçi (alacaklı) vekili; icra müdürlüğünce verilen karardan geri dönüldüğünü ve müvekkili şirket lehine yapılmış olan haciz işleminin fekkine karar verildiğini, icra müdürlüğü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün haczin fekki şeklindeki kararının ortadan kaldırılmasına, kiracı şirket aleyhine haciz işlemlerinin devamına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

İcra mahkemesi; somut olayda 3.şahıs kiracı M____ Otomotiv San. A.Ş tarafından 15.04.2010 tarihine kadar bütün kira paralarının ödendiğinin 29.09.2009 ile yazı ile müdürlüğe bildirilmesi karşısında bunun doğru olup olmadığını tartışmanın icra müdürünün görevi olmadığı, bu durumda alacağın tahsilinin ve kiracı-3.şahsın yalan beyanda bulunup bulunmadığının yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla müdürlük işleminin yasal ve doğru zeminde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmede, öncelikle Mahkemece bozmadan esinlenilerek, icra dosyasının getirtilmesi, davalı vekiline, tüm ödeme belgelerini, ödenmiş senet varsa buna ilişkin belgeleri vermesi için kesin süre verilmesine rağmen, bunlara dayanmadan gerekçesini oluşturduğu direnme kararının eylemli uyma olup olmadığı tartışılmış, kararın eylemli uyma olmadığı oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dar yetkili İcra Mahkemesinin kira borcu karşılığı verilen senet bedellerinin ödenip ödenmediğini araştırıp araştıramayacağı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, icra dairelerinin sorumlu amiri durumundaki icra müdürlükleri icra işlerinde birinci derecede görevlidir ve yaptıkları işlemlerin bazılarında hiçbir takdir yetkisi yokken, bazı işlemlerinde ise takdir yetkisi tanınmıştır. Takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatini en iyi şekilde gözetmek zorundadır. Ayrıca, kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin kendisine verdiği görevleri yapıp yapmama konusunda serbestiye sahip olmayıp; kendisine yapılan her talep hakkında olumlu veya olumsuz bir işlemde bulunmak; karar vermek zorundadır. Yine, süreye tabi işleri süresinde, olmayanları da uygun bir sürede yapmak zorundadır.

Hemen burada belirtilmelidir ki, icra müdürlükleri birer adli memur olup, yaptıkları işlemler de "adli işlem"dir ve icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar alenilik özelliği taşıdığı gibi ispat gücüne de sahiptir. Kısacası, icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İcra daireleri icra hakimliklerinin daimi gözetimi ve denetimi altında olup, işlemlerine karşı icra hakimliklerine şikayet yoluna başvurulur. Şikayet, icra dairelerinin icra hukukuna aykırı olan ve hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali ve düzeltilmesini veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur.

İcra ve İflas Dairelerinin yaptıkları işlemlerin kanuna veya hadiseye uygun düşmemesi halinde İcra ve İflas Kanunu'nun 16.maddesi uyarınca bu işlemlere karşı icra mahkemelerine şikayet yoluna başvurulabilir.

Durum bu olunca, icra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermeleri kural olarak mümkün değildir.

Somut olayda, İcra müdürünün, kiracı şirket hakkında İİK'nun 356.maddesi gereğince haciz uygulanması kararı verdikten sonra, itiraz üzerine yapılan haciz işlemlerinin kaldırılmasına karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.

Yukarıda yazılı nedenlerle, mahkemece bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle de direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davacı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan değişik gerekçelerle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 356 :Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

       Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarki madde hükümlerine riayet etmiyen her hangi bir memur veya amir hakkında istenecek malümatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 16-11-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03517795 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.