Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Esas: 2003/415, Karar: 2003/1173 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacı, deprem nedeniyle davalıların yaptığı binadaki iki adet bağımsız bölümünün hasara uğradığından bahisle binanın tamiri ve kira kaybı nedeniyle tazminat istemiştir.

Zarar doğurucu sonuç 17.8.1999 günü meydana gelmiş, dava ise 6.9.2001 tarihinde; yani BK m.60'taki bir yıllık süre geçtikten sonra açılmıştır. Bu sebeple davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerekir.
(Karar Tarihi : 03.02.2003)
"Davacı Y____ Ç____ vekili Avukat M____ U____ tarafından, davalı F____ B____ ve H____ B____ aleyhine 6.9.2001 gününde verilen dilekçe ile deprem sonucu davacı taşınmazlarında oluşan zarar nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 6.9.2001 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle davalılar tarafından yapılan binada bulunan iki adet bağımsız bölümünün hasara uğradığını belirterek, binanın tamiri ve kira kaybı nedeniyle tazminat istemiştir.

Mahkemece, dava konusu yere iskanın verildiği 29.5.1990 tarihinden itibaren BK 125. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Yasalarda öngörülen zamanaşımı sürelerinin işlemeye başlayabilmesi için öncelikle o hakkın istenebilir bir konuma, duruma gelmesi gerekmektedir. Haksız eylemlerde zamanaşımı konusunu düzenleyen BK 60. maddesinin hükmüne göre; haksız bir eylem sonucu meydana gelen zarar nedeniyle zarar görenin, zararı ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her durumda zararın meydana gelmesini sağlayan eylemden itibaren on yıl içinde istemde bulunulması gerekir. Buna göre hukuka aykırı eylemin varlığına karşın, zarar gerçekleşmemişse, zamanaşımı süresinin başlaması söz konusu olamaz. Davaya konu edilen olaydaki deprem, yani zarar doğurucu sonuç 17.8.1999 günü meydana gelmiş olup, eldeki bu davada 6.9.2001 tarihinde yani BK 60. maddesindeki bir yıllık süre geçtikten sonra açılmıştır. Yerel mahkemece zamanaşımı süresinin iskanın verildiği 29.5.1990 gününden başlatılması BK.nun 125. maddesindeki on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması doğru değildir. Ne varki mahkemenin kararı sonuç itibariyle doğrudur. O nedenle HUMK.nun 438/9. maddesi uyarınca gerekçe değiştirilerek karar onanmalıdır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilmesine ve bu açıdan temyiz itirazlarının reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 3.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 60 :Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblâğ tediyesine müteallik dâva, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.

Şu kadar ki zarar ve ziyan dâvası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsî dâvaya da o müruru zaman tatbik olunur.

Eğer haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sâkıt olsa bile o alacağı vermekten imtina edebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 24-05-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02793288 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.