Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Esas: 2013/341, Karar: 2013/526 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacıya özel hastanece yapılan teşhis ve tedavinin yanlış olduğundan bahisle ikame edilen maddi ve manevi tazminat istemli davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.
(Karar Tarihi : 08.04.2013)
"Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacının 15.9.2011 günü, saat 4:00 de kasık ağrısı şikayeti ile K____ Devlet Hastanesi'ne başvurduğunu, burada yapılan tedavinin yeterli olmaması nedeniyle aynı gün saat 8:00 de davalı şirkete ait C____ Hospital Hastanesi'ne gittiğini, yine kendisiyle yeterince ilgilenilmediği nedeniyle Ege Üniversitesi'ne tedavi için gittiğini; Ege Üniversitesi'nde sağ testisinde torsiyon teşhisi ile ameliyata alındığını ileri sürerek, uygulanan yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle uğranıldığı belirtilen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle Sağlık Bakanlığı ve Ö____ B____ A____ Hastanesi C____ Hospital E____ Özel Sağlık ve Özel Eğitim Hizm. Tur. Tıbbi Malz. San. Tic. A.Ş.'ye karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 30.12.2011 gün ve E:2011/592, K:2011/708 sayı ile, davacının teşhis ve tedavi için Sağlık Bakanlığı K____ Devlet Hastanesine müracaat ettiği, yapılan muayene ve teşhis sonucu zarar gördüğünden Sağlık Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için tazminat talebinde bulunduğu HMK 30. maddesi gereği "Hakim yargılamanın makul süre içerisinde düzenli bir biçimde yürütülmesi ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür" düzenlemesi karşısında usul ekonomisi ve daha az yargılama gideri yapılması amacıyla tensip aşamasında dosya üzerinden yapılan inceleme ile mahkemelerinin görevsizliğine, talep dilekçesinin görev yönünden reddi gerektiğine karar verildiği, kamu görevlisinin görevini yaparken kusurlu davranışı sonucu oluşan zararının giderilmesinde hizmet kusuru mu yoksa hizmetten ayrılabilen kişisel kusurun mu olacağının tespiti gerektiği, kamu hizmetinin gerçek kişi konumundaki kamu görevlileri ve bunların kullandıkları araç ve gereçlerle yerine getirileceği, kamu görevlilerinin veya kullandıkları araç ve gereçlerin kusur, ihmal ve hatalarından dolayı kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında kişilerin zarar görmesi sonucu meydana gelen kusurun kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturduğu, kamu görevlisinin hizmetten ayrılabilen kişisel kusurundan bahsetmenin mümkün olmadığı, davacının da bu nedenle Sağlık Bakanlığı aleyhine dava açtığı, Anayasanın 129/5 maddesi ve 657 sayılı Kanun'un 13. maddesi gereğince davanın İdari Yargıda açılması gerektiği, davalının kamu görevlisi olduğu, görevi ile ilgili eylemlerden dolayı dava açıldığından husumetten davanın reddi gerektiği, tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, davacının rahatsızlığı nedeniyle başvurduğu Sağlık Bakanlığına bağlı olan K____ Devlet Hastanesinde yapılan teşhis ve tedavi sonucu zarar gördüğünden kamu idaresine karşı açılacak maddi ve manevi tazminatın İdare Mahkemesi'nin görevinde bulunduğundan mahkemelerinin yargı yolu bakımından görevsizliğine, talep dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesiyle dava yolu bakımından dava dilekçesinin reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 19.4.2012 gün ve E:2012/4456, K:2012/6922 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle Ö____ B____ A____ Hastanesi C____ H____ E____ Özel Sağlık ve Özel Eğitim Hizm. Tur. Tıbbi Malz. San. Tic. A.Ş. ile T.C. Sağlık Bakanlığı'na karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 4. İdare Mahkemesi: 20.9.2012 gün ve E:2012/1621, K:2012/1656 sayı ile, davalı olarak gösterilen iki hasmın, davanın yürütümünde farklı mahkemelerin görevli olduğu ve anılan davalı kurumlara karşı açılacak davalar arasında hukuki bağlantı bulunmadığının anlaşıldığı her bir davalı kurum yönünden tazminat tutarları ayrı ayrı belirlenmek suretiyle yeniden düzenlenecek dilekçe ile dava açılması gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez Ö____ B____ A____ Hastanesi C____ H____ E____ Özel Sağlık ve Özel Eğitim Hizm. Tur. Tıbbi Malz. San. Tic. A.Ş.'ni hasım göstererek idari yargı yerindeki dava dilekçesini yenilemiştir.

İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 7.11.2012 gün ve E:2012/1873, K:2012/1916 sayı ile, davacı tarafından, yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle özel bir sağlık kuruluşu olan davalı şirkete dava açılmış olup, idari bir işlem ya da eylemden doğmuş ve idari yargının görev alanına giren bir tam yargı davasından söz edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu durumda; zararı doğuran eylem, idari eylem niteliğinde olmadığından ve ortada idari yargının görev alanına giren idareye karşı açılmış bir dava bulunmadığından, özel bir sağlık kuruluşu olan davalı şirkete karşı özel hukuk hükümlerine dayanılarak adli yargıda tazminat davası açılması gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerleri tarafından verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL'in katılımlarıyla yapılan 8.4.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında konusu, sebebi ve davacısı aynı olan davada, davalı Ö____ B____ A____ Hastanesi C____ H____ E____ Özel Sağlık ve Özel Eğitim Hizm. Tur. Tıbbi Malz. San. Tic. A.Ş. yönünden 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN'ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı M. BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR'ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : Dava, davacının rahatsızlanması sonucu özel hastanece yapılan teşhis ve tedavinin yanlış olduğu nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Olayda davalı konumunda bulunan Ö____ B____ A____ Hastanesi'nin Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca kurulan Anonim Şirket olması nedeniyle kamu tüzel kişisi (idare) olmadığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, "1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" denilmiştir.

İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanısıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmayıp, gerçek kişi ve özel hukuk tüzel kişisi aleyhine açılan tazminat davası olması karşısında, idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, davalı özel hastanenin sunmuş olduğu sağlık hizmetindeki aksaklıklardan dolayı davacının uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararın davalı şirket tarafından ödenmesi istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin Ö____ B____ A____ Hastanesi C____ H____ E____ Özel Sağlık ve Özel Eğitim A.Ş. yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

KARAR : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.12.2011 gün ve E:2011/592, K:2011/708 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 08.04.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İdari Yargılama Usulü Kanunu MADDE 2 :1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

       a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

       b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

       c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

       2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

       3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 18-06-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03070402 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.